Ynt: Receb, Şaban VE Ramazan Aylarının Fazilet Ve Amelleri
12- Resulullah'ın (s.a.a) bu gecede yaptığı secdeleri yapmak ve secdede okuduğu duaları okumak.
Merhum Şeyh Tusî'nin nakline göre Hammâd İbn İsa, İmam Sadık-'tan (a.s) şöyle rivayet etmiştir:
"Bir şaban ayının on beşinci gecesi, Hz. Resulullah (s.a.a) zevcesi Âişe'nin yanındaydı. Gece yarısı olduğunda Resulullah (s.a.a) ibadet için yataktan kalktı. Eşi Âişe, uyandığında Resulullah'ı yatağında göremeyince, efendimizi diğer hanımlarının yanında zannederek kıskançlık duygusu kabardı ve yatağından kalkıp diğer hanımların odasına başvurarak, Resulullah'ı aramaya koyuldu. Bir miktar aradık-tan sonra, Resulullah'ı yere yapışmış bir elbise gibi secde hâlinde buldu. Resul-i Ekrem'e (s.a.a) yaklaştığında secdede şu duayı okudu-ğunu duydu:
سَجَدَ لَكَ سَوَادي وَخَيَالي، وَآمَنَ بِكَ فُؤَادي، هذِهِ يَدَايَ وَمَا جَنَيْتُهُ عَلي نَفْسي، يَا عَظيمُ تُرْجي لِكُلِّ عَظيمٍ، اِغْفِرْ لِيَ الْعَظيمَ فَاِنَّهُ لاَيَغْفِرُ الذَّنْبَ الْعَظيمَ اِلاَّ الرَّبُّ الْعَظيمُ.
"(ALLAH'ım!) Bütün vücudum ve hayalim sana secde eder ve gönlüm sana inanır. İşte ellerim ve işte nefsime karşı işlediğim cinayetler. Ey büyük işlerde kendisine ümit bağlanan büyük, benim büyük günahlarımı bağışla; çünkü büyük günahı ancak büyük Rab bağışlar."
Sonra başını secdeden kaldırıp tekrar secdeye gitti; bu sefer şu duayı okuduğunu duydu:
اَعُوذُ بُنُورِ وَجْهِكَ الَّذي اَضاءَتْ لَهُ السَّماواتُ وَالاَْرَضُونَ، وانْكَشَفَتْ لَهُ الظُّلُماتُ، وَصَلَحَ عَلْيْهِ اَمرُ الاَْوَّلينَ وَالاْخِرينَ، مِنْ فُجْأَةِ نِقْمَتِكَ، وَمِنْ تَحْويلِ عافِيَتِكَ، وَمِنْ زَوالِ نِعْمَتِكَ، اَللّـهُمَّ ارْزُقْني قَلْباً تَقِيّاً نَقِيّاً، وَمِنَ الشِّرْكِ بَرياً لا كافِراً وَلا شَقِياً.
"(ALLAH'ım!) Gökleri ve yerleri aydınlatan, karanlıkları yok eden, baştaki ve sondakilerin işini ıslâh edip onları ani azabından, (verdiğin) afiyet ve selametin değişmesinden ve nimetin yok olmasından koruyan Vech'inin nuruna sığınıyorum. ALLAH'ım! Bana takvalı, temiz, şirkten uzak olan, kâfir ve bedbaht olmayan bir kalp nasip eyle."
Sonra da yüzünün sağ ve sol taraflarını toprağa koyarak şöyle söyledi:
عَفَّرْتُ وَجْهي فِي التُرابِ وَحُقَّ لي اَنْ اَسْجُدَ لَكَ،
"Yüzümü (secde) toprağına sürdüm; zaten bana yakışan da sana secde etmekti."
Resulullah (s.a.a) geri dönmek istediği zaman, zevcesi Âişe, aceleyle yatağa döndü. Hz. Resulullah (s.a.a) yanına geldiğinde, Âişe'nin hızlı soluk alıp verdiğini görünce, şöyle buyurdu:
"Nedir bu hızlı solumalar? Bu gecenin hangi gece olduğunu biliyor musun? Bu, şabanın on beşinci gecesidir. Bu gecede rızklar bölünür; eceller yazılır; hacca gidecekler kaydedilir. Hiç şüphesiz bu gecede ALLAH, Kelb kabilesindeki keçilerin kıllarının sayısı kadar yarattıklarını bağışlar ve meleklerini gökyüzünden, yeryüzünde bulunan Mekke'ye gönderir."
12- Resulullah'ın (s.a.a) bu gecede yaptığı secdeleri yapmak ve secdede okuduğu duaları okumak.
Merhum Şeyh Tusî'nin nakline göre Hammâd İbn İsa, İmam Sadık-'tan (a.s) şöyle rivayet etmiştir:
"Bir şaban ayının on beşinci gecesi, Hz. Resulullah (s.a.a) zevcesi Âişe'nin yanındaydı. Gece yarısı olduğunda Resulullah (s.a.a) ibadet için yataktan kalktı. Eşi Âişe, uyandığında Resulullah'ı yatağında göremeyince, efendimizi diğer hanımlarının yanında zannederek kıskançlık duygusu kabardı ve yatağından kalkıp diğer hanımların odasına başvurarak, Resulullah'ı aramaya koyuldu. Bir miktar aradık-tan sonra, Resulullah'ı yere yapışmış bir elbise gibi secde hâlinde buldu. Resul-i Ekrem'e (s.a.a) yaklaştığında secdede şu duayı okudu-ğunu duydu:
سَجَدَ لَكَ سَوَادي وَخَيَالي، وَآمَنَ بِكَ فُؤَادي، هذِهِ يَدَايَ وَمَا جَنَيْتُهُ عَلي نَفْسي، يَا عَظيمُ تُرْجي لِكُلِّ عَظيمٍ، اِغْفِرْ لِيَ الْعَظيمَ فَاِنَّهُ لاَيَغْفِرُ الذَّنْبَ الْعَظيمَ اِلاَّ الرَّبُّ الْعَظيمُ.
"(ALLAH'ım!) Bütün vücudum ve hayalim sana secde eder ve gönlüm sana inanır. İşte ellerim ve işte nefsime karşı işlediğim cinayetler. Ey büyük işlerde kendisine ümit bağlanan büyük, benim büyük günahlarımı bağışla; çünkü büyük günahı ancak büyük Rab bağışlar."
Sonra başını secdeden kaldırıp tekrar secdeye gitti; bu sefer şu duayı okuduğunu duydu:
اَعُوذُ بُنُورِ وَجْهِكَ الَّذي اَضاءَتْ لَهُ السَّماواتُ وَالاَْرَضُونَ، وانْكَشَفَتْ لَهُ الظُّلُماتُ، وَصَلَحَ عَلْيْهِ اَمرُ الاَْوَّلينَ وَالاْخِرينَ، مِنْ فُجْأَةِ نِقْمَتِكَ، وَمِنْ تَحْويلِ عافِيَتِكَ، وَمِنْ زَوالِ نِعْمَتِكَ، اَللّـهُمَّ ارْزُقْني قَلْباً تَقِيّاً نَقِيّاً، وَمِنَ الشِّرْكِ بَرياً لا كافِراً وَلا شَقِياً.
"(ALLAH'ım!) Gökleri ve yerleri aydınlatan, karanlıkları yok eden, baştaki ve sondakilerin işini ıslâh edip onları ani azabından, (verdiğin) afiyet ve selametin değişmesinden ve nimetin yok olmasından koruyan Vech'inin nuruna sığınıyorum. ALLAH'ım! Bana takvalı, temiz, şirkten uzak olan, kâfir ve bedbaht olmayan bir kalp nasip eyle."
Sonra da yüzünün sağ ve sol taraflarını toprağa koyarak şöyle söyledi:
عَفَّرْتُ وَجْهي فِي التُرابِ وَحُقَّ لي اَنْ اَسْجُدَ لَكَ،
"Yüzümü (secde) toprağına sürdüm; zaten bana yakışan da sana secde etmekti."
Resulullah (s.a.a) geri dönmek istediği zaman, zevcesi Âişe, aceleyle yatağa döndü. Hz. Resulullah (s.a.a) yanına geldiğinde, Âişe'nin hızlı soluk alıp verdiğini görünce, şöyle buyurdu:
"Nedir bu hızlı solumalar? Bu gecenin hangi gece olduğunu biliyor musun? Bu, şabanın on beşinci gecesidir. Bu gecede rızklar bölünür; eceller yazılır; hacca gidecekler kaydedilir. Hiç şüphesiz bu gecede ALLAH, Kelb kabilesindeki keçilerin kıllarının sayısı kadar yarattıklarını bağışlar ve meleklerini gökyüzünden, yeryüzünde bulunan Mekke'ye gönderir."
Yorum