Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Aşk Dediğin...

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Aşk Dediğin...


    “Aziz gençlere ilân ediyorum ki, ben şehid olmaya karar verdim.
    Belki de benden en son duyacağınız söz, bu olacaktır.

    Her müslüman, elinden geldiğince hatta hayatı pahasına İslâm’a dayanan şerefli,
    sâlih bir nizâmı yerleştirinceye kadar cihad ve mücâdeleye devam etmelidir.”


    (Şehid Muhammed Bâkır es-Sadr)


    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

    Yorum


      Ynt: Aşk Dediğin...

      Mecnun değil isen eğer
      Uğrama mekanımıza
      Aşk ile yanmazsa ciğer
      Gelme bizim yanımıza


      Ezelden daha ezeli
      Biz Ali'ye dedik beli
      Canlara canandır Ali
      Bizler Ali divanesi
      O'dur Hakk'ın nişanesi
      Ali misbahul alemdir
      Biz de onun pervanes
      Can kurban cananımıza
      Nefse uyup ben ben derken
      İblis izinde giderken
      Nefsin sana hükmederken
      Ermezsin irfanımıza

      Ali dertlere dermandır
      Ali aleme fermandır
      Ali müminde imandır
      Bağlıyız imanımıza

      Bizler Ali divanesi
      O'dur Hakk'ın nişanesi
      Ali misbahul alemdir
      Biz de onun pervanesi



      Gönlünden benligi sildir
      Aradan perdeyi kaldır
      Ölmeden,nefsini öldür
      Kulak ver beyanımıza


      Zalim iledir kavgası
      Nuraniyettir davası
      Ali'nin aşkı sevdası
      İşlemiştir kanımıza
      Bizler Ali divanesi
      O'dur Hakk'ın nişanesi
      Ali misbahul alemdir
      Biz de onun pervanesi

      Her dem namaz olmuş ise
      G önül hicaz olmuş ise
      Leyla mecaz olmuş ise
      Layıksın erkanımıza


      Mazlumun ahıdır Ali
      Göklerin mahıdır Ali
      Velayet Şahıdır Ali
      Bağlıyız sultanımıza
      Bizler Ali divanesi
      O'dur Hakk'ın nişanesi
      A li misbahul alemdir
      Biz de onun pervanesi
      "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
      "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

      Yorum


        Ynt: Aşk Dediğin...



        Yüreğimde hissettiğim acıyı
        Yokluğunda ürperen yanlarımı
        Andığımda yaşaran gözlerimi
        Boşlukta arayan ellerimi
        Sen bilemezsin...


        Sensiz nasıl yaşarım ben
        Nasıl dayanır bu kalbim
        Nasıl yanar yüreğim
        Nasıl diner elemim
        Sen bilemezsin...


        Uykusuz geçen gecelerim
        Deliye dönen yüreğim
        Acılarla boğuşan bedenim
        Varlığında eriyen benliğim
        Sen bilemezsin...


        Göklerde uzandığım yıldızlar
        Çöllerde aradığım seraplar
        Denizlerde gördüğüm yakamozlar
        Yüreğimde hissettiğim boşluklar
        Sen bilemezsin...


        Senin için gezdiğim ülkeler
        Derviş olup kapandığım tekkeler
        Zalimlerden yediğim tekmeler
        Düz yollarda geçirdiğim sekmeler
        Sen bilemezsin...


        Hücreme astığım resimler
        Uğruna döktüğüm kanlar
        Yoluna verdiğim canlar
        Gelirsin diye beklediğim anlar
        Sen bilemezsin...



        Kadri ÇELİK


        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

        Yorum


          Ynt: Aşk Dediğin...


          Öfkemin hançerine su ver sen
          kalkalım bir seher vakti Nuveyba
          işgaledilmiş topraklarımız üstüne
          güneş doğmadan önce..


          her taşın dibine bir yıldız gömmüşler
          şu denizden hala kırbaç sesi gelir
          atlıları en son ne zaman görmüştün Nuveyba
          nezaman öpmüştün ayağını Sakafi'in...


          kol kırılır yen içinde kalır
          ya baş koparsa Nuveyba
          bu gövde bir düşerse yere ya
          kan tutar dağları, atom santrallerini...


          yeryüzünü ve umutları sel alır
          geriye andın, aşkın ve adın kaldı
          andını çocuklar içti Nuveyba
          aşkın yüreklere düştü...


          adın cellatların kirli elinde
          Filistin askısına dönüştü
          kan akacak bu topraklarda kan
          kendileri benimkini..


          demirden atları seninkini içecek
          bir can düşecek toprağa
          Sabra
          bir can kalkacak...


          RamALLAH’ta tarlalara çocuk ektik Nuveyba
          taşlarıyla ebabiller dönüştü tomurcuğa
          güz ekinidir bilirsin verirse Mevla
          yüreklerin buz kestiği bir mevsimin ardından...


          her bir çiçek kesebilir çocuğa
          sihirbazın çırağını hatırlarsın Nuveyba
          o hendekte hala tüter annelerin şarkısı
          o gün bu gün hala utanır güneş...


          adın ateş, andın ateş, aşkın ateş.

          M. islamoğlu




          Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
          Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

          Yorum


            Ynt: Aşk Dediğin...




            Venüs kadar güzel gözlerini
            Kirletmesin istedim sökün bakışlar
            Yüreğimin derinliklerinde gizledim
            Sana duyduğum masum aşkımı
            Bir de savaş kurbanı çocukları düşledim
            Uzaksın yanıma gel anne!


            Bombalar yağdı sanki başıma
            Kimselere okşatmadım saçlarımı
            Sen gittin gideli inan sen anne
            Kenef dünyanın çirkefliğinde
            Bir tek sana ağladı gözlerim
            Uzaksın yanıma gel anne!


            Senden başkası anlamadı ki beni
            Tutan olmadı dostça elimden
            Sahte gülücükler, riyakâr şehir
            Fahişe sokaklar ayyaş salyası
            Bir tek seni özledim yüreğimde
            Uzaksın yanıma gel anne!


            Çok aradım bulamadım eşini
            Birer birer gittiler dost bildiklerim
            Sürgün gibi yaşadım ben sensizliği
            Hep seni aradı yorgun ellerim
            Sana ağladı gözlerim gelirsin diye
            Uzaksın yanıma gel anne!


            Bu akşam yine efkâr bastı yüreğim
            Başkasına değil sana öyleyim
            Görsene anne bak ne haldeyim
            Yıldızlar kadar güzel yüzünle
            Güneş kadar sıcak nefesinle
            Uzaksın yanıma gel anne!


            Dizinde uyusam bütün gün ninnilerinle
            Pamuktan ellerinle okşasan beni
            Gökkuşağım olsan gecelerimde
            Ağlama artık ne olur anne!


            Ayırma gözlerini üzerimden
            Uzaksın yanıma gel anne!


            alıntı


            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

            Yorum


              Ynt: Aşk Dediğin...


              Seni sevmek suç ise eğer
              Atın beni Fiskaya'dan
              Dicle gibi aksın kanım
              Annem kadar sevdiğim
              FİLİSTİNİM...


              Seni haykırmak günah ise eğer
              mezarımı gökyüzüne kazın benim
              Zebaniler aramasın boşuna
              babam kadar saydığım
              FİLİSTİNİM...


              Seni bilmek hata ise eğer
              Sürün beni şu cennetten
              Adem gibi olsun sürgünüm
              Havva kadar özlediğim
              FİLİSTİNİM...

              Seni aramak kusur ise eğer
              İbrahim gibi yakın beni ateşte
              Güller bitsin şu yüreğimde
              Sara gibi terk ettiğim
              FİLİSTİNİM...


              Seni özlemek ayıp ise eğer
              Muhammed gibi taşlayın beni
              Kan toplasın ayaklarım
              Hatice kadar ağladığım
              FİLİSTİNİM...


              Seni savunmak zor ise eğer
              Hüseyin gibi kesin başımı
              Kerbela olsun mezarım
              Zeynep kadar güvendiğim
              FİLİSTİNİM...



              Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
              Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

              Yorum


                Ynt: Aşk Dediğin...


                Ey ilahi haremin
                Sonsuzluk güvercini,
                Ürkek ceylan kefili aşkın!
                Yıldızlar, Vakarına imrenir senin.


                Yağmur olur yağar,
                Biliyorum gözyaşların.
                Kuş olur uçar
                Görüyorum umutların.


                Ama sen elini sıkamazsın
                Ebu Kubays düşkünü Yezidlerin
                Aleti olamazsın
                Din satıcısı Karunların.


                Aldanamazsın asla
                Şureyh'in sahte gözyaşlarına.
                Kanamazsın Samiri'nin
                Sahte vaazlarına.


                Çünkü sen Sekine'sin,
                Zeyneb'isin Kerbela Devrimi'nin.
                Sen bir Asiye'sin,
                Firavun sarayında.


                Başörtün bayrağımdır
                Sıkı tut düşmesin,
                Yüce kıl dalgalansın bu küfür diyarında


                Kadri ÇELİK



                Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                Yorum


                  Ynt: Aşk Dediğin...



                  Vefa her kimseden kim istedim ondan cefa gördüm
                  Kimi kim bîvefa dünyada gördüm bîvefa gördüm
                  (Her kimden vefa istediysem ondan cefa gördüm;
                  kimi gördüysem vefasız dünyada, onun vefasızlığını da gördüm)


                  Kime kim derdimi izhar kıldım isteyip derman
                  Özümden bin beter derd ü belaya mübtela gördüm
                  (Kime derman için derdimi açtıysam,
                  onu benden bin beter dertli gördüm.)


                  Mükedder hatırımdan kılmadı bir kimse gam def'in
                  Safadan dem uran hemdemleri ehl-i riya gördüm
                  (Kederli gönlümden kimse üzüntülerimi gidermedi.
                  Esenlikten dem vurarak beni teselli edecek dostlarımı iki yüzlü gördüm)


                  Ayak bastım reh-i ümmide, sergerdanlık el verdi
                  Emel serriştesin tuttum elimde ejderha gördüm
                  (Ne zaman umut yoluna ayak bastım, başım dönüp durdu.
                  Emel ipinin ucuna yapıştım elimde ejderha gördüm)


                  Fuzuli ayb kılma yüz çevirsem ehl-i âlemden
                  Neden kim her kime yüz tuttum andan yüz bela gördüm
                  (Ey Fuzuli, artık insanlardan yüz çevirirsem beni ayıplama.
                  Çünkü kime yaklaştıysam ondan belanın yüz türlüsünü gördüm)


                  FUZÛLÎ




                  Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                  Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                  Yorum


                    Ynt: Aşk Dediğin...


                    Nasıl bir yanılgı nasıl bir hata.
                    Ben aşkımı suya yazmışım ,
                    Sevda mevsimleri döndü hazana.
                    Ben aşkımı hiçe yazmışım...


                    Gençlik rüyasıyla savrulup durdum.
                    Umuta umutlar katıp avundum.
                    Ben senin sevdanla yandım kavruldum.
                    Ben aşkımı taşa yazmışım...


                    Gülüşüne bakışına aldandım.
                    Aşkın ile gül dalında sallandım.
                    Kördüğümle ben O' na bağlandım.
                    Ben aşkımı boşa yazmışım...


                    Hayat yollarında döndüm deliye.
                    Gidilmez istesem artık geriye.
                    Vefasız bir kurşun girdi sineye.
                    Ben aşkımı kime yazmışım...


                    Islak gözlerimin kurumaz nemi.
                    Aldı beni benden dumansız gemi.
                    Yaralı sevdayla yıktı dengemi.
                    Ben aşkımı KERBELA yazmışım...


                    S. YILDIRIM

                    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                    Yorum


                      Ynt: Aşk Dediğin...Dili İncitme Gönül



                      Çiçeklerle hoş geçin, balı incitme gönül..
                      Bir küçük meyve için, dalı incitme gönül..


                      Başın olsada yüksek, gözün enginde gerek,
                      Kibirle yürüyerek,yolu incitme gönül…


                      Mevla verince azma, geri alınca kızma,
                      Tüten ocağı bozma, külü incitme gönül..


                      Dokunur gayretine, karışma hikmetine
                      Sahibi hürmetine, kulu incitme gönül..


                      Sevmekten geri kalma, yapan ol,yıkan olma
                      Sevene diken olma, gülü incitme gönül..


                      Konuşmak bize mahsus,olsada bir güzel süs,
                      Ya hayr de, ya da sus, dili incitme gönül..


                      aşk esiri


                      Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                      Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                      Yorum


                        Ynt: Aşk Dediğin...Gülü Kokuyor



                        Elimi elime değdiğim zaman
                        Ellerim elimde gülü buluyor
                        Ne zaman başımı göğe uzatsam
                        Burnumda Resulün gülü kokuyor


                        Gezdiğim yerlerde, yine o koku
                        Az’lar oluşturur birleşip çok’u
                        Bildiğim her şeyde ararım yok’u
                        Gözümde Resulün gülü kokuyor


                        Küçücük ağaçta kocaman dalda
                        Tadını alırım petekte balda
                        Ömür deryasında gezinen salda
                        Ufkumda Resulün gülü kokuyor


                        Ne kutlu yoldur ki saçıyor ışık
                        Olmak ister idim kapıda eşik
                        Medeniyet denen sallanan beşik
                        Dünyamda Resulün gülü kokuyor


                        Kayanın üstünde yürüdü böcek
                        Bir damla içmezse belki ölecek
                        Rahmet yağmaz ise nerden içecek
                        Damlamda Resulün gülü kokuyor


                        Ayak izlerinde ararım bazen
                        Petek sözlerinde dalarım bazen
                        Çiçek tozlarında yanarım bazen
                        Aklımda Resulün gülü kokuyor


                        Ayak izlerinin düştüm peşine
                        Çiçek tozlarının girdim düşüne
                        Eğer diyorsanız var git işine
                        Baş koysam Ehli beyt in dizine
                        Gönlümde Resulün gülü kokuyor



                        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                        Yorum


                          Ynt: Aşk Dediğin...


                          Bütün bir âlem gölgesinde
                          Hayat ve can bulur Lale’nin
                          Bütün gülistan beldesinde
                          Son temsilci Gül’dür Lale’nin


                          Ruh ve bedende âlem birlik
                          Lale emrinde Gül’dür dirlik
                          Ömür tarlası taze gençlik
                          Köprübaşı Gül’dür Lale’nin


                          Rahmet ve kılıç derde deva
                          Lale yurdunda Gül’dür sefa
                          Ruh ve nefiste aşkın cefa
                          Serdengeçti Gül’dür Lale’nin


                          Mümin ve kâfir insan rolü
                          Lale indinde Gül’dür dölü
                          Bütün varlığın tek kontrolü
                          İnsan soyu Gül’dür Lale’nin


                          Sevgi ve korku kalpte saklı
                          Lale katında Gül’dür haklı
                          Ruh diyarında insan aklı
                          Selim akıl Gül’dür Lale’nin


                          Hayat ve ölüm bir hakikat
                          Lale aşkında Güldür rikkat
                          Zâhir ve bâtın tek tarikat
                          Saf hakikat Gül’dür Lale’nin


                          Dünya ve ahret iki durak
                          Lale seyrinde Gül’dür Burak
                          Ahiret bâki dünya kurak
                          Tek yeşillik Gül’dür Lale’nin


                          Mutlak Hakikat mektebinde
                          Lale işinde Gül’dür zinde
                          Hakikat nuru tekdir dinde
                          Son muallim Gül’dür Lale’nin


                          Varlık ve yokluk arasında
                          Lale aşkında Gül’dür sevda
                          Sevda nurunun karşısında
                          Aşk eşiği Gül’dür Lale’nin


                          Lokman Hekim’de âciz ferman
                          Lale tıbbında Gül’dür derman
                          Sevda denizi kalpte umman
                          Tek kurtuluş Gül’dür Lale’nin


                          Osman Temiz


                          Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                          Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                          Yorum


                            Ynt: Aşk Dediğin...


                            Aşk, görme engelli bir coşku, görmezlikten kaynaklanan bir bağdır.
                            Oysa sevgi, bilinçlice bir bağ; apaçık, duru bir görmenin sonucudur


                            Aşk genellikle içgüdüden su içer, içgüdüden kaynaklanmayan başka bütün olgular değersizdir.
                            Oysa sevgi ruhun içinden doğar, bir ruhun yükselebileceği bütün yerlere, sevgi de onunla birlikte doruğa tırmanır.


                            Aşk, gönüllerin genelinde benzer biçimler ve renklerde gözlenmekte olup, ortak nitelik, durum ve görünümler taşır.
                            Oysa sevgi her ruhta kendine özgü bir albeni taşır. Ruhun kendisinden rengini alır. Ruhlar da içgüdülerin tersine kendilerine özgü ayrı ayrı renk, tırmanış, boyut, tat ve kokular taşıdığından; ruhların sayısınca sevgiler olduğu söylenebilir.


                            Aşk, kimlikle ilişkisiz değildir. Dönemlerin ve yılların ilerleyişinden etkilenir.
                            Oysa sevgi; yaş, zaman ve kişiliğin ötesinde yaşar. Onun yüksek yuvasına günün, çağın eli yetişmez.


                            Aşk, her renkte, her düzeyde, somut güzellikle bağlantılıdır. Schopenhauer"ın deyişiyle: "Sevgilinizin yaşına bir yirmi yıl daha ekleyin de onun duygularınızda bıraktığı doğrudan etkileri gözlemleyin."
                            Oysa sevgi, ruhun içine öyle bir dalgınlıkla dalar; ruhun güzelliklerine öyle tutulup kendinden geçer; somut güzellikleri bambaşka bir biçimde görür.


                            Aşk; tufan, dalga, coşku niteliklidir. oysa sevgi durgun, dayanıklı, ağırbaşlı, arılıkla dolup taşar bir durumdadır. Aşk, uzaklık ve yakınlığa göre değişir. Uzaklık uzun sürecek olursa azalır. İlişki sürecek olursa değerini yitirir. ancak korku, umut, sarsıntı ve acı çekmenin yanı sıra "görüşüm-uzaklaşım"la diri, güçlü olarak kalabilir.
                            Oysa sevgi, bu durumları bilmez. Dünyası başka bir dünyadır.

                            ALİ ŞERİATİ


                            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                            Yorum


                              Ynt: Aşk Dediğin...


                              Aşk, bir yönlü bir coşkudur. Sevgilinin kim olduğunu düşünmez. "Öznel bir özcoşu"dur. İşte bu yüzden hep yanlışlık yapar. Seçimle hızla sürçer. Ya da hep bir yönlü kalır. Yine de yer yer benzeşmeyen iki yabancının arasında bir aşk kıvılcımlanır, olay karanlıklar içinde geçip birbirlerini görmedikleri için ancak bu yıldırımın düşüşünden sonra onun ışığında birbirlerini görebilirler.


                              Oysa sevgi aydınlıkta kök salar. Işığın gölgesinde yeşerir; büyür. İşte bu yüzen hep tanışıklıktan sonra ortaya çıkar. gerçekte başlangıçta, iki ruh birbirinin yüzünde tanıma çizgilerini okur. "Biz" oluşları ise "tanışım"dan sonra olur, iki ruh, iki kişi değil daha sonraları; birbirlerinin söz, davranış ve konuşma biçiminden yakınlığın tadını, yakınlığın kokusunu, yakınlığın sıcaklığını duyumsarlar. İşte bu konaktan sonra birden, iki yoldaş kendiliklerinden sevginin uçsuz bucaksız çölüne ulaştıklarını, sevginin karartısız açık göğünün başlarının üzerinde sere serpe serilmiş olduğunu, "inanış"ın aydın, arı içtenlikli ufuklarının kendilerine açıldığını, tatlı okşayıcı bir esintinin hep başka göklerin, başka ülkelerin yepyeni esinlerinin iletileri ve başka bahçelerin güzel, gizemli çiçeklerinin kokularının birlikteliğinde oyuncu, tatlı, şen bir sevgi ve albeniyle kendisini hep bu ikisinin yüzüne, başına vurduğunu... Kendi gözleriyle görürler.




                              Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                              Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                              Yorum


                                Ynt: Aşk Dediğin...


                                Aşk, çılgınlıktır. çılgınlık ise "anlayış" ile "düşünüş"ün bozulmuşluk ve yıpranmışlığından başka bir şey değildir.
                                Oysa sevgi ,tırmanışının doruğunda, beyin ötesini aşar, anlamayı ve düşünmeyi de yerden çekip, doğuşun yüksek doruğuna götürür.


                                Aşk, sevgilide içinin çektiği güzellikleri yaratır.
                                oysa sevgi, içinin çektiği güzellikleri sevgilide görür, bulur.


                                Aşk, büyük güçlü bir kandırmacadır.
                                Oysa sevgi; sonsuz, salt, dosdoğru, içten bir doğruluktur.


                                Aşk, denizin içinde boğulmaktır.
                                Oysa sevgi, denizin içinde yüzmektir.


                                A. Şeriati


                                Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                                Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X