Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


    Her gün aşura! Her yer kerbela.

    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

    İmam Hüseyin (a.s.):
    206

    Allah’ın İradesine Uygun Hareket Etme Konumu:

    Allah’u Teâla’nın insanlığın kendisine kulluk için yarattığı hususu akli delillerden ve Kur’an ayet ilkelerinden anlaşılmaktadır. Beşer alemi yapısı gereği kulluk için yeteneklidir. Allah (c.c.) onu iki yola ayrılış noktasında yerletirmiştir. Heva ve Şehvetlerine kul olabileceği gibi Yaratıcısına da kul olma yeteneğinide vermiştir.

    İnsan hevası aynı hayvanlar gibi heva ve şehvete itaat etmek zorundadırlar. Ne var ki beşer bu konularda özgür yaratılmıştır. Bu ise insanı hayvandan ayırabilecek durumdadır. Hayvanın şehvetlere ve nefsi eğilimlere uymaktan başka bir işi ve görevi yoktur. Yani açıkçası yaptığından sorumlu değildir. İnsan ise kişisel eğilimlerini gözardı ederek Mevlasının istediği doğrultusunda hareket edebilir.

    Hevaya kul olabileceği gibi Allah’a da kul olma gücüne sahiptir. Biz burda insanların bazı konularda bu yolda yürüyebilecek kişisel eğilim ve hevalarına uydukları gibi diğer taraftanda bazısı ise ikinci yolu seçebilecek ve Allah’a itaat edebilecek konumlarda sayabiliriz.


    İnsnların çoğu Nefs-i Emmare Sahibidir Konumu:


    Kişinin zamanın her döneminde hevaya uyan daha çok insanın bulunduğunu görüyoruz. Bu tip kişi veya kişiler şeytanın kulluk zincirini boyunlarında taşırlar. Şehvetler ve izzetlerden başka amaçları yoktur.

    Bu gibi kişiler nefs-i emmare takvasına sahiptirler denilebilir. ‘’el-Emmare’’ kelimesi çokça mübalağalı bir biçimde emreden anlamına gelmektedir.

    Emreden (emir) ise insanın iç dünyasında bulunan nefsin hevasından başka birşey değildir. Örneğin günlük olaylarında tecavüzlerin sayısızca artmaları gibi. Böyle bir kişinin gözü yabancı bir kadına ilişir ilişmez hemen ona meyleder ve ona dikkatle bakar.

    Bir yerde malınvarlığından haberdar olsa hemen kapmak için helal veya haram olduğuna bakmadan ona yönelir. Öyle ki ona mal haramdır denildiğinde bu sözlerle alay eder olduğunu görürüz. İşte böylesi bir nefsi haddiini aşan inatçı bir nefisdir. Yazan. imam Dikmen

    Yorum


      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


      Her gün aşura! Her yer kerbela.

      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

      İmam Hüseyin (a.s.):
      207

      İnsanın İbadetlerine Sinen Kötü Arzular Konumu:

      İnsan Nefs-i Emmare sadece gayri müslimlere heva ve şehvetlerine özgü değildir. Müslümanların birçoğu de nefs-i emmare sahibidirler. O kadar ki ibadetleri yerine getirmeleri bile nefsin emri iledir. Mesela gösteriş yani (riya), şöhret, keşfedilmek ya da nefsin diğer eğilimleri için ibadet ederler.

      Hacı adı altında şeyahat, ticaret veya diğier ilişkilerde de bulunurlar ve hatta aydın görünümlü yazar araştırmacıda olabilirler ki günümüzde bunlara rastlanmaktadır. Nefs-i Emmare yerine getirdiği ibadet nefsin yönetiminden kaynaklanır. Şayet salih amel işlerse böbürlenir ve yaptığı işi büyük gösterir.

      Gerçekte ise böylesi bir eylem şerrden başka birşey değildir. Zira kişi veya kişiler bu ibadet ile ancak nefis ve heva’ya boyun eğmişlerdir.

      İnsanın iyilikleri Kötülük Olanlar Konumu:

      Kişi veya kişiler nefs-i emmare sahibi konumu olduğu sürece yapacağı iyilikler çirkinlik ve kötülükdür. Kişisel arzuların motivasyonu ile yapılan en güzel işler bile şerrdir. Böylece yeri cehemmen olan azgın kişilerdir. Onun yanında nefsin yöneticiliği ve böbürlenmekten başka birşey bulunmaz. Biz bunların İslam ulemaları içinde ilk etapta Emevioğulların saltanatlarında ve Yezid’de görüyoruz.

      Nefsin ikinci mertebesini açıklamalıyız ki birinci mertebesi daha iyi bir şekilde anlayabilelim. Ve kendimizin takva derecesinin hangi merhalesinde olduğunu tartabilelim. Yazan. imam Dikmen

      Yorum


        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


        Her gün aşura! Her yer kerbela.

        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

        İmam Hüseyin (a.s.):
        208


        İnsani Günahtan Nefret ettiren Nefis: Nefs-i Levvame Konumu:


        İnsan nefsinin ikinci mertebesine nefs-i levvame denilir. Yüce Kur’an anayasamız onunla yemin etmiştir. Bu nefsin yönetiminde olan insan her ne zaman nefis ve hevaya uyarsa acı ve ızdırap çektiğini görünür... Nefs-i emmare ise günah yani (suç) işlediğinde ne üzülür ne de vazgeçer... Ne var ki insan Allah yolunda yürüdüğünde günahtan nefret eder. Nefs-i levvame başlangıçta bile heva’ya boyun eğdiğinde ızdırap duyar.

        Bir görevi terkettiğinde ‘’Niçin bu görevi yapmadım?’’ diye kendi kendini azarlar. Bunuda İmam Hüseyin (a.s.)’ın kerbela katliamında bazı kişilerin üzerinde görüyoruz. Bazıları yapmış oldukları kötülüklerinde gurur duyarken bazılarıda kendilerinde emin olmadıkları halde pişmanlık içerisindedirler.

        İnsanın İman Varlığı Konumu:

        Mü’min ile mü’min olmayan arasında farkı açıklamak konusunda yapılan yüce rivayetlerin özünde şu gerçek vardır. Gayri müslim bir suç veya günah işlediğinde sanki burnuna bir sinek konmuş ve uçmuştur gibi bir durum içerisindedir. Günahı hiç önemsemez malını yediğinde birşey yapmadığını sanır.

        Mü’min günah işlemesinin örneğinde ise dağın eteğinde duran kişiye benzer. Bu dağdan büyük bir kayalık onun üzerine yuvarlandığında durumu ne derece vahim ve zorlu ise mü’min günah işleme durumda da öyledir.

        Bir günah işlediğinde gece yarılarına kadar inler; Anneme kaba söz yönelten ben miyim?... Zira o nefs-i levvame sahibi oluverir bir mü’mindir. Kendi kendisini azarlamaya başlamıştır. Yazan. imam Dikmen

        Yorum


          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


          Her gün aşura! Her yer kerbela.

          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

          İmam Hüseyin (a.s.):
          209

          İnsanın Nefs-i mutmainnenin Günah İşlememesi Konumu:

          Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmaları olarak sizlere bir mesele ve konu hakkında gerçek olan bir bilgi vermek istiyorum. İnsan takvasında en büyük rol oynuyan konumun temel nedeni isterseniz dünyanın en takvalı kişisi olun ve isterseniz insan-i kâmil konumunda nefs-i emmare, nefs-i mutmainne ve isterseniz değişik açılarda en büyük islam açısında batını ve zahiri konusunda tehvid mücadelesinde en başarılı konuma yükselin eğer siz Kuran ve Ehl-i Beyt anayasa şartları içerisin bir şeriat hukukunu yaşamıyorsanız kesinlikle saygığımız takvalara sahip olamazsınız.

          Çünkü insanı kâmil konumu sadece ve sadece Ehl-i Beyt dostluğu ve sevgisi ile bağlıdır. Bunun dışında asla mutmainne konusunda her hangi bir takva sahibi olmanızın mümkünatı yoktur.

          İmam Muhammed Bakır (a.s.) imanın belirtileri konusunda şu önemli iyiliklerden bahsederken en önemli olan konunun Ehl-i Beyt sevgisi olduğunu rivayet etmektedirler:

          ‘’Her kim ki kökülüklerine üzülür ve iyiliklerine sevinirse o mü’mindir.’’

          Kuşkusuz İmam Muhammed Bakır (a.s.), ‘’Mü’minin nişanesi kesinlikle günah işlememesidir’’ demiyor. Aksine bir günah işlediğinde onun için ızdırap duymaktır, mü’minin işaretidir... Bu isyanı nasıl gerçekleştirdim diye düşünmektedir. Kişi nefs-i mutmainne derecesine ulaştıktan sonra neredeyse günah işlemez duruma gelir. Fakat nefs-i emmare sürekli azar ve böbürlenir.

          Her nefs-i emmarenin sonu ateştir. Kur’an-ı Mecid Allah’ın buyruklarına karşı aldırış etmeyen tüm azgınların varacakları yerin cehennem olduğun vurgulamaktadır. Böyle bir kişiye bir nimet dokunduğunda bu benim üstün zekam, maharetim ve çalışmam sayesindedir der. Fakat tam tersi bir durum söz konusu oduğunda, nimet onun elinde alındığında gittikçe azgınlaşır ve başkaldırır. Varlık dünyası ile çekişme durumunda olur.

          Hz. Muhammed (s.a.v.)’ın Kur’an ve Ehl-i Beyt yani (itretim) dışında bırakılan hiç bir bağlantının olmadığını söyleken Ehl-i Beyt akaidine inanmiyan müslümanların kendi şefaatları dışında olduğunu vurgular. Yazan. imam Dikmen

          Yorum


            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


            Her gün aşura! Her yer kerbela.

            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

            İmam Hüseyin (a.s.):
            210


            İnsanın Nefs-i Levvame’nin İtaat Edici ve Sabırlı Olması Konumu:


            Yukarda dediğimiz gibi Nefs-i levvame’nin, nefs-i emmarenin tam tersine Allah’tan korkusu ve O’na boyun eğişi daha fazladır. Hak etmediği halde Mevlasının kendisine acıdığını ve bağışta bulunduğunu düşünür. Nefs-i Levvame sahibi ise zorluklara katlanmak açısından daha güçlüdür. İlahi kaza ve kadere karşı gelişi çok enderdir.

            Doğal olarak bu tavır, okumakla kazanılmaz. Avam tabakasından okuma- yazması olmayan bazı kişilere Allah’u Teala bu nimeti bağışladığı halde, okumuş ve bilgin bazı kişiler bu nimetten yoksundurlar.

            Büyük İslam alimlerinde ve büyük araştırmalara imza atmış değerli el-Mustatref kitabında şöyle bir öykü haltırladığımdan dolayı onu sizlerede sunalım.

            Bedevi Kadın ve çocuğunun Ölümüne Sabrı Konumu:

            Deve aracılığıyla sıcak çöllerde yolculuk ederek Allah’ın evini ziyaret eden bazı eski hacılar şöyle anlatırlar: biz yol boyunca bir çadıra uğradık. O çadırda yalnız başına kalan bir kadın vardı. Biz ondan yiyecek istedik. Dedi ki:

            ‘’Buyurunuz, oturunuz. Oğlum ile hizmetçim koyunları gütmek üzere buradan ayrıldılar; bir saat sonra geri gönecekler.’’ Hacılar çadırda olduğu sırada deve koyun sürüleri görünmeye başladı. Ne var ki çobanın morali bozuk ve üzgündü. Kadın ilerleyip onları ondan sordu. Çoban dedi ki:

            ‘’Develer suya gitmek üzere birbirlerini itip kakarlarken meydana gelen izdihamdan oğlum kuyuya düştü.’’ (Bu kuyular çok derin olduğundan onlara düşen kişinin sağ olarak çıkması beklenilmezdi.)

            Kadın cevap verdi ve dedi ki: ‘’Sakın senden bir söz çıkmasın. Zira konuklarımız var, onların huzurları kaçmasın. Çobucak git misafirler için bir koç kes ve hazırla.’’ Hacılar bunu öğrendiklerinde onlardan biri kadına dedi ki: ‘’Bu olay için biz çok üzgünüz. Böylesi bir anda biz kalabalık yapmayalım.’’ Yazan. imam Dikmen
            [/b]

            Yorum


              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


              Her gün aşura! Her yer kerbela.

              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

              İmam Hüseyin (a.s.):
              211


              Bedevi Kadın ve çocuğunun Ölümüne Sabrı Konumu:


              Kadın cevapladı: ‘’Ben bu olayı öğrenip üzülmenizi arzu etmezdim. Ne var ki bunu anlayıp öğrendiniz. Benim görevim ise sabretmektir. Sizden Kur’an okuyabilecek kimse var mı?’’ Hacılardan biri şu mealdaki ayet-i ilkesini okumaya başladı: ‘’Andolsun, sizi korku, açlık, mallardan canlardan ve ürünlerden eksiltme gibi şeylerle deneriz. Sabredenleri müjdele ki, onlara bir bela eriştiği zaman: ‘’Biz Allah içiniz ve biz O’na döneceğiz’’ derler. İşte Rabb’lerinden bağışlanırlar ve rahmet hep onlaradır ve doğru yolu bulanlar da onlardır.’’ (Bakara suresi: 155-157 ayet ilkeleri.)

              Kadın dedi ki: ‘’Bu ayetler bize yeterlidir. Sabırla ilgili buyrukları yerine getirelim ve bu mükafatı kazanalım.’’ Ondan sonra kalkıp abdest aldı ve iki rekat namaz kıldı. Namazdan sonra ellerini havaya kaldırarak şöyle dua etti: Ey Rabbim! Şayet dünyada baki kalacak biri olsaydı Peygamberin sağ kalırdı...

              İlahî! Sen Kur’an’da sabretmemizi buyurdun... Ben güçsüz bir kadın olduğum halde sabedeceğim... İlahî! Bize söz verdiğin mükafattan mahrum bırakma...

              Bunu şöyledikten sonra sanki bir şey olmamış gibi kalkıp misafirlerinin hizmetinde bulunup hizmet etmeye başladı.

              İnsanın Nefs-i Emmarenin Sabırsızlığı Konumu:

              İnsan üzerinde olan erdemlik olgunluğunu temel amaçlarından biride nefs-i, Emmare olduğu sırada kaza ve kader karşısında azgınlık göstermesi. En küçük bir musibet karşısında ürperir ve sabırsızlanır. Allah üzerinde hak sahibi olduğunu sanır ve teslim edilmiş hakkı almaya veya inkar etmeye çalışır olmasıdır.

              Nefs-i emarenin anlamını açıklamalıyız ki ömrümüzden geçen uzun yıllardan sonra imanın derinliklerine ulaştığımız tasavvur etmeyelim. Gerçek şu ki biz nefs-i emmarenin huylarında gark olmusuzdur. Neredeyse biz iyiliğimize olan şeyi belirlemenin yetkimiz dahilinde olduğuna inanacağız.

              Nefs-i Levvamenin inadı yoktur... Bir günah işlediğinde kendisini azarlar. Kendiliğinden ızdırap ve acı hisseder. Yazan. imam Dikmen

              Yorum


                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                Her gün aşura! Her yer kerbela.

                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                İmam Hüseyin (a.s.):
                212


                İnsnanın İbadet An’hi Durumunda Olduğu Konumu:

                Takvamızın üçüncü ve az görülen derecesi ise iç huzuru yani (itminan) olgunluğuna erişmektir. Başkasının değil, İlahî evin eşiğinde sürekli oturmaktır.

                Bu meseleden veya konumdan kasdedilen kişinin 24 saat mescid’de oturması değildir. Aksine kişinin kesinlikle azgınlıktan bulunmamasıdır. Gidiş ve dönüş yapmamasıdır. Yani bazan Allah için bazan ise nefs-i için davranmamasıdır... Kişinin tüm durumlarda kul olmasıdır...

                Kendisine nimet verildiğinde kuldur... Elinden nimet alındığında o yine kul olmasını bilmelidir... Dünyanın tüm araçları ve rahatı yanında toplansa da o bir kuldur... Eğilimine aykırı birşey gerçekleştiğinde yine o haddini aşmayan bir kuldur...
                Böylelikle insan önde giden yani (sabıkîn)’lerden oluverir.

                Ashab-ı şimal yani (solun adamları) ve nefs-i emmare sahibi olmaz. Ve hatta sağın adamları dahi (ashab-ı yemin) olan nefs-i Levvame sahibi da olmaz; ‘’Akl-ı selim sahipleri ki onlar ayakta, oturarak ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler...’’ (Ali İmran Suresi. 190- 191 ayet ilkeleri.)

                İnsanın Firavunlaşmaması ve Yezidleşmemesi Konumu:


                İnsanoğlunun üzerinde en büyük etkenliklerinden biride insanın Firavunlaşması veya Yezidleşmesi konumunda Hak, ile Batıl’ı bir birinden ayırmayışı ve kendisini bu mevkide görmesidir. Bu şekil düşünce tarzı çok kötü bir idarei şeklinden başka bir şey değildir. Bunların dışındaki davranışların olgunlaşmasında rollerinin ne gibi bir şekilleme olduğunu görelim.
                Nefs-i mutmainne sahibi sürekli kulluğunun bilincindedir...

                Hanımı ve çocuklarına karşı mutlak olarak bir nimet duygusu içerisinde olmaz. Kendisini onların rızık vericisi olarak görmez. Aksine Allah’ın emrettiği biçimde onlara infakta bulunur.

                Neşe ve surûr durumunda azgınlaşmadığı gibi, zorluk ve güçlük sırasında Allah’ın kaza ve kaderine de baş kaldırmaz. Kulluğunu eşit bir biçimde sürdürür.

                Görevleri yerine getirmeye gelince, o namazlarını ilk vaktinde kılar haramlardan, kaçar Allah’ın kanunların uygulamalarını uygular. Allah’ın yarattığı kazaya karşı da kulluğunun bilincindedir. İşte darlıkta, ister genişlikte, isterse nimet verilsin, ister sıkıntıya uğratılsın farketmez. O sürekli kulluğunu yerine getirir. Yazan. imam Dikmen


                Yorum


                  Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                  Her gün aşura! Her yer kerbela.

                  Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                  Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                  İmam Hüseyin (a.s.):
                  213


                  Necasi’nin Bağlılığını Açıklama Konumu:

                  İslam tarih kitap kaynaklarında Sahabi Hz. Cafer et-Tayyar beraberinde bir topluluk ile müşriklerin işkencelerinde kurtulmak ve güven içerisinde yaşayabilecek bir yer bulabilmek için Habeşistan’a hicret etmişlerdi.

                  Günlerden birgün Habeşistan İmparatoru Necaşî’nin huzuruna girerler. Bakarlar ki imparator eski bir elbise giymiş ve toprak üzerinde oturmuş. Hz. Cafer (a.s.) ve diğer müslümanlar O’nun yanında otururlar. Selam verip hal hatırını sorduktan sonra görmüş oldukları garip durumunu sormaya başladılar. Dediler ki: ‘’Padişahlık tahtını bırakıp toprak üzerinde oturmuşsun. Acaba bir olay mı oldu?’’

                  İmparatot cevap verdi: ‘’Mesih İsa’dan (a.s.) bize şöyle bir emir ulaştırmıştır ki: Allah sizi her ne zaman yeni bir nimetle rızıklandırdığında yeniden alçak gönüllülüğünüzü gösteriniz. Allah’u teala bugünde bizleri yeni bir nimetle, Yani Hz. Muhammed (s.a.v.)’in müşriklere karşı zaferiyle rızıklandırdı. Ben de bu nimete şükretmek için Allah’a boyun eğmek isterim.’’

                  Kişinin Allah üzerinde hakkı Olmadığı Konumu:

                  İnsanoğlu refah ve güvenlik durumunda azgınlaşmamalı... veya bu durumların kendisinin hakkı olduğunu sanmamalı. Nitekim bazı cahiller, ve kendilerini okumuş sananlar ‘’Niyetim iyi, iç dünyam kabul gördüğünden dolayı Allah şöyle yaptı’’ derler... Amellerim sağlıklı olduğundan Rabbim bana vermek durumundadır.

                  Allah’ın kazasından olan zorluk ve sıkıntı durumunda ise itaat ve yakarışı fazlaştırırlar. Halbuki kişi tüm durumlarda kuldur, kul gibi davranmalıdır. Yazan. imam Dikmen

                  Yorum


                    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                    Her gün aşura! Her yer kerbela.

                    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                    İmam Hüseyin (a.s.):
                    214


                    İnsan Kalbi neşesi ve Ruhun Cenneti Konumu:

                    İnsanın gerek teklifi gerekse tekvini kaza konusunda kulluğa tam ısındığında... 24 saat kulluk yolunda ilerlediğinde... Genişlik ve sıkıntı durumunda tavrını değiştirmediğinde... Nefis huzura erer ve Allah’tan hoşnut olur. Neredeyse gerçek bir ruhsal cennette yaşar duruma gelir...

                    Musibet durumunda bile gönül huzuru içerisinde olur. Zira o Allah’ın istediğine boyun eğer. Bundan sonra nefsin yönetimi sona ermiştir, onun için... kafasında soru ve istifhamlara yer yoktur. Çünkü nefs-i emmare yönetimini devirmiştir.
                    Bu dereceye varmanın birinci özelliği beğenmemezlik ve soru sorma durumunun ortadan kalkmasıdır. Neden sıcaklık fazladır?... Niçin yağmur yağdı veya yağmur yapmadı?...

                    Tüm musibetler nefsin benliğinden kaynaklanmaktadır. Bu yüzden nefs-i mutmainnenin ilk mutluluğu herşeye razı olmasıdır. Böylece Allah’ın iradesine hiçbir itiraz yöneltmemesidir. Zira o razı olmuştur ondan...

                    İnsan’a Ölüm Meleğinin okuduğu Ayet İlkesi Konumu:

                    Nefis hoşnut edici yani (raziyye) derecesine ulaştığında Allah katında da kabul edilmiş ve hoşnut edilmiş (merziyye) olur. Rivayetlere göre bu ayet ilkesindeki kerimeler nefs-i mutmainne sahibinin kulaklarını çınlatır. İmam Cafer Sadık (a.s.)’dan gelen rivayete göre, ölüm meleği nefs-i mutmainne ve rıza derecesine ulaşan bir mü’min o sırada canını almaya geldiğinde garip bir olay yaşanır. Mü’min o sırada yalnızlık duygusuna kapılır.

                    Azrail bunun üzerine O’na der ki: ‘’Ben senin için babandan daha merhametliyim. Yalnızlığa kapılma!... Gözünü aç ve yukarıya doğru bak.’’ (Burda kasdedilen göz, görünen (zahir) göz değildir. Aksine manevi ve berzah dünyası ile ilgili gözdür. Diğer bir tabirle rüyada onunla görüp baktığımız gözdür. Maddi göz değildir. Zira insan düş gördüğünde de ‘ben gördüm’ der.)

                    Mü’min yukarıya baktığında Ehl-i Beyt’e ait temiz ve pak nurlar görür. Bunu gördüğünde ise canı çıkmadan önce gayb aleminden bir ses yükselir ve o da işitir: ‘’Ey mutmain (huzura eren) nefis’ Hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön Rabbine...’’ İnşallah Allah’u Tealal biz mağdur ve mahlul Ehl-i Beyt evlatları ve O’nların şialarını bu toplumlardan ayırmasın. Amin. Yazan. imam Dikmen

                    Yorum


                      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                      Her gün aşura! Her yer kerbela.

                      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                      İmam Hüseyin (a.s.):
                      215

                      İnsanın Mü’min ve Hoşnut Olarak Ölmesi Konumu:


                      Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmalarımızın bu konumdaki başlığında belirlenmiş olduğu bir rivayetin başında İmam Cafer Sadık (a.s.)’ma biri sorarken kendilerine vermiş olduğu cevabını değerlendireceğiz: ‘’Mü’min istemiyerek ölür mü?’’

                      İmam Cafer Sadık (a.s.) cevap verir: ‘’Hayır asla! Mü’min hoşnut ve sevinçli bir biçinde ölür.’’ Bundan sonra da İmam Cafer Sadık (a.s.)’ın birkaç satır yukarıda yazdığımız gibi Mü’minden ruhun alınmasının yani (kabz) niteliğini açıklar.
                      Doğal olarakta kişi veya kişilere yorulmadıkça hazine elde etmesi imkansızdır. Allah’ın kulları derecesine de ulaşabilmeleri için çok çaba sarfetmeleri gerekir. Ancak gerekli çalışmanın sonucunda bu nimetleri kazanabiliriz.

                      Cennette iyi ve salih kişilerin yanındaki herşeye karışan kaynak, aslında Ehl-i Beyt olan beş kişiye aittir. Dehr Sûresinde zikr edilen ‘’Allah’ın kuları’’ ise Ehl-i Beyt ve onların iyi taraftarları ve evlatları ile (şia)’lardır. Bunların dışında asla cennette girme ihtimalları yoktur. (Bir kaynak ki Allah’ın kulları ondan içerler. (istedikleri yere de) fışkırtarak akıtırlar.) ‘’Dehr Sûresi. 6 ayet ilesinde buyurlduğu gibi.’’

                      İnsanın Sürekli Nefs-ini Kınayarak Huzura Kavuşması Konumu:

                      Gelelim emmarelikten kurtulmak için çalışalım. Her ne kadar nefs-i mutmainneye ulaşmazsak bile en azından nefsimini levvame olsun. Seher vaktinde kalkıp af dileyelim. Allah’tan utanmayı unutmayalım.

                      Şayet nefs-i levvame çalışmalarına devam ederse sonu iyi olur. Dünya ve Ahiret saadetini kazanan nefs-i mutmainne derecesine ulaşabilelim.

                      Burda size bir öğrenci ile hocasının arasındaki bir konuşmaya değinelim: Öğrenci olan şahıs kendisinin rüyasında devamlı olarak bir eşeğin anırdığını dörür. Bu onun zihnini meşkul eder. Dayanmayarak bu meseleyi hocasına sormayı düşünür. Birgün hocasının karşısına geçerek hocam size bir soru sormak istiyorum.

                      Bu soruma bir cevap veya anlam verebilirmisiniz? der. Hocası da sor der. Öğrenci; Hocam ben rüyanda devamlı olarak bir eşeğin anırdığını görüyorum. Bu ne demektir. Hocası kendisine oğlum bir daha rüyanda eşeği gördüğünde o anırırken sende onunkulaklarını tut der.

                      Öğrenci akşamleyin yattıktan sonra tekrar aynı rüyayı görmeye başlar. Hocasının dediği gibi eşeğin kulaklarından tutmaya başlar uykusundan uyandığında tuttuğu kulaklarsa kendi kulakları olduğunu görür.

                      İşte dünya ve ahiret saadeti insanın takva ve rıza makamınına ulaşanilmesinin kendisinde olduğu kanıtı sonucunda gösterir. Bir taraftan Allah’a ve O’nun Nebisi ve Resul-u na inandığını ve ondan şefaat beklediğini söyler ağlarsın diğer taraftanda Allah’ın O’nun vasi olarak tayin ettiği kişilerin katliamlarının yanında olduğunu gösterirsin. Acaba yukardaki hoca ile öğrenci arasındaki fark ne diye bir düşün?!... Yazan. imam Dikmen

                      Yorum


                        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                        Her gün aşura! Her yer kerbela.

                        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                        İmam Hüseyin (a.s.):
                        216

                        Ey İnsanlar Gelin Gerçek Bir İmanla Tevbe Edelim konumu:

                        Kendisinden başka ilah bulunmayan Allah’u Teâla’dan bağışlama dileyelim. Geliniz geçmişimiz için sahih bir tevbe edelim. Geçen akşam tevbe etmiştim demeyelim...

                        Günahlarımızı silip süpüren bir tevbe ve ne zaman bizden sadır oldu?...

                        Bizi kirden arındıran bir tevbe edebilelim... Bu yüzden İmam Zelabidin (a.s.) diyor ki: İlahî!... Beni arındıran, ‘’Senin muhabbetine döndüren,’’ Sana sevgili olmamı sağlayan bir tevbe nasip et!...

                        Korku ile Ümit Arasında:

                        Mü’minin sürekli korku ile ümit arasında bulunması gerekir... Kişi veya kişiler tevbe edebilir ve fakat bu yeterli değildir. Ömür boyu yaptığımız günahlardan utanmamız da gereklidir... Kesin olarak tevbemize güvenip gururlanmadan başımızı kaldırıp şöyle deyelim: ‘’Ey Allah’ım!...

                        Büyük ve küçük günahlarımdan, şimdiki ve geçmişteki süreç ve yanılmalarımdan dolayı Senden bağışlanma diliyorum. Senin iradene aykırı tüm şeylerden, Senin muhabbetini ortadan kaldıran gözümün bakışından, gönlümün hatırasından, dilimin anlatışından ve organlarımın davranışlarından dolayı Senden af ve mağfiret diliyorum...’’

                        (Seccadiye Sahifesi... Tevbe Duası bölümü)

                        Bazı hatıralarımızı hatırlıyalım ve nefs-i levvameyi harekete geçirelim. Nefsimizi kınayalım; hangi nimete şükrettik?...
                        Hepimizin nefislerinde nankörlükten başka bir şey bulamayız!!...

                        Ve şimde de Emr-i ma’ruf ve nehy-i münker’i konumu konusunda bir araştırma yapmaya çalışalim. Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmaları olarak daha öncede bu meseleler hakında detaylı bir araştırma yapmıştık.

                        Şimdi ise Aşura konusunda bazı önemli konuların daha iyi anlaşılması için Ehl-i Sünnet alimlerinin bugüne kadar oynadıkları tefrikalardan pişmanlık duymadıkları açılarından büyük bir vebalın altına girdiklerinin açıklamasını yapalım. Yazan. imam Dikmen.

                        Yorum


                          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                          Her gün aşura! Her yer kerbela.

                          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                          İmam Hüseyin (a.s.):
                          217

                          Ey sünni Alimleri Sizin Veballeriniz Çok Büyüktür: 1

                          Evet sizler çok büyük suçlar işleyerek vebal altına giriyorsunuz...

                          ‘’Ey Peygamber, biz seni şahid, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Ve (kendi) izniyle Allah’a davetçi ve aydınlatıcı bir lamba olarak (gönderdik).’’ (Ahzap Sûresi. 45-46 ayet ilkeleri.)

                          Evet sizler Emr-i ma’ruf ve nehy-i münker’i konusu hakkında hiçbir zaman gerçekleri günden konularına getirip iyiliği emredip insanları kötülüklerden uzaklaştırmadınız. Ve halada aynı teori ve pratiklerin üzerinden yürümeye ve zavalı müslüman halk kitlelerini kandırmaya devam ediyorsunuz.

                          Sizler öyle büyük suçlar işliyorsunuz ki bu veballer altından asla kurtulamazsınız...

                          Sizler ki şu toplumda din yani (devlet) adına söz sahibi olmuş kişilersiniz. Ama ne yazık ki bu imkanlarınızı, gerçeklerin ortaya çıkması yolunda ve İslam Peygamberinin (s.a.v) bu ümmete bıraktığı o iki ağır emanete, gereğince sahip çıkmadığınız için vebaliniz çok büyüktür.

                          Halbuki Kur’an’da belirtilen ayet ilkesi doğrultusundaki sizlerden Ehl-i Beyt’imi sevmeniz başka bir şey istemiyorum dediği halde O’na ve O’nun varislerine ihanet ettiniz!

                          Ehlibeytin hükümetteki ve dindeki yerini, değerini, önemini ve hatta olmazsa olmazlığını insanlara anlatmadığınız için vebaliniz büyüktür. İnsanları dinin özünden, Ehl-i Beyt’in yolundan uzaklaştırdığınız için, Dinde yani (devlete) liyakatli olmayan sıradan insanları, ehl-i ve görevli olanların önüne geçirdiğiniz için, İmamlarımızın (a.s) masumiyetini, velayet hakkını inkar ettiğiniz için vebaliniz çok büyüktür. Ve hepsinin katliamlarına seyirci kaldınız. Ve halada seyirci kalmaya devam etmektesiniz!...

                          Uydurma ve gerçeklerle hiçbir alakası olmayan hadislerle yalan ve parayla yazdırılmış hadislerle dolu birtakım kitapları herkese sahih diye yutturmaya çalışıyorsunuz ve onun için, vebaliniz büyüktür. Yaptığınız derslerde, tv proğramlarında vs. Ehl-i Beyt’i gündeme getirmediğiniz için vebaliniz büyüktür.

                          Bu dinin yani İslam (devleti)’nin Peygamberinin, Gadir-i Hum da, İslam ümmetinin geleceğini İmam Ali'nin emin ellerine bıraktığı gerçeğini, türlü muaviye oyunlarıyla, okus pokuslarla hasır altı edip, insanlardan gizlediğiniz için vebaliniz büyüktür. Sizler gerçektende ya Allah’tan korkmuyorsunuz veya açıkça Allah’a inanmıyorsunuz. Kur’an Kerim’in Maide Sûresinin. 67 ayet ilkesini inkardan gelmektende geri kalmıyorsunuz. Yazan. imam Dikmen

                          Yorum


                            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                            Her gün aşura! Her yer kerbela.

                            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                            İmam Hüseyin (a.s.):
                            218


                            Ey sünni Alimleri Sizin Veballeriniz Çok Büyüktür:
                            2

                            Eğer burda 12 imamlarımızın masumiyeti ile ilgili Kur’an’ın Ahzap Sûresi 33.cu ayet ilkesinin mealini ve tefsirini buraya yazarsan sizlerde biliyorsunuz ki sayısız sayfaların gerekliliğini göreceksiniz. Ama siz o masumiyetleri gözardı ederek müslüman halk kitlelerine yalan söylüyorsunuz! Siz Kur’an’a karşı gelip yalan söyleyen her kim olursa acaba cezasız kalırmı? Yoksa bunada inancınız yoktur.

                            Ve siz yargılanmıyacaksınız?... İstediğiniz şekilde yalanlarınıza devam edin!...
                            Sizlerde biliyorsunuz ki İsra Sûresinin 77.ci ayet ilkesindeki makam-ı mahmut mertebesinin Hz. Peygamber (s.a.v.) ve O’nun pak ve masun imamların takviyeleridir.

                            Müslümanları 12 imamların öğretilerinden ve ehl-i Beyt'in nurundan mahrum bıraktığınız için vebaliniz çok büyüktür. Kur'an ayetlerinin yorumlanması hakkını, İmamlarımızdandan başkalarına da verdiğiniz için, Peygamberimizin ve İmamlarımızın kıldığı namaz şeklini bile bozanlara, dinde bidat uyduranlara masalcı hurafecilere uyduğunuz için vebaliniz büyüktür.

                            Yüce Allahımızın (cc) tertemiz pak ve masum kıldığı Ehl-i Beyti, binbir dalevereyle hile ve düzenle saf dışı bırakarak, kendi kafalarından uydurdukları bir dine! Yani (devlete) tabi olanları kendinize baş tacı ettiğiniz için vebaliniz büyüktür. Aynı zamanda da Kuran’ın Rahman Sûresinde ki 23 ayet ilekesinde anılan sizler eğer sözlerinizde ve hukuk ve kanunlarınız Allah’ı yalanlayabilirmizin. Veya Allah’ın hangi delilini yalanlayabilirsiniz?!

                            Peygamberden (s.a.v.) vefatlarından sonra islam (devletinin) binlerce mezhep ve bidat ve hurafe uyduranları ve onların yaptıkları gayri islami uygulamaları, bire bin katarak ballandıra ballandıra anlatırken, öve öve bitiremezken, aziz İmamlarımızın (a.s) başına getirilen bunca musibetleri ve düşmanlıkları göz ardı ettiğiniz için vebaliniz büyüktür.
                            Şimdi size soruyorum? Acaba Hz. Peygamber (s.a.v.)’ın mezhepi hangileridir. O’nun imam-ı kimdir. Buna bir gerçek cevap verebilirmisiniz? İnanın ki sizin vebaliniz çok büyüktür.

                            Çoğu insanlarda sizleri örnek aldığı için, sizi dinledikleri ve size uydukları için bu vebaliniz daha da büyüktür. Sadece dille Ehl-i Beyt’i seviyorum demenin yeterli olamayacağını ve onların yolundan gitmedikçe, içi boş kuru bir sevginin insanı mahşerde kurtarmaya yeterli olamayacağını bir türlü anlamadığınız ve anlatmadığınız için vebaliniz büyüktür.

                            Şu anadolu topraklarında yaşayan ve kendini alevi sanan, ama batıl inanç ve amelleriyle söz ve eylemleriyle, demiyle dolusuyla, cemiyle semahıyla sazıyla çümbüşüyle..tamamen din dışı pratikler içinde ve günah deryasında boğulup giden, aldanmış aldatılmış yüzbinlerce bektaşiye, İmam Alinin böyle olmadığını, Ehl-i Beyt'in böyle yaşamadığını, Aleviliğin böyle olamıyacağını, bunların dinde yani (devlete) ibadet olmadığını...

                            Söylemediğiniz ve onların içler acısı durumlarına sessiz kaldığınız ve onları namazsız abdestsiz cahil cühela içkici dedelerin!! ateist örgütlerin!! ellerine terkettiğiniz için vebaliniz büyüktür. Yazan. imam Dikmen

                            Yorum


                              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                              Her gün aşura! Her yer kerbela.

                              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                              İmam Hüseyin (a.s.):
                              219


                              Ey sünni Alimleri Sizin Veballeriniz Çok Büyüktür: 3


                              Sohbetlerinizde, yazılarınızda, konferans yada panellerde bu hakikatleri neden dile getirmiyorsunuz? Oysa sizi dinleyen, izleyen binlerce insan arasında, ağzınızdan dökülecek bir kaç hakikat cümlesine belki hemen teslim olacak, sizleri ağzı açık dinleyen o kadar samimi gençlerimiz var ki şu toplumda.. ama sizler bu tavrınızla onlarıda hurafelere mahkum ve heba ediyorsunuz maalesef!

                              Zaman zaman şu yada bu şekilde ortaya çıkan, gündeme gelen kimi gerçekleride ya hemen örtbas edip üzerini küllemeye yada alalacele halının altına süpürme telaşına kapılıyorsunuz.

                              Sizler dini konularda en gereksiz, en teferruat, en eften püften konuları bile en ince ayrıntılarına kadar yazıp, orda burda günlerce konuşurken, hep kulak ardı ettiğiniz işin özüne yani "ehlibeyt" gerçekliğine karşı bu duyarsızlığınız bu vurdumduymazlığınız nedendir?

                              Bazılarınız yüzlerce kitap okuyor belki, en olmadık en gereksiz yada en önceliksiz kitapları bile okuyorsunuz, ama iş ehlibeyt kaynaklarına, şia kaynaklarına geldiğinde yada Ehlibeytle ilgili çok açık kimi gerçeklikler ne zaman ortaya çıksa ve nerede gündeme gelse hemen yan çiziyorsunuz, ya üç maymunu oynayarak deve kuşu gibi kafanızı kuma sokuyorsunuz ! yada bin türlü ihmallere veya gafletlere dalıyorsunuz ! veyahutta sadece dil ucuyla: "canım bizde seviyoruz onları.. Aliyi sevmek alevilikse bizde aleviyiz!" falan deyip olayı savuşturuyor işin içinden sıyrılıveriyorsunuz!!

                              Bu nasıl bir sevgidir ki, sevdiğiniz insanların yolundan gitmiyorsunuz ve bu sevgi sizdeki inanç ve amellerde hiçbir değişim yada öze dönüşüm meydana getirmiyor ?

                              Gerçekleri araştırıp bulup sonrada itiraf eden sınırlı sayıdaki alimlerinizi tabi ki takdir ediyoruz ama sizler neden bu alimlerde oluşan yeni fikirlere, dönüşümlere karşı ilgisiz ve duyarsız kalıyorsunuz ? Neden bir araya gelipde dindeki bu en önemli temel konuların aranızda kritiğini yapmıyorsunuz ? Ve neden gerçekleri açıklamıyorsunuz?

                              Peki kim anlatacak bütün bu gerçekleri insanlara ? Ehlibeyt emaneti sadece şia alimlerine mi bırakıldı ? Sizler nerdesiniz ?
                              12 imamlar sadece şianın, alevilerin imamlarımıdır ? Gerçekte Onlar bütün bir İslam Ümmetinin İmamları değilmidir ?

                              Neden konuşmalarınızda Hz. Peygamberin (s.a.v.) "Ey Ali seninle savaşan benimle savaşmıştır, benimle savaşan ise Allah (cc) ile savaşmıştır" hadisini ortaya koyup, buna göre muaviye zalimdir demiyorsunuz da, hala hz!!.diyerek Allahın düşmanına sevgi saygı duyuyorsunuz ?

                              Neden Peygamberin "Ehl-i Beytim Nuhun (as) gemisi gibidir, O'na binenler kurtulur binmeyenlerse boğulur helak olur" hadisini sık sık hatırlatmıyorsunuz insanlara ve önce siz neden bu hadislerin gereğine uymuyorsunuz ? Yazan. imam Dikmen

                              Yorum


                                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.


                                Her gün aşura! Her yer kerbela.

                                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                                İmam Hüseyin (a.s.):
                                220


                                Ey sünni Alimleri Sizin Veballeriniz Çok Büyüktür:4


                                Neden zalim fasık emevilerin abbasilerin..vs yüzyıllardır Ehl-i Beyt’e yaptıkları akıl almaz zulümleri katliamları ve onlardan önce Peygamberin ciğerparesi biricik kızı Fatıma'ya ve İmam Ali'ye İmamHüseyin'e karşı yapılanları dile getirmiyorsunuz ? Bu tarihi acı gerçekleri yüzyıllardır külbastı yapmakla vahdete mi hizmet ettiğinizi sanıyorsunuz yoksa?...
                                Ey Sünni alimler, hocalar, vaizler, namaz kıldırma memurları!!

                                Ey tv kanallarında boy gösteren, profesör falan etiketli koca koca din adamları! Ey amerikanın ılımlı islam projesinin kurbanı olmuş entel dantel, kravatlı fularlı ve dahi sinekkaydı traşlı din bezirganları!

                                Ey İslam devletinin sırtından geçinen menfaatperestler!

                                Sizler bütün bu veballerin altından nasıl kalkacaksınız ?

                                Hiç mi?! kendi başınıza kaldığınızda şöyle başınızı iki elinizin arasına alıpta nefis muhasebesi yapmıyorsunuz Bu halinizle yarın mahşere vardığınızda, huzuru ilahide Peygamber aleyhiselamın: "Benden sonra Ehl-i Beytime nasıl davrandınız ?" sorusuna nasıl cevap vereceksiniz? Dahası hangi yüzle O'na ve 12 imamlara bakabileceksiniz de onların şefaatlerini umacaksınız ?

                                Neden bu soruya karşı ‘’Ey Peygamber biz senin bize emanet etmiş olduğun Ehl-i Beyt’inin hepsini katlettik. Onların haklarını sindire, sindire yiyiyoruz demiyorsunuz?..’’

                                Ey Sünni alimler, hocalar, vaizler, namaz kıldırma memurları!! Ey Prof. Dr. Süleyman ateş, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk ve nicesi bu makamlarda oturan kendilerine din ve diyanet vakfi adlandırılan neden gerçekleri anlatmıyorsunuz?... Yazan. imam Dikmen

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X