Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Türk dış politikasının yeniden İsrailleşmesi!

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Türk dış politikasının yeniden İsrailleşmesi!

    Türkiye'nin dış politikasında bugünlerde ilginç gelişmeler yaşanıyor. Sanki 1990'lı yıllara doğru bir dönüş var. Hatırlayın, 90 yıllar Türkiye'nin İsrail'le ilişkilerinin en doruk noktaya ulaştığı, İran ve Suriye'nin ise düşman ülkeler ilan edildiği yıllardı. Kuzey Irak'ta PKK'lılara eğitim ve silah veren İsrail, diğer yandan savunma sanayimizin de en başta gelen tedarikçisiydi, ki hâlâ öyle. Buna karşı olarak Suriye ve İran, biri PKK lideri Apo'yu barındıran, diğeri de rejim ihraç eden iki düşman ülke olarak addediliyordu.

    AKP hükümeti döneminde küresel dengeler de gözetilerek İran ve Suriye ile yakın ilişkiler kuruldu ancak İsrail'le de 90'lı yılların başında kurulan ittifak sürdürüldü. Bu durum İsrail'in Gazze'ye saldırdığı 2009 yılına kadar da sürdü.

    Gazze saldırısı ve Erdoğan'ın 'one minute' çıkışı ile Mavi Marmara cinayetleriyle bozulduğu sanılan ittifak, siyasi olarak öyle görünse de, ticari ve askeri olarak devam etti. Bugünse siyasi olarak bozulduğu sanılan ya da söylenen ittifak yeniden onarılmaya çalışılıyor. Ve ilişkiler onarılırken, tıpkı 90'lı yıllarda olduğu gibi İran ve Suriye ile 'düşmanlık' tohumları atılıyor.

    İsrail sempatizanı medya birkaç günden beri İsrail'in ne kadar Türkiye hayranı olduğunu öve öve bitiremiyor. Aynı şekilde İran ve Suriye'yi de Türkiye karşıtı göstermek için ellerinden geleni yapıyorlar. "NATO Suriye'yi vurursa, İran'ın Türkiye'yi vurabileceği' haberinden, 'Suriye'nin sınırda yığınak yaptığı ve Türkiye'yi vurabileceğine' dair haberlerin tek bir hedefi var: Türkiye, İran ve Suriye yeniden düşmanlık oluşturmak. İran ve Suriye'yi hedef gösteren bu haberlerin bir grup Türk gazetecinin İsrail'den İsrail'i Türkiye'ye pazarlayan yayınlarından sonra gelmesi sizce de dikkat çekici değil mi?

    Aslında Türkiye'de her zaman İsrail'e sempatiyle bakan, hatta İsrail'in çıkarlarını Türkiye'nin çıkarlarından üstün gören medya ve gazeteciler olmuştur. Ancak son dönemde İsrail sempatizanı medya ve gazetecilerle aynı paralelde giden 'İslamcı yazar, düşünürler' de dikkat çekiyor. Onlara kalırsa, Türkiye, Suriyeli muhaliflere her türlü desteği vermeli. Bazıları ise daha da ileri giderek Suriye'ye askeri müdahale istiyor.

    Bunlar Suriye'deki kardeş kavgasının son bulması için iyi niyetle ortaya konmuş ancak son derece naif görüşlerdir. Tam da İsrail ve ABD'nin bölgede İran'ı tek başına bırakmak için hazırladığı planın işlediğini gösteriyor. Eğer bu mantıksız mantıktan yola çıkarsak Türkiye'nin Azerbaycan'a da, Yemen'e de, Bahreyn'e de ve belki de en başta İsrail'e de askeri müdahalede bulunması gerekmez mi?

    Bahreyn'den söz açılmışken, ne insan hakları örgütleri ne Batılı devletler ne de Türkiye'den hiçkimse bu ülkedeki olaylardan bahsetmiyor. Zira onlara göre Bahreyn'deki Şii muhalefet, ki çoğunluğu oluşturuyor, İran'ın güdümünde. Yani muhalefetin İran'ın güdümünde olması gerekçesi, başına gelebilecek her türlü beladan da sorumlu tutulmasına sebep olurken, muhalefetin Suudilerin, İsrail ya da ABD'nin güdümünde olması her türlü beladan muaf tutulmasını gerektiriyor.

    Bundan birkaç hafta önce ve geçen hafta bölgede bir Şii ve Sünni çatışması çıkarılmak istendiğini ve Türkiye'nin de İran'a karşı kullanılacağını, ABD ve İsrail'in Suriye'de rejim değişikliğine giderek Hizbullah engelini ortadan kaldırmak istediğini yazmıştık. Nitekim olaylar bu yönde gelişiyor, ki temennimiz bu senaryonun gerçekleşmemesi.

    Tüm bunlar bir yana Suriye'deki olayların bir başka boyutu ise İsrail'in Filistinlilere uyguladığı insanlık dışı muamelenin unutturulması... İHH ve Mavi Marmara, Batılı barış gönüllülerinin katılacağı Gazze filosuna katılmaktan vazgeçince Filistin'i de Gazze'yi de unuttuk sanki. Algılarımızın tamamen Suriye üzerinde toplanması isteniyor. Bu şekilde Türk dış politikası yeniden İsraillileştirilmeye çalışılıyor. Dış politikanın başında isim olan Ahmet Davutoğlu, hepimizi heyecanlandıran 'Stratejik Derinlik' kitabına karşı kimbilir belki de 'Stratejik Hata' diye bir kitap yazar da neden yeniden İsrail'e döndüğümüzü açıklar.

    #2
    Ynt: Türk dış politikasının yeniden İsrailleşmesi!

    Benim anlamadığım bu hükümet bu kadar zıtlıkları nasıl kendinde barındırıyor.Ne yapmak istiyor,amacı ne?Bir taraftan Azerileri savunuyor,bir taraftan ermenileri,bir tarafta israile rest çekiyor,bir tarafta stratejik,ekonomik işbirliği,bir tarafta amerikayı kötülüyor,bir tarafta savunuyor.Çelişki,çelişki,çelişki...Örnek;

    Türkiye Ermenileri Patriği II. Mesrob, 22 Temmuz seçimlerinde AKP`yi destekleyeceklerini açıkladı. (http://www.yenisafak.com.tr/politika.../destekleyecek)

    AKP milletvekili Ömer Çelik, kadınları tecavüze uğrayan ve ülkesi işgal edilmiş Iraklı direnişçilere:
    `Katiller sürüsü!` dedi. (21.08.2004 ` Vakit)

    Erdoğan`ın danışmanı Cüneyd Zapsu, Amerikalılara Tayip Erdoğan hakkında, `Bu adamı kullanın!` dedi.
    İşte American Enterprise Institute adlı düşünce kuruluşundaki konuşmanın teyp kaydı:
    This man is an honest man. And he has his own beliefs and he is true to his beliefs. Please try to... I`d say "exploit"(sömürmek,istismar etmek, kendi çıkarına kullanmak) is a bad word, but kullanmak or use... (Zapsu burada Türkçe kullanmak sözcüğünü telaffuz ediyor ve İngilizce nasıl denir anlamında dinleyicilere bakıyor ve bir Türk dinleyicinin hatırlatması üzerine sözlerine devam ediyor) take advantage of this man. Because this person has so much credibility, because of his own beliefs in the Muslim world and he believes in the Western style democracy. I think instead of pushing him down, putting him to the drain, use... Here and in Europe you should take advantage of that. This is my offer... (http://www.milliyet.com.tr/2006/04/1...t/axsiy02.html)

    CIA`nin işkence uçakları hava sahamızı ve hava limanlarımızı kullandı. (www.aksiyon.com.tr)
    " Söyledim... duydu anlamına gelmez
    Duydu... doğru anladı anlamına gelmez
    Anladı... hak verdi anlamına gelmez
    Hak verdi... inandı anlamına gelmez
    İnandı... uyguladı anlamına gelmez,
    Uyguladı... sürdürecek anlamına gelmez.”

    Yorum


      #3
      Ynt: Türk dış politikasının yeniden İsrailleşmesi!

      [quote author=kevserizehra link=topic=21059.msg127821#msg127821 date=1309353885]
      Benim anlamadığım bu hükümet bu kadar zıtlıkları nasıl kendinde barındırıyor.Ne yapmak istiyor,amacı ne?Bir taraftan Azerileri savunuyor,bir taraftan ermenileri,bir tarafta israile rest çekiyor,bir tarafta stratejik,ekonomik işbirliği,bir tarafta amerikayı kötülüyor,bir tarafta savunuyor.Çelişki,çelişki,çelişki...
      [/quote]

      hocam aslında çelişki olmadığını, nifak olduğunu, "İman edenlerle karşılaştıkları zaman: "İman ettik" derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki: "Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz." bakara 14 ayetinin muhatabı olduklarını sanırım siz benden daha iyi biliyorsunuz.

      ama işte ne yazık ki bizim toplumumuzda ve hatta mektebin bağlılarının bazılarında bu oyun işe yarıyor. Rabbim münafıkların maskesini velayetin rehberliğinde düşürmeyi nasip etsin inşaallah.
      KIYAMI UNUTTUK YA RAB! NAMAZI BATIL EYLEDİK.

      Yorum

      YUKARI ÇIK
      Çalışıyor...
      X