Hüseyn’iyim diyorsan;
Gözyaşının tuzunu katacaksın aşına
Rahatsız olacaksın kaçacak uykuların
Yanacak ciğerlerin her yudum soğuk su da
Aşuraya dönecek her saatin her anın
Hüseyn’iyim diyorsan;
Kerbelaya varacak yürüdüğün yolların
Attığın her adımda titreyecek zalimler
İsmail’in yerine kesilecektir başın
Yasını tutacaktır yaratılan alemler
Hüseyn’iyim diyorsan;
Seni dost bilecektir şu cihanda yalnızlık
İhanetin okları saplanacak göğsüne
Yolunun haklığına şahit olacak azlık
Boynun hazırlanacak şehadetin süsüne
Hüseyn’iyim diyorsan;
Dağların kaçındığı yükü taşıyacaksın
Utanacaktır senden hem gündüz hem de gece
Bir sözünle sarayın zulmünü yıkacaksın
Yüreklerde bir devrim yaratacak her hece
Hüseyn’iyim diyorsan;
Direniş mektebinde öğretmen olacaksın
“Heyhat minezzilleh”i haykıracaktır kanın
“Var” değil “Var Eden”in aşkıyla dolacaksın
Çöle sığmayacaksın yayılacaktır şanın
Hüseyn’iyim diyorsan;
Geldiğinde batılın soluğu kesilecek
Zulmetin gölgesinde hacca son vereceksin
Nifak boynun bükecek, gözleri körelecek
Kan ile sulanacak hakikat ekeceksin
Hüseyn’iyim diyorsan;
Öyle sessiz oturup dalmak yok masivaya
Yezidler diyarında can çekişiyor iman
Bil ki İmam Hüseyn’in izni yok inzivaya
Kerbela’da şehitler beklemektedir davan
Hüseyn’iyim diyorsan;
Hüseyn’i inkılaba râm olacaksın önce
Sonra Hüseyn olarak çıkacaksın meydana
Bilesin bu yol zordur sırattan bile ince
Aşurayı sunmakta va’detmektedir sana