Kerbela’yı anarken, her müminin gönlüne
Tarifsiz bir acıyla, sönmeyen bir kor düşer
Peygamber gül zarının o en kızıl gülüne
Ağlarken gözyaşları, yıkar bendini taşar
Olayın vahameti, hiç çıkmıyor akıldan
Böyle zulüm olamaz ne hayvandan, ne kuldan
Hakikat anlatıldı masum olan bir dilden
Ayet, hadis dinlemez, zalimler haddi aşar
Sahrayı Kerbela’ya döktüler masum kanı
İftira ve yalanla, kurmuşlardı planı
Yakmaya kalkmışlardı, çadırlarda olanı
Nasıl bir kindarlık bu, insanın aklı şaşar
Ne zaman kaybettiniz insani duyguları
Sanki size mi kaldı, akan Fırat suları
Kızıl kana bulanmış, Zül cenahın yuları
Zalim kendi zulmüyle, kendi kabrini eşer
Kerbela’yı bir bütün ele almak istedim
İmamlardan rivayet, her konuda var dedim
Kimlerin sayesinde kalmış benim mabedim
Hak adına, hak dini savunmuş, Hayr-ul Beşer
Ne olur hiç sormayın, Rukeyye’nin yerini
Onu tarif etmeye bulamadım birini
Sana nasıl kıydılar, morartılar derini
Her adını duyanda, dayanmaz yürek pişer
Ümm-ü Külsüm, Sakine su diye geldiğinde
Abbas aklıma gelir, Rukeyye dendiğinde
Zalimler bırakmadı, su alıp döndüğünde
Abbas atından düştü, melekler ona koşar
Musibet karşısında sabır demek kolay da
Sabır öyle kolay mı, böylesi bir olayda
Canlarını verdiler, gördüler âli fayda
Zeynebî mesajlarla Hüseynî mektep yaşar
Ali Ekber benzerdi, Resulü Kibriya’ ya
O kadar çok benzeyen gelmemişti dünyaya
Gündüz güneş gibiydi, gece benzerdi aya
Görmek için gözlerim, birbiriyle yarışır
İmam Seccad Yezid’e öyle bir ders verdi ki
Sahte ihtişamını yere öyle serdi ki
Felçli insanlar gibi kalkamadı, bir teki
Özgürlerin oğluna böyle oğul yaraşır
Anlatmaya çalıştım, kısaca Kerbela’yı
Bela burda öğrendi, bin bir türlü belayı
Şeytan ve avanesi, toplanmıştı alayı
Hüseyin haktan yana, hakka karşı bütün, şer
Kıyam ile mesajı ulaştırdınız bize
Canana can verdiniz, kurban olayım size
Yapılanlar ortada, gerek yok başka söze
Âşık Mehmet sizleri, anlamaya çalışır.
Mehmet DEMİRER
(01.Sefer.1431)
alıntıdır..
Tarifsiz bir acıyla, sönmeyen bir kor düşer
Peygamber gül zarının o en kızıl gülüne
Ağlarken gözyaşları, yıkar bendini taşar
Olayın vahameti, hiç çıkmıyor akıldan
Böyle zulüm olamaz ne hayvandan, ne kuldan
Hakikat anlatıldı masum olan bir dilden
Ayet, hadis dinlemez, zalimler haddi aşar
Sahrayı Kerbela’ya döktüler masum kanı
İftira ve yalanla, kurmuşlardı planı
Yakmaya kalkmışlardı, çadırlarda olanı
Nasıl bir kindarlık bu, insanın aklı şaşar
Ne zaman kaybettiniz insani duyguları
Sanki size mi kaldı, akan Fırat suları
Kızıl kana bulanmış, Zül cenahın yuları
Zalim kendi zulmüyle, kendi kabrini eşer
Kerbela’yı bir bütün ele almak istedim
İmamlardan rivayet, her konuda var dedim
Kimlerin sayesinde kalmış benim mabedim
Hak adına, hak dini savunmuş, Hayr-ul Beşer
Ne olur hiç sormayın, Rukeyye’nin yerini
Onu tarif etmeye bulamadım birini
Sana nasıl kıydılar, morartılar derini
Her adını duyanda, dayanmaz yürek pişer
Ümm-ü Külsüm, Sakine su diye geldiğinde
Abbas aklıma gelir, Rukeyye dendiğinde
Zalimler bırakmadı, su alıp döndüğünde
Abbas atından düştü, melekler ona koşar
Musibet karşısında sabır demek kolay da
Sabır öyle kolay mı, böylesi bir olayda
Canlarını verdiler, gördüler âli fayda
Zeynebî mesajlarla Hüseynî mektep yaşar
Ali Ekber benzerdi, Resulü Kibriya’ ya
O kadar çok benzeyen gelmemişti dünyaya
Gündüz güneş gibiydi, gece benzerdi aya
Görmek için gözlerim, birbiriyle yarışır
İmam Seccad Yezid’e öyle bir ders verdi ki
Sahte ihtişamını yere öyle serdi ki
Felçli insanlar gibi kalkamadı, bir teki
Özgürlerin oğluna böyle oğul yaraşır
Anlatmaya çalıştım, kısaca Kerbela’yı
Bela burda öğrendi, bin bir türlü belayı
Şeytan ve avanesi, toplanmıştı alayı
Hüseyin haktan yana, hakka karşı bütün, şer
Kıyam ile mesajı ulaştırdınız bize
Canana can verdiniz, kurban olayım size
Yapılanlar ortada, gerek yok başka söze
Âşık Mehmet sizleri, anlamaya çalışır.
Mehmet DEMİRER
(01.Sefer.1431)
alıntıdır..
Yorum