Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İşte buna derler gerçek Alevi

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #61
    Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

    Başka bir nokta da İbrahim suresi 4.ayetteki "Her millete kendi lisanıyla izah edenler gönderildiği" ya da Fussilet suresi 44. ayette "Hiç Arap'a yabancı dil olur mu öyle olsa açıklanması gerekirdi" denmesine rağmen kendine Hakk ilmini kendi lisanıyla açıklayanlardan yüz dönüp, anlamadan Arapça duaları okumakta ısrar etmek nedendir? Sen Arapsan bu ayet senin için pek bir şey ifade etmeyebilir ama ben Türk'üm ve o yüzden Kuran'da da belirttildiği gibi kendi lisanımla izah edenler olmalı ve bunlar da tekrar tekrar belirttiğim üzere HACI BEKTAŞ VELİ, NESİMİ, YUNUS EMRE, ABDAL MUSA gibi daha nice alimler,evliyalar,ozanlar, erenlerdir. Burada söz konusu olan ırkçılık ya da milliyetçilik değil; farklı kültür, inanç ve milletlerin dini farklı algılama şekilleri olması ve hepsine tek bir şeklin, yorumun dayatılmasının akla, mantığa,gerçekliğe aykırı olmasıdır ki zaten Kuran'ın da evrensellik ya da tüm insanlığa belli bir şekli dayatma gibi iddaası belirttiğim ayetlerde görüldüğü üzere yoktur.
    Kuran'ı salt kitap olarak görmememiz ("Okunacak en büyük kitap insandır", Kuran-ı Natık olan insanı kamil ve telli kuran saz) ve onu evrende ve özümüzde aramamızın, yani kısaca gene tekrar tekrar ifade ettiğim VAHDETİ VUCUD ve ENEL HAKK görüşlerinin açıkça ifadesini de Fussilet 53. ayetteki " Ayetlerimizi ufukta ve nefsinizde göstereceğiz ki hakk olduğu açıkça belli olsun" ve de Zariyat 20-21. ayetlerdeki "Yakın hasıl edenler için yeryüzünde ve kendi nefslerinde ayetler vardır, hala görmüyor musunuz?" cümlelerinde görebilirsin.

    Yorum


      #62
      Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

      @alihaydar44, hala ısrarla içinde bulunduğum topluluktan beni dışlamaya çalışıyorsun. Ey arkadaşım, sorularıma cevap vermediğin gibi, kendi sözlerinin aksini ispat etmede devam ediyorsun. Sadece kendi sözlerini sana delil getireceğim ki yine kendi sözlerine muhalif olduğunu göresin diye;

      Birincisi odur ki Kur'anı sözde kabul ettiğin halde Allah onda namaz kılmanı istediği halde, "onu sen öyle anlıyorsun, namaz kılmak demiyor" şeklinde kendince yorumluyorsun fakat gel gelelim mürşide bağlanmanın şart olduğunu iddia ediyorsun. Neye göre bu zorunludur, Allah'ın böyle emrettiğini acaba nereden çıkardın? Yani hakkında ayet inen konuyu reddediyorsun, hakkında ayet olmayan konuyu kabul ediyorsun. Ki bu senin delile değil, kendi nefsine uyduğunun göstergesidir. İstediğin kadar "mürşidlerim böyle söyledi" diyebilirsin, aynı şeyi başkası da kendi mürşidi hakkında söyler ki böylece bunun yeterli bir delil olmadığı anlaşılır.

      İkincisi, namaz Adem'den beri varken, sen sazın telli Kur'an olduğunu ve onun böylece ibadet olduğunu iddia ediyorsun ki o çok nakıstır ve çok yakın bir tarihte icat olmuştur. Eğer birisi kendi icat ettiği bir nesneye "telli kur'an" diyebiliyorsa, namaz ondan daha efdal bir konuşan kur'an olmaya layıktır ve bu durumda ondan daha üstün bir ibadettir. Nitekim herkes kendi icadına ibadet diyebiliyorsa, ben namazı kendim icat etmediğim için daha üstün bir ibadettir. Ki namazı bütün nebiler yapmıştır ve fakat sazı hiçbiri çalmamıştır.

      Üçüncüsü, eğer namaz şekilden ibaret ise, semah da aynı onun gibi bir şekildir ve sen şekil önemli değildir dediğin halde şekil konusunda tutucusun. Aynı şekilde namaz hakkında ayet varken semah hakkında ayet olmadığı halde şeklin daha da kötüsü olan kendi nefsine uyma eğilimindesin.

      Dördüncüsü, eğer kamil olmanın ilk adımı şeriat ise ve şeriat şekli gerektiriyorsa ve de toplumlar bütünüyle ermemişlerse, onların çoğunun şekli olarak amel etmeleri yani namaz kılmaları normaldir ve hatta doğrudur, senin sözün bunu ispat eder.

      Daha da devam eder ki gerisi cedel olur. Yalnızca şunu bilmeni isterim, bu söylediklerim senin şahsın ve senin bakış açındaki alevilikle alakalıdır. Gerçek alevilikle alakalı değildir.

      Yorum


        #63
        Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

        Seni ısrarla dışlamaya devam da edicem. Çünkü sen ALEVİ değil, KIZILBAŞ hiç değil; kendini Şİİlikle ALEVİliğin aynı olduğuna inandırmış ve siyasi olarak da bu düşüncen doğrulutusunda TÜRKİYE'DE ALEVİ deyince anlaşılan CEM-SAZ-SEMAH ehli Alevileri resmen yok görmek kabul etmemek de inat ediyosun.
        Senin bu dayatmacı tarzın ve havan olmasa, İNSANLARI ve KESİMLERİ YARGILARKEN ESAS OLARAK İMAN, AHLAK gibi özsel nitelikleri değil, NAMAZ,ORUÇ gibi şekilleri önplana çıkarıyor olmasan senle inanç tartışmasına girmezdim, ama ALEVİLİKTE en büyük küfür İNSANLARI GAVUR, KAFİR, MÜSLÜMAN diye ayırıp inançlarına göre yargılamak, hor görmektir o yüzden de ALEVİLER kendilerine şekil ve dogmalar dayatan OSMANLI yönetimine ve SÜNNİ baskısına hep muhalif olmuştur.
        Detaylarda ve bazı noktalarda farklı düşünen Aleviler olduğunu bildiğim halde şunu da açıkça biliyorum ki en azından ALEVİ bir aileden gelen biri sonradan SÜNNilik ya da Şİİlik inanclarına yönelse bile asla SIRF NAMAZ KILMIYOR diye ve CEM-SAZ-SEMAH ehli diye yanlış yolda olduğunu ima etmez.
        Alevi doğulur gibi bir şey olmayıp sonradan Alevi olunabileceği gayet doğal olduğu bilindiği halde Anadolu'da yıllardır olagelen bazı gerçekleri de ihmal edemeyiz. Şu da bir gerçek ki ALEVİler yaşadıkları baskı ve dayatmalar sonucu özellikle dağlık ve ovalardan uzak yerleşimler olmak üzere belli yerleşimlere yerleşmişlerdir. Ve Anadoludaki her Alevi ailesinin bağlı olduğu ocaklar vardır. Ve de gene baskılar ve zorunlu din dersi gibi çeşitl etkiler yüzünden bir kısım Alevi asimile olup İslami söylemlere başlamıştır (özellikle 1980'lerden sonra), fakat Tayyip Erdoğan, Recai Kutan, Hasan Mezarcı gibi bazı art niyetli asimilasyoncularun 1990'lardan itibaren ALEVİ'yim demeyi utanmadan ALEVİleri yok saymaya mazeret olarak gösteren ve sanki kardeşlik için söyleniyormuş gibi yapıp arkadan "siz de namaz kılıp, camiye giderseniz bizim gibi Müslüman olarak kabul ederiz yoksa sizi yok saymaya, aşağılamaya devam ederiz" gibi ALEVİLERE ALEVİLİK dersi vermeye çalışan bir söylem popüler oldu(Seninki gibi). HAlbuki çok iyi bildiğimiz gibi 1990'lardan önce bir tanesi bile bunu söylemeye cesaret edemezdi çünkü o zamanlar artan Asimilasyon çabaları öncesinde Alevilik gerçek Aleviliği yani Kızılbaş-Bektaşilikle bir olan inancı ifade ediyordu ve mumsöndü gibi iftiralara maruz kalmak kaçınılmazdı.
        Şimdi sana soruyorum; özenle KIRKLAR CEMi, VAHDETİ VÜCUD gibi ALEVİ kavramlarlarını kullanmaktan çekindiğinden; SAZ-SEMAH-CEM ehline namaz kılmıyor diye olan aşırı ön yargından belli ki sen ALEVİ değilsin. Kendini Alevi gibi gösterip aklın sıra bana ve Alevican'a bu anlamda bir dayatma yapman ikiyüzlüce ve şerefsizce değil midir? Anlıyorum Şiilikle Aleviliği birleştirme gibi bir misyon edinmişsin kendine ama bilesin ki ALEVİLER böyle oyunlara gelmez zaten gerek de yoktur çünkü ALEVİLİĞİN ŞİİLİKTEN farklı olması aramızda bir düşmanlık olduğu anlamına gelmez; On iki İmam, Kerbela ve İmam Ali'nin hilafeti gibi ortak değerlerimiz olduğu bilincindeyiz ama İBADET, İNANÇ olarak tamamen farklı olduğumuzu da açıkladığım gibi çok iyi biliyoruz. Biz zaten Hristiyan'a da Şii'ye de SÜnni'ye de Ateist'e de CAN, İNSAN olarak yaklaşıyoruz asıl nifak sokanlar, SİZİN GİBİ İBADET etmediğimiz için bizleri yargıyan ve düşmanca yaklaşan sizlersiniz. FARKLARI YOK ETMEK İÇİN DİDİNİP DURMAK YERİNE, ONLARI ANLAYIP KABUL ETMEMİZ ve SAYGI DUYMAMIZ zaten kardeşlik olması için yeterlidir.
        Sen zaten kendin olarak Alevi- Kızılbaş inancından olmadığını Şiiliğe alternatif olarak kullanılacak bir anlamda ALEVİ olduğunu iddaa ediyorsun, ama ailenin de ALEVİ olduğunu iddaa edip bazı sorunlarla karşılaştığını da belirtiyorsun.
        BEN SANA AİLENİN NERELİ OLDUĞUNU, HANGİ OCAĞA BAĞLI OLDUKLARINI, AİLENDEN HİÇ Mİ KIRKLAR CEMİ, ENEL HAKK, VAHDETİ VÜCUD KAVRAMLARINI DUYMADIĞINI MI VE ÇOCUKLUĞUNDA BİLE HİÇ Mİ DEYİŞ DİNLEMEDİĞİNİ SORMAK İSTİYORUM. VE SANIYORUM BUNLARI ALEVİCAN da MERAK EDERDİ. VE ŞUNU DA SORUYORUM ACABA BUGÜNKÜ POLİTİKALAR OLMASA YAŞADIĞIN İNANCA 20 YIL ÖNCE DE ALEVİLİK DER MİYDİN ya da AİLEN CEM-SAZ-SEMAH EHLİ OLMADIKLARI HALDE KENDİLERİNİ ALEVİ DİYE TANIMLIYOR MUYDU?
        BENCE ALEVİ-KIZILBAŞLILIĞA BU KADAR ÖN YARGILI VE BİLGİSİZ OLMAN YANITININ HAYIR OLDUĞUNU GÖSTERİYOR, EĞER CAHİLLİĞİNDEN BUNU YAPIYORSAN SANA "ALEVİ"nin HANGİ İNANCI İFADE ETTİĞİNİ ANLATTIK İŞTE BU İNANÇTAN DEĞİLSEN EN AZINDAN Şİİ-ALEVİYİM DE YOK HALA KENDİ İNANCININ ALEVİLİK OLDUĞUNU BELİRTİYORSAN AÇIK SÖYLÜYORUM SANA SÖYLEYEBİLECEĞİM TEK ŞEY YAPTIĞININ ŞEREFSİZLİK OLDUĞU, NAMAZ KILDIĞIN ya da İSLAMI YAŞAMA ŞEKLİNDEN DOLAYI DEĞİL BU TABİİ Kİ, BUNA SAYGIM SONSUZ; ALEVİLİĞİN ÖZGÜN BİR İNANCI İFADE ETTİĞİNİ BİLDİĞİN HALDE SIRF SİYASİ DÜŞÜNCEN ALEVİLERİN Şİİ OLMASI GEREKTİĞİ OLDUĞU İÇİN, ALEVİLERİ KÜÇÜK DÜŞÜRMEK VE HOR GÖRMEK ADINA, SANKİ ALEVİLER KENDİ İNANÇLARINI BİLMİYORMUŞ, SANKİ ADLARININ NERDEN GELDİĞİNİ BİLMİYORMUŞ DA SEN BİLİYORMUŞSUN VE ONLARI DOĞRU YOLA SOKUCAKMIŞSIN HAVASINA BÜRÜNDÜĞÜN İÇİN
        SANA ONLARCA KERE SÖYLEDİĞİM GİBİ TEKRAR SÖYLEYECEĞİM EVET ALEVİ ADI ALİ'DEN GELİYO ve EVET HAKK-MUHAMMED-ALİ YOLU DENİLİYOR YOLUMUZA, BUNUN NEDENİ İSE KIRKLAR CEMİ ANLATIMIDIR BU ANLATIMA GÖRE ALİ HAKİKATIN KENDİNDE SIR EDİLDİĞİ İNSANI KAMİLDİR ve HAKKTAN AYRI DEĞİLDİR. AYRICA ALİ ALEVİ DEYİŞİYLE "BİNBİR DONDA" GELİR BU DÜNYA'YA; HACI BEKTAŞ VELİ DE ŞAH İSMAİL DE ALİ'YLE BÜTÜNLEŞMİŞ SAYILIR. ALEVİ KIZILBAŞLIĞI BENİM SENİN ONUN DEDİĞİ GİBİ DEĞİL DE “ HALLACI MANSURUN, HACI BEKTAŞ VELİ’NİN, NESİMİ’NİN, PİR SULTAN ABDAL’IN, ŞAH HATAYİ’NİN” BELİRTTİĞİ ŞEKİLDE KABUL EDİYORUZ,BU YÜZDEN ALEVİYİZ, KİM BÖYLE(tekrar tekrar altını çiziyorum benim senin onun nefsine dayanarak ifade ettiği şekilde değil belirttiğim eren, ozan ve evliyaların hikmet, hidayet ve irşatlarıyla yüzlerce belki binlerce yıldır Anadolu’da yaşayan şekliyle) KABUL EDERSE TABİ Kİ O DA ALEVİ OLABİLİR VE KAPIMIZ DA CEMİMİZ DE ONA AÇIKTIR YOK EĞER KABUL ETMEZSE SEN DOĞRU BİLDİĞİN YOL OLAN ŞİİLİKTE İLERLE, BİZ DE ALEVİ-KIZILBAŞLILIKTA İLERLEYECEĞİZ; BİR KAÇ SOFTA,ZAHİD, YEZİD'İN SÖZÜYLE YOLUMUZDAN DÖNMEYECEĞİZ; KİMİN HİDAYETE ERECEĞİNİ, KİMİN KENDİNİ KURTARACAĞINA DA SEN BEN DEĞİL ANCAK ALLAH BİLİR. SEN NASIL KENDİ İNANCINA İMANLA, ŞEVKLE BAĞLIYSAN BİZ DE ÖYLEYİZ HİÇ ŞÜPHE OLMASIN.
        400 YIL ÖNCE ALEVİ-KIZILBAŞ İNANCI UĞRUNA SENİN GİBİ YEZİTLERLE, DAYATMACILARLA, ASİMİLECİLERLE, DİNİ KATI ŞEKİL VE KURALLARDAN İBARET ALGILAYANLARLA, İNSANLARI İNANÇLARIYLA YARGILAYIP HOR GÖRENLERLE PİR SULTAN ABDAL DA MÜCADELE ETMİŞ VE BU YOLDA DAR AĞACINA GİDERKEN ŞU DEYİŞİ SÖYLEMİŞTİR VE BİZİM DE BUGÜN TÜM DAYATMALAR VE ASİMİLASYON ÇABALARINA (ne ironik ki sözde Şii-Alevi kardeşliği için inancımızdan vazgeçmeliymişiz, ne zaman insanlar suçu ötekine, farklı olana atmaktan vazgeçip, EKSİKLİK KENDİ ÖZÜMDE diyebilecek acaba) VERECEĞİMİZ YANIT BÖYLEDİR:
        Koyun beni Hak aşkına yanayım,
        Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan.
        Yolumdan dönüp, mahrum mu kalayım?
        Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan.




        Benim pirim gayet ulu kişidir,
        Yediler ulusu, kırklar eşidir.
        On iki imamın server başıdır,
        Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan.

        Kadılar, müftüler fetva yazarsa,
        İşte kemend, işte boynum; asarsa,
        İşte hançer, işte kellem; keserse
        Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan.

        Ulu mahşer günü olur, divan kurulur,
        Suçlu, suçsuz gelir anda derilir.
        Piri olmayanlar anda bilinir,
        Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan.

        Pir Sultan'ım, arşa çıkar ünümüz,
        O da bizim ulumuzdur pirimiz.
        Hakk'a teslim olsun garip canımız,
        Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan.

        Yorum


          #64
          Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

          Senin gibi yobazların düşüncesini gayet iyi bildiğim için çok tartışma niyetin de değilim zaten; benim konuyu uzatmamın tek nedeni ALEVİyim sözünün siyasi değil de samimi olduğuna güvenmemdi fakat gene de sorularını cevaplıcam.
          Öncelikle hangi soruna cevap vermemişim aydınlatırsan sevinirim; asıl yazdığım ayetler hakkında yorum yapamayan, cevap vermeyen sensin.
          İlk önce KURAN'da geçen şekli SALATtır ve ARAPÇA ALLAH'I ANMAK demektir; ayrıca sana yazdığım mesajlardan birinde de "En büyük ibadet Allah'ı anmaktır" ANKEBUT 45. ayeti göndermiştim.
          Adem'den beri namaz olduğunu söylemen de ayrı bir utanmazlıktır asıl böyle bir şeye nasıl kanıtın var çok merak ediyorum; utanmasan Adem'in de İbrahim'in de, İsa'nın da Arapça duaları okuyup rukü kıyam namaz kıldğını iddaa edeceksin. ADEMDEN beri olan İYİ AMEL, ALLAH'A YÖNELİŞ ve SECDEDİR; ve de hepsini ALEVİLER de uygular. Aleviler zaten ADEMden beri olan öz İSLAMı yaşama, DÖRT KİTABINda işaret ettiği SIRRA erme derdindedir. Asıl sen, onca ayette KURAN'IN TEVRAT'I ve İNCİL'i doğrulamak ve Araplara anlatmak üzere olduğunu bilirken, ,ikisini de Allah'ın indirdiğini ve koruduğunu bilirken bunlardan birini sanki onun EVRENSEL olma ve diğerlerini YOK SAYMA gibi bir iddası varmış gibi göstermen ayrı bir cahillik ve hakk bilgisine hakarettir.
          Mürşide bağlanmakla ilgili MAİDE suresi 35.ayetteki "Allah'a ulaşmak için bir vesile"yi göndermiştim ama madem yetmemiş:
          Kehf Suresi 17: Dalâlette olanlar için bir velî mürşid bulunmaz. Çünkü kişi hidayete ermeyi dilemiyorsa Allah o kişiyi zaten hidayete erdirmez. O kişi dalâlette kalmayı tercih etmiştir, Allah da onu dalâlette bırakır.
          Ayrıca Kehf suresi 65. ayette MUSAnın Hakikatı öğrenmek istemesi üzerine içlerinden İLMİ LEDÜNÜ öğrettiği bir kulu bulduğu(tefsirlerde Hz. Hızır) diye geçer; Necm Suresi 5.ayette Peygambere ilmi çok güçlü birinin öğrettiği (tefsirlerde gene yorumlanmış olarak CEBRAİL diye geçer.)
          İnşikak 6. ayet de Ey insanlar, bu kadar çabalarınız sonucu Allah'a ulaşacaksınız" ifadesi DİNin amaç ve ulaşılması gereken hedefi çok iyi gösterdiği halde sizin alimleriniz bunu AHİRETle ifade etmişler.
          Kasas 14. ayette ise "Katımızdan hikmet ve ilim verdik, güzel davrananları böyle ödüllendiririz" ifadesi ÖDÜLÜN CENNET olmadığını ve kimin daha samimi olduğunu gösterir.
          Ayrıca Hacc suresi 8.ayette "Kitabın yanında ilim ve rehbersiz hidayete erilemeyeceği" belirtilmiştir.
          Sazın çok yakın bir tarihte icat olduğunu söylemen de bilgisizliğinden ve tabi ki ALEVİ olmayan birinin TELLİ KURAN lafını anlamasını bekleyemem, ben sözlerinde samimiysen en azından AİLENE sorasın diye belirtmiştim, o gönül işidir, ilahi aşkın dışavurumudur. SAZ binlerce yıldır vardır, ORTA ASYA'da adı kopuzdu; ORTA DOĞU'da rebabtı; Hitit kabartmalarında bile benzeri alet çalan insanlar görülmektedir. Müziğin ise resim gibi insanlık tarihinini başından beri varolduğu ve insan için en büyük gerekliliklerden olduğu inkar edilemez ( yobaz kafalılar yıllarca haram gözüyle bakıp yasaklamış olsa bile)
          Semah da tutucu olduğumu söylemen zaten başından beri senin gibi birinin ALEVİ olmadığını ve niyetinin dediklerimi anlamak değil Şİİlik propagandası yapmak olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Semahın anlam ve derinliğini ilk mesajımda açıkladığım için ona girmicem, DİKKAT EDERSEN BAŞINDAN BERİ VURGULADIĞIM TÜM DİNLERİN İYİ AHLAK VE ALLAH'A YÖNELİŞ OLARAK ORTAK OLDUĞU VE DOĞRU YOLU BELİRLEYENİN İBADET,ŞEKİL OLAMAYACAĞINI, O YÜZDEN SİZİN KIT GÖRÜŞÜNÜZDEKİ GİBİ DİNİN, AHLAKIN BELİRTECİNİN NAMAZ ya da SEMAH OLAMAYACAĞINI TEKRAR TEKRAR belirtmiştim. Biz semahımızı ilahi aşkımızı en güzel bu şekilde ifade ettiğimiz için yapıyoruz, başka toplum başka şekilde yapar; bu zaten bir dayatmaca değil bir tercih meselesidir. Biz kimseye SEMAH- CEM dayatmadığımız gibi NAMAZ-CAMİ de dayatılmamasını bekliyoruz. AYRICA TÜRK'E ARAPÇA DUALARLA NAMAZ KILDIRMAK KURAN'DA NASIL "ARAP'A YABANCI DİL"İN GARİP KARŞILANDIĞI GİBİ GARİP VE GEREKSİZDİR.
          Dördüncü noktan için şunu diyeceğim; geçmişte YUNUS EMRE, HALLACI MANSUR gibi büyükler medreselere gidip ŞERİAT eğitimi görüp, sonra TARİKAT ve HAKİKATta ustalaşmıştır fakat zamanla İSLAM ŞERİATının hele OSMANLIda POZİTİF BİLİMLERİ ve GÜZEL SANATLARI REDDETMESİ; KADINLARA AŞAĞILIK MUAMELESİ YAPILMASI ve de KURAN'IN ANLAŞILMADAN ARAPÇA OKUNMASI Anadolu Alevi halkının asla kabul etmeyeceği, inancına ve kimliğine aykırı olduğu gibi İSLAM'In özüne de aykırı olan uygulamalar olmuştur, bu yüzden yargı da dahil şeriatla yüzyüze kalmamak için CEMde DEDEnin önderliğinde ve HALKa danışılarak kararlar verilmiştir ve OSMANLI KADI ve benzerine danışmak kesinlikle kabul edilmemiştir. Bu sebeple ŞERİAT yani KANUN yolla ilgili temel bilgilerin anlatıldığı, gencin İKRAR törenine hazırlandığı ve sadece BİRLİK CEMlerine katılarak ibadeti sürdürdüğü dönemdir.

          Yorum


            #65
            Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

            Selamlar.

            Ey arkadaşım, öz önemli değildir şeklinde bir düşünceyi savunduğumu nereden çıkardın? Batının seni zahirden alıkoyduğunu mu iddia ediyorsun? Kusura bakmayınız, "benim kalbim temiz, bana amel gerekmez" hikayesi, ne Allah'ın kabul ettiği bir iştir, ne de akıllı insanın söyleyebileceği bir sözdür. Ne demişler, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Sen istediğin kadar "özünü bulmuş" ol; bu senin şahsında ve işinde görünmediği müddetçe sen çok yanlış bir öze ulaşmışsın demektir. Yani senin zannettiğin gibi ben öze ulaşmak yerine şekilli ibadetler yapalım gibi bir düşünceye değil, öze ulaşmak için Allah'ın emrettiği gibi yaşamak gerektiğine inanıyorum. Yani ikimizin arasındaki fark şudur, sen "hiçbir şey yapmayalım, öze ulaşalım yeter" diyorsun. Ben ise, "Allah'ın istediği şekilde yaşarsak öze ulaşırız" diyorum. Gerçekten de bundaki derin manayı göremiyor ve şekilde takılı kalıyorsun. Bunun delili odur ki, sen "12 imam önderimizdir" deyip isimlerinden başka hiçbir şey bilmiyorsun, gerçek bir alevi ise 12 imam kimdir, nasıl yaşamıştır, ne demiştir, insanlara neler öğretmiştir bunları araştırıp öğrenmeye ve hayatında uygulamaya çalışıyor.

            Yazıyı anlayabilmek için yazı yazmayı öğrenebilmek gerekir. Senin misalin odur ki, sana "a harfi böyle yazılır, b harfi böyle yazılır ki bunu öğren" dendiğinde sen itiraz ediyorsun, "bunlar şekilden ibarettir, önemli olan yazının özünü anlamaktır" diyorsun. Halbuki o yazıyı anlayabilmen için o şekilleri bilmen gerekiyor, sen anahtarsız kilit açmaya çalışıyorsun. Ya da İmam Ali'nin dediği gibi hedefine hiç varmayacak bir ok atıyorsun.

            Bu bağlamda, zaten senin çaldığın saz ve yaptığın semah da birer şekilden ibarettir. Öyleyse ne diye bunları yapıp durursun? Çeliştiğin yerleri söyledim, daha önceki mesajlarda yaptığın gibi hiçbir açıklama getiremedin. Israrla da söylüyorum, eğer namaz şekilden ibaret ise, semah ondan daha fazla şekilden ibarettir, çünkü namazı emreden Allah'tır, semahı yapan ise insandır.

            Ey arkadaşım, ben Alevileri ve Aleviliği hor görüyor olsam, kendim alevi olduğumu söyler miyim? Gerçekten de bu kadar çelişkiyi bir vücutta nasıl barındırdığına şaşırıyorum. Elbette ben şii-aleviyim, bunun siyasetle ne ilgisi vardır?

            Kur'anı anlamadan okunması gerektiğini düşünüyormuşum gibi yansıtmaya çalışman da ancak ve ancak bana karşı getirebilecek bir mazeretin olmadığı için benim hakkımda inanmadığın bir şeyi uydurmandır. Zira ben böyle bir şey asla iddia etmedim; sana getirdiğim ayette de tam tersine Kur'anın "akledilmesi için" okunması gerektiğini söylüyordu. Yine çeliştiğin yerlere bir cevap veremediğin için, benim inanmadığım başka başka şeyler sıralamış durmuşsun. Bunları delillendirmek için getirebildiğin tek şey Osmanlı'daki çarpık uygulamalar. Oysa ben bir alevi olarak o uygulamalardan kendim ve ailemin de nasibimizi aldığımızı ve şiilerin de bundan müstesna olmadığını ve aynı eziyetlere onların da maruz kaldığını söylemiştim. Beni diğer tarafta gibi algılaman, düşünceni ispat edebilecek gerçek argümanlarının olmadığını gösteriyor.

            Ey arkadaşım, ben sana delil sordum; senin bir mürşide bağlanmak zorunda olduğunu söylemenin delili nedir dedim? Kendi kaynakların da dahil hiçbir yerden delil getiremedin. Bu da kaçıncı defadır senin kendi nefsine inandığını ve ona itaat ettiğini gösteriyor. Ve yine şunu bil ki, senin "bağlantılı" dediğin diğer alevi grupların yaşayışları, ibadetleri ve inançları neredeyse tamamen farklıdır. Hepsinde saz ve semah olduğunu söylemişsin, Allah biliyor ki, örneğin ne İran'daki Aliyullah düşüncesinde, ne Suriye'deki Nusayrilerin düşüncesinde saz ve semahın bir gram bile yeri yoktur. Madem ki bu konuda ısrar ediyorsun, benim delilim şudur, ben Nusayri bir ailede doğdum ve senin yalan söylediğini açıkça ilan ediyorum. Ya bilmediğinden dolayı kendini haklı çıkarmak için uyduruyorsun, ya da kasıtlı olarak kardeş olan şii ve alevilerin arasını açmaya çalışıyorsun. Ben hakkında ikar töreni yapılarak yemin etmiş, gizli ibadetler hakkında atalarından ders almış ve bu kültürle yetiştirilmiş bir kişiyim. Ne "deyiş"ler dinledim, ne saz çalanı gördüm, ne semah döneni. Senin neden alevi olmadığına dair bir çok delil sıraladım, işte bunların hepsini bir arada değerlendirince bir delili de odur ki Aleviliğin can damarı olan Hz. Ali'den önce de var olduğunu iddia etmendir. Sen maneviyata değil, sadece geleneklerine bağlısın. Yüzlerce yıldır atalarım böyle yapıyor, ben de böyle yapmalıyım düşüncesi içerisindesin. Öyleyse ben buna saygılıyım, sadece diyorum ki adına alevilik deme.

            İnançlarına hakaret etmeye gelince; Allah biliyor ki senin hakaretine maruz kaldığım halde senin düşünce şekline ve ibadetine hakaret etmedim ve senin ibadet olarak gördüğün işe de saygılıyım. Bunun hakkında tek söylediğim şey, onun bir gelenek olduğudur. Ne zaman ki sen "Ali'den önce" olduğunu iddia ettiğin şeyi gelip Ali'ye yamamaya çalışıyorsun, sadece buna itiraz ediyorum. Ey arkadaşım, eğer bu düşüncen ve inanışın Ali'den önceydiyse, öyleyse düşünceni Ali'ye isnat etmeyi bırak. Israr edersen, bil ki Ali'den önce saz yoktu, öyleyse yalan söylemeyi bırak. Yok eğer saz çok sonradan çıktığı halde "telli kur'an" olma sıfatını hakediyorsa, benim daha manevi olan Allah'a dua şeklindeki namazımın daha efdal olduğunu kabul ederek çelişmeyi bırak. Saz yoktu ama filan vardı falan vardı demen bir delil değildir, zira buna göre namaz Hz. Adem'den beri vardır, öyleyse o yine daha efdaldir. Zira bir kimsenin kendi eliyle icat ettiği şey "telli Kur'an" olabiliyorsa, faraza nebilerin icat ettiği şey onlardan çok daha üstündür. Aksi halde herkes kendi kafasına eseni eline alır "bu telli Kur'andır, bu saplı Kur'andır, bu tekerlekli Kur'andır" diye delil getirir. Eğer ben faraza bir otomobile "tekerlekli Kur'an" dersem kabul edecek misin? Ben özümü onunla buluyorum, ben Allah'ı onunla tanıyorum, o yüzden bana göre gerçek ibadet otomobile binmektir dersem kabul edecek misin? Eğer bunu kabul ediyorsan, onu Ali'ye isnat etme, yok benim bu söylediğimi kabul etmiyorsan, öyleyse başkasından kabul etmediğin şeyi kendin de yapma. Zira Allah'a nasıl yakınlaşacağını Allah öğretmese sen nereden bileceksin?

            Sözün özü şudur, benim gibi ibadet etmeni beklemiyorum, sadece Ali'den önce olduğunu iddia ettiğin düşüncene Ali'yi karıştırma diyorum. Aksi halde asıl sen bana sırf senin gibi ibadet etmiyorum diye düşmanlık ediyorsun demektir. Öyleyse yine kendi sözünü yemiş olursun ve başkasından hoşlanmadığın şeyi kendin başkasına yapıyorsun demektir. Ne yazık ki Ali'nin şu sözünü işitmemişsin; "Başkasının size yapmasından hoşlanmadığınız bir şeyi siz de başkasına yapmayın". Şunu da bil ki, Kur'an Araplara değil, bütün aleme inmiştir. (Enbiya, 107). Yani Arapları bırak, insanları hayvanları cinleri bırak, BÜTÜN ALEMLERE. Sen henüz zahirini anlamadığın bir şeyin batınına sahip olduğunu iddia ediyorsun. Elmayı yemeyelim, önemli olan onun içindeki vitaminleri almaktır diyen kimse gibisin. Gerçekten de ne tuhaftır. Oysa biz diyoruz ki, elmayı yiyelim ki içindeki vitaminleri alalım.

            Yorum


              #66
              Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

              Şunu da belirtmek isterim, "telli Kur'an ifadesini anlamamışsın" demen, yetersiz bilgiyle inanmandan kaynaklanıyor. Zira Hz. Ali'den "konuşan Kur'an" ifadesini devşirip onu başka bir şey hakkında kullanıyor ve Ali'den aldığın sözü Ali'den binlerce yıl öncesine götürüyorsun. Bir şeyi anlamak, o şeye tâbi olmayı gerektirmez. Nitekim ben şeytanı da anlıyorum, fakat ona tabi olmuyorum. Senin bu düşüncene göre konuşan Kur'an olan Hz. Ali bile Kur'anı anlamamış. Çünkü hariciler öyle söylüyorlardı. "Hüküm ancak Allah'ındır" ayetini çığırarak Kur'an sayfalarını mızrakların ucuna taktıklarında söylemişti Ali bu sözü; "ben konuşan Kur'anım, o ise sadece bir kağıttan ibarettir". Hariciler bunu delil gösterip Ali'nin Kur'ana karşı geldiğini iddia ettiler. İşte senin bu düşüncen böyledir, "telli Kur'anı" anlamadın demen böyledir. Ben onu gayet iyi anladım, fakat anlamış olmam, onun doğruluğunu gerektirmez; zira ben haricilerin "hüküm ancak Allah'ındır" sözünü de anladım, fakat Hz. Ali'nin buyurduğu gibi, "onların sözleri hak fakat muratları batıldır". Nasıl ki hariciler konuşan Kur'an Ali'yi bıraktılar ve ellerinde tuttukları kağıda itibar ettiler; sen de aynı şekilde konuşan Kur'an Ali'yi bırakmışsın, elinde tuttuğun saza itibar ediyorsun.

              Yorum


                #67
                Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

                Ey kardeşim, "hiçbir şey yapmayalım öze ulaşalım" diye bir düşüncede olduğumu söylemen açıklamaya çalıştığım inancı maalesef anlamadığını ya da anlatamadığımı gösteriyor ama en azından özü ya da şekli öne çıkarmaktan neyi kastettiğimi izah etmeye çalışıcağım.
                Öncelikle senin inancında bir Hristiyan'ın, bir Yahudi'nin ve bir Alevi-Kızılbaş'ın ne kadar iyi ameli olduğu, ne kadar Allah'a yöneldiği, kendi kabul ettiği ibadeti ne kadar samimiyetle yaptığı ön planda olan şeyler değil, illa tutturmuşsun ki "Namaz Allah'ın emridir, şu şekillerle yapılır, bu şekilleri harfi harfine uygulayan kurtulmuş, doğru yoldadır, gerisi cehennemliktir" İşte bu ŞEKİLi yani İBADETi dinin ilk şartı, en önemli noktası olarak algılamaktır ve biz buna karşıyız. Çünkü bizim inancımızda bir Hristiyanlık, bir Yahudilik, bir Sünnilik, bir Şiilik ya da bir Nusayrilik yanlış yol değildir, ibadetler zamanlara ve topluluklara göre farklılaşmış ama amaçları aynı olan çeşitli şekillerdir; önemli olan kendi yolunu süren insanın İMANı, ALLAH'A YÖNELMESİ, İYİ İŞLER YAPMASI ve İBADETİnii SAMİMİYETLE YERİNE GETİRMESİdir ki bu yüzden ÖZü öne çıkardığımızı belirtiriz.
                Allah'ın emri, insan emri diyerek kendi yaptığın ŞEKLE üstünlük verip, diğer tüm inançları aşağılayarak başka bir ŞEKİLCİLİK yaptığını da tekrar belirtmeden geçemeyerek, bu konuya da son kere değinmek istiyorum.
                Şimdi bildiğin gibi Kuran'da geçen kelimeler SALAT, RÜKU,SECDE ve KIYAMdır. Bu kelimelerin anlamlarına bakınca,
                SALAT; Allah'a yakarmak, dua etmek
                RÜKU; boyun bükerek teslimiyet
                KIYAM; ayakta dik durmak ya da dosdoğru olmak
                SECDE; itaat etmektir.
                Bu kelimelerin yerlerine göre mecazi kullanımları da vardır ve Kuran'da çokça mecazi anlamlarda da kullanılmışlardır. Gerek Kuran'dan okuyabileceğin gibi, gerek de o dönemi anlatan eserlerde bulabileceğin gibi NAMAZ, Sabiilerde ve putataparlarda olagelen bir ibadettir; çünkü dediğim ÖZleri, MANAları o kalıplaşmış şekillerle ifade etmişler, sembolize etmişler yalnız Hz. Muhammed'le birlikte yaptıkları, eski alışkanlık ve ritüellerini devam ettirmek fakat bunu tek olan Allah'a yönlendirmektir ki oruç ve hacc için de aynı şey geçerlidir. Şimdi Allah'ın emri Allah'a yakarmak, boyun bükerek teslimiyet, ayakta dik durmak ve itaat etmektir ki Araplar bunu o zamana kadar nasıl anlamışlarsa sonra da o şekilde göstermişler fakat bu sefer Allah'a. Peki bir cem ibadeti izlersen SECDE ediliyor; RÜKU yani boyun bükerek teslimiyet göstergesi gösteriliyor; yeri geliyor KIYAM yani ayakta dik durmak yapılıyor, SALAT zaten bir cem ibadeti izlersen Allah Allah'ın onlarca hatta yüzlerce kez aşkla,şevkle denildiğini görebilirsin ki cem ibadeti semahtan ibaret değil, semah onun sadece bir bölümüdür. Peki Araplar kendi anladığı, yapageldiği, geleneklerinde olan şekilde ALLAH'ın emirlerini yerine getirirken; bizim aynı emirleri kendi anladığımız, yapageldiğimiz ve geleneklerimizde olan şekilde yerine getirmemiz diğer MÜSLÜMANLARI niye bu kadar rahatsız ediyor ve niye illa kendi ATALARINdan, DEDELERİnden gördükleri gibi olması gerekiyor diye dayatıyorlar anlamak mümkün değil. Şekilci oldukları için olmasın, ne dersin? Ayrıca Kuran'da bir ibadet, bir de nüsuk diye farklı kavramlar olduğu; ibadetin insan öldürmemek, zina yapmamak, yalan söylememek gibi daha evrensel değerleri ifade ederken genel de salat, oruç ve hacc kelimeleriyle birlikte kullanılan nüsukun "belli bir toplumun süregeldiği ritüeller" anlamına geldiği belki malumundur ve Hacc Suresi 67. ayette de "Her topluluğa kendine göre ibadet tarzları verdik senle bu konudan dolayı tartışmasınlar" ifadesi ritüelin milletlere göre değişebileceğini gösterir.
                Ve gene ey arkadaşım, Alevilikte en önemli kaynak kitap BUYRUKtur ve İmam Cafer Sadık'ın sözlerinden oluştuğuna inanılır; cem ibadet ve erkanını anlatır, mürşide bağlanmaktan onlarca, yüzlerce kez bahseder; bu da sana KURAN'dan ayetler göstermeme rağmen kendi kaynağımdan bile delil göstermediğimi söylemene ve On İki İmamların bir tek adının bilindiğinden bahsetmene cevabımdır. Ayrıca Alevilik için kutsal sayılan Ulu Ozanların bu konuda binlerce deyişi vardır fakat ozanlarımıza değer vermediğin için BUYRUKla yetineceğini düşünüyorum.
                Ve kardeşim, NUSAYRİ olduğunu bu kadar geç belirtmen ise, Alevican'la da benle de başından beri kendimizi ALEVİ olarak tanımlamıza rağmen bu kadar ayrı düşmemize başlıca neden;bunu kasıtlı yapmadığını varsayarak şunu belirticeğim; bugün hangi kaynağı açarsan aç Nusayrilik için ARAP ALEVİLİĞİ tanımlaması yapılmaktadır ve Türkiye'de çok azınlıkta olduğu için ALEVİ tanımlaması TÜRKİYE'DEKİ esas topluluk olan KIZILBAŞ- BEKTAŞİLERİ belirtiyor; bunu da Türkiye'de yaşayan biri olarak gayet iyi biliyorsundur ve buna rağmen sanki ALEVİ algısı NUSAYRİLİKmiş gibi inanman ve Türkiye'de on beş- yirmi milyonu bulan CEM-SAZ-SEMAH ehli KIZILBAŞ ALEVİlerden sanki ALEVİymiş diye bile bahsedilmiyormuş gibi inanıyor olman da ALEVİ-Şİİ birliği sevdandan olsa gerek. Haklısın Nusayrilikte semah-saz yokmuş bu konuda yanıldığımı kabul ediyorum ama birbiriyle zıt inançlar olmadığı gibi Nusayrilik bile ibadetleri açısından daha çok uyuşsa da Şiilikten bir çok alanda yarılıyor. Örneğin Alevilikte HAkk- MUhammed-Ali üçlemesinin sizde Muhammed-Ali-Selman diye olması, hülul, tenasüh, Enel Hakk ve Vahdeti Vücud inançlarına yer verilmesi, gizlilik,sır,ikrar,Ehlibeyt sevgisi gibi konularda ortakken ibadet şekli, Kadın-erkek eşitliği gibi konularda ayrılıyoruz ama şunu da rahatlıkla söyleyebilirim hiç bir Anadolu Alevisi semah yapmıyor diye Nusayriler yanlış yoldadır gibi bir düşüncede değildir tam tersi ortaklıklarımızdan dolayı BİZDEN algısına onlar için de sahiplerdir. Ayrıca İran'da EhliHakk ya da Yaresen inancı ve Irak'taki kakai inancı, cem-semah ve müzik konusunda da olmak üzere ALEVİLİKle ortaklık paylaşıyor. Ve sen de umarım artık TÜRKİYE'DEKİ ALEVİLERİN ki sayısı 15-20 milyonu bulan ve KIZILBAŞ diye de tanımlanan; deyiş dinlediğini, cem yaptığını(cemin içinde halka namazı denen bir bölüm ve rüku,kıyam, secde yapılması da var açıkladığım gibi) semah dönüp,saz çalarak ibadet ettiğini, Hakk-Muhammed-Ali, Vahdet-i Vücud, Enel Hakk gibi inançları olduğunu ve inançlarının doğuşunu, temellerini ve ibadetlerini sembolik olarak KIRKLAR CEMİ anlatımıyla belirttiklerini öğrenmiş oldun.
                Ali'den önce meselesini izah ettim sanıyordum ama madem Kuran'a göre İslam Hz. Ademden beri var ve İbrahim'in dini de İslam, madem senin iddaana bile göre namaz Hz. Ademden beri var ve de Araplar İslam adı altında eski ibadet şekillerini devam ettiriyor; o zaman hangi Muhammed-Ali'yle başlayan inançtan söz ediyoruz? Alevilik Muhammed-Ali'den ibaret değildir elbette Hallac-ı Mansur'un, Hacı Bektaş'ın, Şah İsmail ve de eski Türk ve Anadolu geleneklerinin çok temel yerleri vardır ama KIRKLAR CEMİ ile onları inancımızın Hakikata Erenleri yapmışken, yaratanı,evreni ve insanı Hakk-Muhammed-Ali üçlemesiyle şifrelemişken, İslam'a olan bakışımızda hep ezilmiş olan, peygambere en yakın olduğu halde hakkı verilmemiş olan ve hakikat ehli oldukları halde o kadar acılar çektirtilen Ali başta olmak üzere On İki İmamları kader ortağımız görmüş ve aşkla şevkle yanlarında olup onca türküler,deyişler yazmışken ve bugün İslam'ın belli dogma ve şekillere indirgenmesinin suçlusunu onlara haksızlık yapanlar olarak görmüşken, Ali'yi İNSAN-I KAMİL örneği olarak kabul etmiş ve her yerde her şeyde onu görecek kadar aşkla sevmiş ve sayısız türkü,deyişi ona adamışken diğer tüm Müslümanlık anlayışlarındaki hz.Ali'den farklı bir Ali tasvir ve inancına dönüşmüş olsa da ortak noktamız MUHABBET,AŞK, SEVGİ, ZULME KARŞI DURMA, HAKKI SAVUNMA değil mi ki bizi ALEVİ diye adlandırılmamızdan dolayı suçlarsın? Yoksa dönüp dolaşıp tekrar şekilciliğe mi geldik? Kaldı ki zaten ALEVİLİK son yüzyıllarda kullanılan bir ad olup, KIZILBAŞ adı inancımızı hiçbir karışıklık ve çelişki bırakmadan ifade ediyor olsa da gene şu ŞEKİLCiler ve önyargıları yok mu, o yüzden bu kelimeye öyle kötü manalar yüklediler ki ALEVİden başka kendimizi tanıtma yolu kalmadı ve sizle bizi ayırmak için de Arap Aleviliği, Anadolu Aleviliği tanımları gerekti.
                Herkesin kendi kafasına eseni alıp istediğini demesi de bizim "yaratılanı sev yaratandan ötürü" ve "insanları dil,din,ırk,inançlarıyla yargılama" felsefelerimiz doğrultusunda gönülden desteklediğimiz LAİKLİK ve HOŞGÖRÜNÜN gereği olarak yargılanmayacak bir şey olduğu halde; merak etme bu örneği siz vermeyi çok sevseniz de insanların öyle fantezileri yok genelde ve de TELLİ KURAN benim ya da onun uydurduğu bir laf değil on milyonlarca Alevinin yüzlerce yıldır kutsal kabul ettikleri saza bulundukları bir ithamdır ve buna senin için saygı duymaktan başka bir şey düşmez. Alevi inancında işte tam o bahsettiği Sıffin Savaşı'ndaki olaydan dolayı Ali Kuran-ı Natıktır fakat sana ilim ve irşad gösteren mürşidin de Kuran-ı Natıktır ve de sazı bir kağıtla karşılaştırmana çok üzüldüm, çünkü sazın ağaçtan yapılmış bir nesne olarak kıymeti yoktur zaten, KURAN-I NATIK olan insanın yani Hakk bilgisine sahip olan, Hakk aşkına bürünmüş ozanların elinde TELLİ KURAN olur o; çünkü kuru sayfalarda olana can verir, gönül katar, aşk katar.
                Enbiya Suresi 107. ayeti tekrar okursan; alemlere rahmet olanın Kuran değil, Hz. Muhammed olduğunu görürsün ki peygamberlerin, erenlerin, evliyaların, gönül ehli insanların alemlere rahmet olduğu zaten aşikardır. Fakat kitap halindeki Kuran'ın ve şeriatın asıl muhattabının kimler olduğunu tekrardan İbrahim Suresi 4.ayet, Meryem Suresi 97. ayet ve Fussilet Suresi 44.ayette okuyabilirsin. Bu da Alevilerin KURANA başat yer vermemesi ve 4 Kitap da Hakktır söylemini tercih etmesi; içindeki KURANdaki Hakikate işaret eden ayetleri de barındıran ama Alevi edeb ve erkanına yer veren BUYRUKun temel kaynak sayılmasının sebebidir ve sanıyorum bu noktayı da kendi inancına saldırı gibi algılamanın bir anlamı yok; sen KURAN'ın noktası noktasına Allah sözü ve ahir evvel hem hakikat, hem şeriat için değişmez hükümleri olduğuna ve de her çağda, bunca farklı coğrafyada ve farklı kültürde her bir insana aynı zahiri yaşam şekillerinin hitab ediceğine inanıyorsan buna ancak saygı duyarım ve bu nokta inanç ve dini algılama şekliyle ilgili olduğu için de sanırım fazla tartışılacak bir yanı yok. Zahiri hocalar elmanın içinde bir şeyler olduğunu ama ulaşamayacağını düşünüp onu ellerine almakla, seyretmekle ve belki okşamakla yetinirken bizim eren,evliya ve hakikat ehlinin yaptığını onun kabuğunu soyup aşama aşama vitaminlerine ulaşmaya çalışmak olarak benzetebilirim illa elma örneği gerekiyorsa.
                Benim geleneğimin maneviyatla ve tasavvufla sımsıkını bağları hala görememiş olman da beni şaşkınlığa düşürdü, demek ki benim izahım sana bu yoldaki maneviyatları göstermeye yetecek kadar değil, fakat sırf merakını bile gidermek için olsa Kuran'dan bugün yaşanılagelen İslam'dan ne kadar farklı hakikatlara kapı aralanabileceği ve bizim sımsıkı bağlı olduğumuz HAKİKAT inancı ve maneviyatın izlerini sürebilmen için Hacı Bektaş Veli'nin, Şems-i Tebriz-i'inin, Muhiddin Arabi'nin, HAllac-ı Mansur'un ve Şeyh Bedreddin'in eserlerine en azından bir göz gezdirmeni dilerdim, çünkü o zaman ne savunmuşsak, ne istemişsek, ne acı çekmişsek insanlık diye dayatmamızdan, sevgiyi, aşkı öne çıkarmamızdan, gavur, kafir, müslüman demeden İNSANCA yaklaşmamızdan, Hakk'a aşkla ve kararlılıkla ikrar verip bağlanmamızdan olduğunuv diğer islam alimlerinin bile küfürlükle suçladıkları olsa da takdir ettiği GÖNÜL EHLİ zatlardan görmüş olurdun.
                Ve sözün özü şudur ki, bizim Şii'lerle de Nusayrilerle de hiç bir düşmanlığımız alıp veremediğimiz yoktur; ve farklı ibadet şekillerimiz, farklı inanç esaslarımız olması bizim için hiç bir yargılama sebebi değildir, Hristiyanlarla,Yahudilerle bile ALLAH'A YÖNELME ve İYİ AMEL konusunda birleşebiliyorsak, bir ateisti bile ilk önce AHLAKIYLA yargılayıyorsak sizleri hele ki İSLAM DÜNYASINDA haksızlığa uğrayanın, inandığı uğruna canını feda edenlerin, Hz. Muhammed'e en yakın olup bilgisini en iyi bilenin ve onun soyuna muhabbet besleyenlerin yanında olanları olarak hayli hayli sever, dostluklar kurarız; yeter ki siz de benim ki Hakk, benim ki Allah'ın emri, namaz benim şeklim dayatmasından vazgeçin, semah-saz diye bir dayatmamız zaten tarih boyunca olmamıştır; eğer inancına hakaret mahiyetinde bir şeyde bulunmuşsam özür dilemeyi boynumun borcu bilirim ki bunun nedeni eğer gerçekten bilmiyorsan ve anlamamışsan ufak bir araştırmayla görebileceğin gibi ALEVİ-KIZILBAŞ toplumunun kendini kabul etmeyen yobazların "Alevilik Ali'yi sevmekse ben de Aleviyim" tekerlemesiyle kendilerinin yok sayılmasına kılıf bulmasına olan öfkeleri ve bir zamanlar "Alevilik dinsizliktir, Alevilerin eti yenmez, Aleviler mumsöndü yapar" nifak ve düşmanlıklarını sokanların bugün tamamiyle siyasi amaçlarla Aleviliğe( tabi ki cami ve namaz dayatmasıyla) şirin gözükme çabalarının verdiği bıkkınlık içinde bulunan kendi şahsımın da sende de hem de Aleviyim demene rağmen benzer imaları görmeme dayanamamdandır.

                Dilerim ki dayatmaların olmadığı, farklılıkların düşmanlık nedeni değil,zenginlik olarak görüldüğü,insanların inançları yüzünden hesap vermek ve yargılanmak zorunda kalmadığı, birlik için illa da aynı inancı paylaşmak gerekmeden farklı dil,din ve ırktan insanların kardeşçe yaşadığı günler özellikle de buna çok ihtiyacı olan TÜRKİYE'mize en kısa zamanda gelir.

                Yorum


                  #68
                  Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

                  Selamlar.

                  Görüyorum ki Kur'anın Arapça olmasını eleştiriyor ve bunu kabullenemiyorsun, belki de nefsinden dolayı bu zoruna gidiyor. Eğer Allah onu faraza Çince indirmiş olsaydı ve ben de bir Kürt olsaydım, bu asla benim zoruma gitmezdi. Aynı şekilde görüyorum ki Arapça olmasını eleştirdiğin ve Arapça üzerinden yorum yapanları kınadığın halde sen daha da kötüsünü yapıyor ve Türkçesi üzerinden yorumlarda bulunuyorsun.

                  Yine maalesef ki beni haklı çıkararak "niye kendi atalarının geleneklerine uymamızı istiyorlar" şeklinde bir cümle kurmuşsun; gerçekten senin maneviyat-ibadet-doğruluk değil, gelenek-adetler üzerinde yoğunlaştığını kendin ifade etmiş oluyorsun. Oysa doğruluk ne senin atalarındadır, ne de benim atalarımdadır; başından beridir de anlatmaya çalıştığım budur. Ve o doğruluğun ölçüsünü hiç kimsenin atası dedesi değil Allah belirler. Başından beridir de söylediğim odur ki, bizim vazifemiz işte bu doğruyu bulmaya çalışmaktır; hiç kimsenin atasına dedesine uymaya çalışmak değildir. Bu kadar okuduğun Kur'anda atanın dedenin asla ölçü olmayacağını söylediği ayetleri okumadın mı? Bütün topluluklarda onları doğruya çağıran nebilere insanların şöyle söylediğini Allah haber veriyor: "siz sadece bizim gibi bir insansınız ve atalarımızın yaptığı şeylerden bizi alıkoymak istiyorsunuz". (İbrahim/10). Ve subhanalah, şu anda sen tam olarak aynısını yapıyorsun! "Niye benim atalarımın yaptıklarını yapmaktan vazgeçeyim de onların atalarının yaptıklarını yapayım" diyorsun. Ey kardeşim, kurtaracak olan ne senin atandır, ne benim atamdır ne de başkası; ancak ve ancak Allah'tır, O'nun emrine uymaktır ve O'nun sakındırdığı şeyden de uzak durmaktır.

                  Yine maalesef aynı şekilde bölgesel ve kısıtlı bir şeye hapsolmuş ve hala Türkiye'deki bir gruptan bahsetmektesin. Saz ve semah'ın sadece Nusayrilerde değil, başka ülkelerdeki Alevi topluluklarında da olmadığını söyledim ve bu kısıtlı düşünmenden ötürü Nusayrilerin Türkiye'de az olduğunu söylemişsin; halbuki onların Suriye'deki sayısı, Türkiye'deki Anadolu Alevilerinin sayısından daha fazladır, bu neyi değiştirir ki?

                  Sizin düşüncenizdeki "o da doğrudur, bu da doğrudur, herkes doğrudur" gibi anlamsız ifade, namazın da doğruluğunu ispatlıyor kendi kendine; öyleyse neden eleştirip durmaktasınız? Israrla da söylüyorum ki, o bir şekilden ibaret ise (ki neden şekilden ibaret olmadığını, esas anlamının zaten Allah'a yakınlaşmak olduğunu anlattım), öyleyse semah da aynı durumda tamamen bir şekildir. Bu durumda namaz kılanları "şekilci" diye suçlamak abesle iştigal değil midir?

                  Gerçekten de bizlere yapılan eziyetlerde beraber olduğumuz halde bugün bizi karşınıza almış olmanız ne üzücüdür ey arkadaşım. Biz o eziyetleri beraber çektik, bugün ise sizin düşüncenizde olanları avlamak ve sizi bizden uzaklaştırmak için "cami ve cem evi beraber olsun" diyenler türediler ve siz bu siyasi oyunun tam ortasındasınız. Sizi geleneklerinizle uğraşmaya devam etmeniz için teşvik ediyorlar. 90lı yıllarda deli gibi cem evi açtılar solcuların eliyle, bugün de sağcıların eliyle aynısını yapıyorlar. Gerçek Aleviler çok şükür ki bu tuzağa düşmediler, fakat sizin gibi uzak kardeşlerimiz bu yemi yuttular ve devlet onları görmeye başlamış da alevileri kabul ediyormuş gibi zannederek o tuzağa düştüler. İşte alevilerin çoğunun solcu olması da bundan ileri gelir, çoğunun Atatürk'ü sevmesi de bundan ileri gelir. Alevilerin çoğunun sol partilere oy vermesi de bundan kaynaklanır. Yıllarca bizi doğrayan, bizi dağlarda yaşamak zorunda bırakan, bizi topluca katleden, bize kafir diyen, bizim hakkımızda kestikleri et yenmez mumsöndü yapıyor diyen adamlar bugün kalkmış "hadi size cem evi yapalım" diyorlar durduk yerde. Ve siz de güle oynaya onlara gidiyorsunuz.

                  Hayır, Allah'a yemin olsun ki siz Muhammed'in ve Ali'nin değerini anlamamışsınız. Onları herhangi bir ozanla aynı kefeye koymuşsunuz. İşte o yüzden gerçekte "enel hakk" ifadesini de zerre kadar anlamamışsınız; siz onun batıni değil zahiri manasına yönelmişsiniz, böylece de Allah diye tek bir yaratıcı olmadığı, insanların da Allah'a dönüşebileceği vehmine kapılıyorsunuz. Böylece de Muhammed ve Ali'nin de bu makamlara ulaşmış kişilerden başka bir şey olmadığını zannediyorsunuz. Ali'nin yüceliğini anlamış olsaydınız, enel hakk kavramını o zaman idrak edebilirdiniz; onu (a.s) diğer ozan ve evliyalar ile aynı kefeye koyduğunuz müddetçe onun konuşan kur'an ile ne demek istediğini anlamayacaksınız; "alemlere rahmet"in ne demek olduğunu bilmeyeceksiniz. Aksi halde "o sadece bir kağıt parçasıdır" dediği halde neden o kitabı kağıt halinde toplamak için uğraş vermiş olsun? Gerçekten de şekillere takılıp kalmışsınız, Allah size Ali'yi tanıtsın, Allah size "ey Ali, benim bir hakkım vardır ki onu yalnız sen ve Allah bilirsiniz" sözünü söyleyen Muhammed Mustafa'yı tanıtsın, hiç kimseye habibim dememiş olan Allah'ın onu neden bu makama seçmiş olduğunu tanıtsın ki Ali ile alakası olmayan topluluklara "Alevi" demekten vazgeçesin ve özünü bulasın.

                  Bütün

                  Yorum


                    #69
                    Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

                    “garipturab” kardeş,

                    Öncelikle, bizlere, aynısını “alihaydar44” kardeşime de çokça yapmaktasın çünkü, sanki bizler AYNEN onları diyormuşuz gibi, “sana göre ... dir, ... tir.” gibi ÇARPITMAlarınla kendi doğru-yanlış ZANlarını yapıştırmayı; ondan hemen sonra da “Oysa hayır, gerçek böyle değildir, … dir, … dir.” gibi ifadelerinle kendi kendini HAKLI çıkarma işini bırak bir defa! Bu NUMARAların, oyunların da gözlerden kaçmıyor bilesin!

                    Şimdi bu çirkin numaralarını, OYUNlarını da dile getirdik ama senin anlayışında, anlama-bilgi-vs.lerinde, kısacası KAPASİTEnde ve NİYETinde, vs.lerinde de hayli sorunlar olabileceğine de daha önce zaten dikkatleri çekmiştik! Okuduğunu anlamayı bırak senin çok ciddi görme ve okuma sorunların da var galiba! Neyse, şimdi vereceğin ya da veremeyeceğin cevaba göre BİZZAT daha iyi de görebileceğiz, anlayabileceğiz zaten inşallah! Seni bu konuda daha önce de uyarmış olduğum halde, halen de hakkımda diyorsun ki: “... sazın kaynaklarda geçmediğini kendin söylediğin halde ...”! Nerede söylemişim bunu, hadi İSPATla bakalım?

                    Sizlere daha önce de açıkça söyledik: Bizim inanç ibadetlerimizden yana zerre kadar kuşku, şüphemiz yok ve ihtiyacımız olan herşeye de yeterince sahibiz hamdolsun! İstenir istenmez KENDİ kaynaklarımızı, DELİLlerimizi de açıkça yazdım-yazdık hemen senin aksine (Ama AMACınız anlamak değilse, saldırmaksa, anlatamıyorsak ya da sizler anlayamıyorsanız eğer bunlar sizlerin birer sorununuzdur artık!)! İlla da YANLIŞı, hata yapanı merak ediyorsan eğer cevabını BİZZAT kendin vermişsin zaten: sen, sizler, içinden çıktığın Nusayri toplumun, ataların yanlışmışsınız işte, bizzat KENDİ dediğine göre (halinin, bilginin, KAPASİTEnin de göstergesidir!)!

                    Şimdi de güya, her gün öğrendiklerinle yanlışlarını düzeltiyor ve Ali'ye yaklaşıyorsun! Mesela, Hz. İmam Ali’den bir söz bile öğrenmişsin güya: “Başkasının size yapmasından hoşlanmadığınız bir şeyi siz de başkasına yapmayın”! Şimdi İSPATla bakalım, bu sözünü de (pek uymasan da!) Hz. İmam Ali’mizin hangi kitabından okudun da öğrendin mesela; böylece senin kaynaklarını da görelim artık lütfen mümkünse?

                    Saygılarımla...
                    Kızılbaş diyormuş bize imansız,
                    Kızılbaş ne demek bilir misin sen?
                    Ali'den geliyor bizim soyumuz,
                    Kızılbaş ne demek bilir misin sen?
                    Alevi ne demek bilir misin sen?
                    Kızılbaş, Alevi aynıdır.
                    Aşık Gülabi

                    Yorum


                      #70
                      Ynt: İşte buna derler gerçek Alevi

                      Selamlar.

                      [quote author=AleviCan date=1382750481 link=topic=25216.msg171194#msg171194]“... sazın kaynaklarda geçmediğini kendin söylediğin halde ...”[/quote]

                      Buyur kardeşim bu senin mesajın:

                      Buyruk'ta Hz. Muhammed'in ya da Hz. İmam Ali'nin BİZZAT kendilerinin saz çaldıklarına dair bir ifade YOK diye hatırlıyorum.
                      Gördüğün gibi, Ali ve Muhammed'in saz çalmadıklarını bizzat kendin söylemişsin.

                      Benim için doğru, Ali ve Muhammed'in yaptıklarıdır. Onlar yapmadılarsa, o farz bir ibadet değil, en iyi ihtimalle mubah bir iş olur. AleviCan kardeşim, şahsıma ısrarla hakaret etmeye çalışmanın gerekçesini anlayamıyorum. Burada senin tek yaptığın şey geleneklerini savunmak. Oysa Allah'ın doğrusu tektir, ben de bir kardeşin olarak o doğruyu tespit ve uygulama konusunda bir tartışma ve münazara yaptığımızı zannediyorum. Bundan neden güceniyorsun? Zira tartışmamızın sonunda eğer sen doğru çıkarsan ne ala, çekinecek bir şey yok. Fakat yanlış çıkma ihtimalinden korkuyorsun. Atalarının ve dedelerinin yaptığı şeylerden başka bir şeye inanmaktan korkuyorsun. Oysa Allah Kur'anda defaatle ataların ve dedelerin doğruya ölçü olmadığını söylemiyor mu? Müşrikleri de bununla itham etmiyor mu? Hz. Muhammed onları Allah'a inanmaya davet ettiğinde, "bizim atalarımız putlara tapıyordu, binlerce yıldır biz böyle inanırız" demiyorlar mıydı? Allah da onları ayetle kınamıyor muydu?? Benim atalarım doğru yapmışlarsa kendilerine yapmışlar, fakat yanlış yapmışlarsa neden onları takip etmekte ısrar edeyim? Bunlar sadece birbirimize fikrimizi açıklamaktır, neden buna karşılık sürekli hakaret etmeyi ve senin fikrini kabul etmeyen herkese cahil diye bağırmayı tercih ediyorsun?

                      Sana bu konuda sorular sorulmuş, hiçbir tanesini kaynaklardan ispat etmedin. Sadece "benim kaynaklarım bunlardır" demekle yetindin. Öyleyse benim kaynaklarım da falan kitaptır ve filan kitaptır. Ne olacak şimdi? Bu kısır bir döngüdür, önemli olan kitabın ismi değil, içindekilerin doğruluğu ve senin o doğruya ne kadar amel ettiğindir. Sana sorulan sorulara delil olarak getirdiğin tek şey şiirler. Öyleyse başkaları da şiir getirince onlara niye yalancı diyorsun? Hiç Allah'ın "şairler" isimli suresini okumadın mı? (Şuara). Ve bu surede amel etmeden şiir okuyan kişileri içi boş olarak nitelendirdiğini görmedin mi? Alihaydar44 ile senin en büyük farkın onun Kur'anın bazı yerlerini kabul etmemesidir. Fakat görüyorum ki sen de oraya doğru gidiyorsun. Örneğin Allah "sizlerden kim Ramazan ayına erişirse oruç tutsun" diye ayet indirdiği halde açıkça "biz Ramazanda oruç tutmayız" diyerek Allah'a meydan okuyorsun. Ali'nin "yürüyen Kur'an" olmakla kendisine nispet vererek ne kadar yüce olduğunu beyan ettiği Kur'ana karşı meydan okuyorsun.

                      "İbadet"in erkanı vardır, sen hiçbir kitaptan bu erkanı getirmedin. Aksi halde herkes kafasına esene "bu da benim ibadetimdir, gerçek Alevi ibadeti böyledir" deyiverir, senin de ona itiraz etmeye hakkın olmaz. Elbette saz ve semahı Allah için yapıyor olabilirsin, fakat onun erkanını kim öğretti? Buna cevap olarak "biz 14 masumdan böyle öğrendik" dedin bir mesajında, fakat 14 masumun saz ve semahı nerede öğrettiğini kaynaklardan sana sordular hiç cevap vermedin. Aksine, "bizzat saz çaldıkları kaynaklarda yok" dedin. Öyleyse ey kardeşim, 14 masumun yapmamış oldukları bir şeyi 14 masumdan nasıl öğrenmiş olabilirsin?!! Demek ki sen sazı 14 masumdan öğrenmedin bu kesin. Senin söylediklerinden bu açıkça görülüyor. İşte benim de kardeşin olarak seni davet ettiğin şey budur. Sana namaz kıl demiyorum, sana Ali'nin ve Muhammed'in BİZZAT yaptıkları şeyi araştır, kesin olarak emin ol ve onu yap diyorum. Sadece babadan ve dededen duyduklarınla yetinme diyorum. Allah aşkına söyler misin, bu davetimde yanlış olan nedir?! Eğer herkes kendi atasının yazmış olduğu kitaba sarılırsa, birbirlerine karşı nasıl delil getirecekler? Eğer alihaydar44'ün düştüğü hataya düşüp de sayıyla ölçeceksen, Ali'nin sazla alakası olduğunu söyleyen senin kaynak getirdiğin bir kaç kitaba karşılık onun sazla hiç alakasını beyan etmeyen onlarca daha fazla kaynak ve rical mevcut. Öyleyse doğruyu neyle ölçüyorsun? Sana göre doğru nerededir? Eğer dedenin söylediğinde ise, senden başkasının da dedeleri var ve onlar aynı şeyi söylemiyor. Eğer kitapta yazanlarsa, senden daha çok kitabı olanlar var. "Benim kaynaklarımdan şüphem yok" demen de sadece gelenekten ötürüdür, zira başkalarının da kendi kaynaklarından şüpheleri yok. Gördüğün gibi senin akli ve nakli hiçbir delilin yok. Ben de bir kardeşin olarak Allah'ın Bakara 111 ayetine uy diyorum ve yaptığın işi delil ile yap diyorum; saz çalmaya benim ibadetim budur diyorsan bunun Allah'ın istediği ve emrettiği bir ibadet olduğuna emin olduğun delilleri bil de öyle yap, Ali ve Muhammed gibi yaşa diyorum, bundan neden güceniyorsun? Sana tek söylediğim budur, buna karşılık senden onlarca hakaret işitiyorum. Allah'ın emrettiği, Adem'den bu yana gelmiş olan namaza "kim uydurmuşsa..." diyorsun. Sen cahilsin, sen iftiracısın, senin kapasiten yetersiz gibi hakaretler ediyorsun. Bunların bir benzerini bile benden işitmediğin halde, hakaret edenin ben olduğumu söylüyorsun. Subhanallah. Sizin alevileri ortadan kaldırmak isteyen, alevilerin kanı hala elinde olan Fethullah Gülen gibilere biz kardeşlerinizden daha sıcak bakmanız benim için ne çok üzücüdür..

                      (Not, başkasının size yapmasından hoşlanmadığınız şeyi siz de başkasına yapmayın sözü Hz. Ali'den yanlış hatırlamıyorsam Gurer'ul Hikem kitabında nakledilmiştir. Ayrıca buna benzer ifadeler yine 14 masumdan Tuhef-ul Ukul kitabında da nakledilmiştir. Fakat bu sözün aslında ispata ihtiyacı yoktur, çünkü akıl onu tasdik ediyor. Yoksa böyle bir söze itiraz mı edeceksin kardeşim?)

                      Yorum

                      YUKARI ÇIK
                      Çalışıyor...
                      X