Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Aşk Dediğin...

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Aşk Dediğin... Bu Çağrı Sanadır



    Bir damla SU gönder bana
    Eğer gönderebilirsen
    Ana sütü gibi tertemiz olsun
    Bir damlası Zemzem
    Bir damlası fırat olsun


    Bir avuç TOPRAK gönder bana
    KERBELA koksun, KUM koksun
    Her zerresi burcu burcu
    EHLİ BEYT koksun
    FİLİSTİNden çağrı koksun


    Bir dilim EKMEK gönder bana
    Yiyince lezzetini hissedeyim
    Bereketini hissedeyim
    Köy köy, tarla tarla
    NECEFi hissedeyim


    Bir demet ÇİÇEK gönder bana
    Renkleri;
    Yeşil, kırmızı, beyaz ve mavi olsun
    Râyihâsı, estetiği
    NEBEVİ olsun


    Bir tutam SEVDA gönder bana
    Veysel Garani’nin, Malik Eşterin
    Sevdasından olsun,
    CAMERANın PİRİnden olsun
    Sevdâların hasından olsun


    Bir RÜYA gönder bana
    Yürürken, otururken
    Güneşi, Ayı seyredeyim
    Aradan kalksın tüm duvarlar
    Mâverâyı seyredeyim


    Bir damla ALINTERİ gönder bana
    Kuyulara sesleniş olsun,
    Bir dost gönder bana
    sadece O'olsun ceylanın kefili olsun.....



    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

    Yorum


      Ynt: Aşk Dediğin...Sessiz Gemi



      Artık demir almak günü gelmişse zamandan,

      Meçhûle giden bir gemi kalkar bu limandan.


      Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;

      Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.


      Rıhtımda kalanlar bu seyâhatten elemli,

      Günlerce siyâh ufka bakar gözleri nemli.


      Bîçâre gönüller! Ne giden son gemidir bu!

      Hicranlı hayâtın ne de son mâtemidir bu!


      Dünyâda sevilmiş ve seven nâfile bekler;

      Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.


      Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,

      Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.




      Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
      Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

      Yorum


        Ynt: Aşk Dediğin...Ezeli Nur



        Nurdan çehrendeki bu nikab da ne?
        Güneşlere tâç giydiren ışıkken
        Hep hicranla bunca yıl bunca sene
        Geçmiş gidiyor.. baharlar beklerken..


        Doğ ruhlara arşdan gelen bürhanla
        İnlet dört bir yanı altın sadânla
        Hayat üfle sihirli râyihanla
        Hak adına üfül üfül eserken..


        Konuş ki hatipler haddini bilsin
        İlâhî nefhanla ruhlar dirilsin
        Sâyende tâ zirvelere erilsin
        Başlamış gökler de bunu dilerken..


        Ey mukaddes Kitab ey ezelî nûr
        Ey iklimi ziyâ etrafı huzûr
        Son demde bir kere daha ne olur
        Ağar, ışık karanlığı boğarken..


        Bahar olmasa da sonbahar olsun
        Cihânlar bütün âvâzınla dolsun
        Yeniden nâmın her yanda duyulsun
        Şu fânî ömürlerimiz biterken...



        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

        Yorum


          Ynt: Aşk Dediğin...Bir Aşk Bulsam



          Bir aşk bulsam, yağmurunda ıslansam
          Bir dost bulsam, irfanında beslensem

          Bir dağ bulsam, sinesine yaslansam
          Yalınızlığım bitermola, bilmem ki?


          A.R. karakoç



          Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
          Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

          Yorum


            Ynt: Aşk Dediğin...Sana Geliyorum



            Görmeden, doğduğum gecenin seherini,
            Ellerim değmeden anama
            Ve günah izi yokken dudaklarımda,
            Bebeklere has bir dille ağlayarak,
            SANA geliyorum SANA
            herşeyden arınarak...


            Bir garip ağaç oldum aşk ülkesinde,
            Köklerim sığmadı zamana;
            Silktim ham meyvelerimi utandım da,
            Kutsal duygularınla donandım yaprak yaprak.
            SANA geliyorum SANA
            Dal-budak...


            Ne bir dürüm ekmek var heybemde,
            Ne içecek suyum kana kana...
            Bir tutam umutla düştüm yollara,
            Bazen yürüyerek, bazen koşarak,
            SANA geliyorum SANA
            Yalın ayak...


            Yollar uzadıkça yük ağırlaştı,
            Ateş düştü gönlümdeki harmana.
            Bıraktım ağrıyı, sızıyı bir yana;
            Hasretinden ıpıl ıpıl yanarak,
            SANA geliyorum SANA
            Bir avuç toprak...


            Seyrettim uzaktan benliğimi ki,
            Et, kemik, kan değilmiş mânâ.
            Habibin hakkına, murtaza aşkına,
            Af dilemek için ağlayarak,
            SANA geliyorun SANA
            Ya HAKK...



            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

            Yorum


              Ynt: Aşk Dediğin...Yalvarış



              Ya Rab bu hasrete can dayanmıyor;
              Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.
              Her adımda bir engel var, salmıyor,
              Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.


              Mümkün mü bu yolda maksuda ermek?
              Mümkün mü sılada dost yüzü görmek?
              Aşığa ar gelir geriye dönmek;
              Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.


              Çekilmez bir şelek vurdun arkama;
              Şaşırdım yollarda kaldım, akşama.
              Umudum her zaman bakidir amma,
              Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.

              Sevip sevilmemek varsa kaderde,
              Hangi doktor ilaç verir bu derde?
              Hastayım, susuzum gurbet illerde;
              Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.


              Ey hanlar hanını halkeden Hancı!
              Bir yudum aşkınla doğdu bu sancı.
              Ey fakir ekmeği, Mümin inancı!
              Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.





              Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
              Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

              Yorum


                Ynt: Aşk Dediğin...İncitme



                Gölgesinde otur amma
                Yaprak senden incinmesin.
                Temizlen de gir mezara
                Toprak senden incinmesin.


                Yollar uzun, yollar ince
                Yol kısalır aşk gelince
                Yat kurban ol İsmail’ce
                Bıçak senden incinmesin.


                Burdayım de ararlarsa
                Doğru söyle sorarlarsa
                Tabutuna sararlarsa
                Besic senden incinmesin.


                İl göçsün göçtüğün vakit
                Yol yansın geçtiğin vakit
                Suyundan içtiğin vakit
                Irmak senden incinmesin.


                Toz konmasın sakın sana
                Hakkı geçer halkın sana
                Gücenmesin yakın sana
                Uzak senden incinmesin.



                Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                Yorum


                  Ynt: Aşk Dediğin...




                  Ey bu gece duygularıma
                  Gelip konan yanlızlık
                  Selam sana

                  Selam sana
                  Ey çehresi Şair olan
                  Kehribar
                  Birazda Eyyub olan
                  Ey canımın cananı
                  Can arkadaşım selam

                  Sen, dostum
                  Ben ayrılıp uzaklaşırken
                  Ve kaderin peşisıra
                  Dâmenine tutunurken
                  Sıkı sıkıya bana
                  Sen aşkı bilmezsin diyordun
                  Ki
                  O zaman sen
                  Bir yar’ın sarkınlığında
                  Sarkıtmıştın
                  Ayaklarını ve ellerini
                  Gözlerine
                  Firak alevinden sürmeler çekmiş
                  Ve
                  Gözün ucuyla izleyerek beni
                  Böyle diyordun


                  alıntı

                  Yorum


                    Ynt: Aşk Dediğin...Affet



                    Günah dolu kalbimden göğe çıkar ahlarım,
                    Beni senden ayırma, çok fazladır günahım.

                    Derya gibi günahla huzuruna kapanıp,
                    Tevbe etsem kabul et, hem rahimsin ilâhım.


                    Günah yüklü elimi utanarak açarken,
                    Rahmetini beklerim, ey benim kurtarıcım.

                    Yolcuyum gidiyorum, bozuk taşlı bir yoldan,
                    Doğru yol hangisidir, göster bana ey şahım.


                    Rahmetine güvenip, kapandım huzuruna,
                    Beni geri çevirme, affet beni Allahım.


                    Bak günahkar bir kulun işte geldi tevbeye,
                    Kabul et hem bağışla, dursun artık ahlarım.

                    Sensin bana büyük yâr, sensin sensin Allahım,
                    Affet... affet beni de sensin benim penahım.



                    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                    Yorum


                      Ynt: Aşk Dediğin...Allah Derim



                      Sırtımda, taşınmaz yükü göklerin;
                      Herkes koşar, zıplar, ben yürüyemem!
                      İsterseniz hayat aşını verin;
                      Sayılı nimetler bal olsa yemem!


                      Ey akıl, nasıl delinmez küfen?
                      Ebedi oluşun urbası kefen!
                      Kursa da boşluğa asma köprü, fen,
                      Allah derim, başka hiçbir şey demem!




                      Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                      Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                      Yorum


                        Ynt: Aşk Dediğin...


                        Kaç mevsimi bekliyorum daha kapında,
                        Ayagımda zincir, boynumda kement?
                        Benide, piştigin bela kabında,
                        O kadar kaynat ki, buhara benzet!


                        Bekletme yunusum, bozuldu baglar,
                        Düşüyor yapraklar, geçiyor çaglar,
                        Veriyor, ayrılık dolu semalar,
                        İçime bayıltan, acı bir lezzet.

                        Rüzgara bir koku verki, hırkandan,
                        geleyim, izine dogru arkandan,
                        Bırakmam, tutmuşum artık yakandan,
                        Medet ey dervişim, yunusum medet.

                        Medet ey Resul'um, İmam'ım medet...

                        yunus emre

                        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                        Yorum


                          Ynt: Aşk Dediğin...SOKAKLAR..



                          Çocukluğum ilkbahar
                          Mazi dolu yapraklar
                          Ve geliyor sonbahar
                          Sırdaşımdır mezarlar


                          Yüreğe aşktan bir ok
                          Nefse yorgan topraklar
                          Sadece Allahtan kork
                          Geçicidir duraklar


                          Buralar evdir bize
                          Evsizlere bir kıble
                          Soğuk taşlar diz dize
                          Antikadan konaklar


                          Birden uzar akşamlar
                          Derin sisli bakışlar
                          Sessizdir kaldırımlar
                          Bir ben bir de sokaklar



                          Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                          Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                          Yorum


                            Ynt: Aşk Dediğin...Kaçış



                            Serin karanlığıma bir çingene düşerdi
                            gökyüzüne birikirdi hazineleri kışın
                            dağların dağlarda birikirdi gölgeleri
                            ürkütülmüş gölgeler kapımda çoğaldıkça
                            yüreğime o tedirgin çocuklarda düşerdi
                            kar yürürdü gözlerime tüyden ayaklarıyla


                            kar yürürdü çünkü kar
                            o temiz eldiveni gökyüzünün
                            tüfengimin ıssızlığını büyütürdü
                            bir dönülmez kaçışa uzanırdı çocuklar
                            ve o üzünç bitkisi çocuklarda ölürdü

                            artık üşümek çince bir çiçektir oralarda
                            yolcuların taşıyamadığı bir çiçektir
                            çünkü kardan yorulunca biz sıcak sulara
                            inip sepet öreriz ve “gecenin
                            uzun ağzı sulardı saksıları”
                            ve hala ay dağınık saçlara benzer oralarda
                            serçelerin ayaklarına bağladığı karanlık
                            kimseyi çağıramaz kendi adıyla.



                            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                            Yorum


                              Ynt: Aşk Dediğin...Dağ ile Sohbet



                              Hiç başın ağrır mı yoruldun mu hiç
                              Birine küstün, mü darıldın mı hiç
                              Sevdin mi, öptün mü sarıldın mı hiç
                              Hasret nedir, ne değildir, de hele


                              Neşeyi ne tartar, gamı kim ölçer
                              Acı söz yarası kaç yılda geçer
                              Beklemek acıdır ayrılık hançer
                              Gurbet nedir ne değildir de hele

                              Ormanın var, pınarın var, taşın var
                              Dört mevsimde bulut saçlı başın var
                              Bilmem ama bir uzunca yaşın var
                              Mühlet nedir, ne değildir de hele





                              Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                              Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                              Yorum


                                Ynt: Aşk Dediğin...Bayram Edelim



                                Semadaki melekler, rahmet için yarışır,
                                Güler yüzlü, kavl-î kerim bayram edelim,
                                Küs olanlar, bayram günü derhal barışır,
                                Sıdk ile Allah’a dayanıp, bayram edelim.


                                Bayram namazı için camilerimiz dolacak,
                                Müslümanlar birleşerek tek vücut olacak,
                                Yalnız Hak rızası için kurbanlar kesilecek,
                                Kurban payını dağıtarak, bayram edelim.


                                Unutmadan teşrik tekbirlerini getirelim,
                                Bayram hürmetine, yaratılanları sevelim,
                                Kimsesiz, fakir ve yetimleri sevindirelim,
                                Arınmış ruh ve bedenle, bayram edelim.

                                Bugünlerde mezar ziyaretleri aksamasın,
                                Ecdadımız Kur’an’sız ve duasız kalmasın,
                                Çocuklarımız ciğer paremiz, unutulmasın,
                                Gelin ey din kardeşlerim, bayram edelim!


                                Sevgi ve kardeşlik duygularını artıralım,
                                Arada husumet varsa, derhal kaldıralım,
                                Ana, baba ve akrabaların duasını alalım,
                                Sıla-i rahimde bulunarak, bayram edelim.


                                Karşılaştığımız insanlara, selam verelim,
                                Hastaları ziyaret ederek, şifalar dileyelim,
                                Muhtaç olanlara, yardım elimizi uzatalım,
                                Birlik ve beraberlik içinde, bayram edelim.


                                Bu günlerde günahlara pişmanlık duyulur,
                                Gönülden tövbe edenler, mağfiret olunur,
                                Her iyiliğin mükâfatı amel defterine yazılır,
                                İlahi rızaya uygun olarak, bayram edelim.



                                Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                                Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X