Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.
Her gün aşura! Her yer kerbela.
Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.
Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi
İmam Hüseyin (a.s.): 161
İnsan Nefs-i Mücerrede’nin Bir Mekana İhtiyacı Yoktur:
‘’Nefsini tanıyan Rabbi’ni tanımış olması gerçeği’’ hadislerde karmaşık meselelerden biri de ‘’Nerede?’’ sorusu ve bedeni kuşatan mekân meselesinin olmasıdır. Nefsin belli bir yeri yoktur. Evreni Yaratan’nın da belirlenmiş bir yeri yolmaz. ‘’Allah nerde? diye sorulamaz. Arş’ta ve Gökte, yerde, Allah için aşağı veya yukarı diye bir şeyden söz edilemez.’’ Zira mekân ihtiyacı olan sadece cisimdir. Yaratıcı ise cisim değildir.
Pek çok elementin bileşimi olan bedendir mekâna ihtiyacı olan. Soyut olan varlık ise mekâna gereksimini duymaz. Bu konu ve meseleler hakında:
Mü’minlerin Emir’ı İmam Ali (a.s.) şöyle demektedirler: ‘’Nerede nerede ki? Bu medenle O’nun için ‘Nerede?’ diye sorulmaz.’’ Allah mekanın yaratıcısıdır. O’nu bir mekânda göstermmemiz mümkün değildir. O, yerin ve göğün yaratıcısıdır. O’nun buralarda bir yerinin olması anlamsızdır. Arş’ın yaratıcısıdır. Yeri Arş değildir.
Allah’ın mekânı yoktur. Bunun en güzel örneği ruhumuzdur. Herbirimizin bir ruhu olduğu kesindir. Peki ruhumuz nerededir? ‘’Baştan ayak parmaklarının uçlarına kadar insan elini nereye koysa orası ruhun yeridir’’ denebilir ama bu yanlıştır. ‘’Ruhun mekânı burası değildir’’ de denebilir, bu da yanlıştır ve bir anlamı da yoktur. Burası ruhun mekânıdır denemez, ruhtan ayrı bir şeydir de denemez.
Mekân da Varlıktan Ayrı Değildir Konumu:
Bu ne denböyledir? Çünkü ruh soyut bir varlıktır. Bedenle bütünleşmiştir. Bedenin içini ve dışını kaplamıştır. Bir şeyin yeri değildir. Bedenin içindedir. Onun hiçbir yeri yoktur O, soyut bir varlıktır. Gölgesi yoktur. Bedende ruhun olmadığı bir yerden söz edilemez: ‘’Ey bir yere sığmayan ve bulunmadığı yer olmayan!’’ Yazan. imam Dikmen
Her gün aşura! Her yer kerbela.
Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.
Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi
İmam Hüseyin (a.s.): 161
İnsan Nefs-i Mücerrede’nin Bir Mekana İhtiyacı Yoktur:
‘’Nefsini tanıyan Rabbi’ni tanımış olması gerçeği’’ hadislerde karmaşık meselelerden biri de ‘’Nerede?’’ sorusu ve bedeni kuşatan mekân meselesinin olmasıdır. Nefsin belli bir yeri yoktur. Evreni Yaratan’nın da belirlenmiş bir yeri yolmaz. ‘’Allah nerde? diye sorulamaz. Arş’ta ve Gökte, yerde, Allah için aşağı veya yukarı diye bir şeyden söz edilemez.’’ Zira mekân ihtiyacı olan sadece cisimdir. Yaratıcı ise cisim değildir.
Pek çok elementin bileşimi olan bedendir mekâna ihtiyacı olan. Soyut olan varlık ise mekâna gereksimini duymaz. Bu konu ve meseleler hakında:
Mü’minlerin Emir’ı İmam Ali (a.s.) şöyle demektedirler: ‘’Nerede nerede ki? Bu medenle O’nun için ‘Nerede?’ diye sorulmaz.’’ Allah mekanın yaratıcısıdır. O’nu bir mekânda göstermmemiz mümkün değildir. O, yerin ve göğün yaratıcısıdır. O’nun buralarda bir yerinin olması anlamsızdır. Arş’ın yaratıcısıdır. Yeri Arş değildir.
Allah’ın mekânı yoktur. Bunun en güzel örneği ruhumuzdur. Herbirimizin bir ruhu olduğu kesindir. Peki ruhumuz nerededir? ‘’Baştan ayak parmaklarının uçlarına kadar insan elini nereye koysa orası ruhun yeridir’’ denebilir ama bu yanlıştır. ‘’Ruhun mekânı burası değildir’’ de denebilir, bu da yanlıştır ve bir anlamı da yoktur. Burası ruhun mekânıdır denemez, ruhtan ayrı bir şeydir de denemez.
Mekân da Varlıktan Ayrı Değildir Konumu:
Bu ne denböyledir? Çünkü ruh soyut bir varlıktır. Bedenle bütünleşmiştir. Bedenin içini ve dışını kaplamıştır. Bir şeyin yeri değildir. Bedenin içindedir. Onun hiçbir yeri yoktur O, soyut bir varlıktır. Gölgesi yoktur. Bedende ruhun olmadığı bir yerden söz edilemez: ‘’Ey bir yere sığmayan ve bulunmadığı yer olmayan!’’ Yazan. imam Dikmen
Yorum