Nûr dağı bir gece, nûra büründü
Ufukta yüce bir melek göründü
Rûh-ul Emîn "Oku" emriyle indi
Artık ilim, artık hikmet vaktidir
Geldi maveradan mukaddes nida
Örtüye bürünmüş, Emîn-i Hüdâ!
Durma kalk ayağa, kalk ey Mustafâ
Artık halkı Hakk'a, davet vaktidir
İnsanlar susamış insanlığına
Adaletin hatta bir anlığına
Bir gece fazîlet mihmanlığına
Ey rahmet madeni, imdât vaktidir
Zayıflar, köleler, zulümden sızlar
Topraklar altında, inliyor kızlar
Yollara hâkim hep bütün yolsuzlar
Yeter artık, hakkın devlet vaktidir
Her yeri bürümüş, karanlık, vahşet
Üstünlük ölçüsü, servet, aşîret
Mazlûmlar zincirde, bekliyor himmet
Artık âlemlere rahmet vaktidir
Tevhit merkezinde, putlar ayakta
Değerler yok olmuş, insan batakta
Aydınlığa karşı, Şeytân atakta
Kalk ayağa, nura hicret vaktidir
Kalk ayağa, âlem nur ile dolsun
Karanlık son bulsun, diken gül olsun
Küfrün şirkin benzi sararıp solsun
Seninle âleme minnet vaktidir
Kalk seninle mazlum ümidvâr olsun
Zâlime, kâfire, âlem dar olsun
Bi'setinle canlar, hep bahar olsun
Cehennem son bulsun, cennet vaktidir
Gam yeme başında Hakk'ın eli var
Firavunlar boğan, nice nîli var
Yanında Şir-i Hak olan Ali var
Geçit yok zillete, izzet vaktidir
O günlerden geçmiş, bin dört yüz sene
Döndü câhilliğe, insanlar yine
Hak geride, bâtıl çıkmıştır öne
Yine hakikatın, uzlet vaktidir
Bak, ya Resûlallâh, dinin gurbette
Yoktur bir nişâne, senden ümmette
Muminler cephesi, bin bir mihnette
Bugün, yeniden bir bi'set vaktidir
Hani buyurmuştun bize: "Ey ümmet!
Kur'ân ve Ehl-iBeyt size emanet"
Kur'ân'dan uzağız, Sünnet'e hasret
Saâdet devrine, avdet vaktidir
Ufukta yüce bir melek göründü
Rûh-ul Emîn "Oku" emriyle indi
Artık ilim, artık hikmet vaktidir
Geldi maveradan mukaddes nida
Örtüye bürünmüş, Emîn-i Hüdâ!
Durma kalk ayağa, kalk ey Mustafâ
Artık halkı Hakk'a, davet vaktidir
İnsanlar susamış insanlığına
Adaletin hatta bir anlığına
Bir gece fazîlet mihmanlığına
Ey rahmet madeni, imdât vaktidir
Zayıflar, köleler, zulümden sızlar
Topraklar altında, inliyor kızlar
Yollara hâkim hep bütün yolsuzlar
Yeter artık, hakkın devlet vaktidir
Her yeri bürümüş, karanlık, vahşet
Üstünlük ölçüsü, servet, aşîret
Mazlûmlar zincirde, bekliyor himmet
Artık âlemlere rahmet vaktidir
Tevhit merkezinde, putlar ayakta
Değerler yok olmuş, insan batakta
Aydınlığa karşı, Şeytân atakta
Kalk ayağa, nura hicret vaktidir
Kalk ayağa, âlem nur ile dolsun
Karanlık son bulsun, diken gül olsun
Küfrün şirkin benzi sararıp solsun
Seninle âleme minnet vaktidir
Kalk seninle mazlum ümidvâr olsun
Zâlime, kâfire, âlem dar olsun
Bi'setinle canlar, hep bahar olsun
Cehennem son bulsun, cennet vaktidir
Gam yeme başında Hakk'ın eli var
Firavunlar boğan, nice nîli var
Yanında Şir-i Hak olan Ali var
Geçit yok zillete, izzet vaktidir
O günlerden geçmiş, bin dört yüz sene
Döndü câhilliğe, insanlar yine
Hak geride, bâtıl çıkmıştır öne
Yine hakikatın, uzlet vaktidir
Bak, ya Resûlallâh, dinin gurbette
Yoktur bir nişâne, senden ümmette
Muminler cephesi, bin bir mihnette
Bugün, yeniden bir bi'set vaktidir
Hani buyurmuştun bize: "Ey ümmet!
Kur'ân ve Ehl-iBeyt size emanet"
Kur'ân'dan uzağız, Sünnet'e hasret
Saâdet devrine, avdet vaktidir