Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


    Her gün aşura! Her yer Kerbela.

    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

    İmam Hüseyin (a.s.):
    500


    Hz. Resulullah (s.a.v.)’in Hadis Yazılmamasının

    Doğurduğu Kötü Sonuçlar Konumu:


    Bilmen sizler bu konu ve meseleler hakkında yeterli araştırmalar yapma konusunda detaylı Ehl-i Sünnet alimlerince yazılmış hadis kitaplarına baş vurdunuz mu? Bu meseleler hakkında sayısız hadislerin yakılması ve onların yerine de yeni hadislerin halife Ömer’e olsun ve isterse Emevi saltanatçıların faydalarına olsun sayısız hadislerin uydurulduğu tesbitini yapmak zorundasınız.

    Bu konuda hadis yazma yasağının bir takım zararları olmuştur ki biz aşağıda onların bazılarından örnekler vermeye çalışacağız. Yazan. imam Dikmen

    Yorum


      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


      Her gün aşura! Her yer Kerbela.

      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

      İmam Hüseyin (a.s.):
      501

      Hadisların çoğunun yok olması konumu: 1

      Hadis yazma yaşağının doğurduğu doğal neticelerden en önemli biri, onların çoğunun zayıf olmasıdır. Hadis ezberlemek, çok miktarda hadisin yok olmaktan korunmasına sebep olmasına rağmen bu yasak sonucu bir çok hadis de zayi olmuştur.

      Çünkü her şeyi hafızayla korumak mümkün değildir. Muhaddislerin kendilerinin itirafı da, sözümüzü te’yidi için en iyi bir şahittir. Ebu Kulabe der ki: ‘’Kitap ve yazılım, unutmaktan daha iyidir.’’ (Takyid-ul İlm, sayfa. 103.)

      Ve yine bu konu hakkında da Urve bin Zübeyr de şöyle yazıyorlar: ‘’Ben yazdığım çok sayıda hadisi yokettim. Eğer onları yoketmiş olmasaydım şimdi onlar için bütün mal ve evladımı verirdim.’’ (Takyid-ul İlm, sayfa. 60. Câmi-u Beyan’il, cild. 1, sayfa. 75.)

      Hişam bin Urve’den şöyle nakledildiğini söylenmektedirler:

      ‘’Babam’’, ‘’Yevm-ul Hirre’’de (Şam ordusunun Medine’ye saldırıp onu yağmaladığı gün) mevcud olan tüm kitapları yaktı, sonraları bana şöyle dedi: O kitaplar benim yanında olsaydı, mal ve evladlarımın yanımda olmasından daha hayırlıydı.’’ (Tabakat-ul Kubra, cild. 5, sayfa. 179. Musannef-i Abdurrazzak, cild. 11, sayfa. 425. Câmi-u Beyan’il İlm, cild. 1, sayfa. 90.)

      Reşid Rıza da şöyle yazıyor: ‘Biz alimler, duyduklarımızı yazmadıkları için Peygamber (s.a.v.)’in hadislerinden çoğunu unutuyoruz ve zayi ediyoruz. Ama zayi olanlar Kur’an’ın tefsiri ve dini işlerle ilgili değildi.’’ (Tezkiret-ul Huffaz, cild. 1, sayfa. 119.)

      Ve yine aynı şahıs olan değerli Reşid Rıza asıl konuyu itiraf ederek söyle devam etmektedirler: ‘’Zayi olan, Kur’an’ın tefsiri ve dinle ilgili değildi’’ diye yorumlamaya çalışmıştır. Onun bu sözü doğru değildir.

      Çünkü, bir şeyin hadis olup da dinle ilgili olmaması mümkün değildir. Her halukarda bu sözü, İslam maariflerden çoğunun zayi olduğunu göstermektedir.

      Ama bu konular hakkında Allah’u Teala hamdolsun ki Alevi ve Şia o maarifleri Ehl-i Beyt vasıtasıyla günümüze kadar korunmuştur. Yazan. imam Dikmen

      Yorum


        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


        Her gün aşura! Her yer Kerbela.

        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

        İmam Hüseyin (a.s.):
        502

        Hadisların çoğunun yok olması konumu:
        2


        İbn-i Abdulbir de şöyle yazıyorlar: ‘’Bugün hiç kimse hadis yazmaktan çekinmiyor. Eğer hadis yazılmazsa bir çok ilm zayi olur.’’ (Tefsir-ul Menar, cild. 6, sayfa. 288.)

        Ömer bin Abdulaziz de şöyle diyor: ‘’Ben Medine’den çıktığımda benden daha alimi yoktu. fakat Şam’a vardığımda (bildiklerimin bir çoğunu) unuttum.’’ (Câmi-u Beyan-il İlm, cild. 1, sayfa. 84.)

        Yezid bin Harum der ki: Yahya bin Said benden üçbin hadis ezberledi, hastalandığımda onların yarısını unuttum.’’ (Tezkiret-ul Huffaz, cild. 1, sayfa. 339.)

        Ve yine bu meseleler hakkında İbn-i Rahuye de şöyle yazmaktadırlar: ‘’Ben yetmiş bin hadis ezberlemiştim, yüzbin hadisi de müzakere ediyordum, duyduğum her şeyi ezberliyordum, ama bir müddet sonra onları unuttum.’’ (Tabakat-ul Fukaha, sayfa. 78.)

        İshak bin Mensur yazıyor ki: ‘’Ahmed bin Hanbel’e ‘’Kim ilim yazmaktan kaçıyordu’’ dediğimde, bazıları ilim yazmaktan kaçıyordu, bazıları da yazmayı câiz görüyordu’’ dedi. ‘’İlm yazılmasaydı yokolurdu’’ dediğimde de, ‘’evet’’ ilim yazılmasaydı şimdi neyimiz olurdu ki?’’ (Cami-u Beyan’il İlm, cild. 1, sayfa. 91.)

        Ve yine Ahmed bin Hanbel der ki: ‘’Bazıları ezberden, bazıları da kendi kitaplarından bize rivayet naklettiler. Kitabın yüzünden nakledenlerin hadisleri daha doğru idi.’’ (Takyid-ul ilm, sayfa. 115.)

        Evet yine aynı kişiden yani Ahmed bin Hanbel’in kendisi de kitabın yüzünden hadis nakletmek en doğru ve isabetli bir gerçekten kendini alamıyor.’’ (el-İmla ve’l istimla, sayfa. 47.)

        Bizce bu kadar belge ve kaynak delil, bu konunun çeşitli boyutlarını araştırmada yeterli değilmidir? Bunun için, derin düşünen ve insaflı herkes için faydalı olacağı kanaatindeyim. Yazan. imam Dikmen

        Yorum


          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


          Her gün aşura! Her yer Kerbela.

          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

          İmam Hüseyin (a.s.):
          503

          İslam Aşamasında ki hadis Nakl-i Hakkında Yalanların Yaygınlaşması Konumu: 1

          Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmalarımızın bu bölüm konusunda asıl meseleleri oluşturan İslam ulemasının Hz. Peygamber (s.a.v.)’in vefatlarında sonra hadislerin yalanma konusunda yaygınlıkla yalancı hadis nakllilerinin çoğalması meseleleri.

          Hadis yazmalarında veya hadis naklcilerinin yazma yasağının doğurduğu sonuçlardan bir değeri de uydurma hadislerin yaygınlaşmasıdır. Hadis yazılmadığından dolayı hadis yazma ölçüleri de tanıtılmadı. Hatta ilk zamanlarda hadisin senedinin dahi sorulmadığı meşhurdur.

          Bugün bazıları, bu gerçekleri gözardı edebilmek için, sahabiler döneminde uydurma hadis yoktu diyebiliyorlar. Ama araştırmacılar, Ebu Hureyre gibilerinin çok hadis uyudurduklarını ispatlamışlardır. (Kitab-ı ‘’Ebu Kureyre’’ Seyyid Şerefuddin Kitab-ı ‘’Şeyh-ul Muzeyre’’ (Ebu Rayye)

          Fakat daha sonraları, sahih hadisi, zayıf hadisten ayırt etmek için çok çaba sarfedilmiştir. Ama ne yazık ki bu çaba, İslam toplumlarında ki fîkrî ve siyasi açıdan gruplaşmalar vukubulduktan sonra sözkonusu edilmiştir.

          Sıga ve (güvenilir) gayri sıga tabirlerinin manası da bu çerçevede tefsir edilmiştir. Bunun sahih ve zayıf hadislerin kaderini değiştirmede ne kadar etkili olduğunu malumunuzdur.

          Evet bu konular hakkında Ebu Rayye bu rivayetlere yer vermektedirler:

          ‘’Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hadisleri tedvin olunmaksızın kendi haline bırakıldığından ve sahabeler de onları te’lif etmeye teşebüste bulunmadığından, hadis nakletme kapısı, her akide ve ukde sahibinin yüzüne açılmış oldu. Herkesden korkmaksızın istediğini rivayet etti.’’ (Ezva’un ala’s Sünnet’il Muhammediyye, sayfa. 268.) Yazan. imam Dikmen

          Yorum


            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


            Her gün aşura! Her yer Kerbela.

            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

            İmam Hüseyin (a.s.):
            504

            İslam Aşamasında ki hadis Nakl-i Hakkında Yalanların Yaygınlaşması Konumu:
            2


            Ebu’l Abbas Hanbelî (öl: 716)’de bu konu hakkında şöyle yazmaktadırlar:

            ‘’Alimler arasındaki ihtilafın sebebplerinden biri de hadis ve rivayetlerin birbiriyle çelişmesidir. Bazıları, bu ihtilafa Ömer bin Hattab’ın sebeb olduğunu kanısındadırlar.

            Çünkü sahabe hadis tedvini için ondan izin istedi. Ama o, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in düşmanlığından dolayı, Ebu Şat’a, Haccet-ul Veda’yı yazması hususundaki emrini ve ‘’İlmi yazmakla koruyun’’ hadisini bildiği halde hadis yazmasını engelledi.

            Eğer sahabilerin herbiri Hz. Peygamber (s.a.v.)’den duyuduğu şeyleri yazmış olsaydılar sünnet korunmuş olurdu ve hadis tedvininde ümmetle Peygamber (s.a.v.) arasında sahabeden başka bir vasıta olmazdı.’’ (el-İmam Sadık ve’l Mezahib-il Erbea, cild. 1, sayfa. 260.)

            Ebu Rayye, ‘’Peygamber (s.a.v.) hadis yazmayı menetmiştir’’ sözünün eleştirirken şöyle diyor: ‘’Acaba Peygamber (s.a.v.)’in kendisine vahy olanların yarısını kendi haline bırakması ve bunların, hiçbir garanti olmaksızın zihinlerde baki kalması doğru mudur?

            Bazıları bunları korur, bazıları unutur, bazıları birşeyler ekler, bazıları ise eksiltir... Acaba sahabenin bunun (Kur’an) eşi hakkındaki gösterdikleri çaba ve ilgisi ne oldu? Neden hadisi de Kur’an gibi yazmadışar? Onların bu yöndeki ihmalkarları vahyin yarısının yazılmasına sebep oldu.’’ (Ezva’un ala’s Sünnet-il Muhammediyye, sayfa. 52-53.)

            İbrahim bin Sa’d der ki: ‘’Hadis yazılımı, yalan ve uydurma rivayetlerin ortaya çıkıtğı dönemden başaltıldı, eğer bazı hadisler doğru olarak bize gelmeseydi biz hadis yazmaz ve hadis yazılımını câiz görmezdik.’’ (el Marifet-u ve’t Tarih, cild. 2, sayfa. 762.)

            Ve yine Sahih-i Buhari’nin hadisleri, yediyüzbin hadisin arasında seçilerek yazılmıştır. Ebu Hanife bir milyona ulaşan hadislerden sadece yüz’de ellisini kabul etmiştir. Bunlar hadis yazılımının ne kadar geciktiğini göstermektedir!!! Yazan. imam Dikmen

            Yorum


              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


              Her gün aşura! Her yer Kerbela.

              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

              İmam Hüseyin (a.s.):
              505

              Hadisin Gerçek Lafzıyla Nakledilmeyişinin Konumu: 1

              İslam ulemaları tarafında devamlı olarak üzerinde durduğu asıl meselenin Hz. Peygamber (s.a.v.)’in vefatlarından sonra ki İslam halifelerinin kendi maddi ve manevi menfaatları için sahabe tarafında hadislerin gerçek yönüyle nakledilmemesinin nedenini araştırmaya yöneleceğiz.

              Asıl amacımız İslam sentezisi içinde oynanan oyunların gün ışığına çıkmasına neden olmaktır. Hadis yazma yasağının doğurduğu sonuçlardan biri de, genellikle hadislerin asıl lafzı unutulup yerine başka manalarının aktarılmasıdır.

              Bir hadisi yirmi yıl önce duyan bir kimsenin onu nakletmek istediğinde aynı lafızla, aynı kelimelerle nakledememesi, hatta bazen azaltıp çoğaltmasına doğaldır.

              Ama eğer ilk baştan hadis yazılmış olsaydı, başına bu belalar gelmezdi. Asıl gerçek olan soru aklımıza gelmiyor galiba. Gerçek şudur ki, İslam Peygamber (s.a.v.)’in hadislerinin yasaklanmasını neden olması gerektiren sebeplerin ne olduğu.

              Bunu bir kendi kendimize sormamız gerekmez mi? Bir taraftan ‘’Alemlere rahmet olarak gönderilen bir Nebi’’ diğer taraftanda nedenini bilmediğimiz böyle bir sevyede bulunun Peygamber (s.a.v.)’in hadislerin yazılmasında yasakların bulunması. İste asıl meseleler burdan kaynaklanmaktadır.

              Bir devletinin temelini kuran bu uğurda hiçbir telikeden ve fedakârlıktan çekinmeyen bir lider ve aynı zaman biriminde kendisine Kur’an vahy edilen bir Enbiya, Resul, Nebi, Alemlere Rahmet, ve tüm kainat kubbesinde şefaat konumunda bulunan bir şahşiyet diğer taraftan kendisinin söylemiş olduğu hadislerin yasaklanması? Sizce bu yapmış olduğunuz davranış doğrumu?... Yazan. imam Dikmen


              Yorum


                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                Her gün aşura! Her yer Kerbela.

                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                İmam Hüseyin (a.s.):
                506

                Hadisin Gerçek Lafzıyla Nakledilmeyişinin Konumu: 2

                Ey Ehl-i Sünnet alimleri sizce adamın kulaklarını çekmezler mi? Yarın maşerde buna karşı ne gibi bir cevap verebileceksiniz. Sizden sormazlar mı? Benim ideoloji ve felsefemin yasaklanmasının nedeninin neye dayandırdığınızın delillerini getiren. Gerçi kulakları uzun dört ayaklılardan soru sorulmaz ama sizler bu konuma giremezsiz!...

                Elbette bunlardan sorumlu olmaya mecbursunuz?... Bakın bu konu hakkında İmran bin Husayn der ki: Allah’a ndolsun ki, eğer isteseydim, Peygamber (s.a.v.)’den iki gün hiç durmadan hadis nakledebilirdim.

                Şimdi sana soruyorun sayın İmran bin Husayn seni durduran neden neydi. Neden iki gün boyunca dediklerini yapmadın. Neden bana gerçekleri anlatmadın, senin konuşmamam gerektiren nedenler nelerdir.

                Ama bunu yapmadım. Çünkü benim gibi Resulullah (s.a.v.)’ı görüp de hadis duyan kimselerin, onu naklettiklerinde söylediği şekilde nakletmediklerini gördün. Peki sana sormazlar mı? neden korktun, kimlerden korktum. Bundan dolayı onlar gibi hadis nakletmekten korktun. Onlar hadis nakletmede yanılıyorlardı, ama bunu kasıtlı olarak yapmıyorlardı.

                Peki sence sayın İmran bin Husayn bunların kasıtlı yapmadığının sebebini sen biliyordun da? Neden sende onlar gibi korkup sustum. Şimde sana nasıl güveneyim...(Tarih-ul Mezahib-ul Fıkhiyye, sayfa. 20. el Mevzuat, cild. 1, sayfa. 93.)

                Sayın ve değerli araştırmacı ehl-i sizlerinde tuaflarınıza gitmiyor mu? Bir taraftan bir devletin kuruluş mücadelesinin temel alt yapısını oluşturursun, diğer taraftanda senin emek vermiş olduğu çabaları diğeri ne yemiş ve gibi bir düşmanlık amacı olmuş kişi veya kişilerin tuzaklarıyla senin gerçekleştirmiş olduğun devrimi tekrar eski cahiliye dönemine çevirip terlim etmişler...

                İbn-i Cezi, hadislerinde uyuduruk hadis olan kimselerden dolayı hadisleri yazdığı yazıda şöyle naklediyor: ‘’Bazıları aşırı zahitliklerinden dolayı hadisleri korumak ve arındırmaktan gaflet etmilerdir. Bazı kimseler de kitapları zayi olduğundan veya onları yaktıklarından dolayı hadisi yanlış naklediyorlardı.

                Böyle insanlar bazen mürsel hadis merfu, bazen mevkuf hadis, müsned, bazen de bir hadisi diğer hadise katarak naklediyorlardı.’’ (el Mevzuat, cild. 1, sayfa. 35-36. Tarih-i İbn-i Asakir ‘’Mühezzeb’’, cild. 2, sayfa. 10.) Burda tek bir gerçek vardır ki sizler ey sahabiler gerçekten de iman etmemişsizindir... Yazan. imam Dikmen

                Yorum


                  Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                  Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                  Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                  Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                  İmam Hüseyin (a.s.):
                  507

                  Bu Konumda Susan Müslümanlar Elbette İhtilafa Düşmek Zorunda Konumu:
                  1

                  Her nedense bazı kişilerin tekelinde buluna islam inancının sayesinden inanılması güç olan sonsuz büyük bir rant vurgununu vurmak için böyle tefrikalara baş vurarak, Hz. Peygamber (s.a.v.) ve O’nun pâk masum Ehl-i Beyt’ine işkenceler ve katliamlar düzenliyerek yok etmeye çalışmışlardır. Tabiki bunun başında Peygamber (s.a.v.)’in hadis naklinin yasaklanma konumunu gündem propaganlarını yapmak olacaktır.

                  Hadis yazma yasağının kötü sonuçlarından bir diğeri de müslümanlar arasında görüş düşünce ihtilaflarının çıkarması nedenleridir. Herkes rivayetler gereğince çeşitli fetvalar vermiş ve çeşitli inançlar ortaya çıkarmaya başarmışlardır.

                  Memleketler fethedilerek islam sınırları genişletildikten sonra sahabe ve tabiinden herbiri bir tarafa dağılmışlardır. Yani açıkçası bunda sayısız bir vurgun ve rant elde etmişlerdir.

                  Bazıları Şam bölgesine gidip orda yerleşmişler, bazıları Irak’a gidip saltanakları için ön zemin hazırlayark Basra, Kufe ve diğer şehirlerde tahtlar kurarak yerleşip kendi menfaatı icabı gereği, bazıları da Mekke veya Yemen’e kadar açılmışlardır.

                  Bunlardan her biri kendi hadisleri gereğince, fıkıhta özel bir yol ve tavır idare şeklini izlemişlerdir. Diğer sahabe ise hadislerden haberi olmadıklarından farklı fetvalar vermişlerdir.

                  Tabiinden olanlar bu durumu görünce hadis bulmak için çeşitli şehirlere yolculuk yapmak zorunda kalmışlardır. Bu hareket daha çok ikinci ve üçüncü asırda vuku bulmuştur. Bu yolculukların asıl nedeni de hadislerin çeşitli şehirlerde dağınıp bir vaziyette olması değildir, bunlardan sayısız vurgun vurmak için çabalar harcanmıştır.

                  Tabiin bu hareketle biribiriyle çelişen ve hatta şavaşan savaşların başlamsı ve hadisler arasında bir vahdet oluşturmak istememeleri olmuştur. Örneğin: Abdullah bin Mübarek’in hadis toplamak için Yemen, Mısır, Şam ve Kufe’ye kadar yolculukların yaptığı gerçeği kayıtların bulunmasıdır. (el Cerhu ve’t Ta’dil, cild. 1, sayfa. 263.) Yazan. imam Dikmen

                  Yorum


                    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                    Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                    İmam Hüseyin (a.s.):
                    508

                    Bu Konumda Susan Müslümanlar Elbette İhtilafa Düşmek Zorunda Konumu: 2

                    Ve yine bu konular hakkında Ebu Hatem-i Razi şöyle nakletmektedirler: Hadis toplamak için yapmış olduğum ilk yolculuk yedi yıl sürdü, piyade katettiğim mesafeyi hesapladığımda altı bin km. olduğunu gördüm...

                    ‘’Ben, defalarca, Mekke’den Medine’ye, Bahrey’den Mısır’a, Mısır’dan Ramle’ye, Ramle’den Beyt-ul Mukaddes’e ordan Askalan’a Taberiyye’ye, Dimeşk’e... yolculuk yaptım.’’ (el Cerhu ve’t Ta’dil, cild. 1, sayfa. 359-360.)

                    İbn-i Müseyyib de bu meseleler hakkında çekinmeden şöyle anlatmaktadırlar: ‘’Ben, bir hadis bulmak için gece yolculuk yapıyordum.’’ diyor ve şu kanıtı gösteriyor. (Tabakat-ul Kubra, cild. 5, sayfa. 120. Tezkiret-ul Huffaz, cild. 1, sayfa. 56. er Rıhlet-u fi Talebi Hadis.)

                    Bu yolculuklar o kadar çoktur ki, Hatib-i Bağdadi bunların hakkında ‘’er Rıhlet-u fi Talab-il Hadis’’ isminde bir kitap te’lif etmişlerdir. Rahhurmizi de ‘’el-Muhaddis-ul Fasıl’’ kitabının bir bölümünnü bu konu ve meselelere ayırmışlardır. (el-Muhaddis-ul Fasıl, sayfa. 230.)

                    Bütün bu meşakkatlar hadis yazmamaktan kaynaklanmıştır. Eğer ilk başkan bütün sahabelerle istişare edilerek hadis tedvin olsaydı, bu kadar fıkhî, hatta itikadî ve siyasi mezhepler ortaya çıkmazdı.

                    Çünkü bunların hepsi hadise dayanıyor. Ama burda asıl sorulması gereken çok önemli bir konu var her nedense müslümanların bu mesele üzerinde hiçbir zaman kafa yormamışlardır. Yazan. imam Dikmen


                    Yorum


                      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.

                      [b]
                      Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                      İmam Hüseyin (a.s.):
                      509

                      Bu Konumda Susan Müslümanlar Elbette İhtilafa Düşmek Zorunda Konumu: 3

                      Asıl mesele ve konu İslam anasayasının gereği Kur’an’ı ele aldığımız zaman hiç bir kimsenin Hz. Peygamber (s.a.v.)’in herhangi bir hadisini veya sözünü yasaklana hakkında sahip değildir.

                      Bunu yapan her hangi bir sahıs veya sahıslar bunlundukları takdirde hemen idam olmaları gerekir. Ama her nedense ikinci halife olan Ömer bin Hattab bu konu ve meseleler hakkında herhangi bir cezaya çarptırılmadığı gibi de üstene de mükafaatlandırılmıştır.

                      Bunun nedenini müslüman halklar kitlelerine sormak gerekir. Ne yazıktır ki bu hadislerin ne derecede sahih olduğuna ve diğer mezheplere göre ne kadar mutebir olduğuna dikkat edilmemiştir.

                      Şeyh Ebu Zuhre der ki: Ömer öldüğünde sahabe (tebliğ için) çeşitli şehirlere dağıldı, her biri kendisi için özel fıkhî medreseler teşkil ederek kendi yollarını tutup gittiler.

                      Tabiinin zamanında da her şehrin, özel bir fıkhî mektebi vardı, fıkirler şehirler gibi birbirlerinden ayrılıyorlardı. (Ebu Hanife, sayfa. 59.)

                      Batıl halifelerden olan, Halife Mensur, bir ara Malik bin Enes’e: ‘’Ben senin ‘’Muvatta’’ kitabını tayin edip onun üzerinden her şehre bir nüsha göndermeyi ve oaradaki alimlerin sadece onu esas alıp tedris etmeleri düşüncesindeyim’’ dedi.

                      Malik cevaben; ey emirül muminin böyle yapma. Çünkü bu insanlar duydukları hadis ve rivayetleri nakletmişlerdir. Herkes elinde olduğuna inanmıştır. Halkı tercihleriyle kendi haline bırak dedi. (Keşf-uz Zunun, cild. 2, sayfa. 1098. ‘’Hacı Halife’’). [color=red]Yazan. imam Dikmen

                      Yorum


                        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                        Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                        İmam Hüseyin (a.s.):
                        510

                        Re’yin yaygınlaşması Konumu: 1

                        Ehl-i Sünnet alimlerinin Kur’an ve Ehl-i Beyt araştırmalarının göstermiş olduğu belge ve kaynaklara müracaat ederek hak ve batıl arasında anlatılan İsra Suresinin ayet ilkelerindeki Makaam-ı Mahmûd’a mertebesinin ne anlama geldiğinin bilinci olmaları gerekir Burda anlatılan Makaam-ı Mahmûd kimin ve kimlerin hakkı olduğuna ve bunların dışında herhangi başka bir kişi veya kişiler tahsis edilmediğinin bilincince olmanız lazım gelecektir.

                        (Gecenin bir kısmında uyanıp namaz kıl, bu bu namaz, sana mahsustur ve farz namazlardan fazla bir namazdır. Umulur ki Rabbi’n, semi makaam-ı Mahmâd’a sâhip kılar. al-Îsrâ Sûresinin ayet ilkesi. 79.)

                        Burda anlatılan olayın ve hadisenin Hz. Peygamber (s.a.v.)’in ve O’nun pâk ve masum Ehl-i Beyt’inin dışında hiç bir varlığın orda bulunmaması demektir.

                        Bunun yanında birileri kaltıp kendi düşünce ve fikirleri doğrultusunda kalkıp Peygamber (s.a.v.)’in hadislerinin yasaklanma sistemine getirmesi en büyük suç unusurudur.

                        Bunun yanında sesiz kalan her kimse bu suça tabi olarak ebedi olarak cezalanacaktır. Bu konu ve meseleler hakkında hiç bir devleti yetkilinin kendi insiyatifine dayabarak Hz. Peygamber (s.a.v.)’ her hangi bir sözünü veya onun hadisini yasaklama yetkisine sahip olamaz.

                        Hadis yasağının kötü sonuçlarından biri de müslüman fakihlerin arasında re’yin yani (kendi zanlarına göre amel etmenin) yaygınlaşması idi. Çünkü herkesin elinde özel bir takım hadis vardı.

                        Bir çok yokolmuş ve onlardan mahrum kalmıştır. Halk onlardan fetva istiyordu, oysa onların elinde yeteri kadar hadis olmadığından halka cevap vermek için mecburen rey’lerine baş vuruyorlardı. Yazan. imam Dikmen

                        Yorum


                          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                          Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                          İmam Hüseyin (a.s.):
                          511

                          Re’yin yaygınlaşması Konumu:
                          2

                          Bazıları da hadislere itimat edemediklerinden dolayı kendi fikirlerince kendi düşünceler doğrultusunda rey’lerine göre hareket ettiler. Bazen de bir şehirde, fıkhî bir hüküm hakkında hadis olmasına diğer yerlerde onun yerine kendi rey’lerini açıkladılar.

                          Maalesef bu re’yler daha sonralar, bir takım insanları için şer’î kaynak oldu. Çünkü onlar da ellerinde yeteri kadar hadis olmadığından eskilerin re’yine göre ameletmeyi uygun gördüler.

                          Elbette bu durum Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hadislerinin çoğu yok olduğundan ve ellerinde yeteri kadar hadis olmadığından Ehl-i Sünnet arasında daha çok yaygın hale gelmesine neden oldu.

                          ‘’Allah’ım! Her gam ve kederde sığınağım, her sıkıntı ve zorlukta ümidim ve her musibette güvendiğim Sensin. Kalpleri zayıflatan, kurtuluş yollarını kapatan, dostları kaçıran düşmanları sevindiren nice gam ve musibetleri Sana şikayet ettim, başkalarından ümüdümü kesip Sana yöneldim.

                          Ve Sen o gam ve üzüntüyü giderdin, onları sen izale ettin, her nimetin sahibi ve her dileğin nihayeti de Sensin.’’ (İmam Hüseyin (a.s.)...

                          Hz. Emir-ül Mü’minin, İmam Hasan Mücteba (a.s.) ve Şehid’i Şühed’a İmam Hüseyin (a.s.)’a yapmış olduğu vasiyeti:
                          ‘’Allah’ı hatırlayın, Allah’ı hatırlayın, Kur’an hakkında; ona amel etmekte başkaları sizden öne geçmesin.’’ İmam Hasan Mücteba (a.s.)
                          Yazan. imam Dikmen

                          Yorum


                            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                            Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                            İmam Hüseyin (a.s.):
                            512

                            Kuran’ın Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Zamanında

                            Bir Araya Toplandığını Gösteren Deliller Konumu:
                            1

                            Kur’an’ın yazılış konumunda ki düşünceleri gerçek yönü Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hayattayken yazılmış olması gerçeklerini ele almayı uygun gördük.

                            Kur'an'ın Hz. Peygamber (s.a.v.)’in zamanında yazıldığına dair senetlerin var olduğunu ispatlayan hadisler'den başka, Kur'an'ın yazılmasının o dönemde yaygın olduğunu ortaya koyan hadislerin de var olduklarını ispatlayan delillerin bazılarını şimdi de onlara yer vermeye çalışacağız:

                            Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır: "Kur'an üzerinde düşünmenin fazileti ile onu yüzünden okumanın fazileti arasındaki fark, farzlar ile müstehaplar arasındaki fazilet gibidir."

                            Bu meseleler hakkında Ehl-i Sünnet alimlerin en mütebir sahıslarından Suyuti bu hadisin sahih olduğunu söylemektedir. ( el-Burhan Zerkeşi c.1, s.462; İtkan, c.1, s.108; Kenz-ul Ummal, c.1, s.549, (s.460 ve 541'de ‘’de buna benzer bir ibarekullanılmıştır’’ Muhazirat-ul Udeba, c.2, cüz.4, s.435-437)

                            Ebu Derda'nın Marfu hadisi şöyledir: "Günde iki yüz ayeti düşünerek okuyan birisi kendi çevresindeki yedi kabire (ölen kimseye) şefat edebilir." (el-Burhan Zerkeşi, c.1, s.462; Kenz-ul Ummal, c.1,s.477)

                            Resulullah (s.a.v) bir hadiste şöyle buyuruyor: "Ümmetimin en üstün ibadeti Kur'an'ı düşünerek okumaktır." (Adab-ul Mutaallimin Şeyh Tusi, Şerh-u Bab-ul Hadi Aşer'in ekinde, s.151; el-Muhaccet-ul Beyza, c.2, s.231; Kenz-ul Ummal, c.1, s.455-469)

                            Enes, Hz. Resulullah (s.a.v)'dan şöyle buyurdukları yazmaktadırlar: "Kur'an'a bakarak ve düşünerek okuyan kimse gözlerinden faydalanmış olur." (Kenz-ul Ummal, c.1, s.477)

                            İslam ulemaları ve Ehl-i Sünnet kaynakların en mütebir sahih hadislerinden de Aişe, Hz. Resulullah (s.a.v)'dan şöyle naklediyor: "Kur'an'a saygı gösterin, onu taş ve kesek üzerine yazmayın. Kur'an'ı silinebilecek şeylerin üzerine yazın. Onu ağız suyuyla silmeyin, yalnız tabii suyla silin." (Kenz-ul Ummal, c.1, s.493)

                            İbn-i Zübeyr Hz. Resulullah (s.a.v)'den şöyle naklediyor: "Kur'an'ı ezberden hatmedene veya yüzünden hatmedene Allah (c.c) cennette bir ağaç verecektir." (Kenz-ul Ummal, c.1, s.478;Keşf-ul Estar, c.3, s.93-94; Macme-uz Zevaid, c.7, s.165) Yazan. imam Dikmen

                            Yorum


                              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                              Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                              İmam Hüseyin (a.s.):
                              513

                              Kuran’ın Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Zamanında

                              Bir Araya Toplandığını Gösteren Deliller Konumu:
                              2

                              Huzeyfe Hz. Resulullah (s.a.v)'den şöyleaktarmaktadırlar: "Kur'an'ı Hatmedinceye kadar tertiliyle, bakarak ve üzerinde düşünerek okuyana, bu ameli için Allah (c.c) cennette bir ağaç diker." (Kenz-ul Ummal, c.1, s.478)

                              Muaz, Hz. Resulullah (s.a.v)'den şöyle naklediyor: "Kur'an'ın yazılarını (eserlerini) ayaklarınızla silmeyin." (Aynı Kaynak., s.549. Muhtemelen Hz.Peygamber bazı ayetlerin yere yazıldığını görmüş ve böyle buyurmuştur.)

                              Ömer b. Abdulaziz diyor ki: "Hz. Resulullah (s.a.v) yerde olan Kur'an yazısının yanından geçiyordu." (onu öylece yerde görünce) şöyle buyurdu: "Bunu yapan Allah'ın rahmetinden uzak olsun."

                              Daha sonra; "Kur'an'ı layık olduğu yere koyun" diye buyurdular. (Aynı.Kaynaktan.s.548-549) Ve biz yukardaki araştırmalarımızda da Ömer b. Abdulaziz’den sayısız kaynak ve belgeleride gösterdik.

                              Lütfen burda verilen kaynaklara müracaat etmeleri sizin kendi açınızdan sizin yararınıza olacaktır. Ve yine araştırmalarımıza Ehl-i Sünnet alimlerinde kaleme alınmış belgeler müracaat ederek sizlere kaynak açısında deliller getirmeye gayret edeceğiz.

                              İslam Tarihçileri ve gayri müslim yazarlar, "Biz Kur'an'ı Resulullah (s.a.v) zamanında bir araya topladık" diyen bir grup sahabeden sözetmektedirler. Yine "iki-üç surenin dışında bütün Kur'an'ı topladık" diyen sahabelerin de adlarını yazmışlardır.

                              Kur'an'ın bir araya toplanmasından amaç, onun dağınık olmadığı anlamına gelmektedir. Sahabeler ya da onlardan bir grup farklı zamanlarda nazil olan Kur'an'a ulaşmak, önceki ayetlerle sonra nazil olanları birbirine eklemek için büyük çaba harcıyorlardı. Onlar Kur'an'ı toplamaya çok önem veriyordu.

                              Ayet ilkelerini bir araya getirip, toplamak, yeni nazil olan ayet ilkeleri önceki ayetlere eklemek ancak yazmakla mümkün olabilir.

                              "Kur'an' ezberlenerek toplanıyordu" sözü bir açıdan doğru değildir. Çünkü Hz. Muhammed (s.a.v) hayattayken onlarca Kur'an hafızı vardı. Onlardan 70'inden Bi'ri Maune'de öldürülmüştü. (Es-Sahih-u Min Sireti Nebiyy-i A'zam (s.a.v), 5.cüzünün "Gazvet-ü Bi'ri Maune" bölümünde bahsettik.)

                              Ama sonraki çalışmalarımızda da bu meseleler hakkında çalışmalarımızda göreceğimiz gibi Hz. Resulullah (s.a.v)'ın vefatından daha birkaç ay geçmemişti ki Yemane vakıasında da buna benzer sayıda Kur'an hafızlarının öldürüldüğü, hatta ölenlerin 400 ya da 500 kişiye yakın olduğu söylenmektedir.

                              Urvet b. Zübeyr, İslam hilafetinin başında bulunan Birinci Halife'nin neden ve niçin Kur'an'ı ismini değiştirmek istediğini ve Kur’an’ı bir araya toplamaya giriştiği hakkında şöyle diyor: "Yemame'de öyle kimseler öldürüldü ki, Hz. Resulullah (s.a.v)'ın ashabından ve Kur'an'ı biraraya toplayanlardandılar." (Kenz-ul Ummal, c.2, s.363) Yazan. imam Dikmen




                              Yorum


                                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                                Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                                İmam Hüseyin (a.s.):
                                514

                                Kuran’ın Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Zamanında

                                Bir Araya Toplandığını Gösteren Deliller Konumu:
                                3

                                Kur'an'ı biraraya toplayanlardan kabul edilen bu grubun kendilerine mahsus mushafları da vardı. Örneğin Zeyd, İbn-i Mes'ud, Hz. İmam Ali (a.s) ve Ubey’d gibilerin kendilerine ait mushafları vardı.

                                Hatta bu mushaflardan bazıları onların ölümünden yüz yıllar sonra bile mahfuz kalmıştı. (el-Fihrist İbn-i Nedim, sayfa.29; et-Temhid Fi Ulum-il Kur'an, cild.1, sayfa.205)

                                Bu mushaflar, Hz. Resulullah (s.a.v)'ın zamanında halkın arasında mevcut olan diğer mushafların dışındadır. Ayreten Hz. Muhammed (s.a.v.)’in bir zat Kur’an’ı okuyup Hz. İmam Ali (a.s.)’ın yazdıklarına dair sayısız kaynaklarında bulunduğunu nakletmiştik.

                                Bu yüzden de olabilir ki eğer Yemame savaşında ölenlerin sayısını ileride değineceğimiz hadislerdeki sayılara eklersek dikkat çekici bir rakam elimize geçecektir.

                                Şunu da belirtmek gerekir ki, sözü geçen mushaflar arasında, bir-iki surenin noksan olması gibi ayet ilkelerinin ve surelerinin düzeni açısından bazı küçük farklar olabilir.

                                Ama bunun ispat etmek istediğimiz şeyle herhangi bir çelişkisi yoktur; aksine onu tedvin ve ispat etmektedir. Çünkü onların genelinin birbirleriyle uyumlu olması ayet ilkeleri ve surelerin düzenine verilen önemini gistermektedir.

                                Hz. Resulullah (s.a.v)'ın zamanında Kur'an'ı kimlerin biraraya topladığını açıklayan hadislerden bir kaçını aktaracağız.
                                Katade şöyle nakletmektedirler:

                                "Enes b. Malik'ten Hz. Resulullah (s.a.v)'in zamanında kaç kişinin Kur'an'ı topladığını sorduğumda bana şöyle bir cevap verdiler: 4 Kişi; onların hepsi Ensardan’dır dediler. (Ubey b. Kaab, Muaz b. Cebel, Zeyd b. Sabit, Ebu Zeyd.) Yazan. imam Dikmen

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X