Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


    Her gün aşura! Her yer kerbela.

    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

    İmam Hüseyin (a.s.):
    87


    İmam Hüseyin (a.s.) daha sonra şöyle buyurmuşlardır:’’ bunlar inandıktan sonra kafir yani (faşist) olanlardır. Bu zalim kavim Allah’ın rahmetinden uzak olsun.’’

    Hz. İmam Hüseyin (a.s.) hutbenin üçüncü bölümünde kendini tanıtmak onlara şu şekilde bir mesaj ve nasihat ve öğüt vermek istemişlerdir. Ama ne yazıktır ki gafil ordusunun zalim güçleri olan bu amaklar bunuda kavrıyamaışlar ve o günün emperyalist faşist egemen güçlerin egemonyasının korucuları olmuşlardır. Tabi ki bugünün işçi sınıf mucadelecilerin tavırlarına bakarsanız aynı düşünce tarzında egemen emperyalist ve faşist sionist güçlerin zalimliğini yapan ve hatta onlara karşıda kendi halkların menfaatlarını hiçe sayan onlarla iş birlikçileri yani açık.ası (mütefik güç ve uşakları) olmaya devam etmişlerdir. Burda örnek vermek istersek inanın ki bura sığmıyacaklardır. Bugün dahi mazlum Filistin halkı aynı amaçlara bunlarla savaşmak zorunda kalmışlardır. Allah’ın izniyle yenilen Filistin halkı olmayacak bir zat çocuk katili İsrail Yahudileri ile Onlarla mütefik yapan güçler olacaklardır. İmam Hüseyin (a.s.)’ın her bir kelimesi bir özgürlük mücadelesinin şelalesidir. O’nun her bir hareketi yani (adımı) bir hicret’tir. Unutmayın ki Kerbela’da dökülen kan tazeliğini kaybetmiştir, asla O’nun o mukaddes kanı tazeliğini kaybetmemiştir. Her gün safına yeni temiz ve izzetli kanlarıda almaktadır. Gerçek yönüyle mazlum halkların yoksun ve fakirlikleri devamlı olarak mazlum bir halk kitlesini olurturmuş, özgürlük için gereken hiç bir fedakârlıktan asla taviz vermemiştir. Olabilir sayısız ölü vermiştir.

    Bu da bu amansız özgürlüktü mucadelenin gereği ve izzet ve onurlu şerefinin korunması için olmuştur. Tarihte bunun emsali azdır, ama özgürlük mucadelesinin başarıya ulaşmasında baş rol yüklenmişlerdir.

    ‘’Ey inasanlar! Soyumu söyleyin, ben kimim? Sonra kendinize gelin, nefsinizi kınayın. Bakın, beni öldürmeniz, hürmetimi gözetmemeniz size caiz midir? Ben, Hz. Peygamberinizin (s.a.v.) oğlu değilmiyim) Ben Peygamberinizin vasisi ve amcası oğlunun oğlu değil miyim? Ben, herkesten önce Allah’a iman eden ve Hz. Peygamber (s.a.v.)’ın risaletini tasdik eden kimsenin oğlu değil miyim? Seyyid-uş Şüheda olan Hz. Hamza, babamın amcası değil midir? Cafer-i Tayyar amcam değil midir? Hz. Peygamber’in (s.a.v.) benim ve kardeşim hakkındadır ki: ’’Bu ikisi cennet gençlerin efendisilerdir.’’ Sözünü duymamış mısınız?...

    ‘’Eğer sözümü tasdik ederseniz, bu söylediğim sözler bir gerçektir. Allah’a and olsun ki, Allah’u Teâla’nın yalancıya gazab ettiğini ve uydurduğu sözün zararını çevirdiğini bildiğim güneden beri yalan söylemiş değilim. Eğer beni yalanlarsanız şimdi müslümanların arasında Hz. Peygamber (s.a.v.) ashabından olan kimseler mevcuttur; bunu onlardan soracak olursanız size söylerler. Cabir b. Abdullah-i Ensari, Ebu Said-i Hudri, Sehl b. Sa’d-is Saidi, Zeyd b. Erkan ve Enes b. Malik’ten sorun, öğrenin; şüphesiz onların hepsi, Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın benim ve kardeşim (İmam Hasan a.s.) hakkında buyurduğu sözü duymuşlardır. Bu sözler, sizi kanımı dökmekten alıkoymuyor mu?’’ Yazan. imam Dikmen


    Yorum


      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


      Her gün aşura! Her yer kerbela.

      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

      İmam Hüseyin (a.s.):
      88


      Evet bu arada Şimr b. Zil Cuşen bağırarak dedi ki: ’’O kalbiyle değil de diliyle Allah’a ibadet ediyor, ne söylediğini bilmiyor.’’ Bence siz bu gibi insanlara insan veya müslüman diyebilecekmisiniz?...

      Habib b. Mezahir İmam Hüseyin (a.s.)’ın ordusunun adına ona söyle cevap verdi: ‘’Hayır, Allah’a diliyle ibadet eden ve tam bir sapıklık içerisinde olan sensin. Evet, ben çok iyi biliyorum ki, sen mevlam İmam Hüseyin (a.s.)’sin buyurmuş olduğun şeyden korkmuyorsun. Çünkü Allah pâk olmayan kalbini mühürlemiş, taş yapmıştır.’’
      Ve İmam Hüseyin (a.s.) sözlerine söyle devam etmeye başladılar:

      ‘’Ben ve kardeşim İmam Hasan (a.s.) hakkında Hz. Peygamber (s.a.v.)’in buyurduğu bu sözde şüpheniz varsa benim peygamberinizin kızının oğlu olduğumda damı? Şüphe ediyorsanız? Allah’a andolsun ki, doğu ve batı arasında (bütün dünya’da) sizin ve dışınızdakiler arasında da Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın benden başka torunu yoktur. Yazıklar olsun size!... Acaba öldürdiğim bir kimse veya zayi ettiğim bir mal ya da (size vurduğum) bir yara karşılığında mı beni cezalandırmak istiyorsunuz?...’’

      İmam Hüseyin (a.s.)’ın sözü bu noktaya varınca Kufe ordusu tam bir sesizlik içerisinde idi ve onlardan bir tepki ve cevap mişahede etmiyordu. Sonra kendisini davet eden Ömer-i Sa’d ordusu içerisinde olan ünlü kişilerden birkaçına hitaben şöyle buyurdular:

      ‘’Ey Şebes b. Rib’i, ey haccar b. Ebcer, ey Kays b. Eşa’as ve ey Yeizd b. Haris!‘’ meyvalarımız yetişmiş, çevremiz (bağ ve bahçelerimiz) yeşermiştir ve senin emrinde olacak donanmış bir ordu da hazırdır’’ diye mektup yazan siz deil miydiniz?! Söz ve ahdinizi unuttunuz mu?’’

      Onlardan:’’Biz böyle bir şey yazmadık’’ diye İmam Hüseyin (a.s.)’ın sözlerini inkar ettiler.’’
      İmam Hüseyin (a.s.):’’Hayır! Vallahi siz böyle yazdınız’’ dedi.

      Bu arada Kays b. Es’as yüksek bir sesle:’’Bize ne dediğini bilmiyorsunuz. Niçin amcan oğlu Yezid’e biât etmiyorsun? Biât ettiğin takdirde sana karşı istediğin gibi davranolacak ve sana en ufak bir zarar bile gelmeyecektir.’’ dedi.

      Evet İmam Hüseyin (a.s.) ona cevaben buyurdular ki: ’’Ey Kays! Sen Haşimoğulları’nın Müslüm’ün kanından başka bir kan mı senden istemelerinden korkuyorsun? Hayır, Allah’ andolsun ki, ben onlara zillet elini vermeyeceğim ve köleler gibi de onların önünden kaçmayacağım... Rabbimiz olan Allah’a sığınırım.’’ Yazan. imam Dikmen

      Yorum


        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


        Her gün aşura! Her yer kerbela.

        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

        İmam Hüseyin (a.s.):
        89


        Kufe ordusu İmam Hüseyin (a.s.)’ın sözlerine mızrak ve ok atarak vecap verdiler. Daha sonra İmam Hüseyin (a.s.) atına binerek yuvalarını Akabet b. Sem’an’a verdi ve geriye döndü.

        Eğperyalist faşist düşünce doğrultusunda bulunan köleleştirilmiş ve izzet ve şereflerinden marum olan bu lanetlik düşman ordusu olan Abdullah b. Havze-i Temimi ile çıkıp İmam Hüseyin (a.s.)’ın ashabına hitaben yüksek bir sesle: İmam Hüseyin sizin aranızda mı? diye sordu.

        İmam Hüseyin (a.s.)’ın ashabından birisi:’’Evet İmam Hüseyin (a.s.) burdadır ve bizim önderimiz ve imamet makamının serdarıdır. Ne istiyorsun?’’ diye cevap verdi.

        Abdullah b. Havze İmam Hüseyin (a.s.)’a hitaben şöyle dedi. ‘’Ey Hüseyin! Seni cehennmle müjdeliyorum!’’
        İmam Hüseyin (a.s.):’’Yalan söyledin; çünkü ben bağışlayıcı, kerim itaat edilen ve şfaât kabul eden Allah’a doğru gidiyorum; sen kimsin?’’ buyurdular.

        Abdullah.’’Ben havze’nin oğluyum’’dedi.
        Bunun üzerine İmam Hüseyin (a.s.) ellerini kaldırarak şöyle dua etti:’’Allah’ım, onu cehenneme götür.’’ Değerli araştırmacı ehl-i olan araştırmacı arkadaşlarıma burda gerçek bir şeyi ifade etmek istiyorum. Bu konu ve mesele hakında Ehl-i Sünnet kaleminden yazarlar ve araştırmacıların tüm Ehl-i Sünnet alimlerin kendi hadis kaynak kitaplarında bu hadise konusunda bu mücizenin anında gerçekleştiğini ve bu sapık kişimin o sırada azaba uğradığını kayd etmektedirler. Her nedense bir türlü imanda etmemişlerdir. Burdan anlaşılmaktadır ki gerçek anlamıyla Ehl-i Sünnet alimleri ve taraftarların sonunun hepsinin yeri cehannemdir.

        Abdullah b. Havze İmam Hüseyin (a.s.)’ın duasına öfkelenerek atını İmam Hüseyin (a.s.)’a doğru mahmuzladı. Atın ayağı bir taşa takılması sonucu Abdullah . Havze yere yıkıldı ve ayağı eyerin üzengisine takıldı. At ürkerek onu arkasında sürükledi ve çöldeki taşlara çarparak bedenini parçalanmış ve yarı canlı bir halde yakılmış olan bir çukura attı.

        Ömer b. Sa’d’ın piyade birliklerinin başında hareket eden Mesruk b. Vali-i Hazremi bu manzarayı görünce geri dönerek kendi ordularına ulaştı ve şöyle dedi: ‘’Hayır; Allah’a andolsun, ben hiç bir zaman Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın yüce Ehl-i Beyt’iyle savaşmayacağım. Çünkü onların Allah katında yüce makamları ve değerleri vardır.’’
        Daha sonra Zuheyr b. Kayn İmam Hüseyin (a.s.) yanına gelerek Kufe’lilerle konuşmak için izin istedi. İmam Hüseyin (a.s.) Zuheyr’e izin verdi.

        Zuheyr Ömer b. Sa’d’ın ordusunun karşısında durarak yüksek bir sesle şöyle dedi: ‘’Ey Kufe halkı! Sizi Allah’ın azabından sakındırıyorum; müslümanın müslüman kardeşine nasihat etmesi gerekir ve bu ana kadar bizler din kardeşiyken ve aramızda kılıç girmemişken bu bağı kesmeyelim. Ancak aramızda kılıç girdiğinde biz ümmet ve siz de başka bir ümmet olacaksınız. Bilin ki, Allah Tealâ nasıl davranacağımızı göstermek için biz ve sizi Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın Ehl-i Beyt’iyle imtahan ediyor. Yezid ve Ubeydullah b. Ziyad gibi azgınlara itaat etmekten sakınmanızı ve Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın evlatlarına yardım etmenizi istyorum. Aksi durumda çok geçmeden gözleriniz yuvalarından çıkacak, el ve ayaklarınızı bağlayacak ve bedenlerinizi hurma ağaçlarına asacaklardır.’’ Yazan. imam Dikmen

        Yorum


          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


          Her gün aşura! Her yer kerbela.

          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

          İmam Hüseyin (a.s.):
          90


          Ömer b. Sa’d’ın ordusu ona çirkin sözler söyleyerek İmam Hüseyin (a..s.) ve kabilesini öldürüp veya İbn-i Ziyad’a teslim etmedikçe bu savaştan vazgeçmeyeceklerini ifade ettiler.

          Zuheyr dedi ki: ‘’Vallahi Fatımt’ut Zehra (a.s.)’ın evlatları Sümeyye’nin çocuklarından dostluğa daha layıktırlar. Onlara yardım etmiyorsanız, bari savaştan uzak durun.’’

          Bu sırada Şimr Zuheyr’e doğru bir ok atarak dedi ki: ‘’Sus Allah sesini kessin. Bos laflarınla bizi yordun.’’
          Zuheyr cevap olarak Şimr’e hitaben şöyle dedi: ‘’Ey Şimr! Ben seninle konuşmuyorum; çünkü sen insan değilsin. Senin Kur’an’dan doğru dürüst hatta bir ayet bile bildiğini sanmıyorum. Kıyamette seni rezillik ve cehennem ateşiyle müjdeliyorum.’’

          Şimr: ‘’Çok geçmeden Allah seni ve İmam Hüseyin’i öldürecektir.’’

          Zuheyr: ’’Beni ölümle mi korkutuyorsun? Allah’a andolsun İmam Hüseyin (a.s.)’ın yanında ölmek benim için sizinle ebedi yaşamaktan daha iyidir.’’ Değerli araştırmacı Ehl-i Sizlere bir gerçek olayı anlatmak istiyorum. Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmaları konum bakımından bugüne kadar araştırılmış tüm araştırmalardan benzersizliği olarak tam 22 milyon kaynak ve belgenin kullanılmış bir araştırma türü olduğudur. Sayısız kitap, ansiklopedi, dergi islam tarih kitapları ve aynı zaman biriminde de sayısız Kur’an tefsirlerin serüvenin belirlenmiş kaynaklar doğrultusunda hazırlanmış bir araştırma arşividir.

          Buna nazaren Ehl-i Sünnet alimleri olsun veya onların taklitçiliğini kendilerine görev bilen kişi veya kişiler olsun bu Kur’an ve Ehl-i Beyt araştırmalarının okunmaması için elinden gelen her engeli göstermekten geri kalmıyorlar. Şimdi sizlere soruyorum? Bu Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmalarını engellenyenlerle yukar bahsedilmiş olan Yezid ordusu ve onların baş komanduları ile aralarındaki ne gibi bir fark bulunmaktadır. Sizlerin bu konu veya meselelerinin üzerinde durmanız sizleri cennet ehl-i yapmaz mı? Hadi diyelim ki, sizleri cennet ehl-i yapmaz farz edelim. Peki sizleri izzetli ve şerefli özgürlüğüne kavuşmuş insanlar yapmaz mı? sizce...

          Tekrar orduya hiatp ederek dedi:’’Ey Allah’ın kulları! Dikkatlı olun bu alçak adam sizi dinden çıkarmasın. Vallahi Hz. Muhammed (s.a.v.)’in şefaati onun evlatlarına ve yardımcılarına kılıçtan geçip öldürenlere ulaşmayacaktır.’’
          İmam Hüseyin (a.s.)’ın ashabından birisi Zuheyr’e dedi ki: ’’Ey Zuheyr! Sen Firavunoğulları’nın mü’mini gibi onlara nasihat ettin. Allah seni mükafatlandırsın.’’ Yazan. imam Dikmen

          Yorum


            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


            Her gün aşura! Her yer kerbela.

            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

            İmam Hüseyin (a.s.):
            91


            2- İmam Cafer Sadık'ın (a.s.) açıklamasına göre; Hz. Yakup (a.) oğlu Yusuf'tan ayrı kaldığı için gözleri kör oluncaya kadar ağlamıştı. Nitekim Kur-anı Kerim de bu konuya şöyle değinmiştir.

            Ve yüzünü onlardan çevirdi de: "Ey Yusuf üzerindeki tasam" dedi ve tasadan gözleri ağardı. Yutkunuyordu. Dediler ki: "Vallahi sen, Yusuf'u ana ana hastalanacaksın yahut helak olacaksın." (Yusuf: 84–85.) Bu konular hakında ne kadar delil getirsek azdır. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de sayısız ayet ilkeleri kapsamında örnekler verilmiş ve bu konular hakında da Hz. Muhammed (s.a.v.) ve Ehl-i Beyt hak imamları tarafında da hadis nakl edilmiştir.

            İmam Hüseyin (a.s.) konumu hakında 10 Muharrem günü yas olarak tutulması bir zat Hz. Muhammed (s.a.v.)’ın tavsiyelerine uyup, Kur’an ve Ehl-i Beyt’e sarılan ve bize ulaşan binlerce sahih hadisler gereğince Hz. Muhammed (s.a.v.)’ın sünnetine uyarak, her yıl Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın şehadeti yıl dönümünde yas merasimleri tertipleyip hem bugünün yasalar çerçevesinde tatıl olmasını sağlamak ve hemde İmam Hüseyin (a.s.) yapılan zulümlere ağlamak ve düşmanlarına lanet okumak en doğru davranış biçimidir. Böyle amel bakımında hem Hz. Muhammed (s.a.v.)’e yapılmış olan biât sürecinin tekrarlanması ve hem de O’nun kurmuş olduğu islam devletinin başarıya ulaşması amel ve fikir açısından Hz. Muhammed (s.a.v.) ve Ehl-i Beyt’ine bağlı olduğumuzu ve düşmanlarından beraât ettiklerini bilrdirme açısında önemli bir bağlılık kavramı olur.

            Ve yine bazı gafil müslümanlar varır ki ve her sözü körü körüne kabul eden cahil insanlar Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’a yas tutmanın meşru olup olmadığı hakkında şüpheye düşmüşlerdir.

            İmam Hüseyin (a.s.)’ın mucadelesinin temel nitelik felsefe yönünden de ele alınıp İslam-i Ehl-i Beyt (a.s.) kanalıyla öğretmeyenler. Hz. İmam Hüseyin (a.s.) yas merasimi düzenlenmeyi bir biât sayabilir, ve hatta Ümeyye oğulları’na uyarak Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’in şeadet gününü bayram olarak kabul edebilirler, böylece Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın Hz. Resulullah (s.a.v.) ve Hz. Fatımat’ut Zehra Semavat-ı Vel Arz (a.s.)’yı rencide edip, Ehl-i Beyt’e yapılan cinayetlere ortak olabilirler. Nitekim de Hz. İmam Zeynel Abidin (a.s.)’dan şöyle nakledilmiştir:

            ‘’Andolsun Allah’a eğer Hz. Resulullah (s.a.v.) biz Ehl-i Beyt hakkında yaptığı (bunca iyi) tavsiyeler yerine, bizimle savaşılmasını emretseydi, bu yaptıkları cinayetlerden fazlasını yapamazlardı…’’ Yazan. imam Dikmen

            Yorum


              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


              Her gün aşura! Her yer kerbela.

              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

              İmam Hüseyin (a.s.):
              92


              3- Hz. Yakup'un (a.s)’ın oğlu Yusuf (as.), Mısır kralının eşinin komplosundan dolayı iki yol ağzında kalmıştı. Ya çok çirkin bir iş yapacaktı ya da genç yaşta zindana atılacaktı. Yusuf (a.s)’ın zindana atılmayı tercih etti. (Bihar-ul Envar: C.46,S.109.) Yusuf (a.) zindanda babasından ayrı olduğu için çok ağlıyordu. İmam Sadık (a.) bu konuda şöyle buyurmaktadır:

              Onun ağlamalarından dolayı öteki mahkûmlar rahatsız oldular. Ona, kendilerinin iki vakitten birinde dinlenebilmeleri için yalnızca gece yahut gündüz ağlamasını önerdiler. Yusuf da bu öneriyi kabul ederek uyguladı. (.Mekarim-ul Ahlak: S.317 ve Bihar-ul Envar: C.90,S.336.)

              İmam Rıza (a.s.) ve Ehl-i Beyt’e yas konumunda şöyle anlatmaktadırlar ki:’’Bizim musibetimizi yâd eden ve mazlumiyetimize ağlayan kimse, kıyamet günü bizimle beraber bizim derecemizde olur. Kimin yanında musibetimiz anlatılır ve ağlar, diğerlerini de ağlatırsa, bütün gözlerin ağlayacağı günde, onun gözü ağlamaz. Bizim emrimiz yani (velayet ve imammetimizin) ihya edildiği bir mecliste oturan kimsenin kalbi, kalplerin öleceği günde asla ölmez.’’

              4- Hz Yahya (a.s), Allah korkusundan ve ilahi dergâha yakın olma arzusundan dolayı çok ağlayan bir Peygamber (a.s.) idi.

              5- Dördüncü hak imamımız Zeynel Abidin (a.s) de çok ağlayan kişilerden idi. O, İmam Hüseyin'in (a.s), çocuklarının ve vefalı dostlarının başlarına gelen korkunç Kerbela faciasından sonra, uzun süreli ve dokunaklı bir şekilde ağlamaya başlamıştı.

              İmam Zeynel Abidin (a.s.) ve Ehl-i Beyt’e yas tutumunda ki, davranışlarını örnek alarak islam sentezi ve felsefesinin ne anlama geldiğini kavramak en doğru görevimizdir. ’’Bir mü’minin gözlerin Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın şehadeti için göz yaşı yanaklarına doğru akarsa, Allah ona uzun süre boyunca yerleşip kalacağı cennet odalarına yerleştirir. Düşmanlarımız tarafından bizlere edilen zulüm ve eziyetlerden dolayı yanaklarına akacak şekide ağlayan mü’mini Allah, cennetteki doğrululuk yerine (makamına) yerleştirir. Allah, kıyamet günü bizim için eziyete katlanan ve bir musibet sonucu yanaklarını ıslatacak şekilde gözlerinden yaş akıtan şahsın yüzünden, eziyetleri giderir, onu kendi gazab ve ataşinden uzaklaştırır.’’

              İmam Cafer Sadık (a.) şöyle buyurmaktadırla:

              İmam Ali Bin Hüseyin (a.s.) (İmam Zeynel Abidin a.s) yirmi yıl ağlamıştır. Kendisi için hazırlanan her yemek başında (yemeği görür görmez) kesinlikle ağlardı.

              Nihayet bir gün İmam Zeynel Abidin'in (a.s)’ın hizmetcisi ona şöyle dedi:
              Ey Allah Rasulü'nün oğlu! Canım size feda olsun. Böyle devam ederseniz hastalanıp öleceğinizden korkuyorum.
              İmam Zeynel Abidin (a.) şöyle buyurdular:

              Ben, bu ağır üzüntümü ve kederimi Allah'a şikâyet ediyorum. Benim bildiğim şeyi siz bilmiyorsunuz. Ben, Fatma'nın (a.s.) çocuklarının öldürüldüğü yeri hatırlayınca üzüntüden ölecekmiş gibi oluyorum. Sonra gözlerimden yaşlar boşalmaya başlıyor… (Çok ağlayan) Hz. Yakup (a.s.) yalnızca bir çocuk kayıp etmişti. Ancak ben, babamın ve ailemin başlarının yanımda kesildiklerini gördüm. (Mekarim-ul Ahlak: S.316 ve Bihar-ul Envar: C.12,S.264 ve Bihar-ul Envar: C.46,S.110.) Yazan. imam Dikmen

              Yorum


                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                Her gün aşura! Her yer kerbela.

                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                İmam Hüseyin (a.s.):
                93


                Ağlamaya Teşvik

                Ayrılan kişi ya da ölen kimse için ağlamak; bir tür bireysel ve toplumsal geleneği yerine getirmek olarak hesaplanmaktadır. Bu bağlamda Hz. Peygamber efendimiz (s.a.v.) efendimiz şöyle buyurmaktadır:
                Kendisine ağlayanı olmayan ölü, saygı duyulmaktan da uzaktır. (Masat-ul Hüseyin: S.118.)

                Hz. İmam Mehdi (a.c.) ve Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’a Mersiye:
                Sahibu’l-Zaman İmam Muhammed mehid (a.c.) Nasiye-ı Mukaddes adlı ziyaretnamede İmam Hüseyin (a.s.)’e hitab ederek şöyle buyurmuşlardır:

                ‘’Sabahlar ve akşamlar (her zaman) sana (ve musibetine) göz yaşı dökerim. (Eğer göz yaşım kurursa) göz yaşı yerine kan ağlarım.’’

                Hz. Resulullah (s.a.v.) Allah’a şikayeti hakında sayısız hadisleri bulunmaktadır. Elbette biz burda hepsine değinmeyeceğiz. Yeri geldikçe Hz. Muhammed (s.a.v.) hadislerini takdim etmeye çalışacağız. İster bu değerdeki araştırmalarımızı ciddiye alır. Kendilerine bir çeki düzen verir, isterlersede yine yanlış olan iddalarında israr ederek devam eder.

                Hz. İbn-i Abbas (as.) şöyle rivayet etmişlerdir ki:’’İmam Ali (a.s.), Hz. Resulullah (s.a.v.); Yaz Resulullah sen Akil’i seviyormusun?’’ dedi. O da ‘’Evet, ben onu iki açıdan seviyorum.’’ dedi. ’’Biri onun kendisi için, biri de Ebu Talib’in onu sevdiği için. O’nun oğlu, senin oğlunun muhabbeti üzere şehid olacaktır. Mü’minlerin gözleri onun (İmam Hüseyin a.s.) için yaşaracak ve mukarreb melekler ona salat ve selam göndereceklerdir.’’
                Sonra Hz. Resulullah (s.a.v.)’in gözlerinin yaşı göğsüne dökülecek şekilde ağladı. Daha sonra ’’Yakınlarımın benden sonra uğrayacakları eziyet ve işkenceleri ve zulümleri Allah’a şikayet ederim.’’ dedi. Yazan. imam Dikmen

                Yorum


                  Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                  Her gün aşura! Her yer kerbela.

                  Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                  Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                  İmam Hüseyin (a.s.):
                  94


                  Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın Gözleri neden Yaşardı?:


                  Sünen-i İbn-i Mace kitabında İbn-i Mesud’dan şöyle nakledilmiştir: ’’Bir gün ashapla Hz. Resulullah (s.a.v.) yanına gittiğimizde, Hz. Reslullah (s.a.v.) sevinç dolu güler bir yüzle bizlerin yanına geldi ve bizlerle konuşmaya başladı. Sorduğumuz her soruya tam bir ihtina ile cevaplıyordu. Bu sırada Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın gözü oradan geçen ve içlerinde İmam Hasan, ile İmam Hüseyin (a.s.)’ların bulunduğu Beni Haşim gençlerinden bir gruba ilişti. Onları görür görmez gözleri yaşardı ve ağlamaya başladılar. ’’Ya Resulullah, size birden ne oldu, yüzünüz de üzüntü belirtileri yoktu, halinizin değişmesinin sebebi nedir?’’ diye sorduğumuzda, şöyle buyurdular: ’’Biz öyle bir Ehl-i Beyt’iz ki Allah, dünyaya karşı bizim için ahireti seçmiştir. Bilin ki, benden sonra Ehl-i Beyt’im ölüm, sürgünlük, dasğınıklık ve çeşitli belalarla karşılaşacaktır…’’ (Müstedrek-üs Sahihayn, c. 4, sayfa. 464, Sünen-i İbn-i Mace, c. 2, sayfa. 1366, hadis, 4082.)

                  Hz. İmam Ali (a.s.)’ın Alak ve Amelle Eğitmek Sözleri:

                  Hz. İmam Ali (a.s.) şöyle buyurmaktadırlar ki: ’’Halkın önderi olmak isyeten biri önce kendisini ıslah etmeli, daha sonra başkalarını ıslah etmeye başlamalı ve söz ile diğerlerine edep öğretmeden önce güzel davranışı ile onlara edep öğretmelidir.’’ (Nehc’ul- Belağa.)

                  Emir-ül Mü’minin İmam Ali (a.s.) buyuruyorlar ki: ’’Büyüklere karşı saygılı olsunlar.’’ (Gurer’ul-Hikem sayfa. 780.)
                  Hz. Muhammed (s.a.v.) efendimiz şöyle buyurmaktadırlar ki: ’’İnsanın kendisi salih ve iyi olursa, Allah onun salih olması vasıtasıyla çocuklarını ve torunlarını da salih eder.’’ (Mekarim’ul-Ahlak sayfa. 546.)

                  Akıl Nedir Konumu:

                  İmam Cafer Sadık (a.s.)’ın dostlarından biri hazrete, akıl nedir? Diye sordu. İmam Cafer sadık (a.s.) ona, akıl insanın kendisiyle Allah’a ibadet ettiği ve kendisiyle cenneti kazandığı şeydir. Adam, o halde Muaviye’de olan akıl değil miydi? diye sordu.

                  İmam Cafer Sadık (a.s.) bunun üzerine şöyle buyurdular:
                  Muaviye’de olan kurnazlık ve şeytanlıktı. Akıl gibi gözükmektedir, ama akıl değildir, hayvanlıktır. (Hikayeler ve İbretler, C. 9, sayfa. 79.) Yazan. imam Dikmen

                  Yorum


                    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                    Her gün aşura! Her yer kerbela.

                    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                    İmam Hüseyin (a.s.):
                    95


                    Gökte ki Bütün Melekler Başsağlığına İniyor

                    Ama Müslümanım Diyen Fasıklarsa Bayram Yapıyor:


                    Ebu’l-Müeyyid Harezmî şöyle nakletmektedirler: ’’Hz. İmam Hüseyin (a.s.) doğumundan bir yıl geçtikten sonra on iki melek Hz. Resulullah (s.a.v.)’ma nazil olduğu ve şöyle dedileri: ’’Kâbil’in, Hâbil’in başına getirdiği şeyin aynısı, oğlun İmam Hüseyin’in başına gelecek, Hâbil’e verilen sevabın aynısı İmam Hüseyin’e veilecektir, Kâbil’e verilen azabın aynısı da İmam Hüseyin (a.s.)’ın katillerine ve onları alkışlayan ümmetine verilecektir:’’

                    Ve israrla devamla şöyle diyor :’’Gökteki bütün melekler, Hz. Resulullah (s.a.v.)’e nazil olarak başsağlığı diliyor, İmam Hüseyin (a.s.)’ın şehid düşeceği toprağı ona gösteriyorlar. Hz. Resuullah (s.a.v.)’da şöyle dua ediyordu: ’’Ey Allah’ım İmam Hüseyin’e yardımda bulunmayanları zelil et, onu öldürenleri öldür ve onlara dilediklerinden mahrum kıl.’’

                    İmam Hüseyin (a.s.)’ı kalteden Ümmetin Kıyametteki Durumu:

                    Hz. Resulullah (s.a.v.) bir hutbesinde ümmetine şöyle anlatıldığı nakledilir: Bilmiş olun kıyamet günü ümmetin üç (farklı) bayrak altında bana gelecektir. Bazıları siyah bir bayrak altında bana gelecekler. Bu görüntü melekleri inletecektir. O bayrağın sahipları benim karşında duracaklar.’’Siz kimsiniz?’’ diye soracağım onlar. Benim adımı unutarak diyeceklerdir ki ’’Biz tevhid ehliyiz ve arabız.’’ Onlara: ’’Ben arap ve acemin peygamberi Ahmed’im’’ diyeceğim. ’’Senin ümmetindeniz’’ diyecekler. ’’Benden sonra Kur’an ve Ehl-i Beyt’im hakkında nasıl davrandınız?’’ diye soracağım. Diyecekler: ’’Kur’an-ı zayı emirlerine uymayı terkettik, Senin Ehl-i Beyt’ini yok etmek ve yeryüzünden silmek istiyorduk.’’ Onlardan yüz çevireceğim ve onlar susuz bir halde ve siyah yüzleriyle benden uzaklaşacaklardır.

                    İbni Hişam şöyle nakletmektedir:

                    Abdulmuttalip ölüm döşeğine düşünce ve öleceğini anlayınca altı kız çocuğunu yanına çağırdı. Onlara şöyle dedi: Benim için ağlayın. Ölmeden önce sizin sesinizi duymak istiyorum. Kızları, ağlamaya başlayarak her biri onun için şiirler söylediler. (Es-Siret-un Nebeviye: C.1,S.178–179.) Yazan. imam Dikmen

                    Yorum


                      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                      Her gün aşura! Her yer kerbela.

                      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                      İmam Hüseyin (a.s.):
                      96


                      Hz. Hamza (a.s.) İçin Ağlamak:


                      Evet, Peygamber efendimiz (s.a.a.) Uhut savaşında amcası Hamza'nın bedenini kanlar içinde cansız görünce insanî acıma duygularından dolayı ağlamaya başlamıştır. (El-İstiab: C.1,S.275.) Peygamberimiz (s.a.a.) Medine'ye girince "Beni Eşhel" ve Beni Zafer" kabilelerinin evlerinden ağlama seslerinin yükseldiğini görür. Peygamberimiz (s.a.a.) de Hamza'nın ağlayanı olmamasından dolayı rahatsız olarak ağlamaya başlar ve sonra şöyle buyurur: Bu gün yalnızca Hamza'nın ağlayanı yoktur. (El-İstiab: C.1,S.275.)

                      Hz. Cafer Bin Tayyar (a.s.) İçin Ağlamak:


                      Aynı şekilde, Peygamber efendimiz (s.a.a.), Caferi Tayyar olarak meşhur olan Cafer Bin Ebi Talip'in hicretin sekizinci yılında Cemadiyel Evvel ayında, Rumlarla yapılan Mute savaşında şehit olduğunu duyunca onun evine gitmiştir. (Tarih-i Peygamber-i İslam: S.532.) Caferi Tayyar (as.)'ın acılı eşi Esme Binti Umeys'e başsağlığı dilemiştir. Oradan çıktıktan sonra Fatma'nın (a.s.) evine gitmiştir. Onun (a.s.) da ağladığını görünce şöyle buyurmuştur: Ağlayanlar, Cafer gibi bir kimse için ağlamalıdırlar. (Bihar-ul Envar: C.22,S.276 ve Esed-ul Ğabe: C.2,S.289 ve El-İstiab: C.1,S.221.)

                      Biz şu an bu değerli mesele üzerinde durmiyacağız. Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmaları olarak Mute savaşında Hz. Cafer-i Tayyar (a.s.)’ın kahramanlıklar bölümünde daha detaylı bir belgeyle duaracğız. Çünkü ister islam devletinin ilk hicret olayında olsun isterse islam devletinin kurulmasında olsun Hz. Cafer-i Tayyar (a.s.)’ın çok büyük fedakârlıkları bulunmakta. Biz bu gibi değerli Ehl-i Beyt kişiliği olan şahısları geçemeyeceğiz. Yazan. imam Dikmen

                      Yorum


                        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                        Her gün aşura! Her yer kerbela.

                        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                        İmam Hüseyin (a.s.):
                        97


                        Ağlanılmaya Layık Olmak:

                        Musa'nın (a.s.) kavminden isyan etmeyi tercih eden bir grup, ilahi hidayet ışığı altında imana ve barışa adım atmamışlardır. Evet, geçici bir süre için maddesel ve menfaat yaşam içinde refaha ulaşmışlardır. Ancak sapıklıklarından ve isyanlarından dolayı bağlarını, bahçelerini, ekinlerini, güzel evlerini ve saraylarını geride bırakmışlardır. Musa'nın (a.s.) bedduası nedeniyle denizde boğulmuşlardır. Kur-anı kerim bu konuda şöyle buyurmaktadır: Onlara gök ve yer ağlamadı. Ve fırsat da verilmedi. (Duhan: 29.)

                        Sonuç olarak bu grup, manevisel makamlarını ve değerlerini yitirmişlerdi. Bundan dolayı onların ölümünden sonra gök ve yer ağlamamıştır. Bir tefsirin görüşüne göre ise; gök halkı ve yer halkı onlar için ağlamamıştır. Çünkü kişiler, layık olanlar için ağlarlar. Dolayısıyla onlar için hiçbir kimsenin ağlamaması, bir tür liyakatsizlik ve hakarettir. Zaten onlar da bu nedenle eleştirilmişlerdir. Bu bağlamda, başkalarının ağlamasına layık olmak için yapılması gerekenlere kısaca değinmemizin nedeni şudur; İnsan kendisini, insanlara hizmet etmeye ve hayır yapmaya adayacak bir şekilde yetiştirmelidir. Bu anlamda, onun yokluğu ister istemez başkaları için endişe verici ve ağlama nedeni olacaktır.

                        Bir hadislerin İmam Muhammed Bakır (a.s.) bu konuda şöyle buyurduğunu nakletmektedirler:
                        Müminlerin Emiri İmam Ali (a.s.) şehid olmadan kısa bir süre önce İmam Hasan (as.)'ı, ve İmam Hüseyin (a.s.)'i, Muhammet Hanefiye'yi ve öteki küçük çocuklarını yanına topladı. Onlara vasiyet etti. Sonra şöyle buyurdu: Çocuklarım! İnsanlara, onlardan ayrıldığınız zaman sizi görmek isteyecekleri ve öldüğünüz zaman sizin için ağlayacakları bir şekilde davranın. (Bihar-ul Envar: C.42,S.247 ve C.71,S.167 ve Nehcul Belağa: Feyz, Hikmet 9, S.1092 Ba İhtilaf.) Biz burda tekrar kerbel’a da ceriyan eden olayların üzerinde durmaya çalışalım. Hz. Zuheyr ile lanetlenmiş Şimr arasındaki tartışmalarıyla devam edelim:

                        Sonra abid, zahid bir kişi olan, meşhur Kur’an karilerinden sayılan ve kavmi arasında yüce bir mevki ve makamı olan Bureyr b. Huzayr Kufelilere nasihat etmek için Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’dan izin istedi. İmam Hüseyin (a.s.) izin verince, Bureyr savaş meydanına giderek şöyle dedi: ‘’Allah halkı devleti kanunları ile mujdelemek, hifayet ederek kendisine davet etmek ve insanların hukuksal bir anayasa doğrultusunda bilinçlendirmek ve aydınlatmak için yanan bir ışık olması için Hz. Muhammed (s.a.v.)’ı Peygamber olarak gönderdi. Bunlar peygamberin evlatları; hangi hakla suyun yolunu onlara kapatıyorsunuz?...’’ Yazan. imam Dikmen

                        Yorum


                          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                          Her gün aşura! Her yer kerbela.

                          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                          İmam Hüseyin (a.s.):
                          98


                          Emperyalist faşist bir düşünce doğrultusuna düşmüş ve izzet kişiliğini onurlarını kaybetmiş Kufe’liler: ‘’Ey Bureyr! Bitir sözünü. Vallahi İmam Hüseyin (a.s.) hiç bir kimsenin susuz kalmadığı bir şekilde susuz kalacaktır.’’ Yukarıda da anlattığımız gibi; iç acıcı yürek parçalayan olaylar karşısında değişmeyen ve gözyaşı dökmeyen bir kimse hakikatlerden ve güzelliklerden de lezzet alamaz. Hak arzusuyla gözyaşı dökmedikçe yüce bir ruha sahip olamaz. Hz. Ali (a.) şöyle buyurmaktadır:’’ Gözlerin ağlaması ve kalplerin korkması, yüce Allah'ın rahmetinden dolayıdır.’’ (Bihar-ul Envar: C.90,S.330 ve 336.) Aynı şekilde gözyaşı dökmemek ve Allah korkusundan dolayı ağlamamak da, katı kalplilik ve mutsuzluk olarak tanıtılmıştır. Hz.Peygamber efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadırlar: ’’Katı kalplilik ve gözyaşı dökmemek, mutsuzluğun alametlerindendir.’’ (Bihar-ul Envar: C.90,S.330 ve 336.)

                          Bureyr sözlerine şöyle devam etti: ’’Ey insanlar! Hz. Muhammed (sa.v.)’in semajının sizin aranızdadır ve bunlar Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Ehl-i Beyt’idirler; ol halde onlara nasıl davranacağınıza bakın.’’
                          Kufe’liler:’’İmam Hüseyin (a.s.), Ubeydullah b. Ziyad’ın emrine teslim olsun, sonra nereye isterse gitsin.’’ dediler.
                          Bureyr:’’Vay halinize ey Kufe’liler! İmamım Hüseyin (a.s.)’e gönderdiğiniz mektuplarda can vermeye hazır olduğunuzu yazdıdığınızı unuttunuz mu? Şimdi İmam Hüseyin (a.s.) ve ashabı davetinize olumlu cevap vererek sizlere yardıma koştu onları İbn-i Ziyad’a mı teslim edeceksiniz. Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın evlatlarına böyle mi davranıyorsunuz. Ne kadar alçak insanlarsınız sizler?!... Allah’u Teaâla kıyamette sileri susuz bıraksın.’’
                          Bu sırada Kufeli’lerden birisi:’’ Ey Bureyr! Neden bahettiğini bilmiyoruz.’’ dedi.

                          Bureyr:’’Gerçek yüzünüzü bana gösterip sizleri daha iyi tanıyamamı sağlayın ve beni aydınlatan Allah’a şükür ediyorum. Allah’ım; ben bu kavmin yaptıklarından uzağım ve sana sığınıyorum. Allah’ın bu insanların yaptıklarıyla senin karşında hazır olduklarından baş aşağı oluncaya kadar sürekli onlarla bela ver ve gazap et.’’ Yazan. imam Dikmen

                          Yorum


                            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                            Her gün aşura! Her yer kerbela.

                            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                            İmam Hüseyin (a.s.):
                            99


                            Bureyr’in sözleri buraya ulaşsınca Kufeliler onu oklarına hedef ettiler ve Bureyr kendi safına geri gön.
                            Daha sonra İmam Hüseyin (a.s.) atını ileri sürerek Kufelilerin karşısında durdu ve elindeli Kur’an’ı başının üzerine bırakarak şöyle buyurdular: ’’Ey insanlar! Bizimle sizin aranızda Allah’ın kitabı ve ceddim Hz. Resululah (s.a.v.)’ın süneti hakem olsun. Bilmiyor musunuz ki, üzerimdeki gömlek, elimdeki bu kılıç ve kalkan Hz. Resulullah (s.a.v.)’a aittir.’’

                            Kufeliler İmam Hüseyin (a.s.)’ın sözlerini doğruladılar.

                            İmam Hüseyin (a.s.):’’Ey Kufe halkı! Öyleyse sizi benimle savaşa sürükleyen şey nedir?’’
                            Kufe’liler: Emir Ubeydullah b. Ziyad’a biât etmek.

                            İmam Hüseyin (a.s.):’’Böyle bir kişiye biât eden ve kılıçlarını bize çeken, Allah’ın düşmanlarının dostları olan, aramızda ne bir adalet uygulayacak ve ne de kendilerine yeni bir ümit bağlayabileceğiniz kimselere destek olan sizlerin elleri kesilsin. Zalim ve zorbaların kılıcının sizlere kanun ve hükümettiği ve zalimlerin zulümlerinin yeryüzünü kuşattığı bir durumda Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın Ehl-i Beyt’inden yüz çevirdiniz. Yazıklar olsun size; Allah’ın kitabını unuttunuz ve buyruklarını tahrif ettiniz. Sizler şeytanın izleyicisi olan günahkarlar grubunu izlemektesiniz, Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın sünnetlerini söndürmektesiniz Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Ehl-i Beyt’i olan bizleri bıraktınız ve bize uymadınız. Vallahi ahdinden dönmek sizin eskiden beri süre gelen adetinizdir. Yaşantınızın temeli bunun üzerine kurulmuştur. Doğrusu ahdinden dönmek sizin benliğinizde kök salmıştır. Ve onun meyvesi bizde acı ve gasıplara ise tatlıdır.

                            Bilin ki, İbn-i Ziyad beni savaşa zillet arası iki yolda bırakmıştır ve biz zillete boyun eğmeyiz. Çünkü Allah’u Teaâla, Hz. Resulullah (s.a.v.) mü’minler, temiz kimseler ve zamanın izzetli şerefli özgürlüğüne hasret kalan kimseleri bu alçaklığı ve zilleti bizim için hoş görmezler. Bizim zamanın zalim ve işkenceci ihtidarlara itaatını yüğütlerin katligahına tercih etmemizi kabul etmezler. Şimdi ben Ehl-i Beyt’in ve sayıları az olan dostlarımla Allah kanunları ve hukuksal anayasası olan şeriat devleti cumhurriyeti adına şehadeti canımıza satınalmışım.

                            ‘’Ey insanlar! Allah’a andolsun bundan sonra süvarinin bineğe binerek meydanda gezdiği süre miktarınca dünyada kalırsınız. Bu sözü babam, ceddim Resulullah (s.a.v.)’den bana nakletti. Şimdi ey Hür kendi işinize bakın ve toplanarak işi bitirin. Ancak bilin ki İmam Hüseyin’in ümidi ancak yüce Allah’ın kudreti elinde olmayan kimse yoktur. Doğrusu benim Allah’ın sırat-ı müstakim üzerdir.’’ Yazan. imam Dikmen

                            Yorum


                              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                              Her gün aşura! Her yer kerbela.

                              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                              İmam Hüseyin (a.s.):
                              100


                              Daha sonra İmam Hüseyin (a.s.) Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın sahabesi Fervet b. Mesik-i Muradi’nin şu şiirini okudu:

                              Ey millet eğer biz sizi yenersek bu bizim şanımızdır.
                              Ve eğer yenilirsek bilin ki, yenilmiş değiliz.
                              Eğer öldürürsek zafer bizimdir.
                              Ve eğer öldürülsek yine zafer bizimdir.
                              Biz korkak insanlar değiliz.
                              Biz dünyanın cesurlarının efendileriyiz.
                              Öldürülsek şehadet vefedakârlık günümüz gelmiştir.

                              Doğrusu ölüm pencereleri bir halkın üzerinde çekip diğerlerinin üzerine doğru uzatır.
                              Gelmişler geçip gittikleri gibi bugün de bizim ve dostlarımızın geçip gideceğimiz gündür.
                              Dünyanın efendileri diri kalsalardı biz de mülk ve melekkutun efendileri olduğumuz için diri kalırdık.

                              Ve eğer dünyanın yiğitlerinin yolları ebedi hayata vardıysa.
                              Yiğitlik hükmüyle ebedilik yolu herkesten önce bize açıktır.

                              Ve daha sonra İmam Hüseyin (a.s.) dua için ellerini kaldırarak şöyle buyurdular: ‘’Allah’ım; bu kavme bir damla yağmur yağdırma ve asrın zalimlerini onlara hakim kıl ve Sakafî gencini onlara musallat et ki dönemin zillet ve ölüm şarabını onlara içirsin. Doğrusu onlar yalan konuşmuş, ahitlerini bozmuşlar. Ve sen iyice biliyorsun ki biz Sana tevekkül etmişiz ve şüphesiz dönüşümüz Sana’dır.’’

                              Sonra İmam Hüseyin (a.s.) Ömer b. Sad’a hitaben şöyle buyurdular:’’Ey Ömer! Gerçekten de beni öldürmekle Rey ve Gorgan’ın emiri mi olacağını sanıyorsun? Allah’a andolsun ki bu makama ulaşmayacaksın ve bir yarar elde edemeyeceksin, bu kesin bir vaaddır. Şimdi elinde geleni yap. Şüphesiz benden sonra yüzün gülmeyecek. Kufe çocuklarının senin başınla oynadıklarını ve taşlarına hedef aldıklarını görür gibiyizm.’’

                              Ömer b. Sa’d İmam Hüseyin (a.s.)’ın bu sözlerini duyunca öfkeyle ordusuna geri döndü. Ömer b. Sa’d’ın yanında olan ve İmam Hüseyin (a.s.)’ın sözlerini duyan Hür b. Yezid’i Riyahi Ömer b. Sa’da dedi ki: ’’Ey Sa’d’ın oğlu! Gerçekten sen İmam Hüseyin (a.s.) ile savaşmak mı istiyorsun?’’ Yazan. imam Dikmen

                              Yorum


                                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. Aşura makalesi.


                                Her gün aşura! Her yer kerbela.

                                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                                İmam Hüseyin (a.s.):
                                101

                                Ömer b. Sa’d: ’’Evet; Vallahi bu savaşın en küçük sonucu baş ve elleri kesmektir.’’ Değerli araştırmacı arkadaşlarıma şunu söylemektede yarar görüyorum. Çünkü kanlı kerbela muharebe savaşında Hür’ün çok büyük bir etkenliği var olması nedeni ile İmam Hüseyin (a.s.) Serüveninde detaylığıyla ele alınıp konu edilecektir.
                                Hür b. Yezid’i Riyahi şöyle sordu:‘’Acaba İmam Hüseyin (a.s.)’ın senin hakkında dediği şeyler iyice düşündün mü?’’
                                Ömer b. Sa’d:’’Evet; şüphesiz iş benim elimde olsaydı kabul ederdim ancak emirin İbn-i Ziyad savaşa ısrar ediyor ve bu hususta benim hiç bir yetkim yoktur.’’

                                Hür b. Yezid’i Riyahi, Ömer b Sa’d’ın ordusundaki diğer askerlere bakıverdi ve yanına Kurrat b. Kays’ın olduğunu gördü. O’na sordu ki: ’’Ey Kurrat! Atına su verdin mi’’

                                Kurrat: ‘’Hayır, ey Hür.’’
                                Hür. ‘’Onu sulamak istemiyormusun?’’
                                Hür’ün konuşmaları Kurat’ı kuşkulandırdı ve Hürr’ün kendisini savaştan uzaklaştırmak istediğini ama kimsenin bu farketmesini istemediğini sandı.

                                Hür atını İmam Hüseyin (a.s.)’ın ashabına doğru sürdü. Bu arada Muhacir b. Avs onu görünce şöyle feryat etti:’’Ey Hür İmam Hüseyin (a.s.)’ın ordusuna mı saldırmak istiyorsun?’’

                                Hürr’ün bütün vucudunu titreme sardı ve rengi kaçtı.
                                Hürr’ün bu durumu görünce Muhacir: ’’Vallahi, bana Kufe’nin en cesur yiğidi kimdir diye soracak olsalardı senden başka kimseyi göstermezdim. Bu halin nedir?’’ dedi.

                                Hür: ‘’Ey Muhacir: Ben kendimi cennetle cehennem arasında görüyorum ve ben bu ikisini seçmek zorundayıö. Vallahi kesilem ve öldürülsem bile cennetten başka bir şeyi seçmeyeceğim.’’

                                Daha sonra Hür imam Hüseyin (a.s.)’ın ashabına doğru ilerleyerek İmam Hüseyin (a.s.)’ın ve ashabının yüzüne bakmaktan utanır bir halde başını önüne eğmiş kendi kendine şöyle diyordu:

                                ‘’Allah’ım; sana yöneldim ve yaptıklarımdan tövbe ediyorum. Tövbemi kabul buyur. Doğrusu ben senin velilerinin kalbini incittim; Hz. Peygamber (s.a.v.)’inin evlatlarını avare ettim. Sonra İmam Hüseyin (a.s.)’a hitaben ya Eba Abdullah! Ben yaptıklarımdan pişmanım. Tövbem kabul olur mu?’’ dedi.

                                İmam Hüseyin (a.s.): ‘’Evet, Allah tövbeni kabul eder ve günahlarını bağışlar.’’ Dedi.
                                Hür: ‘’Sizinle savaşmak için Kufe’den dışarı çıktığımda bir ses duymuştum biri bana seslenerek ded ki: Ey Hür! Seni cennetle müjdeliyorum. Kendi kendime düşündüm ve dedim ki: yazıklar olsun Hürr’e! Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın evladıyla savaşmaya gittiğinde cennetle müjdeleniyor.’’

                                İmam Hüseyin (a.s.): ‘’Doğrusu iyilik sana yönelmiştir, Allah sana hayırlı mükafaat versin.’’ dediler
                                Daha sonra Hür İmam Hüseyin (a.s.)’dan Kufelilere konuşmak amacıyla savaş alanına gitmek için izin istedi İmam Hüseyin (a.s.) Hür b. Yezid’i Riyahi’ne, izin verdi. Hür meydana çıkarak gür bir sesle şöyle dedi: ‘’Ey Kufe halkı! Anneniz size matem tutsun. Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın evladını davet ettiğiniz ve canlarınızı onun yolunda feda edeceğinizi söylediniz. Ve şimdi size gelmişken onu aranıza almış ona kılıç çekmişsiniz ve esirler gibi özgürlüğünü elinden almış ve suyun yolunu O’na kapatmışsınız?!...

                                Hz. Peygamber (s.a.v.)’in evladlarına böyle mi? davranıyorsunuz; ne kadar da kötü bir halksınız! Susadığınızda Allah size su vermesin.’’ Yazan. imam Dikmen

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X