Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


    Her gün aşura! Her yer Kerbela.

    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

    İmam Hüseyin (a.s.):
    425

    Gece oldu ve kervandakiler istirahate geçtiler. 1

    Kervanın reisi olan zat, hepimizin ve İslam dünyasının hak rehberi olan Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’dı. O, ‘’Herkes kırbalarına su doldursun!’’ diye emir verdi. Kafile yine yola koyuldu.

    Kuvvetli gençler, bellirinde ve ellerinde kalkan; ‘’Biz, İmam Hüseyin (a.s.)’ın askeriyiz ve bizim hedefimiz İslam düşmanlarını Allah’ın dini’ne (devletine) göre yok etmek ve İmam Hüseyin (a.s.)’da bu niyeti yola düştüğü için biz onu korumaya ve düşmanlarını yok etmeye hazırız!’’ Biz küfrün ve fesadı’ın, isyan ve şirkin kökünü kurutarak hak, adalet ve insaniyet fidanlarını dikeceğiz.’’ diyorlardı.

    Hava sıcak ve kavurucu idi ve yol, eğri büğrü... Çölsuzun ve yeşillikten mahrum... Böyle bir havada sefere çıkmanın zorluğunun biliyordu, amma kervan ilerliyordu. Tam o anda kafilede adamlardan biri ‘’Allahu Ekber!’’ dedi. Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’de ‘’Allahu Ekber!’’ deyip o adama, ‘’umulmadık bir şey mi gördün ki, ‘’tekbir’’ getiriyorsun?’’ diye sordu.

    O müslüman dedi ki: ‘’Hiç düşünülmeyecek bir sahne gördüm, bakın o uzaklarda hurma ağaçlıkları görünüyor! Ben şimdiye kadar buralarda böyle büyük hurma ağaçlıkları görmemiştim. İmam Hüseyin bin Ali (a.s.) ‘’Kardeşlerine dikkat edin,’’ dedi.; bu görünüş ve gölgeler ağaçlık değil. Biz gözlerimize yanılmayalım. İyice bakın, bu bize yaklaşan gölgeler silaha bürünmüş bir ordudur. Ve ağaç veya dal zannettiğimiz gölgeler de kılıçlar ve atların kulaklarıdır!...’’

    İmam Hüseyin (a.s.) ilave etti: ‘’Allah’a yemin ederim ki bize git gide yaklaşan bir grub silahlanmışdır. Sizden kimse, bu civarda kendimizi korumak için sığınak bir yer görüyorum mü?’’ Birisi ‘’bana göre bu civarda bir köy vardır, oraya giderbiliriz!’’ deyince, bütün kafile, O adamın gösterdiği tarafa hareket ettiler oraya yaklaşınca çadırlarını kurdular.

    Yezid askerleri epeyce yaklaşmıştı ve müslüman ordu siper hazırlıyordu. Yezid askeri yaklaşınca ilk önce savaşacaklarına, Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’den su istediler. Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’’ Askerlere su verin!... diye emretti. Yazan. imam Dikmen

    Yorum


      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


      Her gün aşura! Her yer Kerbela.

      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

      İmam Hüseyin (a.s.):
      426

      Gece oldu ve kervandakiler istirahate geçtiler.
      2


      Bunlar tepeden tırnağa silahlıydılar ve zalim ordunun komutanı olan Hürr bin Riyahi Küfe şehri Valisi İbn-i Ziyad tarafından gönderilmiş. İmam Hüseyin (a.s.) ve kervanını nerede görülürse, yakalamaya vazifelendirilmişti.

      Evet burda hak ve batıl iki ordu ve iki güçün karşı karşıya gelmesinin ilk anıydı. Burda birisinin hak kanunları çerçevesinde Kuran ve Ehl-i Beyt adaletliği ve İslam anayasasının hukuksal kanunları olan şeriatı savunacakti diğerisi ise batıl olan kabilin düşüncesi doğrultusundaki emperyalist faşist bir düşünce doğrultusundaki zalim ihtidarlığının temelini atacaktı.

      Bu kutsal savaş dünya ideolojısının temel belirtisi olacak tarih boyunca bu iki düşünce açısında önemli bir ihtidar konumu gündeme gelecekti.

      İmam Hüseyin (a.s.) düşman ordusuna su verdikten sonra namaz kılmaya hazırlandı ve namaza başlamadan önce, Yezid ordusuna dönüp şunu söyledi: ‘’Ey halk, ben buraya, siz çağırdığınız için geldim! Siz, Küfeliler, bana habercilerle binlerce imzalı mektup gönderdiniz...

      ‘’Gel, bize imam ol! dediniz. Ben sizin istediğiniz üzerine kendi şehrimi terk ettim ve buraya geldim. Eğer benim imam’ınız olmamı hala eitiyorsanız; Mektuplarınızda ki yazdıklarınızı hala kabul ediyorsanız ben de sizin imamınız olmayı kabul ediyorum; O zaman benim dediklerimi dinleyip yerine getireceksiniz.

      Ama eğer söylediklerimizden vacgeçitiyseniz ve benim buraya gelmeden rahatsızsanız, siz yolunuza devam edin; ben de geldiğim yere geri dönerim!’’ Yazan. imam Dikmen

      Yorum


        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


        Her gün aşura! Her yer Kerbela.

        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

        İmam Hüseyin (a.s.):
        427

        Gece oldu ve kervandakiler istirahate geçtiler. 3


        Hürr’ün askerleri hiç bir şey diyemeyip sustular. Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın sözlerini şöyle surdurdu: ‘’Bilin ki bu mekanda, ölümü saadet ve kafir ve zalimlerin uşaklarıyla barış içinde yaşamayı da zillet kabul ederim!’’ Daha sonra, İmam Hüseyin (a.s.) Yezid ordusunun komutanının adını sordu? Komutan ‘’Hürr bin Yezid Riyahi’’ diye cevap verdi.

        İmam Hüseyin (a.s.), ‘’Söyle bakalım, bize yardım etmeye mi? geldin, yoksa bizimle savaşmaya mı? Hürr cevap nerdi: ‘’Ey Peygamberin oğlu (torunu)! Ben buraya sizinle savaşmaya geldim! Bir taraftan da ‘’cehennem’e’’ gitmeyeceğim diye Allah’a sığınıyorum. Ben sana acıyorum ve senin için yapacak en iyi iş buradan gidip geldiğin yere geri dönmek ve hedef ve gayeni bir kenara bırakıp unutmaktır!’’

        İmam Hüseyin (a.s.) Hürr’ün bu sözlerini dinlemedi ve cevap vermedi. Çünkü o büyük ve mühim bir iş için yepyeni bir mücadele devrim kıyamı hareketini başlatmak ve bu başlatmış olduğu devrim kıyamının başarıya ulaşamayacağı halde tehlikelere hazırlanıp yola koyulmuştu.

        O ceddlerinin devleti yani (İslam dini anayasasını) korumak ve bütün müslüman halkı, zulüm ve küfür vecibine karşı koymaya hazırlamak için yepyeni bir mesaj vermek için kıyam etmişti. İnsanlar, yer yüzünde bir kimsenin zulüm ettiğini görüp seyirci kalamazdı.

        Bu sebeple; ‘’Eğer ceddimin devleti benim ölmemle büyüyüp yükselecekse; ey kılıçlar, gelin beni parça parça edin!’’ demişti. Hürr beş yüz askerine hazır beklemelerini emir vermiş ve kendisi de bir toplantı düzenleyip ne yapıp yapmıyacağını düşünmeye koyulmuştu. Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın Peygamber (.s.av.)’ın torunuydu.

        O’na karşı savaş için gelen Hürr şimdi bir yol kavşağında tercih yapacak; Ya dünyasını; veya ahiretini seçmeye karar verecekti!... Yazan. imam Dikmen

        Yorum


          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


          Her gün aşura! Her yer Kerbela.

          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

          İmam Hüseyin (a.s.):
          428

          Size göre Hürr’ün hangi yolu seçmesi lazım?:
          1

          Bir çok insan böyle bir yol kavşağında çok sıkışır. Ve öyle olur ki her şey, o hassas noktada alınacak karara bağlıdır; müsbet veya menfi... İşte böyle bir anda İmam Hüseyin (a.s.)’ın Hürr’ün askerlerine seslendi: ‘’Dinleyin! Eğer siz Allah’ın yolunu iyice bilirseniz ve hak ile batılı ayırt edebilirseniz ve hakkın tarafında yer alıp tutarsanız; Allah’ın sizden razı olacağına inanın!’’

          ‘’Ey halk siz biliyorsunuz ki Ehl-i Beyt biziz ve müslümanları idare etmek bize aittir. Bilin ki; kendisini rehber imam tanıtıp Allah’ın devletine aykırı hüküm ve kanunlar koyanlar batıl cephesindedirler.

          Ve onlar halka zulüm ediyorlar. Gerçekte ise hükümet etmeye hakları yoktur. Eğer sizler, yazdığınız mektuplardan verdiğiniz sözlerden geri dönmüşseniz ben de buradan geri döneceğim!’’
          ,
          Hürr bu sözleri duyunca, ‘’Allah’a yemin ederim ki senin sözün ettiğin mektupların hiç birinden haberim yok!’’ İmam Hüseyin (a.s.); ‘’Agabey, o semeri getir!’’ die seslendi;

          Agabe semerin içindeki mektupların hepsini yere döktü. Hürr, ‘’Benim vazifem seni yakalamaktır!’’ dedi. İmam Hüseyin (a.s.) kafilesindekilere hareket emri verdi. Hicaz’a doğru hareket edecektiler!... Bir kaç adım ilerlemişlerdi ki: ‘’Hürr’ün askerleri kafilenin yolunu kesti...’’ Yazan. imam Dikmen

          Yorum


            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


            Her gün aşura! Her yer Kerbela.

            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

            İmam Hüseyin (a.s.):
            429

            Size göre Hürr’ün hangi yolu seçmesi lazım?: 2

            İmam Hüseyin (a.s.)’ı, ‘’Pekala, şimdi ne yapacaksınız?’’ diye sordu... Hürr, ‘’Seni yakalayıp, Küfe’ye Ubeydullah ibn Ziyad’ın sarayına götüreceğim!’’ dedi.

            İmam Hüseyin (a.s.), ‘’Vallahi bu işi beceremezsin ve ben senin sözünü dinlemem!’’ diye karşılık verdi. Ve Yezid’in emrindekilere niçin birlikte olamayacağını sebeblerini izah etti. Onun bu sözleri, askerlere tesir ediyordu...

            Askerlerden bazıları, ne kötü bir işe katıldıklarını anlamaya başlamışlardı, pişmandılar. Onlarda bir yol kavşağındaydılar, artık... Hürr kendi zararına olacak bir iş yapmamak için İmam Hüseyin (a.s.)’a bir teklifte bulundu: ‘’Ey Peygamber (s.a.v.)’in oğlu (torunu)! Madem ki Küfe’ye gelmiyorsun, Medine’ye gitmekten de vazgeç ve başka bir yere git ki hem ben ve hem de sen rahat olalım.

            O zaman ben de İbn Ziyad’a mektup yazarak’’ ‘’ne yapayım’’ diye sorarım. Belki o zaman, Allah bana yardım edip, beni gelecekte olacak belalardan kurtarır!’’ İmam Hüseyin (a.s.) bu söz üzerine yolunu başka bir tarafa devam ettirdi. Hürr’ün askerleri de kafilenin yanı başında yürüyorlardı. Hürr’ün aklına yeni bir şey geld. İmam Hüseyin (a.s.)’a yaklaşarak: ‘’Ey İmam Hüseyin (a.s.)! Eğer sen bu halkla savaşmırsan, yüzde yüz ölürsün!’’ dedi.

            İmam Hüseyin (a.s.), Hürr’ün bu sözüne, ‘’Ey Hürr beni ölümle mi korkutuyorsun? Allah’ın yolunda ölmekten mi? Allah’ın kanunu yeryüzünde hakim kılmak ve zulüm hükmümetlerini yok edip İslam devletini ve kanun nizamlarını kurmak için devrim kıyamını başlatım.

            Allah yolunda ölmekten korkmam. Çünkü şehid olur ve şehadetdet’de bir müslüman için iftihar ve saadet vesilesidir..!’’ diye karşılık verdi.

            İmam Hüseyin (a.s.) sözünü duyanlar sustular ve yollarına devam ettiler. Hürr’ün askerleri ile Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın kafilesi yanyana ilerlerken uzaktan bir toz duman bulut yükseldi.

            Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın yanına ir kaç atlı gelip ihtiram içinde ‘’O’nun düşmanlarına’’ söyledile. Hürr öne giderek, ‘’Bunlar bizim askerlerimdendir, geri dönüp önceki yerlerine gelsinler’’ dedi.

            Ama İmam Hüseyin (a.s.) ‘’hayır’’ bunlar put düzeninden sığındılar ben onları geri vermem. Sen, bizim işimize karışmayacağına dair bize söz vermemişmiydın?’’ dedi. Yazan. imam Dikmen

            Yorum


              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


              Her gün aşura! Her yer Kerbela.

              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

              İmam Hüseyin (a.s.):
              430

              Size göre Hürr’ün hangi yolu seçmesi lazım?: 3


              ‘’Hürr’’ evet öyle ama, bunlar size yardım için gelmemiştiler!’’ Diye karşılık verdi.. ‘’İmam Hüseyin (a.s.) ise; ‘’sus fazla konuşma! Bunlar benim yardımcılarımdır! Eğer savaşmak için bahane arıyorsan kılıcımı elime alırım!’’ diye hiddetlenerek cevapladı, Hürr’ü...

              Böylece ‘’Hak ve batıl’’ katilleri yan yana ilerlerken uzaktan bir haberci asker yaklaştı ve Hürr’ün karşısınına geçip O’na bir mektup verdi. Hürr mektubu okudu: Mektup da, bu mektup eline geçince, hiç vakit kaybetmeden onu kuşat ve susuz bir yerde tut! Umutma, benim gönderdiğim memur her yerde senin işinin gözetleyicidir. O’na göre, dikkat et ve söylediklerimin hepsini teker teker yerine getir!’’ emri veriliyordu.

              Hürr mektubu Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’e kafilesine verdi.. İmam Hüseyin (a.s.)’ın arkadaşlarından birisi, ‘’Bre zavallı!... Annenin laneti üzerine olsun. Çok zelil ve tehlikeli bir iş kabul etmişsin!’’ dedi. Hürr Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın ve kafilesinin kuşatılması emrini verdi.

              İmam Hüseyin (a.s.) her ne kadar; ‘’Ey Hürr, biraz akıllıca düşün bu kafiledeki kadınlar ve çocuklar hepsi susamıştır ve susuzluğa dayanamazlar. Biraz ilerliyelim, yeşillikli bir yere varınca, bizimle orada hesaplaş!’’ dediyse de; Hürr ‘’Ben bu isteğinize müsbet cevap veremem!...’’

              Ubeydullah ibn-i Ziyad’ın emirlerini yerine getirmeliyim... Çünkü o memur gönderip beni takip ettiriyor!...’’ dedi. İmam Hüseyin (a.s.) yaranı Hürr’ün, bu sözlerine o kadar sinirlenmişti ki; Nereydeyse, Yezid askerlerine saldıracaklardı!

              Ama İmam Hüseyin (a.s.) ‘’Ey benim dostlarım; biraz sabır edin, savaşı ben başlamak istemiyorum, biz kan dökmeye gelmedik, benim dediklerim ceddimin dedikelridir’’ diye engelledi onları... Hürr düşmanlıktan vaz geçmeyip, kafilenin yolunu kesti ve nihayet ‘’Aşura’’ gününe ulaşıldı.... Yazan. imam Dikmen

              Yorum


                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                Her gün aşura! Her yer Kerbela.

                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                İmam Hüseyin (a.s.):
                431

                Size göre Hürr’ün hangi yolu seçmesi lazım?: 4


                Makam, mevki ve dünyalıklara, ünvanlara kanıp, hakikati anlayamayan binlerce asker bu küçük kafile ile savaşmaya hazırlanıyordu. 77 kişilik kafile bir tarafa; tepeden tırnağa sılahlı 12 bin Yezid ordusu ise, karşı taraftaydı...

                Hürr bunları gördükçe Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın bu zorluğa düşmesine kendisinin sebep olduğunu daha bir anlıyordu. Ordunun komutanı Ömer bin Sad’ın yanına giderek, ‘’Ey Emir; halamı Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’la savaşmayı düşünüyorsun?’’ diye sordu.

                Ömer bin Sad cevaben; ‘’vallahi öyle bir savaş başlatacağım ki, gövde üstünde baş kalmayacak...’’ dedi. Hürr ise ‘’böyle bir savaş yerine, barış yapmak daha iyi olmaz mı?’’ diye, savaşa karşı isteksizliğini açığa vurdu...

                Ömer Saad ‘’hayır, çünkü Ubeydullah ibni Ziyad savaştan başka bir çözüm yolu beğenmiyor!’’ diye karşılık verdi. Bu sözü duyunca, Hürr’e ağır bir üzüntü çüktü ve kendi kendine,’’ acaba, Ömer Saad, Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’la savaşmak için niye bu kadar arzulu?...’’ diye sormaya başladı. ‘’Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’la savaş sahih bir akidenin gereğinin mi gerği? yoksa sapık bir anlayışın mı?’’

                ‘’İmam Hüseyin (a.s.)’a karşı savaşmakla, mazlumun hakkını zalimden alıp sahibine geri verecek veya zalimin birisini mi? rüsva edecek?’’ Hür bunların cevabını kendi için de verdi: ‘’Hayır! O paramal ve mülk için cinayeti kabullenmişti.

                Ama İmam Hüseyin (a.s.)’a ne yapacak? O kadarcık askeri ile nasıl savaşacak İmam Hüseyin (a.s.) Allah’ın yolundan mı ayrıldı ve sözü Allah’ın emirlerinden farklı mı?’’ Hayır öyleyse İmam Hüseyin (a.s.)’ın davası haktır!’’ Yazan. imam Dikmen

                Yorum


                  Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                  Her gün aşura! Her yer Kerbela.

                  Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                  Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                  İmam Hüseyin (a.s.):
                  432

                  Size göre Hürr’ün hangi yolu seçmesi lazım?: 5


                  ‘’Hürr bu vicdan muhasebesini yaparken o kadar üzüntülüydü ki titriyordu... Askerlerinden birisi ne oldu?’’ niye bu kadar titriyorsun? Korkuyormusun? Emrimde bir asker denizi, kılıç ormanı var...?

                  Biz İmam Hüseyin (a.s.)’ın bir avuç askerinden korkmayız!’’ dedi. Hürr O’na dedi ki: ‘’Ordu, mızrak ve kılıçtan korkum yok! Ben bu kara bahtımdan dolayı üzgün ve huzursuzum ben şimdi bir yol kavşağında kaldım bir tarafında cennet öbür tarafında ise cehennem var! Saadet ve zillet! Dünya ve ahiret...

                  amma yemin ediyorum ki, cenneti elimde kaptırmak istemem!...

                  Eğer bedenimi parça parça edip yaksalar inancımdan vazgeçmem: Ben düşünüp taşındım ve şu neticeye vardım ki... (O anda Hürr Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’a iltihak etmeyi açıklamak istedi ama bundan vazgeçti...)

                  O artık eski Hürr değildi, değişmişti... kendi kendine ‘’Allah’ım; ben yanlış yaptım, hatta işledim; şimdi yanlışımı anladım bu yolda geri dönmek tövbe etmek istiyorum; beni affet!’’ Hürr atını sulamak bahanesi ile ordudan ayrıldı ve Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın çadırına doğru yaklaştı;

                  boynu büküktü, utanmıştı, kalbi hızlı atıyordu ve gözleri dolmuştu ilerledi ve Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’a selam verdi: Ey Allah Reslülünün oğlu (torunu)! Yolunu kapatan çöl ortasında seni susuz bırakan ve sana eziyet eden benim... şimdi pişman olup tevbe edip, sana geldim!...

                  İmam Hüseyin (a.s.) ‘’Ey Hürr dedi; sen ananın sana verdiği isim gibi şimdi gerçektende Hürr oldun!... tevben kabul olur inşallah!...’’ Yazan. imam Dikmen

                  Yorum


                    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                    Her gün aşura! Her yer Kerbela.

                    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                    İmam Hüseyin (a.s.):
                    433

                    Size göre Hürr’ün hangi yolu seçmesi lazım?: 6


                    Hürr bir kuş gibi hafiflemişti, sevinçliydi...hemen savaşmak için İmam Hüseyin (a.s.)’dan izin aldı ve arkadaşlarının karşısına çıktı... Hürr, Küfe’lilere Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’a yaptıklarının zulüm olduğunu, tevbe etmelerini, aksi halde kılıcını kendilerine karşı kullanacağını bildiren sözler söyledi’’ ama Hürr’ün sözleri kalpleri taşlanmış olan bu insanlara tesir etmedi, ona kılıçlarını gösterdiler ve çatışma başladı...

                    Hürr, yüzlerce kılıçca karşı yanlız bir kılıçla girmişti savaşa... saldıranlar çoğaldıkça, Hürr’ün kılıç sallama gücü adeta daha bir artıyordu yaralanlar, ölenler... ortalık kan gölüne dönmüştü...

                    Bu sırada Hürr’ün atı yara aldı ve öldü... Hürr yerde savaşıyordu artık. ‘’Ey Allah’ım şahid ol! ben İmam Hüseyin (a.s.)’ın yolunda savaşıyorum!’’ diyordu...

                    İmam Hüseyin (a.s.) ve yaranları, onun kahramanca savaşmasından memnun idiler; ‘’Barekallah’’ diyorlardı... nihayet, Hürr’ün başı bir kılıç darbesi aldı. Hürr şimdi gerçekten de hür olmuştu dünyada zalimlere karşı kahramanca savaşarak can vermişti...

                    Evet değerli mülümanlar eğer kendinize müslümanım diyebilecek durumdasanız o başka? Uçurumun kenarındayken zalimler gürubundan ayrıldı; İslam kanunların ve hukuksal anayasasının safına geçti ve ilk şehit unvanını aldı...

                    ‘’Allah inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır; inkâr edenlerin dostları ise Yezid ve tagutlardır; onları aydınlıktan karanlıklara sürükler...

                    İşte onlar cehennemliklerde ve onlar orada ebedi ve temeli kalacaklardır!...’’ (Bakara Süresi. 257 ayet ilkesi hükmü). Yazan. imam Dikmen

                    Yorum


                      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                      Her gün aşura! Her yer Kerbela.

                      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                      İmam Hüseyin (a.s.):
                      434

                      İslam’da Hadis Yazılış Konumu: 1

                      Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmaları olarak, Kuran ve Ehl-i Beyt taripçilerin üzerinde dururken akla gelmeyen konularlada meseleler şeklinde durmak ve bu gibi konuların aydınlanması için çabalar harcamak zorundadır.

                      Ama bizim şu andaki araştırmamız olan Adem (a.s.)’ın Varisi İmam Hüseyin (a.s.)’ı Kerbela devrim kıyamın mesajı olduğunda dolayı gerçek islam anayasasının örtbaş edildiğinin Kuran ayet ilkeleri ve sahih hadis kaynakların çerçevesinde yapılan yalan ve dolanların muhakkak gündem konusu haline gelmesi gerekir diye düşünüyorum.

                      İslam-i meariflerde (tefsir kitaplarında, fıkık, ahlak vs.) hadislerin önemi bütün İslam-i fırkalarca maulumunuzdur. Bugün dini veya (devlet) meariflerin açıklamalarında sünnet ve hadis kaynakların olmaksızın ‘’Kur’an bize yeterlidir’’ diyen menfaatcı zihniyetçilerine rastlanmaktadır.

                      Aslına bakılırsa bu geri ve feodal zihniyet bugün Ehl-i Sünnet alimlerine mahsus olmadığı 1400 yıldan beri var olduğunun olgusunun devamıdır. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hadislerinden ziyade Kur’an’ın kendisi dahi Peygamber (s.a.v.)’in sünnet ve buyruklarını dikkate almayı bize hatırlatmaktadır.

                      Hadis ve sünnete olan ihityacı zaruriyeti, herkese açık olduğundan dolayı bu konunun üzerinde fazla durmamaya çalışacağız. (‘’Andolsun ki Allah’ın Resulünde, sizin için uyulacak en güzel bir örnek var.’’ (Ahzab. Suresi: 21.)
                      ‘’Peygamber siz ne verirse onu alın ve neden vaggeçmenizi emrederse ondan vazgeçin.’’ (Haşr Suresi. 7.)

                      ‘’Allah ve Resulü, bir işe hükmetti mi erkek olsun, kadın olsun, hiçbir inananın o işi istediği gibi yapmakta muhayyer olmasına imkan yoktur.’’ (Ahzab. Suresi. 36.)

                      Bu araştırmamızda da konumuz kısada olsa araştırmada üzerinde durmak istediğimiz konu ve meseleler sünnet diye bilenen hadislerin yazılım ve tedvini hakındadır. Zaten bu araştırmamızında temel kaynağı Kur’an ve sahih hadis kaynakların gösterilmiş olması olacaktır. Yazan. imam Dikmen

                      Yorum


                        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                        Her gün aşura! Her yer Kerbela.

                        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                        İmam Hüseyin (a.s.):
                        435

                        İslam’da Hadis Yazılış Konumu: 2


                        Ve yine Hz. Peygamber (s.a.v.)’ın zamanından günümüze kadar asırlar geçtiğine göre bu konu hadislerin sıhhat ve zavf açılarından incelenmesinde etkili olabilir. Kur’an-ı Kerim hakkında böyle bir soru sözkonusu değildir.

                        Çünkü vahiy indiği zamanda yazılması arasında fazla bir süre geçmemiştir. Bundan dolayıda Kur’an hakkında hiçbir şüphe uyandırmamaktadır.

                        Ama, hadis hakkında böyle bir şey yapılmamıştır; tamamen farklı bir düşünce doğrultusundan hareket edilmiştir. Hadisin siyasi ve toplumsl meselelerindeki önemi ve etkisi, bazı menfaatçı ve çıkarcı grupların onlara özel hassasiyet göstemelerine sebeb olmuştur.

                        Bundan da dolayıdır ki hadisin yazılması ve diğerlerine ulaştırılması hakkındaki Resulullah (s.a.v.)’in buyruklarına rahmen hadis yazılmasına engel olunmuş ve bazı sahih hadis kitaplarının para ve menfaatlar karşısında hadis değişikliğine gidilmiştir. Maalesef, böyle bir tutum da sonraki nesiller için kötü niteceler doğurmalarına neden olmuştur. Ve İslam alemi ve dünyasını tevrika içerisine sokmasına neden olmuştur.

                        Ama bu hususta söylememiz gereken şey şudur ki: Hadis alanında Şia’nın durumu Ehl-i Sünnet’inden daha farklıdır. Şia tâ başından beri hadis yazımına ısrarlı olduğundan dolayı bu doğrultuda hadis mecmuaları tedvin etmiştir. Özellikle masum imamlara bağlılıklarından dolayı üçüncü asrın yarılarına dek hayatta olan masum imamlardan yararlanmışlardır.

                        Bu yüzden hadis tedviniyle ilişkin fazla bir problemleri yoktur. Bunun delillerini kısa da olsa bir şekilde burada incelemeye önem vereceğiz. Ama bahsimizin büyük bölümü, Ehl-i Sünnet’e göre hadis tedvini tarihiyle ilişkindir. İnceleyeğimiz şeylerden biri de şudur ki: Uzun bir zaman hadis yazılımı yasaklanmıştır.

                        Hatta hadis nakline bile engel olunmuştur. En az iki asır boyunca hadisler ezberlenme yoluyla sonraki nesillere aktarılmıştır. İkinci asırda hadislerden bir bölümü yazılmış da fakat büyük bölümü çok uzun bir zaman sonra kitap haline getirilmiştir.

                        Buradaki ilk önce hadis yazılımının öçnemi hakkıda Şia imamlarının görünüşü nakledecektir, daha sonra da Ehl-i Sünnet alimlerince hadis tedvini yapmaya çalışacağız. Yazan. imam Dikmen

                        Yorum


                          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                          Her gün aşura! Her yer Kerbela.

                          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                          İmam Hüseyin (a.s.):
                          436

                          Meselenin Açıklama Konumunda ki Şia İmamların,

                          Açısından Hadis Yazılışı ve Nakli Konumu:
                          1

                          Bizim bu konu ve meseleler hakkında boşuna kafa yormamız hem İslam felsefi ve sentezisine ters düşer ve hem de kendi akılımızca gelişi güzel yorum yapmış oluruz. Umulurki içinden çıkılmaz hattalar sebeb vermiş oluruz.

                          Bu açılımdan dolayıda ilk etapta Allah’u Tealaya karşı amansız bir suç işleme ve ayrıcada hak imamet makamında bulunan 12 imamlarımıza karşıda suçlu konumuna düşmüş oluruz.

                          Bu konuda diğer mekteplerdeki görüşlerin aksine Ehl-i Beyt hak imamlarımızın ve onlaraı Şia’sının ilk baştan hadis yazmaya ısrarlı olduklarını görmekteyiz. Ne yazık ki Ehl-i Sünnet alimlerinin ileri gelenleri, üçüncü asrın başlarında bile ezberledikleri hadisleri çekinerek yazmaları gerekliliğini elden bırakmamaları olmuştur.

                          Ama bir müddet geçtikten sonra, hadis yazımının câiz olmadığına dair naklettikleri hadisin aksine hadis yazmaya başlamaları kuşkuyla bakılmaktadır. Bu da onlar için içinden çıkılmaz bir tarih kaybının olduğu açıkça belirtilmektedir.

                          İlba’ ibn-i Ahmer, Şöyle nakletmektedirler: ‘’Hz. İmam Ali (a.s.) minberde hutbe okurken; ‘’Kim bir dirheme ilim almak istiyor? Buyurdular. Bunun üzerine Haris ibn-i A’ver bir dirheme bir kağıt alıp Hz. İmam Ali (a.s.) yanına gitti ve onun üzerine bir çok ilim yazdı.’’ (Tabakat-ul Kubra, cild. 6, sayfa. 168. Takiyiyd-ul İlm, sayfa. 89. Kenz-ul Ummal, cild. 10, sayfa. 156. Rabi-ul Ebrar, cild. 3, sayfa. 294.)

                          İmam Hasan ibn-i İmam Ali (a.s.) çocuklarına şöyle vasiyetler etmektedir:

                          ‘’Siz gelecekte ümmetin büyüklerinden olacak çocuklarısınız. İlim öğrenin, ilim ezberleyemeyen onu yazsın, evine bıraksın.’’
                          (Bihar-ul Envar, cild. 2, sayfa. 152. et-Teratib-ul İdariyye, cild. 2, sayfa. 246. Sünen-i Daramî, cild.1, sayfa. 130. İlel-ul Hadis cild. 2, sayfa. 438. Takyid-ul İlm, sayfa. 91. Câmi-u Beyan-il İlm, cild. 1, sayfa. 99. Kenz-ul Ummal, cild. 1, sayfa. 193. Rabi-ul Ebrar, cild. 3, sayfa. 326. Tercümet-ut İmam Hasan Min Tarih-i Dimeşk, sayfa. 167.) Yazan. imam Dikmen

                          Yorum


                            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                            Her gün aşura! Her yer Kerbela.

                            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                            İmam Hüseyin (a.s.):
                            437

                            Meselenin Açıklama Konumunda ki Şia İmamların,

                            Açısından Hadis Yazılışı ve Nakli Konumu:
                            2


                            Hz. Peygamber (s.a.v.) ve İmam Ali (a.s.)’nın sahabesinden olan Hucr ibn-i Adî, İmam Ali (a.s.)’nın hadislerini yazıyordu, bir meseleye ihtiyaç duyduğunda ona bakıyordu. (Tabakat-ul Kubra, cild. 6, sayfa. 220.)

                            Bu örnekler, İmam Ali (a.s.)’nın yakınlarının hadis yazmaya ne kadar ısrarlı olduklarını göstermektedir. Öte yandan İslam tarihine baktığımızda ikinci halife Ömer b. Hattab zamanında sayısız kütüphanelerin yakılmasına neden olduğunu görüyoruz. Bu konu hakkından da sayısız hadis kaynaklarında bulunduğu gerçeğini Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmalarında görmekteyiz.

                            Ömer ibn-i Ali der ki: Bir adam Hz. İmam Ali (a.s.)’ın yanına gelerek: ‘’Nasıl oluyor da sen bütün sahabelerden daha çok Hz. Peygamber (s.a.v.)’den hadis naklediyorsun? Dediğinde İmam Ali (a.s.) şöyle buyurdular: Sebebi şudur ki, ben soru sorduğumda Resulullah (s.a.v.) cevap veriyordu, sustuğumda da o konuşuyordu.’’ (Ensab-ul Eşraf, cild. 2, sayfa. 98. Bihar-ul Envar, cild. 2, sayfa. 230.)

                            İmam Cafer Sadık (a.s.) şöyle buyurmaktadırlar:

                            ‘’İlmi yaz, onu kardeşlerinin arasında yay; dünyadan göçtüğünde o evlatlarına miras kalar. Bir zaman durumu karışır; insanlar için kitaptan başka dayanak ve dost kalmaz.’’ (Bihar-ul Envar, cild. 2, sayfa. 50.)

                            Ve yine İmam Cafer Sadık (a.s.)’dan nakedilen başka bir sahih hadisi şerifleri: ‘’Kitaplarınızı koruyun, bir gün onlara muhtaç olacaksınız.’’ (Bihar-ul Envar, cild. 2, sayfa. 152.)

                            Ebu Beşir de İmam Cafer Sadık (a.s.)’dan şöyle naklettilerini yazmaktadırlar: ‘’Basra halkından bazı insanlar benden hadis sorup yazdılar, siz neden yazmıyorsunuz? Bilin ki, hadis yazmaksızın koruyamasınız. ’’ (Bihar-ul Envar, cild. 2, sayfa. 153.)
                            Bazı kitaplarda İmamlarımızın yanında babalarından kendilerine miras olarak yetisen birçok sahife ve kitapların bulunduğu da naklolunmuştur. (Mekatib-ur Resul, cild. 1, sayfa. 71-89-Ali Ahmed-i Miyanecî.)

                            İmam Ali (a.s.)’da iki defa: ‘’İlmi kaydedin’’ diye vurgulamışlardır. (Takyid-ul İlm, sayfa. 89.)
                            Cabir’den şöyle nakledilmiştir: Ebu Hanife, konuştuğunda sözlerini kitaplara dayandırdığından dolayı İmam Cafer Sadık (a.s.)’ı kutubî olarak adlandırıyordu, İmam Cafer Sadık (a.s.)’da bu lakabıyla iftihar ediyordu.’’ (Ravzat-ul Cennat, cild. 8, sayfa. 169.) Yazan. imam Dikmen

                            Yorum


                              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                              Her gün aşura! Her yer Kerbela.

                              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                              İmam Hüseyin (a.s.):
                              438

                              Şia Geleneğinde hadis Yazılım Konumu: 1

                              Burda bir konu ve meselenin üzerinde durmamız gereken konu Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmaları hiç bir zaman kendi araştırmalarını delilsiz ve kaynaksız yapmamıştır. Ve aslada yapmamak için büyük fedakarlık ve çabalar harciyacaktır.

                              Öte yanda ister Şia veya Şii’ler olsun hiç bir zaman ezbere konuşmadıkları gibi belgesiz ve kaynaksızda herhangi bir kitap yazılımında bulunmamışlardır. Bu sadece o zaman birimleri ile bağlantılı olmadığı gerçeğini hep koruyacaktır.

                              Burada verilen hadislerinde Ehl-i Sünnet alimlerince tasdik edilmiş sahih hadis kaynak kitaplarından oluşmaktadır. Bunlara ihtibar edilip edilmemesi sizin kendi hürr ve özgür düşünecenize bağlıdır. Bizim burda sizleri hakk’a davet etme yetkimizde yoktur.

                              Hadis yazılımı Şia veya Şii’ler arasında tâ başından beri yaygın olduğundan dolayı fıkıh ve hadis tedvini de ilk dönemden beri başlamış ve bu dalda ön ayak olmuşlardır. Sizlerin kendi ustadlarından olan sayın Doktor Şevkî Zayf şöyle nakletmektedirler:

                              ‘’Şia’nın fıkıh yazmaya ilgisi çok fazla idi, bunun sebebi ise Ehl-i Beyt İmamları hakkındaki inançlarıdır. Şii’ler Ehl-i Beyt imamlarını ‘’Hadi’’ ve ‘’Mehdi’’ (hidayetci) bilerek onların tüm fetvalarına uymayı gerekli görmüşlerdir.

                              Şia veya Şii’lerden ilk te’lif yapan Haccac’la aynı asırda yaşayan Süleyman ibn-i Kays-ı Halilî olmuştur.’’ (Tarih-ul Edeb-il Arabî-Asr-ul İslamî, sayfa. 453.) Yazan. imam Dikmen

                              Yorum


                                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                                Her gün aşura! Her yer Kerbela.

                                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                                İmam Hüseyin (a.s.):
                                439

                                Şia Geleneğinde hadis Yazılım Konumu: 2


                                Allame Seyyid Şereffuddin de şöyle yazmaktadırlar:

                                ‘’...İmam Ali (a.s.) ve Şia’sı ilk baştan hadis toplamaya özen göstermişlerdir. Yine İmam Ali (a.s.)’ın birinci derecede önem verdiği şey Kur’an’ın bir şekilde yazılması idi.

                                Dolayısıyla Resulullah (s.a.v.)’den sonra Kur’an’ iniş sırasına göre topladı, umum ve hassını, mutlak ve mukayyedini, muhkem ve müteşabihini zikretti. Kur’an’ı tedvin ettikten sonra Hz. Fatıma’t-ut Zehra Semavat-ı Vel Arz. (a.s.)’ın evlatlarının yanında ‘’SAHİFET-U FATIME’’ diye meşhur olmuştur.

                                Ondan sonra da ‘’Sahife’’ ismiyle meşhur olan ‘’Diyetler hakkında bir kitab yazdı. İbn-i Sa’d o kitabı ‘’el Câmi’’ kitabının sonunda müsned olarak İmam Ali (a.s.)’dan nakletmiştir. Şia veya Şii’lerinin müelliflerinden biri de ‘’Sünen, Ahkam ve Kazaya’’ kitabını te’lif eden Ebu Rafî’dir.’’ (el Müracaat, sayfa. 305 A’lemî b.)

                                Merhum Seyyid Hasan Sadr şöyle nakletmektedirler:

                                ‘’Hz. İmam Ali (a.s.) şiasından olan ilk müellif Hz. Resulullah (s.a.v.) azad etmiş olduğu kölesi olan Ebu Rafî’dır.’’ (Te’sis-uş Şia, Li ulum-il İslam, sayfa. 280. Beyrut b.)

                                Necasi de şöyle yazmaktadırlar: Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın azadlı kölesi (Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın yaında çalışan işçisin serbest oluşu şekli ve konumuda) olan ‘’Ebu Rafî’’ Şia müelliflerinin ilklerindendir.

                                Muhammed ibn-i Sa’d, kendi tarihinde onun Şia’nın en iyilerinden olduğunu, Hz. İmam Ali (a.s.)’nın savaşlarına katıldığını ve O’nun Küfe’de beyt-ul malının sorumlusu olduğu vurgulamaktadırlar...’’

                                Ebu Rafî’nin sünen, ahkam ve kaza hakkında kitapları vardır. Oğlu Ali ibn-i Ebu Rafî’de fıkıh dalında kitap te’lif etmişlerdir.’’ (Rical-i Necaşî, sayfa. 3-4. Kum b.)

                                Ebu Hanife İmam Cafer Sadık (a.s.)’dan ‘’İnnehu kutubiyyun’’ veya ‘’İnnehu suhufiyyun’’ (o kitap ve sahifelere dayanarak konuşur) sıfatıyla diğerlerinden ayırıyordu.

                                Bu haber İmam cafer Sadık (a.s.)’a ulaşınca İmam (a.s.) güldü ve şöyle duyurdular: ‘’...Benim suhufi olduğum sözü doğrudur. Çünkü ben babalarımın sahifelerini okumuşum.’’ (Revzat-ul cennat, cild. 8, sayfa. 169.) Yazan. imam Dikmen

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X