Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


    Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

    İmam Hüseyin (a.s.): 605

    Adaletin Yaşatma ve Yönetme Türleri Konumu: 1

    Okjektif sistematik düşünce açılarından ideal bağımsız İslam toplumunun yani Sahib-u Zaman İmam Mehdi (a.c.)nin zuhurlarıyla tüm dünya genelinde kurulacak olan toplumun ilk özelliği adalet olacaktır.

    Bu beklenen Sahib-u Zaman İmam’ın adaleti en uzak noktalara ve en ücra köşelere kadar yayılacak, adalet, soğuk ve sıcak hava akımı gibi evlere kadar girecektir... (Bihar-ul Envar, Allame Meclisi, c. 52, s. 362.)

    "Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan (faşizm emperyalizminden), kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır.

    Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz diye." (Nahl Süresi: 90 ayet ilkelerinde olduğu gibi.)

    Ve yine diğer değişik bir ayet ilkelerinden de şöyle buyurulmaktadırlar:

    "Andolsun, Biz elçilerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte tabı ve mizanı indirdik. Ve kendisine çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demiri de indirdik; öyle ki Allah, Kendisi’ne ve elçilerine gayb ile (görmedikleri halde) kimlerin yardım edeceğini bilsin (ortaya çıkarsın).

    Şüphesiz Allah, büyük kuvvet sahibidir, üstün olandır." (Hadid Suresi. 25ayet ilkelerinde buyrulduğu gibi.) Burda anılan gerçek konunun temelsel maddesi materyalizm’in doğuşu ile bağlantısının işçi sınıfının var olmasındaki oluşan etkenlerin kanunlar içerisinde planlanmasının olması.

    "Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan (zalim yönetici faşizm idarecilerden), kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz." (Nahl Suresi. 90 ayet ilkelerinde tekrarlandığı gibi…)

    Evet burda bahsedilen Her iki ayet ilkelerinden de adalet konusu işlenmiştir. Elbette her bir ayet ayet ilkesi diğer ayete ek bir konuyu içermektedir. Birinci ayette semavi dinlerin yani (devlet kanunların) genel hedefinin adaleti inşa etmekten ibaret olduğu kaydediliyor.

    İkinci ayet ilkesi maddeleri ise İslam’ın genel ilke ve usulüne uygun olarak adalet, İslam"ın ruhu olarak tanıtılıyor. Adl ve İhsan konusu, özellikle Adl, Kur"an-ı Kerim"de defalarda tekrarlandı gibi, İslam tarihinde ve Müslümanlar arasında büyük tartışmalara yol açıp, ilgi toplamıştır.

    Adl yani (Adalet) İslami ilimler tarihinde, İslam’ın siyasi ve içtimai tarihindeki uygulamaları ve icraatı açısından dikkate değer bir şekilde irdelenip, büyük bir önem arz etmektedir. Yazan. imam Dikmen


    Yorum


      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


      Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

      İmam Hüseyin (a.s.): 606

      Adaletin Yaşatma ve Yönetme Türleri Konumu: 2

      Adl, İslam’ın temel omurgasını ve erkanını oluşturan bir ilke olduğu için üzerinde durulması gereken bir meseledir. Özellikle bu konu ve meselelerde Şiiler açısından Adl, usulü-din’den sayıldığı için bu ilkenin daha sonraki Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmalarında ne anlama geldiğinin açıklamaları tetkiki edilecektir.

      İster Kuran ayet ilkelerinde olsun isterse hadislerde, Sahib-i Zaman Mehdi aleyhi’s selâm’ın adaleti öylesine kapsamlı ve kuşatıcı olarak tanıtılmıştır ki, ister istemez evrenin, toplumsal hayatın bu nokta ve hedefe ulaşmak için yaratıldığı ve baki kaldığı düşüncesi insanda uyanıyor.

      Başka bir ifade ve deyimle; Allah’u Teala’nın tarihin son yapraklarını adalet satırlarıyla süsleyerek bitirmek üzere programlamıştır. Son Nebi ve Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.) ve ondan önceki peygamberler aleyhum'us selâmlar insanları bu ilahi müjdeyle müjdelemiş ve onlara bunun kesin bir ilahi vaat olduğunu bildirilmişlerdir.

      Bu ilahi vaadi vurgulamak için Hz. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır. “Dünyanın ömründen yalnız bir gün kalsa bile; Allah o kadar uzatır ki, benim Ehl-i Beyt’imden olan biri gelir ve yeryüzünü adaletle dolduracaktır.” (Kemal-ud Din, s. 318.)

      Evet bu konu ve meseleler üzerinde konuşulup tartışıldığı zaman Adaletin göz öünündeki kamaştırıcı sözleri ve yönleri bulunmaktadır. Söz konusu oldukları yerde güzellik ve görkemlikler yansıtmakla kalmamaktadırlar. Adalet türlerinin en önemlilerini şu kavramlar altında sıralamaya başlarlar:

      1- İnsanın Allah’a karşı âdil olması yani, Adaletin en parlak şekli, en ulu kavram ve anlamını ve ifadesini eksiksiz bulduğu şeklidir demeye başlarlar. İnsanoğlu, nimetleri saymakla bitmez, iyiliklerini sıralamak insan gücüne sığmaz en büyük nimet vericiye karşı yükümlü olduğunu adalet görevini nasıl yerine getirebilir düşüncesine kapılır…

      Adalet denklik olduğuna göre, nimetin miktarınca ve nimeti verenin şerefli miktarınca karşılık vermek olduğuna göre, Vaibu’l Vücud’a yani (Allah’a) karşı bu görevi eksiksiz yerine getirmek, bütün yaratılmışlara karşı mutlakve mutlak olarak müstağni olan âlemlerin Rabbinin karşılığını tam olarak vermek, bir insan için imkansızdır. İnsanın kusurları ile beraber Ulu Yaratıcı’nın muvaffak kılması şarttır.

      İşte bu konu anlamındaki adalet sistematik olarak ilahi gücün hüküm sürmelerinin adabı ile kendilerinin görev başına getireceği kişi bir zat kendi arzu ve dilekleri ile kendilerinin seçmiş adil ve masum kullarının vahy’i çerçevelerindeki Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Ehl-i Beyt’I ile bağlantılıdır. Yazan. imam Dikmen

      Yorum


        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


        Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

        İmam Hüseyin (a.s.): 607

        Adaletin Yaşatma ve Yönetme Türleri Konumu: 3

        Bu adalet sayesinde, hiçbir insan köle ve bağımlı olarak kalmaz. (Bihar-ul Envar, cild. 52, sayfa. 224 - 225.) insanların yağmalanan hakları onlara geri verilir. (a.g.e.) ve insanın insanı sömürmesi tamamen ortadan kalkar. (a.g.e, cild. 51, sayfa. 57.)

        Ve yine bu konu ve meseleler üzerinde durarak şöyle açıklamaya devam eder: Zulüm ve haksızlık yapanlardan bu yaptıkları sorulur, zalim ve işinin ehli olmayan kadılar ve hakimler kendi makamlarından alınır, yeryüzü her türlü ihanet ve kötülükten temizlenir. (a.g.e.)

        Zalim yöneticiler, (Müstekbirler) ve zorbalar cezalandırılır, (burda açıklanan toplumların işçi sınıfı olduğunun anlamı olarak) mahrum ve mustazaflar haklarına kavuşurlar. (Kasas Süresi. 5. ayet ilkesinde işçi sınıfının başarabileceğinin vurgulandığı gibi.)

        Artık, hiçbir mazlumun iniltisi boğazında düğümlenmez, hiçbir insan karnı aç olarak uyumaz, hiçbir insan, emniyetsizlik ve korku içerisinde yaşamaz.

        Bunlar yalan ve dolanlarla söylenen sözler değil, bizlere verilmiş olan gerçek bir ilahi vaattir. Bizler ibadetlerin en üstünü olan, onu beklemeye davet edilmiş bulunmaktayız; çünkü onu beklemekle, işçi sınıfının mazlumiyetini ispatlayan ve gerçel gönül kalbleri saran ümitsizlik ağı çözülür ve bu ümit sayesinde ezilmiş insanlar dünyanın geleceği hakkında kötümserliği bir kenara atarak, var olan duruma teslim olmamaya ve hakkın yolunda azimle yürümeğe sevk olur.

        Bu vaade inanan insan bu yolda yapılan her çabanın erimli bir tohum misali mutlaka yeşerip meyvesini vereceğine inanarak yorulmadan mücadele eder ve bu çabalar neticesinde vaat edilen nihai zafer için müsait ortam oluşturur. Yazan. imam Dikmen

        Yorum


          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


          Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

          İmam Hüseyin (a.s.): 608

          Adaletin Yaşatma ve Yönetme Türleri Konumu: 4

          2- Bu mesele ve konular üzerindeki araştırmalarımızın genellikle insan-i kamillikle bağdaşlaşması açısındaki insanın topluma karşı olan âdil olması sentezisinin ne gibi bir şekilde uygulayabilineceğidir.

          Bu yükümlülük, toplum bilim felsefesindeki oluşturulmuş fertlerin haklarını gözetleye bilmek, onlara eziyet etmekten, kötülük yapmaktan sakındırmak ve en yüce ahlakla onları idare etmek olmasıdır.

          Bu konu hakkındaki düşünce ve görüşlerin onların ilişkileri doğrultularında esas alan konu ve adalet hukuksal anayasasının Kur’an ve Ehl-i Beyt açılarında doğru ve adaletli sistematik düşüncelerin varlığını kanıtlamak var olan toplumların hayrı ve şerh-i düşkün ve yolsuzlukların şevkatlı olmak olmasıdır. Kuşkusuz bu tutumlar ve davranışlar toplumsal adaletin gerçekleşmesine dönük önemli adımlar olarak gösterecektir.

          Bu konu hakkında da Yüce Allah’u Teala’nın Kuran ilkesisinde sosyal adalet olgusunun şu ifadeleriyle dile getirmeyi imal etmemişlerdir: ’’Allah adaleti, ihsani, akrabaya vermeyi emreder; fahşâdan münkerden ve azgınlardan meneder. Düşünüp akletmeniz için size böyle öğüt verir.’’ (Nahl Suresi. 90 ayet ilkelerinde açıkladıkları gibidir.)

          Bu konu ve mesele hakkında da Emir-ül Mü’minin İmam Ali (a.s.)’ın dedikleri hadisleri ile bağdaşmaktadır. ’’Bizim imtikamımızı evlatlarımdan Sahib-i Zaman Muhammed Mehdi (a.c.) alacaktır.’’

          Emiru’l-Müminin imam Ali (a.s.) sosyal adaletin metotdunu, sistematik düşünce doğrultularında şu veciz ve beliğ ifadeleriyle çizer. Oğluna şöle der:

          ’’Yavrucuğum, kendini kendile başkalarının arasına bir mizam gibi düşün. Kendin için istediğini başkaları için iste… İstemediğin şeyi onun için de isteme. Sana zulmedilmesini istemediğin gibi sen de başkalarına zulmetme.

          Sana iyilik yapılmasını istediğin gibi, sen de başkalarına iyilik yap. Başkasının çirkin söz ve davranışlarını, kendin için de çirkin olarak değerlendir ve onlardan sakın.

          Onlara yapmayı kendine yedirdiğin şeyi, onların da sana yapmalarına razı ol. Bildiğin şeyler az da olsa, bilmediğin şeyler hakkında konuşma. Sana söylenmesini istemediğin şeyi başkasına söyleme.’’ Yazan. imam Dikmen


          Yorum


            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


            Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

            İmam Hüseyin (a.s.): 609

            Adaletin Yaşatma ve Yönetme Türleri Konumu: 5

            İşte İmam Ali (a.s.)’ın bu sözlerinden de, sevgili oğluna insanlar arası ilişkilerde bir terazi gibi adaletli ve adil olmasını öğütlüyor. Sonra da olgun ve olumlu ve olumsuz yönlerini ele alarak adaletin şekil ve yöntemlerini açıklıyor.

            Evet bu konular hakkındaki düşüncelerinin ideal bir toplum, herkesin refah ve rahatlık içerisinde olacağı, hiçbir fakir ve yoksulun bulunamayacağı, herkesin refah ve nimet içerisinde olacağı bir toplumdur.

            Bunun için ise bütün servet ve kaynakların insanlar arasında adilane bir şekilde bölüştürülmesi ve diğer yandan da Allah Teala’nın yaratmış olduğu sonsuz imkan ve kaynaklardan yararlanma gücü ve becerisinin istenilen düzeye çıkarılması gerekir.

            İşte hukuksal anayasanın İslam-i Kur’an-i maddelerinin Sahib-ı Zaman Mehdi (a.c.)’ın zuhuruyla ilgili rivayetlerde insanın maddî istek ve arzularının yapıcı bir çerçevede gerçekleşmesi o çağ ve dönemdeki ideal ve çeşitli ideolajilerin toplum özelliklerinden sayılmıştır.

            Hz. Resulullah (s.s.v.)’in bu doğrultuda şöyle buyuruyorduklarını nakletmektedirler: “Benim ümmetimde Mehdi kıyam edecektir...

            Onun zamanında insanlar hiçbir dönemde kavuşmadıkları refah ve nimete kavuşacaklardır. (Bu refah bütün insanları kapsayacaktır.)
            İster iyi olsun, isterse kötü, rahmet bulutları onların üzerine rahmet yağmurunu yağdıracaktır (tabii nimetlerin çokluğuna işaret), yeryüzü yeşerecek, hiçbir bitki ve ağaç ürününü gizlemeyecektir.” (Bihar-ul Envar,cild. 51, sayfa. 78.)

            Ve yine diğer bir açılarındaki rivayetlerde de mal çokluğu, (a.g.e. c. 51,s. 88.) nimetlerin fazlalığı, ard arda gelen yağmurlar, hayatın ağır yüklerinden kurtuluş, (a.g.e. c. 51,s. 123.) borçluların borçlarının ödenmesi, insanların zengin oluşu, İmam sahib-i Zaman İmam Mehdi (a.c.)’in herkese başkalarının bağışına ihtiyaç duymayacakları şekilde bolca bağışta bulunmasından söz edilmektedir. (a.g.e. cild. 52, sayfa. 390.)

            O kıyam ettiğinde bütün bozuklukları düzelteceği, (Kemal-ud Din, sayfa. 331.) bütün toprakların veriminin artacağı, yeryüzü baştan başa mutluluk ve huzurla dolacağı, (Bihar-ul Envar, cild. 10, sayfa. 104.) yer altı ve yer üstü bütün zenginliklerin insanlar için ortaya çıkacağı yine o dönemdeki bolluk ve refahı anlatmak için Ehl-i Beyt İmamlarından nakledilen tabirler arasındadır. (a.g.e. cild. 10, sayfa. 104.) Ve buna benzer belge ve kaynaklarlada misilleme yapabiliriz. Yazan. imam Dikmen


            Yorum


              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


              Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

              İmam Hüseyin (a.s.): 610

              Adaletin Yaşatma ve Yönetme Türleri Konumu: 6

              Aslına bakılırsa şu an ki meselenin konumuzla herhangi bir alakası veya bağlantısı bulunmamaktadır. Ama ne yazıktır ki İslam anayasasının anlaşılması ve uygulanmasında büyük yararların sağlayacağının kanısındayım.

              Çünkü iki rekat namaz kılan her hangi bir insan Allah’u Teala’yı bir tömet veya borç altına koymuşcasına davranmaya çalışılıyor. O’nun içinde Kur’an ve Ehl-i Beyt araştırmalarının iyi bir zemine oturulması ve anlaşılması için Kur’an kelime kavramlarına inilmesinin gerekliliğini duymaktadır.

              3- Dirilerin hayattan göçmüş, geride mal ve servet bırakmış, mal ve servetin zevkinden lezzetinden yoksun kalmış, ebedi yolculuklarında bir kaç metrelik kefen bezinden ve toprağın bağrındaki daracık mezar çukurundan başka bir şey kazanmamış olan ölülere karşı âdil davranmaları konularında akıllarınca yer ve mertebelerinin kendilerin tayın etme düşüncelerine kapılmışlardır.

              Öyleyse bu halde yaşayan kişi ve kişilerin geçmişlerini vefa, sevkat ve hayırla anma duygularıyla dünüşüp hatırlamaları adaletin gereğidir. Bunu, vasiyetlerini yerine getirme, borçlarını ödeme, onlar adına hayırlar işleme, Yüce Allah’tan onlar için bağışlama, hoşnutluk ve merhamet dilemeden başka bir şey değildir.

              İşte burda mevlamız Emir’ul mü’minin İmam Ali (a.s.)’ın bir hadisini İmam Cafer Sadık (a.s.) şöyle nakletmektedirler: ’’Yaşayan insanlar kendilerine sunulan armağanlardan dolayı sevindikleri gibi, ölüler de, kendileri için merhamet ve bağışlama dilenmesi durumunda sevinirler.’’

              ’’Bir müslüman bir ölü adına salih bir amel işlerse, Yüce Allah onun ödülünü ikiye katlar ve bu amelin sevabından Ölüyle de yararlandırır.’’ (el Fakih.)

              Evet yukarda bahs edildiği gibi insanoğlunun temel ihtiyaçları arasında özel bir yer kapsayan, en önemli ihtiyaçlardan biri de hem bu yaşantıları gereği uygulanan Kur’an anayasa kanunlarının Ehl-i Beyt emniyet içinde ve hem de ahiret yani (ebedi kalmak için bu hayat yaşantısındaki) ölümden sonra ki kendilerine bahsedilen emniyettir.

              Elbette bu iki ihtiyaç, ahlakî emniyet, iktisadî emniyet, hukukî emniyet, sosyal ve ailevî emniyet... gibi çeşitli boyutlara sahiptir. Zuhurla ilgili bir çok rivayetten anlaşılan, hedeflenen ideal toplumun bir özelliği de emniyet ve güvenin toplumda gerçek anlamda ve bütün boyutlarıyla gerçekleşmesinin olmasıdır. Yazan. imam Dikmen



              Yorum


                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                İmam Hüseyin (a.s.): 611

                Adaletin Yaşatma ve Yönetme Türleri Konumu: 7

                Ve yine bu konu ve meseleler hakkında İmam Cafer Sadık (a.s.)’ın; “Allah içinizden iman edenlere vaat etmiştir: ...

                Onları yeryüzünde güç ve iktidar sahibi kılacak ve onları korkularından sonra güvenliğe kavuşturacaktır” ayet ilke açıklamaları ile ilgili olarak da “Bu ayet Kaim ve ashabı hakkında inmiştir.” (el-Gaybet, sayfa. 240; Nur suresi, 55. ayet ilkesi tefsirlerindende) buyurmuştur.

                Sahib-i Zaman İmam Mehdi (a..c.) dönemindeki hakim güvenlik sayesinde bir kadının endişe ve korkusu olmadan dünyanın doğusundan batısına yalnız başına yolculuk edebileceği Ehl-i Beyt İmamlarımızdanda defalarca nakledilmiştir.

                Yani açıkçası Allah’u Teala’nın, müminlerin korku ve emniyetsizliğini, emniyet ve güvene çevireceğine dair sözü tam anlamıyla Sahib-i Zaman Mehdi (a.c.)’ın zuhurları döneminde gerçekleşecektir.

                İnsanlar o zaman her türlü iktisadî, hukukî, ahlakî ve sosyal tasadan uzak bir dünyada huzur dolu bir hayat sürdürecekler. Dolayısıyla, toplumda hakim olan yanlış ilişkiler yüzünden, her insanın hayatında meydana gelen tehlikeli geçit ve dar boğazların ideal toplumda hiçbir yeri yoktur. Bu da ilahi ideal topluma ait vad edilen bir saadettir.

                4- Yöneticilerin adaleti konumu hakkında ki davranşları ile: Vatandaşların idarecileri, ümmetin işlerini yürüten liderlerin olmaları hasebiyle yönete-icilerin insanlara karşı âdil olmaları son derece de önemlidir.

                En çok onların bu niteliğe sahip olmaları gerekir. Adalet kavramı en güzel şekilde, onların davranışlarında ifadesini bulur. Adalete uygun olarak sergiledikleri hareketler çok daha görkemli, çok daha yahranlık uyandırıcı olur. İnsan hayatı üzerinde çok daha etken şeklini göstermesine neden olur.

                Onların adil olmaları ile insanlar kendilerini güvende hisederler. Barış egemen olur, huzur yaygınlaşır, yurttaşlar, yöentilenler mutlu olur.
                Ama ne yazıktır ki yöneticilerin zalim ve zorba kimseler olmaları ile bu güzellikler tam tersine döner, temennilerin aksi gerçekleşir.

                Bu da bu durumun toplum hayatını bunalımlara, kaos, anarşı ve terör anarşizm gibi olaylara neden olur. Bu yöeticilik meseleleri hakkındaki davranışların toplum arasında eğitimlerinin engellenmesinede neden olur... Yazan. imam Dikmen

                Yorum


                  Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                  Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                  Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                  Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                  İmam Hüseyin (a.s.): 612

                  Adaletin Yaşatma ve Yönetme Türleri Konumu: 8

                  Bu mesele açısındanda yöentimlerin Batı medeniyeti, insancılık ve hümanizm felsefesi üzerine kurulu olduğunu iddia etmekle birlikte ne hikmetse ilerlemeye sebep olarak kabul edilen insanı, tamamen unutuvermiştir.

                  Bu medeniyet insanın manevi boyutunu göz arda ederek insana sadece bir açıdan bırakmış ve yalnız maddî boyutunu hesaba katmıştır. İşte Batının çıkmazı, bu yanlış anlayıştan kaynaklanmaktadır.

                  Günümüze kadar gelen ve halende birkaç asırdır insanın maddî huzur ve rahatlığı için bütün iktisadî, siyasî formüller ilmî ve teknik güçler hizmete alındı ve tüm maddi imkanlar insanın dünyevî huzurunu sağlayabilmek için seferber edildi denilgilerini halka sunmaya çalışıldı.

                  Ancak, bütün bu çabalara rağmen Batı insanı hiçbir huzur bulamamakta, dünyayı dar, karanlık ve soğuk görmekte ve kendisinin onda, küçük ve çürük olduğunu hissetmektedir.

                  Bu düzenin içindeki eleştiricilere göre bu akım, insanın yok olmasından başka bir şeyle sonuçlanmayacaktır. Bunu, Batı düzeninin Alman ve Fransız eleştirmenlerinden biri olan Ruje Dupaskiye şöyle dile getiriyor:

                  “Hareketinin başlangıcında “insancıl” olmak isteyen, insana her şeyin başlangıcı sıfatını veren bu medeniyet, şimdi böylesine bir şaşkınlığa düşmüştür. Günümüzde, insan mefhumu içeriğini yitirmiştir.

                  Her durumda, kendini “insancıl” diye tanıtan medeniyetin, insanı küçük düşüren, aldatan ve sonunu yok eden bir düzen olduğu ortaya çıkarmıştır. Bu medeniyet, insanı, bir üretim ve tüketim makinesine dönüştürerek küçümsemiştir.”

                  Ama bu konu ve meseleler hakında İslam anayasasının anlayışında Sahib-i Zaman İmam Mehdi (a.c.)’nin zuhuruyla öngörülen ideal ve özgür toplumda, daha önce söylendiği gibi, sadece maddi rahatlıktan, servet ve maddî refahın bolluğundan söz edilmemektedir. Bu toplum mimarlarının gözünde insan sadece bedensel değil, çeşitli boyutlara sahip olan bir varlıktır.

                  Tekamül ve ilerlemesi de bütün boyutlarını kapsayacak bir şekilde eşit olarak gelişmesine bağlıdır. Sahib-i Zaman Mehdi (a.c.)’nin zuhur döneminin en önemli toplumsal projelerinden biri insanların ruhlarını eğitmek, ahlak ve manevi erdemlerinide yüceltecektir.

                  İdeal ve özgür demokrat toplumların, adalet toplumu olmakla, birlikte, refah ve güven toplumudur da; eğitim ve yetiştirme toplumu olmanın yanı sıra insanî fazilet ve erdemlerin egemen olduğu bir toplumudur da.

                  O ortamda, salih insanlar yetişir. Orada, insanların maddi zenginliğe kavuşmanın yanı sıra kalbî ve manevî zenginlik de elde ederler, (Bihar-ul Envar, sayfa. 51, sayfa. 84.) İnsanlar servet bolluğuyla birlikte, ahlakî güzellikler ve insanî faziletlerin zirvesine de ulaşma konumuna gelir. (a.g.e, sayfa. 123.) Kinler kalplerden kazılır, (Muntehab-ul Eser, sayfa. 374.) Yazan. imam Dikmen

                  Yorum


                    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                    Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                    İmam Hüseyin (a.s.): 613

                    Adaletin Yaşatma ve Yönetme Türleri Konumu: 9

                    Sosyal ilişkilerde yalan, hile, kalleşlik gibi sıfatlar yerlerini doğruluk, dürüstlük ve muhabbet gibi sıfatlara bırakır. İşte böyle bir toplumda, refah, adalet ve emniyet de gerçek anlamını bulur.

                    İnsana böyle kapsamlı bir bakışa sahip olunmadıkça ve onun gerçek kimlik ve kişiliğinden haberdar olunmadıkça Allah’a ve kıyamete iman sayesinde insanda oluşan olgunluk dikkate alınmadıkça, “ideal ve özgğr toplum” kurma insanın sadece rüyasında kalacaktır.

                    İmam Humeyni’nin (r.a) Dilinden Gaybet Döneminde Müslümanların Vazifelerine Kısa Bir Bakış Çeşitli münasebetlerden dolayı İmam Humeyni’nin (r.a), İmam Zaman (a.s) hakkındaki açıklamalarından bir kaçını birlikte okuyalım.

                    İmam Humeyni’nin (r.a) Dilinden Gaybet Döneminde Müslümanların Vazifelerine Kısa Bir Bakış Çeşitli münasebetlerden dolayı İmam Humeyni’nin (r.a), İmam Zaman (a.s) hakkındaki açıklamalarından bir kaçını birlikte okuyalım.

                    Bu mesele ve konular hakkında İmam Humeyni’nin (r.a) Dilinden Gaybet Döneminde Müslümanım diyen insanların Vazifelerine Kısa Bir Bakış Çeşitli münasebetlerden dolayı İmam Humeyni’nin (r.a), İmam Sahib-i Zaman (a.c) hakkındaki açıklamalarından bir kaçını birlikte değerlenmdirme yapmaya çalışalım.

                    İmam Humeyni (r.a) Sahib-i Zaman Mehdi’yi Mev’ud (a.s) hakkında şöyle buyurmuşlardır: Siz, şuanda Allah’ın ve İmam Zaman (a.c)’ın gözetimi altındasınız, melekler sizi gözetip kollamakta ve sizin amellerinizi İmam Sahib-i Zaman’a (a.s)’ın takdim etmektedirler.

                    Şayet Hz. Sahib-i Zaman (a.s)’ın vasfı için zikredilen: “De ki: Size bir şeyi öğütleyeyim: Allah için ikişer ikişer ve teker teker durup düşününüz!” ayet ilkesindeki manasında şu kastedilmektedir:

                    Hepimizin kıyam etmesi gerekir, en yüksek kıyam olan vahidin yani (tekin) devrim hareketi kıyamı, Sahib-i zaman Mehdi (a.s)’in kıyamıdır ve kıyamların hepsinin bu kıyamı takip etmesi gerekir ve kıyamın Allah için olması gerekir.

                    “Vel asr. İnnel İnsane Lefi Husr” ayet ilkelerindeki temel devrim anlamı ise insanların kendi akıllarınca yaratmak veya devrim şekilleriyle gerçekleştirdikleri devletlerin sonu hüsranla neticeleneceği gerçeği bu sure ayet ilkelerinin temel maddesinin başında yer almaktadır “asr” ın insanı kâmil olduğu yani İmam Sahib-i Zaman olduğu söylenmiştir.

                    Yani “asr” bütün varlık âleminin özetidir. Bütün varlık âleminin unsaresine yani gözetimine taklit yapılması (özetine) yemin olsun yani insanı kâmile yemin olsun. Şimdi gözetim altında olduğunuzu görürüz.

                    Tıpkı rivayete göre amellerimiz haftada iki defa İmam Sahib-i Zaman’a Mehdi (a.c.) sunulmaktadır. Ben bu yüce şahsın tabisi ve Şia’sı olduğumuz iddiasında bulunmaya korkuyorum.

                    Eğer amelleri görürse, bakacak ki Allah’ın gözetimi altındayız ve Allah’a sığınırım (amellerimizden dolayı) Allah’a karşı utanç içinde olacak. Yazan. imam Dikmen

                    Yorum


                      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                      Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                      İmam Hüseyin (a.s.): 614

                      Adaletin Yaşatma ve Yönetme Türleri Konumu: 10

                      Eğer bu mesele kendi çocuklarınızdan birisi yanlış yaparsa utanç duyarsınız, hizmetçiniz yanlış yaparsa artık utanç içindesinizdir. Toplum içinde çocuğu, hizmetçisi ya da etrafından birisi yanlış yapan birisi utanç duyar.

                      Ben İmam Sahib-i Zaman (a.c)’in Allah katında utanacağı bir işi yapmaktan korkarım. Allah göstermesin bizlerden biri bir yanlış yapsın ve bu yazılıp takdim edilsin, bizlerin gözetleyicisi olan Allah’ın melekleri bunları yazsın.

                      Her insanın bir gözetleyicisi vardır ve insan gözetim altındadır, sizin kalbinizden geçen zerrelerin birer gözetleyicisi vardır, gözümüz, kulağımız, dilimiz ve kalbimizin gözetleyicileri var olduğu konularını göz önüne almanız gerekir.

                      Allah göstermesin! Benden, sizlerden ve İmam Sahib-i Zaman (a.c)’in ve diğer dostlarından doğabilecek bir yanlışlık, İmam Zaman’ın (a.s) üzülmesine vesile olmasın. Kendinize dikkat edin, kendinizi koruyun.

                      Büyük gaybet ve Gaybet-i suğradan bu güne bin küsür sene geçti ve bin sene daha geçmesi de mümkündür. Hz. İmam Sahib-i Mehdi (a.c)’nin zuhur etmesi için şartlar münasip olamaya bilir.

                      Bütün bu zaman zarfında İslam’ın hükümleri yere atılıp icra edilmesin mi? Herkes neyi isterse onumu yapsın?!... Bu her cümle ve merci değil mi? İslam peygamberinin (s.a.v)’in İslam hüküm ve kanunlarının açıklanıp icra edilmesi uğrunda yani (yirmi üç yıl) boyunca çektiği zahmetleri sadece kısa bir süre için miydi?

                      Acaba Allah Teâlâ hükümlerinin icra edilmesini yirmi üç yılla mı? sınırlandırdı?! Gaybeti suğradan sonra her şeyi kendi haline mi bıraktı? Böyle bir şeye inanmak ya da böyle bir tavır sergilemek İslam’ın değiştiğine inanmaktan daha kötü bir inançtır.

                      Hz. Sahib-i Zaman Mehdi (a..c.)’ın zuhur dönemi, konumunda ki dömeninki ilim ve bilginin zirvesine ulaştığı dönemdir. O gerçek kurtarıcının gelişiyle zulüm ve haksızlık, adalete;

                      toplumsal düzensizlik, toplumsal düzene; cahillik ve bilinçsizlik, ilim ve bilgiye dönüşecektir; evren adalet düzen nuruyla aydınlanacaktır. (Bihar-ul Envar, cild. 75, sayfa. 51. Yazan. imam Dikmen


                      Yorum


                        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                        Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                        İmam Hüseyin (a.s.): 615

                        Adaletin Yaşatma ve Yönetme Türleri Konumu: 11

                        Aklı başında olan O, kitlelerin aklî güçlerini, algılarını mükemmelleştirmek için gelecektir. (Asr-ı Zindegi, Muhammed Hekimî, sayfa. 223.) Asırlar boyu perde arkasında kalan ilim, bilinç ve öğrenim birikimini ister kadın olsun, isterse erkek, bütün insanların varlıklarının derinliklerine kadar yaymak için gelecektir. (Kitab-ul Gaybet, Nu’manî, sayfa. 239.)

                        Evet bu mesele hakkında İmam Cafer Sadık (a.s.)’ın bir hadiste şöyle buyurur: “İlim (maksat, doğal ve tekniksel bilimlerin de içinde yer aldığı bütün bilimlerdir) yirmi yedi kısımdır. Peygamberlerin insanlar için getirmiş oldukları ilimler iki kısımdan fazla değildir.

                        İnsanlar şimdiye kadar, o ikisinin dışındakileri tanımış değillerdir. Ama bizim Kaim’imiz kıyam edince geriye kalan yirmi beş kısmını açığa çıkaracak ve insanlar arasında yayacaktır. O ikisi de, yirmi beşine eklenerek yirmi yedi tamamlanmış olacak.” (Bihar-ul Envar, cild. 13, sayfa. 187, Eski baskı.)

                        İşte ger.eğin de bu değerli hadis, Hz. İmam Sahib-i Zaman Mehdi(a.c.)’ın zuhur döneminde ilmin olağan üstü bir şekilde gelişeceğini göstermektedir . Yapıcı ve faydalı ilimlerin tamamı, bütün dallarıyla insanların yüzüne açılacak, beşerin binlerce yıl boyunca aldığı yolun, kısa bir zamanda on iki kat fazlası kat edilecektir. Bundan daha geniş ve daha büyük bir gelişme düşünülebilir mi? sizce…

                        Ve yine başka bir hadiste İmam Muhammed Bâkır (a.s.)’dan şöyle nakledilir: “Kaim’imiz kıyam edince Allah Teala onun elini kullarının başları üzerine tutacak, onunla insanların aklını mükemmelleştirecek, düşüncelerini yetiştirerek kamil kılacaktır.” (a.g.e. cild. 13, sayfa. 851.)

                        Bu hadis bir önceki hadisi tamamlamaktadır. Yani, Hz. İmam Zaman Mehdi (a.c.)’ın kılavuzluğuyla onun eli altında beyinler kemal doğrultusunda ilerleyecek, düşünceler olgunlaşacak, birçok çelişki, anlaşmazlık ve katılığa sebep olan dar görüşlülük, devletlerin temellerinin sonu bulacaktır.

                        Açık fikirli, geniş ufuklu, İleri görüşlü ve yüce gayretli bir toplum doğal olarak bütün sorunları hallederek, barış ve samimiyet dolu bir dünya kuracaktır.

                        Böylece, herkesin refah, huzur ve güvence içinde yaşayabileceği ve ilahi erdemlerin gönül ve davranışlara egemen olacağı samimiyet ortamında insanların kemale doğru ilerlemesi sağlanacak ve Hz. İmam Muhammed Sahib-i Zaman Mehdi (a.c.)’ın zuhuruyla toplumsal hayatın nihai hedefi en mükemmel şekilde gerçekleşecektir.

                        İşte bunlar, Hz. İmam Sahib-i Mehdi (a.c.)’ın zuhur döneminde gerçekleşeceği vaat edilen ideal toplumun en belirgin özellikleridir. Yazan. imam Dikmen

                        Yorum


                          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                          Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                          İmam Hüseyin (a.s.): 616

                          Kur’an ve Ehl-i Beyt’te Adaletin Olgunluk Güzelliği Konumu: 1

                          Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmaların dejenere olmamasının temelinde yatan asıl konumun insan fıtratındaki var olan hür ve demokratik düşüncelerin konusundaki kur’an akaidine bağlılığından kaynaklandığı olmasıdır.

                          Yalancı ve demokratik insan fıtratının, ters yüz olmamış özyaratılış, zulümden nefret etmesinin olması, onu tepkiyle karşılamalarının neden olması.

                          İnsalık tarihinde yeryüzü adım attığı günden bu yana, ilahi yasaların ve hukuksal kur’an anayasının ayet ilkelerine bağlanması ve bu konu üzerindeki vahy eşliğinden görevlendirilmiş peygamberlerin aynı terim üzerinde kaynaklanması ilahi yüce adaletin yüceltilmesi ve kutlanması, faziletlerine ve olumlu sonuçlarına sahip olması, bu uğurda her türlü fedakarlık gösterilmesi hususunda görüş birliği içinde olagelmiş olması...

                          Adalet ve toplumbilim hayatın sırrı, birlikte yaşamasının sembolü ve toplumsal üstünlüğün ve mutluluğun dayanağı, güvenlik açılarında ve huzurunda garantisinin bireysel hayattaki en yüce hedefi ideal temellerinin var olması olmasıdır.

                          Bu ilahi Kur’an vahy ilkelerinde var olan olabilecek devletin dağıtılmayan yok olmayan ve hiçbir büyük devlet darmadağan olmayan ve hiç bir köklü medeniyet yok olma temeline dayanmayan bu neden temel adaletin de ilahi adaletin temel ilkelerine dayanmaları ile Ehl-i Beyt imamlarının Hz. Peygamber (s.a.v.)’in adalet ilkelerinin en ideal örneklerindendir.

                          Sözleri ve davranışları insanlık için adalet ve hak doğruluğun yollarını aydınlatan ölümsüz dersleri vermeleri ile aydınlanmıştır. Bu konu hakında iki düşünce tarzında bu değerli meselenin üzerinde durmaya çalışacağız.

                          Diğer bir konu ise yine Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin kendi kaynak ve belgelerindeki vermiş oldukların terimler üzerinde durmaya çalışacağız. O’nun içinde Kanlı Kerbela Kıyamının devrimcilik haretekinin Hz. Adem (a.s.)’ın varısı olasının temel nedenlik ve niteliğinide gündem konusu haline getirmiş olacağız.

                          Evet önceki araştırmalarımızda ele aldığımız Nübüvvet-i Amme ve İmamet konulu çalışmalarımızın aydınlığa çıkarmış olduğumuz gerçekleri gibi vs.... Yazan. imam Dikmen

                          Yorum


                            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                            Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                            İmam Hüseyin (a.s.): 617

                            Kur’an ve Ehl-i Beyt’te Adaletin Olgunluk Güzelliği Konumu: 2

                            Bu konular hakkından da bazı Ehl-i sünet kardeşlerimizin de "Şiilerin ve Alevlerin bir imamın varlığını ispat etmek hususunda niçin bu kadar ısrar ettiğini bilemiyoruz demelerine şaşmamaktayız.’’

                            Bu hususta o kadar ısrar ediyorlar ki ortalıkta bir imam görünmediği halde, "o gaibtir, ve gizli yaşamaktadır" diyorsunuz. Halbuki Hz. Peygamber (s.a.v)’in halka Allah’ın hükümlerini beyan etmiştir. O halde yaratılış aleminin bir imamın varlığına ne ihtiyacı vardır?" demektedirler.

                            Bu soru ve buna benzer sorulara şöyle cevap vermek gerekir diye düşünüyorum: Unutmayalım yine bu meseleler hakkında ki Nübüvvet-i amme’yi ispat eden ve hükümleri göndermeyi gerekli kılan delil bir hükümleri koruyacak bir imamın varlığını da iktiza etmektedir.

                            Daha fazla açıklık için ilk önce Nübüvvet-i amme’nin delilini özetle beyan edecek ve sonra da asıl konuyu değinmeye çalışacağız.Yerinde ispat edilmiş olan ve şu anda da özetle zikretmek istediğimiz önbilgiler üzerinde biraz dikkatlice düşünülecek olursa Nübüvvet-i amme mevzuu kolaylıkla açıklığa kavuşturmak için Kur’an ve Ehl-i Beyt araştırmalarımızda İmamet ve Nübüvvet başlıklı çalışmalarmızında yeterli belge ve kaynakların verilme halinde anlaşılmadığının nedenlerinin bir daha açmaya çalışacağız:

                            1- İnsan fıtratının özel yaratılışı gereği, nedeniylle insanoğlunun tek başına yaşamını sürdürmemesi tüm araştırma ehlinin bilicin dışında değildir. Ve aynı zaman biriminde sadece insanoğlunun kendileri değilde diğer varlık ve yaratıklarında sadece Kendi türünden olan diğer insanların yardım ve işbirliğine ihtiyacı vardır.

                            İnsan sosyal ve medeni bir varlık olarak yaratılmıştır, çıkar çatışmaları ise hayatın vazgeçilmez bir neticesidir. Zira toplumdaki fertlerden herbiri, zaten sınırlı olan maddi çıkarlardan azami istifade etmek ve önündeki engelleri ortadan kaldırmak ister.

                            Halbuki diğerleri de bu hedefe ulaşmak istemekte ve neticede çıkarlar çatışarak diğerlerinin hakkına tecavüz durumu ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple toplum idaresi için kanunun varlığı zaruret arzetmektedir;

                            kanunun sayesinde bireylerin hakları korunmakta, zorbaların önü alınmakta ve ihtilaflar yok olmaktadır. Buna göre denilebilir ki: Kanunların varlığı insanlığın yararlandığı en iyi hazinedir.

                            Dolayısıyle denebilir ki, insanoğlu sosyal hayatı icabı kanunun varlığından istifade etmiş ve ona sürekli saygı göstermiştir. Yazan. imam Dikmen


                            Yorum


                              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                              Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                              İmam Hüseyin (a.s.): 618

                              Kur’an ve Ehl-i Beyt’te Adaletin Olgunluk Güzelliği Konumu: 3

                              2- İnsan-i kemale erme gücüyle donanmış ve fıtratı gereği kemal ve saadetine yönelmiştir. Süreklilik çalışmalarının tümünde hakiki kemale erişmek için ilahi güç tarafından özel olarak görevlendirilmiş nebi ve imam adıyla özel olarak görevlendirilen şahıslar vasıtasıyla bir maksad ve nitelik hedefi uygun görerek bir ümmet şekli halinde yasama ve yasatma güdümünü haline getirmiştir. Tüm fiil, hareket ve yorulmak bilmeyen ciddiyetleri o yüce hedef etrafında dönüp durmaktadır.

                              3- İnsanın terakki ve tekamül yolundaki araştırmalarımıza daha geniş bir anlayış metoduna girmemiz ve bu konular üzerinde bilgi sahibi olmamız için Kur’an ve Ehl-i Beyt araştırmalarımızdaki masumiyet ve gayb ilimler bölümündeki temel araştırmalarımızda yararlana bilirsiniz.

                              Bu amaçlada insanın gerçek kemale erme fıtratı gereği eğilim gösterdiğinden bu hedefe ulaşması da elbette ki mümkün olmalıdır. Zira yaratılış düzeninde anlamsız hiçbir şey yoktur.

                              4- İnsanın cisim ve ruhun birleşiminden artık bilinen bir mevzudur. İnsan cisim yönünden maddidir; ama ruhu beden ile tam bir irtibatı olduğu ve onunla kemale erdiği halde mucerreddir.

                              5- İnsan ruh ve bedenden oluştuğu için ister istemez iki çeşit hayata da sahiptir. Birincisi bedeni ile ilgili olan dünyevi hayatıdır, diğeri ise ruhu ile ilgili olan manevi ve ruhî hayatıdır. Neticede bu iki hayatta da mutluluk ve mutsuzluğu olabilecek konum kendi elindedir. Yazan. imam Dikmen

                              Yorum


                                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                                Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                                İmam Hüseyin (a.s.): 619

                                Kur’an ve Ehl-i Beyt’te Adaletin Olgunluk Güzelliği Konumu: 4

                                6- Beden ve ruh arasında sıkı bir ilişkinin var olması ve birlik olduğu gibi dünyevi hayat ile ruhî hayat arasında da bir irtibat söz konusu ve birliktelikte vardır.

                                Yani insanın bedenî faaliyet ve hareketleri ile dünyevi hayatının, onun ruhunda bir takım etkileri vardır. Nitekim ruhî sıfat, melekeler ve haletlerin de insanın eylemlerinde etkisi sözkonusudur.

                                7- İnsanın tekamül yolunda olduğundan, tabiî ve fıtrî olarak insan-i kemale erişme eğilim duyduğundan ve Allah’ın yaratılışın da boşuna olmadığından, o gayeye ulaşmak ve insanlığa ait kemalleri elde etmek için gerekli vesileler ile donanmış olmasıdır.

                                Böylece insan o hedefe ulaşmak ve sapıklıklardan sakınmak için gerekeni teşhisleri kendi bilinçi içinde tehsisler edip yapabilir.

                                8- İnsan beşeriyetin, tabiatı gereği kendi bencil ve maddi ve manevi çıkarcıdır. Kendi maslahat ve menfaatleri dışında hiçbir şey düşünmez. O diğer insanları istismar etmek ve onların emeğini sömürmek ve kendi fikir, düşüncelerin egemenliğinin altına almak ister.

                                9- İnsan-i beşeriyet ekseni sürekli gerçek kemallerinin peşinde olduğu ve o hakikati ararken tüm kapıları çaldığı halde onu teşhis etmekten acizdir.

                                Zira insanın nefsânî istek ve meyilleriyle derunî duyguları, genelde hakikati teşhis etme ve insanlığın doğru yolunu, insanın amelî yani (evrensel ve edimsel) aklını karartmakta ve insanı sapıklık yönüne, zulüm ve şekavet vadilerine sevketmektedir. Yazan. imam Dikmen

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X