Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #31
    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.



    Her gün aşura! Her yer kerbela.

    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

    İmam Hüseyin (a.s.):
    22


    Özgürlük mmucadelesinin babası Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın Yezid’e biatı reddetmesinin nedenleri, O’nun şu kutsal ve veciz mübarek sözlerinde yer almaktadır:’’...Biz Peygamberlik Ehl- i Beyt’iyiz, Risalet, ve imamet madeni ve meleklerin çokça gelip gittiği, (bir aile)’yiz. Allah, (İslam devletini) bizimle başlattı ve bizimle bitirir. Yezid ise, şarap içen, suçsuz cana kıyan, alenen çirkin işler yapan fasık bir kişidir. Benim gibi birisi, yezid gibi birisine asla bîat etmez.’’

    O’nun içinde yukarda belirtmiş olduğumuz hadislerin gerçekliğinden herhangi şüphe duyulmamaktadır. Ama ne yazıktirdir ki, bize ulaşan sayısızca kandırıcı ve gerçeklerle herhangi bir gerçekliği olmayan hadisler gelmiştir. Şimdi ise gelen rivayetlerin yalanlarla ve akıl almaz oyunlarla oynanan oyunların ne gibi bir titizlikte islendiklerini vurgulacağaız. Bize göre bu rivayetler muteber ve güvenilir rivayetler değildir. Buna bir çok delil zikredebiliriz. Ancak söz uzamasın diye bazılarına, hem de kısaca değinmekle yetiniyoruz (Akıllıya işaret yeterlidir)

    1- Her şeyden önce bu rivayetlerin senetlerinde yapılan problem var oluşu; çünkü Ehl-i Sünnet rical kitaplarına müracaat edip bu senetlerdeki kişi veya kişilerin yani hadis rivayet eden ravileri araştıran herkes onların çoğunun şaibeli ve türlü türlü ithamlara maruz kalan kimseler olduklarını açıkça görür. Kaldı ki sahi hadis nakl eden ravilerden bazıları hicretten yıllar sonra Medine’ye gelmiştir. Bunlardan örnekler vermek istersek başlarında Ebu Musa Eş’ari gibi, bazısı hicret zamanında daha küçücük bir tıfıldı, İbn-i Zübeyr gibi; bazısı da hicretten yıllar sonra Müslüman olmuştur, Muaviye gibi. Böyle ki bir durumda bu gibi hadis nakleden ravilerin Hz. Resulullah(s.a.v.)’la ilgili hicret öncesi, hatta İslam öncesi olayları bizzat görüp nakletmeleri nasıl düşünülebilir?!... Yazan. imam Dikmen

    Yorum


      #32
      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

      allah razı olsun inşallah
      Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)

      Yorum


        #33
        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


        Her gün aşura! Her yer kerbela.

        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

        İmam Hüseyin (a.s.):
        23

        2- Bu sahi olmayan rivayetler arasında da bir sürü çelişki söz konusudur. Örneğin birisinde Allah Hz. Resulü(s.a.v.)’nın Medine’de Yahudilere uyarak aşura gününü oruç tutmaya başladığı söyleniyor; bir diğerinde, Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın da müşrikler (yani ikiyüzlüler) gibi ta cahiliyet zamanından beri Aşura gününde oruç tuttuğunu iddia edebiliyorlar. Yine başka bir yerde ve başka birisininde Aşura orucunu Ramazan orucu farz kılındıktan sonra terk ettiğini söylüyor; diğer birisinde ise şöyle deniyor: “Resulullah (s.a.a) Aşura gününü oruç tuttuğunda, O’na dendi ki “Bu Yahudilerin değer verdiği bir gündür.” Bunu duyan Allah Resulü de artık gelecek yıldan itibaren (Muharrem’in) dokuzuncu gününü oruç tutma sözü verdi; ama gelecek yıl gelip çatmadan Resulullah vefat etti.” (Sahih-i Müslim, C.3, S.151) Görüldüğü gibi bir rivayete göre Yahudilere uyarak oruç tutmaya başlıyor; diğerine göre ise tam tersine onlara muhalefet olsun diye, artık onuncu günü değil dokuzuncu günü oruç tutmaya karar veriyor, ama ecel mühlet vermiyor! Ama bunlardan hangisi doğru konuştuğuna dair bir belge bulunmamaktadır.

        Bu ve buna benzer rivayetleri araştırıp karşılaştıran her kes, bunlar gibi daha nice tenakuz ve çelişkileri tespit edebilir ki biz bu kadarıyla yetinmiyeceğiz. Tabi ki araştırmalarımız ve çalışmaların Kuran ve Ehl-i Beyt araştırma doğrultusunda devam edecek ve hatta hoşlanmıyacak şekilde gerçek hadislerin gündem konusu olabilecektir.

        3- Yukarıda naklettiğimiz birinci rivayete bakarsak, bu rivayete göre Resulullah kardeşi Hz. Musa (a.s.)’nın sünnetini bilmiyordu ve bunu Yahudilerden öğrenmiş ve onlara taklit etmişti!! Oysa Allah Hz. Resul-ü Ekrem (s.a.v.)Geçmiş peygamberlerin öğreti ve Sünnetlerini herkesten daha iyi biliyordu. Öyle olmasaydı son Peygamber olmasının, ne anlamı ve değeri, en üstün peygamber olmasının ne anlamı olurdu?! Bunu maalesef sadece burada söylemiyorlar ve “Hz. Resulullah (s.a.v.) kendisine emredilmeyen konularda Kitap Ehli olan Ehl-i Sünnet alimlerine uymayı sevdiriyorlardı” diyerek işi daha ileri boyutlara taşıyorlar. Halbuki aynı kaynaklar, Allah Resulü’nün özellikle Yahudiler ve onlara taklit etme hususunda son derece hassas olduğunu da nakletmektedirler. Örneğin ezandan önce (güya) Yahudilerin borusu gibi boru çalınmasını veya Hıristiyanların çanından çalınmasını önerenlere muhalefet ederek kabul etmediğini, Yahudi ve Hıristiyanlara muhalefet etmek için Müslümanlara saç sakallarını boyamalarını emrettiğini, haiz kadınla muamele konusunda Yahudilerin tam tersini uyguladığını ve Kısacası İslam’da onlara taklit etmekten Müslümanları sakındırdığını nakleden yine onlardır. (Buhari, 60. kitap, 50.bab, 77. kitap, 67. bab, Sahih-i Müslim, 3. kitap, 16. hadis, Tirmizi, 44. kitap, 24. hadis, Nesai, 3. kitap, 48.bab, 83. hadis.) Bu meseleler hakındaki görüş belgelerimizi daha sonraki araştırmalarımızda vereceğiz. Yazan. imam Dikmen

        Yorum


          #34
          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


          Değerli imanlı ve mü'min kardeşlerim asıl ben siz değerli Ehl-i Beyt dostlarını ve Şialarına teşekkür ederim. Allah'u Teâla cümlemizden razı olsun. Allah rızası için Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmalarını hem okuyun ve hem de okutun. Kuran ve Ehl-i Beyt sevgi ve saygı selamları ile. imam dikmen

          Yorum


            #35
            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


            Her gün aşura! Her yer kerbela.

            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

            İmam Hüseyin (a.s.):
            24


            Doğru olan da zaten budur. Zira kaynakların nakline göre Allah Hz. Resul-ü Yahudilere karşı bu sert tavrını öyle bir boyuta vardırmıştı ki Onlar “Bu adam bize ait muhalefet etmediği hiçbir şey bırakmadı kalsın!” (Es-Siret-ül Halebiyye, C.2, S.115)

            İbn-ül Hac da kitabında şöyle yazıyor: “Allah Resulü (s.a.a) hiçbir konuda Kitap Ehli’yle mutabık kalmayı sevmezdi; öyle ki Yahudiler dediler ki “Muhammed bizim muhalefet etmediği hiçbir şeyimizi bırakmadı.” (El-Medhal (İbn-ül Hac), C.2, S.48.)

            Ehl sünnet kaynaklarında şu hadis de nakledilmiştir: “Kim bir kavime kendini benzetirse, onlardan sayılır.” (Nihayet-u İbn-il Esir, C.3, S.240.) Ne yazıktırki bugün emperyalist faşist düşüncesin etkisinde kalmış sözün onlara müslüman ülkeleri bunların uşaklıklarından kendilerini kurtaramamışlardır. Bugün başka olmak üzere Filistin halkı ve Irak halkları ve buna benzer dahada sayısız islam ülkeleri bunların tavsif edilmis ilkeleri doğrultusundan dışarı çıkmadan yönetilmektedir. Sayısız müslüman ülkelerinin idaresizliği yüzünden masum insanlar kaltedilmektedir. Biz müslüman olan insanlarda bu katliamları sadece ve sadece seyr etmekteyiz.

            4- Bilindiği gibi her ayın onuncu gününe aşura denmesinin (10) sayı rakamına tenefus edilmektedir. Ama ne yazıktır ki bunun üzerinde de oyunların oynamasına neden olmuş Ehl-i Beyt hakındaki gerçek olmayan fetvalar çıkarılmıştır. Aşura kelimesinin Muharrem’in onuncu gününe denilmesi, Hz. Hüseyin, Ehlibeyt’i ve ashabı Kerbela’da şehit düşüp, Ehlibeyt İmamları ve taraftarları tarafından yas ve anma merasimleri düzenlenmeğe başlandıktan sonra meşhur olmuş ve ondan önce tanınan ve yaygın olan bir isim değildi. Lügat alimleri de bunu açıkça zikretmişlerdir. Örneğin meşhur lügatçi İbn-i Esir şöyle yazıyor: “Aşura İslami bir isimdir.”(Yani İslam’dan sonra kullanılmıştır.) (Nihayet-u İbn-il Esir, C.3, S.240.)

            Bir başka lügatçi olan İbn-i Düreyd ise şöyle kaydetmektedir: “Aşura İslami bir isimdir ve cahiliyet zamanında tanınmıyordu.” (El-Cemheret-u Fi Lugat-il Arap, C.4, S.212.) Bu konular hakkındaki görüşlerimize islam devleti sentezisi içinde oynana oyunların İslam tarihin gizliliğinde Yahya Nahvi konusundaki gerçekleri vermek istiyoruz. Yazan. imam Dikmen

            Yorum


              #36
              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


              Her gün aşura! Her yer kerbela.


              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

              İmam Hüseyin (a.s.):
              25


              Tarihi Gizliliğinde Yahya Nahvi:

              Yahyâ Nahvi konusunda tarihte bir tür gizlilik söz konusudur. Her nedense bunu halktan saklamakla irtelenirler. Açık olan şey, İslam öncesi devirlerde Yahyâ Nahvî adında filozof ve piskopos bir kişinin bulunduğunu ve Hıristiyanlık temel inançlarını müdafaada Ebr Kales ve Aristı’yu red üzerine kitap yazdığı ve Ebu Ali Sina (İbn-i Sina)’nın Ebu Reyhân Bîrunî’ye yazdığı meşhur mektubunda ondan kötü bir surette bahsedildiğini söylemektedirler. O’nun, inanç yüzünden değil, bilakis avâm için Hıristiyan halkı kandırmak için o kitapları yazdığını ileri sürmektedir. Diğer yandan İbn-i Nedim,’’el-Fihrist’te İskenderiyye Kütüphanesi hakkında bir şey zikretmeden, biri açıklama yapmadan Amr ib-nü’l-As ile görüşen Yahyâ Nahvî’den bahsetmektedir. Ebû Süleyman Mantıkî’nin’’ Savânu’l-Hikmet’’ adlı mutebir kitabında onun Osman ve Muaviye zamanında görüldüğü yazılıyor. Bu nedenle ya İbn-i Ebû Süleyman Mantıkî’nin nakli asılsızdır ya da Amr b. el-As ve Muaviye zamanında yaşayan kişinin yani Aristo gibilerinin kitaplarına yazılan bir çok şehrlerde yazılan ve İskenderiyye Piskoposu olan kişiden başka ikinci bir kişinin adı da Yahyâ Nahvî’dır diye biliyorlar.

              İskenderiyye Kütüphanesi hikayesini ve diğer İslam kaynak ve belgelerinin ilk etapta Ehl-i Beyt hakında olsun isterse aşura konuları hakında olsun çeşitli yazarların paralar karşılığında veya da ölüm tehtitleri ile korkutulup yalancı hadislerin yazılmalarına neden olmuşlardır. Ve hatta bununlada yetipmeyiz çok sayıdaki kütüphaneleri ateşe verip yakmışlardır. Ve böylelikle İskenderiyye Kütüphanesi hikayesini ortaya çıkaranların İbn-i Neden ve Ebû Süleyman Mantıkî’nin sözlerindeki Yahyâ Nahvî açıklamasından yararlanıp bu isimle iki kişinin olabileceğine Farz-ı muhal Amr b. As, Osman ve Muaviye döneminde bu isimde bir şahsın olabileceğine, bizzat bu tanınmış filozof İskenderiyye Piskoposu’nun olamayacağına dikkat etmeden hikayeyi süslemiş olmaları uzak bir ihtimal değildir.

              Herhâlükârda ortada ister hadis kaynak kitaplarında olsun isterse Yahudi aşura konularında olsun şu bir gerçektir ki İskenderiyye’li Filozof hekim, doktor, Aristo’nun şârihi ve İskenderiyye’nin tanınmış Piskoposu Yahyâ Nahvî, Amr b. As ve Muaviye devrsinin yaşamıştır. Yazan. imam Dikmen

              Yorum


                #37
                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                Her gün aşura! Her yer kerbela.

                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                İmam Hüseyin (a.s.):
                26

                5- Aslına bakılırsa Yahudi kaynaklardan haberdar olan her araştırma ve yazar insan Yahudi şeraitinde Aşura orucu diye bir şeyin gerçekten olmadığını ve Yahudilerin ne eskiden ve ne de şimdi bu günü oruç tutmadığını görür. Yani bu konuda hiçbir belge elde bulunmamaktadır. Zaten yukarda da belirtilmiş olduğumuz belgelerinden de bu konunun bir oyun olduğu gerçeğini kanıtlamıştır.

                Bu konuda üzerinde durulması gereken bir diğer husus, Aşura gününde vuku bulduğu söylenen önemli tarihi olaylardır. Bazı Sünni kaynaklar bu konuda o kadar ileri gitmişlerdir ki tarihte vuku bulan en önemli ve meşhur olayların hemen hepsinin Aşura gününde vuku bulduğunu söylemektedirler. Hatta Resulullah’ın hicret ve doğum günlerinin dahi bu günde vuku bulduğunu kaydeden kaynaklar var!! (Tarih-ül Hamis, C.1, S.360-361, Es-Siret-ül Halebiyye, C.2, S.133-134) Oysa bunların Rebiülevvel ayında vuku bulduğunu, tarihten az buçuk haberi olan her münsif insan teslim etmektedir. Ve yine bu konu üzerinde araştırma yapmamızın temel amacı Kuran ve Ehl-i Beyt aşura özel makalesındeki hicri takviminde konu edilmektedir.

                Halbu ki bu olayda da yine Aşura cinayetini ört bas etmek isteyen Emevilerin parmağı vardır. Bunu, yukarıda Meysem-i Tammar’dan naklettiğimiz hadis açıkça teyid etmektedir. Yine Aşura kavramının İslami bir terim olduğunu ve İslam öncesi bu kelimenin tanınmadığını meşhur lügat alimlerinden size nakletmiştik. Ayrıca bu rivayetlerin çoğunun uydurma olduğunu bizzat Ehl-i Sünnet’in bir kısım rical alimleri de kabul etmektedir. Bu konuda örneğin şu kaynaklara müracaat edebilirsiniz. (El-Lial-il Masnua Fil-Ehadis-il Mevdua, C.1, S.108 ila 116, Tezkiret-ül Mevduat, S.118, Es-Siret-ül Halebiyye, C.2, S.134.)

                Şu anki araştırmalarımızın Ümeyyeoğulları’nın Aşura günüyle ilgili tutumları ve uygulamalarıyla ilgili fazla uzatmamak şartıyla kısada olsa iki tarihi belgeyi de aktararak noktalamak istiyoruz. Yazan. imam Dikmen

                Yorum


                  #38
                  Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                  Her gün aşura! Her yer kerbela.

                  Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                  Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                  İmam Hüseyin (a.s.):
                  27

                  Meşhur filozof ve tarihçi Ebu Reyhan Beyruni “El-Asar-ül Bakiye” isimli kitabında şöyle yazıyor: “Ümeyyeoğulları (Hz. Hüseyn (a.s.)’i öldürdükten yani katledildikten sonra) Aşura günlerinde yeni elbiseler giyiyor, süsleniyor, sürmeleniyor ve bayram yapıyorlardı. Bu günde ziyafetler verip güzel yemekler ve tatlılar yapıp dağıtıyorlardı. Bu onların Emevi saltanatların başarıları olduğu için kendi devrim saltanatları boyunca devam edip bir gelenek haline dönüştü ve böylece onlardan sonra da Ehl-i Sünnet içerisinde devam etti… Ama Hz. Muhammed (s.a.v.) ve İmam Ali (a.s.)’ın evlatları olan Aleviler ve Şialer bu günde Hz. Hüseyn (a.s.)’in şehâdeti münasebetiyle ağıtlar yakıp ağlıyorlar…” (El-Kuna Vel-Elkab, C.1, S.431 (Asar-ül Bakiye’den naklen).

                  Meşhur Sünni tarihçi Makrizi “El-Hutat” isimli eserinde şöyle yazıyor: “Mısırdaki İmam Ali (a.s.) taraftarları (Fatımiler), Aşura günlerini yas ve hüzün günü olarak bilip o günde pazarları tatil ediyorlardı. Onların devleti yıkılıp yerine Selattin Eyyübi sultanları iş başına geldiklerinde, onların tam aksine Aşura günlerini sevinç ve neşe gününe dönüştürerek, bu günde aile ve dostlarına ziyafetler vermeğe, hamama gitmeğe ve süslenmeğe başladılar. Bu vesileyle esasında Şamlıların Haccac-ı Zalim zamanından itibaren başlayan adetlerini, Şia’ya ve alevilere inat devam ettirmeği amaçladılar… Bu neticeylede Ehl-i Sünnet kendilerini Hz. Muhammed (s.a.v.)’in evlatları katl-i cavip ile müslümanlık görevlerini yerine getirmiş oldular. Bu aynı zaman biriminde daha da devam edilmektedir.

                  Sonra şöyle devam ediyor Makrizi: “Biz kendimiz bizzat Selattin Eyyubilerin, Aşura günlerinde yaptıkları sevinç gösterilerinin kalıntılarını gözlerimizle gördük.” (El-Hutat (Makrizi), C.1, S.490.) Yazan. imam Dikmen

                  Yorum


                    #39
                    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                    Her gün aşura! Her yer kerbela.

                    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                    İmam Hüseyin (a.s.):
                    28

                    Yani hem akıl ve hem de mantık tarihi rivayetler şunu kanıtlıyor ki:Aşure çorbası yada tatlısı denilen olay İmam Hüseyin (a.s.)’in kerbela katliamlarını ve cinayetlerini örtbas etmek isteyen Emevilerin oyunlarına müslüman halkları inandırarak bir Emevi senpoziyon şekliliyle ve de o günü kurtuluş günü ! ilan etmek isteyen ümeyye oğullarının uydurmasından başka bir şey değildir.

                    Şimdi biz sadece Alevilere ve Şialara özelliklede ve hatta Alevi Şia aydınlarına düşen görevde halkımıza hatta sadece bu iki kitle halklarına değilde tüm Ehl-i Sünnet müslüman camiasına bu konu ve meseleler hakında bilgisiz kalmış müslümanlara bu gerçeği aktarmak ve hakkın açıkça ortaya çıkmasını sağlamak olmalıdır.

                    Kuran’da buyurulduğu gibi kafirler isteselerde asla Allah’ın nûr’nu ağızlarıyla söndüremezler. Unutmayalım ki hakk’ın açığa çıkması konusunda sessiz kalırsak bu masallar kuşaktan kuşağa geçecek ve Allah korusun mahşerde bizde bu yalanın sorumlularından birisi olarak hesap vermek zorunda kalacağız.

                    Tüm araştırmalarımızda olsun veya seminer konuşmalarımızda olsun bundan sonraki ilk muharrem ayında ve özelliklede 10.günde yani Aşura gününde halkımızı her türlü yolla bu konuda uyarmak ve Aşura gününde o musibet gününü matem yapılan yerlerde anmak bizim öncelikli görevimiz olmalıdır. Yazan. imam Dikmen

                    Yorum


                      #40
                      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                      Her gün aşura! Her yer kerbela.


                      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                      İmam Hüseyin (a.s.)
                      : 29


                      Her Gün Aşura, Her Yer Kerbela!....

                      Hz. İmam Hüseyin (a.s.) ve 72 kişilik küçük ordusuyla tarihin en büyük zalim ordularına karşı fedakarlık ve cesaret destanını gerçekleştirmeye hazırlanırken 120 bin kişilik zulüm ve katil ordusu zalimlerin rızasını kazanabilmek için tarihin en çirkin cinayet tablolarından birini oluşturmanın çabası içindeydiler. Ve hatta bu katliamlarını başarmış olduklarını göstermişlerdir.

                      Bir taraftan tarihin sayfalarında yiğitlik, fedakarlık, iman, cihat ve hak uğruna her şeyinden geçmenin sadıkane örneğini oluşturmak için cennet gençlerinin efendisi Hz. Resululah (s.a.v.)’in varisi Hz. İmam Hüseyn (a.s.)'in komutanlığında toplanan az bir grub ve diğer tarafta ise dünya ve makam sevgisi zalimlerden korkmak, çeşitli batıl taassuplar, kinler, cehaletler vb. batıl saiklerle hareket eden ve zülüm ve fesat güçlerinin hedeflerini amelen simgeleyen bir islam ordularını kendilerinin pis amelleri doğrultusunda Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’a karşı karşıya gelmeleri kendilerinin kazanmakdıkları gerçeğini ortaya koymuştur. Takvalarının şekillerinin cehennem ateşiyle sabit olmuşlardır. Adeta bugünün aşurası olsun ister İslam ümmetinin ve tarihin gelecekteki akışının taktiri gözler önünde sergileyeceklerdir.

                      Öz Muhammedî orduları ve İslam'ı yaşamak isteyenlere, İslam adı altında zulüm ve işkenceye dayanan nizamların sunduğu saptırılmış islam'ı yaşamak istiyenlerin safları birbirinden ayrılacaktı. Ve bu iki çizgi ve yolun hak ve batıl birbirinden farklı olduğunu anlamakta güçlük çekenler alternatifi olmayan iki, zit devletleşme birini seçmek zorunda kalacaklardı. Bunun gerçekleşmesi için İslam ülkelerini uyandıracak bir şokmu? lazımdı. Bir ilahi kan ve sağlamlığında şüphe edilmeyen bir hareket lazımdı...Kuran ve Ehl-I Beyt araştırmaları bu meselenin üzerinde duracaktır.

                      İşte İmam Hüseyin (a.s.)’ın kıyamı sönmemeye yüz tutmuş İslam bayrağını yeniden nurlandırarak ve İslam ağacının kurumasını önleyecek böyle bir hareket idi. Hz. İmam Hüseyin (a.s.) şöyle buyuruyorlardı:"Eğer Hz. Muhammed (s.a.s)'ın devleti, ve ideolojisi benim kanımın yere dökülmeden hayatını sürdüremeyecekse, ben şehâdete hazırım."Ya İmam Hüseyin…! Hicri 61. yılın Muharrem ayının onuncu günü yani Aşura günü sabah namazından sonra Hz. İmam Hüseyin (a.s.) ordusunun komutanlarının her birinin vazifeleri ve görevleri belirlendikten sonra her kes yerini almış oldu… Yazan. imam Dikmen

                      Yorum


                        #41
                        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                        Her gün aşura! Her yer kerbela.

                        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                        İmam Hüseyin (a.s.)
                        : 30


                        Yukardaki sözlerden anlaşıldığı gibi İmam Hüseyin (a.s.)’ın Yezid’e biat etmekle suçsuz yere insanların kanını akıtmayı İslam hukuksal anayasasını kendi kişi özel temelleri doğrultusunda islam’ın kanunlaştırılmış yapılması gereken yasak (yani haram) olan kötü işlerle vakit geçirip şarap içmeyi ve her türlü kötü olan alakları kendisi ve onun enmiyetinde çalışanlarıda aynı düşünce ve tarzlarda kullanmalarını emir vermeyi zülumun had safhalarındaki diktörlüğe, ırkçılık yağmacılı, zorbalık ahlaksız ve hayasızlığı, İslam devleti adına işlemeyi ön görüyordu...

                        Böylelikle Hz. İmam Hüseyin (a.s.) bu gayrileştiril meşru temeller üzerine oturtmuş bir yönetimi, İslam devleti adına oylamazdı. İslam Hukuksal anayasa temellerinden çıkmak anlamına gelecek ve Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın kendi ceddlerine karşıda imamet kamamında olmayı hak etmeyecekti. O’nun bu yegane temeli biat konumundaki kararlığı dünya var oldukça baş kaldırmanında örneği olmuş olacaktı. Yapılan bu tüm çaba ve çalışmalara nazaran İmam Hüseyin (a.s.)’ın içinden çıkılması zor durumda olduğundan İslam peygamberi olan ceddlerinin türbeleri ziyareti sıransında bu değerli duaları ile şikayerte bulunacaklardı:

                        ’Babam, anam sana feda ey Allah’ın Resül-u yanından istemeyerek çıktım. Birbirimizden ayırdılar, Muaviye’nin şarap içen her türlü cinayet ve fücuru işleyen oğlu Yezid’e biât etmeğe zorlandım. Biât etsem kafir olurdum; reddedersem de öldürülüdüm. İşte ben şimdi istemeyerek yanından ayırlıyorum. Benden sonra selam olsun ey Resülüllah!’… Yazan. imam Dikmen

                        Yorum


                          #42
                          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                          Her gün aşura! Her yer kerbela.

                          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                          İmam Hüseyin (a.s.):
                          31


                          Her ne pahasına olursa olsun, İslam devletinin anayasal hak ve hukuk kanunlarından saptırılmasına izin vermeyeceğini bildiren İmam Hüseyin (a.s.), Medine’den ayrılırken kardeşi Hz. Muhammed hanefiye’yede şöyle buyurdular:

                          ’Benim için dünyada tek bir sığınak ve barınacak tek bir yer kalmasa dahi, Muaviye oğlu Yezid’e asla biât etmeyeceğim.’

                          Bu onur ve şeref kırıcı biât’ı, Allah’ın da kabul etmeyeceğinibelirten Hz. İmam Hüseyin (a.s.) şöyle haykırıyorlardı: ’Şu soysuz, (babası meçhul, Ziyad oğlu Ubeydullah) beni iki şeyden birini seçmekle başbaşa bırakıyor; ya kılıçla doğranmak, ya da zillet’e boyun eğmek; Zillet bizden çok uzaktır. Bizi bundan Allah, O’nun Resül-ü Ekrem (s.a.v.), müminler ve pâk ana kucakları da men eder, razı olmazlar…’

                          İmam Hüseyin (a.s.), Yezid’e asla ve asla biât etmeyeceğini ve O’nun idare şekli olan yönetime onaylayamacağının kararlığını, şu değerli cümlelerle açıklamak istiyordu: ’Allah’a yemin ederim, onların zilletle bîât eli uzakmam ve köleler gibi (onların efendiliklerine!) ikrar vermem’

                          Evet araştırmalarımızı Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın kanlı kerbela katliamı ile ilgili olan İslam tarih kitaplarındaki sahih hadis kitap kaynak ve belgeleri ile devam etmeye çalışacağız.
                          Burda İmam Hüseyin (a.s.) ile Yezid araşında savaşın basit bir kavgadan ibaret olmadığınında bilincinde olmamız lazım gelecektir.

                          Hz. İmam Hüseyin (a.s.) İslam adına yönetimi meşru bîât edilmeye layık, bir imam’da şu vasıfların bulunması gerektiğini vurgulamaktadırlar:’İmam ancak Allah’ın hukuksal anayasası olan kanuni bir ayetler ilkelerinde doğru ve durust bir adaletin Allah’ın kitabıyla amel eden, adalet ve insafa dayanan ve hak şekliyle uyan bir kişi olmalıdır….’

                          İmam Hüseyin (a.s.)’e göre, bu vasıflarla uzaktan yakından her hangi bir bağlantısı bulunmayan Emevi saltanatçıların devamı Yezid’e bîât etmek alçalmaktan başka bir şey olmadığı gibi de ceddleri olan Hz. Muhammed (s.a.v.)’e hihanet etmiş gibi olacaktı. Asla ve asla böyle bir duruma düşmektense, ölmek daha değerli ve şerefli idi.

                          ’Ben ölümü saadet, zalimlerin gölgesinde yaşamayı ise ar’dan başka bir şey olarak görmüyorum.’ Diyen İmam Hüseyin (a.s.), adalet, insaf, merhamet, özgürlük, barış, doğruluk, hakka riayet, iyilikleri emredip, kötülükleri nehy etmek, haya, namus, onur, hasiyet ve karanlığa karşı aydın ve demokrat insanların hak ve özgürlükların ön saflara getirebileck bir şekliyle yönetmenliğin ön saflarda ırkçı zihniyetçılık ayaklar altına alabilecek bir düşünceyle idare şekline inanırlardı. Yazan. imam Dikmen

                          Yorum


                            #43
                            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                            Her gün aşura! Her yer kerbela.

                            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                            İmam Hüseyin (a.s.):
                            32


                            Öte yandan zalimin yanında olan Ömer b. Sa’d da ordularının saflarını düzeltmekle meşguldu. İmam’ınHüseyin (a.s)’ın gözü kalabalık düşman ordusuna takılıp karşısındaki sel gibi insanları görünce ellerini göğe kaldırarak şu duayı okudu: “Allah’ım! Her gam ve kederde sığınağım, her sıkıntı ve zorlukta ümidim ve her musibette güvendiğim Sensin. Kalpleri zayıflatan, kurtuluş yollarını kapatan, dostları kaçıran düşmanları sevindiren nice gam ve musibetleri Sana şikayet ettim, başkalarından ümidimi kesip Sana yöneldim. Ve Sen o gam ve üzüntüyü giderdin, onları sen izale ettin, her nimetin sahibi ve her dileğin nihayeti de Sensin.”

                            Aşura günü İmam'ın ashabının düşman ordusuna yaptıkları hitabelerin yanı sıra bizzat kendiside hedefini açıklamak, ilahi mesajı ulaştırmak ve hücceti tamamlamak amacıyla defalarca düşman ordusunun karşısında durup tarihi hutbeler irad etmiştir. Ordusunun saflarını düzene soktuktan sonra İmam Hüseyin (a.s)’ın atına binerek Ömer Sa’d’ın ordusunun karşısında durup ilk konuşmasını şöyle yaptı: “Ey İnsanlar! Beni dinleyin; üzerime düşen sizlere öğüt ve nasihatimi dinlemedikçe ve bu bölgeye gelmemin sebebini öğrenmedikçe savaş hususunda acele etmeyin. Eğer delilimi kabul edip, sözümü tasdik eder de bana hak verirseniz saadet yolunu bulmuş olursunuz ve savaş için de hiç bir sebep kalmaz. Eğer delilimi kabul etmezseniz; yaptığınız işin daha sonra gam ve üzüntünüze sebep olmaması için dostlarınızı bir araya toplayıp düşünüp taşının ve sonra hakkımda aldığınız kararı uygulayın. Bana göz açtırmayın. Şüphesiz benim yardımcım Kur’an’ı indiren Allah’tır, salih kulların yardımcısı O’dur.

                            Dünya tama’ı korku, makam ve mevki sevdalısı, aldanma, yanılmış vs gibi, mülahaza vezaaflar yüzünden bütün tüm müslümanlar bîât etseler bile, Hz. Muhammed (s.a.v.)’ın kendi kucaklarında vahiyle gıdalanmıştır. O’nun pâk ve masum zurriyeti, İmam Hüseyin (a.s.), onaylamadığı müddetçe, diğer bîât’ların, İslam felsefi ve hukuksal anlamıyla İslam adına zulüm ve diktartörlük, meşru kılmaya yetmeyeceğini Yezid (lanetullahı aleyhi), pek iyi biliyordu. Bu arzusuna kavuşmadığı mudetçe, Allah’ın hüccetini ve O’nun Resül-u’nun pâk neslini ve ashabını yok etmekte kararlıydı.

                            Ey Allah’ın kulları! Allah’tan korkun, dünyaya karşı ihtiyatlı davranın; eğer bütün dünya bir kişiye kalacak veya bir kişi orada sürekli kalacak olsaydı, peygamberler bâki kalmaya daha layıktı, rızaları celbedilmeye daha evla ve böyle bir hükme daha uygun olurlardı. Ancak Allah Teala dünyayı fani olmak için yaratmıştır; yenileri eskilir, nimetleri zail olur, sevinci ise kararır (gam ve üzüntüye dönüşür). Dünya engebeli bir menzil ve geçici bir evdir. Öyleyse ahiretiniz için azık toplayın; en güzel azık ise sakınmaktır; Allah’tan sakının ki kurtuluşa eresiniz.Yazan. imam Dikmen

                            Yorum


                              #44
                              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                              Her gün aşura! Her yer kerbela.

                              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                              İmam Hüseyin (a.s.):
                              33


                              Ey insanlar! Allah Teala dünyayı, ehlini halden hale sokan fena ve zeval yurdu kıldı. Aldanan kimse, dünyaya aldanan ve bedbaht kişi de, ona bağlı olan kimsedir. O halde sakın bu dünya sizi aldatmasın. Dünya kendisine itimad edenin ümidini kestiği gibi tamah edenlerin de umudunu boşa çıkarır. Sizin bir iş için toplandığınızı görüyorum; bu işle Allah’ı gazaplandırdınız. Derken Allah da rahmetini sizden çevirdi ve size azabını gerekli kıldı. Rabbimiz ne güzel bir râb’dır, siz ise ne kötü kullarsınız. Allah'ın emrine uymaya ikrar ettiniz ve elçisi olan Hz. Muhammed (s.a.v.)’e de iman ettiniz. Ama daha sonra torunlarını ve Ehl-i Beyt’ini öldürmek için saldırıya geçtiniz. Şeytan sizin çevrenizi kuşatmıştır; böylelikle de size yüce Allah’ı hatırlamayı unutturmuştur. Allah sizi ve dileğinizi helak etsin.

                              Biz, Allah’tanız ve şüphesiz O’na dönücüleriz.” İmam Hüseyin (a.s) daha sonra şöyle buyurdu: “Bunlara inandıktan sonra kafir olanlardır. Bu zalim kavim Allah’ın rahmetinden uzak olsun”
                              İmam Hüseyin (a.s) hutbenin üçüncü bölümünde kendini tanıtarak onlara şu şekilde nasihat ve öğüt verdi:

                              “Ey insanlar! Soyumu söyleyin, ben kimim? Sonra kendinize gelin, nefsinizi kınayın. Bakın, beni öldürmeniz, hürmetimi gözetmemeniz size caiz midir? Ben, Peygamberinizin kızının oğlu değil miyim? Ben, Peygamberinizin vasisi ve amcası oğlunun oğlu değil miyim? Ben, herkesten önce Allah’a iman eden ve Peygamber’in risaletini tasdik eden kimsenin oğlu değil miyim? Seyyid-uş Şüheda olan Hamza, babamın amcası değil midir? Cafer-i Tayyar amcam değil midir? Peygamber’in benim ve kardeşim hakkındaki: “Bu ikisi cennet gençlerinin efendileridir” sözünü duymamış mısınız?

                              Eğer sözümü tasdik ederseniz, bu söylediğim sözler bir gerçektir. Allah’a andolsun ki, Allah Teala’nın yalancıya gazab ettiğini ve uydurduğu sözün zararını kendisine çevirdiğini bildiğim günden beri yalan söylemiş değilim. Eğer beni yalanlarsanız şimdi müslümanların arasında Peygamber’in ashabından olan kimseler mevcuttur; bunu onlardan soracak olursanız size söylerler. Cabir b. Abdullah-i Ensari, Ebu Said-i Hudri, Sehl b. Sa’d-is Saidi, Zeyd b. Erkam ve Enes b. Malik’ten sorun, öğrenin; şüphesiz onların hepsi, Resulullah’ın benim ve kardeşimin (Hasan’ın) hakkında buyurduğu sözü duymuşlardır.

                              Bu sözler, sizi kanımı dökmekten alıkoymuyor mu?” İmam Hüseyin (a.s) sözlerine şöyle devam etti: “Ben ve kardeşim hakkında Peygamber'in buyurduğu bu sözde şüpheniz varsa benim Peygamberinizin kızının oğlu olduğumda da mı şüphe ediyorsunuz? Allah’a andolsun ki, doğu ve batı arasında (bütün dünyada), sizin ve dışınızdakiler arasında da Resulullah’ın benden başka torunu yoktur.

                              Yazıklar olsun size! Acaba öldürdüğüm bir kimse veya zayi ettiğim bir mal ya da (size vurduğum) bir yara karşılığında mı beni cezalandırmak istiyorsunuz? İmam Hüseyin(a.s) ve yarenlerini öldürmekten başka maksatları olmayan bu gafil güruh, Hz. Muhammed (sa.v)’in soyunu silmek istemiş fakat her şeyin sahibi olan Allah Teala buna izin vermemiştir. Kanlı Kerbela’da 72 candan yakın yiğitçe savaşarak şehid olan İmam Hüseyin’in(a.s) adı dünya durdukça yaşayacaktır…Yazan. imam Dikmen

                              Yorum


                                #45
                                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                                Her gün aşura! Her yer kerbela.

                                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                                İmam Hüseyin (a.s.):
                                34

                                Burda Ehl-i Sünnet araştırmacı arkadaşlara ve Ehl-i Sünnet alimlerine sormak istediği bir sorum var?: ‘Ey araştırmacı ve Ehl-i Sünnet aleri sizler kendi kitaplarınızda olsun ister kendi toplumlarınınızın arasındaki konuşmalarınızda olsun hep Hz. Muhammed (s.a.v)’den şefaât beklediğinizi söyle O’na bağlı olduğunuzu kanıtlarcasına övünürsünüz. Halbuki sizin övmek istediğiniz insanlar hem Hz. Muhammed (s.a.v.)’e ihanet etmişler ve hemde O’nun pak ve masun soyunu katl etmişlerdir. Sizler gerçektende vicdanen rahatmısınız? Yarın yani maşerde O’nun huzurunda rahat bir yüzle O’ndan şefaât dileye bilecekmisiniz.? Lütfen gerçektende bir cevap veriniz?...


                                Bugün Aşura’da... Yaş’a boğulan gözler !...

                                Cibril var haber ver sultan-ı enbiya’ya ,

                                Düştü Hüseyin atından sahra-yi Kerbela'ya

                                Aşıkların şehadetnamesi imzaya sunulur bu gece,
                                Yarın aşıkların kanıyla bu çöl kan deryasına dönecek!

                                Mustafa’nın torunları yan yana otursa da bu gece ,
                                Yarın bu topluluk Zehra’nın kalbi gibi perişan olacak!

                                Sarellah’ın çadırı dim dik dursa da bu gece ,
                                Yarın düşmanın eliyle eyvah yerinden sökülecek!

                                Kur’an sadaları asumanı çınlatsa da bu gece,
                                Yarın bu çöl el aman! el aman nidalarıyla dolacak!

                                Susamış Asgar anne koynunda yatar bu gece,
                                Yarın, Ya Rabb! Yatağı sahra kucağında olacak!

                                Çocuklar naz uykusunda geçirse de bu geceyi,
                                Yarın kaybolanlar eyvah dikenler altında aranacak!

                                Rukiyye’nin altın küpesi kulağında sallanır bu gece,
                                Yarın, eyvah, eyvah! kulağından sökülüp alınacak!

                                Abbas olsa susamış topluluğa bekçi bu gece,
                                Yarın Alkame ırmağı kenarında, kolsuz saki olacak!

                                Kasım Âl-i Mustafa gülistanın ziynetidir bu gece,
                                Yarın atından düşecek bu selvi, eyvah ra’na olacak!

                                Ali’nin yeri sıcak anne koynudur bu gece ,
                                Yarın, pak bedeni gül misali payimal olacak!

                                Sarellah’ı sarmış olsa da ashab ve yaran bu gece,
                                Yarın, Fatima’nın azizi tek ve yaransız kalacak!

                                Dinin şahı, Süleyman mührüdür bu gece,
                                Yarın sarban eliyle bu yüzük, yağma olacak!

                                Allah’ın sırrı baş, yatar eteğine Zeyneb’in bu gece,
                                Yarın Huli’nin enisi, Nasara manastırına yol bulacak!

                                Korkarım yer ve gök tersyüz olsun ey Hisan,
                                Yarın çünkü Zeyneb’in esaretnamesi imza olacak!

                                (Ehli Beyt şairi Hisan’ın Farsça divanından tercüme edilmiştir.)

                                Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmaları olarak 10. Muharrem ayının matem olarak özel bir çalışma yapmamızın gerçek yönü müslüman halkların üzerindeki gerçek olmayan olayların vuku bulması idi. O’nun içinde bu çalışmalarının devamında gerçek bir islami devletin kuruluş şeklinde Hz. Muhammed (s.a.v.)’ın ve O’nun can arkadaşı yoldaşı olan İmam Ali (a.s.) mucadelerinin vahiy doğrultusundaki çalışmalarıyla özdeşleşmesi olmasıdır. Sizlerde bunun bilincindesiniz ki, 10. Muharrem’de sadece ve sadece İmam Hüseyin (a.s.) Muaviyenin oğlu ve takipcisi Yezid’in amansız bir huncarca şekliyle katlimanın gerçekleştirdiği ve bununda müslüman halkların üzerinde bir oyunların oynamasının uyduruk hadiselerin yaratılmasıyla ört baş etmek istemeleridir. İster araştırmalarımzda olsun isterse değişik halklardan büyük şair halk ozanların, dervişlerin dile getirmiş olduğu beyitlerde olsun yeteri kadar dile getirilmeyen mazlum ve masun İmam Hüseyin (a.s.) matemini dile getirmek yetersiz olmuştur. Bizde azda olsa çam sakızı çoban armağanı bazı ustadlarımızın beyitlerini dile getirmeyi uygun gördük... Yazan. imam Dikmen

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X