Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Zilhicce Ayının Amelleri

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Ynt: Zilhicce Ayının Amelleri

    Onuncu Gece:

    İhya edilmesi müstehap olan dört mübarek geceden biridir. Bu gecede göklerin kapıları açılır. Bu gecede İmam Hüseyin'i (a.s) ziyaret etmek ve Cuma gecesi duaları arasında zikri geçen şu duayı okumak müstehaptır:

    يا دائِمَ الْفَضْلِ عَلى الْبَريِّةِ ...
    "Ya daimel fezli alel beriyye…"


    Onuncu Gün:


    Kurban bayramı günü olup çok faziletli bir gündür. Bugünün bazı amelleri şunlardır:


    1- Gusletmek; bazı alimler bugünde gusletmeyi farz bilmişlerdir.

    2- Ramazan bayramında söylediğimiz şekilde Kurban bayramı namazı kılmak; fakat kurban bayramında namazdan sonra kurban etiyle iftar etmek müstehaptır.

    3- Bayram namazından önce ve sonra "İkbal" kitabında okunması rivayet edilen duaları okumak; bugünde okunması en uygun olan duanın "Sahife-i Seccadiye"nin اَللهُمَ هذا يَومٌ مُبارَکٌ diye başlayan 48. duası olduğunu söyleyebiliriz. Bunun peşinden aynı kitabın یا مَنْ یَرْحَمُ مَنْ لا یَرْحَمُهُ العِبادُ diye başlayan 46. duasını okumak.

    4- İleride değineceğimiz "Nudbe Duası"nı okumak.

    5- Önemle vurgulanan sünnetlerden biri olan kurban kesmek.

    6- Minâ'da olan kimsenin ilki Kurban bayramının öğle namazıyla başlayıp Zilhicce ayının on üçüncü gönünün sabah namazıyla tamamlanan on beş namazdan sonra tekbirleri söylemek; diğer şehirlerde onalar ise bayram gününün öğle namazından itibaren Zilhicce ayının on ikinci gününün sabah namazına kadarki on namazın peşinden tek-birleri söylemek. Bu tekbirler Kâfi kitabında nakledilen sahih rivayete göre şöyledir:

    اللهُ اَكْبَرُ اللهُ اَكْبَرُ لا اِلـهَ اِلاَّ اللهُ، وَاللهُ اَكْبَرُاللهُ اَكْبَرُاللهُ اَكْبَرُ وللهِ الْحَمْدُ، اللهُ اَكْبَرُ عَلى ما هَدانا، اَللهُ اَكْبَرُ عَلى ما رَزَقَنا مِنْ بَهيمَةِ الاَنْعامِ، وَالْحَمْدُ للهِ عَلى ما اَبْلانا.

    "Ellahu ekber, Ellahu ekber, la ilahe illellah, vellahu ekber, ellahu ekber, ellahu ekber, ve lillahil hamd, ellahu ekberu ala ma hedana, ellahu ekberu ala ma rezeqana min behiymetil en'am, vel-hamdu lillahi ala ma eblana."


    "Allah yücedir, Allah yücedir, Allah'tan başka ilâh yoktur ve Allah yücedir, Allah yücedir, hamd Allah'a mahsustur, Allah yücedir bizi hidayet ettiği şey üzere, Allah yücedir dört ayaklı hayvanlardan bizi rızıklandırdığı şeye üzere; hamd Allah'a mahsustur bizi imtihan ettiği şey üzere."


    Bu tekbirleri mümkün olduğu kadar namazlardan sonra tekrarla-mak ve nafile namazlarından sonra söylemek müstehaptır.

    On Beşinci Gün:


    Hicri iki yüz on iki yılının Zilhiccesinin on beşinde İmam Ali Nâki (a.s) dünyaya gelmiştir.
    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

    Yorum


      #17
      Ynt: Zilhicce Ayının Amelleri

      rabbim sevabınıza yazsın inş.
      vela hevla vela kuvvete illa billahul ALİYYUL AZİM
      [center]

      Yorum


        #18
        Ynt: Zilhicce Ayının Amelleri

        [quote author=ali_siasi link=topic=9693.msg62094#msg62094 date=1258704999]
        rabbim sevabınıza yazsın inş.
        [/quote]

        Amin, Allah razı olsun, duanız için teşekkürler.
        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

        Yorum


          #19
          Ynt: Zilhicce Ayının Amelleri

          On Sekizinci Gece:

          Gadir-i Hum bayramının gecesi olup çok mübarek bir gecedir. Seyyid İbn Tavus "İkbal" adlı kitabında bu gece için özel bir şekilde bir selamla kılınan on iki rekatlık namaz ve dua nakletmiştir.

          On Sekizinci Gün:

          Gadir-i Hum bayramı, Allah'ın en büyük bayramı ve Resulullah'ın Ehl-i Beyt'inin (a.s) bayram günü olup bayramların en büyüğüdür. Allah Teala'nın gönderdiği bütün peygamberler bugünü bayram etmiş, bugünün saygınlığını korumuştur. Bu bayramın adı gökyüzünde "Vaat edilen Ahd Günü" ve yerde ise "Misak Alma Günü ve Meşhur Toplanma Günü"dür.

          İmam Cafer Sadık'tan (a.s), "Acaba Müslümanların Cuma, Kurban ve Ramazan bayramı dışında bir bayramı var mıdır?" diye sorduklarında "Evet" buyurdu, "Hepsinden daha saygın olan bir bayramı var Müslümanların." Ravi, "Hangi bayramdır?" diye sorunca İmam (a.s) şöyle buyurdu: "O gün Resulullah'ın (s.a.a) Emirulmüminin Ali'yi (a.s) kendisine halife tayin ettiği gündür. O günde Resulullah, "Ben kimin mevlasıysam Ali de onun mevlası ve imamıdır" buyurdu. O gün Zilhicce ayının on sekizinci günüdür." Ravi, "Bugünde ne yapılması gerekir?" diye sorunca İmam (a.s) şöyle buyurdu: "O günde oruç tutup ibadet etmeniz, Muhammed ve Ehl-i Beyt'ini (a.s) anıp onlara salavat göndermeniz gerekir. Resulullah (s.a.a) Emirulmüminin Ali'ye (a.s) bugünü bayram etmesini vasiyet etti. Nitekim her peygamber kendi vasisine bugünü bayram olarak kutlamasını vasiyet ediyordu."

          İbn Ebi Nasr-i Bezentî'nin İmam Rıza'dan (a.s) naklettiği rivayette şöyle geçer: "Ey Ebi Nasr'ın oğlu! Nerede olursan Gadir-i Hum bayramında Hz. Emirulmüminin Ali'nin (a.s) tertemiz türbesinin yanında olmaya çalış. Gerçekten Allah Teala bugünde her mümin erkek ve kadının altmış yıllık günahını bağışlar; bugünde, Ramazan ayı, Kadir gecesi ve Ramazan bayramı gecesinde cehennem ateşinden kurtardıklarının iki katını cehennem ateşinden kurtarır. Bugünde mümin kardeşlerine verdiğin bir dirhem diğer zamanlarda verdiğin bin dirheme eşittir. Bugünde mümin kardeşlerine ihsanda bulun, mümin erkek ve kadınları sevindir. Allah'a andolsun eğer insanlar bugünün faziletini bilecek olsalar, melekler her gün on defa onlarla müsafaha ederler."
          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

          Yorum


            #20
            Ynt: Zilhicce Ayının Amelleri

            Kısacası bu mübarek günü yüceltmek gerekir; bugünün amelleri şunlardan ibarettir:

            1- Oruç tutmak. Bugünde oruç tutmak altmış yıllık günahların kefaretidir. Bir rivayete göre de bugünde oruç tutmak dünyanın ömrünün orucuna, yüz hac ve yüz umreye bedeldir.

            2- Gusül yapmak.

            3- Hz. Ali'yi (a.s) ziyaret etmek. İnsan her nerede olursa kendisini Emirulmüminin Ali'nin (a.s) mezarına ulaştırması yakışır. Bugünde Emirulmüminin Ali (a.s) için üç özel ziyaret nakledilmiştir. Onlardan biri "Eminullah Ziyareti" diye meşhur olup uzaktan ve yakından okunan ziyaretnamedir; bu ziyaretname, aynı zamanda mutlak camia ziyaretlerinden biridir; biz bu ziyaretnameye Ziyaretler Bölümünde değineceğiz inşallah.

            4- Seyyid İbn Tavus'un "İkbal" adlı kitabında Resulullah'tan (s.a.a) rivayet ettiği sığınma duasını okumak.

            5- İki rekât namaz kılmak, namazdan sonra secdeye vararak yüz defa Allah'a şükretmek ve sonra başını secdeden kaldırıp şu duayı okumak:

            "Allah'ım! Ben senden diliyorum; (şu şahadetle ki,) Sana hamdolsun, sen teksin, ortağın yoktur, sen birsin, teksin, hiçbir şeye ihtiyacın yoktur, doğmadın ve doğrulmadın ve senin hiçbir benzerin yoktur. Muhammed senin kulun ve elçindir -rahmetin onun ve Ehl-i Beyt'inin üzerine olsun-, ey her gün bir işte ve şanda olan, nitekim bana lütufta bulunmak da senin şanındandır, şöyle ki beni kendinin icabet ehlinden, dininin ehlinden, davetinin ehlinden kıldın; kendi lütuf, kerem ve bağışınla yaratılışımın başından beni buna muvaffak ettin, sonra rafet ve rahmetinle lütfüne başka bir lütuf, keremine başka bir kerem ve bağışına başka bir bağış ekledin ve nihayet yaratılışımı yeniledikten sonra bana bu ahdi yeniledin, oysa ben tamamen onu unutmuştum, yanılmıştım ve -nimetlerinden- gaflet etmiştim. Sonra sen nimetini bana tamamladın; şöyle ki bunu bana hatırlattın, bununla bana lütufta bulundun ve beni ona hidayet ettin; o halde ey ilâhi, ey seyyidim ve mevlam! -Gelecekte de- bunu bana tamamlaman ve bununla (iman nimetiyle) beni öldürünceye dek bunu benden almaman ve böylece benden razı olman da senin şanındandır; doğrusu sen nimetini tamamlamak hususunda nimet verenlerden daha lâyıksın.

            Allah'ım! Senin lütfünle çağıranı duyduk, itaat ettik ve olumlu cevap verdik. O halde Rabb'imiz, bağışlamandan dolayı sana hamdolsun; dönüşümüz sanadır; tek ve ortağı olmayan Allah'a ve elçisi Muhammed'e -Allah'ın rahmeti ona ve Ehl-i Beyt'ine olsun- iman ettik, onu (peygamberliğini) doğruladık, Allah'a çağırmakta ona icabet ettik, bizim mevlamız ve tüm müminlerin mevlası Emirulmüminin Ali b. Ebutalib'i sevmekte Resulullah'ı izledik; o Allah'ın kulu, Resulullah'ın kardeşi, en büyük sıddık, Allah'ın yaratılmışlara hüccetidir; onunla peygamberini, hak ve apaçık dinini teyit etti; o Allah'ın dininin nişanesi, ilminin mahzeni, Allah'ın gaybının sandığı, Allah'ın sırrının yeri, Allah'ın kulları üzerindeki emini ve kulları arasındaki tanığıdır.

            Allah'ım! Rabbimiz, biz, Rabbinize inanın diye imana çağıran bir davetçi işittik, hemen inandık. Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, canımızı iyilerle beraber al. Rabbimiz bize, elçilerine vadettiğini ver, kıyamet günü bizi rezil, perişan etme. Zira sen verdiğin sözden caymazsın. Ey Rabbimiz, biz senin lütuf ve ihsanınla sana çağırana (peygamberine) icabet ettik, peygamberini izledik ve onu doğruladık ve müminlerin mevlasını da doğruladık, tağut ve putu reddettik.

            O halde iman ve velayetimizi koru ve bizi imamlarımızla haşreyle; doğrusu biz onlara inanıyor, yakin ediyoruz, onların emrine teslimiz; onların gizlilerine ve açıklarına, tanıklarına ve gayıplarına, dirilerine ve ölülerine inandık ve onların imamlığına, önderliğine ve rehberliğine razı olduk; diğer kullar olmaksızın Allah'la aramızda onların vasıta olması bize yeter; onların yerine başkasını istemiyor, onlardan başkasını vasıta ve sırdaş kılmıyoruz; onlara düşmanlık edip savaş açan ilkler ve sonlar arasındaki insanlar ve cinlerden uzaklaşıp Allah'a yöneliyorum; put, tağut (onların düşmanları), dört putu, onları izleyenleri, onlara uyanları, geçmişten kıyamete kadar insan ve cinlerden onları sevenleri reddediyorum.

            Allah'ım! Senin tanık tutuyoruz ki biz, Muhammed ve Ehl-i Beyt'inin -Allah'ın rahmeti onun ve Ehl-i Beyt'inin üzerine olsun- dinine girdik, sözümüz onların söyledikleri, dinimiz onların dinidir; onların söylediklerini söyledik, onların boyun eğdiğine boyun eğdik, onların inkar ettiğini inkar ettik, onların sevdiğini sevdik, düşman olduklarına düşman olduk, onların lanet ettiklerine lanet ettik, onların uzak olduklarından uzak olduk, onların merhamet ettiklerine merhamet ettik, biz -onlara- iman ettik, -emirlerine- teslim olduk, -rızalarına- razı olduk ve mevlalarımıza -Allah'ın selamı onların üzerine olsun- uyduk.

            Allah'ım! O halde bunu (imanımızı) tamamla ve bunu bizden alma, bu imanı bizde istikrarlı ve sabit kıl, geçici kılma; bizi yaşattığın sürece bununla (bu imanla) yaşat, öldürdüğünde de bununla öldür. Muhammed'in Ehl-i Beyt'i bizim imamlarımızdırlar; biz onlara uyuyoruz, onları seviyoruz, Allah'ın düşmanı olan onların düşmanlarına da düşmanız. O halde dünya ve ahirette bizi kendine mukarreb olanlardan ve onlarla bir-likte kıl. Gerçekten biz buna razıyız, ey merhametlilerin en merhametlisi."


            Sonra yine secdeye giderek yüz defa "elhamdulillah", yüz defa da "şükren lillah" söylenir. Bir rivayette şöyle geçer: "Kim böyle yapacak olursa, Gadir-i Hum gününde Hz. Resulullah'ın (s.a.a) huzurunda yer alan ve Emirulmüminin Ali'ye (a.s) imam olarak biat eden kimsenin sevabını alır."
            Bu namazı öğleye yakın kılmak daha faziletlidir; çünkü Resulullah (s.a.a) Gadir-i Hum'da Hz. Ali'yi bu saatte (a.s) insanlara imam ve halife olarak atamıştır. Bu namazın birinci rekâtında Fatiha suresinden sonra Kadir suresini ve ikinci rekatında ise İhlas suresi okunur.
            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

            Yorum


              #21
              Ynt: Zilhicce Ayının Amelleri

              6- Gusledip öğleye yarım saat kala iki rekat namaz kılmak; her rekatta bir defa Fatiha suresi ve on defa İhlas suresi, on defa Ayete'l-Kürsi ve on defa da Kadir suresi okunur; bu amel yüz bin hac, yüz bin umreye eşit olup, Allah Teala'nın insanın dünya ve ahiret hacetlerini rahat bir şekilde reva etmesine, ona afiyet vermesine neden olur. "İkbal" kitabında bu namazın keyfiyetinde Kadir suresi Ayete'l-Kürsü'den önce zikredilmiş, Allame Meclisî "Zadu'l-Mead" adlı kitabında "İkbal"a uyarak Kadir suresini öne geçirmiştir; nitekim bu hakir kul da diğer kitaplarında böyle yapmıştır. Fakat şimdi araştırınca Ayete'l-Kürsi'nin Kadir suresinden daha fazla öne geçirildiğini gördüm. "İkbal" kitabında Seyyid İbn Tavus veya onun üzerinden nüsha çıkaranların bu namazın hem Fatihasının sayısında ve hem de Kadir Suresini Ayete'l-Kürsiye öne geçirmede hata etmiş olmaları veya bunun o namazdan farklı ve ayrı bir amel olması uzak bir ihtimaldir. Yine de doğrusunu Allah bilir. Bu namazdan sonra şu duayı sonuna kadar okumak:

              رَبَّنااِنَّنا سَمِعنا مُنادِياً ...

              "Rebbena innena münadiyen…"


              7- Nudbe duasını okumak.

              8- Seyydi İbn Tavus'un Şeyh Mufid'den rivayet ettiği şu duayı okumak:

              "Allah'ım! Peygamberin Muhammed ve velin Ali'nin ve diğer kullarına değil, sadece bu ikisine has kıldığın makam ve mevkinin hakkı için Muhammed ve Ali'ye rahmet eyle ve bütün hayırları onlara vermekle başla.

              Allah'ım! Muhammed'e ve Ehl-i Beyt'ine rahmet eyle; onlar ki imamlar, önderler, davet edenler, dinin önde gelenleri, parlak yıldızlar, açık nişaneler, kulların eğiticileri, şehirlerin (tevhid şehrinin) direkleri, gönderilmiş azad kişiler, engin denizde hareket eden kurtuluş gemisidirler.

              Allah'ım! Muhammed ve Âl-i Muhammed'e rahmet eyle; onlar ki senin ilminin mahzenleri, tevhidinin rükünleri, dininin direkleri, kerametlerinin madenleri, kulların arasından kas ve halis kıldıkların ve yaratıkların arasından seçtiklerin, takvalılar, temizler, saygınlar, iyilerdirler; onlar halkın müptela olanlarının kapısıdırlar, kim o kapıya giderse kurtulur ve kim de sakınırsa helak olur.

              Allah'ım! Muhammed ve Âl-i Muhammed'e rahmet eyle; onlar ki kendilerinden sorulmalarına emrettiğin zikir ehlidirler, sevilmelerine emrettiğin, haklarını gözetmeyi farz kıldığın, cenneti onları izleyenlere yurt kıldığın Resulullah'ın yakınlarıdırlar.

              Allah'ım! Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine rahmet eyle; -insanlara- sana itaat etmeyi emrettikleri, sana karşı günah işlemekten nehyettikleri ve kullarını vahdaniyyetine hidayet ettikleri gibi.

              Allah'ım! Senin peygamberin, seçtiğin, halis kıldığın, eminin, kullarına elçin olan Muhammed'in ve dinin önderi, iyiler silsilesinin rehberi, -peygamberin- sadık vasisi, en büyük sıddık, hakla batılı ayıran, senin tanığın, -kullarını- sana hidayet eden, senin emrini açıklayan, senin yolunda cihad eden ve senin yolunda kınayanın kınamasından korkmayan Emirulmüminin (Ali'nin) hakkı hürmetine senden niyaz ediyorum: Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine rahmet eyle, Emirulmüminin velayetini kullarının boynunda bıraktığın ve dini kendilerine tamamladığın bugünde beni onun saygınlığını tanıyanlardan ve faziletini ikrar edenlerden eyle, beni -cehennem- ateşinden serbest bıraktıklarından ve kurtardıklarından eyle ve -bana vermiş olduğun- nimetlerini kıskananları bana güldürme.

              Allah'ım! Bugünü en büyük bayramın kıldığın, göklerde ahid ve yerde ise söz alınan gün ve sorgu günü diye adlandırdığın gibi Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine rahmet eyle, onunla gözümüzü aydınlat, onunla dağınıklığımızı bir araya topla, bizi hidayet ettikten sonra saptırma, bizi senin nimetlerine şükredenlerden kıl, ey merhametlilerin en merhametlisi; hamd bugünün faziletini bize tanıtan, saygınlığına bilinçlendiren, bugünle bize ikramda bulunan, bugünü tanımakla bizi şereflendiren ve bugünün nuruna bizi hidayet eden Allah'a mahsustur.

              Ya Resulullah, ya Emirelmüminin! Size, sizin evlatlarınıza, sizi sevenlere gece ve gündüz kaldığı müddetçe benden en üstün selam olsun; sizi vasıta kılarak isteklerimin verilmesi, hacetlerimin reva olması ve işlerimin kolaylaşması için benim ve sizin Rabb'iniz olan Allah'a yöneliyorum.

              Allah'ım! Muhammed ve Ehl-i Beyt'inin hakkı hürmetine senden diliyorum: Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine salat eyle ve inat yüzünden bugünün (Gadir-i Hum'un) hakkını inkar edenlere ve hürmetini gözetmeyip böylece senin nurunu söndürmek için dininin yolunu insanlara kapatanlara lanet et; Allah da -vahiy ve hüccetinin- nurunu tamamlamak dışında bir şey yapmaktan sakınır.

              Allah'ım! Muhammed'in Ehl-i Beyt'i için bir kurtuluş ve çıkış yolu kıl, oların sıkıntı ve üzüntüsünü gider ve onların vesilesiyle müminlerin üzüntü ve kederlerini de gider.

              Allah'ım! Zulüm ve sitemle dolmuş olan yeryüzünü onların vesilesiyle adaletle doldur; onlara vaat ettiğin şeyi (ilâhi kurtuluş ve saltanatı) ger-çekleştir; gerçekten sen vaadine aykırı davranmazsın."


              Mümkün olursa Seyyid İbn Tavus'un "İkbal" adlı kitabında rivayet ettiği geniş duayı oku.
              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

              Yorum


                #22
                Ynt: Zilhicce Ayının Amelleri

                9- Mümin kardeşlerin birbirlerini görünce yekdiğerini şu şekilde tebrik etmeleri:

                اَلْحَمْدُ للهِ الّذى جَعَلَنا مِنَ الْمُتَمَسِّكينَ بِوِلايَةِ اَميرِ الْمُؤْمِنينَ وَالاَئِمَّةِ عَلَيْهِمُ السَّلامُ.

                "Bizi Emirulmüminin ve Ehl-i Beyt İmamlarının velayetine sarılanlardan eden Allah'a hamd olsun."


                Ve yine şöyle demek:

                اَلْحَمْدُ للهِ الَّذى اَكْرَمَنا بِهذَا الْيَوْمِ وَجَعَلَنا مِنَ الْمُوفنَ، بِعَهْدِهِ اِلَيْنا وَميثاقِهِ الّذى واثَقَنا بِهِ مِنْ وِلايَةِ وُلاةِ اَمْرِهِ وَالْقَوّامِ بِقِسْطِهِ، وَلَمْ يَجْعَلْنا مِنَ الْجاحِدينَ وَالْمُكَذِّبينَ بِيَوْمِ الدِّينَ .

                "Bugünle bize ikramda bulunan, bizi, bize bıraktığı ahdine vefa edenlerden ve adaleti ayakta tutacak olan emir sahiplerinin velayeti konusunda bizden aldığı ahde sadık kalanlardan kılan ve bizi kıyamet gününü inkâr eden ve yalanlayanlardan kılmayan Allah'a hamd olsun."


                10- Yüz defa şöyle demek:

                اَلْحَمْدُ للهِ الّذى جَعَلَ كَمالَ دينِهِ وَتَمامَ نِعْمَتِهِ بِوِلايَةِ اَميرِ الْمُؤمِنينَ عَلىِّ بْنِ اَبى طالِب عَلَيْهِ السَّلامُ.

                "Dininin kemalini ve nimetinin tamamlanmasını Emirulmüminin Ali b. Ebitalib'in (a.s) velayeti kılan Allah'a hamdolsun."


                Bu mübarek günde güzel elbiseler giymek, süslenmek, güzel koku kullanmak, şâd olmak, Hz. Emirulmüminin Ali'nin (a.s) Şiilerini şad etmek, onların kusurlarını affetmek, ihtiyaçlarını gidermek, sıla-i rahim, aile bireylerine geniş tutmak, müminleri yedirmek, oruçlulara iftarlık vermek, müminlerin arasını bulmak, onları ziyaret etmek, yüzlerine karşı tebessüm etmek, onlara hediye göndermek, büyük velayet nimetinden dolayı Allah'ın şükrünü yerine getirmek, çok salavat göndermek, çok fazla ibadet ve itaat etmek; bunların her birinin çok büyük bir fazileti vardır. Bugünde kişinin mümin kardeşine verdiği bir dirhem diğer günlerde verilen yüz bin dirhem bedeldir. Bugünde bir mümine yemek vermek, bütün peygamberler ve sıdıklara yemek vermek gibidir.

                Hz. Emirulmüminin Ali'nin (a.s) Gadir-i Hum günündeki hutbesinde şöyle geçer: "Kim akşamleyin iftar vaktinde oruçlu bir mümine iftarlık verirse, on fiama iftarlık vermiş gibi olur." Biri kalkarak, "Ey Emirelmüminin! Fiam nedir?" diye sorunca buyurdu ki: "Yüz bin peygamber, sıdık, şehittir; o halde bir grup mümin erkek ve kadınlara kefalet eden kimse ne kadar çok fazilet elde eder; ben Allah Teala huzurunda böyle birinin küfr ve fakirliğe düşmekten güvende olması için onun kefiliyim…"

                Kısacası; bu mübarek günün fazileti anlatılmayacak kadar fazladır; bugün Şiilerin amellerinin kabul olma, üzüntü ve kederlerinin giderilme günüdür. Bugünde Hz. Musa (a.s) sihirbazlara galip gelmiş, Allah Teala ateşi Hz. İbrahim'e (a.s) soğuk ve esenlik kılmış, Hz. Musa (a.s) Yuşa' b. Nun'u kendine vasi etmiş, Hz. İsa (a.s) Şem'unu's-Sefa'yı kendisine vasi tayin etmiş, Hz. Süleyman (a.s) emri altındakileri Asif b. Berhiya'nın hilafetine şahid tutmuş, Resulullah (s.a.a) ashabı arasında kardeşlik oluşturmuştur; dolayısıyla bugünde müminler aralarında kardeşlik akdi okumak yakışık bir iştir. Kardeşlik akdi şeyhimizin "Müstedreku'l-Vesail" kitabında "Zadu'l-Firdevs" kitabın-dan naklettiğine göre şöyle okunur: Kardeşlik akdi okumak için insan sağ elini kardeşinin sağ elini tutup şöyle der:

                وَآخَيْتُكَ فِى اللهِ، وَصافَيْتُكَ فِى اللهِ، وَصافَحْتُكَ فِى اللهِ، وَعاهَدْتُ اللهَ وَمَلائِكَتَهُ وَكُتُبَهُ وَرُسُلَهُ وَاَنْبِيآءَهُ وَالاَْئِمَّةَ الْمَعْصُومينَ عَلَيْهِمُ السَّلامُ عَلى اَنّى اِنْ كُنْتُ مِنْ اَهْلِ الْجَنَّةِ وَالشَّفاعَةِ وَاُذِنَ لى بِاَنْ اَدْخُلَ الْجَنَّةَ لا اَدْخُلُها اِلاّ وَاَنْتَ مَعى.

                "Ve axeytuke fillahi ve safeytuke fillahi ve ahettullahe ve melaiketehu ve kutubehu ve rusulehu ve enbiyaehu vel-eimmetul masumiyne aleyhumus selam ala enni in kuntu min ehlil cenneti veş-şefaati ve uzine li bien edxulel cennete la edhuleha illa ve ente mai"


                "Allah yolunda seni kardeş ettim, Allah yolunda seninle halis dost oldum ve Allah yolunda senin elini tuttum ve Allah, melekleri, kitapları, elçileri, peygamberleri ve masum İmamlarla -Allah'ın selamı onların üzerine olsun- ahdettim ki, eğer ben cennet ehli ve şefaat ehli olursam ve de cennete girmeme izin verilirse, sen de benimle birlikte olmadıkça cennete girmeyeceğim."


                Diğeri de karşılığında der ki:

                قَبِلْتُ.
                "Qbiltu."


                "Kabul ettim."


                Ve sonra şöyle devam eder:

                اَسْقَطْتُ عَنْكَ جَميعَ حُقُوقِ الاُخُوَّةِ ما خَلاَ الشَّفاعَةَ وَالدُّعآءَ وَالزِّيارَةَ.

                "Esqattu anke cemiya huququl ixveti ma xeleş şefaetu ved-duae vez-ziyaretu"


                "Şefaat, dua ve ziyaret dışında senin üzerinden bütün kardeşlik haklarını düşürdüm."


                Muhaddis Feyz de "Hulasatu'l-Ezkar" adlı eserinde kardeşlik akdini buna yakın bir şekilde zikrettikten sonra şöyle demiştir: Sonra karşı taraf kendisi veya müvekkili için kabul ettiğini belirten bir sözcükle kabul eder ve taraflar dua ve ziyaret dışında birbirleri üzerindeki bütün kardeşlik haklarını düşürürler.
                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                Yorum


                  #23
                  Ynt: Zilhicce Ayının Amelleri

                  Yirmi Dördüncü Gün:

                  Meşhur görüşe göre Resulullah'ın (s.a.a) Necran Hıristiyanları ile mübahele yaptığı (lanetleşmeye çıktığı) gündür. Efendimiz mübahele çıkmadan önce abasını mübarek omuzlarına aldı, Hz. Emirulmüminin Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin'i (Allah'ın selamı onların üzerine ol-sun) abanın altına alarak şöyle dedi:
                  "Allah'ım! Her peygamberin kendisine mahsus olan bir Ehl-i Beyt vardı; bunlar da benim Ehl-i Beyt'imdirler. O halde onlardan şüphe ve günahı gider ve onları tertemiz kıl."

                  Bunun peşinden Cebrail nazil olup Tathir ayetini (Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden her türlü çirkinliği giderip sizi tertemiz kılmayı diliyor) getirdi. Resulullah (s.a.a) o dört yüce kişiyi de mübahele için götürdü. Hıristiyanlar onları görünce, o nurlu çehrelerinde hak üzere oluşlarının belirtilerini ve kendilerine azabın inişinin nişanelerini müşahede ederek mübaheleden sakındılar ve anlaşma talebinde bulunarak cizye vermeye rıza gösterdiler.

                  Mubahele Ayeti

                  Allah Teala şöyle buyuruyor: "Sana (İsa'nın Allah'ın kulu olduğu hususunda) ilim geldikten sonra, seninle tartışan olursa söyle: "Gelin evlatlarımızı ve evlatlarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra da lanetleşelim; Allah'ın lanetinin yalancılara olmasını dileyelim".(1)

                  Bu ayetin nazil olma hadisesi kısaca şöyledir: Necran Hıristiyanlar'ından bir grup Medine'de Hz. Resul (s.a.a)'in huzuruna gelip Hz. İsa (a.s) ve diğer bazı konularda, İslam Peygamberi'ne (s.a.a) sorular sorarlar. Hazret kendi kitaplarından mantıklı yollarla, onları ikna etmeye çalışır. Ama onlar hakikati kabul etmezler. Bunun üzerine, Allah Teala yukarıda zikrettiğimiz ayeti nazil ederek Hz. Resulullah'a onları lanetleşmeye çağırmasını ve böylece kimin hakikat üzere olduğunun belirlenmesini emreder.

                  Bu emri alan Aziz İslam Peygamberi, ikna olmayan Necran Hıristiyanlar'ını mubaheleye ve lanetleşmeye davet eder. Onlar da kabul edip, tayin olunan gün ve mekanda mubahaleye hazır olurlar. Ancak mubahele edilmeden önce Hıristiyanlar'ın büyüğü yanındaki gruba şöyle der:
                  "Eğer Muhammed (s.a.a) en yakın öz akrabalarıyla lanetleşmeye gelirse, onunla lanetleşmeye yanaşmayın. Zira bu durumda ondan korkulur. Ama eğer bütün ashabını toplar bir padişah havası içerisinde gelirse, onunla lanetleşmekten hiç korkmayın. Çünkü onun bu davranışı doğru olmadığını ve sadece saltanat peşinde olan şöhret sever biri olduğunu kanıtlamaktadır."

                  Kendi aralarında böyle bir karar alan Necran Hıristiyanlar'ı bir de görürler ki; Hz. Muhammed (s.a.a) sadece beş kişilik bir grupla mubaheleye hazır oldu. Bunu gören Hıristiyanlar'ın büyüğü, Hazret'in yanındakilerin kimler olduğunu sorar. Ona; Hazret'in yanı başında olan gencin amcası oğlu ve damadı, arkalarından gelen kadının biricik sevgili kızı Hz. Fatime, iki taraflarında bulunan çocukların da torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin olduğu cevabı verilir.

                  Bu cevabı işiten Hıristiyanlar'ın büyüğü, o nurlu yüzlere iyice baktıktan sonra: "Andolsun Allah'a, öyle yüzler görüyorum ki, eğer Allah'tan isterlerse dağları yerinden oynatır. En iyisi, ey Hıristiyan topluluğu! Eğer yok olmanızı istemiyorsanız, bu yüzlerle lanetleşmeye yanaşmayın ve İslam hükümetine vergi vermeyi kabul ederek Muhammed ile barışın" der.

                  Böylece Hıristiyan büyükleri mubahele etmeden, vergi vermeyi kabul ederek oradan ayrılırlar.
                  Mubahele olayında, Hz. Ali, Fatime, Hasan ve Hüseyin (a.s)'dan başka kimsenin Hz. Resulullah ile birlikte olmadığı hususunda bütün İslam ümmeti ittifak etmiştir.
                  Gazi Nurullah Şuşteri "İhkak'ül-Hak" adlı kitabında şöyle yazıyor: "İslam müfessirleri, ayette geçen, oğullarımızdan maksadın Hz. Hasan ve Hüseyin, kadınlarımızdan maksadın Hz. Fatime ve kendimizden maksadın da Hz. Resulullah ve Hz. Ali olduğu hususunda ittifak etmişlerdir."(2)

                  Bu ayetin Hz. Ali (a.s)'ın imametine delil oluşu şu açıdandır ki, Allah Teala bu ayeti kerimede Hz. Ali'yi Resulullah'ın nefsi (kendisi) makamında saymıştır.

                  Nitekim, İbn-i Abbas'ın Hz. Resulullah (s.a.a)'tan naklettiği hadiste de İslam Peygamberi (s.a.a) Ümmü Seleme'ye hitaben: "Ali bendendir, ben de Ali'denim. Onun eti kanı bendendir. Onun bana olan nispeti, Harun'un Musa'ya olan nispeti gibidir" buyurmaktadır. Bu durumda Hz. Ali, nübüvvet hariç her konuda Hz. Resulullah'ın konumuna sahip olur. Bu ayet bu manayı ima etmektedir. Dolayısıyla Hz. Resulullah (s.a.a)'dan sonra Hz. Ali Hz. Peygamber'le aynı konum ve makamda olduğundan, bütün Müslümanlar'ın o Hazret'e itaat etmesi gerekir. Zaten imamet makamı bundan gayri bir şey değildir.
                  __________________
                  1- Âl-i İmran: 61
                  2- Bkz. Sahih-i Müslim c. 2 s. 360, 4420 numaralı hadis; Sahih-i Tirmizi c. 4 s. 293 ve c. 5 s. 301, 2925 ve 2658 numaralı hadis; Şevahit-üt Tenzil Hakim Haskani'nin c. S. 120, 129; El- Müstedrek c. 3 s. 150; Müsned-i Ahmet bin Hanbel c. 1 s. 185, 1522 numaralı hadis ve konuya değinen bütün tefsir, hadis ve tarih kitapları...
                  "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                  Yorum


                    #24
                    Ynt: Zilhicce Ayının Amelleri

                    Bugünde yine Emirulmüminin Ali (a.s), rüku halinde yüzüğünü saile vermesi üzerine hakkında şu ayet nazil oldu:

                    "Sizin veliniz ancak Allah, Resulü ve namaz kılıp rüku halinde zekat veren müminlerdir."


                    Kısacası, bugün mübarek bir gündür; bugünde şu amellerin yapılması müstehaptır:

                    1- Gusletmek.

                    2- Oruç tutmak.

                    3- İki rekat namaz kılmak. Bu namaz, zaman, kılınış şekli ve sevap bakımından Gadir-i Hum gününün namazı gibidir. Ancak mübahele namazında ayete'l-kursi "هُمْ فيها خالِدُونَ" cümlesine kadar okunur.

                    4- Ramazan ayının Seher duasına benzeyen Mubahale Duasını okumak. Mübahele duasını hem Şeyh Tusî ve hem de Seyyid İbn Tavus rivayet etmişlerdir. Fakat onların rivayetleri arasında çok fazla bir ihtilaf vardır. Ben Şeyh Tusî'nin "Misbah" kitabında naklettiği rivayeti seçtim. Seyh Tusî "Mishab" kitabında şöyle diyor: Mübahele Duası, İmam Sadık'tan (a.s) faziletiyle rivayet edilmektedir; bu dua şöyledir:

                    "Allah'ım! Aydınlığının en aydın mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin aydınlığının bütün mertebeleri parlak ve güzeldir. Allah'ım! Aydınlığının bütün mertebeleri hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! Celalinin en yüce mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin celalinin bütün mertebeleri yücedir. Allah'ım! Celalinin bütün mertebeleri hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! Cemalinin en güzel mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin cemalinin bütün mertebeleri güzeldir. Allah'ım! Cemalinin bütün mertebeleri hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum.

                    Allah'ım! Bana emrettiğin gibi sana dua ediyorum, o halde bana vaat ettiğin gibi icabet et. Allah'ım! Azametinin en büyük mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin azametinin bütün metre-beleri büyüktür. Allah'ım! Azametinin bütün mertebeleri hakkına -hacetle-rimi- senden diliyorum. Allah'ım! Nurunun en nurlu mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin nurunun bütün mertebeleri nurlu-dur. Allah'ım! Nurunun bütün mertebeleri hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! Rahmetinin en geniş mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Muhakkak senin rahmetinin bütün mertebeleri geniştir. Allah'ım! Rahmetinin bütün mertebeleri hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! Bana emrettiğin şekilde sana dua ediyorum; o halde vaat ettiğin gibi duamı icabet et.

                    Allah'ım! Kemalinin en kamil mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin kemalinin bütün mertebeleri kamildir. Allah'ım! Bütün kemal mertebelerinin hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! Kelimelerinin en mükemmelini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin kelimelerinin hepsi mükemmeldir. Allah'ım! Bütün kelimelerin hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! İsimlerinin en büyüğünü vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin bütün isimlerin büyüktür. Allah'ım! Bütün isimlerinin hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! Bana emrettiğin şekilde sana dua ediyorum; o halde vaat ettiğin gibi duamı icabet et.

                    Allah'ım! İzzetinin en yüce mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin izzetinin bütün mertebeleri yücedir. Allah'ım! Bütün izzet mertebelerin hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! Meşiyyetinin en nüfuz edeni mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin meşiyyetinin bütün mertebeleri nüfuzludur. Allah'ım! Meşiyyetinin bütün mertebeleri hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! Her şeyi kuşatan kudretini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin bütün kudretin -her şeyi- kuşatıcıdır. Allah'ım! Bütün kudretinin hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! Bana emrettiğin şekilde sana dua ediyorum; o halde vaat ettiğin gibi duamı icabet et.

                    Allah'ım! İlminin en etkili mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin ilminin bütün mertebeleri etkilidir. Allah'ım! İlminin bütün mertebeleri hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! En beğenil-miş sözünü vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin bütün sözlerin beğenilmiş ve güzeldir. Allah'ım! Bütün sözlerin hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! Meselelerinin en sevilenini vasıta kılarak sana el açıyorum. Elbette senin bütün mes'elelerin sevilmiştir. Allah'ım! Bütün meselelerin hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! Bana emrettiğin şekilde sana dua ediyorum; o halde vaat ettiğin gibi duamı icabet et.

                    Allah'ım! Şerefinin en üstün mertebesini vasıta kılarak sana el açı-yorum. Elbette senin şerefinin bütün mertebeleri şeriftir. Allah'ım! Şere-finin bütün mertebeleri hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! En sürekli saltanat ve hakimiyetin hakkına sana el açıyorum. Elbette senin saltanat ve hakimiyetinin hepsi sürekli ve ebedidir. Allah'ım! Haki-miyet ve saltanatının hepsi hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! En muhteşem mülkünün hakkına sana el açıyorum. Elbette senin bütün mülkün muhteşemdir. Allah'ım! Bütün mülkün hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! Bana emrettiğin şekilde sana dua ediyorum; o halde vaat ettiğin gibi duamı icabet et.

                    Allah'ım! Ululuğunun en yüce mertebesi hakkına sana el açıyorum. Elbette senin ululuğunun bütün mertebeleri yücedir. Allah'ım! Ululuğunun bütün mertebeleri hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! Ayetlerinin en hayret vericisi hakkına sana el açıyorum. Elbette senin bütün âyetlerin hayret vericidir. Allah'ım! Bütün âyetlerin hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! İhsanının en kadimi hakkına sana el açıyorum. Elbette senin bütün ihsanların kadimdir. Allah'ım! Bütün ihsan ve lütufların hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! Bana emrettiğin şekilde sana dua ediyorum; o halde vaat ettiğin gibi duamı icabet et.

                    Allah'ım! Sahip olduğun şan ve ceberutun hakkına sana yalvarıyo-rum. Başlı başına bütün şan ve bütün ceberutlar hakkına senden -hacetlerimi- diliyorum. Allah'ım! Dilediğimde reddetmeyeceğin ve kabul edeceğin şeyleri vasıta kılarak sana el açıyorum. Ey Allah, ey kendisin-den başka ilâh olmayan zat! "La ilâhe illallah"ın yüceliği hakkına senden -hacetlerimi- diliyorum. Ey kendisinden başka ilâh olmayan! "La ilâhe illallah"ın hakkı için senden -hacetlerimi- diliyorum. Allah'ım! Bana emrettiğin şekilde sana dua ediyorum; o halde vaat ettiğin gibi duamı icabet et.

                    Allah'ım! Rızkının en kapsamlısı hakkına sana el açıyorum. Elbette senin bütün rızkların kapsamlıdır. Allah'ım! Bütün rızkının hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! Bağışının en lezzetlisi hakkına sana el açıyorum. Elbette senin bütün bağışların lezzetlidir. Allah'ım! Bütün bağışların hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! En acil hayrın hakkına sana el açıyorum. Elbette senin bütün hayırların acildir. Allah'ım! Bütün hayırların hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! En üstün fazlın hakkına sana el açıyorum. Elbette senin bütün fazlın üstündür. Allah'ım! Bütün fazlın hakkına -hacetlerimi- senden diliyorum. Allah'ım! Bana emrettiğin şekilde sana dua ediyorum; o halde vaat ettiğin gibi duamı icabet et.

                    Allah'ım! Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine rahmet eyle. Beni sana iman etme, Resulünü doğrulama -ona ve Ehl-i Beyt'ine selam olsun-, Ali b. Ebutalib'in velayetine, onun düşmanlarından beraate, Muhammed'in Ehl-i Beyt'inden olan İmamları izlemeye -onlara selam olsun- sevk et. Ey Rabbim! Ben gerçekten buna razı oldum.

                    Allah'ım! İlkler arasında kulun ve elçin Muhammed'e rahmet eyle, sonlar arasında Muhammed'e rahmet eyle, en yüce makamda Muhammed'e rahmet eyle ve gönderilmiş resuller arasında Muhammed'e rahmet eyle.
                    Allah'ım! Muhammed'e vesile, şeref, fazilet ve büyük derece ver. Allah'ım! Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine rahmet eyle, bana verdiğin rızkla yetinme ihsan eyle; bana verdiğin şeyleri benim için mübarek kıl, beni kendi gıyabımda ve benden gayıpta olan şeylerden (benden saklı olan her türlü kötülükten) koru.

                    Allah'ım! Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine rahmet eyle. Beni sana iman ve Resulünü tasdike sevk et. Allah'ım! Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine rahmet eyle. Bana en hayırlı rızvan ve cennet hayrını ver; öfkenin ve cehennem ateşinin kötülüğünün kötülüğünden sana sığınıyorum. Allah'ım! Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine rahmet eyle. Beni bu anda, bu gecede, bugünde, bu ayda, bu yılda gökten yere inen veya inecek olan bütün musibetlerden ve bütün belalardan, bütün cezalardan, bütün fitnelerden, bütün imtihanlardan, bütün kötülüklerden, bütün hilelerden, bütün felaketlerden, bütün afetlerden koru.

                    Allah'ım! Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine rahmet eyle. Bana bu anda, bu gecede, bugünde, bu ayda, bu yılda gökten yere inen veya inecek olan bütün sevinçlerden, bütün mutluluklardan, bütün istikametlerden, bütün kurtuluşlardan, bütün afiyetlerden, bütün selametliklerden, bütün kerametlerden, bütün tertemiz helal geniş rızıklardan, bütün nimetlerden ve bütün rahatlıklardan nasip et.

                    Allah'ım! Eğer günahlarım senin katında benim çehremi karalayıp benimle senin aranda engel oluşturmuşsa ve halimi senin huzurunda değiştirmişse; bu durumda ben senin veçhinin sönmeyen nurunun hakkı hürmetine, habibin Muhammed Mustafa'ın hakkı için, velin Ali Murtaza'nın hakkı için ve seçtiğin velilerinin hakları için Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine rahmet eyle; benim geçmiş günahlarımı bağışla; ömrümün geri-ye kalan süresinde beni günahlardan koru.

                    Allah'ım! Beni yaşattığın sürece ebediyen sana karşı günahlardan birine dönmekten sana sığınıyorum; tâ ki sana itaat ettiğim ve sen de benden razı olduğun halde canımı alasın; amellerimi hayırla sonuçlandırıp sevabını cennet kılasın ve bana karşı kendine yakışır bir şekilde davranasın. Ey takva ve mağfiret ehli! Muhammed ve Ehl-i Beyt'ine rahmet ve bana merhamet et; ey merhametlilerin en merhametlisi."


                    5- İki rekat namaz ve yetmiş defa istiğfar diledikten sonra Şeyh Tusî ve Seyyid İbn Tavus'un rivayet ettikleri "الْحَمْدُ للهِ رَبِّ الْعالَمين" (el-hamdulillahi rebbil alemin) diye başlayan duayı okumak. Bugünde bütün müminlerin emiri olan Hz. Ali'ye (a.s) uyarak fakirlere sadaka vermek, o hazreti ziyaret etmek beğenilen amellerdendir. Fakat Camia Ziyaretini okumak daha uygundur.
                    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                    Yorum

                    YUKARI ÇIK
                    Çalışıyor...
                    X