Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


    Her gün aşura! Her yer kerbela.

    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

    İmam Hüseyin (a.s.):
    117


    Şevzeb İmam Hüseyin (a.s.)’ın huzuruna giderek izin aldıktan sonra meydana gitti ve şehid oluncaya kadar savaştı. Burda bir noktanın altını çizmekte yarar görüyorum. İnsanoğlunun iman takvasında değeri insanın cesaretinden doğar kanısındayım. Araştırmalarımız temel amacı İmam Hüseyin (a.s.)’ın devrimcilik niteliğinde vermiş olduğu kararlığı O’nun şehid olmasıyla noktalanması O’nun o kutsal İslam devletinin ayakta durabilmesi icabı ile yola çıkması olmuştur.

    Fakat söylediğimiz gibi en başka Medine şehrinde olmak şartıyla kendisiyle takriben 30 bin kişinin refakat ettiği gerçeğini dile getirmiştik. İmam Hüseyin (a.s.) İslam hukuksal anayasası kanunlar kararı gereğince (Hacc) mevsimininden evvel hacc’a intikal etmeleri ve onunla beraber bulunan toplumunda hep onunla beraber bu İslam devletinin devrimcilik kararları ile yanında olmaları nedeniyle kendileri ile iştirak etmelerinin sonuncunda ölüm bile olsa yanından ayrılmıyacaklarının biâtı (yani yeminleri) konusunda hep aynı fikir olduklarının devamlı olarak israr etmeleri gereğince yanında olacaklarını söylemeleri olmuştur.

    Ama ne yazıktır ki, İmam Hüseyin (a.s.)’ın kanlı Kerbela’ya varışlarından sonra karşılarına çıkacak zalim ve şehvet perest kapitalist faşist düşüncesinde idareyi ellerinden bırakmayacak küfür ordularının karşısında şüpheye düşmeleri neticeleri sonunda zalimlerle savaşamayacaklarını anlayan İmam Hüseyin (a.s.)’ın safında bulunan toplumun kaçış yollarını aramaya başladığını gören kahraman hak lideri olan ve imamet makamında bulunan İmam Hüseyin (a.s.) onlardan biâtlarını geri çekmek mecburiyetinde kalmıştır. Ama zalim ve işkenceci emperyalist faşist düşüncesinin uşakları olan benlik ve kişiliğinden marum olan kişilerin içinde cesur ve kahraman olan çok az sayıda da olsa hakkı anlayan kişilerin İmam Hüseyin (a.s.)’ın taraflarını geçmeyi biât takvalarını ön sayta olduğu imanları icabı ile kanlı Kerbela’da İmam Hüseyin (a.s.)’la şehid olmuşlardır. Bu çok büyük bir hak ve batıl arasındaki farklılığın genel anlamlı belgesidir.

    Daha sonra Abis kendisi savaşa gitti. Abis’in savaşı hedef uğruna yapılan en büyük yiğitliğin bir örneğidir. Kerbela şehidleri savaşa gitmek sitediklerinde İmam Hüseyin (a.s.)’ın huzuruna giderek izin istiyor, vedalaşıyor, iman ve yiğitlikten bahsediyorlardı. Abis de diğer Kerbela şehidleri gibi İmam Hüseyin (a.s.)’ın huzuruna giderek şöyle dedi: ‘’Ya Eba Abdullah! Benim yanımda yeryüzünde hiç kimse sizin kadar aziz ve sevgili değildir. Canımdan daha aziz bir şeyim olsaydı onunla sizi bu zulüm ve ölümden kurtarbilseydim onu feda etmekten çekinmezdim. Şahid ol ki, ben senin ve babanın devleti mucadelesi üzere ölüyorum.’’

    Daha sonra Abis (r.a.) meydana gitti ve lanetlik Yezid ordusunda olan Rabi b. Temim diyor ki: ‘’Abis’i görür görmez tanıdım. Onu öncelerden tanıyordum. Savaşlarda onun yiğitliğini görmüştüm. Ondan daha cevsur birini tanımıyordum. Dolayısıyla bağırarak dedim ki Bu arslanlar arslanı Abis b. Şebib-i Şakiri’dir. O’nun karşısına çıkan herkes öldürülür.’’ Yazan. imam Dikmen

    Yorum


      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


      Her gün aşura! Her yer kerbela.

      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

      İmam Hüseyin (a.s.):
      118


      Abis, ateş alevi gibi meydanda dönerek savaşmak için istiyordu ama hiç kimsenin onun karşısına çıkmaya cesareti yoktu. Yezid ordusunun komatanı olan Ömer b. Sa’d bir grubun ona hücum ederek taş yağmuruna tutmasını emretti. Abis her taraftan üzerine taş yağdığını, kendisiyle erkekçe savaşacaklarına taş yağmuruna tuttuklarını görünce üzerindeki zıhrı ve başındaki başlığı çıkardı.

      Böylece üzerinde elbisesi olmaksızın kendisini düşman orduları denizine atıverdi ve siyah bulutlar arasındaki güneş ve karanlıklar içinde bir ateş gibi meydana yürüdü. Rabi b. Temim diyor ki: Allah’a andolsun ki Abis her tarafa hücum ediyor ve iki yüzden fazla kişi onun karşısından kaçıyor ve birbirlerinin üzerine yıkılıyorlardı. Abis böyle savaşıyordu. Nihayet Yezid ordusu onun dört tarafını kuşattı ve aldığı taş, mızrak ve kılıç yaralarıyla yere yıkıldı... Bir grup Abis’in başını ellerine almış dolaşıyor ve her biri onu kendisinin öldürdüğünü iddia ediyorlardı. Böylece Abis de şehafet serbetini içti.

      Hz. Ebu Zeri Gaffari’nin kölesi Cevn İmam Hüseyin (a.s.)’ın huzuruna çıkarak meydana gitmek için izin istedi.
      İmam Hüseyin (a.s.): ‘’Ey Cevn! Sen afiyet ve asayiş ümidiyle bizimle buraya kadar geldinİ şimdi kendi yoluna gidebilirsin.’’

      Cevn İmam Hüseyin (a.s.)’ın ayaklarına kapanarak ayaklarını öpüp şöyle dedi: ‘’Ey benim İmam’ım! İyi günlerimde sizin yanınızdaydım. Şimdi zor durumdayken sizi nasıl bırakabilirim. Ey benim mevlam! Ben kötü kokulu, hasebi düşük ve rengi siyah bir köleyim. Güzel kokulu, şerif hasebli ve beyaz renkli olmam için cennete girmeme müsade edin. Allah’a andolsun ki, benim siyah kanım siz Hz. Resulullah (s.a.v.) Ehl-i Beyt’inin (a.s.) pak kanlarına karışıncaya kadar sizi bırakmam.’’

      Bunun üzerine İmam Hüseyin (a.s.) Cevn’a izin verdi. Cevn meydanda giderek bir kaç kişi öldürtükten sonra kendisi de şeihid oldu. İmam Hüseyin (a.s.) onun başı ucuna gelerek buyurdu ki: ‘’Allah’ım! Onun yüzünü ak et, kokusunu güzelleştir, onu salih kişilerle haşret ve onu Hz. Muhammed (s.a.v.) ve Ehl-i Beyt’iyle haşret.’’
      Sahih hadis kaynak kitablarında nakledilmektedir ki: ‘’Onun cesedinin yakınından geçen herkes orada mikten daha güzel bir koku hissediyordu.’’

      Daha sonra Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın sahabesinden olup Bedir ve Sıffın savaşlarına katılarak Hz. Resulullah (s.a.v.) ve İmam Ali (a.s.)’nın emrinde kılıç sallahmış olan yaşlı Enes b. Haris gözlerine dökülen kaşlarını bir mendille ve emamesinde beline bağlıyarak İmam Hüseyin (a.s.) huzuruna çıkıp cihad için izin alarak meydana gitti ve Yezid ordusundan tmış kişiyi öldürdükten sonra şehid oldu.

      İmam Hüseyin (a.s.) onu seyrederken, ‘’Allah senin bu çabanı mükafatlandırsın ey yaşlı adam.’’ diye duyurdular.
      Sıra Amr b. Cünade-i Ensar’ye geldi. Babası Cünade b. Ka’b-i Ensari Aşura (yani 10 Muharrem) sabahı İmam Hüseyin (a.s.)’in ashabından bir grupla birlikte birinci saldırıda şehid olmuştu. Onbir yaşında olan bu çocuğun annesi ona diyordu ki: Oğlum! Annenin yanından kalkarak savaş meydanına git ve Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın torununun gözleri önünde savaş. Amr b. Cünade meydana gitmek istediğinde İmam Hüseyin (a.s.): ‘’Onun babası yeni şehid oldu. Bunun şehid olması annesine ağır gelebilir. Onu çadırlara geri çevirin.’’ dedi. Yazan. imam Dikmen

      Yorum


        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


        Her gün aşura! Her yer kerbela.

        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

        İmam Hüseyin (a.s.):
        119


        İmam Hüseyin (a.s.)’ın bu sözü karşısında Amr b. Cünade şöyle arzetti: ‘’Annem babam size feda olsun. Meydana giderek savaşmamı annem emretti. Savaş elbiselerini kendi elleriyle giydirdi bana. Nolur bana izin verin.’’
        Bu delikanlı genç izin aldıktan sonra meydana giderek şöyle recez (yani beyit) okudular:

        ‘’İmamım Hüseyin, İmamların en üstünüdür.
        İmam Hüseyin, Peygamberin gönlünün sevincidir.
        İmam Hüseyin, İmam Ali ve Fatıma’nın oğludur.
        Böyle iyi bir imam tanıyor musunuz?!
        Yüz güneş gibi parlak, alnı dolunay gibi nurludur.’’


        Daha sonra düşmana hücum ederek şehid oluncaya kadar savaştı. Onun başını gövdesinden ayırarak İmam Hüseyin (a.s.)’ın ordugahının önüne fırlattılar. Annsei öne çıkarak oğlunun başını alıp bağrına bastı ve şöyle dedi.
        ‘’Ey oğlum aferim sana, ey gönlümün mutluluğu, ey gözümün nuru.’’ Daha sonra ‘’Biz Allah yolunda verdiğimiz şey geri almayız’’ anlamında oğlunun başını düşmana doğru attı. Sonra kendisi de yerden bir sopa alarak düşmana saldırdı ve şöyle recez (yani beyit) okudu:

        ‘’Ben kadınlar arasında zayıf bir kadınım.
        Size şiddetli bir darbe indireceğim
        Şerefli Fatıma’nın evlatlarını savunma uğrunda.


        İmam Hüseyin (a.s.) kadınların meydana gitmesine razı olmadığı için onu çadırlara geri çevirdi.
        Daha sonra Haccac b. Mahzur-i Cufi meydana gitti. Bir müddet savaşıp yüzü kızıl kanlara boyandıktan sonra İmam Hüseyin (a.s.)’ın huzuruna çıkarak şöyle dedi: ‘’Ey İmam Hüseyin! Bugün dedeniz Hz. Resulullah (s.a.v.)’la mükalakat edeceğim, sonra Hz. Peygamber (s.a.v.)’in vasiyyi bildiğimiz babanız İmam Ali (a.s.)’ı göreceğim.’’
        İmam Hüseyin (a.s.) Haccac’a cevap olarak buyudu ki: ‘’Ey Haccac! Ben de senin peşinden onların arasına geleceğim.’’

        Daha sonra Haccac meydana dönerek şehid olunyaca kadar sevaştı. Ondan sonra Suveyd. B. Amr b. Ebu-l Mut’a meydana gitti. Attan yere düştüğünde Yezid ordusu onun öldüğünü sandı. İmam Hüseyin (a.s.) şehid olduğunda oradakilerin ‘’İmam Hüseyin (a.s.) şehid oldu’’ dediklerini duyunca yerinde kalkarak şehid oluncaya kadar Yezid ordusuyla savaştı. Suveyd İmam Hüseyin (a.s.)’ın şehadetinden sonra Kerbela’da şehid olan en son yarandır.
        Artık İmam Hüseyin (a.s.)’ın Ehl-i Beyt’inden başka kimsesi kalmamıştı. Ehl-i Beyt, Allah ve Hz. Resulullah (s.a.v.) devletinin kanu ve hukuklarını ayakta ve diri tutmak için azimle ölüme karşı gidiyorlardı. İmam Hüseyin (a.s.)’ın en yakınları toplanarak birbirleriyle vedalaşıyorlardı. İmam Hüseyin (a.s.)’in Ehl-i Beyt’inden savaş meydanına giden ilk kişi herkesten çok Hz. Peygamber (s.a.v.)’e benzeyen büyük oğlu Ali Ekber (a.s.)’dır. Yazan. imam Dikmen

        Yorum


          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


          Her gün aşura! Her yer kerbela.

          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

          İmam Hüseyin (a.s.):
          120

          Bu arada kadınlar etrafına toplanarak diyorlardı ki: ‘’Ey İmam Hüseyin’in oğlu! Bizim gurbetimize merhamet et; çünkü senden uzak kalmaya tahammül edemeyiz diyerek sitem ettiler.’’
          Ali Ekber İmam Hüseyin (a.s.) izin alarak meydana gitti ve şöyle recez (yani beyit) okudular:

          Ben Hüseyin b. Ali’nin oğlu Ali’yim
          Biz Peygamber’in en yakınları Ehl-i Beyt’iyiz.
          Kılıcımla size saldırır ve babamı savunurum;
          Haşimi ve Alevi yiğidinin derbesiyle.
          Vallahi o haramzade bize hükmedemez.


          Bu sırada İmam Hüseyin (a.s.) sakalını tutarak başını gökyüzüne kaldırıp gözlerinden akan yaşlar yüzünü ıslatırken şöyle diyordu: ‘’Allah’ım! Şahid ol ki, halk içinde Peygamber’in Muhammed (s.a.v.)’e en çok benzeyeni bu kavmin üzerine gidiyor. Biz Peygamber’i görmek istediğimizde ona bakıyorduk. Allah’ım! Yeryüzünün nimetlerini bu kavimden al ve onları dağıtı ver. Hiç bir zaman pak kullarını onlardan razı etme; çünkü onlar bizi davet ederek bize yardım edeceklerine dair sözverdikleri halde bize kılıç çektiler.’’

          İmam Hüseyin (a.s.) daha sonra Ömer b. Sa’d’a şöyle hitap etti: ‘’Ey Sa’d’ın oğlu Benimle Hz. Resulullah (s.a.v.) arasındaki bağı görmezlikten geldin. Allah senin neslini kurutsun.’’
          ‘’Allah Adem, Nuh, İbrahim ve Âl-i İmran’ı seçerek onları diğer insanlardan üstün kıldı. Ve biz o seçilmiş insanların soyundanız.’’

          Ali Ekber (a.s.) düşman ordusuyla savaşa koyuldu. Onlardan yetmişini öldürdükten sonra susuzluktan babasının yanına dönerek susuzluğunu dile getirdi.

          İmam Hüseyin (a.s.): ‘’Yakında deden Resulullah (s.a.v.)’ı görecek ve onun elinden su içeçeksin ve artık ondan sonra asla susamayacaksın.’’

          Ali Ekber tekrar meydana giderek düşman ordusuyla savaşa devam etti. Bir ok ansızın boğazına isabet etti ve Murret b. Münkez-i Abdi mızrakla Ali Ekber (a.s.)’ın başını vurdu, sonra da başını bir kılıç darbesiyle indirdi. Bunun etkisi üzerine Ömer b. Sa’d’ın askerleri kılıçlarıyla Ali Ekber (a.s.)’ın vücudunu paramparça ettiler. İmam Hüseyin (a.s.) oğlunun baş ucuna gelerek başını dizlerinin üstüne aldı ve şöyle buyurdular: ‘’Allah seni öldüren bu zalim şerefsiz kavmi öldürsün. Allah ve Resulullah’ın hürmetini ortadan kaldırmaya ne kadar da cüret ettiler. Artık senden sonra dünyaya yazıklar olsun.’’

          Evet bu mucadelenin temel anlamı gerçektende hem çok büyük ve hemde emsalsız sonsuz büyük bir değerdedir. Emevioğulları ve onlara yardakçılık yapan zalim yönetiler öyle bir temiz kan’a el uzatıp ellerini kırletilerki asla o kanlı ellerine sürülen kanlar temizlenmiyecektir. Onlar hem kalben inançsız ve hemde vizdanen rahatsızdırlar.

          Onların bu kirli amelleri üzünden sayısız müslümanım diyen insanlarıda affi mümkün olmayan günaha sürüklemişlerdir. Amaç burda sadece Muaviye ve O’nun gibi olan Yezid oğlu suçlu değildir. O’nunla beraber aynı taktiği ve devlet yömetme ve yönetilme unsurunda bulunan insanlarda suçludurlar. Kuran’ı Kerim’de buyurulduğu gibi Yedi deniz mürekep olsa kainat içinde ağaçlarda kalem olsa bunlarla Allah’ın kelamını yazmaya kalkılsa asla ve asla Allah’ın kelamının anlamını yazamıyacaklardır. İste bu Allah’ın kelamı kasdedilmiş olan Hz. Muhammed (s.a.v.) ve O’nun pak ve masum Ehl-i Beyt’idir. Bu Ehl-i Beyt ki kirli işlerine ve devlet yönetme sistemleri uğruna harcayan Emevi saltanatları ve onların destekleyicilerinin kanlı elleridir. Asla ve asla bunun karşılığında herhangi bir girişimindende çıkamazlar. Hem bu dünya yaşantısında insanlar tarafından lanetlenmiş olacakla ve hem de ebedi kalmak üzere Allah’ın lanetine uğrayacaklardır. Allah bunlar asla af etme. Amin. Yazan. imam Dikmen

          Yorum


            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


            Her gün aşura! Her yer kerbela.

            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

            İmam Hüseyin (a.s.):
            121


            Daha sonra İmam Hüseyin (a.s.) avucunu oğlunun kanıyla doldurarak onu gökyüzüne savurdu ve o kanın bir damlası bile yere düşmesi.

            İmam Hüseyin (a.s.) oğlunun cesedini şehidlerin bulunduğu çadırın önüne getirmelerini emretti. Daha sonra Ehl-i Beyt kadınları Ali Ekber (a.s.)’ın cesedinin etrafına toplanarak bedenin kanlar içinde ve param parça olduğunu görünce feryad ederek ağlamaya başladılar. Düşmanın kılıç ve mızraklarının izleri vücudunun her yerinde görülmekteydi. Haşimi kadınlarının önünde Hz. Zeynep (a.s.) vardı. Ağlamak ona rahatlı vermiyordu. Kendisinin Ali Ekber (a.s.)’ın pak cesedinin üzerine atarak kardeşinin çiğer paresini bağrına basıp feryad ediyordu.
            Abdullah b. Müslim b. Akil, İmam Hüseyin (a.s.)’ın huzuruna çıkarak izin alıp meydana çıktı ve şöyle recez (yani beyit) okudular:

            Bugün babam Müslim’le görüşeceğim,

            Peygamber’in devleti uğruna öldürülenlerle görüşeceğim.

            Abdullah b. Müslim zalim faşist emperyalist düşünce temelinin alt yapısını oluşturan küfür ordusuna üç kere hücum etti. Ve her defasında onlardan bir çoğunu cehennem ateşine gönderiyordu. Nihayet Yezid b. Rukkad-i Cuhani’nin attığı bir ok alnına isabet etti. Abdullah feryad ederek dedi ki; ‘’Allah’ım, bu kavim bize ihanet etti; Bizi öldürdükleri gibi sen de onları öldür.’’ Bu esnada birisi mızrağını Abdullah’ın kalbine saplayarak onu şehid etti. Hz. Abdullah (a.s.)’ın şehid edildiğini gören Hz. Ebu Talib’in çocukları topluca Kufelilere hücum ettiler. İmam Hüseyin (a.s.) onlara hitaben buyurdular ki: ‘’Ey amcazadeler! Ve ey Ehl-i Beyt’im! Ölüme karşı sabırlı olun; Allah’a andolsun ki artık bugünden sonra hakaret ve ihanete uğramayacaksınız.’’

            Daha sonra Avn b. Abdullah b. Cafer-i Teyyar şehid düştü, kardeşi Muhammed ve Abdurrahman b. Akil ve kardeşi Cafer b. Akil ve Muhammed b. Müslim b. Akil şehid oldular. Yazan. imam Dikmen

            Yorum


              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


              Her gün aşura! Her yer kerbela.

              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

              İmam Hüseyin (a.s.):
              122


              Daha sonra Muhammed b. Ebu Bekr b. Emir-ul Mü’minin meydana çıktı ve Bekr-i Nehavi onu şehid etti. Ondan sonra Abdullah b. Akil Yezid ordusunun içine dalarak onlardan bir çoğunu öldürdü ve kendisi de yararnarak yere düştü; Osman b. Halid-i Tamimi gelerek onu şehid etti. Onun peşinden Rembe adındaki Ümm-ü veheb’in oğlu, Abdullah-i Asgar, Ebu Bekr b. Hasan b. Ali, Ömer b. Sa’d’ın ordusuna saldırarak onlardan bir gururbunu öldürdükten sonra şehadete ulaştı. (Bugünün emperyalist faşist kapıtalist düşünce kodamanları ve onlarla iş birlikçilerin anlamadıkları bir gerçeği aydınlığa çıkarmak için şu sözü söylemek istiyorum. İster Hz. Muhammed (s.a.v.) olsun ister onun halifesi mevlası vasisi ondan sonra İslam devletinin yönetmenlik hukusal kanunların idarecisi İmam Ali (a.s.) olsun ister İmam Ali (a.s.)’ın birinci vasisi takipçisi cennet geçlerinin efendisi muctebayi İmam Hasan (a.s.) olsun ve onların vahyi doğrultusundaki Allah’ın hukuksal anayasalarının yönetmenliğinde İslam bayrağını hiç bir zaman zarfında yere düşürmeyen şehidlerin efendsisi önderi ve rehberi asla ve asla kerbela’da dökülen o şanlı ve şerefli kanın sahibi olan İmam Hüseyin (a.s.) ve onun o kutsal ve mukkade mücadelelerinde bulunan 73 kahraman şehidlerin hiç bir zaman ölmedikleri gerçeğini yok edememişlerdir. Bilhasa birzat bu kerbela olayı kahramanlığı ve onların ulaşmış oldukları devrim hareketinin sonuncunda ebedileşerek zalim ve küfür aleminin korkulu rüyaları olmuştur.)

              Sonra çocuk yaşta olan (onüç yaşında) Kasım b. Hasan imam Hüseyin (a.s.) yanına gelerek meydana gitmek için izin istedi. İmam Hüseyin (a.s.) onu bağrına basarak kardeşi İmam Hasan (a.s.)’ı hatırlayarak ağladı ve sonra ona izin verdi. Hz. Kasım (a.s.)’ın yüzü dolunay gibi parlıyoryordu. Hz. Kasım kılıcını çekerek zalim şeytan ve küfür ordusuna hücum etti ve onlardan çoklarını cehenneme gönderdi sonra Amr b. Sa’d b. Nufeyl-i Ezudi başına bir kılıç darbesi indirdi. Hz. Kasım (a.s.)’ın başı yarılınca amcası İmam Hüseyin (a.s.) yardımına koşarak Hz. Kasım (a.s.)’ın katilini cehennem ateşine gönderdi. Ömer b. sa’d’ın ordusu Amr’ı kurtarmak istedilerse de, ancak karşılarında İmam Hüseyin (a.s.)’i bulunca İmam Hüseyin (a.s.) kılıcının önünden kaçtılar. Sonra İmamHüseyin (a.s.) Hz. Kasım’ın baş ucunda durarak şöyle buyurdular: ‘’Seni öldüren kavim Allah’ın rahmetinden uzak olsun. Kıyamet gününde senin hakkında onların hasmı ceddin Hz. Resulullah (s.a.v.) ve baban Emir’ul Mü’iminin’dir. Allah’a andolsun ki sen amcanı yardıma çağırdığın da sana cevap verememesi veya cevabının bir faydası olmaması amcana çok çetindir. Vallahi bu ses öyle bir kimsenin sesi ki zulümle öldürenleri çok, yardımcıları ise azdır.’’ Yazan. imam Dikmen

              Yorum


                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                Her gün aşura! Her yer kerbela.

                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                İmam Hüseyin (a.s.):
                123


                Değerli tüm araştırmacı arkadaşlarıma ve değerli İslam tarih tahlillerini yapan ister müslüman olsun ve isterse gayri müslimler olsun bunlarada aşkardır ki, Hz. Muhammed (s.a.v.)’ınle savaşan Emevi zalim orduları bazı savaşlarda islam ordularıyla savaşırken bazen kazanmalarında (yani galib gelmelerinde) Hz. Muhammed (s.a.v.)’e hitaben ‘’Ey Muhammed bizimle savaşıyorsun ama senin orduların kaçıyor. Sense diyorsun ki biz hak mucadelesinin gereği savaşıyoruz.

                Ama bizlerden kaçıyorsun. Biz isek sizlerden çok kişileri öldürdük. Bizimse şehidlerimiz var. Sizin ölülerin sonu ne olacak dediklerin’de Hz. Resulullah (s.a.v.) sizler zalim ve katil ordularısınız. Bizim ölülerimiz ise Allah rızası için sizinle savaşıyorlar. Bizim şehidler ise cennet’tedirler. Sizlerinse cehennem ateşinde yanmaktadırlar. Allah nur’unu tamamlayacak ve sizin tek gidebileceğiniz yer ise cehennem’dir. Şimdi biraz düşünelin. O Bedirleri, Hendekleri Hayberleri göz önünene alalım ve birazda olsa şereflice gözümüzün önünde bir canlandıralım.

                Hz. Resulullah (s.a.v.) ile savaşanlar birer şeytan orduları idi. Onar Allah’ın vermiş olduğu güç ve kuvvet sonuncunda galip gelip hak adaletini dünyaya hakim kıldılar. Karşılarındaki ordular ise zalim orduları idi. Onlar kesinkes biz Allah’a inanmıyoruz diyebiliyorlardı. Ama İmam Hüseyin (a.s.)’ın karşısındaki ordular ise kendilerini müslüman görüyor ve Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Ehl-i Beyt’ini katlediyor. Sizde burda bir yanlışlık yok mu? Acaba burda müslüman olmayan kimdir. Unutmayalım sadece o gün kerbela’da bulunan Yezid ordusu katil değildir. Ve aynı zaman biriminde onlara yardım yapan ve bugüne kadar da onların yönetmenlik şekillerini taşıyanlarda birer suçlu ve katildirler.

                İmam Hüseyin (a.s.) yeğeninin vücudunu çadırlara getirerek oğlu Hz. Ali Ekber (a.s.)’ın yanına uzattı.

                Abbas b. Ali Ehl-i Beyt’ten bir çoklarının şehid düştüğünü görünce kardeşlerine yönelerek şöyle dedi: ‘Ey annemin oğulları! Toplanın ve zalim kafirler topluluğuna saldırın ki, Allah sizden razı olsun.’’ Bunun üzerine Ebu-l Fazl Abbas’ın kardeşleri Abdullah, Cafer ve Osman İmam Hüseyin (a.s.)’ın huzurunda Ömer b. Sa’d’ın ordularına hücum ederek şehid oluncaya kadar onlarla savaştılar.

                Kardeşlerinin şehid düştüğünü gören Abbas kendisinden başka İmam Hüseyin (a.s.)’ın kimsenin kalmadığını gördü. İmam Hüseyin (a.s.)’dan meydana gitmek için istediler. Yazan. imam Dikmen

                Yorum


                  Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                  Her gün aşura! Her yer kerbela.

                  Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                  Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                  İmam Hüseyin (a.s.):
                  124


                  Hz. Ebu-l Fazl Abbas kahramanlığı ile bilinen ve İmam Hüseyin (a.s.)’a çok bağlı dost ve sadık bir kardeşti. Hiç bir zaman kardeşini yalnız bırakmamış ve aslada bırakmak niyetinde değildi. Onun için de kendi kardeşi ve imam-ı olan İmam hüseyin (a.s.)’dan bir emir bekliyordu. İmam Hüseyin (a.s.) Hz. Ebu-l Fazl Abbas b. Ali’ye buyurdular ki: ‘’Ey kardeşim! Sen benim sancaktarımsın.’’

                  Ebu-l Fazl Abbas: ‘’Allah’a andolsun ki kalbim daralmış durumdadır. Azizlerimizin kanının intikamını bu faşist fasık, münafık zalimlerden almak istiyorum.’’

                  ''İmam Hüseyin (a.s.): ‘’O halde haremdeki susuz yavrucaklar için biraz su getirmeye çalış.’’

                  Hz. Ebul- Fazl Abbas (a.s.) emperyalist faşist düşünce ordularının ordusunun karşısında durarak onlara nasihat etti ve çocukların susuzluğunu hatırlatarak onlardan biraz su vermelerini istedi. Ancak Abbas’ın sözleri o ölü kalplere etki etmeyince İmam Hüseyin (a.s.)’ın yanına geri göndü ve çocukların susuzluktan feryat ettiklerini duydu. Bir tulum alarak atına bindi ve Fırat’a doğru hareket etti. Fırat kıyısında dört bin zalim ordusunun askerleri Hz. Abbas’ı çevreleyerek onu mızraklarına hedef aldılar. İmam Hüseyin (a.s.)’ın ordusunun komutanı İmam Hüseyin (a.s.)’ın küçük kardeşi düşman ordusunun çokluğundan bir zerre korkmadı ve onların safını yararak suya ulaştı. Tulumu suyla doldurduktan sonra avucunu suyla doldurup içmek için ağzına yaklaştırdığında İmam Hüseyin (a.s.)’ın susuzluğunu hatırlayarak elindeki suyu tekrar Fırat’a döktü ve kendi kendisine şöyle dedi:
                  ‘’Ey nefis! İmam Hüseyin’den (a.s.) sonra hayatta olup olmaman farketmez.

                  İmamHüseyin (a.s.) şehadette doğru giderken sen ırmağın soğuk suyunu mu içmek istersin?’’
                  Allah’a andolsun ki, bu devletimin müsade etmediği bir şeydir.’’


                  Daha sonra su tulumunu alarak atını çadırlara doğru sürdü. Zalim ve şerefsiz Yezid orduları Hz. Ebul-l Fazl Abbas (a.s.)’ın yolunu kestiler. Abbas kılıç sallayarak onları öldürdüğü halde şöyle bir recez (yani beyit ) okumaktadır:

                  ‘’Ölümden korkmam ben, ölüm sesi duyduğumda.
                  Kılıçlar arasında bedenim kaybolsa bile
                  Feda olsun canım Mustafa’nın (s.a.v.) pâk torununa.
                  Çadırlara su tulumu götüren Abbas benim.
                  Karşılaştığımda savaşmaktan da hiç korkum yok.’’


                  Bu esnada Zeyd b. Verka el Cuheni saklandığı yerden çıkarak Hekim b. Tufeyl’le Abbas b. Ali’nin sağ kolunu bedeninden ayırdılar. Hz. Ebu-l Fazl Abbas b. Ali (a.s.) kılıcı sol eline alarak şöye bir beyit okudu:

                  ‘’Vallahi sağ kolumu da kesseniz
                  Ben yine dinimi (yani devletimi) savunacağım.
                  İmam Hüseyin (a.s.) ve sadık olan önderim
                  Pâk ve emin olan Peygamber’imin torununu himaye edeceğim.’’

                  Hekim b. Tufeyl tekrar hücum ederek bir kılıç darbesiyle Abbas b. Ali’nin sol kolunu da bedeninden ayırdı. Bunun üzerine İslam sancağını gössüne çekti. Küfür, zalim işkenceci şerefsizlerin ordusu onu kuşatarak ok yağmuruna tuttular. Bu esnada bir ok su tulumuna isabet etti, ikinci ok göğsüne ve üçüncü de gözüne isabet etti. Ve sonra da birisi çadır direğiyle İmam Hüseyin (a.s.)’ın yiğit kardeşine hücum ederek başını yardı. Bu esnada Hz. Abbas b. Ali şöyle seslendi. Yazan. imam Dikmen

                  Yorum


                    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                    Her gün aşura! Her yer kerbela.

                    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                    İmam Hüseyin (a.s.):
                    125


                    İmam Hüseyin (a.s.) kardeşinin sesini işitince başı ucuna gelerek Haşimilerin yiğitlik örneği, iman direği, şeref ve izzetin kalbi ve İslam sancaktarının o halde görünce ‘’Şimdi belim kırıldı’’ buyurdu. Daha sonra kılıcını çekerek o adam kılığındaki şerefsiz domuz sıfatlılara hücum etti. Küfür ve zalim ordusu İmam Hüseyin (a.s.)’ın kılıcının karşısında kaçıyorlardı. İmam Hüseyin (a.s.) feryad ederek şöyle buyurdular:

                    ‘’Nereye çakıyorsunuz ey kalleşler, siz benim belimi kırdınız. Daha sonra İmam Hüseyin (a.s.) kardeşinin başı ucunda durarak onun başını dizlerine aldı Böylece Abbas b. Ali de şehadet şerbetini içerek Rabb’ine kavuştu.’’
                    Bu acı keder ve ızdıraplar karşısında İmam Hüseyin (a.s.) kardeşinin şehadetinden sonra çadırlara döndü. Bu olay İmam Hüseyin (a.s.)’a öyle ağır geldi ki, belini büktü. İmam Hüseyin (a.s.)’ın gözünden yaşlar akıyordu. Sakine babası İmam Hüseyin (a.s.)’i karşılayarak amcası Abbas’ın ne olduğunu sordu. İmam Hüseyin (a.s.) Hz. Abbas’ın şehit düştüğünü sakine’ye anlattı. Zeynep bunu duyunca ‘’Vay kardeşim’’ diye feryad etti.

                    İmam Hüseyin (a.s.) nereye yönelse bir başka acıyla karşılaşıyordu bir yanda kanlara boyanmış dostları, bir yanda kadınların ve çocukların feryadı ve figanlarını görüyordu. Bu esnada İmam Hüseyin (a.s.). ‘’Ey kavim, sizin aranızda Resulullah (s.a.v.)’ın Ehl-i Beyt’ini savunacak birisi yok mu?’’ diye buyurdu.

                    İmam Hüseyin (a.s.) sözlerini işiten kadınların feryadları daha da bir yükseliverdi. İmam Zeynel Abidin (a.s.) asasına yaslanarak arkasında eliyle kılıcı sürükleyerek savaşa gitmek için dışarı çıkınca İmam Hüseyin (a.s.) Ümm-ü Kulsüm’e hitaben şöyle dedi: ‘’O’nun önünü alarak koruyun ki yeryüzü Resulullah (s.a.v.)’ın evlatlarından boş kalmasın.’’ Bu doğru ve gerçek bir sözdu. Çünkü Allah’u Teala Hz. Adem (a.s.)’ın yaratmasından sonra kıyamete kadar yeryüzünü huccetsiz bırakmayacak ve Hz. Muhammed (s.a.v.)’in neslinin edebi yaratmak şartıyla yaratmış belirli zaman birimlerinde dünya’da hüccet olarak kalmaları içinde inanılması göç olan bir sabır ile sınamıştır. Temel amaç ve neticede insan-i kamil’likte bu komundaki Makam-ı Mamud dediğ budur işte.

                    Tabi ki Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmalarının da temelinde hak ve batıl’ın gerçekliğini ele almak bu meseleler üzerinde Zahir-i ve Batin-i yönünü belirli bir İslam devrimin temel amaçlı bir felsefi sentezinin oluşmasındaki gerçeğini çözmek içindi. Bu yönden Kuran ve Ehl-i Beyt’in gerçek yönüyle anlaşılmasının temel neticeside budur. Yazan. imam Dikmen

                    Yorum


                      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                      Her gün aşura! Her yer kerbela.

                      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                      İmam Hüseyin (a.s.):
                      126


                      Şehitlerin Efendisi İmam Hüseyin (a.) Hakkında Ağlamak:


                      Peygamberimizin (s.a.v.) torunu ve Fatmat’ut-Zehra Semavat-ı Vel-Arz (a.s.)’ın oğlu İmam Hüseyin'e (a.s) ilahi hüccet olduğu için ağlamak ve matem tutmak hakkında birçok konu açıklanmıştır. Şimdi İmam Hüseyin (a.) için yapılan yas törenleri ve matemler hususunu ( şahadetten önce, şahadetten sonra ve öteki varlıkların ağlaması) başlıkları altında üç kısımda inceleyeceğiz.

                      Meleklerin İmam Hüseyin (a.s.)’a Yardıma Gelişleri:

                      Aslına bakılırsa Hz. Adem (a.s.)’ın varisi Hz. İmam Hüseyin (a.s.) bölümünde Aşura günü makalesinin araştırmalar bölümünde ani olarak gündem konuları ile bağdaşlaştırmak için yapılan mesele şu an dahi araştırma süresinde olduğu için bazı mesele ve konular hakında Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmalarımızı kısa tutmak zorundayız. Çünkü ister anayasamız olan hukuksal yönüyle Kuran ayet ilkeleri olsun, isterse Hz. Muhammed (a.s.)’ın Kuran ayet ilkeleri doğrultsunda yani Maide Süresinin: 67.nci ayet ilkesi olsun İslam devletinin kurulmasından sonra kendilerinden sonra Ehl-i Beyt’in birinci imam-ı olan Hz. İmam Ali (a.s.)’ın mebus olarak göstermeleri icabıyla elimizde sayısız kaynak ve belgelerin bulunması nedeniyle kısa kesmek zorundayız. Onun içinde ister vahiy yoluyla olsun ve isterse Hz. Muhammed (s.a.v.)’ın sahih hadis kaynaklarından olsun, İmam Hüseyin (a.s.)’ın kerbela’da şehid olma anında meleklerin dahi yardıma geldikleri gerçeklerini inkar edemeyiz. Onun içinde yine değerli alimlerimizin bizlere aktarmış oldukları kaynak ve belgelerden yararlanmayı kendimize görev olarak göreceyiz.

                      Şeyh Müfid Muhammed b. Muhammed b. Nüman ‘’Mevlid’ün Nebi ve Mevlid’ül Esfiya’’ kitabında isnaden Hz. İmam Cafer Sadık (a.s.)’dan şöyle rivayet etmektedirler:

                      Hz. İmam Hüseyin (a.s.) Mekke’den hareket ettiğinde Hz. Resulullah (s.a.v.)’den yardım etmiş olan melekler ellerinde savaş araçları ve cennet atları üzerinde gökten inip İmam Hüseyin (a.s.)’ı mülakat edip selam verdiler ve Ey Allah’ın hücceti, dediler, mukaddes yüce yaratıcı birçok savaşlarda ceddin Resulullah (s.a.v.)’ın bizim vesilemizle yardımda bulundu ve şimdi de sana yardım etmek için bizi gönderdi. İmam Hüseyin (a.s.) onlara buyurdu ki: Ben sizinle öldürüleceğim kerbela’da buluşacağım; oraya vardığımda yanıma gelin. Melekler, biz senin sözüne itaat etmekle görevlendirilmişiz.

                      Allah tarafından. Eğer düşmanlarının seninle karşılaşmasından endişe duyuyor isen hizmetinde kalalım’’ dediler. İmam Hüseyin (a.s.) ’’Kerbela’ya varıncaya kadar onlar bana bir şey yapamazlar’’ buyurdular. Daha sonra bir grup mü’min cinler İmam Hüseyin (a.s.) yanına gelip biz senin Şia ve dostlarınızız dediler dediler, her ne istiyorsan bize emret, bütün düşmanlarını nabud edelim ve sen kendi vatanında kal Eba Abdillah’il İmam Hüseyin (a.s.) onların hakkında dua ederek buyurdu. Yazan. imam Dikmen

                      Yorum


                        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                        Her gün aşura! Her yer kerbela.

                        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                        İmam Hüseyin (a.s.):
                        127


                        ’’Ceddim Resulullah (s.a.v.) nazıl olan Kur’an’ın ‘’De ki: evlerinizde de olsanız, öldürülmeleri yazılanlar, gene çıkarla, öldürülüp yatacakları yerlere gidecekler.’’ (Al-i İmran suresi. 154) buyurduğunu okumamış mısınız? Medine’de kalmanın neticesi yoktur. Eğer ben evimde kalsam bu şaki ve bedbaht insanlar neyle imtihan edilecekler? Benin kabrimde kim yatacak? Oysa ki Allah yeryünü serdiğinde onu benim için seçmiş, Şialar ve dostlarımız için sığınak kılmıştır. Onların amellerini orada kabul ve dualarını icabet edecektir. Bizim Şialarımız o toprakta ikamet edecek, dünya ve ahiretleri güvencede olacaktır. Siz Aşura’ya denk gelen Cumartesi günü benim yanıma gelin.

                        Ve yine başka bir rivayette de İmam Hüseyin (a.s.) onlara şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir: ’’Cuma günü benim yanıma gelin, çünkü o günün sonunda ben öldürüleceğim ve Ehl-i Beyt’imden, yakınlarımdan ve kardeşlerinden de kimse kalmayacak ve başımı Yezid’e götürecekler.’’ Mü’min cinler, andolsun Allah’a dediler, eğer senin emrine itaat vasi olmasaydı sana muhalefet eder ve senin düşmanlarını sana zarar vermeden önce öldürürdük. İmam Hüseyin (a.s.) buyurdular ki: ’’Allah’a, onları öldürmek için bizim gücümüz sizden daha fazladır ama biz herkese hücceti tamamlamak istiyoruz ki helak olacaklar, hüccet görüp helak olsunlar ve saadete erecekler de büccetle saadete ersinler.’’

                        Daha sonra İmam Hüseyin Eba Abdillah (a.s.) yoluna devam etti ve Tan’im menziline vardı. Orada Yemen Valisi Buhayr b. Yeşar’ın Yezid b. Muaviye’ye göndermiş olduğu hediyeyi götüren bir kafileyle karşılaştı. Müslümanların meşru hakim ve halifesi İmam Hüseyin (a.s.) olduğunundan dolayı gönderilen hediyeyi aldı ve kafilede bulunan devecilere de ’’Bizimle Irak’a gelmek isteyenler gelebilir. Onun kirasını ödeyecek ve iyi davranacağız. Gelmek istemeyen de buraya kadar gelmiş olduğu yolun kirasını alıp dönsün’’ buyurdular. Onların bazısı İmam Hüseyin (a.s.)’le beraber yola devam etti ve bazısı da geri döndü.

                        İmam Hüseyin (a.s.) kafile daha sonra bir sonra ki Zat-u İrk menziline vardı. Orada Irak’dan gelen Bişr b. Galib’i gödü. Ona ’’Irak halkının durumu nasıl?’’ diye sordu. Bişr kalben seni severler dedi, ama kılıçları Beni Ümeyye’ye yardım etmektedirler. İmam Hüseyin (a.s.) şöyle buyurdu: ’’Doğru söyledin, Allah dilediğini yapar ve irade ettiği her şeye hükmeder.’’

                        Kafile yoluna devam etti ve öğlenin girişinde Sa’lebe menziline ulaştı. İmam Hüseyin (a.s.) kısa bir uyuklamadan sonra uyanıp:

                        ’’Bir münadi gördüm ki siz hızla ilerliyorsunuz, sesleniyordu ve ölüm de sizi hızla cennet görüyor.’’ Oğlu İmam Ali (a.s.) babacığım, dedi, biz hak üzere değil miyiz? Evet, dedi İmam Hüseyin (a.s.) andolsun ki biz hak üzereyiz. İmam Ali (a.s.), ’’o halde dedi, ölümden korkmayız. İmam Hüseyin (a.s.)’a buyurdu: ’’Canım oğlum Allah sana hayırlı mükafaatta bulunsun.’’ O gece Sa’lebe menzilinde kaldılar. Yazan. imam Dikmen

                        Yorum


                          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                          Her gün aşura! Her yer kerbela.

                          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                          İmam Hüseyin (a.s.):
                          128

                          Ölüye Ağlamak Sizce Doğrumudur?


                          İmam Hüseyin (a.s.)’ın mateminde Kuran ve Ehl-ı Beyt araştırmalarının temel nedeni 10 Muharrem gününü Aşura anlamını değişik kalıplara sokularak değişik anlamlar içerisinde kutlamalar yapmak doğru olmadığının kanıtlarını elde etmek için böyle bir çalışmayı gerekli gördüğümden dolayıda Adem (a.s.)’ın varisi İmam Hüseyin (a.s.) adı altında bir uzun makalelere gerek gördüm. O’nun içinde sadece belge ve kaynaklardan oluşan bir araştırma sonunda inanılması güç ve zor gerçeklerle başa baş kaldım. İnanın ki bu Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmaları hiç bir kişi veya örgütsel dayanağa dayanmadan sadece Kuran’ın gerçekleri ve Hz. Muhammed (.s.a.v.)’in vahiy çerçevesindeki olan Kuran ayet ilkeleri ve O’nun pâk ve masum Ehl-i Beyt’nin açığa çıkması için yapılmış bir araştırma türüdür.

                          Gerçek sonucuna varılması gerçektende üzücü olmuş gerçeklerin bertaraf edilmesi için güçlülerin ellerinden gelen her tür vahşet, işkence, kötülük ve katliamları yapmakla geri kalmayıp daha da ileriye giderek İslam devletinin hukuksal anayasa yönetmenliklerinide egemenliklerine geçirerek kaba kuvvet güç kullanarak hem Hz. Muhammed (s.a.v.)’den imtikamlarını alarak ve hem de O’nun pâk ve masum evlatlarını katlederek İslam-i dini inanç sektörüne büyük bir leke sürmüşlerdir. Ama ne yazıktır ki müslümanım diyen insanların mazlumların yanında yer almaları gerekirken tam bunun tersine zalimin ve işkececinin, katilin yanlarında yani açıkçası güçlünün yanında yer almışlardır.

                          Bu nedenledir ki bu inandım diyen insanlar mahalesef çok kötü bir harekette bulunarak ellerini İmam Hüseyin (a.s.)’ın o tertemiz kanıyla sayısız suç unsurlarını işlemişlerdir. Bu sadece dünyada olan suçların geri kalmasında suçlarının kayıp olabilecek düşüncelere kapılarak daha aynı yöntemle suç işlemeye devam etmekle israr içerisindedirler. Ama bir gerçeği unutmuşlardır ki, mahşerde makam-ı mamud’da sinama gibi yüzlerine vurulacağını akıllarına bile getirmemişlerdir. İnan ki bu sonuç onların yapmış oldukları katliamları sırası ile gün ışığına çıkacaktır.

                          Hemde kendilerini bir sinama solununda oldukları gibi hem kendilerinin yapmış oldukları katliamları ve hem de onların bu katliamlara sürükleyen onları iş birlikçileri ile beraber. Siz belki bu dünyada kurtulduğunuzu umut ederken ama mahşer-i makam kibriyasında asla kendinizi kurtarmıyacaksınız. V e yine Hz. Muhammed (s.a.v.)’in güzel bir hadisine yer verelim. Belkide bu hadis doğrultusunda kendinizin suçlarını bir an olsun gözlerinizin önüne getirirsiniz. Yazan. imam Dikmen

                          Yorum


                            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                            Her gün aşura! Her yer kerbela.

                            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                            İmam Hüseyin (a.s.):
                            129


                            İnsanların acılı ve kederli günlerinde ağlamalarının hiçbir sakıncası yoktur. Ağlamak insanın tabiatında olan, kalbinin ve ruhunun merhamet dolu olduğunu gösteren bir nişanedir. Ağlamayan insanlar, katı kalpli ve rahmet duygusundan yoksun insanlardır.

                            Hz. Peygamber (s.a.v.) efendimizin ağladığına dair kaynak kitaplarda pek çok bilgiler bulunmaktadır. Onlardan bir tanesi Hz. Peygamber (sa.v.)’in kendi oğlu Hz. İbrahim (a.s.)’ın vefatında ağlamasıdır. ‘’Hz. Resulullah (s.a.v.) bir grup müslüman ile eşi Mariya’nın evine gitti. Oğlu İbrahim can vermek üzereydi. Hz. Resulullah (s.a.v.)’in gözleri doluverdi. Abdurrahman b. Avf Hz. Resulullah (s.a.v.)’e dönerek:

                            ‘’Sen de mi Ya Resulullah!’’ dedi. Resulullah (s.a.v.): ‘’Ey Avf’ın oğlu, ağlamak Allah’ın rahmetindendir. Gözyaşlarım dökülmekte, yüreğim yanıp kavrulmakta ama, Allah’ın rızasına aykırı bir şey söylemiyorum.’’
                            Hz. Resulullah (s.a.v.) oğluna şöyle buyurdu: İbrahim’im! Yokluğun bizi pek üzmekte, hicranın bize keder vermektedir. (Sahih-I Buhari, Cenazeler kitabı, c. 1, sayfa. 158.)

                            Hz. Muhammed (s.a.v.)’ın Sa’d b. Ubade’ye torununa, Hz. Hamza’ya, Cafer b. Ebu Talib’e, İmam Hüseyin’e ve diğerlerine de ağladığı da rivayet edilmiştir.

                            Daha sonra İmam Hüseyin (a.s.) vedalaşmak için haremdeki kadınların susmalarını istedi. İmam Hüseyin (a.s.) Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın kılıç ve kalkanını kuşandıktan sonra vedalaşmak için süt içen yavrucağını getirmelerni istedi. Hz. Zeynep (a.s.) Ali Esger-i kardeşne verdi. İmam Hüseyin (a.s.) bebeği kucağına alarak yüzünü öptü. Daha sonra düşmanların karşısında tutarak ona su vermelerini istedi. Ansızın Hermele ok’la bebeğin boğazını hedef aldı. İmam Hüseyin (a.s.) Avucunu bebeğin kanıyla doldurup onu gölyüzüne serperek şöyle buyurdular.

                            ‘’Üzüntülere tahammül etmeyi kolaylaştıran Allah’ın bu halimizi görmesidir. Allah’ım! Bu musibet ruhun bedenden ayrılmasından kolay değil. Allah’ım! Biliyorum ki zaferden daha iyisini bize nasibn ettin ve işkenceci zülum ve zina yandaşları ve orduları olan bu zalimlerden bizim intikamımızı alacaksın ve bizim bu kavimden çektiklerimiz için biriktireceksin.’’

                            Bu esanada İmam Hüseyin (a.s.) ‘’Ey Hüseyin! Bebeği bırak, cennette iyi eğiticiler var onun için’’ diye hitap edildiğini duydu. Yazan. imam Dikmen

                            Yorum


                              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                              Her gün aşura! Her yer kerbela.

                              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                              İmam Hüseyin (a.s.):
                              130


                              İmam Hüseyin (a.s.) bebeğin cesedini Hz. Zeynep (a.s.)’ın çadırına götürdü. Çünkü annesi, bebeğinin öldürüldüğünü görmeye tahammül edemeyeceğini biliyordu. Hz. Zeynep (a.s.) Ali Esgâr’in boğazında bir ok olduğunu görünce İmam Hüseyin (a.s.)’a hitaben dedi ki: Ey kardeşim! Onu benim gözümün önünden uzaklaştır. Onun ölüsünü görmeye tahammül edemem. İmam Hüseyin (a.s.), Ali Esger için bir mezar kazarak boğazındaki ok’la toprağa gömdü. Çünkü biraz sonra küfür ve zalim ordusunun kendisinin ve dostlarının pâk ve temiz bedenlerini atların ayakları altında çiğneyeceklerini biliyordu.

                              İmam Hüseyin (a.s.) bir arslan gibi meydana çıktı; Muhammed ve Ali’nin kanı, Fatıma ve Hasan’ın kanı, hamza ve Cafer-i Teyyar’ın kanı Peygamber’in kanı Musa ve İsa’nın kanı, İbrahim ve İsmail’in kanı, damarlarında kaynıyordu. Hz. İbrahim’in Allah yolunda dökmesi nasib olmayan kan, şimdi Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın Ehl-i Beyt’i tarafından Allah için dökülüyordu. Bundan dolayıdır ki İmam ‘’Hüseyin’e Allah’ın kanı’’ demişlerdi.

                              İmam Hüseyin (a.s.) zinâkâr zalim küfür ordusunun sağ tarafına hücüm ederek şöyle buyuruyorlardı:

                              ‘’Ben Hüseyin b. Ali’yim
                              Sizin karşınızda baş eymemeğe yemin etmişim.
                              Doğrusu babamın Ehl-i Beyt’ini himaye eder
                              Ve Peygamber’in devleti üzere ölürüm.’’


                              Şahadetten Önce

                              Nakledilen birçok rivayete göre; İmam Hüseyin (a.) dünyaya gelince, Cebrail (a.) peygamberimize nazil olarak Hüseyin'in (a.) şehit olacağını bildirmiştir. Bundan dolayı peygamberimiz (s.a.a.), babası Ali (a.) ve annesi Fatmat’ut-Zehra Semavat-ı Vel-Arz (a.s.)’ın onun şahadeti için dünyaya geldiği ilk gün ağlamışlardır. Şimdi birkaç örnek açıklamak istiyoruz. Yazan. imam Dikmen

                              Yorum


                                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                                Her gün aşura! Her yer kerbela.

                                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                                İmam Hüseyin (a.s.):
                                131

                                Peygamberimizin Ağlaması

                                Peygamberimizin (s.a.a.) eşi Aişe şöyle nakletmiştir:

                                Allah Rasulü (s.a.a.) kendisine vahiy nazil olan evde idi. Bana içeriye hiçbir kimsenin girmemesini emretti. Çocuk yaşta olan Hüseyin içeri girdi. Allah Rasulü'nün (s.a.a.) yanına gitti. Cebrail (a.) peygamberimize (s.a.a.) şöyle söylemişti: Bu çocuğu, senin ümmetinden olan kişiler Irak bölgesinde öldürmedikçe zaman bitmeyecek. Sonra Allah Hz. Resulullah (s.a.v.) ağladı. Ancak Cebrail (a.) şunları ekledi:

                                Ağlama, Allah yakında onlardan, siz Ehli-Beyt'ten olan Kaim (Mehdi) vesilesiyle intikam alacaktır. (Bihar-ul Envar: C.36,S.349.)

                                İmam Muhammed Bakır (a.) şöyle buyurmaktadır:

                                Allah’ın Resulullah (s.a.a.), İmam Hüseyin (a.s) kendisinin yanına geldiği zaman onu kucaklayarak öper ve ağlardı. Sonra şöyle buyururdu: Yavrum! Ben, sana vurulacak olan kılıçların yerlerini öpüyorum. (Kamil-uz Ziyarat: S.63 ve Bihar-ul Envar: C.44,S.251.)

                                İmam Ali'nin (a.s)’ın Ağlaması

                                İbni Abbas (a.s.) şöyle söyle nakletmektedirler:

                                Ben, Sıffın savaşına giderken İmam Ali (a.s) ile birlikte idim. Ninova (Kerbela)'dan geçerken imam Ali (a.s) çok ağladı. Ağlaması, gözyaşları sakalını ıslatacak kadar uzun sürdü. Biz de, İmam Ali'nin (a.s)’ın sesinden dolayı ağlamaya başladık. Sonra İmam Ali (a.s) şunları şöylediler:

                                Vay! Vay! Ben, Ebu Süfyan'ın soyuna ne yaptım? Bu bölgede ben ve Fatma'nın (a.s.)’ın çocuklarından olan on yedi kişi şehit olacaktır. Ve toprağa verilecektir. (Bihar-ul Envar: C.44,S.253.)

                                Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmalarımızın Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın ma’rufu emredip, münkeri neyhetmek konusu hakında İmam Hüseyin-i hareketinin temel yapısını oluşturan esasları ve İmam Hüseyin (a.s.)’ın İnsanın Tekâmülü konumundaki Hz. İmam Hüseyin (a.s.) Nefs-i Mutmainne’nin en güzel örneğini oloşturduğunun misalleşmesini inceleyeceğiz. Tabi ki bu meseleler çerçevesinde hukuksal anayasamız olan Kur’an-i Kerim ve ayetleri ilkelerinde duracağız.

                                Fecr Suresinin son ayet ilkesi gereğince ile ilgili İmam Cafer es-Sadık (a.s.)’dan bir rivayetle başlamak istiyoruz. ’’Ey Nefs-i Mutmainne Rabbine dön. Sen hoşnud, Rabbin hoşnud. Gir kullarımın arasına; gir cennetime.’’
                                Evet bu ayet ilkesi İmam Cafer es-Sadık (a.s.)’ın dedesi İmam Hüseyin (a.s.) hakkında inmiştir. Burada verilen hadis, ayet ilkesi umum ifade ediyor oluşuna aykırı değildir. Hadis sadece, bu ayet ilkeside en güzel örneğini, en mükemmel insanını açıklamaktadır. Bu da İmam Hüseyin (a.s.)’dır. Bu sebeb ve nedenle Fecr Suresinin ayet ilkesi İmam Hüseyin (a.s.)’da denilmiştir.

                                Ve yine başka bir takım rivayetlerden de ise, ’’Farz ve Sünnet namazlarda sürekli bu sureyi ayet ilkesini okuyanlar kıyamet gününde İmam Hüseyin (a.s.) ile beraber olurlar’’ denmektedirler. Bu nedenle sözkonusu ayet ilkesi açıklanması ve İmam Hüseyin (a.s.)’a uygunluğunun ortaya konması yerinde olacaktır. Bize ve amellerimize ne ölçüde uygun düştüğünün anlaşılması da gerekmektedir. Böylece bu ayet ilkeleri çerçevesinden içeriliğine ve değindiği gerçekler daha iyi anlaşılacaktır. Yazan. imam Dikmen

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X