Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


    Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

    Hz. Adem (a.s.)'ın Varisi

    İmam Hüseyin (a.s.): 960

    24- Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’dan şöyle rivayet olunmuştur ki:

    Babam İmam Ali (a.s.); ‘’Ve kendisinden sonrası için baki bir kelime olarak bıraktı belki onlar dönerler diye’’ (Yenabi-ül Meveddet sayfa. 327)

    ‘’Bu ayet ilkelerin nazil olması, Allah’u Teala’nın imameti kıyamete kadar İmam Hüseyin (a.s.)’ın neslinde karar kıldığını belirtmiştir. Bizden kıyam edecek olan imamın, birisi diğerinden uzun olan iki gaybeti olacaktır.

    O gaybet döneminde onun imam olduğu inancın yalnızaca güçlü imam-ı ve doğru marifeti olan kimse kalacaktır.’’ (Kifayet-ül Eser sayfa. 230.) Yazan. imam Dikmen

    Yorum


      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


      Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

      Hz. Adem (a.s.)'ın Varisi

      İmam Hüseyin (a.s.): 961

      Bakın Ziya Paşa ne Diyor Konumu?:

      Kendi yazdığına göre, başlangıçta çok mutaassup sünni hanefi iken, bilhare tarihi inceleme neticesi (Al-i Aba)’nın bendesi olan (Terkibi Bend) ve (Terci’i Bend) yazarı ünlü Ziya Paşa ne diyor:

      Kemine bendeyi Al-i Abayız, kavmi Süfyan’a
      Demadem, lâ’net etmek farzdır, hem farza akdemdir.

      Vicudum rize etseler tiği felâketle,
      Yine her rezisinde hubbi Ehl-i Beyt mudgamdir.

      Ziya, sırrı tevella vü teberrayi bilen arif,
      Gehi bülbül, gibi manend-i pervane ebkemdir.

      Ünlü Ziya Paşa diyor ki:

      Al-i Abanın (Muhammed, Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin)’in
      En aşağı, aciz kölesiyiz, Eba Süfyan silsilesine.
      Durmadan sık sık lâ’net etmek farzdır, hem öncelikle farzdır.

      Tenimi felâket kılıcı ile tike tike parçalasalar,
      Yine her tikesinde (Ehl-i Beyt) sevgisi işlemiş okunur.

      Ziya, tevella, (Tevella Ehl-i Beyt’i, Ali’yi sevmek, ona taraftar olmak) ve teberra, (Teberra İmam-i Ali’ye uymayanlardan kaçınmak) sırrını bilen arif kişi,

      Bazen bülbül gibi şakrar, bazen de pervane (kelebek) gibi dilsizdir... Yazan. imam Dikmen

      Yorum


        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


        Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

        Hz. Adem (a.s.)'ın Varisi

        İmam Hüseyin (a.s.): 962

        Hz. Peygamber (s.a.v’den Devamlı Olarak Buyrulan hadisi Şerifler konumu:

        Tüm İslam kaynaklarında Hz. Peygamber (s.a.v.)’in kendi vefatlarından sonra İslam ümmetinin başında 12 imamların bulunduğu ve bunların izinden ayrılmayacakları takdirde (Kevser havuzun) başında kendileriyle buluşacaklarının söylediği her aklı selim Müslümanın bilgisi içindedir...

        Bu konu ve meseleler hakkında değerli araştırmacı ve yazar sayın Op. Dr. Mehmet Ali Derman beyin kaleminden de mevcuttur.

        Benden sonra İmamlar 12 tanedir. Bunların hepsi Kureyşlidir. On iki imam evsiyayı Resulullah (s.a.v.)’dır. Allah tarafından nasb edilmişlerdir. İsimleri bunlardır:

        İmam-i Aliyel Murteza, İmam-ı Hasan-i Mücteba, İmam-ı Hüseyin Şehidi Kerbelâ, İmam-ı Zeynel Abidin, İmam-ı Muhammed Bakır, İmam-ı Cafer Sadık, İmam-ı Musa Kazım, İmam-ı Rıza, İmam-ı Muhammed Taki, İmam-ı Aliyel Naki, İmam-ı Hasan Askerî, İmam-ı Mehdi Sahibezzaman (a.f.) Yazan. imam Dikmen

        Yorum


          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


          Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

          Hz. Adem (a.s.)'ın Varisi

          İmam Hüseyin (a.s.): 963

          Hz. Resulullah (s.a.v.)’e sordular: Bu İmamlar kimlerdir?...

          Evsiyayi Hz. Resulullah (s.a.v.)’lar buyurdular ki, isimlerini saydı ve sahabelerden Cabiri Ensari’ye dedi ki:
          ‘’Ya Cabir, sen imam-ı Muhammed Bakir’e yetişeceksin, benim selâmımı ona bildiresin.

          Câbir de onların mahzerine giderek Hz. Peygamber (s.a.v.)’ın selamını İmam Muhammad Bakır (a.s.)’a yetirdi.’’ Seyyid Seyfullah hazretlerinin divanında on iki imam hakkında medhü senası bulunmaktadır:

          Behamdülillah ki İslamım, delilim: Mustafa geldi,
          Emrim, rehberm, ‘’Şahinim: (Aliyel Murteza)’’ geldi.

          İmamım ol Kerem kânî, nice ben sevmiyen anı,
          Resul-ün guretül aynı: (Hasan hulki Rıza) geldi.

          Feda olsun ana canım, kim oldur dinim imanım,
          İki Alem de sultanım: (Hüseyn-i Kerbelâ) geldi.

          Ana ins-ü melek bende, en edna bendesi: Ben de,
          Cihanın kutbu alemde: (Ali Zeynel Aba) geldi.

          (Muhammed Bakir) ol şahım: (İmam Cafer) dürür mahim,
          Bunlardan (Musevî Kazım): Ki bize rehnuma geldi.

          Yüzüdür kaf-i vel kur’an, göründü Kâbe-i irfan,
          Cihana rahmet-i Rahman: (Ali Musa Rıza) geldi.

          (Taki): Sah-i Velayettir, (Naki): Nur-i Hidayettir,
          Bunlar makbul-i Hazrettir, ki bize rehnuma geldi.

          (İmam-ı Askeri): Kiblem, eşiği taşıdır Ka’bem,
          Yolunda can-ü dil vermek, bana gayet sefa geldi.

          (Muhammed Mehdi)’yi ahir, gele bir gün ola zahir,
          O vaktin harici münkir, bu dergâhtan cüda geldi.

          Be hey derviş gözün aç baki cihan bunlarladır ervnak,
          Bunların bastığı toprak, gözüme (tutiye) geldi.

          Sözün Seyfi ilahidir, kelamın nutk-ı Şahidir,
          Hakikat burc-u Mahirdir, bu methim bi riya geldi. Yazan. imam Dikmen



          Yorum


            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


            Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

            Hz. Adem (a.s.)'ın Varisi

            İmam Hüseyin (a.s.): 964

            5-Kısım

            Hz. İmam Mehdi (a.c.)’nin Oniki İmamdan Biri Oluşu Konumu:

            25. Yahya b. Cude b. Hubeyre’den şöyle rivayet edildiğini naklediliyor: ‘’Biri Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’dan İmamlar hakkında soru sorunca İmam Hüseyin (a.s.) şöyle cevap verdi: ‘’İmamlar, Benî İsrail Nükabaları gibi oniki kişidir. Onların dokuzu benim neslimdendir ve sonuncusu kıyam edecektir.’’

            Benim kendim Hz. Resulullah (s.a.v.)’dan şöyle duydum: ‘’Müjde olsun size müjde olsun size, ‘’bunu üç defa tekrarladı’’ benim Ehl-i Beyt’imin misali aynen bir bahçeye benzer ki bir grup insanlar onun ürünlerinden yararlanıp yemektedirler.

            Sonradan gelen grup onu, daha geniş, daha derin, çok ürünlü ve daha güzel bir deniz gibi bulacaktır. İlkinde ben, sonunda ise benden sonra gelecek akıl sahibi on iki İmam ve Meryem oğlu Mesih’in (a.s.) bulunduğu bir ümmet nasıl helak olabilir. Fakat arada ağırlığa sahip olmayan bir grup insanlar helak olacaklardır ki, onlar benden değil ben de onlardan değilim.’’

            (İkmal-üd Din cild. 1, sayfa. 240: Bu hadiste işaret edilen sekaleyn hadisini bir çok Ehl-i Sünnet hadis yazarları çeşitli tariklerle kendi sahih-i ve sünenlerinde nakletmişlerdir.

            Biz önceki Kur’ân ve Ehl-i Beyt araştırmalarımızda bu hadis ve kaynaklarıyla ilgili geniş bilgi vermiştik. Aziz okurlardan bu konu ve meselelerde daha geniş bilgi edinmeleri önce ki Kur’an ve Ehl-i Beyt araştırmalarına baş vurabilir ve bu konu ve meselelerden haberdar olurlarsa kendi menfaatları olacaktır.) Yazan. imam Dikmen

            Yorum


              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


              Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

              Hz. Adem (a.s.)'ın Varisi

              İmam Hüseyin (a.s.): 965

              Ömer İbni Abdul Aziz Konumu: 1

              Yine İslam tarih satırlarında bize Kur’ân ve Ehl-i Beyt hakkında şu bilgiler aktarılıyor. Cevdet Paşa (Kısası Enbiye) kitabında yazdığına göre, Emevi’ler içinde yalnız (Ömer ibni Abdül Aziz) müstesna idi.

              Yazıldığına göre Ömer, Medine’de ikmali tahsil ile meşgul idi. Zira o, veliaht idi, halife olacaktı. Medine Arapçasını ve din (devlet) işlerini lâyıkı ile öğrenmek istiyordu. Üstadı (Profesörü) ‘’Übeydullah bin Abdullah’a’’ sık sık giderdi.

              Rivayet ederler ki, bir gün camide, Profesörü namaz kılarken, Ömer ibni Abdul Aziz, gidip hocasının yanına oturmuş, namaz bitince Übeydullah namaz selâmını verirken Hocası başını sağa çevirmiş, dönmüş, Ömer’i görmüş şöyle bir sorguya maruz kalmış:

              ‘’Ya Ömer, yeni bir ayetin nazil olup olmadığını duydum nu?’’

              Aman üstadım, anlayamadım.

              ‘’Yeni bir ayet inip inmediğini soruyorum.’’

              Üstadım, nasıl olabilir, ayet ilkeleri Hz. Peygamber (s.a.v.)’ inmez mi? Peygamber efendimiz merhum olalı seneler geçti, ayet ilkeler kime gelebilir?...

              Şu halde yeni bir ayet ilkesinin inmediğini söylüyorsun, öyle ise neden İmam- Ali (a.s.)’ın aleyhinde konuşuyorsun, senin bu tarz hareketini hep düşünüyorum, halbuki Kur’ân-ı Kerim (mushafı şerif) İmam-ı Ali (a.s.)’ın pek çok yerlerin de medh ve sena ediyor.

              Bedr ehl-ini, Rıdvan beyatına iştirak edenler Kur’ân-ı Kerim övüyor, sen onların aleyhine konuşuyorsun, bu nasıl olur?... Ömer ibni Abdul Aziz derhal mütenebbih olarak tövbe ve istiğfar edip, hocası Übeydullah’dan özür diliyerek bu olaydan sonra alnını secdeye koyup tövbe etmiştir. İmam-i Ali (a.s.)’a artık yavaş yavaş sevgi başlamıştır.

              Babası Abdülmelik mescitde, hutbe okurken İmam-i Ali (a.s.) bahsine gelince dili dolaşarak kelimekleri çiğnermiş gibi bir şeyler okurmuş, kimse anlayamazmış. Ömer bunun sır ve hikmetini babasından sormuş...

              Oğlum, bizim İmam-i Ali (a.s.) hakkında bildikleerimizin doğruluğunu millet de bilse, bizim başımızdan dağılarak evladı İmam Ali (a.s.)’ın basına giderler, bu sebepden onlar hakkında kötü konuşmak zorunda kalıyoruz.

              Ömer bin Abdul Aziz’in dünaya meyli olmadığından Halife olur olmaz derhal küfür etmek gibi bir bid’ati ortadan kaldırdı, zira babası ona demişti ki:

              Oğlum Hak, İmam-i Ali (a.s.)’nın ve ahfadınındır, ne yapalım, şayet böyle yapmazsak yani onların aleyhinde konuşmazsak, cemaat bizim başımızdan ayrılacak, işte bu halden korkar ve çekiniriz.

              Ömer Halife olunca sandalyeye meyli olmadığı için İmam-i Ali (a.s.)’a yapılan küfür ve kötü sözler yerine Kur’ân’daki (Nahl) Suresi 90.nci ilkelerinin okunmasını istedi, bunu her tarafa tamim etti, yaydı.

              ‘’İnnallah Yemürü Bil Adli Vel İhsani Ve İtaizil Kurba Ve Yenha Anil Fehsa’ı Velmünkeri Vel Bağıyı, Yaiziküm laelleküm Tezekkerün!...’’

              Meali: ‘’Allah’u Teala, Müslümanlara adalet ile, ihsan ve akrabadan muhtaç olanlara mal vermekle yardım etmeye emir buyuruyor.

              Zira ve kötü işleri ve isyanı yasak ediyor, öfke kuvvetiyle öldürmek ve malları gasp etmek gibi işleri yasak ediyor, Allah’u Teala size hayri beyan eder, şayet düşünüp kabul edesiniz.’’ Yazan. imam Dikmen

              Yorum


                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                Hz. Adem (a.s.)'ın Varisi

                İmam Hüseyin (a.s.): 966

                Ömer İbni Abdul Aziz Konumu:

                İşte bu suretle bu gün bütün camilerde kılınan Cuma namazlarında İmam-i Ali (a.s.)’a küfür yerine yukardaki ayet okunuyor. Muaviye gibi kötü ameli olan halifeler haksız işlerini haklı gösterebilmek için bir takım yalan, dolan uyduruklar uydurarak hadis ve kitaplar neşr ettirerek Müslüman halk kitlelerini aldatıp İmam Ali (a.s.)’a sövmüşlerdir.

                Bir gün Ömer ibni Abdül Aziz, inandığı bir Yahudi’yi yanına çağırarak ona gizli direktif verdi. Ömer Abdül Aziz mescitde va’z ettiği sırada Yahudi camiye girdi. Yüksek sesle dedi ki:

                ‘’Ey Müslümanların emiri, ey halifeyi, Resulullah, sizden bir ricam var, bir istirakım var.’’

                Nedir ricanız?

                ‘’Sizin kızınızı ben oğluma Allah’ın emriyle almak istiyorum, verir misiniz?’’

                Sen bir Yahudi’sin, senin oğluna ben kızımı nasıl verebilirim?

                Madem öyledir de, camilerde, mescitlerde, namazlardan evvel sövdükleri, küfür ettikleri İmam Ali (a..s) gibi oruç tutmayan namaz kılmayan bir kâfire Hz. Peygamber (s.a.v.) neden kendi kızını vermiş acaba?

                Öyle ise siz neden benim oğluma kızınızı vermekten çekiniyorsunuz? Bu olay üzerine Ömer bin Abdül Aziz, küfür problemini ortadan kaldırdı. Her tarafa tahmim gönderdi.

                Amma daha sonra da onu da zehirleyerek öldürdüler. İmam-i Ali (a.s.) ve Hz. Peygamber (s.a.v.)’in evlatları olan Alevileri yine sövmeye ve katletmeye canlı canlı yakmaya başladılar... Emevi’ler tarafından sünnilik adı alet ittiraz edilerek İmam-i Ali (a.s.) aleyhine kullanıyorlardı. Halbuki gerçek sünniler, bu niteliğin tamamen hatalı, yanlış iftira olduğunu bilirler, ve hâttâ bunun içindir ki, bugün camilere mescidlerin duvarlarına İmam Ali (a.s.)’ın velatları İmam Hasan-ı Mücteba (a.s.) ve İmam Hüseyin-i Şehid-i Kerbelâ (a.s.)’ın adlarını asdılar, hutbelerinde onları överler.

                Muaviye ve Yezid’in adlarını katiyen kullanmazlar. Amma yine olaylardan tahminen 1430 yıl geçmiş olduğu halde bunu anlamayan ve İmam Ali (a.s.)’a hâlâ kötü gözle bakan bir takım cahil yobazlar ve, İmam-ı Ali (a.s.)’ı söven ve evlatları olan Alevileri canlı canlı ateşlere veren ve katliamlar düzenleyenler kendilerini Müslüman olarak görenler var.

                Her akidedeki insanlar arasında kötüler de bulunabilir. Kötüsü varmış diye bütün İmam Ali (a.s.)’ın Şi’îlerini sevenleri suçlamamak doğru olabilir mi? Biz kimseyi savunmuyoruz, ancak İmam-ı Ali (a.s.)’ın hukuksal kanunların çerçevesinde İslam anayasının doğru olduğunu biliyoruz ve bu yolun en iyisi bulunduğuna kanat getiriyoruz.

                Alevilerin bir kısmı hakarete ve katliamlara maruz bırakıp onların inanç akidelerini gizliyorlarsa dahi aleyine söylenen sözler yüzünden camiye gitmeyi yavaş yavaş terk etikkeri ve onların İslam akidesindeki ahlak ve temizliklerinin olgusuna rıza göstermiyoruz. Halka hizmet etmeyi bir çeşit ibadet sayıyorlar.

                Zulüm ile yalan dalancıdılıkla ibadetlerin boş olduğunu da biliyoruz... Yazan. imam Dikmen


                Yorum


                  Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                  Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                  Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                  Hz. Adem (a.s.)'ın Varisi

                  İmam Hüseyin (a.s.): 967

                  İmam Ali (a.s.)’nın Ve Muaviye’nın Mezarları Konumu: 1

                  Hz. Resulullah (s.a.v.)’den defalarca rivayet edilmiştir ki İmam Ali (a.s.) Kur’an’ladır, Kur’an’da İmam Ali (a.s.)’ladır. Bunlar asla bir birlerinde ayrılmazlar.

                  Her kim Muaviye’yi benim mimberimin başında görürse onun karnını yarsın ve hemen öldürsün. Ama buna karşılık Müslümanın diye insanlar ne yaptılar sizce!...

                  Muaviye’nin mezarı (Şam-i Şerif) şehrinde idi, fakat onu Abbasi Halifesi (Suffah) tahrip etmiştir. Bilahare ünlü aksak Teymur (Teymurlenk) Ankara ovasında savaşarak Osmanlı padihşalarından Yıldırım Bayazıt’ı yendikten sonra ve onu esir aldıktan sonra bütün Anadolu’yu baştan başa almış’ta Şam’a kadar giderek Şam’ı almış oldu...

                  Hz. Peygamber (s.a.v.)’in evlatlarına söven, haksızlıklar yazan bir çok yobaz ve zalimlerin başlarını kestirmiş, Yezid ve Muaviye’nin mezarlarını tahrip ederek, onların ölü kemik bakiyelerini çıkarıp ateşe vermiş, o mezarları ortadan kaldırmış, toprağı düm düz ettirmişti.

                  Teymurlenk eliyle o mezarları ortadan kaldırdıktan sonra, tekrar orada topraktan bir mezar yapmış olduklarını duyuyorum. Sonradan Şam’a gidenler görürler ki, orası adeta bir sidik mahalli olmuş, yerlerden de sanki su çıkar gibi dahima ıslak ve bevilahane yeri içim gibi bazı sıkılanlar da oraya işiyor.

                  Halbuki Hak adaleti ile beraber olan İmam-i Ali (a.s.)’nın türbeleri insana hayret, dehşet, hürmet ve ra’şe veriyor, kubbesi altın, minareleri altın, duvarları görülmemiş levhalar ile süslü, kapılardan bir kısmı altın, Ravzenin etrafı gümüş parmaklık ile çevrilmiş, çok büyük bir Ravze yani (Türbe) milyonluk tesisatı bulunan bir türbe olduğ görülmüştür.

                  İmam Aliyel Mürteza (a.s.)’nın türbesinin bir şeklini bu internet sitelerinde görülmesine değer bu siteler istendiği zaman görülebiliri ikisinin ölümünden takriben 1400 sene geçiyor. Bu sitelerdeki resimlere bakarak ibret almalısınız. Yazan. imam Dikmen

                  Yorum


                    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                    Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                    Hz. Adem (a.s.)'ın Varisi

                    İmam Hüseyin (a.s.): 968

                    İmam Ali (a.s.)’nın Ve Muaviye’nın Mezarları Konumu: 2

                    Her sene İmam-i Aliyel Mürteza (a.s.)’nın türbesi milyonlarca ziyaretçi gidiyor, ve onun türbesinden bir şefaat bekliyor. Muaviye’nin mezarı ise sanki bir (W.C) müsterah olmuş aynı Ebu Cehil’ler gibi w.c.’ler halinde gibi pis kokuyor, ibret alnız.

                    İmam-i Aliyel Mürteza (a.s.)’ın yattığı yerin sağ tarafından Hz. Adem (a.s.) makamı, sol tarafında ise Hz. Nuh (a.s.)’ın makamı var. Her ikisinin arasında Hz. İmam-i Ali (a.s.)’nın yattığı görülüyor. Hindistan’ın doğu Pakistan’da (Kalküta) şehrinde çıkan (Hablul Metin) gazetesinde yazıldığına göre Osmanlı padişahlarından ünlü Sultan 4.ncü Murad Mecef Eşref şehrini ziyaretlerinde bir kaç fersah uzaktan mübarek altın kubbeyi ve altın minareleri görünce atından indi.

                    Devlet ümrası sebebini sordular, bu parlak kubbeyi görünce bedenime bir titreme, sanki vücudum bir ra’şe ile sarsıntı geldi, at üzerinde duramaz oldum, bu sebepten yaya oldum...

                    Devletlü Sultanım, henüz yol uzaktır.

                    Dalkavuk vezirlerden biri, Sultan Murad’ın gözüne girmek için dedi ki.

                    ‘’Sultanım, eğer orada yatan büyük bir halife ise, siz de büyük halifesiniz, dirinin ihtiramı, ölümün ihtiramından daha büyüktür. Bugün siz Müslümanların amiri sayılırsınız.

                    Sultan Murad tereddüt etti, Allah’ın kitabına müracaat edelim, dedi. Mushafı açınca Taha Suresinin 11.nci ayet ilkelerinde’’ söyle yazıyordu:

                    ‘’Fahle’na’leyke İnneka Bil Vadil Mukaddesi Tuva.’’

                    Mealı: ‘’Ayağından papuçlarını çıkar, burası pâk ve mukaddes (Tuva) nahiyesidir.’’

                    Sultan Murad, Hz. İmam Ali (a.s.)’nın türbesi yanına varınca mezarda bir delik mevcut olduğunu gördü, sebebini sordu (Merre bin kays)’ın olayını anlattılar.

                    (Merre bin Kays) adında bir kâfir, henüz Müslümanlığı kabul etmemişti. Çok zengin olup, köle ve haşmeti vardı. Bir gün kabile ve akrabası ile otururken, yaşlılar dedi ki:

                    ‘’İmam Ali bin Ebi Talib (a.s.) ecdadımızdan pek çoğunu öldürdü.’’

                    Medfeni (gömüldüğü yer) nerede, diye sordu.

                    ‘’Necef-ül Eşref kentinde, dedileri’’

                    Merre bin Kays 2 bin süvari, bir kaç bin de piyade (yaya) olarak Necef şehrine hareket etti. Şehri altın gün muhasara etti. Şehrin hisarını bir tarafdan yıktırdı.

                    İçeri girdi. Necef şehri ahalisi bozgunluğa uğradılar. Merre türbeye girince:

                    Ya Ali, benim babam ve ceddlerini sen mi öldürdün?

                    Ya Ali, ente katelte Abaı Ve Ecdadı, diyeretk bağırdı. Kabre yanaştı, yıkmak istedi. Ansızın kabirden zülfikâr gibi iki parmak dışarı çıktı ve Merre’nin beline şiddetli vurdu. Merre bin Kays, bu sarsıntıdan büyük bir korku geçirdi ve yere yuvarlandı. Yazan. imam Dikmen

                    Yorum


                      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                      Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                      Hz. Adem (a.s.)'ın Varisi

                      İmam Hüseyin (a.s.): 969

                      İmam Ali (a.s.)’nın Ve Muaviye’nın Mezarları Konumu: 3

                      Ficceten kalb sektesinden öldü. Necef kapısının dış tarafına attılar, orada çürüdü ve parçalandı. Mezardan parmakların çıktığı delik hâlâ duruyor. Ben de bu deliği görmek ve Veliyi ziyaret maksadiyle oraya kadar gittim, sordum, anlattılar.

                      Sultan Murad da sormuş, böyle anlatmışlar. Dalkavuk vezir demiş ki:

                      ‘’Devletli Sultanım, bu sözler hep rafizi uydurma sözleridir, hepsi yalandır.’’

                      Padişah, işin aslını çok inceleyip tahkik etti. Kur’ân-ı Kerim’e istihare edince, neticesinde doğru olduğunu anladı. Zira Kur’ân diyor ki: ‘’Ayaklarından papuçlarını çıkar, burası mukaddes Tuva nahiyesidir, ayet ilkesi geldiğini görünce vezirin diliini kestirdi.

                      Gece rüyasında doğru iş yaptığını gördü ve Merre bin Kays olayının da doğru olduğunu gördü. Ya Rabbi sevdiğin İmam Aliyel Mürteza Velinin yüzü suyu hürmetine bu Ehl-i Sünnet ki yanlış yolda ve yanlış içtihat müçteyidlerin izinde Kur’an ve Ehl-i Beyt ve O’nların evlatlarını katlettiklerine karşılık onların tümünü Hz. Muhammed (s.a.v.) ve 14 mahsum pâk yüzü suyu hürmetlerine onları edebi kalmak üzere cehennem ahzabına al...

                      Medet ya Ali, bizim gibi bilgisizlere şefaat eyle ve bizim arzu ve dileklerimiz için bizi Hz. Resulullah (s.a.v.)’in huzuruna çıkar. Amin ya Rabbi’lalemin... Yazan. imam Dikmen

                      Yorum


                        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                        Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                        Hz. Adem (a.s.)'ın Varisi

                        İmam Hüseyin (a.s.): 970

                        Sizce! İmam Ali (a.s.)’dan Başka İmam Olabilir mi? Konumu:

                        Hamd Allah’a ki bizleri o pâk ve masum sülbünden yarattı ve bizi ceddlerimizin hukuksal anayasası Kur’ân-ı Kerim’den ayırmadı. Tüm işkence ve katliamlara karşı bugüne kadar bizileri korudu.

                        İmamet, Allah’ın verdiği bir mansıbidir ki (Tanrının verdiği mevki)’dir. Bu Mevhibet yani (Tanrı vergisi) zalimlere asla yetişmez. Allah, ikinci Bakara Sûresinin 124.öncü ayet ilkelerinde şöyle buyurmaktadır:

                        ‘’Kale İnni Cailüke Lilnası İmamen Kale Ve Men Zürriyeti Kale Yenale Ahdizzalimin.’’

                        Meali: ‘’Halk için ben seni imam karar kıldım, benim zürriyetimi de imam yap ya Rabbi, benim neslimden imam olacak mı, Allah buyuruyor. Eğer zalim olurlarsa hayır, zira imamet zalimlere erişmez. Senin zürriyetinden olan zalimler, imamlığa nail olamazlar.’’

                        Ey Ehl-i Sünnet biz sadece Kur’an-ı Kerim’in bu ayet ilkeleri üzerinde durarak bir objektif analız yaparsak sizin tümünüzün yanlış bir ilke içerisinde olduğunuz aşıkâr olacaktır.

                        Ama siz bu ayet ilkelerinin dışına çıkarak devamlı olarakta yanlış bir tevhid yolunu tutup ve hatta Müslüman olmayan kişileri kendilerinize veli ve imam tayın ettiniz. O’nun içinde sizin ilk etapta tövbe etmeniz mecburidir...

                        Allah’u Teala, müşrikleri zalim sayıyor. Yine bu konu ve meselede 31.nci Lokman Sûresin. 13.ncü ayet ilkesine bakabilirsiniz:

                        ‘’İnner Sirke lezulmin Azim’’ buyuruyor. Müşriklik büyük zülümdür, diyor. Acaba burda Muaviye bir zalim değil mi!? O’nun oğlu Yezid zalim değil mi? Onları bu makamda övenler zalim değiller mi?

                        Ve yine Bakara Sûresinin 255.nci ayet ilkelerinde şöyle buyurmıyor mu?
                        ‘’Vel Kâfirune Hümüz Zalimun.’’
                        Kâfirler zalimdir, buyuruyor.

                        Mümkündür ki, bazı okurlarımız desinler ki: Her ne kadar Müslüman olmadan evvel müşrik olsalar bile, Müslüman olunca onlar şirkden ve küfürden hariç olmuşlardır.

                        Zira onlar artık Müslüman oldular bir kere, fakat (Layenal) fi’li müstakilli menfidir, yani tamam vakitte şamildir. İslam olmadan evvelki müşriklik te sayılıyor.

                        ‘’La Yenale Ahdiz Zalimine İlla Ba’d Terekez Zulüm’’ denmiyor. İstısna varid olmuyor. Bir kimse ister eski zamanda, ister İslam olduktan sonra bir saat müşrik olsa imamlık ona yetişmez.

                        Şu halde ne Muaviye ve Yezid ve ne de Onları bu makama getiren önceki halifeler katiyen imam, halife olamazlar. Onlar kendi kendilerine veya yardakçıları olan softa yobazlar veya hilekâr Muaviye’nin pilavına düşkün olanlar onu imam ve halife diye yazmışlardır.

                        Hz. Resulullah (s.a.v.) ‘’Ya Ali ister Müslümanlar seni imam diye tanısın ve isterse hiç tanımasınlar sen Allah’ın emriyle ümmetimin imamısın!... Yazan. imam Dikmen


                        Yorum


                          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                          Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                          Hz. Adem (a.s.)'ın Varisi

                          İmam Hüseyin (a.s.): 971

                          Peki Sizce Ne yapmalı Konumu:

                          İslam alemi için de temiz Müslümanların çoğu, şidiye dek Hz. Resulullah (s.a.v.) evladlarına yapılan zulüm ve ezaları, sitem işkenceleri, mazur olup bitenleri bilemiyorlardı.

                          Zira şimdiye kadar onlar hep iftira, kötü sözler ile, gereğe uymayan yalanlar ile aldatılmışlardır. Bu sebepden de onları mahzur görmek mecburiyetindeyiz, çünkü kendileri tahkik etmemişlerdir.

                          Alim ve ulema geçinen bir takım kimselerin hep yalanlarına inanmışlar, fakat şimdi Kur’an ve Ehl-i Beyt araştırmaları bütün Müslümanları artık ikaz ediyorum, her şeyi bütün çıplaklığıyla ile açıklıyoruz, sizleri aydınlatıyoruz.

                          Allah emirlerine, Kur’ân-ı Kerim ayet ilkelerine, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in doğru hadislerine aykırı hareket etmiş olduklarınızı anlamış bulunuyorsunuz.

                          Bütün kötülüklerden kurtulmak, Tanrı katında iyi adla anılmak istiyorsanız, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in sözlerine uymak diliyorsanız, doğru yolları arayıp bulmanıza vesile oluyoruz. gönülünüzün kirlerini pâk su ile yıkayınız.

                          Öyle ise size düşen ödev nedir, tıpkı Emevî halifesi olan (Ömer bin Abdül Aziz) gibi alınlarınızı mescidte secdeye koyup, bu husussa tövbe ve istiğfar etmeniz icap edecektir.

                          Zira bunu yapmazsanız, tanrının emirlerine göre yerleriniz cehennem ateşi içerisinde olacaktır, bunları hürmetle bildirmek ve Kur’an ve Ehl-i Beyt sevgi saygılarımızı arz ederim.

                          Tanrı hepimizin kusurlarımızı af buyursun, doğru yola çevirsin deriz ve inşallah... amin Hamd ve şükür... Rabbilalemin... Yazan. imam Dikmen

                          Yorum


                            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                            Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                            Hz. Adem (a.s.)'ın Varisi

                            İmam Hüseyin (a.s.): 972

                            Ehl-i Beyt Mektebinde İlme Yöneliş Konumu:

                            Kur’an ve Ehl-i Beyt araştırmalarımızı çeşitli araştırmacı ve yazar eh-i’nin fikir ve düşüncelerinde ziyade kendi fikirlerimizle bağdaşlaşabileceği veya bunun dışında başka bir ilmi açıdan araştırma yapıp yapmıyacağımızın detayları konumu konusuda tahlil yapmaya çalışacağız.

                            Sizlerinde mahlumunuzdur ki sayısız ulema ehl-i’nin Kuran ve Ehl-i Beyt açılarında sayısız araştırmaların olduğu gerçeğini inkar edememiş ve sayısız çalışmalar yapmışlardır.

                            O’nun için de biz Kur’an ve Ehl-i Beyt araştırmaları olarak Ehl-i Beyt mektebinin ilme yöneliş kavramlarında ne gibi bir eksikliğimizin olduğunu araştırmaların içerisine girmeye gayret etmeye çalışacağız....

                            Bundan tam yirmi üç yıl önce her zaman ki gibi ve hatta uykuda bile çeşitli ruyalar vasıtasıyla çeşitli fikir ve düşünceleri hayalleri ile denizin dibine dalarak ve hatta uykularımda sağa ve sola sürükleniyordum.

                            Özellikle tarihi akış incelemeleri sonunda şahşiyetlerimin hakkında değişik sonuçlara varmış olduğumuzu bazı sahabiler hakkındaki eski görüşlerim yüzünden hep korkular yaşıyordum.

                            Çünkü çocukluğum dönemim boyunca aldığım aile terbiye gereğiyle, Allah’ın evliyasına ve salih kullarına karşı hürmet etmeyi gerekli görüyor ve onlara hatta ölümlerinden sonra bile hürmetsizlik yapmanın, kişinin zarar görmesine sebep olabileceğine inanıyordum.

                            İşter bu konuda dedem’den Ehl-i Beyt ev halkında olduğu için bize onların anlatımlarındaki masumiyetliğini ve istersede daha sonraki hayatımda değişik değerlendirmelerle okumuz olduğum kitaplardan ‘’Dimyerî’nin Hayatu’l-Hayavani’l-Kübra’’ adlı kitabında eskiden şu kıssayı okuduğumu hatırliyorum.

                            Bir yolculuk esnasında kafiledeki bir kişi, Ömer İbn Hatab’a saygısızlıkla bazı sözler konuşmuş. O’nun yanında bulunanlar, onu bu işten men etmişler; ama fayda vermemiş. Nihayet bu adam bevl ettiği sırada bir siyah yılan onu sokmuş ve adam anında ölmüş.

                            Adam için bir kabir kazmışlar, yine siyah yılanla karşılaşmışlar. Her ne kadar kabir kazmışlarsa hepsinde aynı şeyle karşılaşmışlar ki:

                            ‘’Nereden ona kabir kazarsanız kazın, değişmez. Onun kabrinde mutlaka bu yılan olacaktır. Çünkü her kim Ömer hakkında lâyık olmayan sözler söylerse, Allah âhiret azabından önce onu bu dünyada cezalandırıyormuz.’’ (Hayatu’l-Hayavani’l-Kübra, ‘’Esvedu’s-Saliğ’den bahsederken.)

                            Bu yüzden da bu ağır konuya girmizin nedeni korku ve şaşkınlık içindeyim. Ve hatta özellikle Zeytuniye medresesi’nde halifeler en üstüsün Ebubekir ve sonra Ömer Faruk ve sonda Osman İbn Affan olduğunu ve meleklerin ondan çekinip utandığın ve bunlardan sonra ilim şehrinin kapısı olan İmam Ali (a.s.)’in geldiğini öğretiyorlar...

                            Bu dört sahabden sonra ki, sırayı da cennetle müjdelenen on kişiden geri kalan altısı alırlar. Onlar da Talha, Zübeyr, Sa’d, Sa’id, Abdurrahman ve Ebu Ebeyde’dir. Bunlardan sonraki sırayı da diğer sahabeler alırmış.

                            Evet çoğu zaman: ‘’Biz Resulullah (s.a.v.)’in hiç birisinin arasında fark gözetmiyoruz.’’ Ayet ilkesini delil olarak gösteriyorlar ve bizim de sahabenin arasında fark gözetmeyip hepsini bir gözle görmemiz ve onlara en ufak hatayı bile isnat etmememiz gerektiği söylenimini yayıyorlar...

                            Bu nedenla birkaç, defa bu araştırmadan vazgeçip istiğfar etmek zorunda kaldım ve artık sahabenin hakkında bu tür incelemeleri terk etmeyi kararlaştırdım.

                            Bu gibi saçma ve sapan araştırmaların, beni, Hz. Resulullah (s.a.v.)’in sahabesi hususunda ve neticesinde dimin hakkında tereddütde ve şüpheye sevk etmesinden korkuyorum.

                            Ama bu süre boyunca yine bazı Ehl-i Sünnet âlimlerle tanıştım ve onların sözlerinde, aklıselimin kabul etmesi mümkün olmayan çelişkilerle karşılaştım.

                            Onlar: ‘’Eğer bu şekilde incelemelere devam edersen, Allah, verdiği bu nimetlerini senden alır ve seni helâk eder.’’ diye beni korkutuyorlardı.

                            Onların bana karşı inat etmeleri ve söylediklerimin hepini yalanlamaları, beni hakikati bulmak için araştırmaya sürükledi. İçimden bir manevî gücün de beni bu işe sevk ettiğini hissettiriyor... Yazan. imam Dikmen


                            Yorum


                              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.

                              Her gün aşura!Her Yer Kerbela.
                              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.
                              Hz. Adem (a.s.)'ın Varisi
                              [/color]
                              [/color]İmam Hüseyin (a.s.): 973[/color]
                              [/color]
                              [/color]Sünni Âlimleriyle[/color] Tartışmamız [/color]Konumu:
                              [/color]
                              [/color]Sünni âlimlerinden birine dedikim ki: [/color]1[/color]
                              [/color]
                              [/color]Muaviye, günahsız halkı öldürüp, halkın namusuna tecavüz etmesine rağmen[/color] yine de siz, onun [/color]içtihad [/color]edip içtihadında hata yaptığına ve bu içtihadı için Allah katında mükâfaatının olduğuna hükmediyor ve Muaviye’nin oğlu Yezid’in [/color]Hz. Resulullah (s.a.v.)’in evlâtlarını öldürüp Medine[/color] halkının canını ve namusunu kendi askerlerine mubah saymasına rağmen yine de onun bu işlerde içtihad edip içtihadında hata ettiğne ve bu yüzden Allah katında iki mükâfaattan birine lâyık olduğuna inanıyorsunuz.

                              [/color]
                              [/color]Ve hatta [/color]Yezid’i [/color]temize çıkarmak pahasna, ‘’İmam Hüseyin (a.s.)’ın dedesi Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın kılıcıyla öldürüldü.’’ bile diyebiliyorsunuz)... Peki ben neden bu inceleme ve [/color]Kur’ân ve Ehl-i Beyt araştırmalarıma[/color] dayanarak içtihad etmeyeyim? Oysa bu içtihadlarının sonucu sadece bazılarının durumları hakkında tereddüde düşmek ve bazısını da ayıplamaktan başka bir şey değildir.

                              [/color]
                              [/color]Görüldüğü gibi bunlar Muaviye’nin ve oğlu Yezid’in, [/color]Hz. Resulullah (s.a.v.)’in Ehl-i Beyt’ine[/color] karşı işledikleri cinayet ve katillerle asla mukayese edilmez. İçtihadımın neticesinde eğer hakkı bulursam iki mükâfaatım olur. Eğer hata edersem yine bir mükâffatım olur. Oysa benim bazı sahabeyi yermekten ve onları ayıplamaktan maksadım, onlara lânet okuyup sövmek değildir. B
                              [/color]
                              [/color]en sadece hakikakti bulup Fırka-i Naciye’yi yani [/color](kurtuluşa eren fırkayo) [/color]Fırka-i Zalle’den[/color] yani [/color](sapık fırkalardan)[/color] ayırmak istiyorum. Bu ise hem bana, hem de bizim gibi düşünen tüm Müslümanlara fazr olan bir mükellefiyeti yerine getirmektir. Ve Allah’u Teala sırları ve kalplerin gizlediği her şeyi bilir...
                              [/color]
                              [/color]Onlar bize şöyle cevap veriyorlar:
                              [/color]‘’Evladım, yıllardan berirdir içtihad kapısı kapanmıştır.’’
                              [/color]Bu kapıyı kim kapatmıştır? Dediğimizde...
                              [/color]Diyorlar ki[/color]:
                              [/color]Dört mezhep imamları.
                              [/color]Sevinçli bir halde:
                              [/color]
                              [/color]‘’Allah’a şükürler olsun ki içtihad kapısını kapatan ne Allah’tır, ve ne de Hz. Resulullah (s.a.v.)’dir[/color] ve ne de [/color]Hulefâ-i Raşidîn’dir.[/color] O halde ben de onlar gibi içtihhad edersem, bir vebale girmiş olmam...’’
                              [/color]
                              [/color]‘’Sen içtihad edemezsin, dediler. Çünkü içtihad etmek için [/color]nahiv, tesfir, lügat, belagat, hadis[/color] ve [/color]tarih [/color]gibi [/color]on yedi ilmi[/color] bilmen lâzımdır diyorlar...’’
                              [/color]
                              [/color]Onların sözlerini kesip dedim ki:
                              [/color]
                              [/color]‘’Efendim ben halka fetva vermek, [/color]yahut İslâm adına yeni bir mezhep kurmak[/color] için içtihad etmiyorum. Hayır, ben sadece hakkı ve batılı tanımak için içtihad ediyorum. Mesela [/color]İmam Ali (a.s.)’nın mı?,[/color] yoksa Muaviye’nin mi haklı olduğunu araştırmak istiyorum ve bu kadarını bilmek için bahsetiğin on yedi ilmi bilmeye gerek yoktur. Yalnız onların her [/color]ikisinin de hayatını, gidişatını, ahlaklarını[/color] incelemem yeterlidir. [/color]Yazan. imam Dikmen
                              [/color]

                              Yorum


                                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                                selamunaleykum arkadaşlar:yazılarımı eski şekliyle nasıl yayına alabilirim. bu mesele hakkında yardımcı olmanızı rıca edecektim! imam dikmen

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X