Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


    Her gün aşura! Her yer kerbela.

    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

    İmam Hüseyin (a.s.):
    191


    Mülkiye Duygusunun Cehaletten Kaynaklanması Konumu:


    İnsan fıtratında kişi veya kişiler nefsini nasıl Allah’a ortak kabul eder? Bunu nefsi ile konuşması gerekir. Ona; ‘’Ben böyle yaptım, niçin şöyle oldu da böyle olmadı?’’ gibi sözler ve konuşmalarını sormalı. Nasıl sahiplik iddiasında bulunduğunu, malları ve çocuklar ile kendisi arasındaki sahiplik ilişkisinin ne demek olduğunu tartışmalıdır.

    Kişi veya kişiler bu malları biriktirinceye kadar çok yorulur. Niçin onun elinden çıkar gider? O halde kişinin nu malların gerçek sahibi olduğunu tasarlaması onun bilgisizliğinden kaynaklanıyor. Bu mallar gerçek sahibinden insanların eline verilen bir emanettir. Kişi veya kişilerin gerçek manada bu mallara kendilerine nisbet etmeleri gerçek dışıdır. Yasal mülkiyet hakhının ilişkisi saklıdır doğal olarak. Herkes bu sahiplik hakkına saygı göstermesini öğrenmelidir...

    Ama söz, gerçek sahipliğin sadece ve sadece Allah Teâla’ya ait olduğuna gelince, kimse kendisini aldatıp bir şeyin bağımsız ve gerçek sahibi olduğunu zannetmesin. Gerçek anlamda mal sadece Allah’ındır. Ne var ki insanın malı yorulmak, kazanmak, miras veya başka yöntemlerle elde edip kendisine nisbet etmesi, hiçbir zaman onun gerçek sahibi olduğu anlamına gelmez. Kişi veya kişiler asıl malın gerçek sahibinin hiçbir zaman unutmamaları gerekir fikrindeyim.

    Anne baba Çocuğun Sahibi Oldularını Sanmasınlar Konumu:

    Aslında bu gibi konu veya meselelerin üzerinde daha detaylı bir araştırma yapmamızın temel nedeni olması gereken takva ile insan-i kamil mertebesiyle bağlantılıdır. O’nun içinde burda yapılan bir çalışma o niyetle yapılmadığı için kısa kesmek zorundayız.

    İnsanın kendisinden sonra var olabilecek miraslarından biride kendi çocukların olmasıdır. Sıra çocuklar ile anne ve baba ilişkisine gelince... Çocuklar anne ve babanın hakkını gözetmeli... Çocuğun elbise ve gida ihtiyacını karşılamak, babanın görevidir. Baba bunlardan sorumludur. Çocuğa süt verip emzirmek ise annenin görevidir. Bu hükümlerin varlığına rağmen kimse kendisini aldatıp çocuğun sahibi gözeticisi olduğunu sanmamalıdır.

    Anne veya baba der ki, ben çocuğumu büyütüp terbiye ettim. Peki anne ve babayı büyüten, onları eğiten kimdir?... Çocuğu anne ve babasının elinde büyüten Yüce Allah’tır. Onlar sadece aracı olmaktan başka birşey değiller. Çocuk sevgisini anne ve babasının gönüllerine yerleştiren Allah’tır. Bu sevgi sayesinde geceleri uykusuzluğa katlanıp çocuğu için yorulurlar. Çocuğun ağzına konulan sütü yapan kimdir? Çocuğun cismini bir parça kan olarak annesinin karnına yerleştiren kimdir? Kişi veya kişiler hareket ettirip yerinden kaldıran Allah’tan başka kim olabilir?...

    Kişi kendisinin sahip olmadığı şeyi iddia etmemeli. Çocuğun sahibi olduğunu sanmamalı. Yine kendisi için hiçbir hak iddia etmemeli. İmam Hüseyin (a.s.)’ın kerbela’da şehid olmadan önce söylemiş olduğu bu değerli hadisi unutmamamız gerekir. ‘’Bizim asıl sahibimiz Allah’dır.’’ Ve Kur’an-ı Kerim’de buyrulduğu gibi. ‘’Biz Allah’ınızdan geldik, O’na dönücüleriz.’’ Yazan. imam Dikmen

    Yorum


      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


      Her gün aşura! Her yer kerbela.

      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

      İmam Hüseyin (a.s.):
      192


      Takva Üzere Olmanın Gerekliliği Konumu:

      Huzurlu olma (itminan ) meselesini açıklamak gerekirse ilk etapta insan üzerinde büyük değer olan: Tevhid mucadelesinin ne kadar değerli olduğuna karar kılmak demek olan itminan derecesine ulaşmak için insan çok uzun süre ihtiyaç hisseder. Bu dereceye ulaştıktan sonra kişi ‘’la ilahe illallah’’ kelime-i şehadet üzerine karar kılar. Şu ayet ilkesi kerimeyi dikkatlice dinlemek gerekiyor diye düşünüyrom:

      ‘’Haberiniz olsun; Allah’ın velileri için korku yoktur, onlar mahzun olacak değildir. Onlar iman edenler ve (Allah’tan) korkup sakınanlardır.’’ (Yunus Süresi. 62-63 ayet ilkeleri.)

      Kendileri için hiçbir korku üzüntünün olmıyacağı Allah’ın velileri kimlerdir? Konumu hakkında bilinçli olmak gerekir?
      Onlar iman edip Allah’tan korkup sakınanlardır. Bu duruma gelmek için ömür boyu araştırmalar yaparlar. Böylelikle takva derecesine nail olurlar. Bunlar sadece zelleden bile af dilerler.

      Tevhid mücadelesinden saptıklarında hemen dönüş yaparlar, tevbe ederler. Böylece kararlı ve huzurlu inanca sahip olma derecesine ulaşıp Allah’ın velilerinden olurlar. İşte bu aşamada onlar için korku ve üzüntü yoktur.

      Nefs-i Mutmainneye Korku ve Üzüntünün Yeri Yoktur Konumu:


      İnsanın nefs-i mutmainne sahibi, tüm vesileleri kaybetse bile üzülmez. Evladının ölümü üzerine sabırsızlanmaz. Malları yok oldu diye canını sıkmaz. Zira kendisi ile problemler arasında bir ilişkinin bulunmadığının farkındadır. Tüm bunları gerçek sahibi verir ve alır... O diriltir ve öldürendir. Bu dereceye ulaşan kişi, gördüğü herşeyin yararına olduğuna kanaat getirir. Dolayısıyla Yaratıcıya nisbet edilen hiçbir durum ve işin yitirilmesi üzerine üzülmez.

      Ortada ‘’Ben’’ diye birşey yok... Kulun yaptığı tüm işlerde bağımsızlık yoktur. ‘’Kul ve onun elinde bulunan herşey Mevlasınındır’’ Rızkımız kimin elinde? Bulunduğumuz yer ve elimizdeki malda mıdır? Böyle inanırsak nankörlük etmiş oluruz. Bizi yaratan Zât bu yükümlülüğü üzerine almıştır Dünyada kaldığımız sürece O’nun sofra ve kazanından yeriz.
      Öldüğümüzde O’nun sofrasına devam ederiz. Rızık sadece ve sadece dünyadaki hayat ile sınırlandırılamaz. Ölümden sonra da bizler Berza ve ahiret rızıklarına muhtacız.

      Bu alem ile diğer tüm alemlerim rızkı uyum içerisindedir. Rızık veren ise yalnız Yaratıcı’dır. Ondan gayrı rızık veren yoktur... Olmasıda mümkün değildir.

      Eğer dikkat ederseniz her Kur’an-ı Kerim ayet ilkesinde bir İmam Hüseyin (a.s.) tehvaratürlüğü bulunmaktadır ki, anlatılması bile çok güç ve zordur. O’nun o kutsal inancı takvası makamını anlamak ve kavramak özel bir çile ve çaba sonunda anlaşılması mümkün olur. Belirli deyimler ve eğitimlerden geçerek oncak o şekilde o makama ve takvaya ulaşması mümkündür. Yazan. imam Dikmen

      Yorum


        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


        Her gün aşura! Her yer kerbela.

        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

        İmam Hüseyin (a.s.):
        193


        İnsanın Gelecek Korkusu Konumu:


        Nefs-i mutmainne sahibi olan kişi gelecek için hiç endişelenmez. O geçmişe üzülmez; gelecekten de asla korkmaz. Allah’ın hiçbir velisi gelecekten korkmamıştır ve aslada kormaz. Zira kendisi için bir istikbal öngörmez. Yarın ki, hayatı ve ölümü hakkında bilgi sahibi değildir ki olanlar için de üzülsün.

        Nice miskin kişiler vardır ki kefenleri çarşıdan hazır bulunduğu bir sırada onlar gelecek yılları için endişelenirler. Onların bir haftası kalmamış ki bir ayın hesabını yapıp üzülmesinler. Ama Allah’ın velisi olanlar huzura ermiş bir nefse sahiptirler. Gelecek hiçbir şeyden korkmazlar. Zira nefisleri için hiçbir hak ve istikbal öngörmezler. Şöyle dua ederler: ‘’Ey perçemimi elinde bulunduran Zat.’’ Ey perçemimi ve hayatımı elinde bulunduran Rabbim! Beni nasıl yönetirsen yönet ben Senin kulunum. Şayet ömrümün bir parçası kalmışsa gerekleriyle birlikte gelecektir.

        Ben yalnız başıma değilim. Bilakis benim bir dostum ve yol göstericim var. Her kimin güçlü bir dostu ve büyük bir reisi varsa hiçbir şeyden korkmaz, bir şeyin yokluğu için üzülmez. Geleceği ve nedenlerin yokluğu üzerine endişelenmez. Zira o tamamen teslim olmuş ve boyun eğmiştir. Ne o ne de başkası gerçek sahip olabilir.

        Burda bir konuya değinmekte yarar görüyorum. Böyle nefs-i mutmainne miskinlerin kendi ölüm günlerinden bile haberdar oluyorlar. Sizler belki bana inanmayabilirsiniz. Böyle bir olaya bir kişinin ölüm hakında dediği söz bir kasaba halkı şahitlik etmiştir. Bu da benim 90 yaşın üzerinde dedem’dir.

        Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Oğlu Hz. İbrahim’ın Vefatı Üzerine Ağlaması Konumu:

        Biz Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmaları olarak biraz yukardaki çalışmalarımızda bu mesele ve konu üzerinde bazı belge ve kaynakları vererek Hz. Muhammed (s.a.v.)’in oğlu Hz. İbrahim (a.s.)’ın vefatları anında ağladıklarını ve söylemiş oldukları o güzelim hadisleri nakletmiştik. Ve yine burda bu mesele hakkında kısa da olsa değinmeye çalışacağız.

        Allah’ın dostları bir şey yitirdiklerinde üzülmezler. Şayet denilse: Hz. Resulullah (s.a.v.) ve İmamlarımız bir şey yitirdikleri sırada üzüldüklerine rastlanılmıştır... Hz. Resulullah (s.a.v.)’ın oğlu Hz. İbrahim öldüğünde Peygamberimiz onun üzerine ağlamıştı. Sevgili İmam Hüseyin (a.s.)’nın da bağlarına başar, öper ve ağlardı. Bu tür üzüntüler için cevabımız şöyledir: ‘’Velilerin adalet ile başkası arasında kıyas yapılmaz.’’

        Şu da var ki bizim ağlamalarımız nefs-i durumlar içindir. ‘’Oğlumuz, çocuğumuz niçin öldü, niçin hayattan ayrıldı?’’ diye ağlarız. Üzüntünün şiddetinden Allah’ın iyiliğine itiraz ederek kızarız. Bu durumu bazen akrabaları öldüğünde sabırsızlanıp öfkelenen bazı bilgisizler de görürüz. Öyle ki Azrail’e yetişebilseler O’nu parça parça ederler. ‘’Niçin çocuğumu aldım?’’ derler. Bu anlayışta açıkça sahiplik duygusu ve bağımsızlık bilinci gibi gözüküyor. Yazan. imam Dikmen

        Yorum


          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


          Her gün aşura! Her yer kerbela.

          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

          İmam Hüseyin (a.s.):
          194


          Allah’ın Uygun Gördüğü Vakitte Can Alması Konumu:


          Allah’ın velisi olan insan, ölümü ne vakit irade buyurulursa gönül hoşnut ve rızalığı ile kabul edip boyun eğmeyi kendine bir hazine gibi görür. Ve iki mızrada da güzel dile getiriliş şeklinde anlatıyor:

          Hâfız’a emanet ettiğin bu ruhu
          Birgün gelir teslim ederim emanet gibi...


          Bu güzel bir şiirledir ki ona teslimiyet... Ruh insanın mülkü değildir. Onu veren alır da. Çocuklar ve akrabalar için de durum aynıdır. Dirilten de ve öldürende Allah’dır.

          Ruhi Merhametin Nefisten Kaynaklanmadığı Konumu:


          Yine biraz önceki konumuzda Hz. Peygamber (s.a.v.)’ın oğlu Hz. İbrahim (a.s.) üzerinde ağlalamsı nasıl açıklanabilir? Yaşanan bu gerçeği sözcüklere döküp herkesin anlayabileceği bir seviyeye indirgeyebiliriz. Şöyle ki, Peygamberimizin ağlayış İlahî bir merhametti.

          Bu ağlayış nefis ve hevadan olmadığı gibi Allah’ın kaza ve kader’ine karşı kızgınlık ve başkaldırı da değildir. O’nun için de İslam’da kaza ve kader konusu konumunu daha sonraki araştırmalarımızda ele alacağız.

          Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmalarında kaza ve kader konusunda bu mesele ele alınıp işlenmişti ama bence yeterli bir derecede değildir. Ama gelecek araştırmalarımızda bu konunun İmam Hüseyin (a.s.)’ın kerbela katliamınla bağdaşlaştırarak tekrar konu edinmeye çalışacağız.

          İlahî merhametin örneği Aşura şehidi İmam Hüseyin (a.s.)’a acımaya benzer. Meşhed Yani (şehid edilen yer) ise acıma yeridir. Yürek sahibi her kim İmam Hüseyin (a.s.)’ı Aşura gününde görmüş veya duymuşsa, gönlünü, kökünü alemin Yaratıcısından olan bir acıma duygusu kaplar. Bu nefis ve hevadan olmayan acıma duygusudur. Niçin ve nasıl sorularından kaynaklanmıyor. Kuşkusuz bu nefis ve heva yolu ile gelen bir üzüntü değil, İlahî bir üzündür. Yazan. imam Dikmen

          Yorum


            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


            Her gün aşura! Her yer kerbela.

            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

            İmam Hüseyin (a.s.):
            195


            İnsanın Son Vedasında Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’a Ağlaması Konumu:

            Eş-Şeyh eş-Şuşteri Hasaisu’l-Hüseyniye adlı eserinde şöyle anlatılıyor: ‘’İmam Hüseyin (a.s.) Aşura gününde altı kez ağladı.’’ Sonra bu ağlayışları sırasıyla zikreder. Gerçek manada insan araştırdığında İmam Hüseyin (a.s.)’ın bu altı kez ağlayışının merhamet türünden olduğunu görür. İmam Hüseyin (a.s.)’ın orayı rahmet açığa çıkacağı yer olarak kabul eder, merhamet diler ve göz yaşları döker.

            Son vedasında İmam Hüseyin (a.s.)’a ağlayış şöyle olur; Kızı babasının ayağına kapanır ağlamaya başlar... Yürekleri parçaşayan bir sahne... İmam Hüseyin (a.s.) oturur, kızını da kucağında oturtur. Başını ve yüzünü rahmet eliyle okşamaya başlar:

            ‘’Gönlümü hasret gözyaşlarıyla yakma
            Bedenim ruh bulunduğu sürece.’’


            Evet İmam Hüseyin (a.s.) gibi Ceddlerinin vasiyetleri üzerine O’na şehid olacağı mekana gelip Zalim ve zinakâr Emmevioğullarının katliamlarına karşı asla biât etmez.

            Çünkü ilahî bir gücün varlığı ilkeleri anayasal kanunların hukuksal şeriatları doğrultusunda bir mesaj vermek ister. O gün eğer İmam Hüseyin (a.s.) kerbela’da zalim ve işkenceci faşist emperyalızm’ın güçlerine karşı savaşmamış olmuş olsaydı İslam’dan her hangi bir eser kalmiyacaktı.

            Öteki Varlıkların Ve Meleklerin Ağlaması Konumu:

            Hicri dördüncü yüz yılın büyük hadisçisi ve fakihi Cafer Bin Muhammet Bin Kavleviye "Buka-ul Melaike Ala Hüseyin Bin Ali-Meleklerin Hüseyin Bin Ali'ye Ağlamaları" adı altında bir bab açarak güvenilir rivayetçilerden yirmi rivayet nakletmiştir. Bunlardan birinde İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır:

            Niçin İmam Hüseyin'in (a.) kabrini ziyaret etmeye gitmiyorsunuz? Kuşkusuz dört bir melek kıyamet gününe kadar onun kabrinin başında ağlayacaktır. (Kamil-uz Ziyarat: S.83.)

            Güneşin Ağlaması konusunda Cafer Bin Muhammet Bin Kavleviye şöyle nakletmiştir:
            İmam Cafer Sadık (a.s) Zürare'ye hitap ederek İmam Hüseyin'in (a.s) şahadeti konusunda şöyle buyurmuşlardır:
            Güneş, tutularak ve kırmızılaşarak kırk sabah ağlamıştır… (Kamil-uz Ziyarat: S.81.) Yazan. imam Dikmen

            Yorum


              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


              Her gün aşura! Her yer kerbela.

              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

              İmam Hüseyin (a.s.):
              196


              Gökyüzünün ve Yeryüzünün AğlamasıKonumu:

              İmam Musa Kazım (a.s) şöyle buyurmaktadır:
              Mümin öldüğü zaman melekler ve yeryüzü ona ağlarlar. (Usul-i Kâfi: C.1,S.38 ve Tefsiri Nur-us Segaleyn: C.4,S.629.)

              İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır:

              Yeryüzü, gurbette ölen bütün müminlere ağlar.

              Hz. Peygamber efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

              Lut peygamberin (a.) kavmi kadınları bırakıp erkeklere gidince; yeryüzü Rabbine (şikâyette bulunup) şiddetle ağladı. Nihayet gözyaşları gökyüzüne ulaştı. Gökyüzü de şiddetle ağladı. Nihayet gözyaşları arşa ulaştı. Yüce Allah, gökyüzüne "Onları taş yağmuruna tut." diye emretti. Yeryüzüne de "Onları yut, yok et." diye emretti. (Sevab-ul Amal: S.314 ve Bihar-ul Envar: C.12,S.162.) Sonuç olarak, gökyüzünün ve yeryüzünün kendileri için ağladığı beş konu da; insani bir facia, ilahi yasaya karşı gelme, yaratılış düzenine ve insan fıtratına cesurca karşı gelmedir.

              Her şeyin Ağlaması Konumu:

              Kur-anı Kerim birkaç ayetle ilkelerinde; her şeyin hatta cansız varlıkların bile yüce Allah'ı tesbih ettiğini vurgulayarak etkilenme konusunun yalnızca canlılar dünyasını değil, cansızlar dünyasını da kapsadığını bildirmektedirler.

              Eğer zikredeceğimiz ayetlere biraz dikkat edersek konunun daha kolay ve güzel anlaşılmasını kolaylaştıracaktır.
              Mesela: İsra Suresinin 44. ayetin ilkesinde birkaç vurgu ile birlikte bütün varlıkların Allah'ı tesbih ettiği açıklanmaktadır:
              Yedi gök, yeryüzü ve bunların içinde olan her şey, Onu övgü ile tesbih ederler. Onu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ama siz onların tesbihlerini anlamazsınız. O âlimdir, halimdir. (İsra: Suresi: 44.)

              Bu konuya başka bir örnekle değinebiliriz; Haşr. Sures.24, Cuma. Suresi.1, Teğabün. Suresi.1 gibi ayet ilkelerinde de değinilmiştir.

              Kur’an-ı Kerim’in, bütün varlıkların tesbihi konusundaki açıklamasını göz önünde bulundurarak; "Her şey, İmam Hüseyin (a.) için üzülür ve kederlenir." konusunu da düşünmek, o kadar uzak bir olasılık olmayacaktır. Çünkü takdis ve tesbihi anlayamamak onun var olmadığı anlamına gelmemektedir.

              Cafer Bin Muhammet Bin Kavleviye Kummi "Buka-u Cemi Ma Halaka Allah-u Ala Hüseyin Bin Ali (a.s) Allah'ın Yarattığı Şeylerin Hepsinin İmam Hüseyin (a.s.)'e Ağlaması" başlığı altında yedi rivayet nakletmiştir. Bu rivayetlerden birinde İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmaktadır:

              İnsanlar, cinler, kuşlar ve vahşi hayvanlar İmam Hüseyin Bin Ali'ye (a.s) ağlamışlar ve gözyaşı dökmüşlerdir. (Kamil-uz Ziyarat: S.79–80.)

              Başka bir rivayette de İmam Ali (a.) şöyle buyurmaktadır:

              Anam babam, Kufe yakınlarında şehit olacak olan İmam Hüseyin(a.s.)'e feda olsun. Allah'a yemin ederim ki; vahşi hayvanların, onun kabrine çekik boyunlarıyla matem içinde sabah akşam ağladıklarını ve inlediklerini görüyorum. Vahşi hayvanlar böyle iseler; sakın siz merhametsizlik etmeyin. (Kamil-uz Ziyarat: S.79-80.) Yazan. imam Dikmen

              Yorum


                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                Her gün aşura! Her yer kerbela.

                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                İmam Hüseyin (a.s.):
                197


                İnsanda Kalp Huzuru Konumu:

                Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla.

                ‘’Ey mutmain (huzura eren) nefs-i! Hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön Rabb’ine! Gir Kullarımın arasına! Gir Cennetime’’’

                ‘’Ey Rabb’im! Nefsimi, kaderinle huzura eren, kaza’ın ile hoşnut olan Seni zikir ve duaya dalan, saf evliyana sevgi besleyen, Senin yer ve göğünde sevilen, indirdiğin belalara sabreden, nimetlerinin üstünlükleri için şükreden bir nefs yap!’’...

                İnsanın Yüce Ruhlarla Bağlantısı Konumu:

                Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmalarmızda da belirlemiş olduğumuz Kuran-ı Kerim ayet ilkelerinden de şu gerçeği bizlere açıklar şekliyle uyarmaktadır ki; Peygamberlerin çağrısı ve Semâvî kitapların indiriliş amaçlarının insan fıtratında en yüce mertebelerden olan itminan, hoşnutluk ve teslimiyet derecelerine erdirmektir.

                Zira insan bu sayılı günlerde bu mertebelere ulaşabilir konumudur. Bu derecelere vardığında ise en başka Hz. Muhammed (s.a.v.) ve İmam Ali (a.s.) ve onların imamet makamında bulununa 11 evlatlarının yüce ruhlarıyla bağlantılı kurar.

                Bu konunun konumunu daha iyi açıklanması ve nefs-i mutmainneni daha iyi anlaşılması için de (Eminullah’ın) Kutsal mezarların ziyareti dualarındaki ifadelere dönelim. (Ziyaret: Farsça’da mezarların yanında yapılan duaya denir.Çev.)

                İnsanların Eminullah (mezar) Ziyaret Duası ve Önemi Konumu:


                İnsanın ilk istediği şey, ‘’Ey Rabb’im! Nefsimi kaderinle huzurlu kıl!...’’

                ‘’Eminulah’ın’’ (mezar) bu ziyaret-i şerifesi kısa olmasına rağman gerçekten de değerli toplu ve en faziletli ziyaret dualarındandır.

                Mü’minlerden bir kişi şöye sorabilir: Eminullah yani (mezarların veya türbe) ziyaretnamesi bir sayfa geçmemekle birlikte nasıl tüm ziyaretnamelerden üstündür?...

                Bizlerinde sizlere verebileceğimiz cevap olarak deriz ki: Bu ziyaretname hacim olarak ne kadar az ise de onun muhtevasına bakmak gerekiyor. Bu ziyaret duası ile bir kişi Allah’a yönelik bu makamları istediğinde, onun içeriğinde istenilen tüm manevi nimetler olabilir.

                Yalnız bur da yapılan duanın çok dikkatlı ve titizlikle Hz. Muhammed (s.a.v.) ve İmam Ali (a.s.) ve 14 masumu pâk sadece aracı yapma iletişiminle bağlı ve sınırlı kalmalıdır. Çünkü dua’yı kabul eden sadece ve sadece Allah’u Teala’dır. Bu yapmış olduğumuz nefs-i mutmainne vasıflar ise aracıdır. Yazan. imam Dikmen

                Yorum


                  Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                  Her gün aşura! Her yer kerbela.

                  Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                  Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                  İmam Hüseyin (a.s.):
                  198


                  Eminullah’ın (Mezar türbe) Ziyaret Duasının Kapsamlı ve Özü Olması Konumu:

                  İnsan fıtratı, imamı ‘’Eminullah’’ (mezar türbe) sıfatıyla tanıdığında ona inanarak ve yakîn ile şöyle hitap edilmesi yeterlidir: Sen Allah’ın hazineleri üzerine yönetici (kayım)sin. Alemlere ulaşılan herşey senin aracılığınla ulaşır. Şu anlam ile de onaylanır:

                  ‘’Tanıklık ederim ki, Allah için gerçek manada cihad ettin... O’nun kitabıyla amel etti... Peygamberinin yolunu takip ettin...’’

                  Burda amacımız bu ziyaretnamenin nitelik konumu açısından önemini vurgulamaktadır. Şayet gönül huzuru ile bu gerçekler ortaya konulabilirse bu azıcık satırla birkaç sayfa ziyaretnameye denktir. Bu ziyaretname tüm bu ayrıntılı isteklerin asıl özüdür.

                  İnsan Kalbinin Huzuru Ömen Konumu:

                  ‘’Ey Rabb’im! Nefsimi kaderimle huzurlu kıl!...’’

                  İnsan fıtratı üzerine büyük etkileri anlam kazandıran ifadelerle en yüce derecede istenmiştir. Bunların başında Hz. Selman (r.a.) ve Hz. Ebu Zer Ğaffer’i (r.a.)’ların makamların olmasıdır... Bu makam İlaahî temel nefis ile bağlantılı kurma konumuna ulaşmaktadır. Yani Hz. Muhammed (s.a.v.) ile İmam Ali (a.s.) ile iletişim sağlamaktadır.

                  Evet konumuzun başında da zikrettiğimiz ayet ilkelerinde nefis, bedenin buyruklarını yerine getirdiği ve ‘’ben’’ olgusu ile işaret olunan insanlığın özüdür. Ben gittim, ben söyledim, ben yaptım gibi ifadelerle zat ve hakikata işaret olunur.

                  İnsan ithiham kökünden türetilen ‘’mutmainne’’ kelimesi, kararlılık sûkûnet ve ızdırap ile sarsıntısının karşıtı olan şey anlamlarına da gelir. İnsan huzur ve sûkûnete ulaşaıncaya kadar muzdarip olarak kalır. Hangi şeyler ızdırap duyar? Şimdi de bu konu ve meselelere açıklık getirelim. Yazan. imam Dikmen

                  Yorum


                    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                    Her gün aşura! Her yer kerbela.

                    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                    İmam Hüseyin (a.s.):
                    199

                    İnsan Maddi sebepleri Güvenden Doğan Bunalım Konumu:


                    Allah’ı belli bir dereceye kadar tanımayan ve yakın yani (kesîn bilgi) derecesine ulaşamayan insan hangi makam ve mertebede olursa olsun gönlü muzdariptir. Maadi ve menfaat geçim işlerinde manevi sebeplere yaslanır.

                    Böyle bir kişi bazı gençlerin bir çok derece kazanıncaya kadar nasıl çalışıp didindiklerine bakar. Onların diplama veya doktara adı altında değişik belgeler aldıklarını görür. Daha sonra bu belgeler aracılığıyla yönetimde çalıştırılıp bolca mal kazandıklarını gördüğünde, sürekli olarak dereceyi elde edememe endişesıyle kıvranır ve ızdırap duyar. Yine bazı muamelelerden zarar görürüm diye endişelenip korkan nice emektarlara rastlarız. Bunların hepsi aynı dertten muzdariptirler.

                    Dil le ‘’Allah’tan başka ilah yoktur’’ der, Kur’an okur ve herşeyin Allah’ın elinde olduğunu söylerler. Ne var ki ondan sonra kalbleri söylediklerini onaylamaz.

                    Bunların sebebine gelince, böyle düşünen kişi o ana kadar maddi nedenleri bağımsız görür. Şöyle ki; Allah’ın yegâne Yaratıcı ve yegâne yönetici olduğunu söyler. Ne var ki yine inkarcılar gibi tavıra takınır. Tüm geçim sıkıntısını omuzunda taşıdığına inanır. Sadece kendisinin var olan nedenlerle önlem alıp yönettebileceğini sanır.

                    Kendissi ve başkaları için kişisel bağımsızlığın olduğunu tasavvur eder. Bu yüzden kendisini korumazsız ve dayanaksız gördüğünde üzüntü duyar. Zira sebepler devamlı olarak insanın mizacı ile uyum içerisinde olmayabilir. Öyle anlar olur ki kişi bu nedenlerden ayrılma veya onları yitirme korkusu ile sınanır. Böylece dünyası yıkılır ve paramparça şekline gelir.

                    İnsanın mal ve Çocuklara Güvenmesinin Gerçek Küfür Olduğu Konumu:

                    Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmaların insanın nefs-i ile takvası ve ruh’u konumundaki düşüncelerinde çıkarak bazı meseleler halinde insan takvasında bazı menfaat gerekleri icabıyla hep kendisini haklı görüp diğer insanların düşüncesel kişiliğinin eleştirilerinin yersiz ve adaletsiz olduğunu kararları ile var sayımlarının en üst düzeylere getirmesi onun için küfür anlamında olduğunun farkında bile değildir.

                    Temel amacımız olan insan üzerinde mal ve çocuk varlığının hiçbir anlam taşımadığının gerçekleri ile bir araştırma yapmamızın mecburi olduğunun kanaatına varılmıştır.

                    Örneğin kişi veya kişilerin yanında bulundurduğu mallar sayesinde hayatını sürdürdüğünü tasarlar. Mallarını yetirdiğinde dünya başına yıkılır sanar. Onu üzüntü ve gam kuşatır. Bunlardan herbirinin iç dünyası gerçek küfür biçiminde gözükür. Sanki bunlar gayba inanmıyorlar, dolayısıyla sebeplerden birini yitirdiklerinde sanki herşeyi yitirmiş gibi oluverir.

                    İşte böyle bir kişi yanında bulunan çocuklarını büyütüp kendisine yardımcı olmalarını umar. Çocuklar öldüğünde tüm bu huzur ve sükünetini de yetirmiş olur. Aynı biçinde de ürperir ve sabırsızlanır konumuna düşer. Yazan. imam Dikmen

                    Yorum


                      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                      Her gün aşura! Her yer kerbela.

                      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                      İmam Hüseyin (a.s.):
                      200


                      İnsanın Bulnalımdan Dolayı İntihar Konumu:


                      Bu gibi konular günümüz Türkiyesin gündem konusu halinde bunalımlar çerçevesinde intiharlar konusu sanki modalaşmış gibi cinayetler işleme şeklini almıştır.

                      Bazı anlarda yukarıda sözü edilen nedenlerden birinin de yitirilmesinden dolayı kişinin dünyası yıkılır. Neredeyse kendisi için hiçbir umudun kalmadığını sanır ve çareyi intiharlarda bulur...

                      Ve yine bazı gençlerin bakaloraya yani (mezuniyet töreni) kabul edilmedikleri için intihar ettiklerini duyarız. Böyle yapan bir genç hayatını boynunda asılı olarak kabul eder. Gözü sadece o sebebi görür. Ona da ulaşamayınca hayattan umudunu kesilir ve intihar eder.

                      İşte bu durum gerçek küfürdür. (Kâfir olanların mezar halkından umut kesmeleri gibi ahirettten umut kesmişlerdir.) ‘’Mümtehine Suresi. 13 ayet ilkesi.’’ Böyle bir kişi Allah’a olan güvenini yitirdiğinde üzülüp çırpınmaktadır. .

                      Velinin Mezarı Yanında Huzur İstemek Konumu:

                      İnsan hangi durumda olursa olsun, hangi aşamada bulunursa bulunsun kalb huzuruna erişmediği sürece muzdariptir. (Yani batsızdır). Allah’ın en büyük nimeti kâmil manada imandır. ‘’Ey Rabbim! Nefsimi kaderimle huzurlu kıl!’’ Ey İlahım! Senin velinin mezarının yanına geldim. Bana gönül huzuru nimetini bağışlamanı diliyorum. Ey Allah’ın Emini (güvenilir kulu)! Ey Allah’ın hazinelerini elinde bulunduğu kişi! Sen bu konuda aracı ol!...

                      Kişi imtihan derecesine ulaşmadıkça gerçek küfür içerisindedir. Yaratıcı ile huzur kavuşma seviyesine varan kişi ise tüm görünür nedenleri yitirse dahi sükünetini yitirmez. Zira o nefsini bağımsız olarak görmez; onun bir mevlası olduğunu bilir. Yazan. imam Dikmen

                      Yorum


                        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                        Her gün aşura! Her yer kerbela.

                        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                        İmam Hüseyin (a.s.)
                        : 201

                        İnsanın Hazinesi Dolu Olan Efendisinin Kölesi Konumu:


                        Bu konu ve mesele üzerinde çok uzun durmak ve bu meselenin içerliğini kelime kavramları ile ele alınıp açıklanması gerekir. Ama ne yazıktırki bizim şu an ki bu meselenin üzerinde fazla yorum yapmadan kısaca teyit geçmemiz zorunlu bir durumdur.

                        Konunun daha iyi anlaşılması için bir örnek verelim: Malik ed-Dinar veya başka bir şahıs bir zamanlar meydana gelen uyarıcı bir hadiseyi şöyle anlatır: Bulunduğumuz şehirde kıtlık baş gösterdi. Tüm insanlar acı ve ızdırap içerisinde kıvranıyorlardı. (Kıtlıktan Allah’a sığınırız. Hepimiz birkaç yıl önceki kıtlık günlerindeki ve Dünya savasındaki durumu hatırlıyoruz.) Bu durum karşısında korku ve endişe içindeydiler. Fakat bir kölenin güleryüzlü olarak işine daldığını gördüm.
                        Ben ona, ‘’Herkes neredeyse ağıt söyleyecek bir konumdayken sen sanki bu durumu bilmiyormuşcasına nasıl gülersin?’’ diye sordum.

                        Köle dedi ki: ‘’Benim efendimin hazineleri un ile doludur. Ben üzülecek değilim. Efendimin hazinesi doludur!!...’’
                        Bu kölenin görünür efendisi ile bu biçimdeki tutumu karşısında hemencecik irkildim. Şöyle düşünmeye başladım: Bu köle efendisinin hazinesinde gönlünü hoş tutuyor. Çırpınıp kıvranmıyor. Keşke ben de birgün gerçek efendim karşısında böyle bir tutum sergileyebilseydim. Benim bir İlahım vardır, herşeye sahibim, Rabbimin hazinesi sürekli doludur diyebilsem...
                        O halde kişi, tüm mallarını yitirse bile, ‘’Benim bir Rabbim var. Kalbime güç kazandıran O’dur. Benim hiçbir şeye gücüm yetmez’’ demelidir...

                        Çocukların da Rabbi Var Konumu:

                        İnsan fıtratının doğusal olarak düşüncelerin oluşturlan soruların başında kendisinden sonra ‘’Yanında yiyecek isteyen on boğaz varken ben ne yapabilirim?’’ Diye düşünmesinin nedenlerinden biride kara kara karamsarlığa kapılması. Böyle sanmakla geçim yükümlülüğünün onun omuzuna yüklendiğinin var olması. Halkuki çocuklar da diğer insanlar gibi Allah’ın malıdırlar. Hepimiz bir madde ve materyalist düşüncesin olurturulmuş bir metasıyiz. Var olan varlığın Allah’ın malı ve mülkü içerisinde bir ‘’Dişleri veren ekmeği de verir.’’

                        Ama insan ‘’Benden sonra çocuklarımın durumu nasıl olacağı hissi?’’ Diye kapıldığı düşünce tarzının var oluşunun geçmeyisidir.

                        Herkesin işlerini elinde bulunduran, onların işlerini yürüten sadece bir Rabb var oluşudur. Bu yüzden kişinin sıkılıp endişelenmesi gereksizdir. Tüm bu maddi emel, üzüntüler ve kalblerin ızdırabı nankörlüğe ve Allah ile bağlantısının kopukluğuna işaret ettiği gibi sonsuz takvadan da marum bırakır. Yazan. imam Dikmen

                        Yorum


                          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                          Her gün aşura! Her yer kerbela.

                          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                          İmam Hüseyin (a.s.):
                          202



                          Sadece Allah herkesi Büyütüp Terbiye Eder Söylenim Konumu:

                          Yüce ve kutsal olan İslam hukuksal anayasası olan Kur’an-ı Kerim bizleri gerçek iman derecesine ulaştırmak umuduyla ameli birlik sorusunu çokça vurgular ve kanıtlar. Bu gerçek ise her işin Allah’ın elinde olduğu başkasının elinde hiçbir şeyin bulunmadığını çok güzel bir şekilde ifade eder.

                          Ben sen ve diğerleri kısaca hepimiz kokuşmuş bir damla pis sudan başka bir şey değiliz. Bizleri bu mertebelere ulaştıran sadece Allah’tır. İnsana temyiz çağı öncesi beşikte bulunduğu sırada anne babasını görevlendirip hizmetine yani amade kılan kimdir? O dönemde iki ayağının üzerinde duramaz ve tek başına birşey yapamaz durumdayken kişi nasıl birgün bağımsızlaşabiliyor.?

                          Evet dediğimiz gibi rızık sadece Allah’ın elindedir. Kimsenin elinde değil... ‘’Yeryüzünde debelenen hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah’a ait olmasın.’’ (Hud suresi. 6. ayet ilkesi.)

                          Hayatımızın devamı O’nun iradesine bağlıdır. Diri olduğumuz sürece rızkımız bize ulaşacaktır. Bu sadece bununla kalmayıp tekrar dirilişimizden sonra da yine ona bağımlılığımızı kurayacaktır.

                          Ever... Hikmet ve maslahat gereği çalışmayı, rızık elde edip kazanmayı emretmiştir ama kuralların dışına çıkmamak şartları ile...

                          Biz de bu emre riayet edip mesela ziraatle uğraşmalıyız. Ne var ki yağmur yağdıramayız. Hayatımızı O’ndan bağımsız olarak sürdürmemizin mümkünatı bulunmamaktadır. Bize hayatın aslını bahşedene bağlılığım devam eder. O halde nedenlerin azalıp fazlaşmasına üzülmemek gerekiryor...

                          İnsanların Yarına Kalacak Rızıkları Konumu:

                          İnsan fıtratında nefs-i ammrenin mutmainne konumu hususunda insan takvasının belirli bir şekilliğini elde etmek elbette kendi çalışması doğrultusundadır. Bunu elde etmek içinde bazı fedakarlıkların yapılması zorunludur. Bizimde ilk etapta kendi takvamızın derecesinin örneklerini bizden önceki nesillerin takvalarıyla bağdaşlaştırmamız lazım gelecektir.
                          Mesela ve örnekle vermek istediğimiz kişi veya kişilerin Nefs-i Emmare evya Nets-i Mutmainne konumunu İslam Peygamberi (s.a.v.)’den terbiye almış sahabelerin takvaları ile örnekleye biliriz.

                          Sahabe Hz. Ebu Zer (r.a.)’ı duymusunuz veya biliyorsunuz? Muaviye ona İmam Ali (a.s.) taraftarlığından döndürmek umuduyla 200 dinar gönderir. Ebu Zer dağarcığına (azık torbası) işaret eder ve der ki: ‘’Bu dağarcığım var olduğunu sürece kesinlikle muhtaç duruma düşmem.’’ Dağarcığına baktıklarında için de iki yuvarlak ekmek görürler. Ebu Zer onlara şöyle der: ‘’Biri benim iftarıma diğeri de sahuruma yeterlidir. Ömrüm yarına sarkarsa hiç kuşkusuz Allah rızkımı bana ulaştıracaktır. Yarına ulaşmam ise nasıl olsa kuşkusuzdur. O halde ne diye onun gammını yükleneyim? Beni gözeten ve şimdiye kadar işlerimi yürüten ömrümün geri kalan kısmında da beni gözetir.’’

                          Allah’tan başka hiçbir kimseye muhtaç olmadığımızı kesin bir bilgi ile bilmek zorundayız. Allah’tan başka herşey yaratılmıştır. Yüce makam sahipleri bile Allah’a ve O’nun iradesine muhtaçtırlar Bu zatlar dolayı veya dolayısız olarak kişinin kurtuluşuna neden olmuşlarsa da durum aynıdır. Yazan. imam Dikmen

                          Yorum


                            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                            Her gün aşura! Her yer kerbela.

                            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                            İmam Hüseyin (a.s.):
                            203


                            Bir Kuyu Dibinde Felakete Uğrayan Mü’minin Konumu:

                            Allah ehl-i olan şu adamın öyküsünü durmuşmusunuz?

                            Karanlık bir gecede çölün ortasında yürüdüğü sırada birden bir kuyuya düşer. Kuyunun dibine saplanır kalır. Ansızın orada geçen bir kafile oraya kimsenin düşmesi için kuyunun ağzına büyük bir taş koyar. Kuyunun ağzını kapatır.
                            Ne var ki, bu kişi Allah’tan ümidini kesmez. Ömründen arta kalan birşey varsa, eceli sona ermemişse Allah’ın onu kurtaracağına kesin inanır.

                            Ve yine ansızın biraz toprağın başına döküldüğünü, hayvanların kuyruğuna benzeyen bir ipin aşağıya doğru sarkıldığını görür. O ipe sımsıkı sarılır ve yukarıya doğru çıkar.

                            İşte Allah dilediğinde, hangi araçla olursa olsun kişiyi kuyunun dibinden kurtarır. Allah dilemedikçe de hiçbir araç ile mümkün olmaz.


                            Allah’ın Velilerine ne Korku ve de Üzüntü Yoktur Konumu:

                            Allah bütün işleri yönetendir. Bütün işlerin yönetimi O’nun elindedir. Tüm şahıslara nisbetle böyledir. Tüm varlık alemi dünyasında yöneten sadece ve sadece Allah’tır. Ondan gayrı idare şekilliği makbul değildir.

                            Amacım burda şu gerçeği ortaya koymaktır. İnsan nedenlerin yitirilmesi üzerine korkup üzüldüğü sürece Allah’ın velilerinden değildir. Zira Allah’ın dostları maddi sebebpleri kaybettiklerinden dolayı korkmazlar. Gelecek için üzüntüye asla kapılmazlardır.

                            ‘’Allah’ın kazası karşısında hoşnut olmak...’’ şayet Rabbimiz bir belanın bize isabet etmesini uygun bulmuşsa bu bizim iyiliğimizdendir. Şayet bela uygun değilse meydana gelmez. Bu yüzden Allah’ın dostu geçmiş ve gelecek için üzülmez.
                            Normal insanların korkuları belanın gerçekleşmesini Allah dilemişse mutlaka bizim hayrımıza olacaktır.

                            O halde niçin endişe duyalım ki? Şayet Allah dilemedikçe kesinlikle gerçekleşmeside mümkün değildir. İmam Hüseyin (a.s. ) Kerbela’da ne demişlerdir (Biz Allah’tan geldik O’na dönücüleriz.) Yazan. imam Dikmen

                            Yorum


                              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                              Her gün aşura! Her yer kerbela.

                              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                              İmam Hüseyin (a.s.):
                              204

                              İki Örnek Timsali: İmam Hüseyin ve Zeyneb (a.s.)’ların Konumu:

                              Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmaların temel amacı İslam cumhuriyetinin kurulmasından sonra ki aşamasında hilafet ve cunta idare şekilliğine çevrilmesi ve Emevioğullarına zemnin hazırlaması araştırmalarında sayısız kaynak ve belgelerle ispatlanmış ve bunların sayısız katliamları ile başka Hz. Peygamber (s.a.v.) biricik kızı olan Hz. Fatımat’ut Zehra Semavat-ı Vel Arz (a.s.)’ın katledilmesinden sonra da Ehl-i Beyt imamlarının ve onların evlatları olan alevileri katledilmeye özen göstererek devam etmişlerdir.

                              Bu biçim şeklinin Hz. Muhammed (s.a.v.)’ın kurmuş olduğu İslam devletinin ilkeleri ile bağdaşlaşmıyan en büyük etkendir.
                              İslam devletinin anayasal tuzuğu olarak korunmasının temel nedenlerinde en önemli faktörlerden biride İmam Hüseyin (a.s.) zinakâr olan Emevioğulların devamı Yezid’e biât etmemelerinin temel amaç niteliklerinde kerbela katliamları bulunmaktadır.

                              Burda iki değerli İslam şalelelerinin önderliğinde İmam Hüseyin (a.s.) ve Hz. Zeynep (a.s.) mesajları ön saflara çıkmakla İslam devletinin kurumasını önlemektedir.

                              Hz. İmam Hüseyin (a.s.) ve Mekke’den hareket ettiği andan ihtibaren kendisini bekleyen meşakkat ve zorlukları biliyordu. Ne var ki Allah bunlara razı olmuş ve uygun bulmuştur. Hz. İmam Hüseyin (a.s.)’ın derecesinin yükseliği bu meşakkatlara katlanmaya bağlıydı.

                              Hz. İmam Hüseyin (a.s.) bu zorlukları kabul etti. Çünkü o (a.s.) nefs-i mutmainne sahibiydi. Allah’ın iradesine teslim olmuştu... Allah’ın kazasına razı idi. Hz. Zeynep (a.s.)’da bu yolculukta sükünet ve kararlılığın fazlasıyla korumuştu. Ve hatta çoluk ve çocukları da yatıştırıyordu.

                              Bunların iman ve nefs-i mutmainnenin neler yaptığını görüyor musunuz? Bizlerin de bunlardan örnekler sergileyerek bu nefs-i mutmainnenin çevresinde toplanabilecek güçte olabiliriz.

                              Hz. Zeynep (a.s.)’ın durumunu anlatan O’nun İbn-i Ziyad ve Yezid’in meclisinde, Kufe çarşısında olduğu sırada kendisine sanki birşey isabet etmemiş bir biçimde davrandığını rivayet ederler.

                              Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmalar Hz. Zeynep (a.s.)’ın burda ve Şam’da Allah’ın lanetine uğramış Yezid karşısındaki direnişini ve haykırışlarını kaleme alacak ve siz değerli araştırmacı kişiler ulaştıracaktır. Hz. Zeynep (a.s.)’ın devrimcilik mesajının dünya literatüründe kadınlarında birer devrim aşamasındaki rollerine tanık olacaksınız.


                              Hz. Resul (s.a.v.)’ın Evlatları Ehl-i Beyt’in Kararlılığı Konumu:

                              Evet... Ey insanlar Mü’min kararlılık ve sebatta dağ gibidir. Olayların rüzgarı onu yerinden oynatmaz... İlahî! Bizim de nefs-i mutmainneden yararlanmamız mümkün mü? Rıza ve teslimiyet mertebelerini elde etmemiz Ehl-i Beyt (a.s.)’ların evlatları ve Şiasına benzemek bize de nasip olurmu? diye dua et...

                              Bizler onlar arasında büyük bir mesafenin olduğunu sanıyorum. Sınanma esnasında maddi nedenlere ne derece bağlı olduğumuz, Allah’tan başkasına nasıl dayandığımız ortaya çıkıyor.

                              Allah’ın velileri, nedenlerin yitirilmesi ile sınanmaları gereklir... Dost yani (halil) makamına ulaşması için Hz. İbrahim (a.s.) sınanmalıydı... Biz de Selman ve Hubeyb. B. Mezahir derecesine ulaşmak istiyoruz. Acaba bizler Rabbimiz sayesinde iç huzuruna kavuşmuş muyuz?.. Yoksa sarsıntı nefsimizi bağımsız mı sayıyor? Kendimize en çok efendiler edinmişsiz...

                              Sürekli ‘’Niçin böyle oldu, nasıl ve ne zaman oldu?’’ gibi sorular soruyoruz. Zira nefsimizi kul olarak görmüyoruz. Beklentimiz ve istediğimize ters birşey vaki oduğunda hemem nefsimizin yararını arzuluoruz... Ondan sonra da itiraz ediyoruz... Doğrumu acaba sizce?... Yazan. imam Dikmen

                              Yorum


                                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                                Her gün aşura! Her yer kerbela.

                                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                                İmam Hüseyin (a.s.):
                                205


                                İnsanın Allah’ın İradesine Teslim Olması (Rıza) Konumu:

                                İnsanın ilk etapta yapmak istediği bir işin niçin ve neden kimin için yaptığının bilincinde olması zorunluğu olması gerekir. Ama yapmış olduğu için neden ve nitelik konusunda kimin için yaptığının bilincinde olmadığı zamanda o işin yapımındaki nedenlik ve nicelik amacına ulaşmamış olur.

                                İşte burda Rıza, Allah’a teslim olmak demektir. Bu yüzden de ‘’Rıza, itirazı bırakmak demektir’’ denilmiştir. Kişinin başına gelebilecek olayların hiçbir itirazı hissetmiyecek biçimde de bir tavır takınmasıdır. Allah’ın dilediği tüm şeylere hoşnutluk göstermektir. Bundan benim salahım yani (namazım) ve hayrım vardır görüşünde olmaktır.

                                Eminullah’ın yani (türbe ziyareti) duasını okudumuzda, Allah’ın kazasına hoşnut olmamız ve nefs-i mutmainne derecesine ulaştırmaları için her imam’dan aracı olmaları istememiz gerekir. ‘’Ey Rabbim! Nefsimi kaderinle huzura erdir, kaza’nla hoşnut kıl...’’

                                Ehl-i Beyt’i vesile kıldığınızda da bu sonsuz nimetleri isteyiniz... Ölmek istediğinizde kesinlikle konumunuz ile doğal durumunuz birbiriyle çelişmemeli. Dünyada ayrıldığınız için üzülmemelisiniz.

                                Zira dünyada hepimizi rızıklandıran sadece ve sadece Allah (c.c.) olduğu gibi, Berzah’ta da, kıyamet gününde de bizi rızıklandıracak yine Yüce Allah (c.c.)’dır.

                                Öldüğümüzde bedenimiz üzerinde şöyle okunacaktır: ‘’Ey Rabbim! Bu senin kulundur. Kulunun oğludur. Senin konuğun oldu...’’ Şayet ölüm sırasında durumun böylesi bu telkinin etkisi de büyük olacaktır. İlahî lütüf sofrasına indirdiğini gerçek olarak onaylarsın... Amin...


                                İnsan Kalbinin Neşesi Konumu:

                                İnsanı kâmil mertebelerinden önemli olan konumlarında hemen hemen başında Kalbin Neşesi meselesidir. Bunun ne biçim bir etki yaptığını ilke etapta anayasamız olan kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’den öğrenelim.

                                Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla:

                                ‘’Ey mutmain (huzura eren) Nefis! Hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön Rabbine! Gir kullarımın arasına! Gir Cennetime!’’ Yazan. imam Dikmen

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X