Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


    Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

    İmam Hüseyin (a.s.): 869

    Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Sahabesi ve Üsame’nin Ordusu Konumu: 11

    Ve yine bir başka örnekle Mudar kabilesine üç yüz, Rabia kabilesine iki yüz vermiştir. Keza Evs kabilesini Hazrec kabilesinden üstün tutmuştur. (Tarih-i Yakubî, cild. 2, sayfa. 106.) Acaba bu tür davranışların adaletle ne alakası vardır?...

    Ve yine Ömer İbn Hattab’ın ilmi hakkında hadsiz hesapsız övgüler işitmisizdir. Sahabenin en bilgini olduğu, birçok defa Hz. Resulullah (s.a.v.) ile Ömer arasında çıkan görüş farklılıklarından, Kur’ân ayet ilkelerinin Ömer’in görüşlerine mutabık olarak indiği ve Ömer’in görüşünü tasdik ederek geçerli kıldığını bile söylenir.

    Oysa ki doğru tarih, Kur’ân ayet ilkeleri indikten sonra bile Ömer’in ayetlere muhalif görüş ortaya attığını açıklamaktadır.

    Ömer’in hilâfeti döneminde sahabeden birisi ondan, cünüp olup ve gusül etmek için su bulamaz isem ne yapmalıyım diye sordu. Ömer: ‘’O zaman namaz kılmazsın.’’ diye cevap verdi.

    Bunun ,üzerine Ammar İbn Yasir (a.s.) öyle bir şahsın teyemmüm etmesinin gerekli olduğunu hatırlatmak mecburiyetinde kaldıysa da, Ömer yine de kabul etmek istemeyerek Ammar’a: ‘’Bu sözlerin sorumluluğu knedine aittir.’’ dedi. (Sahih-i Buharî, cild. 1, sayfa. 2.)

    Ömer Allah’ın indirdiği teyemmüm ayetinden nasıl habersiz idi ve Hz. Resulullah (s.a.v.)’in sünnetinden nasıl haberi yoktu? Oysa ki, Hz. Resulullah (s.a.v.) onlara abdesti öğrettiği gibi teyemmüm de öğretmişti.

    Ve yine Ömer birçok yerde kendisinin bilgisizliğini itiraf etmiştir; hatta kadınların bile kendisinden bilgili olduğunu söylemiştir.

    Yine defalarca: ‘’Eğer İmam Ali (a.s..) olmasaydı, Ömer helâk olurdu.’’ Dediği nakledilmiştir. Ömer ölünceye kadar ‘’Kelale’nin’’ hükmünü bilmedi. ‘’Kelale’’ hakkında birbiriyle çelişen bir takım hükümler Ömer’den nakledilmiştir. Bunlar, tarihin tesbit ettiği şeylerdir.

    Ve yine Ömer’in şecaati hakkında da çok şeyler duymuşuzdur. Mesela Ömer’in Müslüman oluşuyla Müslümanların güç kazandığı, Kureyş’in korkuya kapıldığı ve Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Ömer’in müslüman oluşunun ardından davetini aşikâr ettiğini söylenmektedir.

    Ama İslâm’ın doğru tarihlerde, Ömer’in kahramanlık ve şecaatini tasdik etmemize yarayacak bir herhangi nişanesi mevcut değildir.

    Örneğin: ‘’Ömer’in Bedir, Uhud, Hendek’’ ve diğer muahrebelerde bir tek meşhur kahramanı ve hatta normal birisini bile öldürmediğini devamları olarakta savaş meydanlarında firar etmişlerdir. Yazan. imam Dikmen


    Yorum


      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


      Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

      İmam Hüseyin (a.s.): 870

      Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Sahabesi ve Üsame’nin Ordusu Konumu: 12

      Ve yine İslâm tarihçileri onun Uhud savaşı’nda firar edenlerle birlikte firar ettiğini ve yine Huneyn Savaşı’nda da savaştan kaçdığını yazmışlardır. Hayber şehrinin fethi için Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından gönderildiğinde, yenilgiye uğrayarak geri döndüğü tarihlerde yazılıdır.

      Ve yine son seriye olan Üsâme ordusunda bir gencin komutanlığı altında normal bir asker yani (er) idi. Ayrıca seriyelerin hiçbirinde Ömer, komutan değildir. Sadece yapmış olduğu tek hareket Hz. Muhammed (s.a.v.)’in evlatları Ehl-i Beyt’ini kaltetmişleridir. Kur’an’da anılan kız çocuklarını diri diri gömenlerin neden gömdüklerinin hesabı sorulacaktır diye kayıtlıdır.

      Evet değerli araştırma ehl-i arkadaşlarım şimdi sizlerinde aşikâr olduğu ve İslam tarihçileri için de değerli bir yeri ve makamı olan büyük ustadlardan olan Prof. 1400 lakabıyla anılan sayın değerli Ahmet Gülbay bey efendi hocamızın kaleme almış olduğu Ehl-i Beyt Davasının 1.inci cildinin 381.nci sayfasını açıyoruz ve burda verilen tarih kaynakların üzerinde bir değerlendirme yapmaya çalışacağız inşallah.

      Ömer b. Hattab Bedir’de göstemiş oldukları kahramanlıklar bölümüne bakıyoruz:

      Ey Din-Diyanet Erbabları:

      ‘’Sizler ve de bizler ancak ve ancak, İslam Tarihleri Siyerlerin bize ulaştırdığı gerçek haberler üzerinde tahlil yapmaya başlıyoruz.’’

      Burda verilen ‘’Tahliliy aparkende, şahsı fikirleri tarihçilere tercih edemeyiz.’’

      ‘’İslam tarihleri bir kenara atıpta, şahsı fikirleri insanlara şırınga etmeye çırpınanlar yalancıların ve kandırıcıların taa kendileri olurlar.’’

      Şimdillik elimize İslam ulemaların en büyüklerinden Taberi Tarihi’nin Konya Can Kitabevi’nce yapılan tercümesini alınız.
      Bu Tarihin 2.nci cildinin 372-384.ncü sayfaları arasında dikkatlice tetkik ediniz. ‘’Ömer b. Hattab’ın hiçbir cengine, yani Kâfirle savaşına, mübaresine rastlayamazsınız.’’

      Değerli İslam tarihi Taberi tarafından, Ömer b. Hattab’ın Bedir’deki durumu anlatılırken, sadece Hz. Peygamber (s.a.v.)’me (Biz seninle beraberiz v.s.) gibi sözleri nakledilir ki, söz ile icraat, hiçbir zaman eşit olamaz.

      Birazda olsa ihsaf edin ve şu verdiğimiz belgeleri ehl-inize alın Bedir Yanınevi’nce neşr edilen Kısas-ı Ebiya Kitabını, yani tarihini alınız.

      1966 yılında basımı yapılan bu tarihin 1.nci cildinin 101.nci sayfasını açınız. Buradaki (Gazve-i Bedir) başlıklı kısımdan ihtibaren savaşın bittiğini haber veren 123.ncü sayfasına kadar her sayfayı gözden geçiriniz. Yazan. imam Dikmen

      Yorum


        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


        Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

        İmam Hüseyin (a.s.): 871

        Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Sahabesi ve Üsame’nin Ordusu Konumu: 13

        Sayfa-105’de tıpkı Taberî tarihinde olduğu gibi yazılmakta ve aynen (Fakat Ebubekir-i Sıddık r.a. Hazretleri, Hatır-ı Nebevîyi Tatyib edecek ‘’Peygamberimizi hoşnut edecek’’ sözle söyledi. Ömer İbn-il Hattab hazretleri dahi onu Te’yid eyledi) beyanına rastlayacaksınız.)

        Takriben yirmi sayfa olarak bu tarihte yer alan Bedir gününde Ömer b. Hattab’a aid hiçbir menkıbe yoktur.

        Sadece kölesi Mihca efendimizin şehadetine dair olan yer de ismi geçmektedir. Bir de, Bedir’in bitiminde, esirler için yapılması gereken muameleler tartışılırken Ömer b. Hattab’ın (Esirlerin tamamını katletmek için yaptığı teklifler) mevzusu vardır ki, bu mevzuyuda Ömer b. Hattab’ı uluhiyyetli göstermek için onun yaptığı teklifin Vahy-i İlahi’ye muvafık düştüğü haberi vardır.

        Biz, bu hususa ilerde temas etme imkanını bulacağız.

        Ve yine elimize, Berekat yayınları arasında neşr edilen Mearicün-Nübüvvet, yani altıparmak Peygamberler tarihi’ni alınız.

        ‘’Bu tarih kitabının 516.nci sayfasını açınız.’’

        Ve burdan aynen beyan edilen sayfasında şöyledir.

        Emir-ül Mü’minin Ömer İbnil Hattab Radiyallahu anh, Asım İbni Hişam ile cenk edip onu yaktı. Evet. Yanlış duymadınız. Bu tarih Ömer b. Hattab’ın Asım İbn Hişam’ı (yaktığını) yazar.

        ‘’Bu tarihi yazan zatın, bu iddiayı yaparken herhalde aklında kuzu kavurması yemek geçtiğine kanaat getirmek gerekir.’’

        ‘’Şimdi gelelim, bir başka tarih külliyesine.’’

        Bedir gününün en geniş bir açıklamasını, Sayım M. Asım Köksal’ın tarihinde görmekteyiz. Bu zat, İrfan Yayınevi’nince 1969 yılında neşr etiiği İslam Tarihi külliyesinin 2.nci cildinin, 51.nci sayfasından başlayarak 162.nci sayfaya kadar devam eden Bedir savaşının mevzusunda Ömer b. Hattab’a da yer vermiştir.

        Bunları şöylece özetliyelim ki:

        Sayfa-59’da Ebubekir ve Ömer, Abdurrahman b. Avf ile birer deveye nöbetleşe binmişlerdir.

        Ve yine sayfa- 63’de, Bedir’e katılanların sıralamasında yapılırken Adiy Oğullarından Ömer b. Hattab vs.ler katılmıştır. Yazan. imam Dikmen


        Yorum


          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


          Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

          İmam Hüseyin (a.s.): 872

          Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Sahabesi ve Üsame’nin Ordusu Konumu: 14

          Ve yine aynı kaynaktan sayfa. 79’da Ömer b. Hattab’ın Hz. Peygamber (s.a.v.)’ın savaşa hazır olması hakkında beyanı vardır.

          ‘’Ki bu beyanı verenler, o beyanları gayet süslü ve sükseli altın tepside zehir sunarak yazmaktadırlar.’’

          Ve yine aynı kitapta kaynak olarak gözterilen sayfa. 85’de, Ömer b. Hattab’ın, Kureyş müşriklerinin sayısının tahminini Kureyş müşriklerinin nerede vurulup düşeceklerinin haberini söylemektedir.

          Sayfa. 93’de, Ömer b. Hattab’ın müsalaha için Kureyş müsriklerine gönderildiğinin beyanı vardır. Ama, gidip geldiğine ve nasıl bir haber getirdiğine dair hiçbir beyan yoktur ki, bu iddia, tamamen uydurmadır.

          Sayfa. 102’de Ömer b. Hattab’ın kölesi Mihca efendimizin şehadetinden dolayı Ömer b. Hattab’in ismi geçmektedir.
          Kur’an ve Ehl-i Beyt araştırmaları olarak çalışmalarımıza devam ederek ve yine aynı kitabın sayfa. 105’de, Ömer b. Hattab’ın, Kureyş müşriklerinin sayısı hakkında Hz. Peygamber (s.a.v.)’in tahminini anlatışı vardır.

          Sayfa. 106’a Ömer b. Hattab’ın Hz. Peygamber (s.a.v.)’in bir A’yet ilkesini okuduğunu anlatmaktadır ve fakat hangi ayet ilkelerinin olduğunun ismini vermemektedir.

          Sayfa. 116’da, Ebu Dücannenin öldürüldüğü bir kimsenin elbisesini almaya çalıştığı ve Ömer b. Hattab’ın ona (bırak herifin ötesini berisini. Biz daha düşmanla uğraşıyoruz) dediğinin beyanı vardır.

          Vardır ama, Ömer b. Hattab’ın hangi düşmanla uğraştığını hiçbir kaydı ve belgesi yoktur. Sayfa. 117’de Ömer b. Hattab’ın As b. Said’i gördüğü ve onu Hz. İmam ali (a.s.)’nın öldürdüğünün haberi vardır.

          Sayfa. 130’da, As b. Hişam’ın Ömer ve Yezid b. Abdullah tarafından öldürüldüğünün bahsi vardır.

          Ve, en son olarakta, Bedir’de esir alınanların ölüdürlmelerini, yoksa fidye alınmasının mı? gerekliliğinin tartışması, bazılarının esirleri öldürmeye kalkışmaları bunlara Ömer b. Hattab’ınd dahil olduğu, sonrada sayın tarihçimiz bizzat Hz. Peygamber (s.a.v.)’in ağzından (eğer, Bedir günü kurtulmalık akçelerinden dolayı Allah’ın azabı inseydi, o azabdan Ömer’den başkası kurtulmazdı.

          Çünkü O, esirleri öldür, kurtarmalık akçesi alma) diyordu beyanına rastlıyoruz. Yazan. imam Dikmen


          Yorum


            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


            Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

            İmam Hüseyin (a.s.): 873

            Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Sahabesi ve Üsame’nin Ordusu Konumu: 15

            Ki, bu iddia, hemen bütün tarihlerde hassaten yazılmış ve bundan dolayıda Ömer b. Hattab uluhiyyetleştirilmiştir.
            Ey Müslümanlar!...

            Ey din (devlet) adamları ve Din Diyanet erbabları!

            ‘’İşte sizlere en geniş bir tarih külliyesinde Ömer b. Hattab için beyan edilen kısımları gözleriniz önüne serdik.’’

            ‘’En son olarak verdiğimiz beyanın dışındaki hiçbir beyanda, Ömer b. Hattab’ı uluhiyyetleştirecek mevzuu yoktur.’’

            Ve yine son beyanda ise, hassaten Ömer b. Hattab’ın ululhiyyetli göstermesi için yapılan bir iddia, bir hadis beyanı vardır.

            ‘’Şimdi ise biz bu beyan üzerinde durmaya ve kaynakları incelemeye çalışacağız.’’

            ‘’Ancak, 130.ncü sayfada Ömer b. Hattab’ın Bedir gününde As b. Hişam’ı, Yezid b. Abdullah ile birlikte öldürüldüğünü yazıyor.

            İnsanoğlunun elindeki kalem, yalanada Hakk’a da, Batı’lada hizmet eder. ‘’Eğer kişi, ard niyetli ise, bumesela bir Bedir gününü yazarken, Ömer’in daha başkalarını öldürdüğünü de yazabilir.’’

            Şimd, biz yine ‘’Sayın M. Asım Köksal’ı ve aynı şekilde iddialarda bulunanları, her türlü ard niyetten muaf tuatarak bir hususa değinmeye çalışacağız.!...’’

            ‘’Sayın M. Asım Köksal beyefendi, Takriben (Yüzon sayfa) olarak bir Bedir olayını yazmıştır.’’ Böylesi geniş bir mevzuyu kaleme alan sayın M. Asım Köksal, mesela Ömer b. Hattab’ın kölesi ‘’Mihca’ın’’ hazretlerine sarahaten yer vermekte, sizce bu mübarek sahabenin şehadetini açık açık yazmaktadır.

            Kölesinin şehid oluş sahnesinin teferuatılı olarak yazan bir tarihçi, acaba o kölenin efendisi hakkında sonradan beyan ettiği As b. Haşim’ı öldürme iddiasına, Bedir olayını anlatırken neden açıklama yapmıyor, sadece en sonunda falanca ile birlikte falan müşriki öldürdü iddiasını yapıyor.

            Burda Tarihçi, önceden bir sahneyi teferruatlı olarak canlandırıyor.

            ‘’sonrada, yazdığı her mevzuyu, bir araya toplayıp, tam bir noksansız bir döküman ortaya koymaya çalışyor.’’ Yazan. imam Dikmen


            Yorum


              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


              Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

              İmam Hüseyin (a.s.): 874

              Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Sahabesi ve Üsame’nin Ordusu Konumu: 16

              ‘’Bedir gününü anlatırken hiç yer verilmeyen mühim bir olay, o mevzunun sonunda malzeme yapmaya çalışıyor.’’

              ‘’Yapılırsa, sadece kuru bir iddia olarak kalır.’’

              ‘’Bedir gününde Cihad Meydanı’nda harman olan nitecelerinin menkıbelerini sayın M. Asım Köksal sarahaten anlatmaya çalışıyorda, acaba As b. Hişam’ı öldüren Ömer b. Hattab’ın durumunu neden gündeme getirmiyorda, mevzuyu en sonunda kuru bir iddia ile mühim bir olay olması gereken bir kâfisin yani (faşistin) öldürüş haberini basit olarak veriyor.’’

              Ömer b. Hattab’ın Bedir savaşı’nda hiçbir dahline biz, tarihlerde asla rastlamamaktayız.

              ‘’Öylesi kuru bir iddia yapılıpta ‘’As b. Hişam, Ömer’in ve Yezid b. Abdullah tarafından öldürülmüştür’’ demek, tarih olması bir kitabı basite indirir.’’

              ‘’Çünkü daha sonradan verilen bir haber, daha önceden olduğu şekli ile sarahaten yazılır.’’

              ‘’Yazılmamışsa, bu demektir ki, vaktiyle ortaya atılmış bir sokak haberi, bazılarına malzeme yapılıyor yerine geçer.’’

              Burda asıl olan Ömer b. Hattab, Bedir’de ne yapmıştır? Sorusu akla gelir...

              Hangi saflarda yer almıştır?...

              ‘’Kimin ve kimlerin emrindedir veya kimlere emirlik yapmıştır.?’’

              ‘’Müşrillere nereden ve nasıl saldırmıştır.?’’

              ‘’Umumi hücumda veya ferdi çarpışmalarda nerede ve ne yapmıştır.?’’

              ‘’Kimin hücumunu önlediği veya kime hücumlar yaptığı üzerindeki tarihi haberler var mıdır.?’’

              Burda sorulması gereken asıl konu ‘’Ey Din-Diyanet Erbabları.’’

              Açık ve net olan ‘’Tarihçiler.’’

              Değerli araştırmacı ve yazarlar şu yukardaki sorularımızı tekraren bir tahlilini yapınız?...

              Kendi fikir ve düşünce aşamalarınıza bir analiz konusunda bir objektif olarak değerlendirin kendinizin gelecek ahiret azabı olan ateşten kurtamaya çalışın.

              ‘’İslam Tarih kayıtlarının hepsini bir araya getiriniz?’’

              ‘’Yine de göreceksiniz ki, Ömer b. Hattab, Bedir gününde hiçbir saflarda görülmemkte, kimlere hücumlar yaptığı veya yapılan hangi hücumları durduğu hakkında hiçbir beyan bulamazsınız?’’

              ‘’Bedir gününde Ömer b. Hattab elbettek bulunmuştur ama, tarihi kayıtları nazar Edersek, hiç bulunmamışcasına bulunmuştur.’’ Yazan. imam Dikmen


              Yorum


                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                İmam Hüseyin (a.s.): 875

                Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Sahabesi ve Üsame’nin Ordusu Konumu: 17

                ‘’Bedir savaşı kan gövdeyi götürüken, o cihad meydanından can verip can alanlar arasında göremediğimiz ve buna hiçbir tarihinde şehadette bulunmadığı bir Ömer b. Hattab’ı uluhiyyetleşrtirmek içni kalem tutanların ve o kandırıcı beyanları okuyanların artık çok dikkatli olmaları gerekir.’’

                ‘’Çünkü tarih yazmak, ebedii a’lemlerin ‘’Vebal’’ belgesi olur.’’

                Ve yine tekrar hatırlatalım ki:

                Dana öncede Ebubekir b. Kuhafe mevzusundaki tarih kalpazanlıklarını şöylece bir gözümüz önüne getirdiğimiz zaman, artık diğerlerinin durumunun ‘’Ehl-i Beyt’’ yanındaki derecesi zâlim ruhlu insana bile ayna olması gerekir.’’

                ‘’Çünkü öylesine yalanlar ve kandırmalar kitaplara doldurulmuş ki, insanın bunları tahlil ederken tüyleri ürperiyor.’’

                Gerçekleri aramak zahmetine girmeyen ve sadece okumak için okuyanlar belki kendilerine bir mazeret bulabilirler ama, bu gerçekleri artık öğrendikten sonra size ve sizin miras bırakacağınız ilimler hiçbir mazeretiniz olamayacaktır.’’

                Bir şeytanı küfür çembei ki:

                ‘’Allah Resulü bile o küfür çemberinden gizlenerek çııkmaya çırpınıyor.’’

                ‘’Ama tarih kalpazanlarının uydurmalarına bakacak olursak, bir Ömer b. Hattab kalkıyor, o küfür topluluğuna meydanlar okuyarak, hakaretler savurarak hicret ediyor.’’

                ‘’Bilmeyen de zannedecek ki, Hz. Peygamber (s.a.v.) korkağın birisiymiş (Hâşâ min Fadl-i Rab’bi) öyle sanacaklar.’’

                ‘’En yetkili bir Din-Diyanet görevlisi bulunan M. Asım Köksal’ın bey efendi bir mevzuudaki kelime oyununu size hatırlatmak isterim.’’

                Sayın tarihçi, Mekke Devri bölümünde, Ömer b. Hattab’ın Müslümanlara yaptığı işkenceleri sarahaten yazıyorlar.

                ‘’Daha doğrusu, sadece iki üç tanesini yazıyorlar.’’

                ‘’Bu gerçek için İrfan Yayınevi’nce 1973 yılında basılan İslâm Tarihi’nin Mekke Devri bölümünde, sayfa. 190-191’e bakabilirsiniz tabii ki cesaretiniz varsa?...’’

                ‘’Ama aynı tarihçi, aynı taihinin yedi sekiz sayfa ilerisinde, yani açıkçası 197-198.nci sayfalarda, Müslümanlara işkence yapan müşriklerin isimlerinden bazıları tam (Oyuzdokuz tane) olarak yazarken, o işkencecilerin arasında Ömer b. Hattab’ı katmıyor.’’


                Sizce acaba neden?...

                ‘’Tarih yazmak, dürüstlük ve doğruluk cesaret ister.’’

                ‘’Tarihlerin içinde kelime oyunları yapıldığı zaman, o artık tarih olmaktan çıkar. Yazarına Ebedi vebal belgesi suçunun leçesi vurulur.’’

                Size yukarda bahsettiğimiz konunun asıl amacına gelelim. Kurtulmalık Akçesi Mevzusu:

                ‘’Şimdi bir başka mühim mesele mevzuuya gelem istiyoruz.’’

                ‘’Ömer b. Hattab’ı uluhiyyetleştirmek için adeta seferberlik yazan düzenin yazarları, Bedir gününde alınan esirler sebebiyle olduğu iddia edilen bir A’yet ilkesinin mealine, kendilerine sermeya yapmaktadırlar.’’ Yazan. imam Dikmen

                Yorum


                  Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                  Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                  Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                  Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                  İmam Hüseyin (a.s.): 876

                  Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Sahabesi ve Üsame’nin Ordusu Konumu: 18

                  ‘’İlk önce, olayın bir anatomisini çizelim, belki hatırlarsınız?...’’

                  ‘’Bedir savaşı oluyor.’’

                  ‘’Esirler alınıyor.’’

                  ‘’Bu esirler hakkında karar verilmesi gerektiği bir sırada, Ömer b. Hattab, şiddetli bir şekilde ‘’Bütün esirlerin öldürülmesi’’ gerektiğini söylüyor.’’

                  ‘’Hz. Peygamber (s.a.v.) esirlerin kurtulmalık akçesi karşılığında serbest bırakılmaları görüşünde durunca, esirler fidye mukabili serbest bırakılıyor.’’

                  ‘’Bizim düzenin yazarlarına göre o anda hemen falan suresinin falan A’yeti nazil oluyor.’’

                  ‘’Bu ayet ilkesi muhatap olan Cenab-ı Peygamberimiz efendimiz, ağlayarak şöyle buyuruyor.’’

                  ‘’Eğer Bedir günü kurtulmalık akçelerinden dolayı Allah’ın azabı inseydi, O azabdan, Ömer b. Hattab’dan başkası kurtulamazdı buyuruluyor.’’

                  Bu iddiayı, kitabına aynen işleyen en yetkili Din-Diyanet görevlisi Sayın M. Asım Köksal, hemen devam eden satırda (çünkü o, esirleri öldür. Kurtulmalık akçesi alma) diyordu diyerek Hz. Peygamber (s.a.v.)’in söylemediği iddia olunan hadis beyanına sağlamlık kazandırmaya çalışıyor.

                  Şimdi biz, bu mevzuyu şöylece bir aklı selim düşüncesiyle analiz yapalım...

                  ‘’Mevzuyu anlatanın, Ömer b. Hattab olduğunu görüyoruz.’’

                  ‘’Yani açıkçası bizzat kendisi anlatıyor ki, sabahleyin Hz. Peygamber (s.a.v.)’in yanına varmış.’’

                  ‘’Hz. Peygamber (s.a.v.) Ebubekir b. Kuhafe, ikisi birlikte oturmuş ağlaşıyorlarmış.’’

                  ‘’Ömer b. Hattab bunun sebebini sorana nazil olan A’yet ilkesini okuyormuş.’’

                  Sonrada Peygamber (s.a.v.) (eğer gökten azab inseydi.....) diyerek Ömer b. Hattab’dan başka kimsenin
                  kurtulmayacağını haber vermiş.

                  Tekrar biz, bizzat Sayın M. Asım Köksal’ın tarihinde bu hususdaki mevzuyu sıra ile takip etmeye çalışalım...
                  Sayın tarihçi, tarihinin 2.nci cildinin sayfaç 121’de ve devamında, aynen şöyle yaılıyor.

                  ‘’Müsrikler bozulmaya başlayınca, Peygamber (s.a.v.) eshabına (Ben anlıyorum ki, Haşimoğullarından başkalarından bazıları bazı kimseler, Bedir harbine müşrikler tarafından zorlanarak çıkarılmışlardır.

                  Onları öldürmeniz gerekmez. Sizlerden her kim Haşimoğullarından her hangi birine rastlarsa onu öldürmesin. Kim, Ebul Bahteri b. Hişam’a rastlarsa, onu öldürmesin.

                  Kim, Resulullah’ın amcası Abbas’a rastlarsa onu öldürmesin. Çünkü o Mekke’den zorlanarak çıkarılmıştır)’’ dedi.. Yazan. imam Dikmen

                  Yorum


                    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                    Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                    İmam Hüseyin (a.s.): 877

                    Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Sahabesi ve Üsame’nin Ordusu Konumu: 19

                    Sayın M. Asım Köksal yalancının mümu yatsıya kadar yanar diye bir ata sözünün olduğu sizinde malumunuzdur. Ama yine de yalan söylemeye devam ediyorsunuz...

                    Ve yine başka bir rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.v.)’in (sizden her kimse Abbas’a Talib’e, Nevfel’e, Ebu Süfyan’a rastlarsa onları öldürmeyiniz. Çünkü onlar bedir’e gönülsüz olarak getirilmişlerdir) dedi.

                    Evet:

                    Aynen öyle... Bugün en kaynak eser olması gereken sayın M. Asım Köksal’ın tariihinde bu gerçekler aynen yer almaktadır...

                    Yani açıkçası bazılarının esir alınmasını ve öldürülmemelerini emir eden bizzat Allah Resulullah (s.a.v.)’dir...
                    Sayın tarihçi, tarihinin 125.ncü sayfalarında Said b. Ebi Hubeyş’in bir melek tarafından esir edildiğini yazıyor.

                    ‘’Aynı tarihinin 126.nci sayfalarından da (Melek yardımı ile esir edilenler) başlığı açıp bazılarının Meleklerce esir alındığını sarahaten yazıyor.’’

                    Sayın M. Asım Köksal sizden hiç utanma duygusu yok mu?... Bile bile Müslüman halk kitlelerini kandırmaya çalışıyorsunuz?... Yazan. imam Dikmen



                    Yorum


                      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                      Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                      İmam Hüseyin (a.s.): 878

                      Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Sahabesi ve Üsame’nin Ordusu Konumu: 20

                      Bu beyanlarınızda:

                      1- Vakıdi. Megazi sayfa. 58-70.

                      2- Ahmed b. Hambel. Müsned. 948.nci Hadis.

                      3- İbn-i Sa’d. Tabakat cild. 4, sayfa. 12.

                      4- Taberi. Tarihi. Cild. 2, sayfa. 288-289.

                      5- Ebu Nuaym. Delâil. Sayfa. 405.

                      6- Ahmed b. Hambel. Müsned cild. 1, sayfa. 358.

                      7- İbn-i Abdulber. İstiab. Cild. 3, sayfa. 1015. Kitaplarını belge gösteriyor.

                      Yani açıkçası, müşrikler bozulmaya başlayınca Hz. Peygamber (s.a.v.)’in bazılarını esir almalarının emrini veriliyor.

                      ‘’Bazılarını Melekler bile esir alıyor.’’

                      ‘’Ve, bu minval üzere savaş bitiyor.’’

                      ‘’Peki sonra ne oluyor?’’ sizce!...

                      ‘’Yine sayın M. Asım Köksal’ın tarihine bakalım.’’

                      ‘’Tarihin 2.cinci cildinin, 137.nci sayfasındaki bir beyana göre, Useyl mevkiinde esirleri ‘’Hz. Peygamber (s.a.v.)’e arz edilyor.’’

                      Burada Hz. Peygamber (s.a.v.), Nadr b. Haris’in boynunun vurulmasını emr buyuruyor ve bu azılı kâfir (faşist) öldürülüyor.

                      Sonra esirler hakkında verilecek karar için Ashabı ile istişare ediliyor.

                      Ancak sayın M. Asım Köksal bey efendi, bu istişarenin kimlerle yapılmıdığı hususun kitabına işlerken hassaten Ebubekir ve Ömer’le ve birde İmam Ali (a.s.) ile istişare yapıldığını tarihinin 138.nci sayfasında yazıyor.

                      Gerek sayın tarihçi ve gerekse düzenin düzeninde kitapları yazan M. Asıl Köksal, her mevzuunun içinde hassaten Ebubekir b. Kuhafe’yi ve Ömer b. Hattab’ı ilgili gibi göstermeye özen gösterirler.

                      ‘’Böylece de yapmak istedikleri, sanki diğerlerinin hiç dahli olmuyormuşcasına bir çizgi takip edip kendilerinin avukatlığına soyunmuşlardır.’’

                      ‘’Evet Sayın M. Asım Köksal’in tarihine göre mevzuyu takip edecek olursak görürüz ki, Ebubekir b. Kuhafe, esirlerin bağışlanmasını, Ömer b. Hattab ise ‘’Boyunlarının vurulmasını’’ söyler.’’

                      Aynı sayfalarda, Abdullah b. Revaha Hazretlerinin de, ‘’Esirlerin öldürülmesi’’ tavsiyelerinde bulunduklarının kayıtları vardır. Yazan. imam Dikmen


                      Yorum


                        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                        Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                        İmam Hüseyin (a.s.): 879

                        Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Sahabesi ve Üsame’nin Ordusu Konumu: 21

                        Şimdi burada ki, şüpheli beyanın durumunu size hatırlatmakta yarar var sanırım.

                        Sayın M. Asım Köksal, Ebubekir b. Kuhafe’nin ve Ömer b. Hattab’ın tavsiyeleri hususunda ‘’Müsned-i Hambel, Tarih-i Taberî, Müsned-i İbn-i Şeybe, tavsiyeleri Müslim kitaplarının kaynak olarak gösterilmesini belge ve kaynak olarak kabul ederek sayfa. 138’deki beyanını bitiriyoruz.

                        Sonrada aynı sayfada başka bir mevzuyu açıp (Hz. Peygamber ‘’s.a.v.’’ esirler hakkındaki kararı) başlıklı yazısını devam ettiriyor. Sayfa. 139’da ise Ebubekir b. Kuhafe’nin Peygamberimizce Cenab-ı İbrahim (a.s.)’a ve Cenab-ı İsa (a.s.)’a ve Cenab-ı Musa (a.s.)’a benzetildiğini bizzat hadis olarak Peygamberimizin ağzından veriyorda, buna delil hiçbir belge ve kaynak göstermiyor.

                        Sizce böyle bir şey mümkün mü?...

                        ‘’En basit bir şeye bile belge ve kaynak gösteren, sayın değerli tarihçi, böylesi önemli uluhiyyetli bir mevzuu’da kaynaksız ve belgesiz konuştuğuna göre, budan mutlaka bir iş vardır.’’

                        Allah’a hamd olsun ve Hz. Resulullah (s.a.v.) ve O’nun pâk ve masun Ehl-i Beyt’ine selat ve selam oslun ki, biz bir başka türlü ifade edelim.

                        ‘’Esirlerin bağışlanmasını isteyeni falancıya, öldürülmelerini isteyeni falancıya benzetildiğini öne süren değerli tarihçi’ye aynı mevzuu’da (öldürülmelerini) isteyen bir Abdulllah b. Revaha ve Sad b. Muaz için acaba neden hasıraltıcılık oynuyor?’’

                        Lütfen dikkat buyurun!...

                        Sayın M. Asım Köksal efendinin tarihinde cild. 2, sayfa.115’de, henüz Bedir Savaşı’nın devam ettiği bir sırada, bazılarının esir alınmalarını gören Sad b. Muaz hazretlerinin bundan hoşlanmadığı ve bu hoşnudsuzluğunu bizzat Hz. Peygamber (s.a.v.)’e açıkça ifade ettiğinin kaynak ve belgelerinin isbatı vardır.

                        ‘’Ki, bu durum, savaş devam ettiği bir sırada olmaktadır.’’

                        Artık savaş bitipte sıra esirler için hüküm verilmeye geldiğinde, aynı Sad b. Muaz hazretleri, esirlerin öldürülmelerini tavsiye ediyor.

                        Yani açıkçası, 115.ncü sayfadaki fikrini, 139.ncü sayfada da ifade ediyor.

                        Aynı fikri Abdullah b. Revaha hz.lerinin söylüyorda, Hz. Peygamber (s.a.v.) acaba neden sadece Ebubekir b. Kuhafe ve Ömer b. Hattab’ı ilgilendiren sözü söylüyor?...

                        Gerçek şudur ki, kitaptaki iddia sadece iki kişiyi uluhiyyetli göstermek için çırpınanların iddialardır.

                        Çünkü buna dair belgeli, kaynaklı hiçbir kitapta beyan yoktur.

                        Böyle olduğu içindir ki, sayın M. Asım Köksal efendi de, iddiasına hiçbir belge ve kaynak yazmamaktadır.
                        Ve yine yazmamaktadırlar ama, sayın tarihçi aynı kitabının 159.ncü sayfalarında başlayıp devam eden mevzuudaki beyanı daha da korkunç hale geliyor!...

                        Şimdi ise biz, bunların üzerinde kısada olsa bir muhasebesini yapmaya çalışıp gerçeklerin gün ışığına çıkmasına yardımcı olalım... Yazan. imam Dikmen


                        Yorum


                          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                          Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                          İmam Hüseyin (a.s.): 880

                          Sayın M. Asım Köksal ile Kısa Bir Tahlil Konumu: 1

                          Sayın M. Asım Köksal beyefedi!...

                          ‘’Siz tarihininizin 2.nci cildinde kelime oyunlarını yaparak bu cildin 160’nci sayfasında, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in (Eğer Bedir günü kurtulmalık akçelerinden dolayı Allah’ın azabı inseydi, o azapdan, Ömer’den başkası kurtulamazdı) buyurduğunu yazıyorsunuz ama buna dair herhangi bir belge ve kaynak gösteremiyorsunuz?...’’

                          ‘’Lütfen dikkat buyurun ve kendi tarih kitabınıza bir daha bakın!...’’

                          ‘’Hz. Resulullah (s.a.v.)’e şu sözleri aynen söylemişse, arada büyük bir çelişki var demektir.’’

                          Siz, bizzat kendi senediniz ve kendi elinizle yazdığınız bu tarihinizin 115.nci sayfasında, savaşın devam ettiği bir sırada bile Sad b. Muaz’ın Müşriklerden esir alınmasından hoşlanmadığını ve bunun Hz. Peygamber (s.a.v.)’e saharaten söylediğinizi yazıyorsunuz.

                          Yani açıkça savaş sırasında bu sahabe, sonradan nazil olunan bir a’yet ilkesinin hükmüne uygun düşen fikrini çok daha önceden de dile getiriyorsunuz.

                          Üstelikle, esirler için varılacak karar sırasında aynı fikrini beyan ediliyor. Halbuki gerçek yönü olan bahs ettiğiniz savaşta bu şahışların fırar ettiği bir meseleyi örtbaş ediyorsunuz.

                          Ama sizin iddianıza göre Hz. Peygamber (s.a.v.) bütün Bedir ashabını bir gazabın içinde tutup, bundan sadece firarda olan Ömer b. Hattab’ı istisna ediyor öylemi?...

                          Lütfen susmayınız sayın M. Asım Köksal efendi bey....

                          ‘’Üstelik, Hz. Peygamber (s.a.v.)’e atfen yazdığınız o yalan beyanın hemen devamında insanın kanını donduracak bir iddiayı ortaya atıp (çünkü o, esirleri öldür kurtulmalık akçesi alma) diyede şahsi fikrinizi hemen araya sıkıştırıyorsunuz.’’

                          Sizce hiç olur mu bu?...

                          ‘’Bizzat Sad b. Muaz hazretlerinin, Abdullah b. Revaha hazretlerinin beyanlarını kitabınızda yazan sizsiniz..’’
                          ‘’Bu iki sahabeninde (esirlerin öldürülmeleri) hakkında fikir beyan ettiğini bizzat yine siz kendi tarihinizde dile getiriyorsunuz.’’

                          Her ne hikmetse siz sonrada kendi tükürdüğünüzü yalayıcı bir dönüş yaparak sadece ‘’Ömer b. Hattab’ın böyle dediğini iddia ediyorsunuz.’’

                          Yalancılığın, kandırma yapmanın bunda daha açıkçası olamaz...

                          Sonra da o müsriklerden bazılarını esir alanlar arasında bizzat Yüce Allah’u Teala’nın yardımcı olarak gönderdiği (Melekler)’de vardır.

                          ‘’Siz gerçekten de hiç Melekler Allah’ın emrinden hariç bir iş yapabilirler mi?’’

                          Allah Resulü (s.a.v.)’nın verdiği bir kararı gölgelemek için Ömer b. Hattab’ın şahsı fikrine uygun bir a’yet ilkesini paravan yapanlar, bilsinler ki, bundan dolayı Hz. Peygamber (s.a.v.)’e de hakaretler yapmaktadırlar.

                          Ve yine kendi aklınızca saçmaliyarak bu mesele ve konulerın üstünü örtebileğinizi sanarak uydurmaya devam ediyorsunuz.

                          Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.)’e, daha savaşın devam ettiğini sıradan bile Müşriklerden esirler alınmasına rızası olmadığını bildiren, bizzat Sad b. Muaz’dır.

                          Ne yazıktır ki, bunu bizzat siz kendiniz yazıyorsunuz... Yazan. imam Dikmen

                          Yorum


                            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                            Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                            İmam Hüseyin (a.s.): 881

                            Sayın M. Asım Köksal ile Kısa Bir Tahlil Konumu: 2

                            ‘’Savaştan sonra da bu sahabenin aynı fikrini beyan ettiğini ve hatta Abdullah b. Revaha’nın aynı fikri tavsiye ettiğini yine bizzat siz yazıyorsunuz.’’

                            ‘’Ama sonradan, önceki yazdığınız hasıraltı edip, Allah’ın azabından sadece Ömer b. Hattab’ın kurtulacağını Hz. Peygamber (s.a.v.)’in ağzından öne sürüyorsunuz.’’

                            ‘’Gerçekten bu mümkün mü?’’

                            ‘’Sonra dikkat buyurun ki.’’

                            ‘’A’yet ilkesinde (azap) kelime vardır.’’

                            ‘’Azab kelimesi ile (Gazab) kelimesini iyi tahlil edin.’’

                            Azab ile Gazab, aynı anlam değildir.

                            ‘’Siz Hz. Peygamber (s.a.v.)’in (Ömer’den başkası kurtulmazdı) dediğini iddia ederek bundan sadece Ömer b. Hattab’a ululhiyyetlik payı çıkartıyorsunuz.’’

                            ‘’Sonrada bu iddianızı kuvvetlendirmek için (çünkü o esirleri öldür, kurtulmalık akçesi alma) diyordu diyerek sadece Ömer b. Hattab’ı ön plana alıyorsunuz.’’

                            Yine düzenin düzeninde kalem tutmak için gerçekleri tahrif eden her yazarda, aynen sizin gibi yaparak Ömer b. Hattab’ı tezkiye ettirmeye, Hz. Muhammed (s.a.v.)’ı bile Allah’ın azabı ile azablanacağı şaibesinin içine düşürmeye çırpınıyorsunuz.

                            Evet bile bile, ama derinliğine inmeden böye saptırıyorsunuz ‘’ki. Her iki halde de asla fark etmez.’’

                            Yine burada yeri gelmişken bir örnek daha vermek istiyoruz: ‘’Mısırlı Ulemalardan Seyyid Kutub’un yazdığı Fi Zilal-il Kur’an, da bu A’yet ilkesinin üzerinde tahlil yaparken insanın tüylerini ürpertecek bir iddiayı ortaya atıyorsun.’’

                            ‘’Belkide Seyyid Kutup öyle yazmıyorda, o Tefsir’i Türkçe’ye çevirenler böylesi bir şeytan’i ifadeler kullanıyorlar.’’

                            Yapılan beyan budur:

                            ‘’Hikmet yayınları arasında neşr edilen Fi Zilal-il Kur’an tefsirinin 7.nci cildini elinize alınız.’’

                            Bu cildin 86.nci sayfasını açınız!...

                            Burada aynen şöyle yazılımaktadır...

                            ‘’Yüce Allah kelamı ilahisinde şu ifadeyi kullanılyor...’’

                            ‘’Yeryüzünde savaşırken galibiyeti sağlamadıkça esir almak bir peygamber’e yakışmaz.’’

                            Bundan dolayıdır ki, Kur’an-ı Kerim, ilk savaşta aldık esirlerine karşı fidye mukabilinde serbest bırakan Müslümanlara tarizde bulunuyor. Yazan. imam Dikmen


                            Yorum


                              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                              Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                              İmam Hüseyin (a.s.): 882

                              Sayın M. Asım Köksal ile Kısa Bir Tahlil Konumu: 3

                              (Geçici dünya malını istiyorsunuz).

                              ‘’Yani, onları öldürmeye mukabil esir aldınız. Fakat sonradan fidye alarak onları serbest bırakınız.’’

                              Oysa Allah, ahireti kazanmanızı ister.

                              ‘’Halbuki Allah’ın istediğini Müslümanlarda istemeliydi...’’

                              Evet aynen öyle...

                              Tefsir’deki son iddia böyledir.

                              Yani ‘’Allah’ın istediğini Müslümanlarda istemeliydi’’ denilenerek öylesine bir mekruh ifade kullanıyorsunuz ki, bilmeyende zannedecek ki, Allah’u Teala, daha önceden Hz. Peygamber (s.a.v.)’e ve yanındakilere açıkça emirler gönderip esirlerin öldürülmelerini emr etti ama, gerek Hz. Peygamber (s.a.v.) ve gerekse sahabeler (Ömer’den başkası) hepside Allah’u Teala’nın emrini dinlemediler de (geçici dünya malını istediler) sanacaklar.

                              Böylesine kerih ifadelerin yer aldığı Tarihlerin ve Tefsirlerin içinde bocalayan müslümanlar, elbetteki şuursuz olacaklardır.

                              Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmaları olarak sadece burda (sırf örnek olmasını istediği için) Sayın M. Asım Köksal efendi beye bir merakımızı hatırlatmak olacaktır.

                              Sayın M. Asım Köksal beyefendiler...

                              ‘’Bilinen bir gerçektir ki, ama, yine de karşılıklı bir inceleme yapabilelim. Tabii ki sizin gerçekleri savunma cesaretiniz varsa elbet...’’

                              ‘’Osman b. Affan, Hz. Peygamber (s.a.v.)’ın övey damadı değilmi?’’

                              Hz. Muhammed (s.a.v.)’in övey kızlarını alarak damak olmuştur. Ama siz burda Hz. Peygamber (s.a.v.)’in iki kızını alarak damat olduğunu yazıyorsunuz. Yazan. imam Dikmen



                              Yorum


                                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                                Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                                İmam Hüseyin (a.s.): 883

                                Sayın M. Asım Köksal ile Kısa Bir Tahlil Konumu: 4

                                Çok doğru ve isabetli bir cevap verdiniz...

                                ‘’Sizlere teşekkür ederim efendim...’’

                                ‘’Ama, sırf merakımızı gidermek için sormamıza müsade edin litfen.’’

                                ‘’Acaba, Osman b. Affan, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hangi kızı ile ilk olarak izdivaç etti.’’

                                Burda vereceğiniz cevabınız yok ???...

                                Lütfen cevap veriniz bekliyoruz sayın M. Asım Köksal

                                Çünkü yine cevap veremiyorsunuz????.....

                                Ey Din ve Diyanet erbabları...

                                1400 senelik zaman birimi içinde yazılmış hadi hesabı sayılmayan kitaplar içinde sadece ve sadece ‘’düzenin, düzenini bozmamak ve Ehl-i Beyt-i hasaraltı eden düzenin aynen devamını’’ sağlamak için kalem tutan bütün Tarih, Siyer Hadis yazarlarını kendisine kaynak edinen sayın M. Asım Köksal efendinin en basit bir soru ve sual sorduk.

                                Belki de sizede basit gelir ama, mesela size, Din ve imanlarınızı ebedi a’leme vebal ederek bu suale cevap verin desem, hepinizde sayın M. Asım Köksal gibi sûkut edeceksiniz!...

                                Evet gerçek yönü açıklanmasını istemediğiniz gerçekleri...

                                Çünkü:

                                1400 senelik zaman birimi içindeki düzenin düzeninde gelen kitapları kendinize örnek ve kaynak edilen sayın M. Asım Köksal beyefendinin bile, yüzlerce kitap içinde yer düşünmesi gerektiren bir beyan yazmışsınız.

                                Yine onun tarihinin 2.nci cildinin 167.nci sayfasındaki beyan aynen şöyledir.

                                ‘’Hz. Peygamber (s.a.v.)’ın kızı Hz. Rukayye’yi ve Ümmü Gülsüm’üde Ütebe b. Ebî Leheb’e nikahlamıştı.’’

                                Aynı kitabın 168.nci sayfasındaki beyanda aynen şöyle yazılıdır.

                                ‘’Kureyş müşrikleri, Utbe’yi Said b. As’ın kızıyla evlendirince, o da Hazreti Rukiyye veya Hz. Ümmü Külsüm’u gerdeğe girmeden kendisnden ayırdı.’’

                                ‘’Allah’u Teala bu suretle, Utbe’nin elini bir lûtuf eseri olarak ondan çekti. Hz. Rukiyye veya Ümmü Külsüm, sonradan Osman’la evlendiler.’’

                                Mevzuyu buraya getirmemizin asıl sebebi, daha Hz. Peygamber (s.a.v.) hangi kızının ilk olarak Osman’a verildiğini bilemeyen bir düzenin, kalkıpta,

                                1- Sa’d b. Muaz,

                                2- Abdullah b. Revaha,

                                3- Ömer b. Hattab üçlüsünün Bedir savaşında esirlerinin öldürülmeleri üzerinde ısrarla durduklarını yazıp, sonrada bu üç kişinin ikisini hasıraltı ederek sadece Ömer b. Hattab’a uluhiyyetlik satırlarını karalamasının cidliğinin tartışlır olmasıdr.

                                Bir insan, aynı sayfa da aynı mevzuuda (diyelim ki) on kişininde aynı sofrada yemek yediğini yazsın!...

                                ‘’Sonrada kalkıp, aynı sayfada (o sofrada yemek yiyen sadece bir kişiydi) diye gerçek olmayan bir iddia etsin.’’

                                ‘’Elbette ki, öylesinin beyanında bir büyük yalan olduğu hemen anlaşılır.’’

                                Yalan ile imanın ise bir arada bulunması elbette ki, mümkün değildir.

                                Hz. Peygamber (s.a.v.) ‘’Sad b. Muaz, Ömer b. Hattab, Abdullah b. Revaha’’ üçlüsü de Bedir esirlerinin öldürülmelerini tavsiye ediyorlar.

                                ‘’Ama, Allah’ın azabı inseydi, bunlardan sadece Ömer b. Hattab kurtulmuş oluyor. Cünkü sadece o, Hz. Peygamber (s.a.v.)’e esirlerin öldürülmelerini tavsiye ediyormuş’da Bedir savaşında firar ettiğ halde...’’

                                Gerçekten sizce laf mı bu?... Yazan. imam Dikmen

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X