Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.
Her gün aşura! Her yer kerbela.
Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.
Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi
İmam Hüseyin (a.s.): 132
İnsanın tekamül yolundaki en son mertebeleri:
’’Ey Nefs-i Mutmainne.’’ Nefs-i Emmare ise bu sürecin ilk aşamasıdır: ’’Şüphesiz Nefs körlüğü çokaça emreder.’’ Bu nefis, tekamül sürecine doğru harekete geçitiğinde ‘’Nefs-I Levvame’’ olur: ‘’Yemin ederim Nefs-i Levvameye!’’
Bundan sonra ilham aşamasına ulaşır:’’Ona kötülüğünü de takvasını da ilham etiştir.’’ Bu aşama ’’Nefs-i Mülheme’’dir. Bu süreç içinde insan tekamül yoluna devam eder. Nefsin huzura kavuştuğu aşamaya gelene kadardır. Bu son aşamanın da ayrıca bir kaç dereceleri vardır. Mesala örnek olarak Razı olan ve Razı olunan nefis ise tekamül derecelerinin sonuncusudur.
İşte bu nefs-i mutmainne ilim ve male-i salih kanatlı ile yüceler âlemine yani (melekûtû’l-âlâ) ulaşır. Bunlar nefis tekâmülünün dört hali ve dört aşamasının özet-i sayılır. Bunlar İslam aleminin anadolu Alevi erenlerinin temsil ettiği (4 kapı, 40 makam) anlamında kulanılan insan-i kamil mertebesinin tavilidir.
Bir Nefsin Değişik Haleri Konumu:
Burada dikkat çekilmesi ve üzerinde durulması gereken önemli bir nokta vardır ki: Nefs-i Emmâmer, Mülheme, Levvame ve Mutmainne ayrı ayrı dört varlık değildir. Hepsi tek bir nefistir.
Fakat durumlara göre değişen nitelikleri olan bir varlıktır. Her insanın nefsi, durumlarına ve tekamül sürescine göre (yani çile aşaması) dört kısma ayrılılr ve her kısma birçok aşamalara girer.
Öncelikle insan içinde bulunan Nefs-i Emmare’nin ne olduğunu anlamamız gerekir. Bu ilk aşamalarda insan nefsinin emredici bir durumu vardır. Bu insanda akıl nurunun doğmasından önce böyledir.
’’Emmâre’’ kavramı, ’’emir’’ kelimesinin mübalağa sîgasıdır. Yani açıkçası nefs baskı ve otorite kurmaya açlışır. Bu otoritesinden vazgeçme, kulluğa ve boyun eğmeye pek hazır değildir.
Hz. Resulullah (s.a.v.) ve Nebilerin (selam olsun onlara) getirdikleri akâid-i ilahiyye bize gösteriyor ki: Yüce Allah birdir Yani (vahid), bilendir (alim), güçlüdür (muktedir) ve kularını kuşatmıştır (mulît). Fakat nefs-i emmare ve kendisini hakim sayan bu nefs İlahî otoriteye boyun eğmez, kulluğunu kabul edecek bir konuma hazır değildir. Değişik gerçekler ve mazeretlerle sorumluluk yüklenmekten kaçmaya çalışır. Yazan. imam Dikmen
[flash=200,200][/flash]
Her gün aşura! Her yer kerbela.
Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.
Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi
İmam Hüseyin (a.s.): 132
İnsanın tekamül yolundaki en son mertebeleri:
’’Ey Nefs-i Mutmainne.’’ Nefs-i Emmare ise bu sürecin ilk aşamasıdır: ’’Şüphesiz Nefs körlüğü çokaça emreder.’’ Bu nefis, tekamül sürecine doğru harekete geçitiğinde ‘’Nefs-I Levvame’’ olur: ‘’Yemin ederim Nefs-i Levvameye!’’
Bundan sonra ilham aşamasına ulaşır:’’Ona kötülüğünü de takvasını da ilham etiştir.’’ Bu aşama ’’Nefs-i Mülheme’’dir. Bu süreç içinde insan tekamül yoluna devam eder. Nefsin huzura kavuştuğu aşamaya gelene kadardır. Bu son aşamanın da ayrıca bir kaç dereceleri vardır. Mesala örnek olarak Razı olan ve Razı olunan nefis ise tekamül derecelerinin sonuncusudur.
İşte bu nefs-i mutmainne ilim ve male-i salih kanatlı ile yüceler âlemine yani (melekûtû’l-âlâ) ulaşır. Bunlar nefis tekâmülünün dört hali ve dört aşamasının özet-i sayılır. Bunlar İslam aleminin anadolu Alevi erenlerinin temsil ettiği (4 kapı, 40 makam) anlamında kulanılan insan-i kamil mertebesinin tavilidir.
Bir Nefsin Değişik Haleri Konumu:
Burada dikkat çekilmesi ve üzerinde durulması gereken önemli bir nokta vardır ki: Nefs-i Emmâmer, Mülheme, Levvame ve Mutmainne ayrı ayrı dört varlık değildir. Hepsi tek bir nefistir.
Fakat durumlara göre değişen nitelikleri olan bir varlıktır. Her insanın nefsi, durumlarına ve tekamül sürescine göre (yani çile aşaması) dört kısma ayrılılr ve her kısma birçok aşamalara girer.
Öncelikle insan içinde bulunan Nefs-i Emmare’nin ne olduğunu anlamamız gerekir. Bu ilk aşamalarda insan nefsinin emredici bir durumu vardır. Bu insanda akıl nurunun doğmasından önce böyledir.
’’Emmâre’’ kavramı, ’’emir’’ kelimesinin mübalağa sîgasıdır. Yani açıkçası nefs baskı ve otorite kurmaya açlışır. Bu otoritesinden vazgeçme, kulluğa ve boyun eğmeye pek hazır değildir.
Hz. Resulullah (s.a.v.) ve Nebilerin (selam olsun onlara) getirdikleri akâid-i ilahiyye bize gösteriyor ki: Yüce Allah birdir Yani (vahid), bilendir (alim), güçlüdür (muktedir) ve kularını kuşatmıştır (mulît). Fakat nefs-i emmare ve kendisini hakim sayan bu nefs İlahî otoriteye boyun eğmez, kulluğunu kabul edecek bir konuma hazır değildir. Değişik gerçekler ve mazeretlerle sorumluluk yüklenmekten kaçmaya çalışır. Yazan. imam Dikmen
[flash=200,200][/flash]
Yorum