Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #61
    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


    Her gün aşura! Her yer kerbela.

    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

    İmam Hüseyin (a.s.):
    42


    Hz.İmam Hüseyin (a.s) cevabında şöyle buyurdu:


    "Babam İmam Ali (a.s), kendisinin ve aben İmam Hasan (a.s.) ile benim öldürüleceğimizi... bana haber vermiştir. Senin bildiğin şeyi ben bilmiyor muyum? Vallahi ben hiç bir zaman zillete boyun eğmeyeceğim... Fatımat'üz-Zehra semavit-i vel Arz (a.s.) evlatları yönünden eziyet veren kimseler asla cennete girmeyeceklerdir." (Lühuf, s. 23)

    Hz. İmam Hüseyin (a.s) o iddialı kararından dolayı, endişesini dile getiren kimselerden birisi de Hz. İmam Ali (a.s)'ın evlatlarından olan Muhammed-i Hanefiye idi. Taberi ve diğer kitapların naklettiğine göre, Hz. İmam Hüseyin (a.s)'ın huzuruna varıp şöyle dedi: "Kardeşim! Sen halkın en sevimlisi ve en değerli olanısın. Teşhis ettiğim hayır ve salahı sana söylemekle mükellefim. Sanıyorum ki, siz şimdilik mümkün olduğu kadar belirli bir şehirde ikamet etmezseniz daha iyi olur... Bu şehirden uzak olan bir yerde sükûnet edip oradan halka elçiler gönderin, onların himayesini kazanın. Bi'ât ederlerse Allah'a şükredin, Bi'ât etmedikleri takdirde ise zarardan uzak kalmış olursunuz..."

    İmam Hüseyin (a.s) kardeşi Muhammed-i Hanefiye'ye cevap olarak şöyle buyurdu: "Kardeşim! Yezid'e bi'ât etmemek için bir şehirden diğer bir şehre gitmemi bana teklif ediyorsun, ama şunu bil ki eğer bu geniş dünyada sığınılacak hiç bir yer olmasa bile yine de ben Yezid ibn-i Muâviye'ye bi'ât etmeyeceğim." (Maktel-i Avalim, s. 54. Harezmî, c. 1, s. 188) Bu sözler üzerine Muhammed-i Hanefiye'nin gözlerinden yaşlar boşandı... İmam Hüseyin (a.s) sözüne şöyle devam etti. "Kardeşim Allah sana mükafat versin, sen nasihat etme ve doğru yolu gösterme hususunda kendi vazifeni yaptın. Fakat ben kendi vazifemi senden daha iyi biliyorum. Mekke'ye hareket etmeye karar aldım. Ben, kardeşim ve kardeşimin çocukları ile şialarımdan bir grup yolculuk için hazır durumdayız... Ama senin üzerine düşen vazife Medine'de kalman, gıyabımda Benî Ümeyye taraftarlarının git-gellerini ve onların gizli hareketlerini göz önünde bulundurman ve bu konuda gereken haberleri bana ulaştırmandır." Yazan. imam Dikmen

    Yorum


      #62
      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


      Her gün aşura! Her yer kerbela.

      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

      İmam Hüseyin (a.s.):
      43


      İmam Hüseyin (a.s)’ın Kardeşine Vasiyeti

      İmam Hüseyin (a.s), Medine'den Mekke'ye hareket ettiği zaman şu vasiyeti yazıp mühürleyerek kardeşi Muhammed-i Hanefiye'ye verdi:

      "Bismillahirrahmanirrahim.


      Bu İmam Hüseyn ibn-i Ali'nin kardeşi Muhammed-i Hanefiye'ye olan vasiyetidir. İmam Hüseyin şehadet ediyor ki Allah'dan başka bir ilah yoktur. Hz. Muhammed (s.a.v) O'nun kulu ve elçisidir, hak dini ve devleti (İslam'dır) Allah'dan (bütün alemlere) vadh getirmiştir. Cennet ve cehennem haktır. Kıyamet günü vuku bulacaktır; onun vuku bulmasında hiçbir şüphe yoktur. Allah-u Teâla (böyle bir günde) bütün insanları diriltecektir. Ben azgınlık, makam, fesad ve zulüm için Medine'den ayrılmadım. Ben ceddimin ümmetini ıslah etmek, marufa emir, münkeri nehyetmek, ceddim Resulullah (s.a.v)’ın ve babam İmam Ali'nin (a.s)’ın yolunda gitmek için kıyam ettim. Öyleyse kim bu gerçeği benden kabul ederse (bana itaatte bulunursa) Allah'ın İslam devletini ve kanunlarını kabul etmiştir ve kim de bunu reddederse (bana itaatte bulunmazsa), Allah benimle bu kavmin arasında hükmedene kadar sabrederim (kendi yolumu tutup giderim) Allah hükmedenlerin hayırlısıdır. Kardeşim! İşte bu benim sana olan vasiyetimdir. Muvaffakiyet Allah'tandır, O'na tevekkül ediyorum, dönüşüm de yine O'nadır." (Maktel-i Harezmî, c. 1, s. 188, Maktel-i Avalim, s. 54.)

      Hz. İmam Hüseyin'in (a.s) Mekke'deki Sözleri:

      İmam Hüseyn (a.s) Mekke'ye girdiği sıralarda Abdullah ibn-i Ömer müstahap Umre amallerini yerine getirmek ve şahsi işlerini yapmak için Mekke'de kalmaktaydı. Hz. Imam Hüseyin (a.s) Mekke'ye girdiği ilk günlerde o da Medine'ye dönmeye karar aldı. İmam Hüseyin (a.s)'ın huzuruna gelip O'na Yezid ile sulh ve bi'ât etmeyi teklif etti ve İmam Hüseyin (a.s)'ı Yezid’e karşı muhalefet etmenin tehlikeli sonuçlarından sakındırdı. Harezmî'nin nakline göre İmam Hüseyin (a.s)'a şöyle dedi: "Ya Eba Abdullah! Halk Yezid'e Bi'ât etti, dirhem ve dinar da onun elindedir, halk ister istemez ona yönelecektir. Bu hanedanın eskiden beri size karşı düşmanlıkları olduğu için, ona muhalefet ettiğin takdirde öldürülmenden ve bir grup müslümanların da bu yolun kurbanı olmasından korkuyorum.

      Ben Resulullah’tan (s.a.v) şöyle buyurduğunu duydum:

      "Hüseyin öldürülecektir, halk ona yardım etmekten el çekerse, zillet ve hakirliğe düçar olur." Sen de diğer müslümanlar gibi bi'ât et ve müslümanların kanının dökülmesinden sakın." (Maktel-i Harezmî, c. 1, s. 190.) Değerli araştımacı ehl-i İmam Hüseyin ile Yezid arasında savaşın basit olduğuna inanabilirsiniz, ama bu sizlerin düşündüğü gibi basit değildir. Bu konu veya mesele hakında iki değerli sözcüğün anlamını iyice anlayıp kavramak zorundayız. Ister inanın isterseniz bana hiç inanmayınız. Bu meselenin temel nitecesi gerçektende çok önemli bir anlam taşımaktadır. Bu da HAK ve BATIL’dır. Biz bu Hak ile Batıl arasında farklıkları Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmasında detaylarıyla beraber konular halinden gündeme getirdik. İlk etapta Hz. Adem (a.s.)’ın oğulları arasında iki kardeşin kavgasını açıkladık. Yani Habil ile Kabil. Habil (a.s.) Hak’ı tepsil ederken, Kabil’de Yezid gibi bir haramzade’den dünya’ya gelmiş batıl’ı temsil etmektedir. İşte asıl konu budur. Hak ve Batıl… Yezid’in elinde bir büyük imparatorluk santanatlığı bulunmaktaydı. Yezid’ın babası ve yegenleri bu hak adaleti olan imparatorluğu gasp edip Emevilerin saltanatçılığına geçirmişlerdi. Fakat Hak adaletinin Peygamber’inin vahiyle gerçekleştirilmiş olan bu İslam devletini binbir hile ile ellerine ve saltanatlarının buyundurluklarının emirleri altına geçirdiler. Bunların bu Hak adaletin temsilcileri olmaları içinde haramzade olan Emevi saltanatçılarının hak imamlarının biâtlarını almaya ihtiyaçları bulunmaktadıy.

      Fakat İmam Hüseyin (a.s.)’ın haramzade olan Yezid’e biât etmeyeceklerinin Yezid’ın planlarını bozup onun o pak ve temiz makamda kalmasına imkan yoktu. O’nun içinde ilk etapta İmam Hüseyin (a.s.)’ın böyle bir haramzadeye biât etmesi gerekirdi. Ama Allah’a şükürler olsun ki, İmam Hiseyin (a.s.) bu zalim ve haramzadelere biât etmeyi reddedip hicret etmek zorunda kalmıştır. Yazan. imam Dikmen

      Yorum


        #63
        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


        Her gün aşura! Her yer kerbela.

        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

        İmam Hüseyin (a.s.):
        44


        Hz. İmam Hüseyn (a.s)’ın çeşitli insanlarla konuştuğunda, onların her birine akıl, idrak ve kareterlerini miktarıca münasip cevaplar veriyordu. Abdullah ibn-i Ömer'in teklifi karşısında da şöyle bir cevap verdi: "Ey Eba Abdurrahman! Biliyor musun dünya Allah katında o kadar hakirdir ki Yahya ibn-i Zekeriyya (Kur'ân-ı Kerim'de diğer Peygamberler gibi zühd ve takvasından söz edilen Hz. Yahya, Milad'ın 28. yılında, zamanının padişahının iffetsiz kızı "Salume"nin vesvesesiyle feci bir şekilde katledildi.) gibi büyük bir Peygamberin kesilmiş başı Benî İsrail'in kötü ve zinakarlarından birisine hediye olarak gönderildi? Benî İsrail (Allah'a karşı öyle muhalefet etti ki) şafak vaktinden güneş doğuncaya kadar tam 70 Peygamber katlettiler. Sonra, sanki hiçbir cinayet işlememişler gibi pazar yerlerinde oturup alış-verişleriyle meşgul oldular. Benim ceddimin ümmetide O’nun hak imamları olan biz Ehl-i Beyt imamlarını katledecektir. Bu musubet ile müslümanın diyen insanların çoğunluğu cennet’te giremiyecektir. Bunlar dünyalarını cehennem karşılığında satmışlardır. Allah-u Teâla onlara azap göndermede acele etmedi, onlara biraz mühlet verdi, sonra intikam sahibi muktedir Allah, onları sert bir şekilde cezalandırdı."
        İmam Hüseyin (a.s) daha sonra şöyle buyurdular: "Ya Eba Abdurrahman! Allah'dan kork, yardımını bizden esirgeme." Lühuf, s. 26, Musir-ül Ahzan, s. 20

        İmam Cafer Sadık (a.s.)'in naklettiğine göre Abdullah ibn-i Ömer kendi teklifinden netice almadığını görünce İmam Hüseyin (a.s)'a şöyle dedi: "Ya Abdullah, bu ayrılık vaktinde Hz. Resulullah'ın (s.a.v) bedeninden defalarca öptüğü yeri müsaade edin ben de öpeyim."

        Hz. İmam Hüseyn (a.s)’ın

        Basra Halkına Yazmış Olduğu Mektubu:


        Ehl-i Sünnet kaynakların en mütebir alimlerinden olan değerli ve sayın Tarihi Taberi'nin naklettiğine göre Hz. İmam Hüseyn (a.s), Mekke'ye girdikten sonra, Basra şehrindeki Malik b. Mesmei, Mes'ud b. Amr ve Münzir b. Carud gibi kabile reislerine birer mektup yazdı. O mektupların tercümesi şöyledir: "Allah'a Hamd, Hz. Peygamber'e (s.a.v) salat ve selam olsun. Allah-u Teâla Hz. Muhammed (s.a.v)’i insanların arasından seçti. Peygamberliğiyle O'na ikramda bulundu... İnsanları hidayet ettikten ve kendisine verileni halka ulaştırdıktan sonra O'nun ruhunu aldı. Biz de O'nun ailesi, evliyası ve varisleri idik ve insanlar arasında O'nun makamına daha lâyık olan kişilerdik. Fakat Emevi grupları, öne atılıp bu hakkı bizden zorla ve katliamlarla aldılar. Bizim bu hakka onlardan daha lâyık ve daha üstün olduğumuzu bildiğiniz halde, müslümanların arasında fitne, ihtilaf ve ayrılık çıkmaması, düşmanın onlara musallat olmaması için bu duruma karşı koymayıp müslümanların rahatını kendi makamımıza tercih ettik. Kendi elçimizi sizin tarafınıza gönderip sizi, Allah'ın kitabına ve Hz Peygamber (s.a.v.)in kurmuş olduğu islam devletini ve O’nun sünnetine davet ediyorum. Zira Hz. Peygamberin (s.a.v)’in sünneti ortadan kaldırılmış (yerine Emevi kural ve kanunları) bid'ât ihya edilmiştir. Eğer sözümü kabul eder ve beni dinlerseniz ben de sizi doğru yola hidayet ederim. Vesselam-u aleykum ve rahmetullah-i ve berekatuh." (Taberi, c. 7, s. 240)

        Hz. İmam Hüseyn (a.s) bu mektubunda Basra halklarının, İslam devletine kanunu ve hukukuna muhalif olan düzene karşı mücadelesi hususunda kendisine yardım etmeye davet etmenin yanı sıra Ehl-i Beyt'in makamını, İslam (dininin) devletinin ve hukuksal anayasasını tahrife uğradığını ve kendi kıyamının asıl hedefini ayrıntılı bir şekilde açıklamıştır.

        Kufe halklarının Hz. İmam Hüseyine (a.s.)’a yazmış oldukları mektuplarına karşılıkda Hz. İmam Hüseyn (a.s)’ın Kufe Halklarını karşılıksız bırakmayarak kendilerine cevap yazdı: Kufe halkı, Hz. İmam Hüseyn (a.s)'ın bi'ât etmekten kaçınıp islam devletinin başında duran zalim ve zinakâr Yezid hükümetine karşı mücadele vermeye kalkıştığını ve Mekke şehrine ulaştığını haber alınca İmam Hüseyin'e (a.s) çok sayıda mektup gönderdiler. Gönderilen mektupların özeti şundan ibarettir: "Şimdi artık Muaviye ölmüş ve müslümanlar onun şerrinden kurtulmuştur; bizi şaşkınlıktan kurtaracak bir İmam'a muhtacız. Şimdi biz Kufe halkı olarak bu şehirde Yezid'in valisi Numan b. Beşire karşı çıkıp onunla her türlü ilişkiyi kesmiş bulunmaktayız; hatta onun cemaat namazlarına bile katılmıyoruz. Sadece sizin gelmenizi bekliyoruz, elimizden gelen her yardımı sizin hedefiniz uğrunda esirgemeyeceğiz, sizin yolunuzda kendi canımız ve malımızdan da geçmeye hazırız." Yazan. imam Dikmen

        Yorum


          #64
          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


          Her gün aşura! Her yer kerbela.

          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

          İmam Hüseyin (a.s.):
          45


          İslam tarih kaynakçılarından bazı tarihçilerin naklettiğine göre Kufe halkından ulaşan mektupların sayısı on iki bine aşkındı. Hz. İmam Hüseyin bu mektuplara cevap olarak şöyle yazdı:

          "Bismillahirrahmanirrahim.''

          İmam Hüseyn ibn-i Ali'den Kufe şehrinin ileri gelen mümin ve müslümanlarına. Allah'a Hamd, Hz. Peygamber (s.a.a)’e selam ve salattan sonra, siz Kufe ehlinin en son mektubu (Hani ve Saîd vesilesiyle) bana ulaştı. Metuplarınızda hatırlatıp ve izhar ettiğiniz şeyleri anladım; çoğunuzun sözü şundan ibaretti: "İmam ve önderimiz yoktur, bize, şehrimiz Kufe'ye gel ki Allah-u Teâla senin vesilenle bizi hakka ve doğru yola hidayet etsin."

          Şimdi ben kardeşim, amcam oğlu ve ailem arasında herkesten fazla ihtimat ettiğim bir kimseyi yani (Müslim ibn-i Akil'i) size gönderiyorum. Ona halinizi, düşüncelerinizi, görüşlerinizi yakından öğrenip neticeyi bana bildirmesini emrettim. Eğer Kufe halkının ekseriyetinin isteği ve aranızdaki akıl ve fazilet sahibi kimselerin görüşü de, elçilerinizin huzuren anlattıkları ve mektuplarınızda okuduğum ve zikrettiğiniz gibi olursa ben de inşallah pek yakın bir zamanda size doğru hareket edeceğim."

          Hz. İmam Hüseyin (a.s) mektubunu şu değerli cümlelerle sona erdirdi: "Allah'a yemin ederim ki gerçek imam, Allah'ın kitabıyla amel eden, adalete sarılan, hakka boyun eğen ve kendisini sadece Allah'a adayan bir kimsedir. Vesselam." (Taberi, c. 7, s. 235. Kamil-i İbn-i Esir, c. 3, s. 267. İrşad, s. 20. Maktel-i Harezmî, c. 1, s. 195 ve 196)

          Hz. İmam Hüseyin (a.s)'ın

          Mekke'deki Değerli Hutbeleri:


          Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın her bir adımı ve her hareketi bir devrim niteliğinde özgürce başlatılmış İslam devletinin kanunlarında temsil edebilen vahiy doğrultusunda bir cihad hareketidir. O’nun içinde dünyanın her neresinde bulunursa bulunsun bu yapmış olduğu ilk adım insanların müslüman olmadıkları halde kendi hak ve özgürlüklerinde de bir özgürlükçü savaşcan olmuş ve kurumsal halk mücadelerinin de başı olmuştur. Burda çok değerli bir liderinde söylemiş olduğu bir sözünü söylemektende çekinmeyip onun yapmış olduğu haretekin neden ve niteliği olmuştır. Biliyorsunuz ki Hindistan senelerce ingiliz mangaların buyundurluk emirleri altındaydı. Orda halk hareket lideri olan Gandi bir devrim gerçekleştirdi. İnsanlar kendilerine bir soru sordular. Bu mucadelenin çok büyük bir zor yanı vardı. Sense müslüman değilsin ki diyebilelim sana keramet ve mucize verilip bir devrimi gerçekleştirdin. Bunun sebebini bizede söyle bizde bu nedenlik ve niteliğin değerini anlayalim.? Gandi: Onlara evet ben müslüman değilim. Ben bir kitap okudum. O kitapta İmam Hüseyin’in bir sözüne rastladım. Bu söz aynen şöyleydi. Ey insanlar madem ki müslüman olmadınız hiç olmasa özgür olun. Evet bizim devrimizin temel niteliğide işte İmam Hüseyin (a.s.) şöylemiş olduğu bu kutsal sözün özüdür. Hac mevsiminin yaklaşmasıyla müslümanlar ve hacılar grup grup Mekke'ye geliyorlardı. Haramzade olan Yezid ibn-i Muaviye'nin emri üzere, Amr ibn-i As da zahirde hac emiri unvanı altında fakat gerçekte tehlikeli bir cinayeti işlemek maksadıyla Mekke'ye geldi. İmam Hüseyin (a.s), Amr ibn-i Said ibn-i As'ın kendisini öldürmekle görevlendirildiğinden haberdar oldu. İmam Hüseyin (a.s) Mekke'nin ihtiramının korunması için hac merasimine katılmadan hac amellerini Umre'ye çevirip Zilhicce ayının sekizinde salı günü Mekke'den Irak'a doğru hareket etti. Fakat hareket etmeden önce Beni Haşim ailesi, ve Mekke'de ikamet ettiği müddet içerisinde, İmamHüseyin (a.s)'ın dostlarına katılan Şii’lerin arasında şu hutbeyi okudu: "Bütün hamdlar Allah'a mahsustur, Allah neyi dilerse o olur. Kuvvet ve kudret ancak Allah'dandır. Allah'ın salat ve selamı O'nun Resulüne (s.a.v.) ve O’nun pâk ve masum olan Ehl-i Beyt’ine olsun."Hz. İmam Hüseyin (a.s) daha sonra şöyle buyurdular. Yazan. imam Dikmen

          Yorum


            #65
            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


            Her gün aşura! Her yer kerbela.

            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

            İmam Hüseyin (a.s.):
            46


            "Gerdanlık kızların boynuna yakıştığı gibi ölüm de insanoğluna yakışır. Yakup, Yusuf'u görmeyi arzu ettiği gibi ben de atalarımı görmeyi arzu ediyorum. Bana, varacağım bir katligah tayin edilmiştir. Öyle ki, o ıssız çöllerin yırtıcı kurt ve hayvanlarının (Kûfe ordusunun) Nevavis ve Kerbela arasındaki bir yerde benim uzuvlarımı parçaladıklarını, aç karın ve boş dağarcıklarını da bedenimle doldurduklarını görüyorum. Allah'ın kaza kalemiyle yazılmış olan böyle bir günden kurtuluş yoktur. Allah'ın razı olduğu şeye biz Ehl-i Beyt de razıyız. O'nun bela ve imtihanı karşısında sabır ve istikamet gösteriyoruz. O da sabredenlerin sevabını bize (tamamıyla) verecektir. Hz. Resulullah'ın (s.a.v)’in bedeninin parçası olan evlatlar O'ndan hiçbir zaman ayrı düşmeyeceklerdir. Cennette de O'nun yanında olacaklardır. Çünkü onlar Peygamberin (s.a.a) hoşnutluğu ve gözünün aydınlığına vesile olup vadesi de (ilahi devletin kanun ve hükümetin istikrarı da) onların vasıtasıyla tahakkuk bulacaktır."

            Hz. İmam Hüseyin (a.s)’ın sözlerini şu cümlelerle tamamladı: "Herkes bilsin ki, bizim uğrumuzda canından geçen ve Allah'a ulaşmak yolunda kendisini feda etmeye hazır olan kimse, bizimle birlikte hareket etmelidir. Çünkü ben yarın sabah erkenden hareket edeceğim inşaallah." (Lühuf, s. 53. Musir'ül-Ahzan, s. 21.)

            Abdullah İbn-İ Abbas (a.s.)'ın

            Hz. İmam Hüseyin (a.s)'e Teklifleri:

            Hz. Hüseyin (a.s) hareket edeceğini ilan ettikten sonra huzuruna varan ve bu seferden vazgeçmesini teklif edenlerden biri de Abdullah ibn-i Abbas idi Abdullah sözlerine şu cümleyle başladı: "Ey amca oğlu! Senin ayrılığına dayanmak istiyorum, fakat gerçekten dayanamıyorum. Çünkü senin, çıktığın bu yolculukta öldürülmenden, çocuklarının da düşmanın eline esir düşmelerinden endişe ediyorum. Irak halkı, sözlerinde durmayan insanlar oldukları için onlara itimat edilmemelidir.’’ Ve biraz durakladıktan sonra tekrar İbn-i Abbas sözlerine şöyle devam etti: "...

            Eğer Irak halkı izhar ettikleri gibi gerçekten seni istiyor ve haramzade Yezidin hükümetine de karşı iseler, ilk önce düşmanları olan Yezid'in valisini kendi şehirlerinden dışarı çıkarmaları kovmaları gerekir...

            Eğer Mekke'den çıkma hususunda ısrar ediyorsan o halde Yemen'e doğru hareket etmen daha hayırlıdır... Yazan. imam Dikmen

            Yorum


              #66
              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


              Her gün aşura! Her yer kerbela.

              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

              İmam Hüseyin (a.s.):
              47


              Hz. İmam Hüseyin (a.s)’ın

              Abdullah İbn-İ Abbas (a.s.)'a Cevabı:


              Hz. İmam Hüseyin (a.s)’ın İbn-i Abbas( a.s.)'ın cevabında şöyle buyurdu. "Ey amca oğlu! Allah'a andolsun ki ben senin hayır isteyen ve şefkatli bir şahıs olduğunu biliyorum. Fakat ben Irak'a doğru hareket etmeye karar aldım." İbn-i Abbas, Hz. Hüseyin (a.s)'ın bu sözünü duyunca artık meseleyi fazla mevzu bahis etmeden şöyle dedi: "Anlaşılan sefere çıkmayı kararlaştırmışsın ama hiç değilse çoluk-çocuğu beraberinde götürme. Çünkü seni, onların gözleri önünde öldüreceklerinden korkuyorum."İmam Hüseyin (a.s) İbn-i Abbas'ın bu teklifine karşılık şöyle buyurdu: "Allah'a andolsun ki onlar, kanımı dökmedikçe benden vazgeçmeyeceklerdir. Bunu yaptıkları takdirde de Allah-u Teâla onlara, kendilerini zelil ve hakir kılacak birini gönderir. Öyle ki onlar, hanımların hayızlık anında kullandığı bezden de aşağı ve hor bir hale düşeceklerdir." (Ensab'ül-Eşraf, c. 3, s. 162. Taberi, c. 7, s. 275. Kamil-i İbn-i Esir, c. 4, s. 39.)

              Bugünlerde kulaklarımızın paslarını bir kez daha Hz. İmam Hüseyin (a.s.) ve İslam mücaidlerin önderliğinde ve Ehl-i Beyt mesajların lideri olan anamız Hz. Zeynep (a.s.)’nın yapmış oldukları Kerbela ve Aşura mucadelesinin adıyla yapmiş oldukları devrimin tüm dünya açısından önemli haykırısının sesi...
              Bugünlerde kulaklarımızın bir kez daha Hz. İmam Hüseyin (a.s.) ve Ehl-i Beyt mucadelecisi ve dünya İslam felfesi sentezisi içinde aykıran bir sesin olduğu olan Hz. Zeynep (a.s.) adıyla, Kerbelâ ve Aşura adıyla çınlıyor. Bir kez daha hüzünleniyor kalplerimiz; bir kez daha boşalıyor gözlerimizden göz yaşları. Neden acaba? Niye ağlıyoruz? Neye ağlıyoruz? Neden üzülüyoruz? Neye üzülüyoruz? Kimdir İmam Hüseyin? Kimdir Hz. Zeynep (a.s.)’ın yadıgari? Nedir Aşura ve neresidir Kerbela? Konumu?

              Kâinat efendisi, Seyyid'ul-Enbiya, Resul-i ekrem (s.a.v.)’ın ve Kibriya'nın göz nuru, Emir'ül-Müminin İmam Aliyy'el-Murtaza (a.s.)'nın ciğerparesi, dünya kadınlarının efendisi Hz. Fatıma'ut Zehra Semavat-ı Vel Arz (a.s.) ciğerpareleri canı, ruhudur İmam Hüseyin (a.s.). Nübüvvet ve risalet bağının şah gülü, kızıl gülü, imamet ve velayet semasının üçüncü yıldızı, parlak yıldızı, kızıl yıldızı; özgür insanların önderi, örneği, hakikat yolcularının kıblesi, insanlık şeref ve izzet muallimi, izzet, adalet ve özgürlük ve hürriyet şelalesi öğretmeni, sevgi ve saadet rehberi, ubudiyyet ve irfanın en büyük üstadı, aşk ve şehadet öncüsü, aşık gönüllerin aşkı, hazin sevdası. Kerbela rehberliğiyle tüm dünya insanlarına özgürlükçü işaretlerini bağışlayan şehidi!... Yazan. imam Dikmen

              Yorum


                #67
                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                Her gün aşura! Her yer kerbela.

                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                İmam Hüseyin (a.s.):
                48


                Evet, ne gibi bir şekilde tarif edebilirseniz öyle yapın O’nun yapmış olduğu devrimini küçümseyerek değil bir zat kendileri gibi ulu önderliğe sahip kişiliğiyle şehidlerin en üst mertebe ve makam sevyesine yükselmiş kişiliğiyle tanınan mühabet vel celal serbetiyle ismine övgüleri savrulan kişiliği Peygamber ve Peygamberlerim adaleti varisleri olduğu gerçekliliğinş kanıtlayan cennet efendilerin şefaâtçılığı ünvanını alan bir rehber. İşte biz böyle bir insanüstü insana ağlıyoruz, İmam Hüseyin(a.s.)'e ağlıyoruz, Hz. Resulullah (s.a.v.)'ın daha ilk dünyaya geldiği sırada göz yaşlarına boğduğu Hüseyin'e, omuzlarında büyütüp "İmam Hüseyin bendendir, ben de İmam Hüseyin'denim" dediği İmam Hüseyin (a.s.)'e. Evet biz İmam Hüseyin'e ağlıyoruz, mazlumiyete ağlıyoruz, yalnızlığa ağlıyoruz, faziletlerin yalnızlığına, hak ve batılın ayrılış hakikatin yalnızlığına, İslam'ın, Kur'an'ın, Hz. Resulullah (s.a.v.)'ın yalnızlığına, Ehlibeyti (as.s.)'ınlarına, ve evlatlarının yalnızlığına, aslanların, yiğitlerin al kanlar içinde yatmasına, zincirlere vurulmasına; çakalların, çapulcuların baş tacı edilmesine ağlıyoruz.

                Söylemek istediğim tek şey evet, biz İmam Hüseyin (a.s.)'in, yani bütün enbiyanın şehadetine ağlıyoruz. İmam Hüseyin'in, yani Hz. Resulullah'ın şehadetine ağlıyoruz. İmam Hüseyin'in, yani İmam Ali (a.s.'nin şehadetine ağlıyoruz. İmam Hüseyin'in, yani Hz. Fatımat’uz Zehra Semavat-ı Vel Arz (a.s.)’a şehadetine ağlıyoruz. İmam Hüseyin'in, yani İmam Hasan-ı Mücteba (a.s.)'nın şehadetine ağlıyoruz. İmam Hüseyin'in yani bütün Ehlibeyt'in şehadetine ağlıyoruz. Zira İmam Hüseyin, bütün enbiyanın varisi, Hz. Resulullah (s.a.v.)'ın varisi ve vasisi, bütün evliyanın zübdesidir. Evet, Kerbela'da İmam Hüseyin(a..v.)'i şehit edenler, bütün enbiya ve evliyayı şehit ettiler aslında. Burda bazı konu ve meselelerinin altını çizmeden de ayrılmak istemiyoruz. İster İmam Hüseyin (a.s.)’ın kendi söylemiş olduğu o kutsal mucadeleli sözleri ve deyimleri olsun isterse dünya bilim ve alim kişilerin nakletmiş olduğuları sahih hadis kaynak kitaplarından olsun onların sözlemiş oldukları belgelerin tanzim ettirici yönlerini kaleme almadan da geçemiyoruz. Bu konu ve meseleler hakında elimizde sayısızca belgelerin bulunduğunu O’nun İslam devleti ve İslam cumhurriyetinin ayaklar altına almadığı o kutsal ve eş benzersizliğin mücadele sözleriyle dile getirmek istiyoruz.?

                Hiç bir insan ve hiç bir dil İmam Hüseyin (a.s.)’ı anlatma kabiliyertini gösterememişlerdir. Elbette her bir araştırmacı ve yazar ulema kunumuna gelen mücteyid ve ermiş makamına ulaşmış insan İmam Hüseyin (a.s.)’ımı anlatma fikrine kavuşamamıştır. O sadece kendi devrinin mucadelecisi ve islam devtletleşmes sentezinin selsefi takipçisi değil bundan sonraki asır ve tarihlerinde önder liderliğini taşıyabilecek kişiliğiyle örnek alınacaktır. İmam Hüseyin (a.s.)’ın her bir sözü bir mesaj teşkil eder. Her bir hareketi bir devrimin öncülüğü misallığını gösterir. O’nun feyiz olmak her insanoğluna nasip olmamıştır. Ilk etapta O’nu anlamak ve kavramak neticesi hak ile batıl arasındaki çelişki bilincine varmak demektir.?

                Şehid serveri Hz. İmam Hüseyin (a.s.), Muharrem’in dokuzuncu gecesini son olarak bu sözleri ile ifade eder. Kendileri bu gece ibadetle geçirmek üzere, o zalimlerden mühlet almıştır. Nihayet ’’Aşura’’ yani Muharrem’ın (onuncu günü) olmuştu. Hz. İmam Hüseyin (a.s.), İslam’ın anlına kara leke sürdürmemek için, kendi ashabı, kardeşleri, evladı ve yakınlarıyla birlikte, yiğitçe zulüm ordusuna karşı emsali görülmemiş bir şekilde savaşacaktı… Yazan. imam Dikmen

                Yorum


                  #68
                  Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                  Her gün aşura! Her yer kerbela.

                  Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                  Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                  İmam Hüseyin (a.s.):
                  49


                  Etrafındaki zorunluk insanların kendi canlarını kurtarmaları açısında kendilerinin imamet ve nübüvet mühürünün temsilciliğini bırakarak onların bu kerbela katliamında yer almalarına musade etmiyeceğini açıkladıktan sonra onlara gitme izinleri verdi. Kendileriye kalan az bir kişilerle ve aile fertleri ile evlad-ı Resul kalmıştı. Bunların sayılarıda dünya tarihlerinde olsun İslam tarih kaynak kitaplarında olsun sayıları mevcuttur.

                  Kerbela’da kalan mücaidlerin ve savaşacak büyüklü ve küçüklü çocukları ile birlikte tam yetmi iki kişi’yi şehid konumunu oluşturan canları yaranleri ile bir zalim ordusunun karşısında bir orduya düşebilecek şerefli kahramanlığı sergiliyerekte tarihde eşi ve benzeri bulunmayan bir destan yazdırarak Ceddlerinin gerçekleştirmiş oldukları İslam devletinin kuruma serdarlığıyla bayraklarını yere düşürülmeden savaş vermiş oldu….

                  Bu eşsiz kahramanlar ve yiziğtler aynı Bedir, hendek, vs gibi islam devletinin kurulmuş şekilleri savaşlarında kaybettikleri ecdatlarının intikamını almaya çalışan kin ve zulüm ordusundan bir çoklarını öldürerek, onları da cehennemdeki atalarının yanına gönderdiler. Nihayet, İmam Hüseyin (a.s.)’ın yiğit askerleri birer birer, islam devletini ödül olarak sunduğu şehâdet mertenelerine kavuştular. Bilhasa içlerinden evlad-ı Resul olan ve henüz altı aylık süt emen oğlu Asgâr’i da kucağında oklanan İmam Hüseyin (a.s.)’ın son olarak yalnız savaşarak, düşmanlardan bir çoklarını öldürdü; Bu arada kendi de, ağır ayaralar alan imam Hüseyin (a.s.), Zülcenah adlı atının sırtından Kanlı Kerbel’a toprağına düştü…

                  Düştü İmam Hüseyin atından sahra-yı kanlı Kerbela’ya,

                  Cibril! Git haber ver, Sultan-ı Enbiya’ya.


                  Acaba bu deyinim karşılığından Ehl-i Sünnet ulemaları ve Emevi saltanatçıların dalkavukluğunu yapan alimin deiyen hokkabazların yarın maşer-i makam-ı mevlad’a ne gibi bir soru suval vereceklerdir. Burda hak ve batıl konumunu iyice öğrenmeleri lazım gelecektir. Ama bu gibi hokkabazlık yapan kendilerine alim ve ulema adlarını tavsif eden kişilerin kurtuluşları elbette olmayacaktır. Bu sadece ve sadece onların değil bilhasa onlara ihtimat etmiş toplum ve toplumlarında aynı düşünce tarzında olanlarda aynı cezalara çarptırılacaklardır.

                  Daha canında can varken, çadırlarının yağmalandığını gören İmam Hüseyin (a.s.), O azgın topluluğa hitaben şöyle buyurdular: ’’Ey Ebu Sufyan Oğullarına uyanlar! Eğer bir diniz yoksa ve kıyametten de korkmuyorsanız, bari şu dünyanız için özgür olun.’’ Aslında biz sadece ve sadece bu değerli ve anlamlı hadis doğrultusunda bir çalışma yapmak istesek ve ku hadisin kelime anlamlarını açıklamaya çalışırsak inanın ki sayısız sayfalarla bir açıklama yapmak zorunda olacağız. O’onun içinde ister Hz. Muhammed (s.a.v.)’ın vahiy doğrultusundaki ayet ilkeleri olsun, ister O’nun mübarek hadisişerifleri açınsından açıklamaları olsun ve hatta isterse İmam Ali (a.s.)’ın Nec’ul-Belâğ’â hutbelerindeki verilmiş olan özgürlükçü mücadelelerinin terimlerdeki açıklamaları olsun inanın ki içinde çıkamayacağız. Çünkü bu ilk üç liderin yapmış oldukları insan hak ve özgürlük mücadelelerinin çok üstün bir değerde anlamları vardır. İzzet ve şerefle dolu gerçekleşmiş islam devletinin temel amaçlı ihtifakları her değerin üstünde olduğu kadar da hukuk üstün bir hukuk üstünlüğü bulunmaktadır. Yazan. imam Dikmen

                  Yorum


                    #69
                    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                    Her gün aşura! Her yer kerbela.

                    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                    İmam Hüseyin (a.s.):
                    50


                    İnsanoğlunun aşamasında tüm çağlara ve tüm nesillere seslenerek, ve her kesi hakka yardımcı olmaya çağıran İmam Hüseyin (a.s.)’in şu sözlerinde çağrıya bakın: ’’Hel min nasırın yensuruna…!?
                    (Bize yardım edecek bir kimse yok mu?...!?) nidası kanlı Kerbelâ’nın kızgın semalarında yankılanıyordu. Evet aslına bakılırsa bir zat Hz. Muhammed (s.a.v.) tarafından tüm müslüman halklara Ehl-i Beyt’ini emanet etmiş ve ümmetinin Ehl-i Beyt korumalarının sözünü almışlardı. Ve aynı zaman biriminde de Kuran’ı Kerim’in şura süresinin 23 ayet ilkesinde de buyrulduğu gibi sizlerden betliğime karşılık herhangi bir ücret istemen sadece ve sadece benim Ehl-i Beyt’ine sevginizin olması. Buysa Allah’u Teala’nın bir emri. Ey ümmet ya siz ne yaptınız. Emevioğullarına yani Ebu Sufyan oğullarına kapıp Hz. Muhammed (s.a.v.)’in nesli ve itreti olan Ehl-i Beyt’ini ve İmam Ali (a.s.)’ın evladını ve alevileri katlettiniz. Yarın O’nun hüzüründe ne gibi bir mazeretle cevap vereceksiniz.

                    Şimr (lanettullahı), kılıcını İmam Hüseyin (a.s.)’ın boğazına koyduğunda bile O, hâlâ:’’HEYHAT MİNNAZ- ZİLLEH…!?’’ (Zillet bizden uzaktır) sözünü tekrarlıyordu.

                    Evet ey müslümanlar bunu düşünmenizde büyük faydaların olduğunu göreceksiniz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in öptüğü o kutsal boğazı, haya etmeden kesen Şimr (lanettullahı aleyhi) İmam Hüseyin (a.s.)’ı susturğunu sanıyordu. Oysa bu gün bu kanlı kerbela kıyamının 1369 yıldönmünde yine Hz. imam Hüseyin (a.s.) Kerbel’â da susuz kesilen kanlı boğazından yükselen İmam Hüseyin (a.s.)’ın haykırış mesajı almış, milyarlarca İmam Hüseyin (a.s.)’ın dostu ve aşıkları tek yürek ve tek ses ve sedâ şekliyle haykırıyorlardır. Bugünün katliamlarına aldırış etmeyen Filistin halkları gibi. Düşünün zalim İsrailoğulların elinde dünyanın en geliştirilmiş silahları ve dünyanın 3.cu büyük asker orduları ile mazlum ve yetim kimsesiz ve silah ve askeri bulunmayan bir avuç kahraman Filistin halkları bu faşiszmin büyük şeytanı güçlere karşı direnmektedir. İzzet ve şereften uzak olan müslümanım diyen halklarda buna sessiz kalmaktan yetmiyorlarmış gibi bir onlara sözler söylemektende geri kalmıyorlardır. İste İmam Hüseyin (a.s.)’ın kanlı kerbela mucadelesinin bir örneği. Eğer yine biz burda İmam Hüseyin (a.s.)’dan feyiz olmış özgürlükçü halkları saymaya çalışırsak inanın ki yine kitaplar yazılacaktır. (Heyhat Minnaz- Zilleh!?...’’) Zillet bizden uazktır!... Kanın kılınca galip geldiği ve Yezid’in, kendi zülüm düzenini İmam Hüseyin (a.s.)’e onaylatamayarak, yenilgiye uğradığı gün olan bu ’’AŞURA’’ günü, hep birlikte:’’LEBBEK YA HÜSEYİN!’’

                    Öyle inanıyorum ki milyonlarca şerefli ve gururlu takva sahipleri olan özgürlük mücadelelerine vermek isteyen insanlar ve müslümanlar İmam Hüseyin (a.s.)’ın (emrine hazırız, ey Hüseyin!) diyerek, O’na bağlılığımızı yineleyeceklerdir, O’nun evlad ve ashabını yürekten selamlıyor, Yezid ve Yezid zihniyetlilerini ve taraftarlarını ona yardım yapan ve ona karşı sesiz olan barbar ve banaz yobaz bir düşünce taraftarlığını simgeleyen o kitleleri nefret lanetliyorum. Ebedi kalmak dilekleri ile Hz.Muhammed (s.a.v.)’ şikayet ediyorum.

                    Esselamu alel-İmam Hüseyin…!
                    Ve alâ İmam Aliyyibn-il İmam Hüseyin…!
                    Ve alâ evlad’il-İmam Hüseyin…!
                    Ve alâ ashab’il-İmam Hüseyin…!


                    Ey dostlar Ey canlar Ey yoldaşlar…! Gelin bu asîl şerefli ve izzetli kıyamın 1369 yıldönümü münasebetiyle dünyanın her yerinde ve her köseşinde her gün Aşura ve her yer kerbelâ camilerde ve mescidlerde ve hatta cem evlerinde Aşura matemlerini düzenleyelim büyük matemler merasimler halinde bir araya gelip mazlum yalınayaklıların yanında zalima ve emperyalist kapıtalist fasişt düşünce kalıplarına düzenlerine devletleşmelerine karşı duralım. İnsan özgürlüğü ve izzet şeref namus onurları ile hep beraber olalım. Onlar birimizi ikimizi ve hatta dördümüzü öldürebilirler ama çoğunluk halinde milyonlar olursak bizlere güçleri yetmiyecektir…! Yazan. imam Dikmen

                    Yorum


                      #70
                      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                      Her gün aşura! Her yer kerbela.

                      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                      İmam Hüseyin (a.s.):
                      51

                      Bismillahirrahmanirrahim


                      ‘’Ey Peygamber’in Ehl-i Beyt’i! Şüphesiz Allah sizden her türlü kusuru, günahı giderip, sizi tertemiz kılmayı diler.’’ ( Ahzab suresi. 33.) Ayet ilkesi hükmü gereğinde mecburilik şekilliğiyle ifade kullanılmıştır. Bu konulanılan ifadeye göre Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Ehl-i Beyt’i yani (itreti) soyu istesede asla ve asla herhangi bir kötülük zalimlik yapma gereğini duymayacaktır. Bunların yaratılış arzu ve şekillerinin kendi insancıl fikir ve düşünce olmayacağının gerçek bir ispatıdır. O’nun içinde Hz. Muhammed (s.a.v.)’inden sayısız sahih hadis kaynaklarında nakledilen sayısız hadislerin bulunduğu gerçeğini aklı selim ister müslüman olsun ve gayri müslim olsun ve hatta semavi kitabların dışında her tür inançları bulunmayan veya hiç tanrıya inanmayan insanlarında bu gibi hadislerin sağlam yönetmenlikten geldiğinin bilincindedirler. O’nun içinde Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmalarının fazla bir hadis gereğini duymadan bir hadisde olsa örnek vererek bu mesele hakkında araştırmasını pekiştirecekitr.
                      ‘’Benim Ehl-i Beyt’imin misali, Nuh’un gemisinin misâlidir; O’na binen kurtuldu, O’na binmekten kaçınan helâk oldu.’’ (Hz. Muhammed (s.a.v.).! Ey inananlar, Ey müslümanlar Ey hak ve özgürlük mücadelelerini veren insanlar dünyanın neresinde yaşarsanız yaşayın ama her Muharrem ayında bir seferde olsa İmam Hüseyin (a.s.)’a bu ziyaret mane dualarını okuyun. İnanınki, bunun sevabı hakında hadi ve hesabı olmayan sayısız mukafâatlarını bulunmaktadır. Her şeyden evel sizlerin zalim ve zinakâr emperyalist faşist düşünce ve düzenlerine karşı koymuş olacaksınız.


                      Selam Sana Ey İmam Hüseyin (a.s.)!...

                      Bu benim haykırışım!...


                      Selam sana ey Adem Sefiyullah varisi!
                      Selam sana ey Nûh Nebiyullah varisi!
                      Selam sana ey İbrahim Halilullah varisi!
                      Selam sana ey Mûsa Kelimullah varisi!
                      Selam sana ey İsâ Rûhullah varisi!
                      Selam sana ey Muhammed Habibullah varisi!
                      Selam sana ey İmam Ali Veliyullah varisi!
                      Selam sana ey Muhammed-i Mustafa,
                      Aliy-yi Murtaza, Hatice-i Kübrâ,


                      Fatımat’ut-Zehra Semavat-i Vel-Arz (a.s.)’ın Ciğer parasinin oğlu
                      Selam sana ey özgürlükçülük mucadelesini verenlerin babası!
                      Selam sana ey Ey Allah’ın kanı!...


                      Seni hiç bir zaman kalbimizden çıkarmayacağız. Senin İslam uğrunda yapmış olduğun mucadelenin devamında senin gibi kanımızın son damlalarına kadar vereceğimizi, senin islam bayrağının kaldırdığın gibi bizde bu yolda bu muhabet aşk-ı bayrağını yere düşürmiyeceğimizi sana ve senin ceddlerine ve Allah’a söz veriyoruz. Allah’ın dualarımızı ve Kerbela’yı matem ziyaret aşk-ı muhabet silselerimiz arzu ve istek dileklerimizi kabul buyur. Bizleri Hz. Muhammed (s.a.v.) ve Kuran’da buyurduğun gibi masum ve pâk olan Elçinin Ehl-i Beyt’i mazlimiyetinin simgeleri olan 12 İmamlarımızın şefaât ve secaretlerinden ayırma. Tüm görevlendirmiş olduğu Elçi ve Nebilerin O’nların soyundan olan Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Ehl-i Beyt’i yüzü hürmetkerine biz günahkâr kullarının günahlarınıda af et, içimizdeki bildiğimiz ve bilmediğimiz arzu ve isteklerimiz katında kabul buyur!... Bizleri Hz. Muhammed (s.a.v.) ve O’nun pâk ve masum imamları ile dirilt!... Yazan. imam Dikmen

                      Yorum


                        #71
                        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                        Her gün aşura! Her yer kerbela.

                        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                        İmam Hüseyin (a.s.):
                        52


                        ‘’İmam Hasan (a.s.) ve İmam Hüseyim (a.s.) cennet gençlerin efendileridir.’’ ((Hz. Muhammed (s.a.v.)
                        ‘’İmam Hasan (a.s.) ve imam Hüseyin (a.s.) benim evlatlarımdır, her kim onları severse beni sevmiş, beni seven Allah’ı sevmiş, her kim Allah’ı severse cennet’e dahil olur.’’ (Hz. Resul-ü Ekrem (s.a.v.)!
                        Hz. İmam Hüseyin (a..s.) Kerbelâ’da dinini yani (İslam devletini) dünyasına satan müslüman görünümlü keimselere şöyle haykırıyorlardı:
                        ‘’Hakka amel edilmediğini, Batıl’ın nehyedilmediğini görmüyormusunuz?!...’’
                        Ölmek, Zillet ile yaşamaktan daha iyidir?!...
                        ‘’Biliniz ki, şu veledüzzina oğlu Veledüzzina (İbn-i Ziyad) beni ölmek ya da (Yezid’e) boyun eğmek arasında bırakmıştır. Bizde boyun eğmek yoktur...! Allah bunu bizlere, Hz. Resul-une (s.a.v.) müminlere ve pakize olan izzet ve şeref sahibi kimselere yasak kılmıştır.’’
                        Hz. İmam Hüseyin (a.s.), aziz islam peygamberi’nin (s.a.v.) torunudur. Allah Kur’an’da, Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ı Hz. Muhammed (s.a.v.)’in oğlu olarak tanıtıyor. ’’Sana iyice bildirildikten sonra da gene bu hususta seninle tartışan olursa deki: Gelin Erkeklerimizi ve erkeklerinizi, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım, biz bizzat gelelim, siz de gelin. Ondan sonra da dua edelim ve Allah’ın lanetini yalancılara havale edelim.’’ (Al-i İmrân suresi. 61.)
                        Allah’ın bu yüce yarattığı, Peygamber varisi İmam Ali (a.s.) ve Fatımat’ut Zehra Semavat-ı Vel Arz (a.s.)’ların evladı, hürriyet aşığı, yiğitlik abidesi olan Hz. İmam Hüseyin (a.s.) zamanın Firavunu olan Yezid ve onun alçak çanak yalayıcıları tarafından hundârca kaltedildiler.
                        Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’le İslam’ın nurunu söndüreceklerini sanan alçak ve zavalılar; bugün onbinlerce, milyonlarca ve hatta milyarlarca İmam Hüseyin (a.s.)’ın Kerbela’dan ilham alacaklarını anlıyamamışlardır. Kıyamet’e kadar da İmam Hüseyin (a.s.)’ın aşıkları arzın her tarafında var olacaklardır.
                        İnsan oğlu, tarihden ne yazık ki, ders almıyor. Hz.İmam Hüseyin (a.s.)’ı şehid eden zalim ve barbar zihniyet kendilerini islam ümmetinin halifesi olarak takdim ediyordu. Zahir de namaz kılıyor, Hz. İmam Hüseyin (a.s.), Hz. Muhammed (s.a.v.)’in sünnetine tabi olduklarını zavallı halka anlatıyorlardı. Hatta onbinlerce insanı da, Allah’ın sevabını kazanmak için İmam Hüseyin (a.s.)’ın karşısına dikilebiliyorlardı. Kanlı Kerbelâ’da olanları büyük bir çoğunluğu Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’i yakından tanıyorlardı. Bunlar için bu mezaret geçerli olmasa da, Şam ehli bunun o kadar da farkında değildi. Şam’lılar, islam-ı Ben-i Ümmeyye’nin etkisinde kalarak tanımışlardır. Yazan. imam Dikmen

                        Yorum


                          #72
                          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                          Her gün aşura! Her yer kerbela.

                          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                          İmam Hüseyin (a.s.):
                          53

                          Peki kimdir tarihin bu en korkunç ve vahşi

                          cinayetini işleyen zalimler, caniler?


                          Nur’dan kaçan yarasalar, Bedir ve Uhud’ların, Hendek, Hayber ve Huneyn’lilerin intikamı hırsıyla kavrulan, Hz. Hamza (a.s.)'nın ciğerleriyle yüreklerini serinletemeyen nübüvvet ve velayetin, hak ve hakikatin yeminli düşmanları olanlar. Onlar ki, sultanı razı etme pahasına Rahman'ı gazaplandırdılar; Hz. Resul-ün (s.a.v.)’in bağrını kanla doldurdular. Evet tek kelimeyle Sıffin'de İmam Ali (a.s.)'den öçlerini tam alamayan, yıllarca minberlerde, kürsülerde, hutbelerde Allah'ın velisine okudukları lânetten teselli bulmayan şeytan hizbi, taraftarları ve ideolojık düşünceleri bilahare İmam Ali (a.s.)'nin oğullarından acılarını çıkarmaya çalıştılar; hiçbir vahşilik ve gaddarlıktan çekinmeden; hem de İslam devleti cumhurriyet-i adına, Hz. Peygamber (s.a.v.) adına ve hilafet sancağı altında! Ama bir gerçeği hesaplamadan onu katledeceklerini düşünürken yapacakları tuzakları göremedileri. Karşılarında bir sesin olabileceği islam sancağının taşıyıcılığını yapan muhazam devrimci tarekterliğini ceddlerinden almış bir ismi?...
                          Evet o kişiliği ön saflarda şerefli ve izzetiyle dürüşü olan Hz.Zeyneb (a.s.)'i anıyoruz, o efsane kadını, o kahramanı, o Haydar-ı Kerrar-ı İmam Ali (a.s.)’ın kızını; o ikinci Hz. Fatımat’ut-Zehra Semavat-ı Vel Arz’ı o şecaat, cesaret, sabır ve rıza abidesi, o iffet ve takva timsalini; o Kerbela elçisini, o izzet elçisini anıyoruz. Onun musibetlerine ağlıyoruz; yalnızlığına ağlıyoruz. Onu henüz hakkıyla tanıyamadığımıza ağlıyoruz.
                          Alemdar-ı İslam bayrağının kanlı Kerbela, tevhid cephesinin sancaktarı, susuzların sakisi Ebu’l-Fazl'il-Abbas'ı lakabı ve adı şanıyla anıyoruz. O’nun imanına, hamiyetine, şecaat ve cesaretine gıpta ediyor, mazlumiyetine ağlıyoruz. O ki aziz kardeşi İmam Hüseyin (a.s.) için o kadar önemli ve değerliydi ki şehadeti sırasında başka hiçbir şehit hakkında söylemediği sözü onun hakkında söyledi; elini beline koyarak şöyle haykırdı mazlumların efendisi: "İşte şimdi belim büküldü kardeşim!" diye bildiği yiğid-i anıyoruz.
                          Şu matem-ı Muharrem ayının bugünlerde İmam Hüseyin (a.s.)'in yiğit yavrusu henüz altı aylık örnekliliğiyle olan en büyük şehid-ı Ali Ekberin (a.s.)'i bir kez daha dile getiriyor, minnetle anıyoruz, o ki siması Peygamber siması, ahlâkı Peygamber ahlâkıydı, İmam Hüseyin (a.s.) ondan alıyordu Peygamber kokusunu. Yazan. imam Dikmen

                          Yorum


                            #73
                            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                            Her gün aşura! Her yer kerbela.

                            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                            İmam Hüseyin (a.s.):
                            54


                            Evet, İmam Hüseyin (a.s.)'in en küçük askeri, altı aylık fedaisi, Ali Asker'ine bağrımız yanarak anıyor, İmam Hüseyin (a.s.)'in mazlumiyetine göz yaşı döküyor, Allah düşmanlarını, Peygamber düşmanlarını, İmam Hüseyin ve Ehlibeyt düşmanlarını dünya insan haklarının düşmanlarını açıkçası özgürlük mucadelelerini verenlerin düşmanlarına ve bugün kü mazlum ve yoksul Filistin halklarına saldırılar düzenleyen Yahudi bozmaları olan emperyalist faşist düşmanlarını top-yekun bir nefretle bir kez daha lânetliyor ve Allah'ın Resulüne olan kadirşinaslık borcumuzu ödüyor; tevelli ve teberri görevimizi ifa etmeye çalışıyoruz. Evet kimlerdir bugünün düşmaları yoksa? Sadece o günmü? Varmıdırlar? Hayır, hayır o gün oldukları gibi O’ndan evelde oldukları gibi bugünde vardırlar. Ve hatta var olacaklardır. Ama asla İmam Hüseyin (a.s.)’ın mucadelesini karalamayacaklardır. O günün Hz. Zeynep (a.s.)’ın mucadelesinin takipçileri bugünün şevkatlı ve şerefli iman Hüseyn-I mucaid kadın koları ve kahraman Filistin halkları olacaktır.
                            Bugünlerde İmam Hüseyin (a.s.)'in vefa ve sadakat, fedakârlık ve cesaret, iman ve itaat timsali olan yarenini, ashabını anıyoruz, tarih yaşadıkça yaşayacak olan o 72 ölümsüz Kerbela şehidini, onlar ki Emevî ordusu diye tanınan, insanlıktan bihaber 120 bin vahşiler yığınına karşı en çetin şartlarda, kanlarının son damlasına kadar, kahramanca, mertçe, mümince savaşıp Hz.Peygamber (s.a.v.)’ın evladını, Ehl-ı Beyt'in nurlu yolunu savundular ve böylece en büyük fedakârlık ve vefa örneği ve öğretmeni olarak tarihe geçtiler. Sizlerle gurur duyuyor ve arkanızda geliyoruz!..
                            Aslina bakilirsa yapmiş olduğumuz araştırmalarda İmam Hüseyin (a.s.)’ı aynı kavramda anlatma şekliliğinde görünsede aynı tarzda bir deyim sözlerden olmadığını kanıtlar. İmam Hüseyin (a.s.)’la İslam’le nur’unu söndüreceklerinin sananlar zavallılar oldukları bir gerçektir. Bugün milyonlarca, ve hatta bir milyar’a yakın bir müslüman kitlesinin İmam Hüseyin (a.s.)’ın kerbela kıyamının değerini anladığı kadar da İmam Hüseyin (a.s.)’ın arzu dilek mesajlarını her tarafa götürebilecek duruma gelmiştir. Elbette bu çok büyük bir başarıdır. Bunu küçüksemek asla doğru değildir.
                            Ne yazıktır ki hala bu gerçeklerden ders almayanlarında bulunması İmam Hüseyin (a.s.)’ın yapmış olduğu devrimcilik makamında hiç bir değer kayb etmemiş tam aksine yüceltmiştir. Öbür taraftanda kendilerinin asla sahip olmadıkları bir takva ve görüş zihniyetleri devamlı olarak İslam devletinin halkları halifeleri olarak görmeleri veyahut bu meseleler hakında tarzı tavırları devamlı olarak onları haktan ayrılmasına neden olduğu kadar da kendilerinin Hz. Muhammed (s.a.v)’ın kurmuş olduğu İslam devlet hukuksal yönetiminden ve O’nun sünettinde uzaklaştırmalarına neden olmuştur. Gösteriş için namaz kılmaları ve Ümmet Peygamber’ı (s.a.v.) sünnetine tabi olduklarını zavallı bilinçsiz müslüman halk kitlelerine kendi akıllarınca islam-ı anlatmaları gerçek dışı olmuştur. Milyonlarca insanı da Allah’ın sevabını kazanmak için İmam Hüseyin (a.s.)’ı karşısında yanlış yönlendirme taklitlerinide yapmaktadırlar. Kerbela’da olanların büyük bir çoğunluğu Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ı yakından tanıyorlardı. Bunlar için bu mezaret geçerli olmasa da, Şam ehli bunun o kadar da farkına değildi. Şam’lılar, islam-ı Beni Ümmiyye’nin etkisinde kalarak tanımışlardır. Yazan. imam Dikmen

                            Yorum


                              #74
                              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                              Her gün aşura! Her yer kerbela.

                              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                              İmam Hüseyin (a.s.):
                              55


                              Bugün islam alemine baktığımızda aynı olaylar, aynı sahneler tezgahlanıyor. Yezidler gene müslüman olduklarını açıkça beyan edebiliyorlar ve gün geliyor namaz kılıyor, gün geliyor kendilerine İmam Hüseyin (a.s.)’ın Ehl-ı Beyt taraftarıyız diye biliyorlar. Doğu egemonyası batı emperyalist faşist düzen kuruyucuları ve Amerikanın ve sionist yahudilerinin meşalılığında sinsice ve kurnazca yapmaktan asla geri kalmayacak, gerçek İmam Hüseyin (a.s.)’ın müminlere zalimce ve hungarca zulüm etmekten geri kalmadıkları gibi hayatı zindan işkenceler ve hatta tecavüzlarda yapıyorlar.
                              İmam Muhammed Bakır (a.s.)’dan nakledilen bir hadisinde; Aşura ziyareti türkçeye çevirerek yayınlamamızda ki, amaç da; ’’Her yer Kerbela, her gün aşura’’ şiarını kıyamete kadar yaşatıp her zaman ve her yer de İmam Hüseyin (a.s.)’ın varlığını haykırıp, her zaman ve her yer de zamane mekanları olan Yezid’lerinin karşısında olduğumuzu belirtmek için yapılmalıdır diye düşünüyorum.’’
                              Gerçek yönüyle biz şuna inanıyoruz ki, kalblerimizde ve kalbinizde zerre kadar hür olma düşüncesi ve sadece Allah’a kul olmak aşkı ve muhabeti taşıyan insanlar tarihin utanç kaynağı olan Beni Ümmiyye Emevi saltanatçıları ve Yezid ve O’nun yandaşlarına sahip çıkmayıp, kendisini onlardan teberri edeceklerdir. İmam Hüseyin (a.s.) hiç bir ırk veya mezhepin tekelinde olmadığı için; Aşura ziyaretini yayınlamakla hiç bir ırkı veya mezhep mensuplarını da rencide etmek amacıyla değiliz. Biz bunu her zaman ve her yer de söylüyeceğimiz ve Şia ve Alevi toplum kurumların diğer inançlı mezheplerlede yani Sünni sünnet müslümanları ile de kardeşiz.
                              Amerikan emperyalizm-ı ve vahşi siyonizm’in yerli uşaklığını yapıp, müslüman halkların ve manevi duygularını sömürenler, hargi mezhepten olurlarsa olsunlar belki onlar rahat olacaklardır. Biz de onları rahatsız etmek için tüm güçlerimizle var olacağız.
                              Ne mutlu; Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’in kurtuluş gemsine binenlere. Allah’ın selam-ı ve bereketi İmam Hüseyin (a.s.) dostlarının üzerine olsun. Allah’ın laneti de İmam Hüseyin (a.s.) düşmanlarına Yezid ve Yezid’in taraftarlarına onlar katlit edip kurumlar halinde halkı kandıran düşmalara olsun. Yazan. imam Dikmen

                              Yorum


                                #75
                                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                                Her gün aşura! Her yer kerbela.

                                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                                İmam Hüseyin (a.s.):
                                56


                                "Sadıklar ve Erenler böyle vefa gösterir serverine dört kapı Kırk makam;

                                Bir canın yerine bin car verir rehberlerine."


                                Evet, yine Kerbela'yı anıyoruz; o, tarihin en büyük katliamını bela, musibet, imtihan, irfan ve aşk çölünü. Arz kadar geniş, hak-batıl çizgisi kadar uzun bir çöl... Sadıkların meydanı, aşıkların destanı ve kızıl laleler gülistanı Aşura ziyaretiyle Kerbela’yı anıyoruz…
                                Ve... Aşura katliamını neden ve niteliğiyle insanlık tarihini kendinde özetleyen; şehadet günü, şehitler günü, mustaz'aflar, mazlumlar günü... Dökülen kanın kılıca ve özgürlüğe galibe geleceği güne... Hakkın ve en parlak, en muhteşem, batılın ise en karanlık, en kara sayfası vaşetin işkencesi Evet Aşura'yı anıyoruz...
                                Evet, İmam Hüseyin (a.s.)'i unutmamak, İmam Hüseyin (a.s.)'in zafer mektebini unuturmamak demektir; çizgisini yaşatmak demektir. Kerbela'yı ve Aşura'yı zinde tutmak, Kerbelaî ve Aşuraî değerleri ihya etmek demektir. İmam Hüseyin (a.s.)'e ağlamak, İmam Hüseyin (a.s.)'in temsil ettiği bütün güzellikleri, değerleri sevmek, sahiplenmektir. Karşı çıktığı bütün çirkinliklere, zulüm ve gaddarlığa, insanlık dışı bütün eylem ve söyleme isyandır, nefret ve lânetliklerle anmak.

                                Kerbela'nın Hz. Resulullah (s.a.v.)'a

                                Nidasına Hasreti:


                                Ebu Cafer-i Tusi Musibah kitabında, Muhammed b. İsmail b. Bezi’den, o da salih b. Ukbe’den, O da babasından, o da İmam Muhammed bakır (a.s.)’dan şöyle nakl etmektedirler:
                                ’’Her kim, İmam Hüseyin (a.s.)’ın (aşura günü) Muharrem’in onunda, türbesinin başında ziyaret edip, yas tutarsa, kıyamet günü iki bin hac, iki bin umre ve iki bin de cihad sevabı verilir. Bu ameller (Hac ve umre ve Cihad) sanki Hz. Resulullah (s.a.v.) ve masum İmamların (a.s.) huzurunda yapıl gibidir.’’
                                Değerli Ustad, İmam Muhammed Bakır (a.s.) şöyle devam etmektedirler dedi:
                                ’’Canım ananm ve babam sana feda olsun!... Kerbela’da olmayanlar veya Kerbela’ya gitmesi mümkün olmayanların sevabı ne kadardır.’’

                                İmam Muhammed Bakır (a.s.) şu mübaret sözleri ile devam ettiler:

                                ’’Kendi evinin damının üzerindeki yüksek bir yere veya çöle çıkıp, İmam Hüseyin (a.s.)’ın makamına işaret ederek, katillerine beddua ederek ve nefretlerini dile getirmekte israr etsinler.’’
                                ’’Daha sonra iki rekat namaz kılıp Güneş, biraz yükseldiğinde, öğlen vaktinden önce ziyareti aşura’yı okusunlar. Sonra ağlasınlar, ve halkını da tavsiye zaruri değilse ağlamaya teşvik etsinler. Evlerinde imam Hüseyin (a.s.)’ın yasını anmak için meclisler oluştursunlar. Imam Hüseyin (a.s.)’ın musibetinden dolayı birbirlerine başsağlığı dilesinler.’’
                                ’’Bu amelleri yapanlar söz konusu sevapların verileceğine kefil oluyorum.’’ Evet İmam Hüseyin (a.s.)’ın mucadelesinin yanında olmamak demek onu yanlız bırakmak anlamına gelmez. Demek ki bizler O’nun o kutsal mucadelerinin yanında olmasak bile O’nun katip etmiş olduğu cihad doğrultusundan islam devletinin hukuksal anayasası olan şeriat kanunların uygulacısı olursak inanın ki sanki onunla aynı mucade sonucu şehid olmuş gibi olacakğız.
                                Değer ustad razi sözlerine şöyle devam ettiler: ’’Camın sana feda olsun (Ya İmamım), gerçektende bu amelleri yapanların sevabına kefil oluyormusunuz?’’ Yazan. imam Dikmen

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X