Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Mustafa İslamoglu "Vahdet Asri"

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Mustafa İslamoglu "Vahdet Asri"

    SORU:
    Es-Salamu aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh
    Muhterem Hocam!

    Sizleri Azerbaycandan Selamliyoruz.

    Rica ediyoruz ki,ashagida yer alan sorularimizi cevaplayasiniz. Bu sorularin cevaplarini 'Vahdet' ile ilgili kitabimizda yayinlamak istiyoruz.Konu ile ilgili olarak diyeceyiniz sozler, vereceyiniz fetvalar ve ya vermek istediyiniz Islam alimlerinin fetvasi, Sunni-Shii kardeshlerinin birleshmesine sebep ola bilir.

    Bizler arashtirmaci gencler olarak sizlere teshekkur ederiz.

    SORULAR
    1.Sunni biri namazda Shii imamina uya (iktida ede) bilirmi,bu caizmi? Buna cevaz veren (caizdir soyleyen) alimlerin isimlerini soyleye bilirmisiniz?

    2.Shiilerin cemaat namazinda onlarla birlikte namaz kilmak caizmi?

    3.Shiilerin tekfir edilmesi caizmi?

    4.Shiilere rafizi demek caizmi?

    5. “Alim duz ictihad yaparsa iki sevap, yanlish ictihad yaparsa bir sevabi vardir.” Bu hadis sahihmi,Sahihse, o zaman bu hadisin mezhebler arasi vahdetin saglanmasindaki rolu nelerdir?

    6.Vahdet etmek istemeyen bir muslumanin ( vahdet etmeyerek bashka mezheb taraftarlarina karshi dushmanca tavir koymagin) hukmu nedir?

    7.Sizin fikrinizce bazen Sunnilerle Shiilerin bir arada cem olmasina mania nelerdir?

    8.Sunni ile Shii aile kura bilirmi? (Yani biri-birilerine kiz verip,oglan ala bilirlermi?)

    9.Vahdetin yaranmasinda alimlerin vazifesi nelerdir?

    10.Mezhebden Islama achilmak ichin ne yapmak gerekir?

    Teshekkur ederiz.

    Ves-Salamu aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh
    La Şii , La Sunni , İlla Vahdeta İslami..!!

    #2
    Ynt: Mustafa İslamoglu "Vahdet Asri"

    Ynt: Mustafa İslamoğlu: "VAHDET ASRI"

    CEVAP
    Muhterem kardeşlerim,


    1 ve 2.

    Bir Sünni veya Şii, bir başka Sünni veya Şii'nin imametine iktida eder. Mezhepler din içindedir, ayrı bir din değildir. Din İslam'dır. İslam birleştirir. ALLAH'ı bir, peygamberi bir, kıblesi bir, Kur'an'ı bir, Kabe'si bir olanların birbirlerinin arkasında namaz kılmamaları cehalettendir. Cevaz veren âlimler çoktur. Başta İmam Azam Ebu Hanife, İmam Cafer'in arkasında namaz kılmış, ona talebelik yapmıştır. Biri Sünnilerin imamı, diğeri Şiilerin imamıdır. Ama onlar birbirlerini Sünni ve Şii diye damgalamamışlardır. Çağdaş birçok âlim de buna fetva vermiştir. Sünni âlimlerden merhum Trablusgarb imamı Said Şaban, Lübnanlı Sünni âlim Fethi Yeken, Kürdistanlı âlim merhum Şeyh Osman, Hindistanlı âlim Mevdudi, Nijeryalı Âlim Seku ture, Sudanlı âlimlerin hemen tamamı, Yemenli âlim abdülmecid Zındani, Şeyh Karadavi, eski Ezher şeyhi Mustafa el-Meraği ve daha birçok âlim buna kaildir. Başta İmam Humeyni olmak üzere Allame Fadlullah, Ayetullah Hamaney, Ayetullah Muntazeri, Ayetullah Kaşani, Ayetullah Şeriat Medari gibi bir çok Şii alim de buna kaildir.

    3. Ehl-i Sünnetin tüm büyük imamları bu konuda şu hükmü verir: EHL-İ KIBLE TEKFİR EDİLEMEZ. Şiiler ehl-i kıbledirler. Tekfir edenlerin imanı tehlikeye girer. Zira bir Müslümanı tekfir edene ettiği tekfir döner ve kendini vurur. Efendimizin hadisinde böyle buyurulur.

    4. Rafıza, "red etti", "benimsemedi", "yüz çevirdi" demektir. Siyasi mücadeleler sırasında takılmış bir isimdir ve esasen siyasidir. Tıpkı Şii ve Sünni adı gibi. Bu isimler de dini olmaktan çok siyasidir. Sünnilerin içinde sünnet düşmanı, peygamber düşmanı, ALLAH düşmanı yok mudur? Türkiye'yi hiç mi takip etmiyorsunuz? Türkiye'de peygambere, ALLAH’a, Kur'an'a düşman olan Sünnileri ne yapalım. Aynı şey Şiiler için de geçerli. Şiiler içinden böyleleri çıkmamış mıdır? O halde şöyle bir tabir yanlış olmaz. Her Sünni ehl-i sünnet değildir. ehl-i sünnet Sünni vardır ehl-i sünnet Şii vardır. Sünnet ehli olmak, peygamberin hayatına benzer bir hayat yaşamaktır.

    5. Sahihtir. esasen bu hadis mahkeme hakimleri için söylenmiştir. Müteakiben müçtehidleri de içine alacak şekilde manası genişlemiştir. Müçtehitlerin ictihad farklılıkları rahmettir, zahmet değil. ehl-i Beyt mektebiyle Sünni mektep arasındaki ihtilaflar, Sünni mezheplerin kendi içlerindeki ihtilaflardan daha az değildir.

    6. Vahdet farzdır. Tefrika haramdır. Kur'an'ımız "Bu ümmetiniz bir tek ümmettir ve ben de sizin (tek) Rabbinizim" der. Yine "Tefrikaya düşmeyin" der. "Dinlerini parça parça edenleri" kınar, "Nizalaşmayın, başarısız olursunuz, iman kokunuz/rüzgârınız gider" der. "ALLAH’ın ipine hep beraber sımsıkı sarılın ve tefrikaya düşmeyin" der. Bunlar hep birer Kur'anı emir ve nehiydir. Bu emir ve nehiylere uymayan mümin günahkârdır. Kur'an'ı çiğniyor demektir.

    7. Mani taassuptur, cehalettir, şuursuzluktur. başka bir mani yoktur vahdet için. Müslümanlar tefrikaya düşmenin azabını çok yaşadılar hala da yaşıyorlar.

    8. O nasıl sual. Bir Müslüman bir hıristiyanın ve yahudinin kızını dahi alması caizken, Kur'an buna cevaz veriyorken, Sünni ile Şii birbirine neden ve nasıl kız oğlan veremeyecekmiş? Böyle şey olur mu?

    9. Bu mevzuda alimlere çok iş düşmektedir. Âlimler cemiyeti şuurlandıracak, bilgilendirecek, ziyalandıracak.

    10. Mezhepçilikten vazgeçmek ve mezhepli olmakla kifayet etmek icap eder. Mezhepli olmak caiz, mezhepçi olmak caiz değildir.

    Vesselam


    Mustafa İslamoğlu
    La Şii , La Sunni , İlla Vahdeta İslami..!!

    Yorum


      #3
      Ynt: Mustafa İslamoglu "Vahdet Asri"

      paylaşım için Allah razı olsun kardeşim. benimde elimde imam Humeyni, Seyyid Ali Hamenei ve Şehid Seyyid Sadık es-Sadrın vahdet ile ilgili konuşmalarının videoları, Şehid Seyyid Bakır es-Sadr ve Allame Seyyid Fadlallah gibi alimlerimizinde konu hakkında görüşlerinin yayınlandığı makaleler var. bunları yayınlayacağım ama önce şu soruya cevap istiyorum:

      3. Ehl-i Sünnetin tüm büyük imamları bu konuda şu hükmü verir: EHL-İ KIBLE TEKFİR EDİLEMEZ. Şiiler ehl-i kıbledirler. Tekfir edenlerin imanı tehlikeye girer. Zira bir Müslümanı tekfir edene ettiği tekfir döner ve kendini vurur. Efendimizin hadisinde böyle buyurulur.
      sayın İslamoğlu bunu beyan ediyor ama Buhari ve Malik gibi ehli sünnet imamları başta olmakla bir çok ehli sünnet alimi Rafizileri tekfir etmişlerdir. ya burası nasıl olacak?

      Yorum


        #4
        Ynt: Mustafa İslamoglu "Vahdet Asri"

        Değerli kardesim bizim görüşümüz ehli kıble tekfir edilmezdir..İmam Buhari ve imam malik konusunu iyice araştırmadan sonra görüş sunanilirim değerli kardesim..

        İmam Humeyni(ra) vahdet Şii-Sünni tassubundandolayi yaptı gi açıklamalar bizlere birer kalkan niteligindedir..Merhum İmam Humeyni(ra) bizlerede bir rehber bir öncü mucahid İmamdir..aynı sekilde diğer ayetullah hamaney , ve ustad fadlullah ta yaptıkları aciklamalar bizleri aydınlatmış bu yolda işaretler koymuş yolu cizmistirleer..
        La Şii , La Sunni , İlla Vahdeta İslami..!!

        Yorum


          #5
          Ynt: Mustafa İslamoglu "Vahdet Asri"

          M. İslamoğlu'nun Türkiye Alulbeyt Müessesesi alimleri ile birlikte Necef-i Eşref ziyareti ve Zeynebiye'de mübarek Cuma namazını Hüccet-ul İslam vel-Müslimin Hacı Şeyh Selahattin Özgündüz ağamızın imametine iktida edererek eda etmesi, tam manası ile takdir-e şayan bir devrimci eylem ve İslami uhuvvet örneği idi. Amma ve lakin, M. İslamoğlu'nu aziz Din-i Mübin İslam'ın afyon yüzleri arasında görmekteyim. Samimi bir şekil de Şii - Sünni vahdetini savunduğuna, biz Ehl-i Beyt (as) Mektebi ezadarlarını kimse inandıramaz.

          M. İslamoglu ve benzeri sözde alimler hakkında daha önce de ''2'' kısa tespit yapmıştım. .İzninizle paylaşıyorum:

          M. İslamoğlu ve benzerlerini bizim camia o kadar şımarttı ki; artık İslami Vahdet mefhumunun tek müessis iradesi olarak karşımıza
          çıkmaktadırlar...
          Yani, bahsettiğim dayatma o kadar erk sahibi ki; Türkiye'de onların yer almadığı bir İslami konsensüs meydana gelmesi namümkün havası estiriliyor..


          M. İslamoğlu ve feodal cemaatinin ontolojik garabetleri aldı başını gidiyor. M. İslamoğlu'nun 2010 Türkiye Anayasa Değişikliği Referandumu sürecine, sakat nokta-i nazar ile bakarak, vurguncu düzene payanda olduğunu deklare eden, Cuma hutbelerini nasıl unutabiliriz. Ben unutamam. Evet oyu çığırtkanlığı yaparak, tağut rejimine tıpkı Batılsöz ekibi gibi entegre olmuşlardır. Suriye'nin maruz kaldığı güvenlik ve istikrarını bozmayı hedefleyen komplo karşısında ise, tekrar hortladılar. Çünkü bu fırtınana sadece Suriye’yi değil, mahrum Lübnan halkını ve Lübnan İslami Direniş Hareketleri Hizballah ile AMAL ittifakını hedef almaktadır. Bahreyn'in mustazaf halkı da Müslüman Şii olduğu için sesleri çıkmamaktadır. Bu meselenin başka açıklaması olamaz.
          Tevekkülle elde edilen sırlar; bir tek yakîn haddini bilenlere mahsustur.

          Hakikî Şialarımız da yakîn sınırını koruyanlardır, ki onlardan «Allah'ın varlığı sayesinde hiçbir şeyden korkmamaları»nı bekleriz!


          İmam Cafer-i Sadık (a.s)

          Yorum


            #6
            Ynt: Mustafa İslamoglu "Vahdet Asri"

            Hicbir insan hatasız değildir Degerli buyugum..Genel olarak Vahdet noktasında Mustafa İslamoglunun yapmış olduğu faaliyetler , söylediği demeçler , yazıları takdirle karsilanmakta bizim neznimizde çünkü Sünni kesimde vahdet konusuda birseyler yapılması bizleri sevindirmektedir.. İsaret ettiginiz noktalar elbette tartışmaya açık noktalardir..yorumunuzu saygı ile karşılıyorum
            La Şii , La Sunni , İlla Vahdeta İslami..!!

            Yorum


              #7
              Ynt: Mustafa İslamoglu "Vahdet Asri"

              vahdet yapılabilmesi için her iki ekolün de biribirine ait inanç ve yaşam ilkelerini iyice tanıması lazım. bunun için sünni ve şii kitapların her iki kesimde de yayınlanması ve evlere sokulması ortak konferansların ve tanıtıcı sempozyumların düzenlenmesi karşılaştırmalı fıkıh ve itikat kitaplarının yazılması lazım..

              bunun için alimlerin birlikte çalışması ve toplumu bilinçlendirmesi lazım

              biz şiiler olarak sünni temel inanç ve kitaplardan haberdarız. ama sünniler alimleri de dahil şiadan bizim sünnilerden haberdar olduğumuzun binde biri kadar bile haberdar değil..

              tanımadığın insanla nasıl birlikte çalışacaksın.. sünnilerin şiayı tanımak için çok çalışması lazım.. sünni yayınevlerinin ve cemaatlerin şii kitapları basması lazım

              ama ben İslamoğlunun yayınevlerinde (akabe binasında) şii kitaplarının sokulmadığını ve satışlarının yapılmadığını çok iyi biliyorum... Sünnilerce şii olarak bilinen bu İslamoğlu ekibine bile şii kitapların girememiş olması ne garip değil mi?. ama tüm türkiyeli şiiler İslamoğlunu bilirler ve az çok fikirlerine vakıftırlar...

              Yorum


                #8
                Ynt: Mustafa İslamoglu "Vahdet Asri"

                [quote author=Behesht-e Mahdi link=topic=21077.msg127996#msg127996 date=1309456153]
                Amma ve lakin, M. İslamoğlu'nu aziz Din-i Mübin İslam'ın afyon yüzleri arasında görmekteyim. Samimi bir şekil de Şii - Sünni vahdetini savunduğuna, biz Ehl-i Beyt (as) Mektebi ezadarlarını kimse inandıramaz.

                M. İslamoglu ve benzeri sözde alimler hakkında daha önce de ''2'' kısa tespit yapmıştım. .İzninizle paylaşıyorum:

                M. İslamoğlu ve benzerlerini bizim camia o kadar şımarttı ki; artık İslami Vahdet mefhumunun tek müessis iradesi olarak karşımıza
                çıkmaktadırlar...
                Yani, bahsettiğim dayatma o kadar erk sahibi ki; Türkiye'de onların yer almadığı bir İslami konsensüs meydana gelmesi namümkün havası estiriliyor..


                M. İslamoğlu ve feodal cemaatinin ontolojik garabetleri aldı başını gidiyor. M. İslamoğlu'nun 2010 Türkiye Anayasa Değişikliği Referandumu sürecine, sakat nokta-i nazar ile bakarak, vurguncu düzene payanda olduğunu deklare eden, Cuma hutbelerini nasıl unutabiliriz. Ben unutamam. Evet oyu çığırtkanlığı yaparak, tağut rejimine tıpkı Batılsöz ekibi gibi entegre olmuşlardır. Suriye'nin maruz kaldığı güvenlik ve istikrarını bozmayı hedefleyen komplo karşısında ise, tekrar hortladılar. Çünkü bu fırtınana sadece Suriye’yi değil, mahrum Lübnan halkını ve Lübnan İslami Direniş Hareketleri Hizballah ile AMAL ittifakını hedef almaktadır. Bahreyn'in mustazaf halkı da Müslüman Şii olduğu için sesleri çıkmamaktadır. Bu meselenin başka açıklaması olamaz.
                [/quote]

                behest-e mahdi üstad bu konuda da basiretini sergilemiş yine maşaallah. evet fadlallah kardeş, sistemle arasına mesafe koymayan, İnkılaba ise mesafeli duran hiçkimse ile vahdet temelli bir birliktelik kurmak mümkün değildir. bu çağın İmam Ali'si a.s. mesabesinde olan İslam İnkılabı ve onun Yüce Rehberi İmam Ali Hamaney ile olan irtibatlarına ve bağlılık ilişkilerine bakarak bizler dostu ve düşmanı ayırt edebiliriz. inkılap ve velayet temelli bir vahdetin başımızın üstünde yeri vardır. ama sistemle vahdet kuranların bizim kendi aramızdaki vahdette yeri yoktur. şii sünni bütün müslümanlar tağuta ve sufyani rejimlere karşı tutumlarında İnkılabi bir çizgide olurlarsa bizim kardeşlerimizdir. diğer türlü ne şiiyle ne sünniyle işimiz yoktur.

                bu arada bu şahsın mantığını 90 ların başından beri bildiğimizden üstad behest-e mahdi nin dediği vahdet niyetinde samimiyetine " biz Ehl-i Beyt (as) Mektebi ezadarlarını kimse inandıramaz."
                KIYAMI UNUTTUK YA RAB! NAMAZI BATIL EYLEDİK.

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Mustafa İslamoglu "Vahdet Asri"

                  evet şii sünni birbirini hak ya da batıl görseler de vahdet ve barış içinde yaşarlar, her iki gurup da aynı dine inandıklarından kafirlere karşı birlik olabilirler ama siyasi düzenler bunları birlik olmaktan vahdetten ayrı tutan tek etkendir. Normalde hiç bir yerde insan toplulukları birbirleriyle savaşma nedeni olarak inancı veya yaşam ilkelerini koymazlar. ancak siyasilerin hırsları tamahları ve daha çok hükmetme, daha çok kazanıp daha çok sömürme hırs ve ihtirasları işte o toplumları birbirlerine düşürür.

                  Bu nedenle hattı imamın vurguladığı velayeti fakih ekseninde bir olma olayı çok önemlidir. ve müslümanları şii olsun sünni olsun birleştirebilecek tek nokta burasıdır. çünkü bu birleşmeye yukarıda işaret ettiğimiz gibi şii itikat ve fıkhıyla sünni itikad ve fıkhı uygun ve müsaittir. hatta her iki fıkıh da şianın yönetim ilkelerine göre birleşmeyi vacip kılmakta teşvik etmektedir. Şiada olan, yöneticinin masum olma şartı, sanki sünnilikte yok mu diyorsunuz? bir sünni için ülkeyi (tamam masumiyet inancı yok ama) bir zalim kıralın ya da fasık bir kafirin mi yönetmesi evla yoksa mü'min takvalı bir alimin mi yönetmesi evladır..

                  O halde işte sünnilere hiç bir zaman kendi içlerinde gerçekleştiremeyecekleri bir fırsat, Peygamber s.a.a soyunda alim takvalı Allah'ın yasalarıyla hükmeden (sünni ölçülere göre bile) bir yönetici ulul emr olan (sünnilere göre İmam Hamenei rahatça ulul emr kabul edilebilir. hatta şiilerin İmam Hamenei'yi ulul emr olarak görebilemeleri sünnilerden daha zordur..) bir yönetici, İmam Hamenei..

                  Samimi olan tüm sünniler gelsinler bu İmam Zaman a.f.'in vekili altında vahdet yapalım. Eğer İslamoğlu insanları kendine çağırmak için cafcaflı laflar etmiyor gerçek vahdet peşinde koşuyorsa gelsin İmam Hamenei'ye itaati şart görsün ve bunu yaysın.. bunun nedenleri üzerinde dursun.. İnsanları seçimlerde hükumete biat ettireceğine böylece onları zalimlerin pençesinde bir süre daha sonuçsuz çıkmaz yolda oyalayacağına hakiki vahdete kavuştursun.. Hayatında yapacağı en iyi tefsir en iyi sohbet en iyi şairlik en iyi fetvacılık, vereceği en iyi hutbe, yazacağı en iyi kitab olsa olsa bu olacaktır..

                  Yorum

                  YUKARI ÇIK
                  Çalışıyor...
                  X