Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İşte buna derler gerçek Alevi

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #46
    Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

    Alevican kusuruma bakma titiz bi şekilde konuyu takip ediyorum. bi kaç sorum olacak konuyla alakalı...

    Bektaşi Mektebi Merkezi'nde bulunan Tekke'deki Cami'nin fonksiyonu nedir, kim ne zaman cami yi inşaa etmiştir?

    selametle...
    [color=green][size=10pt]Akıllı kimsenin lisanı kalbindedir. Düşünerek söyler. [color=red]İmam Ali (a.s)



    [color=black][size=10pt]Düştü Hüseyin atından sahray-ı Kerbelâ’ya...Cibril git haber ver Sultan-ı Enbiya’ya

    Yorum


      #47
      Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

      "garipturab" kardeşim,

      Sorun, "ben namaz kılıyorum" demen ve "namaz kılmanın şart olduğunu, vs." söylemen değil asla! Sorun, bizim "Saz, Semah" gibi NAMUSlarımızı da ağzına alman, diline dolaman, kötü-çirkin-vs. yakıştırmalarda bulunman, hakaret, alay, vd. (illa hepsini yaptın da demiyorum!)!

      Eğer bizler de durduk yere habire senin "namaz"ını, vs. dilimize dolarsak o da yanlıştır tabii! Sen kendini, namazını, vs. anlat! Bana ne! Ben de Saz'ımı, Semah'ımı anlatırım! Sana ne! Sen benim sahama ya da ben senin sahana girersek sorun o zaman başlıyor, bunu yapmayalım!

      "14 Masum" camiiye gitti de, namaz kıldı de, bana ne! Saz çalmamış, Semah dönmemiş sana ne; bu konulara girersen eğer ben de kaynaklarım-imkanlarım ölçüsünce aksini İSPATlamak, senin CAHİLliğini, YALANCIlığını, İFTİRACIlığını, vs. göstermek zorunda kalıyorum işte!

      Yazdıklarımızdan anladıkların senin anlayış kapasitene, bilgi düzeyine ve niyetine bağlıdır ne yazık ki! Senin aklın almıyorsa, bilgi düzeyin yetersizse, üstelik de niyetin de kötüyse bu hiç de bizim sorunumuz değil! Yazdıklarımızdan herkes anlayış kapasitesince alabilecektir ancak!

      "alihaydar44" kardeşimi tanımıyorum, onun düzeyini, niyetini de bilmiyorum şüphesiz ama kendi açımdan baktığımda yazdıklarında en ufak bir sorun-vs. de görmüyorum doğrusu ve yazdıklarında da DENİZler (kadar manalar!) saklı maşallah! Ve deniz TESTİye sığar mı hiç! KENDİ ZANlarını saymak yerine ona sorup açıklamalarını dinlemeyi de düşündün mü hiç!

      "alihaydar44" kardeşimin yazdıklarını anlayamayanlar mesajının en sonunda paylaştığı AŞIK İbreti'nin şiirini çok dikkatle, tekrar tekrar, okusunlar bari (yine ne manalar, deryalar, denizler, anlamlar saklı maşallah! Görene şüphesiz! Köre ne!)! Ki adeta yazdıklarının da özetidir zaten! Yine de anlayamıyorsanız bu sizin sorununuzdur, daha çok çalışıp kendinizi geliştirmelisiniz! Sen Sünni/Şii kaynaklarındaki Kuran, tahrifi, vs. ile ilgili iddiaları pek de bilmiyorsun galiba!

      Aynen Sünni/Şii kardeşlerimiz gibi, sen de sadece "namaz"da takılıp kalmışsın, bir adım dahi ileri-öte gidemiyorsunuz! Biz de sizin "namaz" dediğiniz şeyi KENDİ USULümüzde yaparız dedik, adı "CEM"dir dedik, anlayamıyorsun! Sürekli diyorsun ki "namaz, namaz, namaz, ...", takılı kalmışsın bir defa, yapacak birşey yok! Biz de KENDİ USULümüzde yaparız, adı "CEM"dir diyoruz ama anlayan kim, ne fayda! Anlamıyorsan bizler ne yapalım!

      Sonra, "zikrullah" konusuna da geçtik! Yüce Allah'ın bu emrini yapmamanızı bırak, bu emrinin varlığından bile habersizsiniz-habersizDiniz, bilgi sahibi değilsiniz-değilDiniz ne yazık ki siz! Biz bu zikirlerimizi de yine KENDİ USULümüzde (sazlı-sazsız, Semah, vd. şekillerde) hep yaparız dedikçe sen yine halen diyorsun ki "namaz, namaz, namaz, ..."! Oysa, artık başka bir konudan-emirden konuşuyoruz, yeni konumuz "zikir"dir! Sen anlamıyorsan bizler ne yapalım!

      Nihayetinde, benim o kadar yazdıklarımdan, çabalarımdan sonra da senin anladığın şu olmuş sadece ne yazık ki: "Manevi lezzetlerin de sadece hu çekmek veya semah dönmekle alınabileceğini düşünmen"! Nerede demişim ben bu ifadeyi Allah aşkına, nerede düşünmüşüm! Nerede demişim "SADECE hu çekmek veya semah dönmekle" diye! İSPATlayabilir misin lütfen! İspatlayamazsan eğer kendin, anlayış kapasiten, bilgi düzeyin, niyetin, vs. üzerinde birazcık dur da iyice bir düşün lütfen?

      Bir de "madem ki Ali (a.s) ve Hz. Muhammed (s.a.a) saz çalmadılar, Saz, semah ve benzer ameller yapmamış olduğu halde, vs." diyorsun! Bu konularda KESİN kanıtların nedir acaba senin! Ya da bunları sana ben mi böyle söyledim veya bu konularda sana ben KESİN birşeyler mi dedim; KESİN bir bilgi mi, falan mı verdim? Neye-kim(ler)e göre böyle demektesin ki sen?

      Sizlerin bizim "zikir"lerimize (şekillerimize, vs.!) olan tüm bu kin-kibir-nefret-düşmanlığınız-tahammülsüzlüğünüz nedir Allah aşkına; bizleri zikirlerimizden, yüce Allah'ımızı anmaktan alıkoymak, vs. mi istiyorsunuz yoksa sizler, derdiniz-amacınız nedir tam olarak! Peki tüm bu yapmaya çalıştıklarınız konusunda da yüce Allah ne(ler) diyor hiç biliyor musunuz mesela sizler, bilginiz-haberiniz var mı acaba: örneğin, Kuran’ın daha en başlarında, BAKARA 114 ayetini okuyunca hemen aklıma sizler geliyorsunuz vallahi inanın! Sizlerin bizim ibadethanelerimiz ve ibadetlerimiz ile ilgili haliniz, bakış-yaklaşımlarınız da hep ortadadır işte! "Zikrullah" ayetlerinin sizler için en ufak bir hükmü-anlamı-önemi-değeri-vs. kalmamış anlaşılan!

      Bakınız, bizler sizin Sünni/Şii MEZHEBi USULü camii-namaz-vs.nize en ufak birşey(ler) demiyoruz, sizleri bunlardan alıkoymaya falan da çalışmıyoruz asla, Allah kabul etsin diyoruz sadece! Ama işte çok çok AÇIK ve NET de tekrar söylüyorum ki, bunların, yani sizlerin bu KENDİ USULlerinizin (ve bu konulardaki sayısız KENDİ USULlerinizdeki KAYNAKlarınızın, RİVAYET-hadislerinizin, vd.lerinizin de!) bizim için en ufak bir değeri-anlamı-önemi yoktur; nasıl ki sizler için de bizim KENDİ ("Kuran" ve "14 Masum" KAYNAKlı) USULlerimizin hiçbir değeri-anlamı-önemi yoksa! Bunların gerçek değerleri yüce ALLAH KATIndadır sadece ve sadece, yüce Allah biliyor ancak! O halde, gelin birbirimizle ve mukaddesatımızla uğraşmayalım diyorum, yüce İSLAM'ın ve İNSANlığın da en temel bir gereği olarak!

      Şimdi kendinin, kendi anlayış kapasitenin, bilgi düzeyinin, niyetinin, vs. FARKINDA olabilmen açısından tüm bu yazdıklarım-sorularım sana güzel birer tecrübe olmuştur inşallah! İlla bir cevap vermen konusunda da zorlamıyorum seni tabii; sana, kendi isteğine kalmıştır!

      Dediğim gibi, senin kaynaklarını da TAM olarak görebilse(ydi)k ta en baştan, senin de TAM olarak ne-kim olduğunu, nasıl bir Alevi olduğunu-olmadığını, vs. de çok çok daha iyi, AÇIK ve NET olarak görebilecek-anlayabilecektik çoktan inşallah! Kaynaklarımız, sazımız, dilimiz, vs. de bizim-bizlerin birer "KİMLİK"imizdir çünkü; dolayısıyla, onur-NAMUSlarımızdırlar, mukaddesat-kutsallarımızdırlar da!

      Gerçi, "[b]Alevilere Söylenen Yalanlar[b]" kitabından bahsetmişsin, ki senin de ne-kim olduğunun bir göstergesi olsa gerek! Bu kitabın yazarı olan sözde gerçek Alevi’n (!) Teoman Şahin, cemaat imamları olan Özgür Arapoğlu ve hemen hemen tüm cemaat ile de yazışmalarım oldu dedim! En basit bir konuda bile CAHİLlikleri, YALANCIlıkları, İFTİRACIlıkları İSPATlı dedim (bu mu gerçek Alevilik! Çocuk oyuncağı bir konuda bile CAHİLlik, YALANCIlık, İFTİRACIlık mı!)! İlgili linkleri, vs. de hep verdim! Aşağıdaki mesajlarımı tekrardan iyice bir okumalısın:
      Link 1: http://www.velayet.com/alevilik_kult...5052#msg165052
      Link 2: http://www.velayet.com/alevi_asimila...0954#msg170954
      Link 3: http://www.velayet.com/iste_buna_der...0848#msg170848

      "Hz. Allah, Muhammed, Ali, Kuran, İslam, Farzlar, muhabbetullah, vd."lerini sizlerden, RİVAYET-hadislerinizden, vd.; hele de CAHİLlikleri, YALANCIlıkları, İFTİRACIlıkları İSPATlılardan öğrenecek hiç değiliz! Birazcık da HADdinizi ve EDEbinizi bilip sizin gibi olmayanlara ve inançlarına da saygılı-sevgili olursanız eğer en iyisi olacaktır her TARAF için! Allah'a, 14 Masum'a, İslam'a, Kuran'a ortak-eşitlik-EŞlik koşmanızı umursamıyoruz! Sanki, yüce Allah, 14 Masum, İslam, Kuran, vd.leri birtek sizin TEKELinizdeymiş, sizlerin MALınızmış gibi davranmanızı da hiç ama hiç umursamıyoruz-önemsemiyoruz bilesiniz!

      "Allah'ın hakikatını, 14 masumun hangi amelleri yaptığı, İmam Cafer'in nasıl yaşadığını, Ali'nin nasıl yaşadığını, vd." TAM-kesin DOĞRU olarak araştırdın mı, öğrendin mi ve uyguluyor musun sen şimdi peki? Nedir durum, nereden-kimlerden öğrendin acaba! KESİN kanıtlı-kaynaklı olarak bizleri de bir bilgilendirebilir misin lütfen? AYNEN, tıpatıp, tamamen, Hz. Muhammed, Hz. Ali gibi misin şimdi sen de yani, huy, ahlak ve ameller olarak! Çok ilginç!

      Sana ta ne zamandan sormuştum oysa; neden halen yazmadın-yazmıyorsun ki o SÜPER (!) kaynaklarını; yazsaydın bizler de çoktan bilgilenmiş, belki almış okumuş bile olurduk onları!

      Bak ben istenir istenmez hemen yazdım mesela, eksik-fazla, iyi-kötü, elimizde olan bunlardır ne yapalım! Öyle, hiç kimseyi de zorlamıyoruz zaten gelin illa bunlara uyun, vs. diye!

      Saygılarımla...
      Kızılbaş diyormuş bize imansız,
      Kızılbaş ne demek bilir misin sen?
      Ali'den geliyor bizim soyumuz,
      Kızılbaş ne demek bilir misin sen?
      Alevi ne demek bilir misin sen?
      Kızılbaş, Alevi aynıdır.
      Aşık Gülabi

      Yorum


        #48
        Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

        "abdarı_Kerbela" kardeşim,

        Kusur bizden, sizler bizim kusurlarımıza bakmayın lütfen; inşallah yazdıklarımız yeterince anlaşılırdır-anlaşılıyordur da sizlere de yeterince faydalı-yararlı oluyordur-olabiliyordur!

        Kendi araştırmalarıma, bildiğim(iz)e göre o camii oraya 1834 yılında, II. Mahmut tarafından ASİMİLASYON (Alevi-Bektaşileri Sünnileştirmek!) amaçlı-fonksiyonlu olarak yapılmıştır.

        Saygılarımla...
        Kızılbaş diyormuş bize imansız,
        Kızılbaş ne demek bilir misin sen?
        Ali'den geliyor bizim soyumuz,
        Kızılbaş ne demek bilir misin sen?
        Alevi ne demek bilir misin sen?
        Kızılbaş, Alevi aynıdır.
        Aşık Gülabi

        Yorum


          #49
          Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

          Öncelikle Alevican'a yazdıklarım hakkındaki güzel sözleri için teşekkür ederim.
          Ve "garipturab" kardeşim, yazımda eksik olan şey Sünniliğin yanında Şiiliği anmamış olmam.
          Ve ısrarla üstünde duracağım nokta senin anlattığının Alevilik değil, Şiilik olması.
          Dikkat edersen yazdıklarımı açıklarken bol bol aleviliğe ilişkin özgün kavramları kullandım kı, eğer samimi bir araştırmacıysan bu kavramları araştırarak daha ayrıntılı bilgiye ulaşabilesin. (KIRKLAR CEMİ, KÜNTÜ KENZ, ENEL HAKK, VAHDETİ VÜCUD)
          Ben yazdıklarımın kaynaklarını açık bir şekilde yazdım ve bu kaynaklar Alevican'ın diğer tüm ANADOLU ALEVİLERİ, KIZILBAŞ ve BEKTAŞİLERİN de kabul edeceği kaynaklar
          Alevican'la tartıştığınız nokta ibadet ve şekil konusundaki farklardı, bense bunun inanç, felsefe ve diğer boyutlarını ortaya koymak istedim; boş yere heveslenme "garibturab", öyle sandığın kadar çok alevilik yok. Kırklar Cemi, Vahdeti Vücud, Enel HAkk, Hakk- MUhammed-Ali, cem ibadeti Anadolu Alevilerini birleştiren noktalar. Ve hakaret olan ne biliyor musun? Senin Şİİliği ANADOLU ALEVİLİĞİ şeklinde sunman, dedelerinin, atalarının yapmadığı bi şeyi inancının temeliymiş gibi göstermen. Biz burada yeni baştan bir Şiilik ya da Sünnilik tanımı yapmıyoruz ama sen Aleviliği yeni baştan tanımlamaya çalışıyorsun ve bunu da kulağına ve gözünü kapatıp dilini açarak yapıyorsun; Türkiye'de kendini ALEVİ olarak isimlendirmiş kesim binlerce yıldır belirttiğim gibi yaşıyor. KUranın tahrif edilmiş olma fikri, Allah'In ulaşabilirliği, Ali'yle bütünleşme bakıyorum seni çok ürpertti ve de hakaret kabul ettin. İşte tüm mesele burdan kaynaklanmıyor mu zaten? O yüzden Osmanlıda din alimleri alevileri kafir ilan etti(o zaman fetvalarda geçen adıyla Kızılbaş). Pir Sultan Abdal'ın "Ben Ali'yim Ali benim" deyişini bilir misin? Ya da Hallacı Mansurun Enel Hakk dediğini? Yunus Emre'nin " Evvel benem ahir benem, alemlerin rızkını veren ol Hazreti SÜphan benem" Biz buyuz "garibturab"; cahil olan bu sözleri küfür sayar, o yüzden geleneksel Alevilikte belli bir yaşa gelince ikrar vererek YOL'a kabul edilmek gerekirdi, ve ancak belirli manevi olgunluğa gelenlere Hakikat bilgileri aşama aşama anlatılırdı. Bilginin kaybolmasını engellemek için de Ocaklar ve dede aileleri vardı onlar da soydan soya HAKİKAT bilgisini aktarırdı.
          Allah'ı; vahiyi sonlu ve tek bir kitaptan ibaret saymak da bizim gözümüzde Allah'ın büyüklüğüne hakaret; nolcak şimdi?
          Bizim gözümüzde Dört kitap da hakk, erenler de hakk, saz da hakk; Kuran'da müteşabbih ayet de var muhkem de; tarihsel ve arap töresine ait ayetler de var, evrensel de. Sen sana Sünni ve Şii bilginlerin yorumladığı Kuran'a göre yaşıyorsun. apayrı bir şekilde de yorumlanabilir Kuran. Alevilikte kuran'ın zahiri anlamının geçerliliği yok; önemli olan BATİNİ anlam. Bu da gönül gözüyle, maneviyatla okunduğu zaman beliren sır içinde sır olan anlam. Bu anlamı da belirleyen kuru sayfalar değil, okuyan insan. O yüzden Alevi edebiyatında sık sık " Kuran'ı natık" "Kuran Kelamımızdır" "Okunacak en büyük kitap insandır" kavramları geçer.
          Alevilikte Allah, Ali ve Kuran kavramlarının ne ifade ettiğini deyişleri, ulu ozanları, Hacı bektaş veli'yi, Yunus emre'yi okumadan kavrayamazsın ve yazdıklarından böyle bir geçmişin olmadığı belli. Bir tek KURAN'a bağlı kalarak bugünkü anlamdaki ne Sünnilik çıkar ne Alevilik çıkar ne de Şiilik. Kuran'ın yorumlanması gerekiyor; biz Anadolu erenlerinin, ozanların, HAllacı MAnsurun, Nesiminin, Hacı BEktaş VEli'nin yorumlarını esas alırken, ibadet esaslarını da kendi kültürümüze göre yorumluyoruz. Bugün Hz. Muhammedden yüzlerce yıl sonraki İslam yorumları olmasa bugün kabul edilen beş şart gibi bir kavrama ulaşmak mümkün değil, fakat bu yorumlar Arap kültürü çerçevesinde ve Emevi iktidarı etkisinde yapıldığı için biz kabul etmiyoruz. Bir farzdır tutturmuşsun; kuranda namaz diye bir kelime geçmiyor, salat geçiyor ve bu manada bizim cem ibadetimiz namazı içeriyor.
          Bu arada Alevi olduğun iddaasında olduğuna göre KIrklar Cemi'ni en azından duymuşsundur: Sadece Hz. Ali ve Hz. Muhammed'in bu sırra vakıf olduğunu söylüyorsun ama Kırklar Cemi'nde bu sırra kırkı da vakıf oluyor ve ŞAhı Merdanımın koluna vurduğu neşterle kırkından da kan damlıyor. Ayrıca belki senin bu anlatımda kabullenemeyeceğin bir diğer nokta da Hz. Muhammed'in peygamber sıfatıyla bu meclise kabul edilmeyip ancak kendini "Hadimül Fukara" diye tanıttıktan sonra kabul edilmesi ki her türlü sıfat reddedilerek İNSAN, CAN kavramı öne çıkartılıyor.
          Bak can, bu dediklerimin büyük bir çoğunluğuna katılmayacağın hatta hakaret sayacağın ortada. Zaten bu yüzden Alevilik yıllarca yasaklı bir inanç oldu, kafirlik sayıldı ve bugün hala Aleviler bile sırf kafir damhgası yemim diye Aleviliğin esas konularına girmeyip sanki siyasi bir meseleymiş gibi gösterme yanlışına düşüyor. Şimdi sen inatla Alevi olduğunu ve Alevilerin de yıllardır namaz kılıp, oruç tuttuğunu yani bizim anladığımız anlamda "Emevi İslam"ı senin anladığın anlamda Müslüman gibi yaşadığını iddia ediyorsun.
          Peki affedersin ama Türkiye'de yaşayan Alevi olmayan Müslümanlar o kadar mı gerizekalı; bunca yüzyıllardır namazını kılan, orucunu tutan bir halk, sırf arada sırada cem diye bir ibadet yapıyorlar diye bunca düşmanlık besliyorlar, mumsöndü diye iftira atıyorlar, Maraş'ta Çorum'da Allah için savaşa deyip bu insanları hedef alıyorlar? Ebussuud efendinin fetvalarını okudun mu hiç, benim okurken kanım donuyo, tüylerim ürperiyor; fakat o da bizim gibi yaşayan KIZILBAŞ adında bir halktan bahsediyor ve SENİN dediğin gibi yaşamaları gerektiği yoksa katlerinin gerektiğini söylüyor. ALEVİLİK madem yüzyıllardır bu topraklarda senin dediğin inancı ifade ediyor, neden 1960'lara kadar Aleviyim demek bile yasak oluyor; TRT de deyişlerde Şah, Ali gibi kelimeler sansürleniyor?
          Ve de 1980'e kadar kaç ALEVİ köyünde cami var acaba?
          Alevilerin bunca yıl solcu olmaları, CHP'yi desteklemeleri bir tesadüf mü sence? ( Laiklik olmasa kendi özgün inançlarına yaşama fırsatı tanınmayacağını bilyorlar. Bugün Kerbela'yı hala anarak hem zulmün karşısında durmayı, ser verip sır vermeden yoluna bağlı olmayı, Pir Sultan'ların, Şeyh Bedreddinlerin eşitlikçi ve paylaşımcı toplumsal yapı hayallerini, RIZA KENTİ kavramını, Kırklar cemi'nde bile vurgulanan eşitliği bilmeyenler Alevilerin solcu olmasını ve devrim diye tutturmalarını nerden anlasınlar ki?)
          Bütün bunlara rağmen ALİ kökeninden geldiği için ALEVİliğin senin dediğin şekilde olmasında ısrar ediyorsan, bizim inancımız ANADOLU ALEVİLİĞİ.
          Fakat senin ALEVİ inancının ŞİİLİKten farkı nedir ki Şİİ denilmeyi kabullenemiyorsun? Benim samimiyetimi ve niyetimi sorgularken yoksa sen de ALEVİLERİ asimile olması gereken kafirler olarak düşünen ve Şİİliği ALEVİLİK diye kabul ettirmeyi hedefleyen bir misyoner misin?
          Her şeyden önce inancımdan dolayı KAFİR demen beni gocundurmaz, çünkü biz bir insana nasıl muamele ediceğimize karar vermek için Müslüman yada hristiyan ya da ateist olmasını göz önünde bulundurmayız insan olarak yaklaşırız ve de MARAŞ'tan ÇORUM'dan SİVAS'tan çok iyi bildiğimiz gibi İNSANLIĞIN ÖLÇÜTÜ MÜSLÜMANLIK değil.
          Bunlara rağmen ALEVİ olduğunda ısrar ediyorsan sen ALEVİ ol, ben KIZILBAŞ olim farketmez, senin kelime oyunların bizim binlerce yıllık inancımızı yok edemez; biz dar kafalı, yobaz, insanlıktan çıkmış yaratıkların bu kelimeye yüklediği anlamı umursamadan gururla KIZILBAŞ'ız diyebilirz ama sen bu kültürden gelmiyorsan diyemezsin.
          Türkiye'de kendini yüzyıllardır ALEVİ olarak tanımlayan insanların yaşadığı DERSİM, ARGUVAN, KÜRECİK, VARTO, HACIBEKTAŞ gibi yerleşim yerlerini, ALEVİ olarak tanımlayan TAHTACI, KIZILBAŞ toplulukları, BABA MANSUR, AĞUİÇEN, SİNEMİLLİ, HUBYAR BABA, KIZILDELİ SULTAN ocaklarını incele bakalım senin dediğin gibi miymiş ALEVİLİK benim dediğim gibi mi?
          KIRKLAR CEMİ'Nİ VAHDET'İ VUCUD'U, ENEL HAKK'I araştır; YEDİ ULU OZAN'I oku da tüm ANADOLU ALEVİLERİN kaynak saydığı kişiler ve temel inançlar nasılmış gör
          Ve sen bütün bunları araştırdıktan sonra siz yanlış yaşıyorsunuz, sizin inancınız hakk değil, Hz. ALi'nin yolu sizinki değil benimki gibi bir yargılamaya girişemezsin, buna hakkın yok; he ama sen inanmazsın, benim hakk saydığım Hz. Ali, benim kabul ettiğim Kuran yorumu Sünni ve Şii Alimlerin dediği gibi dersin, Alevi olduğun iddaasından vazgeçip Şİİ'yim dersin ve de hepimiz bildiğimiz, İnandığımız gibi kardeşçe, diğerlerinin inancına müdahale etmeden yaşarız, çok mu zor?
          Ve gene sözlerimi bu sefer YEDİ ULU OZANLARIMIZdan olan Nesimi ve Kul Himmet'in deyişleriyle bitiriceğim:

          Vahdet kaynağından dolu içenler
          Kanmıştır badeye,şarap istemez
          Hakikat sırrına candan erenler
          Ermiştir mahbuba, mihrab istemez

          Bu yolda can yoktur,canan isterler
          Gönül kabesinde erkan isterler
          Ademe secdeyi her an isterler
          Başka bir ibadet,sevap istemez

          Ariftir mushaftan dersler okuyan
          Tevrat'ı İncil'i ezber okuyan
          Cemal-ı muzhafı ezber okuyan
          Almıştır fermanı Kur'an istemez

          Nesimi'yem,aşkla zar-ı zar olan
          Ezel ikrarında ber-karar olan
          kiramen katibe yar-ı gar olan
          Düşmüştür defteri kitap istemez



          Gönül geçmez sevdiceği güzelden
          Mihrin yer eyledi tenden ya Ali
          Benim sevdiceğim sensin ezelden
          Gitmez muhabbetin candan ya Ali

          Sevenlerin can içinde canısın
          Aşıklara methetmenin şanısın
          Hiç noksana kalmaz mürvet kanisin
          Geçersin günahtan kandan ya Ali

          Nice yüz bin yıllar kandilde durdun
          Atanın belinden madere geldin
          Onun için halkı gümana saldın
          Binbir dondan baş gösterdin ya Ali

          Müşkülünü halledersin dostuna
          Çağırdıkça erişirsin düşküne
          Kerbela’da yatan İmam aşkına
          Şefaat umarız senden ya Ali

          Tarikat içinde şems-ü kamerin
          Hakikat içinde zatı kemalin
          İstemem cenneti göster cemalin
          Kul Himmet göçmeden bundan ya Ali

          Yorum


            #50
            Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

            @AleviCan, gerçekten de benim onca söylediğim şeye rağmen "düşmanlık" sözcüğünü sürekli kullanıyor olman, doğduğun gelenek üzerine olmayan bütün düşüncelere karşı korku içinde olduğunu veyahut da kötü niyetli olduğunu gösteriyor. Ben ise senin kötü niyetli olmadığına eminim, fakat sadece içinde bulunduğun gelenekle ilgili konuşulduğunda rahatsız oluyorsun. Bundan dolayı da sırf "Aleviliği savunuyormuş" gibi görünüyor diye seninle tamamen alakasız şeyler söyleyen alihaydar44'ün yazdıklarına denizler gizli diyorsun. Halbuki sen Kur'anı kabul ediyorsun, o ise etmiyor. Anlamadığım da odur ki, Resulun getirdiğini kabul etmeyen resulu nasıl kabul ediyor? Yani bir şoförün varlığına inanıyor, fakat o şoförün bir araç kullandığına inanmıyor. İstersen şu açıdan bakalım:

            @alihaydar44, eğer "Kur'an tahrif olmuş" diyorsan, Kur'anın Allah'ın kitabı olduğunu kabul ediyorsun demektir. Eğer Kur'an Allah'ın kitabı ise ve onu koruyacağını taahhüt ettiği halde koruyamamışsa, öyleyse Resulunun ve Hz. Ali'nin bilgilerini nasıl korumuş? Kaldı ki biri yazılıdır, biri de sözlüdür. Siz yazının korunamadığına, fakat sözün korunabildiğine inanıyorsunuz. Oysa Hz. Ali'den hiç duymadınız mı; "İlmi yazarak koruyun". Resulullah'tan hiç işitmediniz mi; "Benim sözlerimi yazın". 12 Ehl-i Beyt imamından duymadınız mı; "Bizim sözlerimizi insanlara ulaştırın, olabilir ki kalpleri yumuşar". Şimdi bütün 14 masumdan ilmin yazılmasına ilişkin ve ancak yazarak korunabileceğine ilişkin onlarca ifade varken ve akıl da bunu tasdik ediyorken, yazının tahrif olduğunu ama sözün tahrif olmadığını iddia etmek, ancak ve ancak zayıf bir düşüncedir. Hem de o yazının Allah'ın kitabı olduğunu düşünerek yine de korunamayacağını, buna mukabil kendisinin bilmekte olduğu atadan deden gelen şifahi bilginin korunabileceğini iddia etmek, büyük bir tutarsızlıktır. Yok eğer kitabın Allah'ın kitabı olmadığını söylüyorsan, öyleyse tahrif olduğunu neden iddia ediyorsun? Çünkü sadık değilmiş ki tahrif olsun. Gördüğün gibi bu düşünce içerisinde hayati tutarsızlıklar ve çelişkiler var. (Umarım burada tahrif olan İncil ve Tevrat'a gelmeyeceksin, her şeyi başa sarmamız gerekecek yoksa.)

            Böylece emin ol ki senin veya bir başkasının Kur'ana söz söylemesi beni korkutmaz, zira onun sahibi ben değilim, bu ancak beni üzer, senin için. O alaya almakta olduğun Kur'an, Resule bu gibi sözlerden incinmemesini öğütlemiştir zaten. "Onların sözlerinden ötürü mahzun olma, biz onların sakladıklarını da açığa vurduklarını da biliriz".

            Bununla beraber, Kur'an tahrif olmuş, akıl ise hiç önemli değil, bizler de yanlış biliyoruz, 14 masumdan getirdiğimiz bütün deliller de bizim uydurmalarımız.. Öyleyse bunların karşılığında senin sözünü ispat edebilecek ne kaldı? Babanın anlattıkları mı? Sen bununla mı iman ediyorsun? Elbette bir delilin olmalı; fakat şu var ki sen delili tanıyacak ölçüleri ortadan kaldırdın. Kur'anı kabul etmiyorsun, dolayısıyla Allah'ın insanlara doğrudan bir öğüdü olduğuna inanmıyorsun, Resulullah'tan ve Hz. Ali'den yazılarak hıfzedilmiş binlerce şeyi kabul etmiyorsun, aklen düşünmeyi kabul etmiyorsun; dikkat et bunlar sadece birer delil değil, aynı zamanda doğru ve yanlışı ayırt eden ölçülerdir. Ve bütün bunları reddettiğin için kendi sözüne delil olarak getirebildiğin tek şey yine kendi sözün. Kur'anda sorulanı sana da soruyorum, Allah Bakara suresinde "madem ki doğru söylüyorsunuz, delilinizi gösterin" buyuruyor ve sen tahrif olduğunu iddia ettiğin bu cümleye cevap veremiyorsun. Çünkü delil olarak getirebildiğin tek şey kendi sözün. "Ben öyle dediğim için doğru budur" gibi bir vehme kapılmışsın.

            O yüzden kardeşim, benim için "dedelerimin atalarımın yapıp yapmadığı" bir şeyi kesin bir bilgi olmadan sahiplenmemi veya reddetmemi beklemen, ancak senin hakkındaki iddiamı doğrulamaktadır. Sen sadece atalarının yaptıklarını kabul ediyor ve aksi olan her şeyi reddediyorsun, gerçekten bunun putperestlerin düşünce ve davranışlarına benzemesi seni üzmüyor mu?

            Görüyorum ki isimlere de çok fazla takılıyorsun, halbuki benim için mana önemlidir. Yani batından bahsediyorsun ve fakat ne kadar da zahire kapılmışsın. Ben Ali'nin hizmetkarı olabilecek her ismi kabul edebilirim, o yüzden bana şii diyebilirsin, çünkü bu, Resulullah'ın Ali takipçilerine verdiği bir isimdir. Müslüman da diyebilirsin. Alevi de diyebilirsin, çünkü ben Ali gibi yaşamayı arzulayan biriyim. Şu var ki, sen de Alevi olunmaz Alevi doğulur gibi ırkçı bir felsefenin peşinden gisiyorsun ki bu ne kadar da batıldır, çünkü hepimizin yaratıcısı aynı Allah'tır ve dinin sahibi de odur. Sen aynı zamanda Alevi doğduğum için de baltayı taşa vurmuş oldun. Böylece, ben Alevi olarak doğduğum halde neden senin Alevilik adına ortaya attığın her iddiaya inanmak zorunda olayım? Görüyorsun ki ben de Aleviyim diyorum, sen de Aleviyim diyorsun ve fakat farklı şeylere inanıyoruz. Ben Aleviliğin Ali gibi yaşamak olduğunu söylüyorum, sen ise atalarından gelene inanmak olduğunu söylüyorsun. Elbette ben senin düşüncene göre Alevi değilim; böylece sen de benim düşünceme göre Alevi değilsin. Halbuki Alevilere atılmış olan iftiralardan ben de en az senin kadar nasibimi aldım, o yüzden yanlış bir argüman tutuyorsun, eğer gelenekçi gözle bakacaksan biz zaten aynı saftayız. Bu da zaten kendi gözünü savunmak için geçerli bir argümana sahip olmadığını gösteriyor; her ne zaman biri senin düşüncene zıt bir şey söylese "Alevilere iftira atıldı" diyorsun; halbuki o iftiralar bana da atıldı; o yüzden bu argümanın geçerli olmadığını görmemen, senin sahiplendiğini zannetmekte olduğun batıni bilgiye ne kadar uzak olduğunu da ayrıca gösteriyor.

            @AleviCan kardeşim, yukarıdaki bu sözlerin tartışmanın seninle konuştuklarımızdan ne kadar farklı olduğunu görüyorsun. Senin kabul ettiğin bir Allah inancına dahi farklı bakıyor alihaydar44. Gördüğün gibi o yazmadan evvel değindiğim şeyi kendi ağzıyla söylemiş oldu: "bu topraklarda Aleviler binlerce yıldır belirttiğim gibi yaşıyor" diyor, yani onun inandığı Aleviliğin Ali ile hiçbir alakası bile yok, Ali'den önce de atalarının alevi olduğunu iddia ediyor. O yüzden kendini onunla aynı kefeye koyman da beni ayrıca üzüyor. Benim acizane gördüğüm biz aynı şeye inanıyoruz, sadece amel konusunda farklı düşünüyoruz, birimiz Hz. Ali'nin bir şekil yaşadığını, diğerimiz daha değişik şekil yaşadığını düşünüyoruz, fakat esasta Allah inancımız, Hz. Ali'ye olan bağlılığımız aynı. Öyleyse neden ısrarla bir düşmanlıktan bahsetmeye devam ediyorsun anlamış değilim. Daha önce de söyledim, benim tek amacım, Allah'ın rızası için ne yapmam gerekiyorsa onu yapmak. Eskiden doğduğum kültüre göre yapıyordum, daha sonra bazı şeyleri yanlış yaptığımı gördüm ve değiştirdim, dolayısıyla gelecekte bir gün bir şeyi yanlış yaptığımı fark edersem, o yaptığım şeyi de değiştiririm, bundaki tek amacım, Hz. Ali'nin yaşaması gibi yaşamaya çalışmak, öyleyse neden güceneyim, neden bozulayım? Ben kendi şahsi düşünceme karşılık Allah'ın emrini seçiyorum sadece, atalarımı değil Allah'ın rızasını ölçü kabul ediyorum. O yüzden faraza Hz. Ali çıkıp gelse ve bana "namazı yanlış yapıyorsun bunu böyle yap" dese, ben hiç gücenmeden onun söylediği şekilde yaparım. Bu nedenle de "sizin namazınız, bizim semahımız" gibi kavramlar kullanman beni şaşırtıyor; çok bireysel bakıyorsun konuya. Namazı ben icat etmedim, atalarım da icat etmedi. Meseleye bu açıdan bakmanı isterim.

            Sevgiler.

            Yorum


              #51
              Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

              “garipturab” kardeşim,

              Herkes gibi ben de KENDİ değerlerim konusunda biraz hassasım sadece. Bu değer dediğim şeyler TOPLULUKların adeta NAMUSu konumundadırlar! Kimsenin kimsenin namusuna dil uzatmamasını anlatmaya çalışıyoruz! Rahatsız olduğum budur, var mı anlaşılmayan bir nokta!

              Sen belki önceden ALEVİ idin ama artık çok çok başka bir YOLa sapmışsın-DÖNMÜŞSÜN! Dolayısıyla, şu an hangi yola (Sünni, Şii, vd. her neyse!) sapmışsan-dönmüşsen sen “O”sun artık! Lütfen Alevilik ile ilgili olarak insanların kafasını daha fazla karıştırma burada, sonra CEFAsını bizler çekiyoruz inan! SEFAsını ise senin Sünni/Şii MİSYONERlerin sürmekteler! İsim TAKINTIn yok ise eğer kendine Alevi deme artık lütfen, neye-kime dönmüşsen onu söyle artık: SÜNNİ, Şİİ, vd. olduğunu söyle artık lütfen ama lütfen!

              İnan şu an devlet, iktidar, DİYANET pusuda-tetikte bekliyor ki birkaç satılmış, DÖNEK çıksın da CAMİİ istesinler ve onlar da hemen o Alevi KÖYüne de bir camii dikiversinler! Çok dikkat et bak, bütün köy CEMEVİ istiyor ama umursamıyorlar bile; ama üç beş tane satılmış, satın aldıkları, kandırdıkları, ASİMİLE ettikleri, döndürdükleri, dönek camii istiyor diye koskoca Alevi köyüne hemen bir camiiyi dikiveriyorlar (yanında da bir de imam, güya ZORLA-kötülükle değil de güzellikle-talep geldiği için yapmış oluyorlar böylece!)! Sizler, bizlere yaptığınız bu büyük ZULMÜN-kötülüğün farkındasınızdır umarım!

              İşte böyle köylerimize ve ZORla el koydukları DERGAHlarımıza, MERKEZlerimize hemen camiiler yapıyorlar-dikiyorlar! Sonra, kaynaklarımızı da TAHRİFatlı olarak (içlerinde camii, namaz, vs. geçer şekilde!) yeniden yayınlıyorlar! Ve bundan, örneğin, 100-200 yıl sonra da (yine aynı ZİHNİYETlerdeki torunları!) karşımıza geçip de diyorlar ki: bakınız, sizlerin köylerinizde, dergahlarınızda, merkezlerinizde bile camiiler var, kaynaklarınızda bile camii, namaz, vs.ler var! Ve içimizdeki Sünni/Şiileşmişleri de örnek göstererek, işte namaz kılanlarınız bile var, vs., vs. diyorlar! O halde, haydin sizler de Sünni/Şiiliğe, camiiye, namaza, vd.lerine, vs., vs. diyorlar! Adamların OYUNlarını görebiliyor musun!

              Daha önce, ALEVİ tanımımızı, “i) İmam Ali’nin soyundan gelenler + ii) İmam Ali’ye ve soyuna tabii ve taraf olanlar” olarak vermiştim. O halde, bizim atalarımız da i) 14 Masum ve nesli’dir + ii) 14 Masum’a ve soyuna-yoluna gönül verenlerdir-vermiş olanlardır işte. Özetle, bizim ATALARımız “Ehlibeyt”tir; bu noktada da en ufak bir sorun yoktur, anlayabiliyorsundur inşallah!

              Daha sonra, KENDİ Alevi USULü kaynaklarımızı da yazmıştım: i) Kur’an-ı Kerim (KENDİ USULümüzdeki meali, tefsiri, vs.), ii) İmam Cafer-i Sadık Buyruğu (ALEVİ’lerce onaylanan ve yayınlanan versiyonları), iii) KENDİ içimizdeki Evlad-ı Muhammed Ali’ler, eserleri, kitapları, sözleri ve onlara tabii-taraf, takipçileri, hizmetkarları olmuş olan bizler, babalarımız, dedelerimiz, atalarımız, vd. Alevilikle ilgili İDDİAları olanlar, her ne konuda olursa olsunlar, tüm dediklerini EN BAŞTA işte bu kaynaklardan İSPATlamalıdırlar-delillendirmelidirler! Aksi halde, gerçek Aleviler için tüm dedikleri-yazdıkları-çizdikleri koskoca bir SIFIRdır-hiçtir sadece! Bu konu da anlaşılmıştır inşallah!

              Senin, bahsettiğin o Sünni/Şii MEZHEBi USULü namazın ya da Sünni/Şii MEZHEBi USULü RİVAYET-hadislerin bizi hiç ilgilendirmiyorlar! Bizler ihtiyacımız olan her şeye sahibiz hamdolsun. Sana Sünni/Şii mezhebinle, uygulamalarınla, rivayetlerinle mutluluklar ve başarılar da dilemiştim zaten. Sen hedefine-göz okuna hep sadece bizleri almışsın ama senin kendi Sünni/Şii’lerin arasındaki farklılıklardan, farklı görüşlerden, inanışlardan, pratik-uygulamalardan,vs. pek de bir haberin yoksa eğer bu bizim bir sorunumuz değil!

              Sen belki çok çok iyi niyetlere-amaçlara sahipsin ama artık ANLA lütfen ki sen şu an biz Alevilere ve değerlerimize karşı DÜŞMAN olanların, bizleri ve bu değerlerimizi hafife alanların, aşağılayanların, misyonerlerin, asimilasyoncuların SAFlarındasın! Onların bir oyuncağı, PİYONu, hizmetçisi, uşağı, HİZMETKARı durumundasın, belki bilerek ya da bilmeyerek kullanılıyorsun, kendini kullandırıyorsun! Biz asıl Sünni/Şii ELEBAŞlarınızla (sözümüz tüm Sünni/Şiilere değildir elbette, muhataplarınadır sadece!) ve senin gibi piyonlarla yaklaşık 1400 yıldır uğraşıyoruz! Bizlere karşı HADdini, EDEBini ve yeni yerini-MEZHEBini bilme konusunda daha ne kadar yavaş davranacaksın!

              Benim, “alihaydar44” kardeşimin, senin, ve tüm diğerlerinin, tüm anlatmaya çalıştıklarımız ve anlayabildiklerimiz de hep KENDİ yazış ve anlayış KAPASİTElerimiz nispetincedir! “alihaydar44” kardeşim, özetle, “Dört kitap da hakk” diyor işte, daha ne desin! Sonra, YORUM, anlayış ve uygulamalarımızdaki FARKlara da dikkatleri çekiyor (KENDİ tarz-ÜSLUBunca!); o nedenle, senin bunları pek kolay anlayamaman-anlamak da zorlanman da pek normal tabii! ZANlarını, düşüncelerini, yorumlarını, vs. kendine sakla, bana anlatma; kafana takılan, sorunun her ne ise açık açık BİZZAT kendisine sor da öğrensene işte! Benim de bir sorunum olsa sorardım zaten kendisine, öğrenmek istediklerimi AYNEN sana da sorduğum gibi!

              Hz. Ali ya da İmam Muhammed MEHDİ dedem çıkıp gelse bizim de boynumuz kıldan incedir, kapılarının köleleriyiz her zaman; ancak Mehdi dedemiz gelene kadar siz, daha tam olarak, ne olduğu belirsizlerin hayrınızı istemiyoruz yeter ki ŞERleriniz dokunmasın! Elinizi ve dilinizi bizlerden ve değerlerimizden çekiniz sadece, EHLİBEYT DOSTları olarak daha fazla birbirimizi kırmayalım, incitmeyelim, üzmeyelim, yıpratmayalım, tüketmeyelim, vs. isterseniz! Ne dersin, anlayabiliyorsun inşallah!

              Şu an bizlere olan ZARARınızı-kötülüğünüzü tahmin edemezsin inan! Çünkü, bütün bize ve değerlerimize düşman olanlar, bizleri asimile etmeye çalışanlar, camiiye-namaza-vs. çekmeye çalışanlar bizlere hep sizleri ve sizin gibileri ÖRNEK gösteriyorlar! Ve işin aslını, özünü, hakikatini bilmeyen kimi CAHİLler de bu oyunlara kanıyorlar, alet oluyorlar ne yazık ki! Sizler, tüm düşünceleriniz, inanışlarınız, uygulamalarınız, namazlarınız ve bu namazlarınızı kimlerin İCAT ettikleri, vs. hiç de umrumuzda olan, ilgilendiğimiz şeyler değil inanın! Daha önce de yazmaya çalışmıştım hep bunları.

              Hamdolsun ki benim ATALARım, KAYNAKLARım, İBADETLERim, İNANCım, vs. hep apaçık ortadadırlar! Ve gururla da yazabiliyorum-yazdım hepsini de işte. Kendi derdinize yanın sizler! Hep bunları anlatmaya çalışıyorum-çalıştım, anlayabiliyorsundur inşallah!

              Saygılarımla…
              Kızılbaş diyormuş bize imansız,
              Kızılbaş ne demek bilir misin sen?
              Ali'den geliyor bizim soyumuz,
              Kızılbaş ne demek bilir misin sen?
              Alevi ne demek bilir misin sen?
              Kızılbaş, Alevi aynıdır.
              Aşık Gülabi

              Yorum


                #52
                Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

                Selamlar.

                @AleviCan, daha önce de söyledim ki yine söylüyorum; ben kendi yazdığım mesajları, yanlış bir şey söylememek adına tekrar tekrar okuyorum ve senin bu mesajdaki ilk cümleni okur okumaz, acaba yanlış bir şey mi söyledim diyerek bir üstteki kendi mesajımı tekrar okudum. Ve yine senin "namus" olarak algıladığın değerlere bir hakaret göremedim. Kur'anın kaynağın olduğunu söyledin, Kur'an benim başımın tacıdır. İmam Cafer Buyruklarının kaynağın olduğunu söyledin, İmam Cafer benim efendimdir. Ehl-i Beyt'in doğru yol olduğunu söyledin, ben de başından beridir aynısını söylüyorum. Öyleyse hangi değerlere "dil uzatıyorum" ben gerçekten? Saz ve semahtan bahsediyorsan eğer, bunların bir gelenek olduğunu söyledim sadece, onca yazışmamızda tek "dil uzatmak" diyebileceğin bu mudur? Ve bu gerçekten dil uzatmak mıdır? Eğer ki öyleyse kardeşim, bil ki şu anda sen bu son mesajınla bundan yüz kat daha fazlasını yapmışsın.

                Hatta daha da ileri boyuta taşıyıp piyon, cahil vb yakıştırmalarla, aleviliğe zarar veriyor gibi yanlış düşüncelerle benim sadece inancıma değil, kendi şahsıma da onlarca hakaret etmişsin. Gerçekten de bunu anlayamıyorum, benim göstermediğim bir düşmanlığı bana gösteriyorsun ve benim etmediğim hakaretleri bana yapıyorsun. Benim "namus"um olan namaz hakkında kim uydurmuşsa gibi yakıştırmalar yapıyorsun. Gerçekten kim kime düşmanlık ediyor şu anda ve kim kimin namusuna dil uzatıyor? Bütün bunlara rağmen de hala ısarla "şiiler bize düşmanlık ediyor" demen çok ilginçtir. Tekrar düşünmeni rica ediyorum.

                Şunu bilmeni isterim, eğer Aleviler Ehl-i Beyt'in çocukları ve onların yolundan gidenler ise, ben de zaten onların çocuklarından biriyim. Eğer onların çocukların olduğum için doğru yolda isem, öyleyse bana yaptığın bütün hakaretler yalan ve iftiradır. Yok eğer ben onların çocuklarından biri olduğum halde yanlış yapabiliyorsam, öyleyse senin takip ettiğin Ehl-i Beyt çocukları da yanlış yapabilir demektir. Böylece anlamış oldun ki, doğru her zaman bir yerdedir, o da Ali ile beraberdir. O yüzden adı sünni, şii veya alevi, hangisi olursa olsun, Ali'ye zıt ise, o yanlıştır. O yüzden de bana sünni veya şii birisinin yaptığı yanlışları getirerek kendi yanlışlarından el çekilmesini istemen, doğru bir düşünce değildir. Böylece yine anlamış oldun ki, eğer benim bir davranışımın Ali'ye zıt olduğunu ispat edebilirsen, ben o davranışımı değiştiririm, geçmişte yaptığım gibi, fakat ben de görüyorum ki aynısını ben yapsam ve senin davranışının Ali'ye zıt olduğunu ispat etsem, sen o davranışından el çekmeyeceksin. Atalarımın yaptığı böyle değildir deyip geleneğine devam edeceksin. Atalarım Ehl-i Beyttir deyip kestirip atamazsın; zira sözüne güvenmekte olduğun herkes Ehl-i Beyt'in masum çocukları değildir, Ehl-i Beyt sadece 14 kişidir. Ve madem ki Kur'anı da kabul ediyorsun, işte Allah Kur'anda tam da bu durumu anlatmış ve buyurmuştur ki: "Onlara "Allah'ın indirdiklerine uyun" denildiğinde, onlar: "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız" derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler?" (Bakara Suresi / 170). Allah bu ayeti sana bana indirdi. Böylece bil ki, "ata"larımıza uyacaksak, onlar sadece ve sadece 14 kişiden ibaret olan Ehl-i Beyttir, onun soyundan geldiğini iddia eden şeyhler alimler allameler değildir. Bu kişiler, sadece Ehl-i Beyt'e uyabildikleri ölçüde muteberdir.

                Camilere gelince; cami veya cem evi, bunların hepsi boştur, Kur'anda buyurulduğu gibi, yer yüzü bize mescit kılınmıştır, öyleyse ister cem evi olmuş olsun, ister cami olsun, bir şey değişmez, içindeki ameldir önemli olan. Böylece yine bildim ki, sen sadece ezberden konuşuyorsun, maalesef kardeşim bu durumda bana isnat ettiğin "piyon" yakıştırmasını belki de kendi hakkında tekrar düşün. Çünkü ben hiçbir şekilde cem evine bir itirazda bulunmadığım halde bunu gözüme sokup duruyorsun. "Köylere cami yapıyorlar, biz cem evi istiyoruz" diyerek benim itiraz etmediğim bir konuya delil getiriyorsun. (Sadece bir tek yerde bu konuya değindim, o da Fethullah Gülen gibi İslam düşmanı birinin "cami ve cem evini birlikte yaptıralım" gibi bir projesidir, ki ben onun sadece cem evi değil, cami yaptırmasına da karşıyım. Ki bu konuda da seni şiddetle düşünmeye davet ettim; Fethullah Gülen gibi bir azılı alevi düşmanı nasıl oluyor da cem evi yaptırıyor bunu bir düşün dedim, fakat sen "onun gibilere yanaşmak zorunda kalıyoruz" gibi ilginç bir düşünceyle yetindin. Neden acaba şiilere hiç yanaşamıyor bu alçak da, can düşmanı olduğu alevilere şirin görünmek için cem evi yaptırıyor? Neden şiileri kafir ilan ediyor da alevileri güya kucaklamak için cem evi yaptırıyor, hem de kendi cebinden. Hem de tam alevi-sünni çatışması yaratılmaya çalışılan ve Türkiye'nin taraf olduğu Suriye olayları sırasında? Sen bu sinsi piyonik oyunları "onlara yanaşmak zorunda kalıyoruz" diye özetliyorsun, hayretler ediyorum. Böylece yine görmüş oldun ki, ben camiye de takıntılı değilim, sünni veya şiiliğe de takıntılı değilim.)

                Yine camiler babından, madem ki Kur'an sahihtir, öyleyse Kur'anın ibadette hangi mescide yüzünü dönmen gerektiğini söylediğini biliyor musun? Bakara suresi 149uncu ayette Allah, peygambere ve dolayısıyla müslümanlara ibadet için yüzünü Mescid-i Haram'a çevirmeyi emrediyor ve sonra "bu bir emirdir" diyerek tekit ediyor. Yani "bunu yap" demekle kalmıyor, ısrarla bir de ardına "bu Allah'tan bir haktır" diye de ekliyor, ki ne kadar önemli olduğu anlaşılsın. Şimdi ey kardeşim, madem ki Kur'an haktır, bu ayetteki kesin emre itaat ediyor musun? Burada iki tane önemli nükte var; birincisi, ibadet ederken yüzünü mutlaka Mescid-i Haram kıblesine çevirmek zorundasın, bu farz olan ibadet, yani yatarken, yürürken vb yapılan keyfi ibadet değil, yani Allah'ın yapılmasını istediği ibadet, kıbleye dönerek yapılır. Eğer yüzü kıbleye dönük yapılmıyorsa, o bir ibadet değildir, Allah'ın emrine isyandır. Bu ister namaz olsun, ister semah olsun ister ne olursa olsun. Ki senin tanımadığın birçok Alevi toplulukları vardır ki semah dönmüyorlar, namaz kılıyorlar ama kıbleye dönmeden. Şimdi, sen hangi farz ibabette bu emre uyuyorsun? İkinci nükte de şudur, Allah'ın yüzlerin çevrilmesini istediği yer dünyadaki ilk mescit olan Mescid-i Haramdır-ki bir cem evi değildir, mescittir. Ki onun da aslı "secde edilen yer"dir. Öyleyse secde edilmeyen bir yer, ibadet yeri olarak faziletli değildir, secde olmayan bir ibadet de doğru bir ibadet değildir. Yanlış anlamanı istemiyorum, fakat sen "biz kendi secde ve rukularımızı yapıyoruz zaten" diyerek kestirip atıyorsun, hiçbir delil ve kesin bilgi olmadan, öyleyse ben de diyorum ki, bu durumda herkes kendi kafasına göre yaptığı şeye "bu da benim secdemdir kime ne" diyebilir ve sen ona yanlış yapıyorsun demek hakkına sahip olamazsın. Eğer sen, secde kelimesinin zıddına, biz semahta secde yapıyoruz dersen, öyleyse başka bir alevi çıkıp ben de damdan atlayarak secde yapıyorum, alevilik budur derse, ona ne itirazda bulunacaksın? Kaynaklarda İmam Ali'nin saz çaldığına dair hiçbir bilgi yokken, saz çalarak da ruku edilebileceğini iddia edebilir misin? Eğer kaynaklarda olmadığı halde iddia edersen, öyleyse bir başkası da istediğini uydurabilir ve bu uydurduğu şeye alevilik diyebilir ve ne sen itiraz edebilirsin ona, ne de ben.

                Nihayet şunu bil ki güzel kardeşim, bizler Mehdi'yi bekleyenleriz. Sen diyorsun ya "dilinizi ve elinizi alevilikten çekiniz", neden? Bu kısır düşünceye göre aynı şeyi benim sana söylemem lazım. Çünkü ben Mehdi'yi bekleyen bir Aleviyim ve sen de benim inanmadığım bir şeyi toplumlar arasında "Alevilik budur" diye anlatırsan, öyleyse aynı şeyi benim de sana söylemem icap eder; "siz sazınıza semahınıza inanın bana ne, ama alevilikten elinizi ve dilinizi çekin" derim. Sana böyle bir şey söylemem, fakat alihaydar44 isimli üyeye bunu söyledim! Çünkü o, Hz. Ali'den binlerce yıl evvelden beri aleviliğin böyle olduğunu iddia edecek kadar saçmaladı. Kendisi istediği şeye inanabilir, ona karışmam, namaz yok Kur'an yok Allah yok da diyebilir, ona karışmam, fakat Ali de böyle inanıyordu derse dur bakalım derim. Aradaki farkı anladın mı kardeşim? O kendi inançlarına benim pirim Ali'yi alet ediyor, yani aslında o benim inancıma dil uzatıyor, o yüzden de ben acizane hakkı söylerim; kendi adıma. Yok eğer benim susmam icap ederse, öyleyse senin inandıkların hakkında konuşulduğunda sen de sus. Eğer susmuyorsan, benim de susmamı isteme. Böylece, madem ki ben Mehdi'yi bekleyen bir aleviyim, öyleyse Mehdi hakkında konuşulan her şey beni ilgilendirir, alevilik hakkında konuşulan her şey beni ilgilendirir. Kimisine elim yeter uzanırım, kimisine dilim yeter konuşurum, kimisine ise hak için susarım.

                Bu Ehl-i Beyt dostluğumuzun İmam Mehdi yanında tevhid olmasını diliyorum.

                Yorum


                  #53
                  Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

                  “garipturab” kardeşim,

                  Anlatmaya çalıştıklarımızı, son kez, bir defa da şöyle izah edeyim inşallah: Şii bir insanı düşünelim. Farzedelim ki bu kişi daha sonra, bir şekilde, örneğin, Sünniliğe DÖNÜYOR, Sünniliğe ve değerlerine sahip çıkıyor, savunuyor ve ona göre de amel ediyor!

                  Ve yine varsayalım ki bu (samimi, satılmış, fitneci, zalim, cahil, saf, vs. her neyse artık! Ama dönmüştür-DÖNEKtir neticede!) kişi, artık Şiilikle en ufak bir alakası kalmadığı, Şiilikle hiçbir ilgisi olmayan şeyleri yaptığı-ettiği halde, ve hatta Şiiliğe-Şiilere ve kimi Şiilik değerlerine-YORUMlarına-USULlerine-mukaddesatına da dil bile uzattığı halde, halen de olur olmaz yerlerde çıkıp da hep diyor ki: “Ben Şii’yim. Şiilik budur, benim dediğimdir. Vs., vs.”

                  Şimdi bu kişi halen Şii midir sence de? Bu kişinin bu yapıp ettiği doğru mudur, Şiiliğin ve Şiilerin yararına mıdır, yoksa zararına mıdır? Siz olsanız bu durumu kendinize kabul edebilir misiniz; böyle bir durumda ne yapar, nasıl muamele edersiniz acaba?

                  Saygılarımla…
                  Kızılbaş diyormuş bize imansız,
                  Kızılbaş ne demek bilir misin sen?
                  Ali'den geliyor bizim soyumuz,
                  Kızılbaş ne demek bilir misin sen?
                  Alevi ne demek bilir misin sen?
                  Kızılbaş, Alevi aynıdır.
                  Aşık Gülabi

                  Yorum


                    #54
                    Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

                    Böylece yine benim dediğime geliyorsun sevgili kardeşim; sana göre gelenekleri kabul eden ve sorgusuz sualsiz uygulayan Alevidir, geleneklerin bir kısmını sırf Ali'ye uymuyor diye kabul etmeyen de dönektir. Oysa hayır, gerçek böyle değildir, gerçek Alevi, geleneklere bağlı olan kişi değildir, Ali gibi yaşamaya gayret edendir. Dolayısıyla yineliyorum, eğer kaynak olarak Ehl-i Beyt silsilesini kabul ediyorsak, onlar gibi yaşamayı şiar edinmeliyiz. Öyleyse buna göre sen 14 masumun kaç tanesinden öğretilerini alıyorsun? Onların sadece isimleri mi muteberdir? Örneğin İmam Ali Naki'yi tanıyor ve onun öğretilerini yaşayabiliyor musun? Halbuki zikrettiğin kaynaklarda belki adı bile zikredilmiyor? Hani onlar bizim önderlerimizdi? Tanımadığımız, ilkelerini bilmediğimiz, izinden gitmediğimiz bir önder nasıl olur? Bununla beraber ben de onların çocuklarından biriyim, öyleyse ya benim de hata yapmadığımı söyle, ya da sen de dahil diğerlerinin de hata yapabileceğini kabul et. Bu ikisinden başka seçenek yoktur.

                    Eğer benim şahsıma söylüyorsan, evet, ben "La İlahe"de olduğu gibi bütün gelenekleri reddediyorum, ister şii olsun ister alevi olsun fark etmez, hepsini reddediyorum. Ve "illallah"da olduğu gibi, sadece ve sadece 14 masumu ölçü kabul ediyorum. Sırf bunun için bana "artık sen alevi değilsin" diyorsan, kabul ediyorum, ben gelenekçi bir alevi değilim, ben gerçek bir alevi olmak için Ali gibi yaşamayı öğrenmeye çalışan bir aleviyim. Dolayısıyla benim bu uğurda katettiğim yolları bir itikat değişikliği gibi örneklendirirsen benim hakkımı gasp etmiş olursun. Çünkü benim Ali'ye olan bağlılığım aynıdır ve her adımda onun izinde gidebilmeyi hedefliyorum. Bu minvalde sana soruyorum;

                    Senin kendi şahsın kamil midir? Eğer kamildir dersen, sazın kaynaklarda geçmediğini kendin söylediğin halde bunu ibadet olarak yapıyor olman, kendinle çelişmendir. Eğer henüz kamil değildir dersen, öyleyse bugün yaptığın bir şeyi ileride sen de yanlış olarak görüp düzelteceksin demektir; yahut da inandığın bir şeyin eksik olduğunu düşünüp tamamlayacaksın demektir. İşte ben bu sınıftayım, şahsım kamil değildir ve her gün öğrendiklerimle yanlışlarımı düzeltiyor ve Ali'ye yaklaşıyorum; daha doğrusu bu uğurda çaba gösteriyorum. Dolayısıyla da bana "dönek" demen, ancak ve ancak büyük bir zulüm ve hakarettir; çünkü ben itikadımı değil, yanlışlarımı değiştiriyorum, çünkü ben yerinde sayıp duran değil, Ali'nin ardı sıra yürümeye çalışan biriyim. O yüzden ben bir inanç değişikliğine değil, kemale doğru gidiyorum. Eğer sen gitmiyorum diyorsan, Ali ile aynı yolda değilsin, eğer gidiyorum diyorsan, ileride sende de bazı şeyler değişecek demektir. Aksi halde ya yanlışlarla yaşamaya devam edeceksin, ya da yanlışlarından döndüğünde "dönek" olmayı kabul edeceksin.

                    Vesselam.

                    Yorum


                      #55
                      Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

                      "garipturab" kardeşim
                      Öncelikle benim dediğimde "Alevi olunmaz doğulur" gibi bi anlam kesinlikle yoktur, sadece Alevilik Şiiliğe eşit değildir, KIZILBAŞlılığa, BEKTAŞİliğe eşittir diyorum ve bu yolu kabul ettiğiniz taktirde tabi ki CEMİmize dahil olabilir bizim inancımızdan olursunuz ama şimdi açık bir şekilde değilsiniz.
                      Ayrıca sizin bu muameleleriniz de kötü niyetten başka bir şey maalesef arayamaz oldum; çünkü ikide bir "Alevican"la aramızı bozmaya çalışmanız, sanki alakasız ALEVİlik KIZILBAŞlık anlayışlarımız varmış gibi göstermeye çalışmanız zaten niyetinizin ALEVİ-KIZILBAŞ inancını anlamak değil, aklınız sıra inancımızda çelişkiler varmış gibi göstermek, kendi anladığınız ALİ anlayışınız doğru olduğu misyonerliği yapmak ve Şİİ propagandası yapmaktır. Fakat ALEVİler birbirlerine nefret duyacak önyargılı yaklaşacak insanlar değil, tam tersi birbirini her fırsatta anlamaya çalışan ve herkese CAN olarak yaklaşan insanlardır bunu Alevican'ın üslubundan da bizzat görebilirsiniz, sizin gibi ortaya nifak sokmaya, insanlara karşı düşmanlık uyandırmaya, bir inanca çıkıp da yanlış demeye kalkışmayız, kalkışmamışızdır o yüzden de MARAŞ, SİVAS, ÇORUM gibi onlarca olayda provoke olan bizim insanlarımız değil MÜSLÜMAN geçinen insanlardır. Kendisinin de belirttiği gibi fark ÜSLUP ve DERİNLİK farkından ibaret.
                      ALEVİ kavramına LÜGATİ olarak yaklaşıp Ali demek Benim anladığım Hz. Ali gibi yaşamaktır o zaman da Şİİler de öyledir o zaman ALEVİLİK de ŞİİLİKtir demek kasıtlı değilse cahillik, kasıtlıysa da şerefsizliktir; tekrar söylüyorum Türkiye'de SOSYOLOJIKi TEOLOJIK VE KÜLTÜREL anlamda ALEVİLİK KIZILBAŞ kültürünün eşanlamlısı olarak kullanılmış, son 20 yıl öncesine kadar da asla Şİİlikle eş anlamlı kullanılmamıştır, bunu siz de çok iyi biliyorsunuz.
                      Ayrıca ilk mesajımda ALİ kavramının Alevilikte İmam Ali'yi KIRKLAR CEMİ'NIN BAŞI olarak kabul ederek KIRKLAR CEMİNIN yolundan gitmek ve de Ali kavramının İNSANI KAMİL mertebesine ulaşan insan olarak kullanıldığını belirtmiştim ve ALEVİ tanımlamamızın nedeni budur; ŞERİATIN anladığı ya da anlattığı Hz. ALi değil, KIRKLAR MECLİSİNİN HZ. ALİSİ.
                      BANA KİŞİSEL BİR ALEVİLİK yorumum varmış gibi yorum yapıp ALEVİLİĞİ KÜÇÜK DÜŞÜRMEK İÇİN BAHANE ARAMA, çünkü ben sırf böyle diyemeyesin diye ALLAH konusunda da KURAN konusunda da ALİ konusunda da tüm açıklamalarımı ALEVİ kavramları ve deyişlere dayanarak yaptım; hala ben uydurmuşum gibi yapman üstüne de sanki Alevican asla katılmicakmiş gibi bi hava yaratmak için çırpınman sadece kendini ne kadar aşağı çektiğinin göstergesidir.
                      Ayrıca ALEVİ DEDELERİnin yetiştiği dergahlar bağlı olduğu OCAKlar ve her bir dedenin bağlı olduğu başka bir mürşit olup; BİLGİ rasgele kulaktan duyma olarak değil yoğun bir eğitim sonucu ve ANADOLUNUN dört bir tarafıyla koordine halde aktarılmıştır.
                      Sana tek kaynak saydığın KURANdan bazı açıklamalar yapıcam ama öncelikle şunu da bil ki HALA KABUL ETMEMEKTE İNAT ETTİĞİN ÜZERE SENİN ALİ'NİN YOLUNDAYIM DEDİĞİN DE ALLAHIN EMRETTİĞİ NAMAZ DEDİĞİN DE ÇOK SONRALARI YAZILMIŞ ESERLERDEN YAPILAN YORUMLAR, BİZ ABDAL MUSA'NIN HALLACI MANSUR'un, NESİMİ'nin PİR SULTAN'ın uğruna can verdikleri yorumları ve açıklamalarıyla onların yolunu SEN KALKIP da bir kaç SÜNNİ Şİİ alim böyle diyo sizin ki değil benim ki doğru yol dedin diye bırakıcak değiliz.
                      Ve de SENİN BU KADAR SAVUNDUĞUN YOLU YÜRÜYÜNCE ELDE EDİCEĞİN NEDİR, CENNETİN HURİ KIZLARI MI, YOKSA KÖŞKLER Mİ AKLINDAKİ? BELLİ BİR ŞEKİLDE ISRAR EDİYORSUN ÇÜNKÜ SİZİN KIT DİNİ GÖRÜŞÜNÜZ DE DİN HESAB İŞİNDEN İBARET, SANKİ İBADET SADECE BELLİ ŞEKİLLE YAPILACAK Kİ CENNET İÇİN KABUL EDİLSİN? ALEVİ- KIZILBAŞ inancı zaten CENNET-CEHENNEMi bile nefsi yenemeyenlerin bir dayanağı olarak görmüş ve nefsini yenenlerin bu hevesleri geçip tek dertlerinin HAKK'IN DİDARINI BULMAYA; HAKKI HER YERDE VE HER ŞEYDE HAZIR GÖRMEYE olduğunu her fırsatta dile getirmişlerdir ve de ERENLERİMİZ OZANLARIMIZ bunu kuru lafla değil YAŞAYARAK, AŞKLA, O MERTEBEYE GELMEK İÇİN ÖMÜRLERİNİ BAZEN CANLARINI PAHASINA harcayarak açıklamıştır; böyle açık bir hakikat varken hala kimsenin gidip görmediği CENNET için ömrümü harcicam dersen o senin bileceğin iş.
                      ALEVİLİĞİN BİNLERCE YILLIK OLMASINI SAÇMALIK SAYMIŞSIN SEN İSLAMI Bİ TEK ARAPLARIN YAŞADIĞI KURANA DAYALI İSLAM MI SANIRSIN; İSLAM ŞEKİL DEĞİL ÖZDÜR VE BU ÖZ KURANDA DA BELİRTTİLDİĞİ GİBİ İBRAHİM PEYGAMBERDEN BERİ VARDIR:
                      BAKARA 135:Ve dediler ki: “Yahudi veya hristiyan olun ki, hidayete eresiniz.” De ki: “Hayır. İbrâhîm'in dîni hidayete ermiştir.” Ve o, müşriklerden olmadı.
                      ALİ İMRAN 52:İsa onların inkârlarını hissedince: "Allah yolunda yardımcılarım kim?" dedi. Havariler: "Allah yolunda yardımcılar biziz. Allah'a iman ettik. Şahit ol ki, biz muhakkak müslümanlarız." dediler.
                      TEVRAT, İNCİL,ZEBUR'Dan bugün kaç müslüman'ın haberi var hem de onlarca ayette onlara da iman edilmesi, onların da yolundan gidilmesi belirttiliği halde (ALEVİLİKTE HEP VURGULANAN DÖRT KİTAP DA HAKK):
                      BAKARA 136: Deyin ki: “Biz Allah'a, bize indirilenlere, İbrâhîm (as.)'a, İsmail (as.)'a, İshak (as.)'a, Yâkub (as.) ve torunlarına indirilenlere, Musa (as.) ve İsa (as.)'ya verilenlere ve (diğer) nebîlere, Rab'leri tarafından verilenlere (sahife, kitap ve vahiylere) îmân ettik. Onların arasından hiçbirini ayırmayız (fark gözetmeyiz). Ve biz, O'na teslim olanlarız.”
                      KURANIN KENDİSİNDE HER ÜMMETE KENDİ DİLİNDE BİR YOL GÖSTERİCİ VERİLECEĞİ, EVLİYALARLA AKIL DANIŞMAK GEREKTİĞİ VE HER ÇAĞA GÖRE FARKLI GEREKSİNİMLERİN OLABİLECEĞİ BİLDİRİLMİŞTİR( ANADOLU EREN OZAN VE EVLİYALARINI AŞAĞILAYAN EKSİK GÖRENLERE):
                      YUNUS 47:Her ümmetin bir resûlü vardır. Onlara, resûlleri geldiği zaman onların aralarında adaletle hükmolundu. Onlara zulmedilmez.
                      İBRAHİM 4:Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye.
                      RA'D 38: HER DEVRİN BİR HÜKMÜ VARDIR
                      ALEVİLİĞİN BELLİ BİR KIBLE KABUL ETMEYİŞİNİNDE VE ALLAHI EN İYİ YANSITAN VARLIK OLARAK İNSANI KAMİLİ KABUL GÖRÜP ONA SECDE ETMESİNDE; EVRENİ ALLAH'IN TECELLİSİ OLARAK GÖRMESİNİ ŞÜPHESİZ ŞU AYET DE AÇIKLAYABİLİR:
                      BAKARA 115:
                      Ve doğu da Allah'ındır batı da. Artık hangi tarafa dönerseniz dönün, Allah'ın Vechi (Zat'ı) işte oradadır. Muhakkak ki Allah Vâsi'dir
                      HİCR 49:Artık onu dizayn edip, içine ruhumdan üflediğim zaman, hemen ona secde ederek yere kapanın!h
                      DAHA NİCE OZANLARIN, ERENİN; EVLİYANIN; DEDENİN NİCE BATINI ANLAMLA AÇIKLAYACAĞI AYETLER VARDIR DÖRT KİTAPTAN DA; BİZ AHLAK OLARAK DA MANEVİYAT OLARAK DA SİZİN ANLADIĞINIZ KIT İSLAMI DEĞİL, İBRAHİMDEN BERİ VAR OLAN DÖRT KİTABI DA KAPSAYAN İSLAMI YAŞARIZ; ŞEKİLLE, EĞİLİP KALKMAYLA Bİ YERE VARACAĞINI DÜŞÜNEN ARAP İSLAMINA İNAT; SAZIMIZLA SEMAHIMIZLA AŞKLA, ŞEVKLE HAKK'A YAKINLAŞIRIZ.

                      Yorum


                        #56
                        Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

                        @alihaydar44, kardeşim siz yine Allah'ın buyurduğu gibi kitabın bir kısmını kabul ediyor bir kısmını ise reddediyorsunuz. Allah kulunu tanıyor muhakkak. Allah'ın emrettiği gibi yüzünü Mescid-i Haram'a dönmeyen herkes "doğu da Allah'ındır, batı da Allah'ındır" ayetini bahane ediyor. Elbette doğu ve batı Allah'ındır, fakat senin bir yere dönmeni istiyor, Allah'ın senden bunu istemesi neden zoruna gidiyor ve bundan neden kaçınıyorsun? Yer yüzü Allah'ındır, sen de Allah'ın mülküsün, öyleyse Allah'ın dön dediği yere dönmemen nedendir?

                        İkinci olarak, seninle Alevican'ın arasını açmak benim çıkarıma değildir; tam tersine (inanç olarak) senin alevilerle şiiiler arasına (bilerek veya bilmeyerek) sokmaya çalıştığın nifakla mücadele ediyorum. Siz gerçekten kendi tarihinizden de bihabersiniz ve buna rağmen binlerce yıldır alevilerin bu şekilde yaşadığını iddia ediyorsunuz. Suriye'deki alevileri tanıyor musunuz? Zerre kadar bilginiz yok bu konuda. Ya Irak'taki? Ya İran'da veya Lübnan'daki? Hiç birinden zerre kadar haberiniz yok. Peki onlar senin inandığın gibi mi inanıyor? Tabii ki hayır. Sen bütün dini, bütün aleviliği bütün Ali'yi hepsini anadoludaki bir tek tekkeye mi bağladın abicim? Ali'nin yaşadığı topraklarda onun soyundan gelen çocuklarının yaşadığı aleviliği tanımıyorsun, oradaki alevilerden haberin yok, nasıl yaşadıklarından haberin yok, bütün buna karşılık bana "alevi değilsin" diyorsun. İşte ben de tam bu noktada gerçekte senin alevi olamadığını söylüyorum. Ve bütün bu habersizliğine rağmen, yani bütün bu aleviliği kısıtlayışına rağmen "senin sandığın Arap İslamı"nı kabul etmiyoruz diyorsun. Halbuki kendi ağzınla da itiraf ediyorsun ki senin bütün bildiğin "TÜRKİYE'de sosyolojik teolojik ve kültürel alevilik". Madem ki sen Ali'nin yoluna Arap aleviliği diyorsun, seninki daha kötüdür çünkü "Türk aleviliği"dir ve içinde Ali de yoktur.

                        Nitekim o Arap İslamı diyerek dalga geçtiğin İslam, Hz. Muhammed Mustafa'nın İslamıdır. Aksi halde bu kıt anlayışa göre senin inandığın da Yahudi İslam'ı olmalıydı. Hz. İbrahim'e dayandırdığına göre İbrani İslam diyebilir miyiz ona? Gördüğün gibi bu bakış açısı çok kıt. Yani hem inancı Türkiye'ye ve hatta onun da içinde küçük bir gruba sınırlamışsın, hem İbrahim'e dayandığını iddia ediyorsun, hem de İbrahim'in soyunun devamına "Arap İslamı" diyerek küçümsüyorsun. Neresinden tutsan tutarsız ve elde kalıyor. İşte tam da bu noktada aynı olduğunu zannettiğin AleviCan'dan da çok farklı inanıyorsun. Sana göre alevilik Ali'den önce de vardı, Ali'ye bağlı değil, sana göre Kur'an mahruftur. Sana göre tek yaratıcı Allah fikri de stabil değildir, yani bir çeşit ışık vardır, herkes oraya ulaşabilir, adına Allah deyip dememenin çok önemi yoktur vs. İşin ilginç yanı "aleviliği tanımak niyetinde değilsin" diyorsun, içinden gelmiş olduğum kültürden beni dışlaman, gerçekte belki senin kötü niyetinden kaynaklanıyor. Zaten de içinden geldiğim ve onunla yetiştirildiğim bir kültürü tanımamdan mı bahsediyorsun gerçekten?

                        Ayrıca inandığını iddia ettiğin Kur'an diğer kitapların hükmünü ortadan kaldırırken ona imanın neden zayıflıyor? Dört kitabın hak olduğu konusunda hem fikiriz, fakat onların hepsini gönderen Allah iken ve gönderdiği son kitapta diğerlerinin hükmünü kaldırdığını açıklamışken, Allah'ın bu emrine de isyanın neden? Ve gerçekten O'nun emrine isyan ederek O'nun kitaplarının sana bir faydası olacağına mı inanıyorsun? Bu konuyu neden şahsileştiriyorsun anlamak güç. Birine inanmanı söyleyen Allah idi inandın, diğerine inanmanı söyleyen Allah idi ona da inandın, öncekinden vazgeçmeni söyleyen de Allah'tır onu reddettin.

                        Son olarak, inandığını iddia ettiğin Kur'andan kendi aleyhine delil getirmişsin. Birincisinde Bakara Suresinin 135inci ayetini getirmişsin ki, o ayet benim dediğim gibi öncekilerin hükmünün kaldırıldığını gösteriyor. Çünkü Kur'an henüz inmemişken Yahudiler ve Hristiyanlar kendi dinlerinin hak olduğunu söylüyorlardı, yani kendi kitaplarına inanılmasını istiyorlardı ve Allah bu ayetle onların hükmünü kaldırarak, hayır dedi, İbrahim'in dini sizin şu anda tahrif ettiğiniz şey değildir, o haniftir. Dolayısıyla da aynı anda hepsinin birden hak olamayacağını da beyan etmiş oluyor.

                        İkincisinde Hicr suresinin 49uncu ayeti yazmışsın, o 29uncu ayetidir yazım hatası olmuş galiba. İşte bu ayette de yukarıda yine benim söylediğimi ispat ve kendi düşünceni batıl etmişsin. Senin kendin delil getirdiğin ayete göre Allah ona secde etmeni istiyor. Gerçekten de senin secden nerededir ve nasıldır? Ben inandığım zaman, Allah'tan olana inanıyorum, eğer inancımda Allah'ın beğenmediği bir şey görürsem değiştiriyorum, Allah ne emretmişse onu yapmaya çalışıyorum. Sen buna "Arap İslamı" diyorsun. Buna karşılık sen ise Allah'ın emirlerine isyan ediyorsun, itiraz ediyorsun, kitaba göre değil geleneğe göre yaşıyorsun, Ali'den daha önce alevilik olduğunu iddia ediyorsun ve gerçek İslam bu oluyor? Gerçekten bu nasıl bir tutarsız düşüncedir? Benim inandıklarımda benim şahsi bir çıkarım yoktur, Allah'ın hoşnut olduğu şeyler başımın tacıdır, hoşnut olmadığı şeyler ise benim karşımdadır ve ben bundan gücenmiyorum. Yani benim şahsımın Allah'ın karşısında hiçbir hükmü yoktur. Öyleyse bu dediklerimde benim çıkarım da yoktur. Fakat sen ise geleneklerini anlatıyorsun, bu senin şahsındır, Allah'ın hükmüne karşılık kendi nefsini tercih etmendir.

                        Üçüncüsünde Yunus Suresi 47. ayeti ve İbrahim Suresi 4. ayeti getirmişsin; ki onlar da senin "Arap İslamı" diye küçümsediğin anlayışın gerekçesini ortaya koyan, yine senin düşünceni batıl eden ayetlerdir. Hem her kavme kendi diliyle resul gönderildiğini kendin ayetle ispat ediyorsun, hem de o kavme kendi lisanıyla gönderilmiş peygamberi aşağılıyor ve "Arap İslamı" diyorsun. Daha iyisini istersen Yusuf Suresi 2. ayete bak: "Biz Kur'anı Arapça indirdik ki akıl edesiniz diye." İşte bu, Allah'ın senin isyan ettiğin ayetidir. Subhanallah, gerçekten kendi aleyhine bu kadar delil toplayıp sonra da yine de yanlış düşüncede ısrar etmek çok ilginçtir.

                        Yorum


                          #57
                          Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

                          @garibturab kardeşim, ALEVİ inancı söz konusu olunca dedelerinden, babalarından geleni sorgulamayı, küçümsemeyi onlara yanlış yapıyorsunuz diyip kendi ALEVİliğini öğretmeyi biliyorsun ama bakıyorum KURAN ve kendi anladığın İSLAM'ı sorgulama konusunda aynı samimiyeti göstermiyorsun. Bir şeyi Allah emretti diye mantığa uygunluğunu tartmadan kabul etmek de bağnazlıktan başka bir şey değildir.
                          İran'daki Ehl-i Hakk Yaresan topluluğunu, Irak'taki Kakaileri ve Suriye'deki Nusayrileri elbette biliyorum ve hepsi de Anadolu Aleviliğiyle bağlantılı inançlardır.
                          İşte sana hakim olan bağnazlık, insanları inançlarıyla sorgulama, sadece kendi inancını doğru kabul etme fikri kendini nasıl da belli ediyor, sanki farklı bir inanca sahip olmak ayrımcılıkmış da nifak sokmakmış da Şiileşmemiz kardeşlik adınaymış algın da bundan olsa gerek. ALEVİLİĞİN ŞİİLİKTEN AYRI ÖZGÜN BİR İNANÇ OLDUĞUNU KABUL ETMEK NİFAK SOKMAK DEĞİLDİR, asıl farklı İNANÇLARI kabullenemeyen yobaz kafalar, ALEVİLİĞE şiileşmesi gereken bir topluluk gözüyle bakıp nifak sokmakta, öncelikle Şii ve MÜslümanlar açısından başka türlü bir ALEVİLİK algısını kesinlikle kabul edilemez hale getirip düşmanlık yaratmak da ve Aleviler açısından da kendi inaçlarını ifade özgürlüklerini ellerinden almaktadır.
                          Okuma konusundaki yeteneksizliğin de ANADOLUdaki tek bir tekke ifadesinden belli; sana ben onlarca fikir adamı,evliya, eren, ozan, onlarca ocak ve dergah adı saydığım halde bunu diyebiliyorsan zaten yorum yapmaya gerek duymuyorum.
                          "Bir çeşit ışık" diye ifade etmen de zaten tasavuftan ne kadar uzak olduğunu açıkça gösteriyor, NUR suresi 35. ayeti okumanı tavsiye edicem sana. Ayrıca Kaf suresi 16. ayette de "Şahdamarından yakın" ifadesi Allah'ı uzaklarda değil ,kendi özünde aramayı ifade eden "ENEL HAKK" anlayışının da başka bir ifadesidir.
                          Evet ARAP İSLAMI diye dalga geçiyorum çünkü bu sizin dinin esasını bazı hareket ve ritüellere indirgeyen mantığınızı ifade ediyor. Yahudi İslam'ı diye bir ifade kullanman da zaten KURAN konusunda bile ne kadar bilgisiz olduğunu gösteriyor çünkü onlarca ayette KURAN'ın tevrat'ı doğrulamak için gönderildiği, daha önce peygamber gönderilmemiş ARAP kavmini bilgilendirmek için ARAPÇA olarak MEKKE çevresine gönderildiği ve de Yahudilerin de İbrahim'in de İsa'nın da MÜSLÜMAN yani ALLAH'A teslim olanlardan olduğunu belirtiyor. EN son yazdığın açıklamadan tek anladığım ya ARAP asıllı olduğun ki buna saygı duyarım ya da ayetleri yanlış okuduğundur. Çünkü ayette açıkça belirtilen ARAPLAR anlasın diye ARAPÇA indirildiğidir. (Fussilet 44, Şura 7, Ahkaf 12, Kasas 46, Meryem 97)
                          Hatta inatla her bir sözünün ALLAH sözü olduğunu belirttiğin KURAN Tekvir 19 ve Hakka 40. ayetlerde bunun Resulün sözü olduğunu belirtiyor.
                          Kuran'da İNCİL'İn ya da TEVRAT'In tahrif edildiği değil, onların kendi ümmetlerine indirildiği, ARAP milletini bilgilendirmek için de KURAN'la onların doğrulandığı yukarıda belirttiğim ayetlerde açıkça bellidir. Bu ayetlere rağmen ALLAh'ın onların hükmünü kaldırdığını iddaa etmek de ya diğer dinlere düşmanlık uyandırmak içindir ya da cahilliktendir.
                          Kaldı ki bugün Müslüman geçinenlerin Hristiyanlıkta en çok eleştirdiği TESLİS ve ALEVİLİKTE eleştirdikleri Hakk-Muhammed-Ali (ALLAH'In hiç bir şeyden ayrı olduğunu kavramayanlar için şirk koşmak oluyormuş ya) Meryem suresi 17. ayette " Biz ona ruhumuzu beşer suretinde gönderdik" diyerek destekleniyor.
                          HİCR suresi 29. ayeti demek istediğim doğrudur orada ALLAH kendisine değil ADEM'e secde edilmesini istiyor çünkü SECDE suresi 9.ayette de belirtildiği gibi ALLAH zaten insanı kendi ruhundan üfürerek var etmiştir, yani ALEVİLİKTE açıkladığımız gibi kendi varından var etmiştir ve şüphesiz ki onu bir taş yapıdan ya da duvardan daha iyi temsil eder. Bir çok ayette belirtildiği gibi esas olan RABB'ini bulmaktır, RABB öğretmendir ve RABB'ine yani MÜRŞİD-İ KAMİL'E varmayan insan duvara secde ederek ALLAH'A secde ettiğini sanmaya devam eder. O yüzden ALEVİLİKTE secde ADEME daha doğrusu İNSANI KAMİL olan insanadır çünkü HAKK'ın bilgisine erişen insan zaten HAKK'tan ayrı değildir.
                          Allah'ın hoşnut olduğu şey ona samimiyetle yönelmemiz, nefsimizle mücadele etmemiz ve yarattıklarına muhabbet duymamızdan başka bir şey değildir; evet ben geleneğimi anlatıyorum aslında sen de farkında olmadan ARAP geleneğini anlatıyorsun; ne yazık ki EMEVİ ve OSMANLI zihniyetinin ARAP'a verdiği kutsallık sanki onun geleneği benimkinden üstün olup, ALLAH'a ulaşmanın tek yoluymuş algısı yaratıp; NAMAZ,ORUÇ gibi ibadetlerin dayatılabilmesine yol açıyor. Halbuki Ankebut suresi 47. ayette "en büyük ibadet ALLAH'ı anmaktır" denilirken ve de CEM'de ALLAH'ı(tabiki VAHDET-İ VÜCUD ve ENEL HAKK şeklinde gördüğümüz) anmaktan başka bir şey yapılmazken, KİLİSE ve SİNAGOGda da aynı şey yapılırken BİR İNANCI ALLAH'ın TEK DOĞRU YOLU GİBİ GÖSTERMEK ve kavgaya tutuşmak nedendir çok garip. Benim burda senin tabirinle dalga geçtiğim ARAP'ın İSLAM'ı yaşama şekli değil, her diğer inanç gibi buna da saygım vardır; tüm bu açıklamalarıma( hem de senin ısrarla deyişleri ve ozanları yok sayman üzerine tek kaynak saydığın KURAN'DAN) rağmen onun tek DOĞRU YOL olarak dayatılmasıdır.
                          Ayrıca peygamberin ALLAH'a ulaşmasının doğuştan seçilme değil kendi İLİM ve ÇABASIYLA olduğu; Yusuf 3, Rad 37, Taha 114. ve İsra 97. ayetlerde; İNSANIN İYİ İŞLER YAPARAK ALLAH'A SEVGİLİ OLMASI( TASAVVUF ve ondan bağımsız olmayan ALEVİLİKTE belirtildiği gibi Meryem 96.ayette bellidir.
                          Bütün bunları anlatmamdan niyetim de şudur ki, doğru yolda olunduğunu belirleyen NAMAZ,ORUÇ gibi şekilsel ibadetler değil, AHLAK, NEFSLE MÜCADELE gibi ÖZLE ilgili durumlardır işte eleştirdiğim ARAP İSLAMI sizin bu şekilleri dinin gerekliliği diye dayatmanızdır çünkü bizim bakışımız da ibadet şekilleri kültür, topluluk ve çağlara göre değişen bir durum olup, bir yolun doğruluğunu belirleyen ön koşul değildir. NİTEKİM ALEVİ İNANCININ bakış açısında HRİSTİYANLIK, YAHUDİLİK, SÜNNİLİK, ŞİİLİK hatta ALEVİLİĞİn hiçi biri sizin iddaa ettiğiniz gibi yanlış yol değildir, tam tersi hepsi ALLAH'a yöneldiği için ve İYİ AHLAKla uğraştığı için özünde birdir, mesele İNSANların hangi yoldan olurlarsa olsun onu ne kadar samimi sürdükleridir.

                          Yorum


                            #58
                            Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

                            Anlattıklarımı kısa ve öz bir şekilde güzelce ifade etmek için, gene bir deyişle bitiriyorum:

                            Bütün evren semah döner
                            Aşkından güneşler yanar
                            Aslına ermektir hüner
                            Beş vakitle avunmayız


                            Canan bizim canımızdır
                            Teni bizim tenimizdir
                            Sevgi bizim dinimizdir
                            Başka dine inanmayız


                            Hüdayiyim hüdamız var
                            Dost elinden bademiz var
                            Muhabbetten kalamız var
                            Ölüm ölür biz ölmeyiz

                            Yorum


                              #59
                              Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

                              Gördüğün gibi sen Kur'an ayetlerini reddedebiliyorsun, fakat AleviCan'ın reddettiğini görmedim. Öyleyse sizin aynı olmadığınızı söylediğimde, bu nifak senin hoşuna gideni kabul edip hoşuna gitmeyeni reddetmenden kaynaklanıyor. Ve ortadan ölçüyü kaldıran kişinin kendine delil olarak getirebileceği sadece ve sadece kendi sözüdür. Senin misalin, tartıyı ortadan kaldırıp kendi kafana göre "bu bir kilodur, şu ise iki kilodur" demen gibidir. Dolayısıyla sen hiç kimsenin değil, hiçbir belgenin değil, Allah'ın değil, Ali'nin değil, sadece kendi nefsinin hoş gösterdiğine inanıyorsun. Senin için doğruluk, sadece senin beğenmen veya beğenmemenle ilgilidir. Yahudi ve Hristiyanların dininin hanif olmadığını, İbrahim'e uygun olmadığını apaçık ortaya koyan ayeti kendin yazdın buraya, şimdi onu kendin reddediyorsun. Elbette ki biz seninle aynı alevilerden değiliz, çünkü sen nefsine itaat ediyorsun, Ali ile Allah ile alakan yoktur. Hatta eğer hoşuna gitmezse kendi sözünü bile yiyorsun, Yahudi ve Hristiyan ayetini önce delil getirip sonra senin zıddına çıkınca itiraz etmen gibi. Bende ise Allah'ın hakkı her zaman haktır, hoşuma gitmediği zaman Allah'ı reddedecek değilim.

                              Diğer ülkelerdeki alevi topluluklarının bir kısmının ismini getirip "bunlar da anadoludaki alevilik ile bağlantılıdır" şeklinde yetersiz bir cümle kurmuş olman da bunun ayrı bir ispatıdır. Adını zikrettiğin toplulukların "benzer" özellikleri vardır sadece, diğer bütün insanların benzer özellikleri olduğu gibi. İnanç olarak ise müthiş zıtlıkları vardır. Bu zaten kendi sözünü yemenin bir başka delilidir aynı zamanda. Çünkü sen sadece Türkiey'deki aleviliği baz alıyordun, şu anda ise onların da "bağlantılı" olduğunu söylüyorsun, oldukça muğlak bir ifade. Buna kalırsa zaten bütün insanlar Hz. Adem'den dolayı bağlantılıdır. "Bağlantılı" demek çok yetersiz, anlamsız ve meramı ifade etmiyor. Eğer birbirine tamamen zıt şeyler barındıran düşünceler bile "bağlantılı" olabiliyorsa, ikisi de Ali gibi yaşamak esasına dayalı olan şiilik ile gerçek alevilik nasıl "bağlantılı" olamıyormuş?

                              Kendi sözünden başkasını delil kabul etmediği halde kendi sözü çelişkilerle dolu olanın misali ne de acayiptir. Sonra "hüner aslına ermektir" gibi şiirlerle ameli reddedip de aslına erememiş olanın durumu ne acıklıdır. Ameli reddetmek için bu tür deyişleri gerekçe gösterenlerin o deyişlerdeki aslına ulaşmaktan çok uzak olduklarını görmek ne de üzücüdür. Mesela adını zikrettiğin gruplardan bir kısmı "namaz bizim için değil, namaz aslına ermemiş olanlar içindir" der. Yani sen namazı reddedersin, onlar kabul eder, ama "aslına ermemiş olanlar için". Birbirini tekfir eden kimselerin, tüm toplumların birden erdiğini düşünenlerin basireti ne de kapalıdır. Eğer sen bir şiir okuyarak aslına erme hüneri gösterdiysen, bütün şiirlerden güzel olan kur'an ile biz dünden ermiş olmalıyız.

                              Vesselam.

                              Yorum


                                #60
                                Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

                                Bak kardeşim, öncelikle kendi nefisime itaat ettiğim gibi çirkin bir ithamı kesinlikle kabul etmiyorum, sana onlarca kez açıkladığım gibi benim sürdüğüm yol, her Anadolu Alevi'sinin kabul edeceği gibi HACI BEKTAŞ VELİ'nin HALLAC-I MANSUR'un ŞEYH BEDRETTİN'in, NESİMİ'nin, MUHİDDİN'İN ARABİ'nin yoludur,tasavvuf yoludur, hakikat yoludur. Bu zatların hayatlarını araştırırsan göreceğin gibi hepsi Kuran, hadis ve nice İslami ilimde alim olmuş olup, HAKİKAT'e katı kurallarla şeriatla değil; mürşid-i kamiline vararak aşkla,ikrarla,muhabbetle varılacağını ve önemli olanın ibadetinin şekli değil özü olduğunu bildirmişlerdir. Ayrıca ALEVİ yolunda "nefisini bilen Hakk'ını bilir" ve "Nefs şeytanın kendisidir" sözleri yolumuzun nefsle mücadele ve bunun sonucunda Hakk'a ulaşması üzerine kurulu olduğunun bir kaç delili.

                                Bağlantılı dememin sebebi, örneğin Ehli Hakkların önderi Sultan Sahek'in Hacı Bektaş Veli dergahında yetişmesi gibi somut bağlantılardı ama bunu düşünmek yerine adını bile bilmediğin toplulukların zıt inançları olduğunu öne sürmeyi yeğledin. Oysa madem seni daha iyi aydınlatıcak saydığım inançlar ANADOLU ALEVİLİĞİNİN direk kollarıdır; gerek müzik ve semahla ibadet açısından, gerek Muhammed-Ali'de Allah'In zuhur ettiği düşüncesi, Enel Hakk, Vahdeti Vücut, ve bir pire ikrar vererek ruhun olgunlaşıp Hakk'a kavuşması sürecini esas aldığından HİÇ BİR ZITLIK içermeyen inançlardır araştırabilirsin( Tekrar hatırlatim: İran'da Ehli Hakklar, Irak'ta Kakailer, Suriye'de Nusayriler)

                                AleviCan'ın Kuran'ı reddetmemesi onu senin anladığın anlamda kabul etmesi anlamına gelmiyor; işte senin gibi MİSYONER FİKİRLİ, BAĞNAZ insanlar ALEVİLİĞİN KENDİ İNANÇ SİSTEMİNDEN HABERDAR OLMAYIP KURAN, HAKK-MUHAMMED-ALİ, KIRKLAR CEMİ gibi kavramların ALEVİ inancında aldığı farklı anlamları ve derinlikleri bilmeden KENDİ ANLADIĞINIZ ŞEKİLDE DAYATMA yoluna başvurduğunuz için ben de açıkça KURAN diyince illa senin gibi kabullenmemizi bekliyorsan bunu REDDETTİĞİMİ belirtiyorum. HİÇ BİR ALEVİ KURAN'DA YER ALAN ŞERİAT HÜKÜMLERİNİ KABUL ETMEZ; BU HÜKÜMLER ANLAYAMAMIŞ DA OLSAN YAZDIĞIM AYETLERDE BELİRTİLDİĞİ GİBİ "KENDİLERİNE DAHA ÖNCE PEYGAMBER GELMEMİŞ, İNATÇI ARAP KAVMİNİ YOLA SOKMAK İÇİN ARAPÇA GELMİŞ HÜKÜMLER"dir, farklı bir çağda, farklı bir kültürde bunların aynı şekilde kalacağını düşünmek yobazlıktır. KURAN'IN ALEVİLİKTEKİ YERİNi SANA ŞU ŞEKİLDE İFADE EDECEĞİM: ZAHİRİ ANLAMI KESİNLİKLE REDDEDİLİP, BATINI ANLAMLARI HAKİKATE İŞARET EDEN ANLAMLARI KABUL EDİLMEKTE; AYRICA KURAN-I NATIK ve TELLİ KURAN İFADELERİ de bu özü bizlere en iyi anlatacak olanın kitabı kuru kuru okumak değil bir İNSAN-I KAMİLDEN dinlemek ya da gönülleri titreştirecek şekilde sazımızla ifade etmektir. (bu kendi nefsimle durup ortaya nifak sokmak için verdiğim bir karar değil, demin saydığım büyük zatlar yanında, Şah Hatayi, Virani, Pir Sultan Abdal gibi Ulu Ozanlar aracılığıyla yaşatılagelen ORTAK inançtır)

                                Sözümde bir çelişki yoktur kardeşim; ayetler hakkında yazdığın yorumlar ya zahmet edip okumadığını gösterir ya da okuduğun tefsirin kendi inancının sabit kılmak için her türlü eklemeyi ve değiştirmeyi yapmayı çekinmeyenlerden olduğu.
                                Bakara 62. ayette: ''şüphesiz o kimseler ki îmân etmiştirler, bir de o kimseler ki Yahudi olmuşturlar, ayrıca Hristiyanlar ve Sâbiîler; her kim Allâh'a ve o son güne inanmış, ve Salih bir amel de işlemişse; onlar için Rableri nezdinde ecirleri vardır. Onlar üzerine hiçbir korku yoktur ve ancak onlar mahzun olmayacaklardır." ifadesi, Casiye 28.ayette" Her ümmet kendi kitabına çağırılır" ifadesi meselenin Yahudi, Hristiyan, Sünni, Alevi olmaktan öte ALLAH'A YÖNELMEK ve İYİ AMELLER YAPMAK olduğunu göstermez mi?



                                Son paragrafta gene bir kelime oyunu yapmışsın; kendisi için gerekli olmadığını görmek reddetmek değil midir? Eğer benim reddediğimi ima ederken, NAMAZ yapanlara karşı bir kasıt içinde olduğumu belirtiyorsan, benim NAMAZ kılana karışmak gibi bir niyetim yoktur ancak saygım vardır; fakat ısrarla KENDİ İNANÇ, KÜLTÜR ve GELENEĞİMDE namaz olmadığını ve gerek de olmadığını bunu ALLAH'ın vazgeçilmez bir emri olarak algılamanın da sizin Kuran yorumunuza bağlı olduğunu savunuyorum. Bak sen de en azından o adını zikrettiğim gurpların varlığını biliyormuşsun işte ben de onlardanım ve ALEVİ'yim. O dedikleri laf da şudur; HACI BEKTAŞ VELİ'nin öğretisinde ruhun manevi olgunluk aşamalarına göre dört kapı kırk makam vardır ve bunlar ŞERİAT, TARİKAT, MARİFET, HAKİKAT'tır.

                                ŞERİAT insanın kendisi ve Allah hakkında düşünmeden belli şekilleri uyguladığı ve ibadeti cennet hevesi ya da cehhenemden sakınma adına yaptığı safhadır. TARİKAT ise, insanın bundan ötesini arzulayarak bir İNSAN-I KAMİL'e bağlandığı, Allah ve kendisi hakkında düşünerek katı din anlayışına göre küfre gittiği, Allah ve yarattıklarına sevgi ve muhabbet duymayı amel olarak kabul ettiği aşamadır. Burada hemen belirteyim, gene tasavvuf konusundaki bilgisizliğin, bu düşünceyi SANKİ TÜM TOPLUMUN BİRDEN ERDİĞİ gibi sığ bir şekilde ifade etmene neden olmuş, öncelikle ikrar vermeyen, bir mürşid-i kamile varmayanın, içinde aşk ve muhabbet olmayanın doğuştan böyle bir aşamaya eren bir topluluktan olma gibi bir iddaası olamayacağı gibi; EREN olmak, HAKİKATLE bütünleşmek öyle senin dalga geçtiğin gibi bir anlık, bir şiirle olmayacağı gibi Kuran okumakla olacak şey de değildir. İKRAR VERİRKEN MÜRŞİD ŞU GÜLBENGİ OKUR Kİ "bu yol ateşten gömlek demirden leblebidir, giysen giyemez yesen yiyemezsin, gelenin malı dönenin canı, gelme gelme, dönme dönme" ya da bir deyişte ki şu ifade:"Kırk yıl kazan da dur kayna daha çiğsin piş dediler" ya da Mevlana'nın "Hamdım, yandım, piştim" sözleri bu yolun ne kadar uzun, çileli hatta Yunus Emre'nin ifadesiyle Sırat'tan ince olduğunu belirtir. Biz, ya da benim gibi naçizane KIZILBAŞ-BEKTAŞİ ALEVİLERİN yaptığı sizin gibi Allah'ı ulaşılamaz uzak bir varlık olarak algılayıp katı kurallar içinde gene nefsin bir isteği olan cenneti arzulamak yerine; münkünse o sırra ermiş bir EREN, EVLİYA, DOST bulup onun terbiyesine tabii olmak ya da CEM olarak muhabbetle, aşkla ALLAH'I ANMAK ve onla bütünleşme arzusuyla hayatımızı NEFSİMİZİ YENMEYE, İYİ AMELLER İŞLEMEYE, "ELİNE, BELİNE, DİLİNE HAKİM OL" AHLAK ANLATIMINI YERİNE GETİRMEYE ÇALIŞMAKTIR.

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X