Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Aşk Dediğin...

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Dostun bir gülü yaralar beni


    Şu Kanlı Zalımın Ettiyi İşler
    Garip Bülbül Gibi Beni Zareyler
    Yağmur Gibi Yağar Taşlar Başıma
    İllede Dostun Bir Fiskesi Yaralar Beni Beni Beni
    Can Beni Beni Beni Dost Beni Beni Beni


    Dar Günümde Dustum Düşmanı Beli Oldu
    Bir Derdim Var İdi Şimdi El Oldu
    Ecel Fermanı Boymuna Takıldı
    Gerek Vura Gerek Asa lar Beni Beni Beni
    Can Beni Beni Beni Dost Beni Beni Beni


    Pir Sultan Abdalım Can Göye Almaz
    Haktan Emir Olmasa ı Rahmet Yağmaz
    Şu Ellerin Taşı Bana Hiç Degmez
    İllede Dostun Bir Tek Gülü Yaralar Beni Beni
    Can Beni Beni Beni Dost Beni Beni Beni.



    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

    Yorum


      Nasıl Yar Diyeyim


      Nasıl Yar Diyeyim

      Nasıl yar diyeyim ben böyle yare
      Mecnun edip çöle saldıktan sonra
      Alemin bağında bülbüller öter
      Giden benim gülüm solduktan sonra


      Coşkun sular gibi çağlamayan yar
      Gönlünü gönlüme bağlamayan yar
      Benim şu halime ağlamayan yar
      Daha ağlamasın öldükten sonra


      PİR SULTAN ABDAL'ım sürem bu yolu
      İnsanın kamilin olmuşam kulu
      İster yağmur yağsın isterse dolu
      Gidem ben ummana daldıktan sonra



      Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
      Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

      Yorum


        Ynt: Aşk Dediğin...


        Bende bu yayladan şaha giderim

        Karşıdan görünen ne güzel yayla
        Bir dem süremedin giderim böyle
        Ala gözlü pirim sen himmet eyle
        Ben de bu yayladan şaha giderim


        Eğer göverüben bostan olursam
        Şu halkın diline destan olursam
        Kara toprak senden üstün olursam
        Ben de bu yayladan şaha giderim


        Bir bölük turnaya sökün dediler
        Yürekteki derdi dökün dediler
        Yayladan ötesi yakın dediler
        Ben de bu yayladan şaha giderim


        Dost elinden dolu içmiş deliyim
        Üstü kan köpüklü meşe seliyim
        Ben bir yol oğluyum yol sefiliyim
        Ben de bu yayladan şaha giderim


        Alınmış abdestim aldırırlarsa
        Kılınmış namazın kıldırırlarsa
        Sizde şah diyeni öldürürlerse
        Ben de bu ellerden şaha giderim


        Pir Sultan Abdal´ım dünya durulmaz
        Gitti giden ömür geri dönülmez
        Gözlerim de şah yolundan ayrılmaz
        Ben de bu yayladan şaha gider




        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

        Yorum


          Ynt: Aşk Dediğin...


          Ötme bülbül ötme şen değil bağım
          Dost senin derdinden ben yana yana
          Tükendi fitilim eridi yağım
          Dost senin derdinden ben yana yana


          Deryadan bölünmüş sellere döndüm
          Ateşi kararmış küllere döndüm
          Vakitsiz açılmış güllere döndüm
          Dost senin derdinden ben yana yana


          Haberin duyarsın peyikler ile
          Yaramı sarsınlar şehidler ile
          Kırk yıl dağda gezdim geyikler ile
          Dost senin derdinden ben yana yana


          Abdal Pir Sultan'ım, doldum eksildim
          Yemeden içmeden sudan kesildim
          Zülfün kemendine kondum asıldım
          Dost senin derdinden ben yana yana


          P.S.A.


          Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
          Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

          Yorum


            Ynt: Aşk Dediğin...



            “Aşk iki rekâttır, abdesti ise ancak kanla alınır.”

            ŞEHİD BEHEŞTİ



            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

            Yorum


              Ynt: Aşk Dediğin...


              “Biz aşk ehliyiz, kuru akıl ehli değil.
              Aşk ehli inancı yolunda canını feda eder,

              kuru akıl ehli ise tedbir peşinde koşar.
              Bizim tedbirimiz inancımız yolunda can vermektir.”


              ŞEHİD BEHEŞTİ



              Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
              Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

              Yorum


                Ynt: Aşk Dediğin...

                bende mecnundan füzun aşıklık istidadı var
                aşık-ı sadık benem mecnunun ancak adı var

                kıl tefahür kim senin hem var ben tek aşıkın
                leylanin mecnunu şirinin eğer ferhadı var

                ehl-i temkinem beni benzetme ey gül bülbüle
                derde sabrı yok anın her lahza bin feryadı var

                öyle bed-halem ki ahvalim görende şad olur
                her kimin kim dehr cevrinden dil-i naşadı var

                gezme ey gönlüm kuşu gafil feza-yı aşkta
                kim bu sahranın güzer-gahında çok sayyadı var

                ey fuzuli aşk men'in kılma nasihten kabul
                akl tedbiridir ol sanma ki bir bünyadı var
                "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                Yorum


                  Ynt: Aşk Dediğin...

                  yesribin amber kokulu mazlumesiyim
                  seher yelinden ümitvar
                  zakirlerden dökülen aşk incisiyim
                  nebinin gülü velinin mahcemaliyim
                  dinle ey resul kapılar ardında birçareyim
                  "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                  "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                  Yorum


                    Ynt: Aşk Dediğin...



                    “Normal bir insanın mantığı ile şehidin mantığı arasında büyük fark vardır.
                    Şehid, aşk ehlidir; akıl ehli değil!”
                    (Şehid Mutahharî)



                    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                    Yorum


                      Menzil


                      Evvel sen de yücelerden uçardın
                      Şimdi enginlere indin mi gönül
                      Derya, deniz, dağ, taş demez geçerdin
                      Karada menzilin aldın mı gönül


                      Yiğitliğin elden gitti yel gibi
                      Damağımda tadı kaldı bal gibi
                      Hoyrak eli değmiş goncagül gibi
                      Bozulmuş bağlara döndün mü gönül


                      Hasta oldun yatağını istersin
                      Kadir mevlâm sağlığını göstersin
                      Cennet-i Aladan Bir köşk dilersin
                      Boynunun farzını kıldın mı gönül


                      Karacaoğlan der ki söyle sözünü
                      Hakka teslim eyle kendi özünü
                      El içinde karalama yüzünü
                      Yolun doğrusunu buldun mu gönül




                      Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                      Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                      Yorum


                        Ynt: Aşk Dediğin...



                        ALLAH İÇİN AKITILAN GÖZ YAŞLARI,
                        TIKANAN DAMARLARI AÇAR...


                        HANGİ DAMAR DAYANIR ,
                        KANIN TOPRAĞA OLAN AŞKINA...?




                        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                        Yorum


                          Ynt: Aşk Dediğin...



                          Bir nurlu gecede sabaha kadar
                          Secdeye mıhlasam kirli anlımı
                          Rahmet kervanına benide katar
                          Değiştirirmisin kara bahtımı


                          Kırığı döküğü onarabilsem
                          Aynamdaki sisi kaldırabilsem
                          Canımı yoluna vakfedebilsem
                          Bana sunarmısın dostluk tahtını


                          Teslim etsem sana kısır aklımı
                          Ve sende arasam kendi aslımı
                          Sona erdiripte hicran faslını
                          Nasib edermisin kutsal aşkını


                          Bir kutlu seherin serinliğinde
                          Sevdalı bir gönlün enginliğiyle
                          Dudağımda aşkın besteleriyle
                          Taçlandırırmısın VUSLATI AŞK ile


                          alıntı


                          Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                          Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                          Yorum


                            Ynt: Aşk Dediğin...


                            Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
                            Aklansın.. Ölümün kara düşleri,
                            Korkuları, umutlara döndürsün.
                            Rahmetinle, her damlası
                            Cehennemler söndürsün...


                            Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
                            Cennetler berâtı inci damlalar,
                            Secdelerde seller gibi çağlasın.
                            Etrafımda haşre kadar melekler,
                            Sevinçlerle ağlasın...


                            Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
                            Eritsin.. Buzlarını gafletin,
                            Gönül ufukları, nûra bürünsün.
                            Açılsın da cehlin kara perdesi,
                            Gerçek görünsün...


                            Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
                            Müjdeler dökülsün, Arş-ı Âlâ'dan,
                            Hidâyet selleri, sineme dolsun.
                            Her damlası Mahşer Günü
                            Şâhidim olsun...


                            Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
                            Esmâ'ndaki 'Doksandokuz' aşkına,
                            Semâlardan gufranını indirsin.
                            Hesap günü, titreşirken Mîzan'da,
                            Hicâbımı dindirsin...


                            Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
                            Firdevs Göklerinden, nûr sağnakları,
                            Dehşet günü, Sırât üzre saçılsın.
                            Sekiz yerden, sekiz cennet kapısı
                            Bir lâhzada açılsın...


                            Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî
                            Arıtsın.. Şu nankör nefsi hevâdan,
                            Bütün zerrelerim, Kur'ân'la dolsun.
                            Ve Mahşer günü, şu tövbekâr bedenim,
                            Şehitler serveri Huseyn'le haşrolsun...


                            alıntı

                            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                            Yorum


                              Şehide Sesleniş



                              Ey şehid, ey kanıyla kılıca galebe çalan mücahid,
                              ey tarihin derinliklerinden, mahrumların, ezilmişlerin,
                              ve yalın ayaklıların bağrından kopup gelen feryad.
                              Ey Bedir Ovası’nı, Uhud Dağı’nı, Kerbela Çölü’nü, Beheşti Zehra’yı,
                              mustazaf halklar için, özgürlük aşıkları için, birer mesaj yurdu,
                              birer şehadet otağı yapan kahraman, sen bir destansın.


                              Yenilgileri zaferlere çeviren bir destan.
                              Zulüm saraylarını yerle bir eden bir destan.
                              Sen bir ışıksın, Cameran Pirinin gözbebeklerinin ışığı.
                              Karanlıkta kalmışları aydınlatan, onlara yol gösteren bir ışık...



                              Ey al kanlara bulanan beden, ey insanlığın feryadı,
                              ey Muhammedi mesajın havarisi, Hizbullahi yolun parlak kandili,
                              sen bir çağrısın lavlar gibi fışkıran kıpkızıl kanınla her günü Aşuraya, her yeri Kerbelaya çeviren,
                              „Heyhat minezzille“, feryadınla, „İslam için öleceksem, ey kılıçlar alın canımı.“
                              çığlığınla uyuyanları uyandıran, mazlumları ayaklandıran,
                              Hizbullahileri coşturan bir çağrısın sen...


                              Ey şehid sen bir Hamzasın, tarihin kaderini değiştiren bir Ali,
                              bir Cafer, bir Mus’ab, bir Ammar, bir Hüseyinsin.
                              Ey şehid, Ebu Zerin öfkesi ve ey Zeyneb-i Kübranın feryadı
                              ve ey Hizbullah ordusunun keskin kılıcı.
                              Ey adelet terazisinin, özgürlük kervanının yılmaz bekçisi,
                              ve ey tarihin övgüsü kanın bir volkandır.
                              Zalimlerin, tağutların, Kabillerin saltanatlarını yerle bir eden bir volkan...


                              Ey şehid seninle öğrendik kanın gücünü.
                              Ölüme meydan okumayı senden öğrendik.
                              Sen bizim için bir önder ve öğretmensin.
                              Ve hep öyle kalacaksın, sonsuza kadar.

                              Sizleri unutmayacağız.
                              Allah’a, Resulüne ve Ehli Beyt'ine verdiğimiz sözde duracak ve yolunuzu sürdüreceğiz...


                              alıntı


                              Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                              Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                              Yorum


                                Ynt: Aşk Dediğin...



                                “Herkes ya kan, ya da mesajı...
                                Ya Hüseyin ya da Zeynep olmayı...

                                Ya öyle bir ölümü, ya da böyle bir kalımı...
                                seçmesi gerektiğini bilmelidir...”


                                (Şehid Ali Şeriatî)



                                Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                                Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X