Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #91
    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


    Her gün aşura! Her yer kerbela.

    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

    İmam Hüseyin (a.s.):
    72


    9- Hz. Ümm-ü Seleme (a.s.)’ın yaşadığı sürece hem Hz. Muhammed (s.a.v.)’e sadık kalmış ve hem de Hz. Peygamber (s.a.v.)’ın vefatlarından sonra Ehl-i Beyt dostluk ve sadıklığıyla bağlı kalmışlardır. Hz.Ümm-ü Seleme (a.s.) şöyle rivayet etmiştir: “Bir gün Resulullah (s.a.v.) uyumuştu. Aniden üzgün bir şekilde uyandığını, elinde kırmızı bir toprağın olduğunu ve onu öptüğünü gördüm.“Bu toprak nedir, ya Resulallah?!” diye sorduğumda, şöyle buyurdu: “Cebrâil bana oğlum İmam Hüseyin (a.s.)’in Irak’ta öldürüleceğini haber verdi. Öldürüleceği yerin toprağından bana getirmesini istedim. İşte bu, o yerin toprağıdır.” (Mu’cem-ul Kebir, İmam Hüseyin’in Hayatı Faslı, Müstedrek-üs Sahihayn, c.4, s.398, Tarih-uş Şam, Hz. Hüseyin’in Hayatı Faslı.)

    10- Ve yine Hz. Ümm-ü Seleme (a.s.)’den şöyle rivayet edilmiştir: “İmam Hasan (a.s.) ile İmam Hüseyin (a.s.)’in benim evimde Hz. Resulullah’la oynadıkları sırada, Cebrâil nazil oldu. Eliyle Hüseyin’e işaret ederek “Ey Muhammed, ümmetin bu çocuğunu öldürecektir.” dedi.” Ümm-ü Seleme diyor ki: “Bu sırada Peygamber ağlamaya başladı ve İmam Hüseyin’i bağrına basarak, bana hitaben şunu söyledi: “Bu toprak senin yanında emanet kalsın.” Daha sonra Peygamber (s) o toprağı koklayarak, “Bu toprak bela ve musibet kokuyor.” dedi.” Ümm-ü Seleme devamında şunları söylüyor:

    “Hz. Resulullah (s.a.v.) bana “Ey Ümm-ü Seleme, bu toprak kan rengini aldığında bil ki imam Hüseyin, o toprak üzerinde şehit olmuştur.” diye buyurdu.” Ve yine Ravi şöyle diyor ki: “Ümm-ü Seleme o toprağı bir cam kâsenin içine koyarak onu her gün koklar ve şöyle derdi: “Ey toprak, senin kan rengini alacağın gün çok büyük bir gündür.”

    Kuran ve Ehl-i Beyt araştırma İmam Hüseyin (a.s.)’ın serüvenin anlatın araştırmalarında bu konu ve meseleler hakında sayısız kaynak ve belgeleriyle belgelemek istediği için şu anda fazla bir çalışma yapma gereğini duymamaktadır. Ve yine bir başka hadiste de Ümm-ü Seleme’den şöyle nakledilmiştir: “Hz. İmam Hüseyin’in (a.s) şehadete erdiği gece şu sözleri (şiir halinde) söyleyen birisinden duydum: “Ey cahillikleri yüzünden Hüseyin’i öldürenler, zelil olmak ve azaba duçar olmakla müjdelenin. Sizler lanetlenmişsiniz Hz. Davud (a.s.)’ın oğlu (Hz. Süleyman (a.s.)’ın), Hz. Musa 8a.s.) ve İncil sahibi (hz. İsa’nın) diliyle.” Ümm-ü Seleme diyor ki: “Bunları duyduğumda ağlamaya başladım ve cam kâsenin içindeki toprağın kan rengine dönüştüğünü gördüm.”

    (El Kifayet-u li Hafiz-il Kenci, ssayfa. 279, Zehair-ul Ukba, sayfa.147, Hasais-ul Kubra, c.2, s.125, Sirat-us Seviyy, sayfa.94, Mecmau-z Zevaid, cilt.9,.sayfa.118-119.) [color=red]Yazan. imam Dikmen

    Yorum


      #92
      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

      [b]
      Her gün aşura! Her yer kerbela.
      [/color]

      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

      İmam Hüseyin (a.s.):
      73


      11- Ehl-i Sünnet alimlaerinden olan Ebu’l Müeyyid Harezmî şöyle naklediyor: “Hz. İmam Hüseyin (a.s.) ’in (a.s) doğumundan bir yıl geçtikten sonra on iki melek Hz. Resulullah’a (s.a.v.) nazil olup şöyle dediler: “Kâbil’in, Hâbil’in başına getirdiği şeyin aynısı, oğlun İmam Hüseyin (a.s.)’in başına gelecek, Hâbil’e verilen sevabın aynısı Hüseyin’e verilecek, Kâbil’e verilen azabın aynısı da İmam Hüseyin (a.s.)’in katillerine ve O’nların taraftarlığını yapan onlara yardımda bulun bu katliamların zeminlerini hazırlayanlara verilecektir.” Devamla şöyle diyor: “Gökteki bütün melekler, Hz. Resulullah’a (s.a.v.) nazil olarak başsağlığı diliyor, İmam Hüseyin’in (a.s) şehid düşeceği toprağı ona gösteriyorlardı. Hz. Resulullah (s.a.v.) da şöyle dua ediyordu: “Ey Allah’ım, İmam Hüseyin’e yardımda bulunmayanları zelil et, onu öldürenleri öldür ve onları dilediklerinden mahrum kıl.” (Kenz-ul Ümmal, c.6, s.223, El Fusul-ül Mühimme, s.154, Savik-ul Murika, s.115, Maktel-ül İmam-is Sibt-iş Şehid, s.163.)

      12- Yine Harezmî rivayet etmiştir ki: “Hz. İmam Hüseyin’in (a.s) doğumunun 2.nci yıldönümü-nde Hz. Resulullah (s.a.v.) yolculuğa çıkmıştı. Bir süre sonra aniden durarak ağlar bir gözle İstirca (İnna lillah-i ve inna ileyh-i raciun) ayetini okudu. Sebebini soranlara “Cebrâil bana Fırat nehrinin kenarında bulunan Kerbela adlı yerde oğlum İmam Hüseyin’in öldürüleceğini haber verdi.” diye buyurdu. “O’nu kim öldürecektir?” sorusuna cevaben ise Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu:

      “Yezid denen bir şahıs (onu öldürecektir). Orada bedeninin defnedilip, başının da armağan götürüldüğünü görür gibiyim. Allah’a andolsun ki Allah, oğlum Hüseyin’in başını görüp de sevineni nifaka duçar eder ve kalbiyle dilini ihtilafa düşürür.” Hz. Resulullah (s.a.v.) bu yolculuğundan döndükten hemen sonra, üzgün bir halde camiye giderek, içlerinde İmam Hasan ve imam Hüseyin’in de bulunduğu bir topluluğa hitaben, sağ elini Hz. İmam Hüseyin’in başına koyup, başını gökyüzüne doğru çevirerek şunları söyledi: “Allah’ım, ben senin kulun ve peygamberin Muhammed’im ve bu iki çocuk da benim temiz itretimden ve neslimin seçilmişlerindendirler. Ey Rabb’im, Cebrâil bana oğlum Hüseyin’in yardımcısız kalıp öldürüleceğinden haber verdi. Onun ölümünü benim için mübarek kıl, onu şehitlerin efendisi karar ver.” Ebu’l Müeyyid Harezmî devamında şunları naklediyor: “Camide bulunan halk, bu sözleri duyunca ağlamaya başladı. Bunu gören Hz. Resulullah (s.a.v.) onlara “Ağlıyorsunuz da, yardımcısı olmuyorsunuz!” diye buyurdu ve şöyle dua etti: “Allah’ım, sen kendin onun velisi ve yardımcısı ol.” (Hasais-ul Kubra, c.2, s.125, Savaik-ul Muhrika, s.115, Kenz-ül Ümmal, c.6, s.223, El Fusul-ül Mühimme, s.154.) [color=red]Yazan. imam Dikmen

      Yorum


        #93
        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


        Her gün aşura! Her yer kerbela.

        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

        İmam Hüseyin (a.s.):
        74


        13- Ve yine kendi kaynak kitaplarından Enes ibn-i Haris Hz. Resulullah’ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Benim bu oğlum Kerbela denen yerde öldürülecektir. Sizlerden o zamanı idrak edenler, İmam Hüseyin’in yardımına koşsunlar.” Bunun üzerine hadisi rivayet eden Enes ibn-i Haris, Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’in kıyam ettiğini duyar duymaz o Hazret’in kervanına katılır ve Ebâ Abdillah-il Hüseyin’le birlikte şehadet makamına erişir.” (El İsabe, c.1, s.68, Yenabiu’l Mevedde, c.3, s.8 ve 52, El Bidayet-u ne’n Nihaye, c.8, s.217

        14- Hz. İmam Ali (a.s):“Hz. Resulullah (s.a.v.) bir gün bizleri görmek için eve gelmişti. Hazırladığımız yemeği, Ümm-ü Eymen’in bize gönderdiği bir kâse sütü ve bir kap hurmayı da yemek için ortaya bıraktık. Hz. Resulullah (s.a.v.) yedi, biz de yedik. Daha sonra Hazret abdest alıp ellerini başına, yüzüne ve sakalına sürdükten sonra Kıble’ye doğru oturdu ve istediği duaları etti. Sonra (yağmur gibi) gözyaşı dökerek kendisini üç defa yere vurdu. Biz yaptığı bu işin sebebini sormaktan çekiniyorduk. Bu esnada İmam Hüseyin, o Hazret’in omzuna çıktı ve Resulullah tekrar ağlamaya başladı. İmam Hüseyin durumu böyle görünce, “Anam, babam sana feda olsun (ya Resulallah), ağlamanızın sebebi nedir? Şimdiye kadar hiç görmediğim bir davranış görüyorum sizde.” diye sordu. Hz. Rusulullah (s.a.v.) ise şöyle buyurdu: “Evladım, bu gün sizleri ziyaret etmekle o kadar sevindim ki, şimdiye kadar öylesine sevinmemiştim. Ama Habibim Cebrâil yanıma gelerek sizlerin ölümünüzü ve ölüm yerlerinizin değişik yerler olduğunu bana haber verdi. İşte bu haber beni çok üzdü. Allah’tan sizin için hayır ve iyilik diliyorum.” Yazan. imam Dikmen


        Yorum


          #94
          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


          Her gün aşura! Her yer kerbela.

          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

          İmam Hüseyin (a.s.):
          75

          ALLAH´in RESULÜ SEVGİLİ

          TORUNUNA AĞLIYOR :


          “Ben Fatıma (a.s) oğulları İmam Hasan ve İmam Hüseyin’in ebesiydim. İmam Hasan (a.s.) dünyaya geldiğinde... (Hz. İmam Hasan’ın (a.s) doğumu ile ilgili bazı şeyler anlattıktan sonra şunları ekliyor İmam Hüseyin (a.s) dünyaya geldiğinde, Resulullah (s) yanıma gelerek “Ey Esma, çocuğumu bana getir.” diye buyurdu. Ben İmam Hüseyin (a.s.)’i beyaz bir kundağa sararak Hz. Resulullah’a (s.a.v.) verdim. Hz. Resul-i Ekrem (s.a.v.) sağ kulağına ezan, sol kulağına ikamet okuduktan sonra, Hüseyin’i bana verdi ve ağlamaya başladı. Esma diyor ki: “Resulullah’a (s) “Anam, babam sana feda olsun ey Allah’ın Resulü, ağlamanızın sebebi nedir?” diye sorduğumda, alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber “Bu çocuğuma (ağlıyorum)” diye cevap verdi. “Bu çocuk dünyaya daha yeni geldi” dediğimde bana “Ey Esma, bu yavrumu zalim ve azgın bir grup öldürecektir. Allah-u Teâla benim şefaatimi onlara nasip etmesin.” diye cevap verdi. Daha sonra “Ey Esma, bunu kızım Fatıma’ya söyleme, çünkü o daha yeni doğum yapmıştır (ve bu haberi duymaya hazırlıklı değildir.) ” buyurdu.” (Sirat-us Seviyy, s.95, Maktel-ül İmam-is Sibt-iş Şehid, c.2, s.162.) Yazan. imam Dikmen

          Yorum


            #95
            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


            Her gün aşura! Her yer kerbela.

            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

            İmam Hüseyin (a.s.):
            76

            İslam Gelenek Kültürüne Göre Ağlamak


            Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmalarımızın temel kaynaklarını oluşturan İmam Hüseyin (a.s.)’ın Kerbela katliamının neden ve niteliklerinin olgusu altında İslam ulemaları olsun İslam bilim adamlarının olsun oluşturdukları yazışma çalışmalarında gerçeklerin örtbaş edilmemesi için çok tehlikeli katliam oligarşılarına karşıda inanılması zor ve güç olan İslam gelenek ve kürltür türelerine karşıda savaşmak zorunda kalmışlardır. Bu nedenledirki biz kendi araştırmalarımız olan Kuran ve Ehl-i beyt araştırmalarında ilk etapta imam Ali (a.s.)’ın hadisleri ile başlayacağız.
            Hz. Ali (a.) şöyle buyurmaktadır: ’’Gözlerin ağlaması ve kalplerin korkması, yüce Allah'ın rahmetinden dolayıdır.’’

            Bismillahhirrahmanirrahim

            İnsanoğlunun fıtratında ağlamanın var oluşu sadece o insan acı ve kederle bağlantılı olmadığı gerçeğini hiç bir zaman üstünden atamamıştır. O’nun içinde insan oğluna ağlamak için bazı neden ve gereklerin olması zorunludur. Bu konuda asıl ağlamamızın temen nedenini oluştursan bizlerin neden ve niçin ağlamamızın olmasıdır.? Genellikle göz yaşlarımızın yanağın üzerine dökülmesiyle gerçekleşen bu durum, neden kaynaklanmaktadır?

            Bu konular hakında değerli Psikologlar, bu konu hakkında şimdiye kadar net bir görüş açıklayamamışlarsada. Yalnızca şöyle söylemektedirler: Duygularımızı sözcüklerle anlatamadığımız ya da anlatmak istemediğimiz zaman iç dünyamızda bir durum ortaya çıkmaktadır. Bu durum, gözyaşlarımızın kendi kendine akmasına neden olmaktadır. (Arked Leokram, Be Men Begu Çera. C.3,S.69.)

            İmam Zeynel Abidin (a.s.)’ın Ehl-i Beyt imamlarının dördüncüsü olan İmam Zeynelabidin (a.s.)’ın hicretin 38.nci yılında Şaban ayının beşinde Medine’de dünyaya geldi. Babası Hz. İmam Hüseyin (a.s.) Annesi İran şahı Yezdgird’in kızı şehrebanu hatundur. Babası Hz. İmam Hüseyin (a.s.) ve ashabı Kanlı Kerbela’da şehid düştüğü kerbela vakıasında bulunmasına rağmen, yeryüzün masum imamsız kalmaması için, ilâhî bir lutûf sonucu olarak hastalanmış ve böylelikle sağ kalmışlardır. Gerçeğine bakılırsa bu da Allah’u Teâala’nın apaçık bir mücizelerindendir. İmam Zeynelabidin (a.s.) babası İmam Hüseyin (a.s.)’ın hıcretin 61.nci yılında zalim bir ihtidar tarafında hündarca katledilerek şehid edilmişlerdir. O’nun imamlık dönemi, Ümeyyeoğulları’nın baskı ve zulmünün en şiddetli dönemine rastlar. Buna rağmen, babasının şehâdetinden sonra esir olarak dolaştırıldığı şehirlerde yapmış olduğu konuşmalarında ağlamaklı bir mesajlada olsa Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın kerbela kıyamının hedefine ulaştırmasını sağlamışlardır. Bu netice ile İmam Hüseyin (a.s.)’ın nasıl ve ne biçimde Yezid taraftarlığı hükümetliğinin zulüm ve işkenceleri ile hedeflerine ualaşacakları güçlerin amaçsızcada olsa başaramıyacağının mesajlarını bize iletebilmişlerdir. Yazan. imam Dikmen

            Yorum


              #96
              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


              Her gün aşura! Her yer kerbela.

              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

              İmam Hüseyin (a.s.):
              77


              Ve yine İmam Zeynel Abidin (a.s.)’ın yani babaları İmam Hüseyin (a.s.)’dan Ehl-i Beyt mektebinin mensuplarına ulaştırması büyük miraslardan biri olarakta bizlere ’’Sahife-ı Seccadiye’’ adındaki değerli kitaplarıdır ki, en güzel ve en içerekli dualarından müteşekkil muazam bir Ehl-i Beyt külliyetdir. Son derece yüce ve ulvi anlamlar içeren ve fevkâkalede eğitici ve öğreticiliği olan bu essiz dualar demeti, gerçekten de ’’Nehc’ül-Belağa’nın bıraktığı tesiri bırakmakta, ancak, bunu daha değişik bir yolla (dua ve Allah’a yakarıp O’na tazarruda bulunma yolula) gerçekleşmektedir.’’ Bu duaların her bir cümlesi insana yepyeni bir ders öğretmekle ve gerçek bir kullun, sevgili yaratıcısına nasıl yönelmesi gerektiğini en içtenlik duyguları haliyle göstermektedir. İnsanoğlunu ruh’u ve canını nur’la dolduracak bütün varlığıyla Rabbi’ne yönelmesini sağlamaktadır. İste Hz. Zeynel Abidin (a.s.)’ın hicretin 95.nci yılında muharrem ayının on ikisinde zehirlenerek şehid edilmişlerdir. Mubarek kabirleri ise Medine baki mezarlığında bulunmaktadırlar!…

              Şunuda belirtelim ki, deneylerden de elde edilen gerçek şudur: Ağlama ya da gülme yardımıyla etki altında kalınan hususu açıklamak; insan yapısının doğal belirtilerindendir. Nitekim bir kimse ağlamaz ya da gülmez ise; onun ruhsal durumunu, dengesiz ya da hasta olarak adlandırmak mümkün değildir. Bu bağlamda, hem ağlayan ve hem de gülen insanlar (üzüntülerini ve sıkıntıların bu şekilde üzerlerinden atarak); yaşam içinde veya iş sahnesinde, beden ve ruh sağlığı açısından daha hareketli ve daha neşeli olmaktadırlar.Kuran-ı Kerim’de bu konu hakkında şöyle bir ifade içermektedir. İnsanlar ne kadar nankördürler ne çok gülerler ve ne az ağlarlar. Tam bunun bilincede değildirler. Burada insanlar daha fazla ağlamaları ve ne kadar mümkünse az gülmeleri daha da kendileri için hayırlıdır.

              Bilimsel yönü olan ağlamanın ve gözyaşı dökmenin etkilerini, kesinlikle kendi konum ve düzeyi yerinde incelemek gerekmektedir. Biz bu Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmamızda; ağlama eyleminin verdiği mesajları, manevisel ödülleri, acısal bakımından önderlerimizin bu konudaki davranışları, matem tutarak ağlamaya teşvik etmeleri, matemin adabı ve matemin felsefesi konularını incelemeye çalışacağız. Yazan. imam Dikmen

              Yorum


                #97
                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                Her gün aşura! Her yer kerbela.

                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                İmam Hüseyin (a.s.):
                78

                Ağlamanın Çeşitleri

                Gözyaşlarının açıkladığı ağlama çeşitlerinin mesajlarını, yapmış oldukları mucadele sonuçlarındaki eziklik ve baskıcı işkecelerin menfaâtları icabı yapmış oldukları kölelik zulümleri ihtidar sonucu edebi kaynaklardan yararlanarak aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür.

                Çaresizlikten Dolayı Ağlamak


                Bazı kişilerin ağlamaları çaresizlikten dolayıdır. Bu bağlamdaki görüşe katılma doğru ve sağlıklı görünmemekle beraber doğru değildir. İnsanoğlu çaresizlikten ağlama ihtiyacı duymaz. Eğer böyle bir biçimde ağlayan insan ve insanlar varsa bunların problemlerinin pisikolojık olduğu olgusu akla gelmelidir. Bu insan veya bu grupta olan insanların hemen bir pisikyarist bir pisikolojıye gitmeleri daha doğru olur. Böyle kişiler bilgisizlikten, saflıktan ve kararsızlıktan ötürü ağlamaktadırlar. Bazen de, bir kişinin zulüm etmesi ya da kötü bir olaydan dolayı zillet çukuruna düşmektedirler. Bu bağlamda kendilerini tehlikenin içinde görünce, varlıklarını ve çıkarlarını koruyabilmek için çareyi ağlamada aramaktadırlar. İmam Ali (a.s.)’ın dediğ gibi İnsanlar çaresizlikten ağlıyorlarsa bunun neden anlamı çaresizlikten değil bilgisizlikten kaynaklanmaktadır.

                Yalandan Dolayı Ağlamak?


                Hz. Yakup'un (a.) oğulları oyun ve eğlence bahanesiyle Hz. Yusuf'u (a.) çöle götürdükleri zaman, haset etmelerinden dolayı onu kuyuya atmışlardı. Babalarının yanına döndükleri zaman ise yalandan ağlayarak kanlı gömleğini göstermişlerdi. Bu meselenin temel amaçlı niteliği Kuran’ın anlatığı Hz. Yakup (a.s.)’ın oğulları hakındaki ağlamaları bir yalancılık konumunla bağlantısının olmadığı bunun bir aldatmacanın neticesi sonuncusunda kendilerinin gerçekle bağlantısının olmadığı bir oyunun içine girmelerinin olmasıdır.

                Akşamleyin ağlayarak babalarına geldiler.
                (Yusuf suresi.: 12.)

                Ancak onların ağlamaları, yalandan ağlama türünden idi.( ancak onları ağlamaları aldatmaca ve kandırıcı türündendi? Bu şekilde anlam vermek daha doğru olur.) Çünnkü Hz. Yakup (a.s.) kendi oğullarının içinde en fazla ilgi ve sevgiyi hz. Yusuf (a.s.)’a verdiği için kardeşlerin kendi aralarındaki sevgi ve takvaları bakımından üstün olan Hz. Yusuf (a.s.)’ın olduğuna kanat getirmeişlerdir. Yazan. imam Dikmen

                Yorum


                  #98
                  Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                  Her gün aşura! Her yer kerbela.

                  Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                  Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                  İmam Hüseyin (a.s.):
                  79


                  Pişmanlıktan Dolayı Ağlamak

                  İmam Ali (a.) şöyle buyurmaktadır:


                  Kim, işlediği günahtan dolayı ağlarsa bağışlanır. (İrşad-ul Kulub: S.129.) İmam Ali (a.s.)’ın koymuş olduğu tesbit gerçekten de doğru bir tesbittir. Bir pişmanlık ile yalancılık arasında çok mu? Çok büyük bir fark vardır. O’nun içinde bir araştırma gereği duyulduğunda (yalancılık ) ile (pişmanlık) arasında farkı bulmak gerekliliği zorunlu olarak bilinmelidir.

                  İmam Cafer Sadık (a.s.) babalarından (a.s), Meryem'in oğlu İsa'nın (a.s) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
                  Günahlarından dolayı ağlayan kişinin hali ne kadar güzeldir. (Bihar-ul Envar: C.14,S.320.) Biz burda Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın nakletmiş olduğu dualarından bir örnek vereceğiz:
                  Aşura Günü İmam Hüseyin (a.s.)’ın kalbine ok saplandığında okumuş oldukları dua:’’Bismillahi ve billahi ve ala milleti Resullillah’’ (Allah’ın adıyla, Allah’ı anarak, Allah’ın yolunda ve Resulullah (s.a.v.)’ın kurmuş olduğu devleti kanunları üzerine dünyadan ayrılıyorum.)

                  Sonra da başını gökyüzüne kaldırarak şöyel bir haykırışla dualarda bulundular:’’Allah’ın! Sen iyi biliyorsun ki?; bunlar öyle bir kimseyi öldürüyorlar ki, yeryüzünde ondan başka peygamber’in torunu yoktur.’’

                  Ve Daha sonra ok’u arkadan çıkardı ve kan oluk gibi dışarı akmaya başladı. İmam Hüseyin (a.s.) kanıyla elini doldurup onu gökyüzüne serperek şöyle buyurdu:’’Allah’ım! Ölümü bana kolay kıl.’’
                  İkinci kez avucunu kanla doldurup, O’nu yüzüne başına serperek şöyle buyurdular:’’Allah ve Resulüyle böyle görüşmek istiyorum.’’

                  ‘’Ey Allah’ın kulları! Allah’tan korkun, dünya’ya karşı ihtiyatlı davranın; eğer bütün dünya bir kişiye kalacak veya bir kişi orada sürekli kalacak olsaydı, Hz. Peygamber ler bâkî kalmaya daha layıktı, rıazları celbedilmeye daha evlâ ve böyle bir hükme daha uyugun olurlardı. Ancak Allah-u Teâla dünyayı fani olmak için yaratmıştır; yenileri eskir, nimetleri zail olur, sevinci ise kararır (gam ve üzüntüye dönüşür). Dünya engebeli bir menzil ve geçici bir evdir. Öyleyse ahiretiniz için azık toplayın; en güzel azık ise sakınmaktır, Allah’tan sakının ki, kurtuluşa eresiniz.’’ Şimdi burdaki İmam Hüseyin (a.s.)’ın söylemiş oldukları ile İmam Ali (a.s.)’ın söylemış olduğu hadisi şerifleriye bağlantısının netice ile ve yine yukarki Hz. Yakup (a.s.)’ın ağlamaklı ile oğullarının şöylemiş oldukları yalancılık ve kandırmacılıkla bağlantılarını bulmaya özdeşleştirelim. Ve aradaki farkı bulmaya çalışalım. Acaba sizde doğru sözlü kullanılan terimler hangileridir?... Yazan. imam Dikmen

                  Yorum


                    #99
                    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                    Her gün aşura! Her yer kerbela.

                    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                    İmam Hüseyin (a.s.):
                    80

                    Yapmış Olduğu Mucadele Sonucunda

                    Sevinçten Dolayı Ağlamak:


                    İmam Hüseyin (a.s.)’ın Aşura günü sabahında okuduğu münacak konuşmalarında bir sevinç kesik. Her toplumun kendisine özgü bazı ömenli değerlerin var oluşu, O’nun o açıdan bir nevi sevinmesine neden olmaktadır. O’nun içinde ağlama konusu olsun veya seinç konusu olsun bizlerin önderleri olan Ehl-i Beyt imamlarımızdan örnek almamış daha doğru olur kanısındayım. Acı ve keder göz yaşları olduğu kadar da, Sevinç gözyaşları, insan ruhunun ve duygularının güzelliğini yansıtan göstergelerden biridir. Örnek olarak; yıllarca aradıktan sonra yavrusuna kavuşan anne veya babasının uzunca bir ayrılıktan sonra sevgilisine kavuşan âşık!... Ve bu konu hakında İmam Hüseyin (a.s.)’ın dediği değerli sözleri gibi…

                    Hicri yılı 61. 10 Muharrem ayının yani Aşura sabahı namazından sonra Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın yarenlerine yani (yoldaşlarına) onların her birinin vazifesini belirlediler. Diğer taraftan’dan zalim ordusunun katilcileri Ömer ibn-i Sa’d da ordusunun saflarını düzeltmekle meşgüldü. İmam Hüseyin (a.s.) gözü kalabalık düşman batıl ordularına takılıp, karşısındaki insan selini görünce, ellerini dua’ya kaldırarak, Mabu’duna şöyle bir konuşmaya başladı:

                    ‘’Allah’ım!... Her gam ve kederde sığınağım, her sıkıntı ve zorlukta ümidim ve her musibette güvendiğim Sensin. Kalpleri zayıflatan, kurtuluş haretketinin yollarını kapatan, dostları kaçıran, düşmanları sevindiren nice gam ve musibetleri Sana şikayet ettim, başkalarından ümidimi kesip, Sana yöneldim. Ve Sen, o gam ve üzüntüyü giderdin, onları sen izale ettin. Her nimetin sahibi ve her dileğin nihavet de Sensin.’’ Yazan. imam Dikmen

                    Yorum


                      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                      Her gün aşura! Her yer kerbela.

                      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                      İmam Hüseyin (a.s.):
                      81


                      Ve yine Mevlamız önderimiz İmam Ali (a.) şöyle buyurmaktadır:

                      [color=black] Kim cennet arzusuyla ağlarsa, Allah onu oraya yerleştirir. Ve kıyamet gününün büyük korkusuna karşı, güven içinde olacağını yazar. (İrşad-ul Kulub: S.128–129.) Aşura düşünüldüğü gibi kolay ve basit olmayan bir mucadelenin başlangıç tarihin singesidir. Ve yine Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın Aşura günü bir konuşmalarından kıyamının nedenini şöyle açıklamaktadırlar:

                      ’’Bilin ki, şu reziloğlu rezil (İbn-i Ziyad), beni savaşla zillet arasında iki yolda bırakmıştır ve biz zillete boyun eğmeyiz. Çünkü Allah’u Teaâla, Resul-ü, müminler, temiz kimseler ve zamanın izzetli kimseleri, bu alçaklığı ve zilleti bizim için hoş görmezler. Bizim, zamanın zalim emperyalist faşist güçlerinin itaatini, yiğitlerin katl,g3ahına tercih etmemizi kabul etmezler. Şimdi ben, Ehl-i Beyt’im ve sayıları az olan dostlarımla, Allah yolunda koyam etmiş ve şehâdeti canımla satın almıştır.’’ Bu değerli hadis doğrultusunda bugünün mazlum Filistin halkının yanında olmak İmam Hüseyin (a.s.)’ın kanlı kerbela’da sergilendirilmiş bir örneği temsilidir. O’nun içinde müslüman halk kitlelerinin ister canı ile o mucadele altında olmuş olsun isterse de dışardan en ufak bir yardım şekilliğiyle olsun bu mazlum Filistin halkının yanında olması İmam Hüseyin (a.s.)’ın kerbeladaki mucadelesiyle eş değerdir.
                      İmam Hüseyin (a.s.)’ın Kerbela’da şöylemış olduğu bu hadisin yüce bir mevkide hasiyeti üstündür:’’Ey insanlar, biz sizi yenersek bu bizim şanımızdır, ve eğer yenilirsek bilinki yenilmiş değiliz, eğer öldürürsek zafer bizimdir, ve eğer öldürülürsek yine zafer bizimdir.’’ Burda Hz. Muhammed (s.a.v.)’ın bir hadisi şeriflerini zikr etmeden geçemiyeciğim:’’ Hz. Muhammed (s.a.v.) iki hasletten daha kötü bir hasret yoktur; Allah’a şirk koşmak ve Allah’ın kullarına zarar vermek.’’

                      İmam Ali (a.), kendilerinin haklılığı konusunda ağlayan müminleri övmektedir. (İrşad-ul Kulub: S.128–129.)
                      Kur-anı kerim, işte bu tür müminlerin öyküsünü şöyle açıklamaktadır:

                      Resul'e indirileni dinledikleri zaman, tanıdıkları gerçekten dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Derler ki; "Rabbimiz, iman ettik, bizi şahitlerle birlikte yaz." (Maide: 83)
                      Cafer Bin Ebi Talip (a.s.) Habeşistan'dan Medine'ye geri döndüğü zaman Hz. Peygamber efendimiz (s.a.v.) onu karşılamaya gitmişti. Onu görünce sevinçten ağladı. (Bihar-ul Envar: C.21,S.24.) Yazan. imam Dikmen

                      Yorum


                        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                        Her gün aşura! Her yer kerbela.

                        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                        İmam Hüseyin (a.s.):
                        82


                        Acıma Duygusundan Dolayı Ağlamak

                        İnsanın göğüs kafesinde bulundurduğu şey taş değil, kalptir. Duygulu olaylar, örneğin; yetim bir çocuğun gözyaşları, çok ağır bir hasta, fakir zavallı yaşlı bir adam ya da bunlara benzer olaylar karşısında yer alan bir kalp ise etkilenerek ağlar. Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmalarımızın uzanmasını nedeni altında yatan maksadın İslam tarih ve felsefesinin yanlış yorumlandığının neden ve niteliklerinden uzak kalması. Kuran’ın insanların üzerindeki değerin anayasal olarak uygulanmadığı ve devamlı hükümet edinen hükümdar güçlerin kendi menfeatları doğrultusunda belirli bir amaç niteliğinde kullanmalarının olmasıdır. O amaçladırki Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmaları doğrultusundaki çalışmalarımızın ilk etapta Hz. Muhammed (s.a.v.)’me vahiy yoluyla ayetlerin maddeler halinde ilkelerin teker teker mücadelenin gerekliliği nedeniliyle inmesi ve buna yardıncı bir gücü yaratılıp o inen made ve ilkelerin uygulanması. Bununda İmam Ali (a.s.) pratığıyla mümkün olmuştur. Bunun dışındaki var sayım kurulmuş olan bir işçi sınıf egemenliğinin onların maddeler ve ilkeler bazında gerçekleştirilmiş bir İslam Cumhuriyetinin devamının olması. O’nun içinde ister İmam Hasan (a.s.)’ın zaman birimindeki müslüman halkların güçsüzlüklerinin egemenliğini kaybetmesi ve tekrar Emevioğullarının eline geçmeleri ve O’nun karşısında tekrar islam-i bir değerde kazanılmasının İmam Hüseyin (a.s.)’ın kerbela’ya hicret edişi ve ve O’nun orda sergilemiş olduğu hareketinin canlanması olacaktır. Zaten ve eğer İmam Hüseyin (a.s.)’ın zinâkâr Yezid denen şahse biât etmesi gerçeklenmiş olmuş olsaydı dünya üzerinde Hz. Muhammed (s.a.v.) ve İmam Ali (a.s.)’ın kurmuş oldukları İslam devletinden herhangi bir eser kalmiyacaktı. O’nun içinde İmamHüseyin (a.s.) gibi değerli imamet makamında oturmasının temel niteliğinin belli olması Kerbe’la kıyamında şahadete ulaşmasının nedeni olduğu gerçeğinin İslam devletinin ayakta kalması mümkü olasılığı gündeme getirmiştir. Yazan. imam Dikmen

                        Yorum


                          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                          Her gün aşura! Her yer kerbela.

                          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                          İmam Hüseyin (a.s.):
                          83


                          Allah Resulü'nün (s.a.v.)

                          Ağlamaları ile İlgili Kaynaklar


                          Hz. Peygamber efendimiz (s.a.v.) hicretin sekizinci yılında oğlu İbrahim (a.s.)'i kayıp etti. Onu, Baki mezarlığında toprağa verdi. Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) kaybettiği yavrusu için gözyaşları mübarek sakalını ıslatacak kadar şiddetli bir şekilde ağlamıştır. Sahabe Hz. Peygamberimize (s.a.v.) şöyle dedi:
                          Ey Allah’ın Resul-ü! Sen, başkalarına ağlamayı yasaklıyordun. Şimdi de kendin mi ağlıyorsun?
                          Peygamberimiz (s.a.a.) şöyle buyurdu:

                          Bu, öfke ve hoşnutsuzluk ağlaması değildir. Bu, rahmet ve acıma ağlamasıdır. Kim acımaz ve rahmet etmez ise, ona da acınmaz ve rahmet edilmez. (Bihar-ul Envar: C.22,S.151 ve Uyun-i Ahbar: C.2,S.11.)
                          Başka bir rivayette de şöyle nakledilmiştir: Peygamberimiz (s.a.v.), kucağında son anlarını yaşayan çocuğa (İbrahim a.s.) şöyle buyurdu:

                          Oğlum! Senin için çok üzülüyoruz. Gözler ağlıyor. Kalp yanıyor. Ancak biz, Allah'ın razı olmadığı bir şeyi söylemeyiz. (Sahih-i Buhar-i: C.1,S.148 ve Bihar-ul Envar: C.82,S.90.)

                          Üzüntüden Dolayı Ağlamak

                          Üzüntü ve kederden dolayı ağlamak da, insan fıtratında ve doğasında bulunan ağlama türlerinden biridir. Kuran-ı Kerim’de Hz. Peygamber efendimizin (s.a.v.) mali yetersizlikten dolayı savaş cephesine göndermediği mücahit müminlerin öyküsünü, şöyle açıklamaktadır:

                          "Sizi bindirecek bir şey bulamıyorum." deyince harcayacak bir şey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözlerinden yaş akarak dönen kimselerin aleyhine de (yol yoktur, Onlar da kınanmazlar). (Tövbe:92.)
                          Bir taraftan tarihin sayfalarında yiğitlik, fedakarlık, iman, cihad ve hak uğruna her şeyinden geçmenin sadıkane örneğini oluşturmak için cennet geçlerinin efendisi Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın oğulları İmam Hüseyin (a..s.)’ın komutanlığında toplanan az bir grub ve diğer tarafta ise dünya ve makam sevgilileri olan zalimlerden korkmak, çeşitli batıl taassuplar, kinler, cehaletler vb. Batıl saiklerle hareket eden ve zülüm ve fesat güçlerinin hedeflerini amel simgeleyen bir zalim ordu karşı karşıya gelmesi olgusu.

                          Adeta bu günde İslam ümmetinin ve tarihin gelecekteki akışının takdiri belirlenecektir. Öz Muhammed-î İslam’ı yaşamak isteyenlere, İslam adı altında zulüm ve işkence’ye dayanan nizamların sunduğu saptırılmış İslam-ı yaşamak istiyenlerin safları birbirinden atıracaktır. Ve hatta bu iki ayrı çizgi ve yolun felsefi görüşün olduğunu anlamakta güçlük çekenler alternatifi olmayan iki zit düşünce tarzından biri seçmek zorunda kalacaklardır. Bunun gerçekleşmesi için İslam devletlerini uyandıracak bir şok lazım gelecektir. Bir ilâhi kan ve sağlamlığında şüphe edilmeyen bir hareket lazım olacaktır!...

                          İşte Aşura günü Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın kıyamı sönmeye yüz tutmuş İslam çırağını yeniden nur’landıracak ve İslam devletleşme ağacının kurumasını önleyecek böyle bir hareket idi. İmam Hüseyin (a.s.) bu aşamada şöyle haykırmaktadırlar:

                          ‘’Eğer Hz. Muhammed (s.a.v.)’ın kurmuş olduğu devlet, benim kanım yere dökülmeden hayatını sürdüremiyecekse, ben bu şehâdete hazırım.’’ Yazan. imam Dikmen

                          Yorum


                            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                            Her gün aşura! Her yer kerbela.

                            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                            İmam Hüseyin (a.s.):
                            84


                            İnsanların birbirinden Ayrıldıklarından Dolayı Ağlamaları Konumu:


                            Bu ilâhi kıyamın etrafında incelecek olan şeyin, İmam Hüseyin (a.s.)’ın ceddlerinin ardında ayrıldığı ve hata onlara hasret kaldığı zaman biriminden zamanın geldiğini ayrılığım yaklaşmakla kendilerine bir mesajların var oluşu ve bu yakınlaşma sonucunda da kıyamın önceki olaylar ve kıyamın başlamasından sonuna kadar vuku bulan hadiseleri ve kıyamdan sonra meydana gele hadislerin incelemeğe gerek duyacağını işaretleri vermektedir. Ama hiç şüphesiz bu kıyamın zirvesini Aşura gününde vuku bulan hadisler oluşturmaktadırlar.

                            İşte gözyaşı dökmenin bir başka türü de; dosttan ayrı olunduğu, sevgi duyulan şeyden uzak bulunulduğu veya âşık olunan kimseyi görmekten yoksun kalındığı için gerçekleşen ayrılık ağlamasıdır. Şimdi bu kıyamın öyküsünü birlikte ve beraber ele alalım:

                            Bu tür bir ağlama çeşidi için, İmam Hüseyin (a.s) ve Kanlı Kerbela şehitlerine yapılan matemlerde ve okunan mersiyelerde birçok ölçütler bulunmaktadır. Çünkü imam Hüseyin'e (a.s) hitap ederek şöyle söylemekteyiz:
                            Keşke seninle birlikte olsaydım. (Sana yardım etseydim, savaşsaydım, şehit olsaydım.) Sonra büyük mutluluğa ben de ulaşsaydım. (Masat-ul Hüseyin: S.121 ve Vesail-uş Şia: C.10,S.393.) Yazan. imam Dikmen

                            Yorum


                              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                              Her gün aşura! Her yer kerbela.

                              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                              İmam Hüseyin (a.s.):
                              85


                              Ağlama ve Matem Tutmanın Tarihçesi:

                              Hicri yılı 61 Muharrem atının 10.ncu günü yani Aşura günü sabah namazından hemen sonra İmam Hüseyin (a.s.) ordu komutanlarının her birine vazifesini belirletikten sonra.

                              Diğer tarafta Ömer b. Sa’d da ordusunun saflarını düzeltmekle meşgüldu. İmam Hüseyin (a.s.)’ın gözü kalabalık batıl düşman ordusuna takılıp karşısında sel gibi insanları görünce ellerini göğe kaldırarak şu dua’yı okumaya başlamışlardır:

                              ’’Ey Allah’ım! Her gam ve kederde sığınağım, her sıkıntı ve zorlukta ümidim ve herdertli çaresizliğim güvendiğim Sensin. Kalpleri zayıflatan, kurtuluş yollarını kapatan dostları kaçıran düşmanları sevindiren nice gam ve kaderlerden sana şikâyet ettim, başkalarından ümidimi kesip sana yöneldim. Ve Sen o gam ve üzüntüyü giderdin, onları sen izale ettin, her nimetin sahibi ve her dileğin nihayeti de yine Sensin.’’

                              İşte burda her sevilen kimseyi kayıp etmek ya da ondan ayrılmaktan dolayı ağlamak ve matem tutmak, insanlık fıtratı tarihinin başlangıcına dayanmaktadır. Ancak imam Cafer Sadık'ın (a.s)’ın açıklamasına göre en çok ağlayan beş kişi şunlardır:

                              Hz. Âdem (a.s), Hz. Yakup (a.s), Hz. Yusuf (a.s), Hz. Fatımat’ut-Zehra Semavat-ı Vel Arz (a.s.), Hz. İmam Zeynel Abidin (a.s). (İrşad-ul Kulub: S.126 ve Bihar-ul Envar: C.12,S.264 ve 311.)
                              İmam Zeyn’ül Abidin’in (a.s.) ağlamaları hakında şöye rivayet edilmiştir: İmam Zeyn’ül Abidin (a.s.)’ın vasfedilmez o hilm ve sabr makamına sahip olmasına rağmen bu acı bela karşısında çok ağlıyorlardı, acısı sonsuzdu.

                              İmam Cafer Sadık (a.s.)’ın şöyle rivayet edildiğini nakledilmiştir: İmam Zeyn’ül Abidin (a.s.) babaları İmam Hüseyin (a.s.) müsebetinde kırk yıl ağlamışlardır. Gündüzleri oruç tuttuğu ve geceleri de ibadet ederek uyanık kaldı. İftar vakti geldiğinde hizmetçisi su ve yemek getirirdi önüne ve ’’Buyurun yeyin efendim’’ derlerdi. O hazret de Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın oğlu aç öldürüldü. ‘’Hz. Resulullah (s.a.v.) oğlu susuz öldürüldü’’ buyururlardı. Hep bunu der ve ağlardı. Önüne gelen su ve yemek gözyaşlarıyla karışırdı. Ölünceye kadar da böyle devam etti.

                              Hz. İmam Zeyn’ül Abidin (a.s.)’ın diğer isimleri ise Hz. Seccad (a.s.)’dır. Hizmetçisi nakleder ki: ’’Bir gün o hazret sahraya gitti ve ben de ardısıra gittim. Saf olmayan bir taşın üzerine alnını koyduğunu görünce durdum.

                              Ağladığını ve nale ettiğini duyuyordum. ’’La ilahe illellahu hakken hakken la ilahe illellahu teabbuden ve rikken la ilahe illellahu imanen ve tasdiken ve sidken’’ zikrini edince saymaya başladım. Tam bin kez bu zikri tekrarladı. Alnını secdeden kaldırınca yüz se sakalının gözyaşlarıyla ıslandığını gördüm. Yazan. imam Dikmen

                              Yorum


                                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                                Her gün aşura! Her yer kerbela.
                                [/color]

                                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                                İmam Hüseyin (a.s.):
                                86


                                Dedim: ‘’Efemdim, hüznünüzün sonu yok mu? Ağlamanız son bulmayacak mı? ‘’Ne diyorsun sen? Yakup b. İbrahim, peygamber ve peygamber zâdeydi ve oniki oğlu vardı. Allah, oğullarından birini gözünden uzaklaştırınca, hüznünden, başının saçları ağardı, belli büküldü, ağlamaktan gözleri görmez oldu. Halbuki oğlu yaşıyordu, ancak ben babamın, kardeşimin ve Ehl-i Beytim’den on yedi kişinin öldürüldüğünü, topraklar üzerinde kaldığını gözlelerimle gördüm. Nasıl ağlamayayım, hüznüm nasıl son bulsun?’’

                                Ve müellifler şöyle nakl etmişlerdir:
                                ‘’Bu sözlerimi kim götürecek Kerbela şehidlerine; Siz ayrılığınızla, asla eskimeyecek ve hatta bizi eskitecek hüzün libası giydirdiniz bizlere. Onların vuslatıyla bizi güldüren felek şimdi firakıyla ağlatmaktadır. Onları kaybetmekle dünyamız karardı, oysa ki karanlık gecelerimiz onların nuruyla aydınlanmıştır.

                                1- Hz. İbrahim (a.), eşi Hacer'i ve oğlu İsmail'i kupkuru susuz bir yer olan Mekke'de bıraktığı ve onlardan ayrılacağı zaman çok ağlamıştı. (Bihar-ul Envar: C.12,S.114.)

                                Aşura günü imam Hüseyin (a.s.)’ın ashabının düşman ordusuna yaptıkları hitabelerin yanı sıra bizzat kendiside hedefini açıklamak, ilahi mesajı ulaştırmak ve hücceti tamamlamak amacıyla defalarca düşman ordusunun karşısında durup tarihi hutbeler irşad etmişleridir. Ordusunun saflarını düzene soktuktan sonra yine İmam Hüseyin (a.s.) atına binerek Ömer Sa’d’ın ordusunun karşısında durup ilk konuşmalarını yapıp şöyle mesajlar vermiştir:
                                ‘’Ey insanlar! Beni dinleyin; üzerime düşen sizlere öğüt ve nasihatimi dinlemedikçe ve bu bölgeye gelmemin sebebi öğrenmedikçe savaş hususunda acele etmeyin. Eğer delilimi kabul edip sözümü tasdik eder de bana hak verirseniz saadet yolunu bulmuş olursunuz ve savaş için de hiç bir sebep kalmaz. Eğer delilimi kabul etmezseniz yaptığınız işin daha sonra gam ve üzüntünüze sebep olmaması için dostlarınızı bir araya toplayıp düşünüz taşının ve sonra hakkımda aldığınız kararı uygulayın. Bana göz açtırmayın. Şüphesiz benim yardımcım Kuran’ı indiren Allah’tır, salih kulların yardımcısı O’dur.

                                ‘’Ey Allah’ın kulları! Allah’tan korkın dünya’ya karşı ihtiyatlı davranın; eğer bütün dünya bir kişiye kalacak veya bir kiş orada sürekli kalacak olsaydı, Hz. Muahmmed (s.a.v.) bâkî kalmaya daha layıktı, rızaları celbedilmeye daha evla ve böyle bir hükme daha uygun olurdu. Ancak Allah’u Teâla dünayayı fani olmak için yaratmıştır; yenileri eskileri, nimetleri zail olur sevinci ise kararı (gam ve üzüntüye dönüşür). Dünya engelbeli bir menzil ve geçici bir evdir. Öyleyse ahiretiniz için azık toplamaya bakın; en güzel azlık ise sakınmaktır; Allah’tan sakının ki kurtuluşa eresiniz.’’

                                Ey insanlar! Allah’u Teâala dünyayı ehlini halden hale sokan fena ve zeval yurdu kıldı. Aldanan kimse, dünyaya aldanan ve bedbaht kişi de, ona bağlı olan kimsedir. O halde sakın bu dünya sizi aldatmasın. Dünya kendisine itimad edenin ümidini kestiği gibi tamah edenlerin de umudunu boşa çıkarır. Sizin bir iş için toplandığınızı görüyorum; bu işe Allah’ı gazaplandırdınız. Derken Allah da sizden çevirdi ve size azabını gerekli kıldı. Rabbimiz en güzel bir râbdır, siz ise kötü kullarsınız. Allah’ın emrine uymaya ikrar ettiniz ve elçisi olan Hz. Muhammed (s.a.v.)’e de iman ettiniz!...

                                Ama daha sonra torunlarını ve Ehl-i Beyt’ini kaltetmek üzere öldürmek için saldırıya geçtiniz. Şeytan sizi çevrenizi kuşatmıştır; böylelelikle de size yüce Allah’ı hatırlamayı unutturmuştur. Allah sizi ve dilediğinizi helak etsin. Biz, Allah’tanız ve şüphesiz O’na dönücüleriz.’’ Yazan. imam Dikmen
                                [/b]

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X