Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.
Her gün aşura! Her Yer Kerbela.
Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.
Hz. Adem (a.s.)'ın Varisi
İmam Hüseyin (a.s.): 933
Muaviye Hiç Bir Zaman Vahiy Katibi Olabilir mi Sizce?: 2
Bunun üzerine altı arkadaşıyla birlikte ölmeden, Muaviye’nin emriyle toprağın altına diri diri gömülmüşler. Mezarları Şam şehrinin civarında duruyor. İşte Muaviye böyle zalim ve faşist bir kişi idi...
Amr ibni As, Muaviye’ye demiş ki:
Sen bana yardım eder, hilenin en müthişini, en büyüğünü senin için yaparım, fakat Mısır vilayetini ölünceye dek bana vermek şartıyla.
Muaviye Mısır’ı, Amr ibni Asa’a vermemeye teredüt etmiş. Amr ibni As ise, ben sana hilafeti kazandıracak bir hile yaparım demişti...
Ne söylüyorsun be adam, sen bana ne hile yapacaksın, ben senden daha hilekârım. Fakat evvelâ sana bir sır bildireyim. Orada kimse var mı, yok mu diye sağa, sola bakmış ve demiş ki:
Ya Amr, ben seninle kavga edecek değilim, azıcık bana yaklaş, sana şu sırrımı söyleyeyim, kimse duymasın, ondan sonra anlaşırız, demiş. Amr yaklaşınca bir şeyler fısıldamış, o da duymamış.
Yüksek sesle söyle, isitmiyorum, demiş.
Kulağını ağzıma yaklaştır, bağıramam, mahzurludur.
Amr’ın kulağı, Muaviye’nin ağzına yaklaşınca hilekâr Muaviye aniden Amr’ın kulağını dişleri arasına alarak kuvvetlice ısırmış.
Amr ibni As: Of aman, kulağım, bu senin yaptığın nedir? diye bağırmış.
Hani sen benden hilekârdın? Kulağını benim ağzıma neden yaklaştırdın, bu oda da ikimizden başka kimse var mıdır? Görüyorsun işte, adamı böyle aldatıtlar. Sen benden fazla hilekâr olamazsın, demiş.
Kendi hilekârlığını, kendi desisekârlığını kabul etmiş bir kimsedir. İşte Muaviye böyle bir hilekâr adamdı. Böyle hilekâr bir kimsenin ise vahiy kâtibi olması da adimül imkânsızdır. Bu şahsın sır kâtibi olması dahi imkânsızdır.
Genel Sekreter olmas dahi söz konusu olamaz, zira genel sekreter Hz. İmam Aliyel Mürteza (a.s.) idi. Her hangi bir muahide yazılacağı zaman Hz. Peygamber (s.a.v.) İmam Ali (a.s.)’ı çağırtırdı.
Yazacağı şeyleri ona dikte ederdi. Hattâ bir keresinde Mekke temsilcisi ile yaptığı muahede de Hz. İmam Ali (a.s.) muahedede şöyle yazmıştı: Allah’ın Peygamber’i Muhammed ile Mekke’liler arasında yapılan mukaveledir. Karşıki taraf itiraz ettiler.
Biz Muhammed’i Allah’ın Peygamber’i olarak tanımıyoruz ki böyle yazmışsın onu sil de Abdullah oğlu Muhammed diye yaz. Hz. İmam Ali (a.s) Genel sekreter olduğu halde, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in adını silmemiş ve silemem demiştir.
Bunu üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.), (Ümmi) olduğu için İmam Ali (a.s.) antlaşmayı Hz. Peygamber (s.a.v.)’e vermiş ve Hz. Peygamber (s.a.v.) orayı kendi parmaklarını ıslatarak silmiştir.
Bu da gösteriyor ki Genel Sekreter Muaviye değil bizzat İmam Ali (a.s.) idi. Şu halde Muaviye’nin vahiy kâtibi sır kâtibi, veya Genel sekreter olma ihtimalının söz konusu değildir... Yazan. imam Dikmen
Her gün aşura! Her Yer Kerbela.
Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.
Hz. Adem (a.s.)'ın Varisi
İmam Hüseyin (a.s.): 933
Muaviye Hiç Bir Zaman Vahiy Katibi Olabilir mi Sizce?: 2
Bunun üzerine altı arkadaşıyla birlikte ölmeden, Muaviye’nin emriyle toprağın altına diri diri gömülmüşler. Mezarları Şam şehrinin civarında duruyor. İşte Muaviye böyle zalim ve faşist bir kişi idi...
Amr ibni As, Muaviye’ye demiş ki:
Sen bana yardım eder, hilenin en müthişini, en büyüğünü senin için yaparım, fakat Mısır vilayetini ölünceye dek bana vermek şartıyla.
Muaviye Mısır’ı, Amr ibni Asa’a vermemeye teredüt etmiş. Amr ibni As ise, ben sana hilafeti kazandıracak bir hile yaparım demişti...
Ne söylüyorsun be adam, sen bana ne hile yapacaksın, ben senden daha hilekârım. Fakat evvelâ sana bir sır bildireyim. Orada kimse var mı, yok mu diye sağa, sola bakmış ve demiş ki:
Ya Amr, ben seninle kavga edecek değilim, azıcık bana yaklaş, sana şu sırrımı söyleyeyim, kimse duymasın, ondan sonra anlaşırız, demiş. Amr yaklaşınca bir şeyler fısıldamış, o da duymamış.
Yüksek sesle söyle, isitmiyorum, demiş.
Kulağını ağzıma yaklaştır, bağıramam, mahzurludur.
Amr’ın kulağı, Muaviye’nin ağzına yaklaşınca hilekâr Muaviye aniden Amr’ın kulağını dişleri arasına alarak kuvvetlice ısırmış.
Amr ibni As: Of aman, kulağım, bu senin yaptığın nedir? diye bağırmış.
Hani sen benden hilekârdın? Kulağını benim ağzıma neden yaklaştırdın, bu oda da ikimizden başka kimse var mıdır? Görüyorsun işte, adamı böyle aldatıtlar. Sen benden fazla hilekâr olamazsın, demiş.
Kendi hilekârlığını, kendi desisekârlığını kabul etmiş bir kimsedir. İşte Muaviye böyle bir hilekâr adamdı. Böyle hilekâr bir kimsenin ise vahiy kâtibi olması da adimül imkânsızdır. Bu şahsın sır kâtibi olması dahi imkânsızdır.
Genel Sekreter olmas dahi söz konusu olamaz, zira genel sekreter Hz. İmam Aliyel Mürteza (a.s.) idi. Her hangi bir muahide yazılacağı zaman Hz. Peygamber (s.a.v.) İmam Ali (a.s.)’ı çağırtırdı.
Yazacağı şeyleri ona dikte ederdi. Hattâ bir keresinde Mekke temsilcisi ile yaptığı muahede de Hz. İmam Ali (a.s.) muahedede şöyle yazmıştı: Allah’ın Peygamber’i Muhammed ile Mekke’liler arasında yapılan mukaveledir. Karşıki taraf itiraz ettiler.
Biz Muhammed’i Allah’ın Peygamber’i olarak tanımıyoruz ki böyle yazmışsın onu sil de Abdullah oğlu Muhammed diye yaz. Hz. İmam Ali (a.s) Genel sekreter olduğu halde, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in adını silmemiş ve silemem demiştir.
Bunu üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.), (Ümmi) olduğu için İmam Ali (a.s.) antlaşmayı Hz. Peygamber (s.a.v.)’e vermiş ve Hz. Peygamber (s.a.v.) orayı kendi parmaklarını ıslatarak silmiştir.
Bu da gösteriyor ki Genel Sekreter Muaviye değil bizzat İmam Ali (a.s.) idi. Şu halde Muaviye’nin vahiy kâtibi sır kâtibi, veya Genel sekreter olma ihtimalının söz konusu değildir... Yazan. imam Dikmen
Yorum