Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İnkılaba Az Kaldı

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    İnkılaba Az Kaldı

    Istırâbdır yiğidim azığımız, hicrandır
    Mirasımız mahkûmdur, mahzundur, perişandır
    Gene de yese düşme yiğidim; imtihandır
    Filizlenen her ölüm, mazlumlara nişandır

    Ne gönüllerde sevinç, ruhlarda beyaz kaldı
    Ufka bir bak, ilerle; inkılâba az kaldı.

    Ülkemden hatırıma hep sefiller geliyor
    Bin yüzlü Ebrehe ler, kara filler geliyor
    Şimdi devran değişti; ebâbiller geliyor
    İbrahim bahçesinden taze güller geliyor

    Âlemde, duyulacak kutlu bir âvaz kaldı
    Ufka bir bak yiğidim ; inkılâba az kaldı.

    Çöküyor sırtımızda yükselen vahşi duvar
    Heykeller kırılıyor; dökülüyor mumyalar
    Toprağın sinesinde umut var, heyecan var
    Okşadığın her kökten fışkırıyor bir bahar.

    Buzlar çözüldü; kıştan kuru bir ayaz kaldı
    Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı.

    Gözlerin âyet âyet büyüyen bir bebektir
    Ellerin sokaklarda uçuşan kelebektir
    Sana rehberlik eden ne cindir, ne melektir
    O bir İnsan-ı Kâmil, mücella bir dilektir

    O ndan bize ebedi sürecek bir haz kaldı
    Ufka bir bak yiğidim; inkılaba az kaldı.

    Bulanık akan sular durulacak yeniden
    Gökyüzüne direkler vurulacak yeniden
    Saâdet menziline varılacak yeniden
    Çağlar üstü bir nizam kurulacak yeniden

    Cehaletin elinde lanetli bir saz kaldı
    Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı.

    Bu kan kokan coğrafya, bu çığlıklar senindir
    Bu gözü yaşlı târih, hıçkırıklar senindir
    Yeryüzünde çiğnenen bütün haklar senindir
    Prangalı hükümler, aydınlıklar senindir.

    Yıllardır uygarlıktan sana hep enkaz kaldı
    Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı.

    Tasalanma yiğidim; zaman bizden yanadır
    Külümüzden yükselen duman bizden yanadır
    Son durak, son ilahi ferman bizden yanadır
    Dünya düşman olsa da iman bizden yanadır

    Kapıları açacak çoşkun bin niyaz kaldı
    Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı

    Mahzenlerde beklemek ziyan artık yiğidim
    Fecr-i sâdık vaktidir, uyan artık yiğidim
    Ateşlere girsen de, dayan artık yiğidim
    Hakikate dönüyor rüyan artık yiğidim

    Zalimler için karar verildi; infaz kaldı
    Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı.

    Nurullah GENÇ
    "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
    "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

    #2
    İnkılaba Az Kaldı

    Uyan Artık Yiğidim


    Istırâbdır yiğidim azığımız, hicrandır
    Mirasımız mahkûmdur, mahzundur, perişandır
    Gene de ye’se düşme yiğidim; imtihandır
    Filizlenen her ölüm, mazlumlara nişandır

    ,
    Ne gönüllerde sevinç, ruhlarda beyaz kaldı
    Ufka bir bak, ilerle; inkılâba az kaldı.


    Ülkemden hatırıma hep sefiller geliyor
    Bin yüzlü Ebrehe’ ler, kara filler geliyor
    Şimdi devran değişti; ebâbiller geliyor
    İbrahim bahçesinden taze güller geliyor

    Âlemde, duyulacak kutlu bir âvaz kaldı
    Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı.

    Çöküyor sırtımızda yükselen vahşi duvar
    Heykeller kırılıyor; dökülüyor mumyalar
    Toprağın sinesinde umut var, heyecan var
    Okşadığın her kökten fışkırıyor bir bahar.


    Buzlar çözüldü; kıştan kuru bir ayaz kaldı
    Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı.


    Gözlerin âyet âyet büyüyen bir bebektir
    Ellerin sokaklarda uçuşan kelebektir
    Sana rehberlik eden ne cindir, ne melektir
    O bir İnsan-ı Kâmil, mücella bir dilektir


    O’ ndan bize ebedi sürecek bir haz kaldı
    Ufka bir bak yiğidim; inkılaba az kaldı.


    Bulanık akan sular durulacak yeniden
    Gökyüzüne direkler vurulacak yeniden
    Saâdet menziline varılacak yeniden
    Çağlar üstü bir nizam kurulacak yeniden


    Cehaletin elinde lanetli bir saz kaldı
    Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı.


    Bu kan kokan coğrafya, bu çığlıklar senindir
    Bu gözü yaşlı târih, hıçkırıklar senindir
    Yeryüzünde çiğnenen bütün haklar senindir
    Prangalı hükümler, aydınlıklar senindir.


    Yıllardır, uygarlıktan sana hep enkaz kaldı
    Ufka bir bak yiğidin, inkılâba az kaldı.


    Tasalanma yiğidim; zaman bizden yanadır
    Külümüzden yükselen duman bizden yanadır
    Son durak, son ilahi ferman bizden yanadır
    Dünya düşman olsa da, iman bizden yanadır


    Kapıları açacak çoşkun bin niyaz kaldı
    Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı


    Mahzenlerde beklemek ziyan artık, yiğidim
    Fecr-i sâdık vaktidir; uyan artık yiğidim
    Ateşlere girsen de, dayan artık yiğidim
    Hakikate dönüyor rüyan artık, yiğidim


    Zalimler için karar verildi; infaz kaldı
    Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı.

    Nurullah Genç

    __________________
    "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
    "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

    Yorum


      #3
      İnkılaba Az Kaldı

      Zalimler için karar verildi; infaz kaldı
      Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı.
      Rabbimiz c.c bizlere gerçek inkilabın sahibinin (a.f)askerlerine köle olabilmeği nasip eğlesin...

      Yorum


        #4
        İnkılaba Az Kaldı


        amiin inş



        "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
        "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

        Yorum


          #5
          İnkılaba Az Kaldı

          üniversite yıllarımızda okuduğumuz şiirlerdendi. hala aynı hevesleri canlandırıyor ama aynı zamanda aynı hüzünleri, yitirilmişlikleri de canlandırıyor içimde.

          yerinde duramayan, okuyan, anlatan, tartışan, hiçbir kınayıcının kınamasından korkmayan bir gençlikten, "biz cihadı alnımızın çatına vurduk, önce şehadeti koyduk her sabah duamızın başına" diyenlerden sonra geldiğimiz bu nokta, suskunluğumuz, kabullenişimiz, daha önce marşlar söyleyen bizleri canlı tutanlardan bazılarının bugün başka heveslerin peşinde koşuşları içimizi hüzünle dolduruyor.

          hamdolsun ümitvarız ama bu sistemin, şeytanın oyununu bu kadar titilikle oynaması, bu kadar düzenli ve ihlasla devam ettirmesi karşısında bizlerin dertlerimizin sıralamasını değiştirmemiz ve Allah'ın rızası ve korkusunun önüne başka korkular ve başkalarının rızalarını geçirişimiz derinden yaralıyor beni.

          demek ki yaşlanmışım. artık eskileri özlüyorum.
          KIYAMI UNUTTUK YA RAB! NAMAZI BATIL EYLEDİK.

          Yorum


            #6
            İnkılaba Az Kaldı

            o zamanlarda çocuksu mutluluklar doluydu her yanımız, dilimizde sloganlar, ayaklarımızın altında bulutlar, ellerimizde her düşmanı hemencecik deviriveren hayali silahlar, gözlerimizde ileriyi pespembe gören gözlükler, davranışlarımızda acelecilik ve sonrayı hesaplamama, geniş bakmama.. vs vardı.

            hayat bu yüzden güzeldi.

            oysa artık hayatın içine girdik. Para kazanmaya başladık. hep başkalarının bizim için kurduğu hayatı artık kendimiz kurmaya başladık. Başkalarının İslamca kurmadığı hayatı eleştirmek kolayken, kendimizin cahiliyece her yandan kuşatılmışlıklar arasında Muvahhidce bir yaşam aile yapısı çevre ve günlük fiileri oluşturması öyle kolay değildi...

            Ve tüm bunların üstüne hayali fetvalar inanç sistemleri ve Ehlibeytten kopuk uyduruk yaşam ve inanç ilkeleri yön veriyorsa değer yargılarımıza işte burada kopuş başladı. Ya: "Ya bu iş olmuyor ben İslam'ın hakim olacağına inanmıyorum hiç bir ümit olmadığı gibi tersine her şey eskiden daha kötüye gidiyor günden güne.. Ben karnımı doyurayım zekatımı verip hayır hasenat yapayım günahtan uzak kalayım mümkün olduğunca sonrasında bir arabam evim olsun.. sorun değil" diye düşünmeye başladık ya da dini kaldırıp attık ataist düşündük ya da öyle yaşar olduk...

            Oysa Ehlibeyt mektebi tüm bu tıkanık ve dağılmalara karşın dipdiri inanç ve yaşam ilkeleriyle sarsılmaz bir iman inanç bilgi bakış ümit ve yaşam şekli sunmakta..

            Bir kere siz aradığınızı bulmuşsunuz, Ehlibeyt mektebine 14 masum öğretisine değişmeden gelen İslam'ın sesine kulak vermişsiniz teslim olmuşsunuzdur..

            Artık dünyanın hiç bir inancı ve kişisi sizin ümidinizi kıramaz. "Bir gün!.." dersiniz, "ama ne zaman belli değil çok uzak da değil en kısa zamanda bir gün İslam'ın hakimiyetine geçecek; hem de sadece ülkemiz değil tüm yeryüzü ve Tüm tağutlar kul edindikleri insanların yanına oturup Kaim'in (a.f.) emirini dinleyecekler.. Bu her an gerçekleşebilecek bir zuhurun hemen akabinde gerçekleşecektir. Tağutlar bizim itikat ve ümidimizi asla bozamazlar kıramazlar. İsterse petrodolarlarını on üstü sonsuzlukla çarpsınlar da yedirsinler belam kılıklılara, isterse zulümleriyle kana bulasınlar tüm yeryüzü toprağını.. ne inancımızda zerre bir bozulma dağılma olur ne ümidimizde milyarların biri kadar bir sarsılma ve geri dönüş...

            Biz bir kere aklımızı satmışsızdır kaçınılmaz kıyam inancına.. Kaim'e (a.f.). Boynunda hiç bir zalim tağut fasid kafirin biat borcu bulunmayan tertemiz analarından özgürce bu yer yüzüne ayak basan, varlığımızı Allah'ın kendisine bağladığı, yoksulların kollayıcısı, mazlum yalınayaklı ve mahrumların gözeticisi, şiilerin sapma ve yok oluşlarının önleyicisi Zamanın İmamı'na.. a.f.

            Çünkü biz Ehlibeyt mektebi her zaman 'a.f.' deriz her salavatta ve O Yüce şefkat sahibi Mü'minlere karşı çok iyilik ve yardım hırsıyla dolu ve onların en ufak bir sıkıntısı kendisine çok ağır gelen Peygamberin adının hemen akabine, hiç ondan ayırmayız Ehlibeytini ve Ehlibeytinin günümüz temsilcisi Zamanımızın sahibini..

            hiç bir güç entrika hile'ye kapılıp asla yanılmayacak bir İmam'a (a.f.) sahibiz. Bizi önce O'ndan (a.f.) koparmalılar ki inançlarımızı bozsunlar.. Ümitlerimizi kırsınlar. beyinlerimizi bağlasınlar.. Ellerimizi kollarımızı kırarlar belki, karnımızı deşerler belki ama, özgürlüğüne dair ruhumuzun bir hücresini bile sökemezler, Hak ve Adalet evimizden bir tuğlamızı bile sökemezler..

            Çünkü biz Mehdi a.f. askerleriyiz. Biz kıyam erleri, kutsal savaş için O'nun yolunu gözleyenleriz. Çünkü biz O'nun (a.f.) bastığı yerin tozlarına binlerce canlarımız feda anlayışıyla gözlerimizi O'nun a.f. gelişine çevirmiş sabah akşam bekleyen çok zikreden çok dua edenleriz..

            Çünkü boğazlarında bir kırık, tağutun ihsan ettiği haram lokmayı bile geçirmeden yokluklar içinde Allah'tan aldığı maaş (Humus)la ilimlerini devşirmiş olan Mehdi a.f.'in tam bağlısı Taklit Merciilerimiz ve Alimlerimizden öğrenmişiz Ağamız'a ait bilgi ve inançlarımızı.. Zalimlerin mel'unların yeşil sarayların; mahrum ve mustaz'afların etleri ve kanları üzerinde kurulmuş zeminlerinde insanlığın en zayıflarının kafatasları bulunan sarayların kapılarında çanak yalayıcı kıravatlı kirli sakallı ya da cascavlak tıraşlıların kibirli sahte dinci din bezirganı hocaların belam ve hamanların yaydığı necis bilgilerin bir zerrresi bile yoktur inanç ve değer yargılarımız arasında.. Amellerimiz onlardan teberri üzere kurulmuş, hizmet ettikleri ve yollarından gittikleri şecerei mel'unelere kin ve nefretle geçmiştir geçmişimiz.. Onların tümüyle cihad etme hayali ve arzusyla yanmaktadır tüm hülyalarımız, geleceğe dair..

            Ve biz dualarımızda hiç bir zaman Ehlibeyti ve mazlumları unutmayız.. Su içerken susuz Kerbela Şehitlerini unutmadığımız gibi..

            Meclislerimizin hiç biri ölümcül, ve aşırı hasta olanların unutulduğu toplantılar değildir. Zalimlere onların askerlerine sultanlarına dualarla kandıracağımıza halkları, mazlumlar vardır dillerimizde..

            Çünkü biz Kaim'in askerleriyiz..

            hep öyle kalacağız iNŞAALLAH..

            Yorum


              #7
              İnkılaba Az Kaldı

              [quote author=Qom_u_aşk link=topic=18799.msg113510#msg113510 date=1293722485]
              Zalimlere onların askerlerine sultanlarına dualarla kandıracağımıza halkları, mazlumlar vardır dillerimizde..

              Çünkü biz Kaim'in askerleriyiz..

              hep öyle kalacağız iNŞAALLAH..[/color][/b]
              [/quote]

              amenna.

              ümitsizlik bizden uzaktır Allah'ın izniyle, bizim üzüntümüz her esen yelde savrulan kuru yapraklaradır ki onlar aslında hiçbir zaman aşk ehli olmadılar, olamadılar. kuru akıllları gibi ruhları da kurudu. heyhat! derya içre susuz kaldılar, çöle döndü dünyaları ve seraplara aldandılar.

              bir zamanlar ateist bir öğretmen arkadaşla konuşurken neden intihar etmediğini sormuştum. "senin yerinde olsam ben intihar ederdim" demiştim. şaşırmıştı. "beklentin yok, ümidin yok, sonraki hayata inanmıyorsun, zalimlerin hesaba çekileceğine, mazlumların mükafatına bel bağlamamışsın, toprak olarak çürüyeceğine inanıyorsun niye bu zahmeti çekiyorsun, niye yaşamak için uğraşıyorsun, nasıl yaşama isteği hissediyorsun, neden mücadele ediyorsun" demiştim. susmuştu.

              düşünen biri olduğu için dertsiz de değildi. cevabı yoktu. bana "sen nasıl bu kadar ümitlisin, sanki yarın devrim olacakmış gibi konuşuyorsun" demişti. " "Rabbim'in varlığıdır ümit kaynağım, O bize vaadetmiştir zaferi ve o vaadinde duranların en hayırlısıdır eğer böyle bir ümidim olmasaydı bir dakika durmazdım" demiştim.

              hakikaten şimdilerde çocuğumuz için bile Rabbim şehadeti nasip etsin, yoluna kurban eylesin diye dua edişimizin, yolumuzda ki yalnızlığımıza ve azlığımıza tahammül, sabır ve şükredişimizin temelinde Allah, Resulü ve Ehl-i beyt aşkı vardır. çünkü bizler aşk ehliyiz. davamız uğruna verilecek bir canımız vardır. kurban olsun.

              "ölüm ne yandan gelsin
              şimdi neylesin ölüm
              şehadet ikliminde
              çaresiz kaldı ölüm"

              "ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm
              ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm"
              KIYAMI UNUTTUK YA RAB! NAMAZI BATIL EYLEDİK.

              Yorum


                #8
                İnkılaba Az Kaldı

                hayır bu hiç de tesadüf değil..

                müstekbir zalim firavuni tağutlara baş kaldıran ve onlara karşı başarı kazanan inanç mensuplarının şiilerden olması hiç de tesadüf değil. Lübnanda, büyük şeytan ABDnin en modern silahlarla donattığı İsraili tarihinde ilk kez, hem de 33 gün süren bir savaşta hallaç pamuğu gibi dağıtan Hizbullah Şii. İran İslam İnkılabının dünyada İslam artık uygulanamayan tarihte kalmış bir inanç dendiği, bir sırada devlet olarak ortaya İslamın izzetini koyan bir devlet kuran yine İslam inkılabı. Tüm hesaplara ve planlara rağmen bu inkılap 30 yıldır yıkılmak yerine daha da güçlendi şii inanç ve yaşam ilkeleri sayesinde.. Filistinde yine siyonistlere karşı direnen sünni Hamas örgütünün en büyük ve belki de tek destekçisi yine şiiler. Irakta onca plan ve desiseye rağmen hala iç savaşın çıkmaması ve mektebi dimdik ayakta tutan yine şii inanç ve ilkeleri..

                Şii inançların böylesine emperyalizme karşı direnme noktaları oluşturması ve çağdaş dünyada İslamın izzetini ortaya koyması bir tesadüf değildir. Buna karşın en büyük güç maden maddi potansiyel ve saysal çoğunluk sünni inanç tarafında olmasına rağmen sünni dünyanın ne tarihte ne de günümüzde emperyalizm ve saltanata karşı bir varlık gösterememiş olması, tersine hep sultan ve zorbaların kadılık ve fetva işleriyle meşruiyetini sağlama işlevi görmesi onlara payanda olması bir tesadüf değildir.

                bu iki inanç biçimini incelediğimizde zulme karşı ayaklanmak ve inkılap oluşturmak hususunda şianın yaşayan imam Mehdi a.f. ve onun zuhuru inancı olduğunu görürüz.

                Bu inanç inkılap ümidini ölüp yok olmaya karşı korayan, ve yerini hiç bir inancın doldurayamyacağı bir inançtır. Mehdi a.f.in yaşıyor olduğu, mü'minleri koruyup doğruya yönlendirdiği, yok oluştan koruduğu inancı şiilerin hep ayakta ve başı dik oluşunu sağlamıştır. Emeviler, Abbasiler, Osmanlılar gibi zalim iktidarların onca gücü para ve zulmüne rağmen şia'nın yol olmayıp hep gelişen ve yükselen bir ivme içinde oluşu Mehdi inancı dışında başka bir inanca bağlanamaz. Ne bir şiiyi hapsedebilir hatta öldürebilir esir edebilirsiniz ama asla yenip yok edebileceğinize onu inandıramazısınız. Varlığını hissettiği her an şii birisi, zalimlere ve zulme galebe çalacağını ve Mehdi a.f. ile birlikte zalimlerden öcü alıp İslam'ın inkılabını kuracağını ve dünyanın her yerine İslam adaletini kuracağını düşünür. Bu inanc ondan ancak canının son parçasıy ile ayrılır dünyada..

                Oysa sünni inanç sahibi nice inkılapçı arkadaşım İslam'ın kendi elleriyle hakim kılınacağı inancını yitirmişlerdir. Zalim iktidarlardan tağuti yönetimlerden İslam'a fayda gelmeyip müslümanların sadece oyalanacağını bilen bu arkadaşlarımız, birebir eğitimle inkılapçı insan yetiştirmek gerektiğini düşünmüş ve sohbetler düzenleyip dernekler kurmuşlardır. Ancak her kurdukları dernekl ve sohbet halkaları fikir ayrılıkları yüzünden bölünüp parçalanmış sonra da dünyanın süsü ve aldatıcılığı karşısında ideallerinin yok oluşuyla sonuçlanmıştır. Birey ya da on kişilik bir sohbet halkasına dönüşen bu ümitler artık bireysel inanç yaşamala ve kendini münkerden korumaktan başka bir kazanç görememektedir. Asla bir inkılap ümidini koruyamamaktadırlar. Tarihi belli olmayan bir karanlık gelecekte bunun gerçekleşeceği, doğacak bir Mehdi belki de bunu kuracağı gibi hayatta işlevsiz bir inanca boş kuruntuya dönüşmektedir. Bir çoğu da mutezile ve mealci yöntemleri yüzünden bu inancı bile kayabetmektedirler. Böylece inkılap eriyen yıllarıyla birlikte bu insanlardan eriyip uzaklaşmaktadır. Gençlikteki onca eylem koşuşturma ve fedakarlığa rağmen yaşlandığında, gençleri bu yoldan alıkyomak için, böyle bir inkılabın gerçekleşemeyeceğini anlatmak için güya nasihat veren ümitsiz yaşlılara dönüşmektedirler.

                bir insanın Allah'ın vaadine güvenerek zamanın sonunda İslam inkılabının ve adaletinin tüm dünyayı kuşatacağına inanması ve en zor zamanlarda bunu koruması elbette yok olmayabilir. Ama bunu çok nadir insanlar koruyabilir.. ve bu nadir insanlar da çok zor sınavlarda hayatın zorlukları ve küfrün şirkin tuğyanın azgınlığı ve gücü karşısında bir gün bu inançlarını kaybetmeseler de bu inançlarının aktifliğini kaybederler. Yani bu inançlarını sürdürseler de bunun gerçekleşeceğine dair bir işaret göremediklerinden bu yönde bir işe girişemezler girişseler de bir sonuç alamayacaklarını düşünüp başarılı olamazlar.

                Şia alimleri konunun bu noktasında yaşayan bir Mehdi a.f. ve Onun zuhuru inancının insanı nasıl ümit dolu kıldığını ve hiç bir zaman bu ümidi kaybettirmediğini denizde her şeyini kaybetmiş bir kayıktaki yolcularla açıklarlar. düşünün ki gemi okyanusun ortalardan batmış ve geriye bir sandalla kurtulmayı başarmış sandalın üzerindeki iki yolcu var. Bu yolcukların kayıkları motorsuz, sadece kürekleri var. iki yolcu elbette Allah'ın kendilerini kurtarabileceği yolunda ümitleri vardır. Ama bunlardan birisi çok iyi biliyor ki yakınlarda bir yerde ada var ve buna kesin inanıyor. gücünü son anına kadar küreklere asılırsa son anda kendini bu adaya ulaştırabileceğine inanıyor.. diğer ise böyle bir adaya inanmıyor ve onu bu halden kurtarabilecek somut bir güce inancı da yok. bu durumda bu iki yolcudan hangisi küreklere asılıp kayığı yürütmek için güce sahip olur?..

                ya da hastalığa kapılış iki kişiden, Allah'ın şifayı doktor ve ilaçlar aracılığıyla insanlara ulaştıracağına inanıp bu yolla tedaviye bakanın mı ayakta kalması mümkündür yoksa Allah şifayı verendir biz aracıya tevessül etmeyiz diyenin mi kurtulması.. Eğer bu ikincisi olsaydı ne tıp ne maddi dünyadaki keşifler hiç birisi olmazdı..

                Yaşayan, şiileri gözeten onları kafirlerin hile saptırma ve katliamlarından koruyan ve tez bir zamanda zuhur edip kıyama kalkacağı Mehdi a.f.'in zihinlerdeki inkılab düşüncesini sürekli canlı tutmaktadır. Şiiler bu yüzden hiç bir zaman kıyam ve güçlerinden bir şey kabetmemişlerdir. Oysa bu inançtan yoksun sünniler sığınacak yer olarak baş edemedikleri zalimlere sığınmayı ve onlarla uzlaşıp onların izin verdiği kadar bu dini yaşamayı seçtikleri tarihteki sayısız örneklerle doludur..

                Yorum


                  #9
                  İnkılaba Az Kaldı

                  umudunu yitiren sünni de olsa şii de olsa Allah'a artık güvenmeyen kimselerdir. bu yüzden ümitvar olmak İslam'ın şiarlarındandır. mesele sünni ya da şii olmakta değil, İslam İnkılabını tanımakta yatmaktadır. devrin İmamına biat etmeyen sünni de şiide yollarını kaybetmeye ve girdikleri her mücadeleden( o da eğer girebiliyorlarsa) yenik çıkmaya mahkumdurlar.

                  mesajınızda filistinden bahsetmişsiniz. Allah razı olsun. bakın demekki sünni olunsa bile hakkı temsil eden İslam İnkılabı ve İmam'a beyat ediş müslümanlara ne zaferler kazandırıyor. oysa hamas daha önce de sünniydi ve hiçbir başarısı yoktu. aksine Şehid Fethi Şikaki hamas dan ayrılıp İnkılaba daha sıcak bakan ve ona bağlı olan İslami Cihadı kurmuştu. 80'li yılların ortalarından sonra Hamas'ın da İnkılabın çizgisine girmesiyle birlikte mücadelenin seyri değişti ve Rabbim zaferler nasip etti. her iki durumda da Hamas sünniydi fakat değişen şey İslam İnkılabına bağlıllıktı.

                  haklısınız sünni kesimde devletle uyum içinde olma anlayışı (saray mollalığı) çok yaygındır. fasık hatta zalim hükümdara bile uymak gerektiğine dair uydurma hadisleri o kadar çoktur ki mücadele edebilecekleri bir alan kalmamıştır. neye niçin ayaklasınlar? ama İslam İnkılabı tüm dünyada Müslümanların gözlerini açtığı gibi sünni alemdeki hak adalet aşığı müslümanların da gözlerini açmış ve mücadele ortamına onları da çekmeyi başarmıştır.

                  sözünü ettiğiniz hiçbir ümidi kalmayan, nasihat veren yaşlılara dönüşenlerin sorunu sünni olmak değil mektepsiz olmak, yolunu şaşırmak ve her esen rüzgarda bir o yana bir bu yana savrulmaktır. onları çok çok iyi tanıyan biriyim. hele 28 şubat sürecinde kitaplarını yakanları, sohbetlerini bırakanları bir anda demokrasi naraları atanları o kadar çok gördüm ki zamanında bizi tekfir edecek kadar katı olanların sistemi aklayıp pakladıklarına çok şahit oldum. bunun tek sebebi sünni olmaları değildi. bunun sebebi mücadelelerini bağlayabilecekleri ve kendilerinin savrulmasını önleyebilecekleri bir mektep sahip olmamalarıydı. ki bu da İnkılabı tanımakla olurdu.

                  memleketimizde her aleviyim hatta şiiyim diyen bu sisteme düşman değil, inkılaba bağlı değil. bu yüzden meseleyi mezhep bağlamında değil mektep bağlamında ele almak ve bu mektebin vahdet anlayışına vurgu yapmak bu mektepte sünniye de şiiye de yer olduğunu bilmek ve bildirmek gerekir. kendi aramızdaki anlaşmazlıklarımız bizim kardeşlik çerçevesinde halledebileceğimiz birbirimize saygı gösterebileceğimiz ve kardeşliğimizi bozamayacak şeylerdir. habire bunlara vurgu yapanlara anlaşmazlıklarımızı gündeme getirenlere karşı birlik olup ortak noktalarımızı öne çıkarmak ve ortak düşmanlarımıza karşı birlik olmak sorumluluğu her İnkılabi müslümanın üzerine farzdır. bu benim şahsi kanaatim olmaktan ziyade İslam İnkılabı liderlerinin, İmam Humeyni'nin, İmam Hamaney'in emridir.

                  mesajlarımızda İslam lafzından daha çok şia lafzını kullanma konusunda daha dikkatli olmalıyız. bunu söylerken çekinelim diye değil, vahdete engel teşkil etmeyelim, derdimizin mezhepsel değil İslami olduğunu vurgulayalım diye belirtiyorum. temsil ettiğimiz ya da en azından mektebinden bahsettiğimiz İslam İnkılabı tüm dünya müslümanlarına hitap ederken bizlerin sırf ümmetin bir kısmını kaale almamız ne derece doğrudur?

                  Qom_u_aşk hocam yine bir konuda vahdetle ilgili farklı görüş bildirmiş gibi olduk. ama ben sizin bazı mesajlarınızda (yanlış anlamayın lütfen) yazdıklarınızı okurken bile heyecanınızı hissediyorum ve bu çok hoşuma gidiyor. hakikaten bağlı olduğunuz davayı (ki genel olarak şiayı) heyecanlı bir şekilde savunuyorsunuz. fakat bazen o hızla sanki bazı noktaları gözden kaçırıyormuşsunuz gibi oluyor. belki haddime değil ama gördüğüm bu. çünkü bazı yerlerde bizden daha fazla vahdete şii sünni ayrılıklarının birliği bozmamasına değinirken bazen öyle mesajlar yazıyorsunuz ki İnkılabi bir sünni bile incinebilir gibi geliyor. hakkı hakikati İslam başlığı altında daha güzel savunabilecek, daha çok kişiye mektebimizi ulaştırabilecekken (mektebimizin içinde mezhebimizde vardır) çatışma ortamı yaratarak ne kadar başarılı olabiliriz?

                  yine de sürç-i lisan ettiysem affedin.
                  KIYAMI UNUTTUK YA RAB! NAMAZI BATIL EYLEDİK.

                  Yorum


                    #10
                    İnkılaba Az Kaldı

                    estağfirullah,..

                    ancak biz çatışma ortamı oluşturmuyoruz. sadece inandığımız doğruları açıkça mertçe söylüyoruz. karşıdaki kırılır mı incinir mi yanlış yolda gidiyorsun diyerek işaret ettiğimiz yanlış yolu kabullenmeyip, yolunu eleştirdiğimizi görmeyip kendini ve şahsını eleştirdiğimizi sanır, demiyoruz. amazımız doğruları vurgulamak yanlışları ayırmak..

                    bizde benimki doğru ama buna zıt olan da doğru o da idare eder diye bir anlayış yok. ölçü ve akılların bozulması durumuna fırsat vermiyoruz. İmam Ali a.s. ise Ebubekir ona karşı çıkmış, onun imametini inkar etmiş dahası onu kendine biata çağırarak bağy etmiştir diyoruz. Bu konuda Ebubekiri sevenler bize kırılacakmış alınacakmış hiç önemli değil diyoruz. Hak kırılmasın Hak'kın sahibi gazaplanmasın yeter diyoruz.

                    Eğer vahdet ölçülerin bulanıklaşmasına bağlı ise burda vahdetin değil birbirine karşı maskeler dikip takmanın adı vardır diyoruz. ve bu şekildeki sun'i birliktelikler vahdet olamaz, tarafların kendilerini inkar ya da saklama, takiyye ya da iki yüzlülükle karşı tarafa şirin göstermesiyle hiç bir iş becerilmez hiç bir birliktelik oluşturulmaz diye inanıyoruz.

                    ben Ali a.s. imam derim. o Ebubekir halife der. Ben de o da İmamet yani Müslümanları yönetme hakkı asla tağutların olamaz bu tür yönetimler meşru değildir derim. ABD ve büyük şeytanın ancak bu yolla üzerimize sulta kurduğuna dikkat çekerim. O da İslam devleti kurma çabam var der bir noktada buluşuruz. Ama onun kurmayı düşündüğü İslam adına, saltanatsa, bunun daha kötü olduğunu söylemekten de çekinmem. Çünkü bunun için bir araya gelip ona destek veremem..

                    birinin hatırı için kalkıp da geçmişin sultanlarına ulul emr dersem o zaman kendi taraftarlarım ortadan kalkar onlar milliyetçi faşist ya da tağuta inananlar olur.. İmametin adı kalır ortada.. Alimlere itaat yerine makam sahiplerine yalakalığa başlarlar.. kafirlerden medet umar olurlar.. bu durumda vahdet yapacak taraftar bile kalmaz..

                    Bu gün İslam ümmetinin derdi itikadi ve ameli konulardaki ihtilaflar değildir. Eğer ameli ve itikadi konularda farklı da olsa ortada İslamı yaşama gayesinde samimi iki ümmet olsaydı o zaman bunları birleştirmek çok kolay olurdu. Oysa bu günkü sorun ortada adı müslüman olanların seküler dinsiz bir yaşam sürmeleri. Din adına çıkarlarına tapmaları. nefsin heva ve hevesin, her yanıyla cahiliye kurum ve geleneklerinin dinileştirilmesi sorunu vardır.. işte bu da İslami ölçülerin bulanıklaşması ve anlatılmaması kötülükler karşısında biri kızar darılır daha da dinsiz olur diye susulmasındandır.. Emri Bil Maruf ve Nehyi anil Münker yapılmamasıdır.

                    bu nokta üzerinde iyi düşünmeliyiz diyorum...

                    Yorum


                      #11
                      İnkılaba Az Kaldı

                      [quote author=Qom_u_aşk link=topic=18799.msg113884#msg113884 date=1294245180]
                      Eğer vahdet ölçülerin bulanıklaşmasına bağlı ise burda vahdetin değil birbirine karşı maskeler dikip takmanın adı vardır diyoruz. ve bu şekildeki sun'i birliktelikler vahdet olamaz, tarafların kendilerini inkar ya da saklama, takiyye ya da iki yüzlülükle karşı tarafa şirin göstermesiyle hiç bir iş becerilmez hiç bir birliktelik oluşturulmaz diye inanıyoruz.

                      [/quote]

                      hocam biz vahdetten bahsederken doğrularımızdan vazgeçmekten bahsetmiyoruz. vahdet anlayışımız İslam İnkılabının vahdet anlayışıdır ki İslam İnkılabı vahdet toplantıları düzenlerken, mezhepler arası ortak paydaları vurgularken, ortak düşmana karşı ortak paydalardan hareket ederek birlikte olmayı öngörürken kendi doğrularından taviz vermiş değil, hatta çoğu sünninin belkide bilmediği velayeti fakihten dahi taviz vermemiştir.

                      ama mesele İslam inkılabının vahdet olgusunu nasıl anladığıdır. Ne velayeti fakih nede hiçbir İnkılab önderinin maske taktığına ben şahit olmadım. sadece bizim yaptığımız gibi sürekli ayrılıkları vurgulayarak, kalemimizi düşmana değilde birbirimize kılıç şeklinde kullandığımız gibi kullanarak (bi yazınızda belki yanlışlıkla yazmıştınız ama sünnilerin Allah'ı gibi bir ifadeniz vardı ki bu aslında belli oranda bilinç altımızı gösteren bir işarettir), sabırlı davranmayarak ve başkalarını taasuba iterek mücadele etmiyorlar.

                      dünya küfrüne karşı ezilenlerin birlik olması ve füruu olan meseleleri sonradan halledebilecekleri esasına dayanırken ne kendi mezheblerinden taviz veriyorlar ne de başka mezhebe hatta dine mensup olanları tahkir ediyorlar. asıl mesele budur. konuşmamız gerekenleri bırakıp bizleri daha da ayrıştıracak konular üzerinde ısrarla durmamız bize değil düşmanlarımız güç kazandıracaktır.

                      [quote author=Qom_u_aşk link=topic=18799.msg113884#msg113884 date=1294245180]

                      Bu gün İslam ümmetinin derdi itikadi ve ameli konulardaki ihtilaflar değildir. Eğer ameli ve itikadi konularda farklı da olsa ortada İslamı yaşama gayesinde samimi iki ümmet olsaydı o zaman bunları birleştirmek çok kolay olurdu. Oysa bu günkü sorun ortada adı müslüman olanların seküler dinsiz bir yaşam sürmeleri. Din adına çıkarlarına tapmaları. nefsin heva ve hevesin, her yanıyla cahiliye kurum ve geleneklerinin dinileştirilmesi sorunu vardır.. işte bu da İslami ölçülerin bulanıklaşması ve anlatılmaması kötülükler karşısında biri kızar darılır daha da dinsiz olur diye susulmasındandır.. Emri Bil Maruf ve Nehyi anil Münker yapılmamasıdır.

                      bu nokta üzerinde iyi düşünmeliyiz diyorum...
                      [/quote]

                      biz de tamda bunu söylüyoruz. bu söyledikleriniz zaten yukarıda bizim sölediklerimizi destekliyor. sekiler hayat yaşayanlar tek başına bir mezhep değil bütün ümmetin içine düştüğü ve kıvrandığı bir hastalık bu. ve elbette ki emri bil maruf ve nehy anil münker yapılmalı ki ümmet bilinçlensin. bu yapılılırken içinde bulunan toplum müslümanların durumu göz önünde bulundurulsun yeter.

                      doğru konuşmak şarttır. ama her doğruyu doğru zaman ve mekanda konuşmak gerekmektedir.
                      KIYAMI UNUTTUK YA RAB! NAMAZI BATIL EYLEDİK.

                      Yorum


                        #12
                        İnkılaba Az Kaldı

                        "doğru konuşmak şarttır. ama her doğruyu doğru zaman ve mekanda konuşmak gerekmektedir."

                        Ebuzeri tanıdığınızı ve çok sevdiğinizi biliyorum.. Doğruyu her yerde söylemek gerekir. Özellikle de şirkin abdestli kapitalizmin beyninin içine, söylemek gerekir. Zalim sultana hakkı haykırmak gerekir. Onların kapı kulu ulemalarına kemileri yalamalarının rezelat olduğunu söylemek gerekir.

                        bunu yaparken zayıf mahrum mustaz'af zavallı yalınayaklıları horlamadan yapmak onların tağuti güçlerce ihmal edilmiş eğitim ve bilinçlenme hatta çoğu kez cahil bırakılmışlıklarından dolayı aşağılamamak gerekir.

                        Örneğin Yaşar Nuri Öztürk ne zaman kafi zalim tağut mele mutreften, ya da kapitalist zengin İslamsızlardan konuşursa o zaman gözleri güler ve onlara övgüler düzer, ama ne zaman tağuti yönetimlerce cahil bırakılmış bu yüzden de bidat ve hurafelere gömülmüş zavallı mustaz'af halk kesiminden söz eder o zaman işte köpürür. kinini öfkesini kusar..

                        Oysa biz öyle hedef seçmeliyiz ki kuklayı değil kuklacıyı vurmalıyız. ki yeni cahil yığınlar oluşmasın.. Emri bil maruf ve nehyi anil münkeri en başta nefsimizi eğitmek ve Sadece Allah'tan korkan çekinen kullar olmak için, Zamanın tağutlarına yöneltmeli zalim yöneticileri hedef seçmeliyiz.

                        Ebuzer misali. Sömürgeci ve para babalarını hedef seçmeliyiz. Milleti köleleştiren ve onların kanlarını semiren holding ve medya patronlarını.. Onların halkı nasıl sömürdüklerini reklamlarla kapitalizmi nasıl devleştirdiklerini göstermeliyiz. karın tokluğuna çalıştırılan çağdaş köle yığınlarını kimlerin sömürdüğünü göstermeliyiz.

                        Bunun için hedefimizde bu hakikatleri bildiği halde anlatmayan bir parça kemikle dinini dünyasını ahiretini kardeşini satan kalemlere.. din adına insanları tağuta bağlayan satılmış yazarlara danışmanlara resmi TSE standartlı kıravatlı kirli sakallı alim makamındakilere..

                        böyle olduğunda vahdeti gerçekte engelleyenlerin kimler olduğu da ortaya çıkacaktır..

                        Yorum


                          #13
                          İnkılaba Az Kaldı

                          [quote author=Qom_u_aşk link=topic=18799.msg113890#msg113890 date=1294247362]
                          "doğru konuşmak şarttır. ama her doğruyu doğru zaman ve mekanda konuşmak gerekmektedir."

                          Ebuzeri tanıdığınızı ve çok sevdiğinizi biliyorum.. Doğruyu her yerde söylemek gerekir. Özellikle de şirkin abdestli kapitalizmin beyninin içine, söylemek gerekir. Zalim sultana hakkı haykırmak gerekir. Onların kapı kulu ulemalarına kemileri yalamalarının rezelat olduğunu söylemek gerekir.

                          bunu yaparken zayıf mahrum mustaz'af zavallı yalınayaklıları horlamadan yapmak onların tağuti güçlerce ihmal edilmiş eğitim ve bilinçlenme hatta çoğu kez cahil bırakılmışlıklarından dolayı aşağılamamak gerekir.

                          Örneğin Yaşar Nuri Öztürk ne zaman kafi zalim tağut mele mutreften, ya da kapitalist zengin İslamsızlardan konuşursa o zaman gözleri güler ve onlara övgüler düzer, ama ne zaman tağuti yönetimlerce cahil bırakılmış bu yüzden de bidat ve hurafelere gömülmüş zavallı mustaz'af halk kesiminden söz eder o zaman işte köpürür. kinini öfkesini kusar..

                          Oysa biz öyle hedef seçmeliyiz ki kuklayı değil kuklacıyı vurmalıyız. ki yeni cahil yığınlar oluşmasın.. Emri bil maruf ve nehyi anil münkeri en başta nefsimizi eğitmek ve Sadece Allah'tan korkan çekinen kullar olmak için, Zamanın tağutlarına yöneltmeli zalim yöneticileri hedef seçmeliyiz.

                          Ebuzer misali. Sömürgeci ve para babalarını hedef seçmeliyiz. Milleti köleleştiren ve onların kanlarını semiren holding ve medya patronlarını.. Onların halkı nasıl sömürdüklerini reklamlarla kapitalizmi nasıl devleştirdiklerini göstermeliyiz. karın tokluğuna çalıştırılan çağdaş köle yığınlarını kimlerin sömürdüğünü göstermeliyiz.

                          Bunun için hedefimizde bu hakikatleri bildiği halde anlatmayan bir parça kemikle dinini dünyasını ahiretini kardeşini satan kalemlere.. din adına insanları tağuta bağlayan satılmış yazarlara danışmanlara resmi TSE standartlı kıravatlı kirli sakallı alim makamındakilere..

                          böyle olduğunda vahdeti gerçekte engelleyenlerin kimler olduğu da ortaya çıkacaktır..
                          [/quote]

                          eline diline sağlık Allahına kurban hocam bende bunu anlatmaya çalışıyorum ebuzer zamanın tağutlarının tağutlaşanlarının karşısında susmamış halkı uyandırmaya çalışmıştır. mesele de budur. bizlerin halkı uyandırması bunun için onlara şefkatle yaklaşması ama münafık ve tağutlar karşı şiddetli ve onurlu olmamız gerekmektedir.

                          "hiçbir kınayıcının kınamasından korkmayan, mümine alçak gönüllü, kafire karşı şiddetli ve onurlu"
                          KIYAMI UNUTTUK YA RAB! NAMAZI BATIL EYLEDİK.

                          Yorum


                            #14
                            İnkılaba Az Kaldı

                            selamün aleyküm
                            Daha önce yazmaya çalışıpta yazamadığım şiirimi tekrar yazmaya çalışacağım.Çok önceden yılda bir şiir yazardım.Bu şiirimi yazmadan evvel çok şiir okudum,çok şiir inceledim.
                            vesselam
                            SENİ BULDUK KUR'ANDA
                            Seni bulduk kur'anda ve kitaplarda
                            O an ısıttı sevgin kalbimizi
                            O an aydınlandı ruhumuz
                            Bir güneş gibi

                            Anarken seni hep gönüllerde
                            Oldun dertlerimizin dermanı
                            Yaralara merhem,ağlayan gözlere
                            Bir mendil gibi

                            Ararken kuruyan pınarlara,yanan kalplere
                            Bir damla su
                            Seni gördük o anda
                            Bir çağlayan gibi

                            Şimdi esiriyiz küfrün bu öz diyar da
                            Olamadık layık bir kul Allah'a
                            Yetiş ya Muhammed yetiş
                            Hazreti Hızır gibi
                            ÖZAYAS235

                            Yorum


                              #15
                              İnkılaba Az Kaldı

                              NOT: BU MESAJDAN İTİBAREN KONU DIŞI MESAJLAR:



                              ADRESİNE TAŞINMIŞTIR

                              ORADAN DEVAM EDELİM iNŞAALLAH..

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X