Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

AYET VE HADİSLERDE DUA

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #31
    Ynt: AYET VE HADİSLERDE DUA

    9- Meleğin Duası


    Ravi şöyle diyor:
    Arafat amellerini tamamladığımda İbrahim bin Şuayb’la karşılaşarak selam verdim. İbrahim gözlerinden birini kaybetmişti; salim olan gözü de kan parçası gibi kıpkırmızı olmuştu.

    Dedim ki: “Bir gözün zayi olmuştur; Allah’a and olsun diğer gözünden de korkuyorum! Eğer ağlamaktan biraz sakınırsan iyi olur.”

    İbrahim: “Allah’a and olsun ki bugün, bir dua bile kendi hakkımda etmedim.”
    Dedim ki: “Öyleyse kimin hakkında dua ediyordun?”

    İbrahim: “Din kardeşlerim hakkında. Çünkü İmam Sadık (a.s)’ın şöyle buyurduğunu duydum:
    “Kim kardeşinin gıyabında onun için dua ederse, Allah Teala bir meleği; “Din kardeşin için istediğin şeyin iki katı da sana olsun” demesi için görevlendirir.”

    İşte bu yüzden, meleğin bana dua etmesi için din kardeşlerime dua etmek istedim. Çünkü kendi duamın kendim hakkında kabul olup olmayacağını bilmiyorum; ama meleğin benim hakkımda duasının kabul olacağına yakinim vardır.”[27]
    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

    Yorum


      #32
      Ynt: AYET VE HADİSLERDE DUA

      10- Amr B. Cumuh’un İlginç Duası


      Müslümanlar grup grup Uhud savaşı cephesine doğru koşuyorlardı. Ayağından sakat olan Amr bin Cumuh’un aslan gibi dört yiğit oğlu da Resulullah (s.a.a)’in kenarında yer alarak cepheye gitmek istiyorlardı. Amr bin Cumuh halkın savaş cephesine doğru akın yaptığını görünce heyecanlanarak savaşa katılmaya karar verdi. Bu yüzden savaş elbisesi giyerek Uhud’a doğru hareket etmeye başladı ve “Allah’ım, beni aileme geri döndürme!” dedi.

      Onun akrabalarından bazıları ona yetişerek onu aldığı karardan vazgeçirmeye çalışarak şöyle dediler: Sen bu yaşlılığın ve bu sakat ayağınla iyice savaşamazsın; Allah cihadı sana farz kılmamıştır. En iyisi Medine’de kalmandır. Savaş alanına dört yiğit çocuğunu göndermen senin için yeterlidir.

      Amr onların sözlerine cevaben şöyle dedi: Müslümanlar cihat meydanına giderek cenneti kazanmaları ve benim de sizin yanınızda oturarak o feyizden mahrum kalmam doğru mudur?”

      Her ne yaptılarsa, bu ilahî şahsı aldığı karardan vazgeçiremediler. Nihayet Peygamber (s.a.a)’in huzuruna vararak O’nun bu konudaki görüşünü almayı kararlaştırdılar.

      Resulullah (s.a.a)’in huzuruna geldiklerinde Amr şöyle dedi: “Ya Resulellah! Ben müslümanlarla birlikte savaşa katılmak ve şahadet feyzine erişmek istiyorum. Ama akrabalarım bana engel oluyorlar. Oysa ben bu sakat ayağımla cennete gitmek istiyorum.”

      Peygamber (s.a.a) ona: “Sen özürlüsün; bundan dolayı cihat sana farz değildir” buyurdular.

      Sonra onun akrabalarına dönerek şöyle buyurdular:
      “Gerçi cihat ona farz değildir. Ama siz onu cihattan alıkoymayınız ve onu kendi haline bırakınız. Allah Teala şahadet nimetini ona nasip edebilir.”

      Amr sevinerek Peygamber (s.a.a)’in huzurundan dışarı çıktı. Evine gelip bütün akrabalarıyla vedalaştı. Cepheye doğru hareket etmek istediğinde ellerini göğe kaldırarak: “Allah’ım, beni bu eve geri döndürme!” diye dua etti.
      Amr savaş alanına doğru hareket ederek orada bir oğluyla beraber şehit oldu.

      Savaş sona erdikten sonra Amr’ın hanımı “Hind” savaş alanına gelerek kocasının, Hallad ismindeki oğlunun ve Abdullah ismindeki kardeşinin cenazelerini bularak onları bir devenin üzerine bırakıp Baki mezarlığında defnetmek için Medine’ye doğru hareket etti.

      “Harre” denen yerin bitimine ulaştığında deve çökerek Medine’ye doğru hareket etmedi. Fakat Uhud’a doğru yöneldiğinde deve süratle hareket ediyordu. Bu olay birkaç defa tekrarlandı.
      Sonunda Amr’ın hanımı Hind, Resulullah (s.a.a)’in yanına dönerek durumu O’na anlattı.

      Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdular:
      “Deve memurdur! Kocan Uhud’a doğru giderken bir şey dedi mi; dua etti mi?”

      Kadın: “Evet”, “Uhud’a doğru hareket etmek istediğinde kıbleye dönerek şöyle dua etti: “Allah’ım, beni aileme geri çevirme, şahadet nimetini bana nasip et” dedi.

      Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: “Allah Teala onun duasını kabul etmiştir. İşte bundan dolayı deve onun cenazesini Medine’ye doğru taşımıyor.”

      Sonra Resulullah (s.a.a) ashabına dönerek şöyle buyurdular:
      “Sizin aranızda öyle şahıslar vardır ki, eğer Allah’a yemin ederlerse, Allah Teala mutlaka onlara lütufta bulunur ve Amr bin Cumuh da onlardan birisidir.”

      Daha sonra Resulullah (s.a.a) o üç şehidin kabirlerinde biraz durarak: “Ey Hind! Kocan, oğlun ve kardeşin cennette de böyle beraber olacaklardır” buyurdular.

      Hind de: “Ya Resulellah! Allah Teala’nın Beni de onlarla beraber haşretmesi için dua ediniz” dedi. Peygamber (s.a.a) de onun hakkında dua ettiler.[28]
      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

      Yorum


        #33
        Ynt: AYET VE HADİSLERDE DUA

        11- Temiz Dil Ve Temiz Kalpten Çıkan Duanın Kabul Olması


        Beni İsrail’de evladı olmayan bir adam vardı ve o Allah Teala’nın kendisine bir evlat vermesini çok istiyordu. Üç yıl dua etti ama bir netice alamadı. Allah Teala’nın onun duasını kabul etmediğini görünce şöyle dedi:

        “Allah’ım! Ben senden uzak mıyım ki duamı işitmiyorsun? Yoksa sen bana yakınsın da duamı kabul etmiyorsun?”

        Uykuda bir adam şöyle dedi:
        “Üç yıl Allah’ı, kötü bir dil, temiz olmayan bir kalp ve doğru olmayan bir niyetle çağırdığından dolayı duan kabul olunmadı. Duanın kabul olması için dilini çirkin sözlerden alıkoy; kalbini arıt ve niyetini güzelleştir.”
        O adam, uykuda kendisine denilen sözlere amel edince Allah Teala ona bir evlat verdi.[29]
        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

        Yorum


          #34
          Ynt: AYET VE HADİSLERDE DUA

          12- Cennetin Sekiz Kapısının Açılmasına Sebep Olan Dua


          Şeybet’ul-Huzulî isminde mümin bir adam Resulullah (s.a.a)’in huzuruna vararak şöyle dedi: “Ya Resulellah! Ben yaşlanmışım; namaz, oruç, hac ve cihad gibi yaptığım bir takım amelleri artık yapmaya kadir değilim. O halde bana yararlı olacak bir söz öğret ve vazifemi hafiflet.”

          Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: “Çevrende bulunan tüm taş ve kesekler senin bu haline ağladılar. O halde sabah namazını kılıp bitirdiğinde (bu güçsüzlüğü telafi etmek için) on defa şöyle de: “Subhanellah’il-azim ve bihamdihi vela hâvle velâ kuvvete illa billah’il-aliyy’ il-azim.”[30]

          Allah-u Teâla bu vesileyle seni körlükten, cinnetten, cüzamdan (abraş hastalığından), fakirlikten ve yaşlılıktan kaynaklanan güçsüzlüklerden kurtarır.”

          Yaşlı adam: “Ya Resulellah! Bu, dünya içindir; ahiret için ne vardır?” dedi.
          Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: “Her namazın ardından şöyle de: “Allahummehdini min indike ve efiz aleyye min fazlike venşur aleyye min rahmetike ve enzil aleyye min berekatike.”[31]

          Yaşlı adam bu sözleri aldıktan sonra gitti. Sonra Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: “Eğer bu yaşlı adam bu zikri sürekli söyler ve kasıtlı olarak onu terk etmezse, cennetin sekiz kapısı onun yüzüne açılır ve istediği kapıdan cennete girer.”[32]
          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

          Yorum


            #35
            Ynt: AYET VE HADİSLERDE DUA

            13- İmam (a.s)’ın Hermele Hakkındaki Bedduası

            Minhal şöyle diyor:
            Allah’ın evini ziyaret ettikten sonra Medine’ye döndüm. Medine’de İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s)’ın yanına vardım. İmam (a.s) konuşma esnasında bana hitaben: “Minhal! Hermele ne haldedir?” diye sordu.
            Ben de cevabında: “Ben gelirken o Kufe’de idi” dedim.
            İmam (a.s) ellerini göğe doğru kaldırarak onun hakkında üç defa şöyle dedi: “Allah’ım! Ateşin sıcaklığını Hermele’ye tattır!”
            Minhal sözünün devamında şöyle diyor:
            Ben Medine’den dönüp Kufe’ye vardığımda, Muhtar’ın kıyam ettiğini gördüm. Ben birkaç gün evde dostların gelip gitmesiyle meşgul olduktan sonra bir bineğe binerek Muhtar’ı görmeye gittim. Evin dışında Muhtar’la mülakat ettiğimde şöyle dedi: “Minhal! Neden hükümetimizin bayrağı altına gelmiyorsun ve neden bizimle yardımlaşmıyorsun?”
            Cevabında dedim ki: “Mekke’ye gitmiştim, şimdi sizin hizmetinizdeyim.”
            Daha sonra Muhtar’la birlikte hareket ettim, yol esnasında konuşmakla meşgul olduk. Nihayet Kufe’nin Kenase mahallesine yetiştik. Muhtar orada biraz durdu, sanki bir şeyi bekliyordu. Muhtar, Hermele’nin nereye sığındığından haberdar olmuştu. Birkaç memuru, onu yakalamak için gönderdi. Çok geçmeksizin bir grup adam koşarak gelip şöyle dediler:
            “Emir (komutan)! Müjde! Hermele yakalandı. Biraz sonra Hermele’yi getirdiler. Muhtar’ın gözü Hermele’ye ilişince şöyle dedi: “Allah’a şükürler olsun ki, beni sana musallat etti.”
            Sonra şöyle dedi: “Deve öldüren, deve öldüren getirin!”
            Deve öldüren satırı getirdiklerinde, Hermele’nin ellerinin kesilmesini emretti. Hemen Hermele’nin ellerini kestiler.
            Sonra şöyle dedi: “Onun iki ayaklarını da kesin.”
            Hermele’nin iki ayaklarını da kestiler.
            Sonra: “Ateş getirin! Ateş getirin!” diye bağırdı.
            Bir miktar kamış getirerek Hermele’yi o kamışların arasına bırakıp o kamışları yaktılar.
            Ben taaccüple: “Sübhanellah!” dedim.
            Muhtar bu sözü duyunca şöyle dedi: “Sübhanellah demek iyidir ama sen ne için bu zikri söyledin?”
            Cevabında şöyle dedim: “Emir! Ben Mekke’den dönerken Medine’de İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s)’ın huzuruna vardım, İmam (a.s) bana: “Hermele ne haldedir?” diye sordu. Ben de cevabında: “Ben gelirken o Kufe’de idi” dedim. İmam (a.s) ellerini göğe doğru kaldırdı ve Hermele hakkında beddua ederek üç kez şöyle dedi: “Allah’ım! Ateşin sıcaklığını Hermele’ye tattır.”
            Muhtar: “İmam Zeyn’ul-Abidin’in bu sözü buyurduğunu bizzat sen kendin mi duydun?” diye sordu.
            Cevabında: “Allah’a andolsun ki bu şekilde buyurduğunu duydum” dedim.
            Muhtar, bineğinden inerek iki rekât namaz kıldı ve secdeye kapandı. Daha sonra kalkarak bineğine bindi…[33]

            __________________________
            Kaynakça:
            [1] - Furkan/77
            [2] - Gafir/60
            [3] - Kâfi, c. 2, s. 468
            [4] - Zumer/8
            [5] - Mekarim’ul-Ahlak, c. 2, s. 97
            [6] - Bakara/186
            [7] - Gurer’ul-Hikem, 8292. H.
            [8] - Müntahab-u Mizan’ul-Hikme, c. 1, s. 355
            [9] - Gurer’ul-Hikem, 3478. H.
            [10] - Müntahab-u Mizan’ul-Hikme, c. 1, s. 360
            [11] - Keşf’ul-Mehacce, s. 228
            [12] - Kenz’ul-Ummal, 3128
            [13] - Tuhef’ul-Ukul, 280
            [14] - El-Kafi, 2/491/9
            [15]- Mü’min / 60
            [16] - Bihar, c. 93, s. 376
            [17] - Mü’min / 60
            [18] - Sebe’ / 39
            [19] - Bihar’ul-Envar, c. 93, s. 319; Felah’us-Sâil, s. 38; Uddet-ud Daî, s. 16
            [20] - Bihar, c. 41, s. 11; c.87, s. 195.
            [21] - İmam (a.s)’ın ona öğrettiği dua, “Meşmul” adındaki meşhur bir duadır; merhum Şeyh Abbas-i Kummi, o duayı “Mefatih” kitabında nakl etmiştir.
            [22] - Bihar, c. 41, s. 225; c. 95, s. 295.
            [23] - Bihar’ul-Envar, c. 14, s. 487.
            [24] - Bihar’ul- Envar, c. 45, s.311.
            [25] - Bihar’ul-Envar, c. 14, s. 421, 427 ve c. 70, s, 244, 380.
            [26] - Bihar, c. 48, s. 135.
            [27] - Bihar, c. 48, s. 172.
            [28] - Bihar, C. 20, S. 130.
            [29] - Bihar, c. 93, s. 377.
            [30] - “Azim olan Allah (bütün noksan sıfatlardan münezzehtir), O’na hamd ediyorum, yüce ve azim olan Allah’ın gücü ve kudreti dışında bir güç ve kudret yoktur.”
            [31] - “Allah’ım! Beni kendi tarafından hidayet et, fazl ve ihsanından bana akıt, rahmetinden bana yay ve bereketinden bana indir.”
            [32] - Bihar, c. 86, s. 19
            [33] - Bihar, c. 45, s. 332
            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

            Yorum


              #36
              Ynt: AYET VE HADİSLERDE DUA

              [quote author=f_altan link=topic=5615.msg34695#msg34695 date=1244453842]
              AYET VE HADİSLERDE DUA


              “De ki: “Duanız (kulluk ve yalvarmanız) olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?” Yalanladığınız için, azap yakanızı bırakmayacaktır.”[1]

              “Rabbiniz: “Bana dua edin ki duanıza icabet edeyim. Bana kulluk etmeyi büyüklüklerine yediremeyenler alçalmış olarak cehenneme gireceklerdir” buyurmuştur.”[2]


              1. Resulullah (s.a.a): “Dua ibadetin özüdür. Hiç kimse dua ile helak olmaz.”
              2. Resulullah (s.a.a): “Dua müminin silahı, dinin direği, göklerin ve yerin nurudur.”
              3. Resulullah (s.a.a): “Şüphesiz insanların en acizi duadan aciz olandır.”
              4. Resulullah (s.a.a): “En üstün ibadet duadır. Allah, kula dua için izin verirse, ona rahmet kapısını açar. Şüphesiz hiç kimse dua ile helak olmaz.”

              5. İmam Ali (a.s) oğlu Hasan’a (a.s) yaptığı vasiyetinde şöyle buyurmuştur: “Bil ki şüphesiz dünya ve ahiretin melekûtunun hazinelerini elinde tutan, senin dua etmene izin vermiş, sana icabet edeceğini üstlenmiş, sana bağışta bulunmak için kendisinden istemeni emretmiştir. O rahim ve kerimdir. Seninle kendisi arasına seni O’ndan engelleyecek birisini karar kılmamış ve katında senin için şefaat edecek birine seni sığındırmamıştır... Sonra dua ve O’ndan istemek olan hazinelerinin kilidini eline vermiştir. O halde istediğin zaman dua ederek hazinelerinin kapılarını açabilirsin.”

              6. İmam Ali (a.s): “Dua, rahmetin anahtarı ve karanlığın meşalesidir.”
              7. İmam Ali (a.s): “Aziz ve celil olan Allah’a, yeryüzünde en sevimli amel duadır.”
              8. İmam Ali (a.s): “Dua, müminin kalkanıdır.”
              9. İmam Sadık (a.s): “Duadan ayrılma. Şüphesiz ki duada her hastalığın şifası vardır.”

              10. İmam Sadık (a.s): “Dua et ve: “İş işten geçmiş” deme. Şüphesiz aziz ve celil olan Allah nezdinde sadece dua ile elde edilen bir makam vardır.”
              11. İmam Sadık (a.s): “Dua, keskin mızraktan daha etkilidir.”
              12. İmam Rıza (a.s): “Peygamberlerin silahıyla kuşanın.”Kendisine: “Peygamberlerin silahı nedir?” denilince şöyle buyurdu: “Duadır.”[3]

              [/quote]

              Allah sizden razı olsun.Dua konusunda aktardıklarınız çok güzel.
              Yezid,bu yaptıklarınla ancak kendi derini yüzdün ve kendi etini parçaladın. Çok sürmeyecek;Peygamberin evlatlarının kanını akıtmak ve Ehl-i Beyt'ine saygısızlıkta bulunmakla yüklendiğin bu vebalin altında Peygamberin huzuruna çıkacaksın.Ogün Allah onları bir araya toplayacak ve haklarını alacaktır.

              Yorum


                #37
                Ynt: AYET VE HADİSLERDE DUA

                Allah sizden de razı olsun kardeş
                Diğer konularda aktardıklarım da gözeldir: )
                Ayet, hadis ve Ehlibeytin siresi olursa ister istemez güzel olacaktır.
                Allah Teala bizleri onlardan ayırmasın inş
                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                Yorum


                  #38
                  Ynt: AYET VE HADİSLERDE DUA

                  Allah razi olsun
                  Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
                  İmam Ali (a.s)

                  Yorum


                    #39
                    Ynt: AYET VE HADİSLERDE DUA

                    [quote author=mikdat link=topic=5615.msg34853#msg34853 date=1244470658]
                    Allah razi olsun
                    [/quote]

                    Amin cümlemizden inş.
                    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                    Yorum


                      #40
                      Ynt: AYET VE HADİSLERDE DUA

                      [quote author=ruhullah link=topic=7911.msg51556#msg51556 date=1251837458]
                      ALLAME MECLİSİ'NİN, SÜREKLİ OKUNMASINI TAVSİYE ETTİĞİ DUA VE ZİKİRLER


                      Gece ve Gündüzün Her Saatinde Okunması Uygun Olan Dualar

                      1- Her durumda yani yürüdüğünde, oturduğunda ve kalktığında sürekli şu zikri söyle:
                      "La ilahe illellah, subhanellahi ve'l- hamdulillahi vela ilahe illellahu vellahu ekber." [3]
                      Bu zikir, ibadet ve marifet arşının temelleridir.

                      2- Sürekli salavat getir; zira salavat amellerin en üstünüdür.

                      3- Kur'ân ve hadislerde naklolunan şu dört zikri çok söylemeye dikkat et:
                      a) "Maşeallahu la kuvvete illa billah." [4]
                      Bu zikir, rızk elde etmek ve işlerin düzene girmesi için faydalıdır.
                      b) "Hasbunellahu ve ni'mel vekil."[5]
                      Bu zikir, düşmanı def ve zorlukların giderilmesi için faydalıdır.
                      c) "La ilahe illa ente subhaneke innî kuntu min'ez-zalimin."[6]
                      Bu zikir, dünya ve ahiret gamlarını gidermek için yararlıdır.
                      d) "Ufevvizu emrî ilellah, innellahe besir'un bi'l- ibad."[7]
                      Bu zikir, düşmanın hilesini uzaklaştırmak için yararlıdır.

                      [/quote][quote author=ruhullah link=topic=7911.msg51557#msg51557 date=1251837499]
                      Sürekli Söylenmesi Tavsiye Edilen Zikirlerden Bir Kısmı

                      1- Her gün 100 defa: "Allahumme salli ala Muhammed'in ve Âl-i Muhammed."[8]
                      2- Her gün 360 defa (bedendeki damarların sayısınca): "El-hamdu lillahi rabb'il- alemine (kesiren) ala kulli hal." [9]
                      3- Her gün 70 defa: "Esteğfirullah." [10]
                      4- Her gün 70 defa: "Etubu ilellah." [11]
                      5- Her gün 100 defa: "Subhanellah." [12]
                      6- Her gün 100 defa: "El-hamdu lillah." [13]
                      7- Her gün 100 defa: "La ilahe illallah." [14]
                      8- Her gün 100 defa: "Allah-u ekber." [15]
                      9- Her gün 100 defa: "La ilahe illellah'ul- melik'ul- hakk'ul- mubin." [16] (Yüz defa mümkün olmadığı takdirde 30 defa söyle.)
                      10- Her gün 100 defa: "La havle vela kuvvete illa billah." [17]
                      11- Her gün 100 defa: "Eşhedu en la ilâhe illellahu vahdehu la şerike leh, ilahen vahiden ehaden sameden lem yettehiz sahibeten vela veleda." [18]
                      12- "Kul hu vellahu ehad" (İhlas) suresini çok oku.
                      13- "İnna enzelnahu fi leylet'il- kadr" (Kadir) suresini çok oku; mümkünse 100 defa oku.
                      14- Cafer-i Tayyar Namazı'nı sürekli kıl; en azından haftada bir defa.
                      15- Gece Namazı ve günlük nafilelerini sürekli kılmaya çalış.

                      [/quote]

                      عاشق اگر رنگی از معشوق نگیرد در عشق خودش صادق نیست

                      Yorum

                      YUKARI ÇIK
                      Çalışıyor...
                      X