I
İçi boş bir masaldım
Senle doldum Gülefşan.
Kafdağı sürgününde
Yanıyordu bedenim.
Sen kararan semada
Zümrüd-ü Anka idin
Her kanat çırpışında
Toplanırdı küllerim
Asuman üşüyordu
Değmeyince nefesin.
Ve titriyordu rüzgar
Gül dökünce gözlerin
Sana meftun olunca
Değişiverdi dünya.
Ansızın duruverdi feleğin ezen çarkı
Ansızın güzelleşti gecenin karanlığı
Adını duyduğumda ab-ı hayatı içtim
Ebabiller kıskandı ne vadilerden geçtim
Tufan yüreğimdeydi, sığınağım sen oldun
Sana geldim Gülefşan, senin yolunu seçtim.
Ben bu derdin devasını sen de buldum Gülefşan
Acıya şükretmeyi
Ölümü öldürmeyi
Bir emirle titreyip
Elestu ya dönmeyi
Ve kendine gelmeyi
Sen öğrettin Gülefşan.
Senden öncesi yoktu.
Karanlık dehlizlerde
Yalancı güneşlere
Varılan secdelerde
Yitirdim benliğimi
Hep yazanlar anlattı
Efsane tarihimi
Ezilmek kader imiş
Yenilmek sonsuz lezzet
Can çekişen dünyada
Dilenmek imiş izzet.
Sana hasret zamanın
Sökülmüştü anları
Bilmiyordu hiç kimse
BİLEN’in varlığını
Korkaklık hükmederken
Yürek saraylarında
Ve bahar yok olurken
Zemheri aylarında
Yaprak olup düşüyorduk
Umut ağaçlarından
II
Ve bir gün çıkageldin
Ne anlamlar yüklüydü
Bilir misin gelişin?
Geldin ve sönüverdi bütün nuru güneşin
İbrahim’in evladı! narı yaktı ateşin
Konuşunca duruyordu zaman denen hakikat
Yıkılıyordu tahtı tüm kalplerde iblisin.
Seni tanımayanlar
Nuh tufanı içinde
Cehalet denizinde
Kibrin gizli şirkinde
Yüzüyordu habersiz
Ateş hoşlanıyordu inat yüklü inkardan
Ve kalpler kuruyordu
Uzak durunca iman
Oysa sana bakanlar miracı yaşıyordu
Senle yola çıkanlar asırlar taşıyordu
Çatırdıyordu devrin yalan süslü kalesi
İnancın gedaları sahralar aşıyordu
Seninle ey Gülefşan
Seninle soluk aldım
Bu çağın ortasına
Senin sevdanı saldım
Kırıldı umudu artık
Sonsuzluk düşmanının
Çoktan ipi çekildi
Rüyalar celladının
Bugün Musa’yım
Denizler aşıp sana geldim
Yusuf’um, düştüğüm kuyulardan
Çıktım sana yöneldim
Şimdi yıkıcı deprem
Gönlümde yaşadığım
Tar-u mar etti asrı
Hakka yakarışlarım.
İçi boş bir masaldım
Senle doldum Gülefşan.
Kafdağı sürgününde
Yanıyordu bedenim.
Sen kararan semada
Zümrüd-ü Anka idin
Her kanat çırpışında
Toplanırdı küllerim
Asuman üşüyordu
Değmeyince nefesin.
Ve titriyordu rüzgar
Gül dökünce gözlerin
Sana meftun olunca
Değişiverdi dünya.
Ansızın duruverdi feleğin ezen çarkı
Ansızın güzelleşti gecenin karanlığı
Adını duyduğumda ab-ı hayatı içtim
Ebabiller kıskandı ne vadilerden geçtim
Tufan yüreğimdeydi, sığınağım sen oldun
Sana geldim Gülefşan, senin yolunu seçtim.
Ben bu derdin devasını sen de buldum Gülefşan
Acıya şükretmeyi
Ölümü öldürmeyi
Bir emirle titreyip
Elestu ya dönmeyi
Ve kendine gelmeyi
Sen öğrettin Gülefşan.
Senden öncesi yoktu.
Karanlık dehlizlerde
Yalancı güneşlere
Varılan secdelerde
Yitirdim benliğimi
Hep yazanlar anlattı
Efsane tarihimi
Ezilmek kader imiş
Yenilmek sonsuz lezzet
Can çekişen dünyada
Dilenmek imiş izzet.
Sana hasret zamanın
Sökülmüştü anları
Bilmiyordu hiç kimse
BİLEN’in varlığını
Korkaklık hükmederken
Yürek saraylarında
Ve bahar yok olurken
Zemheri aylarında
Yaprak olup düşüyorduk
Umut ağaçlarından
II
Ve bir gün çıkageldin
Ne anlamlar yüklüydü
Bilir misin gelişin?
Geldin ve sönüverdi bütün nuru güneşin
İbrahim’in evladı! narı yaktı ateşin
Konuşunca duruyordu zaman denen hakikat
Yıkılıyordu tahtı tüm kalplerde iblisin.
Seni tanımayanlar
Nuh tufanı içinde
Cehalet denizinde
Kibrin gizli şirkinde
Yüzüyordu habersiz
Ateş hoşlanıyordu inat yüklü inkardan
Ve kalpler kuruyordu
Uzak durunca iman
Oysa sana bakanlar miracı yaşıyordu
Senle yola çıkanlar asırlar taşıyordu
Çatırdıyordu devrin yalan süslü kalesi
İnancın gedaları sahralar aşıyordu
Seninle ey Gülefşan
Seninle soluk aldım
Bu çağın ortasına
Senin sevdanı saldım
Kırıldı umudu artık
Sonsuzluk düşmanının
Çoktan ipi çekildi
Rüyalar celladının
Bugün Musa’yım
Denizler aşıp sana geldim
Yusuf’um, düştüğüm kuyulardan
Çıktım sana yöneldim
Şimdi yıkıcı deprem
Gönlümde yaşadığım
Tar-u mar etti asrı
Hakka yakarışlarım.