Tok musunuz? Yeterince yediniz mi? Çocuklarınıza istedikleri her şeyi hazırlayabildiniz mi? Sofranızda eksik olan kuş sütünden dolayı hayıflandınız mı? Yoksa her çeşit nimeti sırf siz dileğinizce tüketesiniz(!) diye yaratan Rabbinize yağlı ağızlarınızla şükür mü ettiniz?
Peki hiç aç olduğu için ağladı mı çocuklarınız? Hiç onların aç olarak uyumalarına gönlünüz razı oldu mu? Gözlerinden akan yaşa bakarak iç geçirip, elinizden hiçbir şey gelmediği için hüzünlendiniz mi? Babalar ya siz? Evde ekmek bekleyen çocuklarınıza değil ekmek, envai çeşit yiyecek götürmediğiniz, bir ekmek olsun alamadığınız günler oldu mu hiç?
Dinin evin arka kapısından çıkmasına neden olan fakirlik, ön kapınızdan uğradı mı size? Kimsesizlik hissini yaşadınız mı? Yaşadınız mı hiç çaresizlik hissini çocuklarınız yalvaran gözlerine bakarak?
Oysa bu memlekette açlıktan ölen 2 aylık bebeklerin babaları yaşadı bunu. Anneleri “sadece kuru ekmekle, süt mü olur ki bebeği emzirebileydim” dedi ama. Otopsi sonucunda midesinin bomboş olduğu kayıtlara geçti ama. Gün be gün gözlerinin önünde bebeklerinin açlıktan ölüşünü, açlıktan feryatlarını gördüler ve duydular. Bir kuru ekmek bile alamadıkları evleri fakirliğin her kapıdan girdiği ve çıkmadığı gamhaneye döndü ama bu memlekette bir mazlum ailenin.
Bizler muaviye sofralarında, Ali sözlerimizle cihad ederken, mazlumun gözyaşı ile beslenen bu sistem ve adına devlet dedikleri zulüm şebekesinin, himayesinde olması gereken bir mazlum ailenin 2 aylık bebekleri açlıktan şehit oldu. Evet şehit oldu. Çünkü zulmün en küçük kurbanlarından biri idi. Çünkü hakkını gasp edenler ona bir lokma ekmeği çok görmüştü. Hani Kerbelada bir yudum suya hasret giden akranları gibi o da şehitti. Masumdu günahsızdı.
Hangisine oy verelim diye tartıştığımız zulüm düzeninin uşaklarından rengi bizimkilere benzeyeni(!) iktidar iken, karnında bir tek lokmanın izi olmadan şehit oldu o bebek. İmam Ali’nin, muaviyenin zulmünden dolayı hakkı yenen Yahudi kadına ağladığını bilen bizlerin, muaviyenin torunlarının saltanatına nasıl destek oluruz diye düşündüğümüz bu günlerde haber kanallarında çıktı bu dram.
Birbirimizi Müslüman mı değil mi diye dışlamaya çalıştığımız dönemde, hepimizi Müslüman sayan bir zalim sistemin kurbanı oldu bu bebek. Hani o açken tok olmanın bize haram olduğu bir inancın sahibiyken biz ve hani bir vücudun organları gibi olmamız gerektiği emredilmişken bize açlıktan öldü o bebek.
Her sözümüzde İmamlardan bahsederken, İmam Ali’nin gaspedilmiş hakkını ararken, dikkat etmediğimiz, görmezden geldiğimiz muaviyelerce aç bırakılıp öldü o bebek. Hani “Ali’nin namazı, muaviyenin sofrası” diyenlerden beri olduğumuzu anlattığımız muaviye sofralarında, aynı Allah’ı, resulü, kitabı, dini benimsemesini yeterli bulmadığımız o bebek ve ailesi, bizden olmayan, Allah’ı kitabı, resulü, dini kabullenmeyenleri görmezden gelenlerce bizlerin gözleri önünde zulme uğradı, hakları yenildi ve kimsesizliğin acısını en şiddetli şekilde hissettiler.
Ya Rabbi! Görüp de umursamayan, ağlamayan gözleri bu dünyada da ahirette de kör eyle. Duyup ta dinlemeyen, kalbine indirmeyen kulakları her iki cihanda sağır eyle. Bilip te anlatmayan feryat etmeyen dilleri lâl eyle.
Ya Rabbi! İmam Mehdi a.f. zuhurunu çabuklaştır. İşlerini kolaylaştır. Ve bu zalimlerden bu mazlumların intikamını alırken bizleri de onun askerleri eyle.
Ya Rabbi! Vaad ettiğin zaferinin gelişini hızlandır. Kimsesizlik hisseden kardeşlerimizi, mazlumları, senden başkasına muhtaç etme. Sen onlara şah damarlarından daha yakınsın. Yakınlığını hissedecek iman ver onlara. Bu yakınlığınla izzet ver, sabır ver, direnme azmi ver ve Senin düşmanlarını yakacak bir kin ver.
“Mazlumların intikam alacakları gün zalimlerin zulmettiği günden daha şiddetli olacaktır.” İmam Ali a.s.
“Zalimlere mehl olmasa matlub-u ilahi
Bir demde yıkar alemi mazlumların ahı.”
Peki hiç aç olduğu için ağladı mı çocuklarınız? Hiç onların aç olarak uyumalarına gönlünüz razı oldu mu? Gözlerinden akan yaşa bakarak iç geçirip, elinizden hiçbir şey gelmediği için hüzünlendiniz mi? Babalar ya siz? Evde ekmek bekleyen çocuklarınıza değil ekmek, envai çeşit yiyecek götürmediğiniz, bir ekmek olsun alamadığınız günler oldu mu hiç?
Dinin evin arka kapısından çıkmasına neden olan fakirlik, ön kapınızdan uğradı mı size? Kimsesizlik hissini yaşadınız mı? Yaşadınız mı hiç çaresizlik hissini çocuklarınız yalvaran gözlerine bakarak?
Oysa bu memlekette açlıktan ölen 2 aylık bebeklerin babaları yaşadı bunu. Anneleri “sadece kuru ekmekle, süt mü olur ki bebeği emzirebileydim” dedi ama. Otopsi sonucunda midesinin bomboş olduğu kayıtlara geçti ama. Gün be gün gözlerinin önünde bebeklerinin açlıktan ölüşünü, açlıktan feryatlarını gördüler ve duydular. Bir kuru ekmek bile alamadıkları evleri fakirliğin her kapıdan girdiği ve çıkmadığı gamhaneye döndü ama bu memlekette bir mazlum ailenin.
Bizler muaviye sofralarında, Ali sözlerimizle cihad ederken, mazlumun gözyaşı ile beslenen bu sistem ve adına devlet dedikleri zulüm şebekesinin, himayesinde olması gereken bir mazlum ailenin 2 aylık bebekleri açlıktan şehit oldu. Evet şehit oldu. Çünkü zulmün en küçük kurbanlarından biri idi. Çünkü hakkını gasp edenler ona bir lokma ekmeği çok görmüştü. Hani Kerbelada bir yudum suya hasret giden akranları gibi o da şehitti. Masumdu günahsızdı.
Hangisine oy verelim diye tartıştığımız zulüm düzeninin uşaklarından rengi bizimkilere benzeyeni(!) iktidar iken, karnında bir tek lokmanın izi olmadan şehit oldu o bebek. İmam Ali’nin, muaviyenin zulmünden dolayı hakkı yenen Yahudi kadına ağladığını bilen bizlerin, muaviyenin torunlarının saltanatına nasıl destek oluruz diye düşündüğümüz bu günlerde haber kanallarında çıktı bu dram.
Birbirimizi Müslüman mı değil mi diye dışlamaya çalıştığımız dönemde, hepimizi Müslüman sayan bir zalim sistemin kurbanı oldu bu bebek. Hani o açken tok olmanın bize haram olduğu bir inancın sahibiyken biz ve hani bir vücudun organları gibi olmamız gerektiği emredilmişken bize açlıktan öldü o bebek.
Her sözümüzde İmamlardan bahsederken, İmam Ali’nin gaspedilmiş hakkını ararken, dikkat etmediğimiz, görmezden geldiğimiz muaviyelerce aç bırakılıp öldü o bebek. Hani “Ali’nin namazı, muaviyenin sofrası” diyenlerden beri olduğumuzu anlattığımız muaviye sofralarında, aynı Allah’ı, resulü, kitabı, dini benimsemesini yeterli bulmadığımız o bebek ve ailesi, bizden olmayan, Allah’ı kitabı, resulü, dini kabullenmeyenleri görmezden gelenlerce bizlerin gözleri önünde zulme uğradı, hakları yenildi ve kimsesizliğin acısını en şiddetli şekilde hissettiler.
Ya Rabbi! Görüp de umursamayan, ağlamayan gözleri bu dünyada da ahirette de kör eyle. Duyup ta dinlemeyen, kalbine indirmeyen kulakları her iki cihanda sağır eyle. Bilip te anlatmayan feryat etmeyen dilleri lâl eyle.
Ya Rabbi! İmam Mehdi a.f. zuhurunu çabuklaştır. İşlerini kolaylaştır. Ve bu zalimlerden bu mazlumların intikamını alırken bizleri de onun askerleri eyle.
Ya Rabbi! Vaad ettiğin zaferinin gelişini hızlandır. Kimsesizlik hisseden kardeşlerimizi, mazlumları, senden başkasına muhtaç etme. Sen onlara şah damarlarından daha yakınsın. Yakınlığını hissedecek iman ver onlara. Bu yakınlığınla izzet ver, sabır ver, direnme azmi ver ve Senin düşmanlarını yakacak bir kin ver.
“Mazlumların intikam alacakları gün zalimlerin zulmettiği günden daha şiddetli olacaktır.” İmam Ali a.s.
“Zalimlere mehl olmasa matlub-u ilahi
Bir demde yıkar alemi mazlumların ahı.”
Yorum