Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

AMİN ne demek?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    AMİN ne demek?

    Arkadaşlar Kuran'da geçmeyen bu Amin kelimesi hakkında bildiklerinizi yazabilir misiniz? Neden kullanıyoruz? MSN'de birisine bir şeyler yazarken yazacaklarımızı yazıp yazacaklarımız bitince ENTER tuşuna basıyoruz göndermek için. Onun gibi bir şey mi? Eğer öyle değilse anlamı nedir? Nereden gelmiştir. Biraz araştırınca Tevrat kaynaklı olduğunu ve aslen ibranice olduğunu öğrendiğim Tevratta defalarca geçen bu kelimenin Mısır Firavunu Amon tarafından Tevrata sokulduğuna dair bir şeyler de okudum. Yahudiler ise bu kelimenin süryanilikten geldiğini söylüyorlarmış. Kuranda bizim edebileceğimiz örnek dualar vardır. Onların sonuna neden konmamıştır bu Amin?

    Şiilerin bu kelime hakkındaki bildiklerini öğrenmek isterim.

    #2
    Ynt: AMİN ne demek?

    Kuranda duaların sonunda ne söyleyebileceğimiz de yazıyor.

    Yunus 10. Onların oradaki duası: "Allah'ım! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz!" (sözleridir). Orada birbirleriyle karşılaştıkça söyledikleri ise "selam" dır. Onların dualarının sonu da şudur: Hamd, alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.

    Ayrıca konu ile ilgili bulduğum bir makaleyi paylaşmak istiyorum.
    [hr]
    Cuma gunu Cuma namazina giden muslumanlarin cogu "Amin" kelimesinin geleneksel muslumanlar icin ne kadar onemli oldugunu bilir.. Amin kelimesinin Geleneksel muslumanlar icin ne onemli oldugunu bilmeyenler icin , geleneksel muslumanlarin Her Fatiha okunusundan sonra ve namazin sonunda yapilan Duadan sonra amin denmelidir. Cuma namzindna sonra Imam Fatiha okudukdan sonra " Cemmat sesli yada sessiz (Mezhebe gore degisir) amin derler. Bu makalenin amaci Bu " Amin" kelimesi nerden geliyor ve kokeni nedir.
    Muslumanlar neden AMiN DER
    Once bu kelimenin Kur'anin hic bir yerinde gecmedigi gercegini belirterek soze baslamaliyiz. Peki geleneksel muslumnlar neden Kuranda olmayan bir kelimeye bu kadar onem vermekdedirler. Eger nerden geldigini tahmin ettiyseniz , Tahminiz dogrudur. Bu kelime Kurandan degil hadisden gelmekdedir. Salihi Buharide 6 Kitap 2 Kisim da gecen Ebu Hureyre Hadisi basda gelir. Ebu Hureyreden diger bir inci diyebilirz.
    6209 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "İnsanlar amin demeyi terkettiler. Halbuki Resulullah aleyhissalatu vesselam, namazda "gayri'l mağdubu aleyhim ve la'd-dallin" deyince amin derdi, bunu ön saftakiler işitirdi, sonra mescid amin sesiyle dalgalanırdı."
    6210 - Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın "Ve la'd-dallin" deyince amin dediğini işittim."
    6211 - Hz. Aişe radıyallahu anha'nın anlattığına göre: "Resulullah aleyhissalatu vesselam:
    "Yahudiler, sizi, selamınız ve amin deyişiniz sebebiyle kıskandıkları kadar bir başka şey için kıskanmamışlardır" buyurmuşlardır."
    Bu hadislerden Aminin zamanlamasinin onemi vurgulanirken, icerigi ile ilgili bir sey yokdur.
    Peki hz Muhammed neden Kuranda olmayan bu kelimeyi Kuranin en cok okunan suresinin arkasindan okunmasini istesin. Peki hz Muhammed ozellikle meleklere eslik ederek Aminn demenin zamanlamasi gunahlar af edilir demekle ne tur bir mesaj vermekdedir. Eger Hz Muhamed boyle bir sey uydurduysa Araf Suresi 188 ayetine gore basina gelecekleri bilmiyormuydu.
    Araf 188 Kul la emlikü li nefsi nef'av ve la darran illa ma şaellah ve lev küntü a'lemül ğaybe lesteksertü minel hayr ve ma messeniyes suü in ene illa neziruv ve beşirul li kavmiy yü'minun
    Araf 188 De ki: «Ben, Allah'ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı. Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.»
    Simdi Allah Peygamberinin kendinden hic birsey soylemesi konusunda uyariyor. Ona gorevinin Kurani ulastirmak oldugunu soyluyor.
    (HÂKKA suresi 43-47 ayet) Tenziylun min rabbil'alemiyne. Velev tekavvele 'aleyna ba'dal'ekaviyli. Leehazna minhu bilyemiyni. Summe lekata'na minhulvetiyne.
    (HÂKKA suresi 43-47 ayet) O, alemlerin Rabbi tarafından indirilmedir.O Bizim adımıza bazı laflar uydurmaya kalkışsaydı. Elbette onu kıskıvrak yakalardık.Sonra da onun şah damarını keser atardık. Hiçbiriniz buna mâni de olamazdınız.
    Bu ayetlere gore Peygamber efendimiz bu Amin kelimesini bu ayetlere gore Kurana eklememistir, ekleyemezde. Peki nerden geldi dige bir cok uydurma hadis gibi, yalan bir hadisden baska bir sey degildir.
    Aminin Kokeni
    Amin kelimesi geleneksel islama Hiristiyan yada yahudi kaynaklarindan hz Muhammedin olumunden 200-300 sene sonra hadis kitaplari ile birlikde girmistir. Aslinda isin asli amin kelimesi Hiristiyanliga Yahudilikden gecmistir.Bu konu hakkinda detayli bilgiyi Katolik Ansiklopedisi Birinci Cilt Sayfa 1907 bulabilirsiniz. (Catholic Encyclopedia Vol. 1 1907 )
    " Amin kelimesi hic degismeden Ibraniceden Kilise litaraturune gelmis kelimelerden birisidir. Bu kelime o kadar SIKLIKLA bizim kurtaricimizin agzinda tekrarlanmistir ki, Trent Konsuli, Kutsal Ruh bunun Tanrinin Kilisesi tarafindan kullanilmasina memnun olmustur...."
    Isin ilginc tarafi bu ansiklopediye gore Kutsal RUH, bunu Hz isadan duydukdan sonra, soylenmesini istiyor.
    Oxford Ingilizce sozlugu Amin kelimesnin anlamini soyle aciklamakdadir. Unlem olarak yada isim olarak anlami “ Olsun” ve Duanin sonuda soylene bir kelimedir. Kelimenin kok harfleri olan AMN harfleri Ibranicede su anlamlara gelmekdedir.; Egitmek, ogretmek, gercek, guvenilir, onaylamak, guven, SADIK olma ve anlasmadir. Bu kelime kokeni arapca kokeni olan Elif-Min-Nun ile aynidir. Bu kelimeye Qurandaki kok haflerine gore bakarsak (Lughat-ul-Quran (Quran Lexicon) by G. A. Parwez 4th Edition 1998) , Kuranda hic bir sekilde “Amin” kelimesi gecmemekdedir.
    PUTPERESTLIKLE Olan Baglantilari
    Geleneksel muslumanlar genelde soyle derler. Amin kelimesi Kuranda gecmeyebilir ama Hz Muhammed bize soyleyin dediyse elbetde soyleyecegiz. Ayrica yanlis bir anlami olmadiginda soylenmesiden neden sakinca olsun derler. Bununla birlikde Amin kelimesnin koklerini arastirdigimizda bu kelimenin Puta tapicilik Paganismden geldigini goruyoruz. Colombia Ansiplopedisi 6.ci Baskisi 2001 soyle denilmekdedir.
    Amon yada Amin Thebesin bas tanrilarinin adi idi. Kendisi karisi MUT ve ogullari Khensu Kutsal Theban ...sayilirlardi.Amon yada Aminin Misirda onemi gittikce arti ve Amin sonunda Misirin bas Tanrisi oldu. Sonunda isminde Amin Ra yada Amon Ra olarak degisti. Hatta Yunalilarin tanrisi Zeus ile es konusluyordu. Aminin en onemli tapinagi Libya collundeki Siwa dadir. Sivanin tep noktasi sonralari Delphi ve Dodana olarak bilinirdi. Amin SIK SIK KOC yada insan basli koc olarak temsil ediliridi.
    Misirin Seyathet ve Antika El Kitabi AMIN isminin anlamini soyle aciklamakdadir.
    Eski Misirda Aminin ozelikleri hakkinda bilinmeyen bir cok ozellik olmasian ragmen, isminin anlamini "SIR" olarak kabul edebiliriz. "Isminin "SIR " anlamina gelmesi kendinin tanri olarak Dunyayi yaratan gucle olan iliskisine dayanmasindandir. Amin kelimesnin anlami gercekden " SAKLI OLAN" "GORULMEYEN" "GORULEMEYEN" dir. Bu gercek o devirden kalan bir cok kaynakda belirtilmekdedir. SIK SIK Amin kelimesini " COCUKLARINDAN SAKLANAN", TANRILARA VE INSANOGLUNA GORULMEYEN" yada Aksam Batan Saklana Gunes icinde kullanilmakdadir. Bunlar fiziksel anlamlari olsa bile asil anlami gun batiminda Tanri Aminin Insanlain gozunden kaybolmasidir. Sadece Tanri Aminin gozden kaybolmasi degil ayni zamanda isminin ve yapisininda Gozden kaybolmadir. Bu buyuk Tanrinin kaybolmasi aksam gunesin ufukda kaybolmasina benzetilmistir. Yani Olumlu olan insanin gozleri Bu Amin tanrisini gormeez anlamidan kullanilmistir. Hem insan hemde diger Tanrilar artik oni goremez anlaminda kullanilmistir.
    Aslinda bu GORUNMEZ TANRININ bugun bile Muslumanlari, Yahudileri ve Hiristiyanlari aldatan Seytan oldugunu soyleyebiliirz.
    Amin ile ilgili makaleye daha dikkatli baktigimizda "Amin" yada "Amin-RA" adli tanriya tapmanin sirf Misirlilar arasinda degil, ayni zamanda o zamanin Misirinda yasayan yabancilar arasinda da yaygin oldugunu goruyoruz.
    "Amin-RA tanrisina tapmak Thebesin hem guneyine hemde kuzeyine yayildigini goruyoruz. Onunla ilguili tapinaklari inceledigimizde Amin Tarsina tapmain Misirin somurgeleriden olan Suriye, Nubia , Oasese bile sicradigi goruyoruz. Yukari Misirin Merkezleri Thebes, Herakeopolis Magna, Asagi Misirdada Memphis, Sais, Xois, Metelis, Heliopolis, Babylon, Mendes, Thmuis, Diospolis, Butus, ve Kemmis Adasi; Libya colundede Kenemet Oases, Aminin Jupiteri; Nubiada ise Sabua Vadisi, Ebu Simberl, Napata ve Meroe; Ve Suriyedede bir cok yer Diaspolis diye cagriliyordu.
    Amin, karisi Mut ve ogullari Khensu Theban kabilesinin kutsal insanlariydi. Isadan once 1550-1070 yillarinda Thebesin Misirin baskenti oldugu zamanlarda Amin Misirda TANRILARIN KIRALI olarak biliniyordu. Unutmayalim bu Yahudilerin o bolgede KOLE olarak yasadigi donemdir. Bellki 400 kolelikden sonra Yahudiler Tek Tanri inancini kaybedip , Paganismim Putculuga yonelmislerdir. Eger 40 yillik surgunde Altin Buzagi yapip ona tapiyorlarsa, Amin kelimesinin yahudilerin diline girmesini kabul etmek pek sacma olmayacakdir. Yahudilerin dillerin giren bu kelime daha sonra hiristiyanlar ve Muslumnlarin diline girmistir.
    Supheli goz ile olaya bakanlar Misirin Tanrisi "Amin" ile gunmuzdeki "Amin" kelimesinin farkli oldugunu ileri surebilirler. Simdi Katolik Asiklopesi Birinci Cilt 1907 deki makaleye bakarsak, bu iksi arasindaki baglantiyi bilerek yada bilmeyerek guzel aciklamakdadir.
    " Sonuc olarak sunu soyleyebiliriz ki, "Amin" kelimesi ilk Hiristiyan kaynaklarinda pek SIK gorulmesede SIK SIK anathemas ve Gnostic hecelemelerde kullanilmistr. Daha detayina bakarsak
    Amin kelimesini olusturan Yunanca kelimedeki harflerin temsil ettikleri sayisal anlamlara bakarsak toplamlari 99 esitdir. (alpha=1, mu=40, epsilon=8, nu=50), bu rakam Misir kokenli yazitlarda gorulmekdedir. Ve genelde bir cesit mucize ile anilmakdadir. Sunu belirtmeliyiz ki Amin kelimesi hem Yahudiler hemde Muslumnlar tarafindan kullanilmakdadir.
    SONUCLAR
    Bu makaleden bir cok sonuc cikarabiliriz.
    1. Kuranda ”Amin” keliemesi hic bir sekilde gecmez ve islama Hadisler ile girmistir. Ikincisi Geleneksel Muslumanlar Kuranda olan bu kelimenin Incil ve Tevrata olabileceginden dolayi Hiristiyanlarin ve yahudilerin bu kelimeyi kullandiklarini sanabilirler.
    2. Ayrica gunumuzdeki anlamiyla “amin” kelimesinin kullanilmasinin ne sakincasi var diyebilirler. Ama gercek bir musluman simdi “amin” kelimesnin gercek anlamini ve Puta tapicilikdan , paganismden geldigini bildikden sonra bundan sonra gonul rahatligi ile “ AMiN” diyebilirmi ? Allaha olan bagliligimiz baska bir kelime ile ifade edemezmiyiz.
    3. Bu makaleden cikaracagimzi digger bir sonuc ise sudur. Muslumanlarin Kurandan sonra ikinci kaynak olarak kabul ettikleri Hadisleri sorgulamamizdir. Kuranin hic bir yerinde bu tur ” BUYULEYICI ” Kelimler kullanmaiz gerektigini belirten ayet yokdur. Muslumnlar Kurani tek kaynak olarak kabul etmelidirler.
    Son olarak, Orta yolu secen ve SAHiH hadisleri Kabul edelim diyen muslumnalar olacakdir. Bu makaleyi okudukdan kaymagi suttten ayirmak mumkun mu? aynen sahih ve sahte hadisleri ayirmak gibi. Muslumnlarin en onemli gorevlerinden biriside kendine gelen bilgiyi sorgulmasidir.
    Isra 36 Ve la takfü ma leyse leke bihi ilm innes sem'a vel besara vel füade küllü ülaike kane anhü mes'ula
    Isra 36 Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur
    Umariz okuyucularimiz butun ikinci derece kaynaklari red edip, Kurani ve yanlizca Kurani kaynak olarak Kabul ederler.
    Enam 106 Sen, Rabbin cânibinden sana vahyolunana tâbi ol, O'ndan başka ilâh yoktur. Ve müşriklerden yüz çevir.

    The History of "Amen" and its Links to Egyptian Paganism
    Copyright Azfar Samin (e-mail: god1quran1@yahoo.com)
    http://www.free-minds.org/amen

    Yorum


      #3
      Ynt: AMİN ne demek?

      yanlisim varsa bilen kardesler düzeltsinler
      fakat diger dinlerde "amin" degil "amen" vardir!!!
      amin'de zaten "amen"diyenlerden olmadigimizi vurgulamak amaciyladir
      fakat icerigi hakkinda bilgim yok malesef
      konu hakkinda yazilacak olanlari merak ediyorum


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #4
        Ynt: AMİN ne demek?

        amin arapça emine: inandı fiilinden muzari bir fiildir. aslı e'minu dür. ama ilal kaidesi gereği amin olmuştur. bu anlamda alınırsa inanırım, inanıyorum anlamına gelir.

        ancak ismi fail olarak âminun kelimesi olarak da görmek mümkündür. bu durumda da ben inanır(bir insan)ım demek olur anlamı..

        şiada namazda fatihadan sonra amin demek namazı bozar. çünkü ayette yoktur. fatiha ile zammı sureden oluşup bir bütün olan kıraati böldüğü için olmalı ki namazı bozmaktadır.

        ancak Kur'an'da amin kelimesinin olmaması İslam ve müslümanlarda bu kelimenin olmayacağı ya da diğer dinlerden geçmiş olması bu kelimeyi batıl edeceği anlamına gelmez. Amin kelimesi hadislerde ve gelenekte (yaşayan sünnet) mütevatir olarak gelmiş kesin bir zikir ibadetidir. Yani ben de bu duaya inanıyor ve katılıyorum, onaylıyorum anlamına gelmektedir..

        ama ilginç bir konu açtığınız için teşekkürler.. sünnilerin çoğu bu kelimeyi Fatihadan bir parça zannediyorlar.. Şia her konuda olduğu gibi bu konuda da Kur'an'a uygun görüşe ve amele sahiptir. Elhamdülillah...

        Yorum


          #5
          Ynt: AMİN ne demek?

          [quote author=gulistan_2 link=topic=10862.msg67372#msg67372 date=1262352017]
          yanlisim varsa bilen kardesler düzeltsinler
          fakat diger dinlerde "amin" degil "amen" vardir!!!
          amin'de zaten "amen"diyenlerden olmadigimizi vurgulamak amaciyladir
          fakat icerigi hakkinda bilgim yok malesef
          konu hakkinda yazilacak olanlari merak ediyorum

          [/quote]Müslümanların "AMİN" demesinin nedeni Arapça`da ki telafuzunun "AMİN" diye olmasındandır.Diğerleri`nin "AMEN" demesi ise İbranice`deki telefuzunun "AMEN" şeklinde olmasındandır.Hristiyan Araplarında "AMİN" dediklerini düşünüyorum.Hatta Rum ve Ermeniler bile "AMİN" diyor olabilirler.

          Yorum


            #6
            Ynt: AMİN ne demek?

            bu öz aciklamalar icin tesekkür ederim
            Allah razi olsun

            mana bakimindan olmazsa olmaz
            amin veya amen denilmesi de tamamen dil ile alakali...

            Demek ki, bilinmeyen, sakli olan, SIR anlamina gelmiyormus
            Apollonius arkadasimizin bizimle payastigi makaleler neden hep böyle süphe iceriyor?
            arkadasimizin inanci, dünya görüsü nedir acaba?


            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

            Yorum


              #7
              Ynt: AMİN ne demek?

              Görüşüm ise Kuranı takip ettiğim kadarıyla bana söylendiği şekilde şüpheye dayalı bir görüş.

              Allah Kuran'da diyor ki; Bilmediğiniz şeyin ardından gitmeyin.
              yine Kuran'da atalarınızın dininin peşinden gitmeyin diyor. Ya atalarımız yanlış biliyor idiyse??

              Benim imam veya mezhep inancım olmadığı için sizin kadar rahat değilim. Karşılaştığım her şeyi araştırıyorum. Bilmediğim ve Kuran'da da belirtilmeyen konular hakkında sürekli şüphe içindeyim ve bu durumdan da memnunum. Ben de huzuru böyle buldum Hiç bir mezhep veya görüşün 100% doğru bilgiyi içeremeyeceğini düşünüyorum. Aynı şekilde hiç bir görüşün de tamamen yanlış olamayacağını düşünüyorum. Bu yüzden kimsenin görüşüne herhangi bir karşı duruşum yoktur. Okurum araştırırım. Zıt görüşler arasında gider gelirim. Örneğin rabbaninin mektubatını okurum ama onun tüm mezhepsel düşüncelerini, gördüğü halisünasyonları falan reddederim. Ama sonuçta kitabında faydalanabileceğim yerler de vardır. Şimdi yanlış gördüm diye çöpe mi atayım, bazıları gibi adama kafir mi diyeyim. )) Kuranı bile şüphelenerek okurum. Çünkü orjinal değil meal okuyoruz. Kafama yatmayan bir şey olduğunda veya HÜKÜM İÇEREN bir ayet gördüğümde hemen başka kaynaklara farklı görüşlerdeki insanların meallerine de bakarım. Tefsirlere bakarım.

              Benim kalbim hangisinde tatmin olursa odur doğru olan. Yanlışa düştüğüm yerler olabilir ama bir mezhebe bağlanıp onların yanlışlarını nasıl kabul etmek zorunda kalacak isem ben bir mezhebe bağlı kalmayıp atalarımın yanlışlarına koşulsuz iman edip saplanmak yerine kendi yanlışlarıma takılmayı tercih ederim.

              Tabi bazıları gibi hadisleri ve rivayetleri de külliyen reddetmem.

              Çindeki Buda bile Kurana aykırı olmayan, hayata dair iyi bir şey demişse "helal olsun" derim.

              Bir konuda bilgi edinmek için birbirine kafir zındık diyen zıt alimlerin hepsinin kitaplarına ayrı ayrı bakarım. iki görüş zıt ise en az birisi kesin yanlış yoldadır fakat yanlış yolda olan birisi de HER KONUDA yanlış söyleyecek diye bir kaide yoktur. Görüşü bana yanlış diyor diye adamların kitaplarını çöpe atılacak, sırt çevrilecek gibi düşünmem.


              Kısacası bilmediğim her konuda şüpheliyim ve bu yüzden bilmediğim hiç bir konuda kalbim tatmin olmuş değil. Ben araştırıyorum.
              Kalbim tatmin olmuş değil ama vicdanım çok rahat. Dinini öğrenmeye çalışan birisiyim hepsi bu.

              Sizin buraya gelip konu açmamın sebebi itirazlarınızı okumak. ehlibeytin_izinde kardeşimden Allah razı olsun, her zaman itirazlarını güzel açıklamalarla seviyeli olarak sunmuştur. Bazılarında katılırım bazılarında katılmam o da bana kalmış. Kafanızı karıştırdığımı düşünmeyin, eğer ben de şii olsam ehlibeytin_izinde arkadaşın yazdığı açıklamalar gayet iş bitirici. Yani hiç bir şii nin ehlibeytin_izinde sayesinde benim açtığım başlıklardan sonra kafasında soru işareti kaldığını sanmıyorum eğer çekindiğiniz buysa.

              Yorum


                #8
                Ynt: AMİN ne demek?

                tekrar dönüsünüze ait basliktaki yazdiklarinizdan sonra paylastiginiz makalelerde dikkatimi ceken "süphe icerik" oldugu icin böyle sordum kardesim, yoksa sia arasinda bir konuda süphede takilip kalmak mümkün degildir, evet Allah razi olsun ehlibeytinizinde kardesimizinde herzaman vurguladigi gibi, siada acik olan hic bir konu yoktur...o yüzden endisem yok hamd olsun...

                yazdiklariniza gelince
                coguna katiliyorum, bende her kitaptan faydalanirim, sirf görüsüme, mezhebime ait degil diye, hic bir kitaptan ögrenebilecegim birsey yoktur anlamina gelmez.

                basta yazmissiniz "bilmediginiz seyin ardindan gitmeyin"
                evet, yine ayni Allah buyuruyor ki: "BILMIYORSANIZ ZIKIR EHLINE SORUN"
                dilerseniz, bu ayet hakkinda da derin ve elvan bir arastirma yapabilirsiniz!


                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum


                  #9
                  Ynt: AMİN ne demek?

                  "Benim imam veya mezhep inancım olmadığı için sizin kadar rahat değilim."

                  Her ümmet içinde kendi nefislerinden onların üzerine bir şahid getirdiğimiz gün, seni de onlar üzerinde bir şahid olarak getireceğiz. Biz Kitabı sana, her şeyin açıklayıcısı, müslümanlara da bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik.
                  (Nahl 89)

                  "Her milleti, imamıyla çağırdığımız gün, kimlerin Kitabı sağından verilirse işte onlar, Kitaplarını okurlar ve en ufak bir haksızlığa uğratılmazlar." İsra Suresi (71. Ayet)


                  Bu ayetlere göre imamı olmayan insan yoktur. Yine mütevatir bir hadiste, zamanın imamına biat etmeden ölen cahiliye ölümüyle ölmüş olur denir. Tüm bunlardan sonra her insanın bir imamı vardır. Hak imamı olanlar kurtulur. Zamanımızın imamı Sahibuz zaman Hz. Mehdi a.f. dir. Yollarına canımız feda olsun. Tüm müslümanların onu tanıyıp ona biat etmesi zorunludur. İmametle ilgili hadis ve ayetleri bir araya getirdiğimizde (ki bu tür yazılar sitemizde oldukça yeterli miktarda vardır burda tekrarı gereksiz görüyoruz) masum bir insanın olmadığı hiç bir zaman dilimi yoktur. Ve öteki dünyada hesap için bu imamlar zamanının halkına şahitlik edecekler. İmamlar masumdur. yoksa onların da kötü amellerine şahitlik edecek günahsız birinin olması zaruri olurdu...

                  Yine bu alandaki ayet ve hadislerle aklın çıkarımlarından, akıldan imam olmayacağı gibi bir insan kendi kendisinin de imamı olamaz. Çünkü zaten bu tür şahitliği her insanın elleri ayakları vs. organları yapacak, bu başka ayetlerde mevcuttur.

                  Öyleyse siz de sn Apollonius şu anda imamsız değilsiniz. ve Kıyamette bu Sahibuz zaman a.f. size şahitlik yapacak. Onu inkar ederseniz haliniz yamandır...

                  "Karşılaştığım her şeyi araştırıyorum. Bilmediğim ve Kuran'da da belirtilmeyen konular hakkında sürekli şüphe içindeyim ve bu durumdan da memnunum. Ben de huzuru böyle buldum Gülümseme "

                  Bu araştırma sizi doğru yola götürebilir. ancak aklınıza duygu ve nefsi istekleriniz ve de şeytanın engel olmaması şartıyla. Aklınızın vicdani çıkarımlarına engel olmamanız şartıyla. ama bu engellemeyi yapar da doğru gördüklerinizi tercih etmezseniz bir süre sonra bu vicdani sesler sizi uyaramayacak kadar bastırılmaya alışmış olacak ve kendini belli edemeyecektir.. İşte o zaman iş işten geçmiş olacak..

                  "Hiç bir mezhep veya görüşün 100% doğru bilgiyi içeremeyeceğini düşünüyorum."

                  Bu düşünceye katılmamız mümkün değildir. Çünkü bu Allah'ın

                  “Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.” (Al-i İmran Suresi, 104)

                  ‘Siz, insanlar için çıkartılmış hayırlı bir Ümmetsiniz; Marufu olanı emreder, münker olandan sakındırır ve ALLAH’a iman edersiniz” (Al-i İmran 110)


                  ayetleri gereği kıyamete kadar doğrunun adresi bellidir ve belli olmuştur. Resul s.a.a. sımsıkı sarıldığımız sürece asla yolumuzu şaşırmayacağımız en değerli iki emanetin Kur'an ve Ehlibeyt olduğunu bize kadar ulaştırmıştır. Siz de bunu görmüş olmalısınız. öyleyse nakli bakımdan ehlibeyt mezhebi daha doğrusu mektebi %100 doğrudur. bu doğruluk bu gün Ehlibeyt a.s. karşıtlarının kaynaklarından bile sizi uyaran net bir güneştir..

                  Akli açıdan da doğrunun tam olarak bir ekolde toplanamayacağı iddiası tutarlı değildir. çünkü akıllı bir insa Hikmetli Bir Alllah'a iman eder. O Allah'ın gücü mü yok ya da insanlara garazi mi var ki sizin yaptığınız gibi taa çindeki doğruya onları muhtaç etsin de doğruları rızık dağıtır gibi yeryüzüne dağıtsın. hem de topralanamayacak kadar zor şekilde.. çünkü herkesin harcı olmadığı gibi tüm doğruları ya da kendisi için gerekli tüm doğruları toparlamak sizin gibi araştırma imkanı ve merakı olan biri için bile mümkün değildir.. dün doğru dediğinize bu gün yanlış derseniz hele... ; doğruyu hiç duymamışsanız... ; alternatif fikirler tam olarak size sunulmamış ya da bunları görememişseniz...

                  bu zevk alınacak bir husus değildir. tıpkı uçuruma giden bir insanın bu gidişinden zevk alamayacağı, almaması gerektiği gibi. Dünya hayatına bir kez geldik bir daha şansımız olmayacaktır ki telafi edelim.. Size bu kadar kanıtlar geldikten sonra artık mazeretiniz kalmayacaktır..

                  Doğrunun da ontoloji olarak güçlü olması gerekir. Ve ona en layık olan bir elde tam olarak bulunması gerekir. Bakın kainatta tüm alemde mükemmellik vardır. Hikmetli Yaratıcının eseri olark her şey mükemmeldir. bir bitki için her şey ayağına gelmekte hayvanlar kendileri için gerekli her şeye ulaşabilecek şekilde tasarlanmaktadır. Onların yaratılış gayeleriyle tasarımları ve yaşadıkları şartlar arasında tam bir uyum mevcuttur.

                  Bundan sonra bir insan insan türünün bu mükemmel dizanydan mahrum olduğunu iddia edemez. Allah onun hem dünya hem ahirette mutlu olacağı her tür gerekliği özellikle doğru bilgi olarak insana kolayca ulaşabileceği şekilde yaratmıştır. layık olana bunları anında vermektedir. Bu hikmetli dizayn ve sistem gereği doğrunun toplu olarak bir gurupta bulunması, ona insanların kolayca ulaşabilmeleri, ulaşamayanlarınsa bunda kendi paylarının bulunması şarttır.

                  oysa diğer yandan batıl dağınıktır. çünkü batıl çoktur. doğru yol tekken batıl yol sayısızdır. abdest almanın bir tane doğru yöntemi ve şekli varken abdesti yanlış almanın bir sürü yanlış şekli vardır..

                  tüm bunlara rağmen eğer siz hala doğrunun bir yerde toplanmadığını yeryüzünde tüm coğrafya ve ekollere yayılmış durumda olduğunu iddia edecekseniz biz size: eğer doğru sözlü iseniz hani getirin delilinizi deriz.. Yoksa sizde kibir mi vardır, şeytan size yaptıklarınızı süslemekte midir, yoksa, bir mekanda sabit kalmaktan sıkılanlar misali seyahati seven insan gibi fikir seyahati ve anarşisi içinde gezintiyi sevmeyi iyi bir şey mi görüyorsunuz deriz. Bu doğru nasıl doğru ki bir yerde toplu olarak bulunamıyor deriz...

                  geçen günler geri gelmeyecektir.. Keşke benim önceki başıboş hayatım da şia ile dolu dolu olsaydı...

                  Aynı şekilde hiç bir görüşün de tamamen yanlış olamayacağını düşünüyorum. Bu yüzden kimsenin görüşüne herhangi bir karşı duruşum yoktur. Okurum araştırırım. Zıt görüşler arasında gider gelirim. Örneğin rabbaninin mektubatını okurum ama onun tüm mezhepsel düşüncelerini, gördüğü halisünasyonları falan reddederim. Ama sonuçta kitabında faydalanabileceğim yerler de vardır. Şimdi yanlış gördüm diye çöpe mi atayım, bazıları gibi adama kafir mi diyeyim. Gülümseme)) Kuranı bile şüphelenerek okurum. Çünkü orjinal değil meal okuyoruz. Kafama yatmayan bir şey olduğunda veya HÜKÜM İÇEREN bir ayet gördüğümde hemen başka kaynaklara farklı görüşlerdeki insanların meallerine de bakarım. Tefsirlere bakarım."

                  İmalarla diğerleri hiç karşılaştırılmaz. "Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?" (ayet) Kendilerini bile kurtaracak gücü inancı ya da ameli olduğundan şüphe olanlara neden takılayım neden sorayım hikmeti neden onlarda arayayım. "İsteyen de aciiz istenen de" (ayet) Kur'an'ı bile şüphelenerek okurken, aklınızdan da şüphelenmeli ve şüphenin de doğruluğundan şüphe etmelisiniz. bu durumda doğru olan şüphe etmemek olmalıdır. Çünkü şüphelenerek Kur'an okumanın doğruluğundan da şüphe gerekir... ki bu durumlar insanı ancak boş boş oyalar.. Öyleyse ciddi bir meal bulursunuz ki bu alanda Ehlibeyt mektebinin son meali Sn Murtaza Turabi ağamızın (Allah ilminin güneşini önümüzden eksik etmesin) Kevser yayınlarından çıkan meali baya kalitelidir.. aklınızın bulacağı doğrulardan bile ilerdedir..

                  Kime bakarsanız bakın kimi kimden okursanız okuyun ama her zaman dediğimiz gibi şiayı şiadan mutlaka okuyun.. ama şiadan...

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: AMİN ne demek?

                    tüm bunlara rağmen eğer siz hala doğrunun bir yerde toplanmadığını yeryüzünde tüm coğrafya ve ekollere yayılmış durumda olduğunu iddia edecekseniz biz size: eğer doğru sözlü iseniz hani getirin delilinizi deriz.. Yoksa sizde kibir mi vardır, şeytan size yaptıklarınızı süslemekte midir, yoksa, bir mekanda sabit kalmaktan sıkılanlar misali seyahati seven insan gibi fikir seyahati ve anarşisi içinde gezintiyi sevmeyi iyi bir şey mi görüyorsunuz deriz. Bu doğru nasıl doğru ki bir yerde toplu olarak bulunamıyor deriz...
                    Bu benim iddiam. Açmış olduğum başka bir konuda neden buna inandığımın sebebini belirtmiştim. Bence düzen ve sistem bu. Bu benim inanışım. Bir insanın 100% doğru yolda olması demek o insanın kusursuz olması demektir ki bence kusursuz insan yoktur. Bu yolları/fırkaları kim koyduysa onlar kusursuz değildir. Hadi kusursuz diyelim, onlar kusursuz olsa bile idame ettirenler kusursuz olamaz. İnsan eli değen her şeye şeytan eli de değebilir. Kıyamete kadar izinli değil mi o? Allah isteseydi bizi dosdoğru tek ümmet de yapabilirdi.

                    http://www.velayet.com/index.php?top...65813#msg65813

                    Doğruya ulaşıp ulaşamayacağımı Allah bilir. Zaten ben de 100% doğruya ulaşma iddiasında değilim. Aklım ile bunu yapabilmemin imkanı yok diye düşünüyorum.

                    Fakat ömrüm sona erdiğinde atalarımdan kalan dini hiç araştırmadan aynen uygulama yolunda değil, samimi bir şekilde doğruyu arama yolunda ölmek isterim. Bu benim seçimim. Ben şia için umutsuz vakayım. Zira %99 şianın doğru olduğunu görsem, kalbim tatmin olsa, şüpheli kalan %1 yüzünden şiiyim demem ben. Şianın dışında olmam, şia öğretilerine ve doğrularına uzak kalacağım anlamına gelmez. Böyle de öleceğim.

                    Bu arada Elmeddin kardeşim sağolsun bana bir meale (Kadri Çelik) ve mizan tefsirinin türkçeye çevrilmiş kadarına ulaşmam için bazı linkler vermişti. Oralardan faydalanıyorum. Söylediğiniz mealin de online versiyonu çıktığında onu da takip ederim. Baştan sona okumaktan ziyade içinde bir şeyler arıyor olduğumdan dolayı online versiyonların kullanımı daha kolay oluyor benim için.

                    Allaha emanet ol kardeşim.

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: AMİN ne demek?

                      o linkteki yazınıza cevap vermişim demek ki yeterli olmamış... dönseydiniz katılmadığınız ya da aklınıza yatmayan yerleri biraz daha konuşurduk..

                      İmamların masum olduğuna, onların mükemmel olduğuna, Allah'n onlara biatı emrettiğine, delil mi yok,inanmıyor musunuz? Eğer ben de sizin gibi şianın %99 doğru %1 şüpheli olsaydı ben de aynen sizin gibi davranır ve asla şii olmazdım.. ama malesef ki şia %100 doğru. Malesef ki diyorum çünkü sizin için konuşuyorum...

                      Allah şeytana izin verdi, ve bizi de doğru yolda tek ümmet yapmadığına göre kötülüğe, yanlışı tercihe ya da şüphe ile yanlışlar arasında kaybolup boğuşmaya razı ya da izin verdiğini mi düşünüyorsunuz! Bu çok büyük bir iddia ve delilsiz zan...

                      Çünkü, Allah şeytana insanları doğru yoldan saptırmak için izin vermiş değil, şeytan böyle bir şey için de izin istemiş değil o sadece kıyamete kadar yaşama hakkı istiyor Allah veriyor ondan sonra bu insanları saptıracağını söylüyor. İlahi ilim elbette bunun böyle olacağını biliyordu. ama İlahi hikmet, insanlara onu düşman olarak tanıttı uymamalarını söyledi ve insan iradesi ile şeytan iradesini serbest bıraktı. iradeyi serbest bırakmasının da ayrı hikmetleri vardı...

                      Allah hiç bir şeyi kötü yaratmadı, kötülüğe izin vermedi kötülüğü istemedi.. O sadist değil idi haşa.. insanları cezalandırmak için her fırsatı yaratmış ama iyi tarafı zayıfı yaratmış gibi.. Haşa...

                      İnsan eli değen her şeye şeytan eli değmesi, insanın kusursuz ve günahsız kalamayacağı anlamına mı gelir. o zaman siz insan doğasından günahı ayrılmaz bir parça olarka görüyorsunuz. oysa insan doğasında bu yoktur. Tam tersine imanın olduğu yerde günahın olmayacağını Şeytanın inanmış kullar üzerinde hiçbir tesirinin olamayacağını ifade buyurmuyor mu Yüce Yaratıcı?

                      Bence siz nefsinizi kontrol altına almak istemiyorsunuz. Şianın günah işlememe ve sapmama konusundaki sıkı disiplin ve inancı sizi sıkacağından korkuyorsunuz. Bu konuda vicdanınızı rahatlatmak için de günah işlemeyi vicdanlarına kabul ettirenlerin misali kaderci bir düşünce felsefesi geliştirmişsiniz...

                      Ama bunların hiçbiri gerçek değil. İşte Peygamberler ve İmamların günahsız oluşu sizin kaçış yolu olarak gördüğünüz bütün yolları tıkamaktadır:

                      1- Allah kötülüğü sebest bırakmaz, tercih etmez istemez oluşumu için çalışıp ortam hazırlamaz..

                      2- İnsana İrade şeytana serbestlik ve ömür vermesi kötülüklerin rahatça işlenmesi için değil başka hikmetler içindiri

                      3- Kendinizi kandırıyorsunuz! Asıl siz atalarınıza inanıyorsunuz. Delilsiz tuttuğunuz yol bunu gösteriyor. Şianın akla yatmayan atalar dediği için inandığı tek inancını gösterin...

                      4- Samimi şekilde doğruyu aradığınız konusunda kendinizi ikna edemezsiniz. çünkü aklınız elbette sizi uyarıyor. doğruları gösteriyor ama nefsiniz ve şimdiye kadarki alışkanlıklarınız sizi bu gördüğünüz doğrudan engelliyor...

                      Ama örtülen gerçekler, bozulup sahibini haklı çıkaracak değildir...

                      umarım sizi üzecek şeyler yazmamışımdır. Yazdımsa dost olduğumu bilin dost acı söyler misali kusuruma bakmayın.. Siz zekisiniz.. size çok şeyl borçluyuz üzmek istemeyiz...

                      siz de Allah'a emanet olun...

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: AMİN ne demek?

                        Ben bildiğim kadarı ile konuşuyorum, siz de bildiğiniz kadarı ile konuşuyorsunuz. Araştırmazsam nasıl öğreneyim? Mezhepleri 100% öğrenmeden nasıl değerlendireyim? Mezhepleri bırakın sadece şiayı %100 öğrenmem zor olduğu ve ömrüm yetmeyeceği düşünüldüğünde ben de hayatıma uygulayabileceğim pratikler konusunda başlamayı seçtim. Ben henüz işin başındayım. O yüzden sakin olun

                        Yanıt verirken bazı konuları bilerek cevapsız bırakıyorum çünkü inanmadığım kavramlar üzerinde fikrinizi beyan ettiğinizde benim için bir şey ifade etmiyor. Bir ateiste inanmadığı Kurandan ayet delili getirmek gibi anlamsız. Sizinle bilmediğim konularda tartışacak ilmim de yok zira işin doğrusunu da bilmiyorum bir çok konuda. Açtığım bütün konular bilgiçlik taslamak için değil konu hakkında şianın fikrini öğrenmek içindir. Zaten makaleler de bana ait değil ve alıntıladığım makalelerin tamamına kalben inandığımdan değil, içindeki kafama takılan soruların yanıtlarını sizde bulurum umuduyla koyuyorum. Genel olarak da yanıt olarak yazdıklarınızdan çok faydalanıyorum.

                        Yine de bahsettiğiniz diğer konuyu yanıtsız bırakmamın sebebi foruma tekrar yazmayacağımı söylemiş olmamdı. Sonra da bugüne kadar konuyu unutmuştum zaten. Vaktim olduğunda konuyu okur, yazdıklarınızı tekrar değerlendirip bir yanıt yazarım. Her mesajıma itinayla yanıt yazdığınız için tekrar tekrar teşekkür ederim. Allah razı olsun. Umarım sizi bıktırmam ))

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: AMİN ne demek?

                          Sizin gibi hakikatin peşinde olup bir şeyler öğrenmek için objektif olarak tüm fikirlere açık olanlarla yazışmaya can kurban. Seviyeli, sövgüsüz, delillerin tartışıldığı ortamlar ne kadar azdır. Sizi ben de defalarca bu konudan dolayı takdir etmişimdir. İlme olan iştiyakınız ve araştırma konusunda hikmeti yakalmadıkça sorgulamanızın bitmemesi bize güven vermektedir.

                          Mantıklı, önyargısız her soru sahibini doğru yola taşır.. Yazılarımızdan yararlandığınızı ifade etmeniz şia adına beni mutlu ediyor. Çünkü tarafımızdan her ne doğru varsa ifade edilen biliyorum ki İslamı saf olarak değiştirmeden günümüze taşıyan şiadandır. ben de sizin yadıklarınızdan, sonu gelmez sorguladığım günlerdeki bilgiye ulaşma hazzını anımsıyorum. Muhatapların her cevabı karşısında yeni bir sürü soru doğardı zihnimde. verdikleri cevaplar kafamdaki onlara ilettiğim sorunları daha da koyulaştırırdı. Bu yüzden bir çok cemaatte hiç konuşmazdım. Konuşmacı öyle bir konuşurdu ki hangi birine karşı çıkacaksınız, bir cümle kullanırdı daha değil çözümü sunması sorunu bile anlamadığını görürdünüz.. bunlar biriktikçe artık oralarda edebinizle, ama geçici olarak oturmanız gerektiğini düşünürdünüz...

                          Elhamdülillah hiçbir şiiyi tanımadan objektif araştırmalarla fikirlerden şiayı tanıdım.. tüm sorunlarımın cevabını buldum. Buna cevap veremezler dediklerimdense benim aklımın yattığı hatta beklediğimin üzerinde yetmediği yanıtlar aldım. Özellikle İmamların a.s. Allah'ın yüceliğini ifadeyle ilgili Usulü Kafi'deki hikmet dolu, ancak vahiydir bu bilgi, dediğiniz yüce öğretileri ve tasvirleri gördükçe...

                          Rabbime ne kadar hamd etsem azdır. Sorgulamaktan ve hep doğruyu aramaktan daha mululuk veriçi olansa güven içinde bir sisteme inanmanız ve o inancı yaşayıp, sizin gibi ona muthaç olanlara bunu gösterme aşkınızdır...

                          Yorum

                          YUKARI ÇIK
                          Çalışıyor...
                          X