Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Davet ve Metod üzerine (Üstad Seyyid Fadlullah)

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Davet ve Metod üzerine (Üstad Seyyid Fadlullah)

    DAVET'İN EMRİ BİLMA'RUF VE NEHYİ ANİLMÜNKER'LE İLİŞKİSİ


    Davet Metodu'nu konuşmaya geçmeden önce, "Davet"in kelime olarak kapsamını konuşmak gerekir. Çünkü pek çok kişiye göre davet kelimesi "Emri Bil-ma'ruf ve Nehyi Anilmünker"i kapsamakta veya manasını karşılamaktadır. Bu bakımdan, bizimde bu başlık altında kaynaklara inerek İslami yaşamanın konuyla ilgili şartlarına ve hükümlerine değineceğimiz, Davet Metodu'nun tabiatı ve genel manada istikametini bu şekilde konuşmak istediğimiz düşünülebilir.

    Şunu belirtelim ki, biz "Davet"kelimesine bu şekilde bir mana yüklemiyoruz. Bu yüzden, davetin kendine has uzun yolda "Emri Bilma'ruf ve Nehyi Anilmünker" ile hiç karşılaşmadığı bir alanın mevcudiyetini anlamaya yardımcı olsun diye; bu iki kavram arasındaki ayrılık noktalarını ve muhteva açısından ortaya koydukları farklı çizgileri biir parça söz konusu etmek istiyoruz.

    Evet, davet kelimesinin lügavi anlamıyla ma'rufu emredip münkerden sakındırmayı kapsadığını inkar etmiyoruz. Çünkü, ma'rufu emretmek, hayır işlemeye ve hayırda yürümeye daveti temsil etmektir. Aynı şekilde, münkerden sakındırmakta şerden kaçınmaya ve şer yolundan ayrılmaya daveti bir yönüyle temsil etmektir. Her ikisinde de olumlu ve olumsuz biçimlerde, "Salih İşler"e davet söz konusudur. Biz, bunu inkar etmiyoruz.

    Ancak, "Davet" bir kavram olarak biraz daha dar kaldığından bu anlamları içermez. Özellikle de "ALLAH'a Davet" tabirinin bu manaya gelmediğini daha rahat anlamak mümkündür. Çünkü bu tabir, insanın önündeki iki yoldan birini seçmesini, önündeki iki eğilimden birisini tercih etmesini sağlamak üzere devreye giren ayrılma noktasını temsil etmektedir.

    Marufu emretmek ve münkerden sakındırmak ise, insan için koyulduğu yolda peşpeşe adımlar atarak doğru yoldan ayrılmamasını sağlamayı temsil eder. Bunun içinde başlangıç yapılmış, yol belirlenmiş ve ilkeler tesbit edilmiş olmalıdır. Bu nedenle iki kavram arasına sınır koymak mümkün, sebebi de bizce gayet açıktır.

    Buna göre, davetin "Başkalarını İslam'a dahil etmek için İslami hayat alanının dışında Müslüman davetçiler tarafından sürdürülen hareketi temsil ettiğini"söyleyebiliriz. Ma'rufu emretmek ve münkerden sakındırmak ise, İslamın Müslümanlar tarafından uygulanmasını sağlamak, Müslümanların sağa-sola sapmasını önleyip onları İslam yolunda yürümeye hamletmektir.

    Bundan dolayı, ma'rufu emredip münkerden sakındıranlar İslami hayatın zayıf ve kuvvetli yönelerini kontrol etmek, doğru işleyen çarkları ve sapmaya yüz tutmuş noktaları tesbit etmek amacıyla İslami hayatın içersinde yaşarlar. Görevler, bir bakıma şeriat bekçiliği ve kanun koruyuculuğunu yapmaktır. ALLAH'a davet edenler ise, bir bakıma sınır boylarındaki kale burçlarında yaşarlar. Sapılığa düşmüşleri, arayış içinde olanları bulmak, ellerinden tutarak onları huzur, güven ve esenlik mekanı olan "İman Kalesi"ne getirmek için çalışırlar.
    La Şii , La Sunni , İlla Vahdeta İslami..!!

    #2
    Ynt: Davet ve Metod üzerine (Üstad Seyyid Fadlullah)

    Üstad Fadlullah'ın Kuran'da davet metodu adlı bu değerli eseri'ne 1987'de Diyarbakır havaalanında kitabın orjinaline ve bitmiş olan çevirisine inceleme gerekçesiyle el konulmuş, tüm çabalara rağmen ne orjinalini nede çeviriyi geri almak mümkün olmamıştır.sonradan kitabın orjinali yeniden bulunup çevrilmiş..inşALLAH kitapta geçen konuları yazma fırsatı bulduğum sürece sizlere aktaracağım..Faydalı olması temennisi ile..
    La Şii , La Sunni , İlla Vahdeta İslami..!!

    Yorum


      #3
      Ynt: Davet ve Metod üzerine (Üstad Seyyid Fadlullah)

      KUR-AN-İ DAVET


      Kur'an-ı Kerim, bir davet kitabı olarak başlar, bir yasama ve yönlendirme kitabı olarak sona erer.
      Cenabı ALLAH,Kur'an-ı ilkin ALLAH'a, O'nun elçisine, O'nun insanlık için hidayet yolu ve kurtuluş vesilesi olarak seçtiği hak dine inanmaya çağıran bir davet kitabı olarak indirmiştir. Dolayısıyla, Kur'an'ın da davetin vakıasını ve şartlarını yaşaması, davetin ilke ve hedeflerini tahlil ederek davet araçlarını arz etmesi gayet doğaldır. Aynı doğallık, Kur'an'ın davete ilişkin şüphe ve iftiraları bazan yumuşak, bazanda sert üslüplarla mahkum etmesi, davetçiye bir şahsiyet kazandırması ve davetçiyi ruhi açıdan takviye ederek adımlarını müstakim yola yöneltmesinde de ortaya çıkmaktadır.
      Dikkatli bir araştırıcının Kur'an'da davetin metodunu ve çerçevesini bulması, bu nedenle mümkündür. Bununla beraber, davetin tarihi seyir içerisinde şu an ki Arap toplumu üzerinde bıraktığı etkilerin; bugünkü toplum bireylerinin düşünce, yol ve motodlarının da Kur'an yardımıyla anlaşılması mümkündür. Ayrıca, davetin şartlar gereği bazan yavaş, bazanda hızlı bir akış ile üzerinde seyrettiği; aşamalı ama temkinli yolunda yine Kur'an'dan anlaşılması mümkündür.
      Araştırıcının, davetin tarihini ve şartlarını gözönünde bulundurarak da büyük bir ürün elde etmesi mümkündür. Ancak üzülerek söylüyelim ki, bu konu üzerinde şuana kadar kapsamlı/doyurucu bir çalışma yapılmamış, konunun anlaşılması tesadüfi araştırmalara ve isabet şansı olmayan yorumlara terk edilmiştir. Eğer burada üzerinde durmamız mümkün olsaydı, davetin neredeyse tarihini teşkil eden çarpıklıklardan epeyce bahseder, tarihten kaynaklanan pekçok güçlüğü ortaya koyar; davet konusunda yapılan hatalardan, karışıklıklardan ve kargaşalardan oluşan bir yığını beraberce hayretle seyrederdik.
      La Şii , La Sunni , İlla Vahdeta İslami..!!

      Yorum


        #4
        Ynt: Davet ve Metod üzerine (Üstad Seyyid Fadlullah)

        Davet Ve Devlet






        İslam, bir çağrıda bulunmak ve bir devlet kurmak üzere gelmiştir.
        İslam'ın bu hayata gelişi, yeryüzünde ALLAH'ın davetini yaymak, bu daveti insanlara müjdelemek ve bu davetin temellri üzerinde, beşer hayatında düzen ve intizamı garanti eden, insanı kendi şerrinden koruyan bir devlet kurmak amacını taşımaktadır. Bu nedenle, İslam'da devletin tabiatı, davetin ruhundan ve mecrasından ayrı değildir. Tersine, devlet ve davet, bir nehrin kendi mecrasıyla olan ilişkisi kadar birbirleriyle ilişkilidirler.
        Ancak, ortada davet ve devletin tabiatına ilişkin bir mesele vardır.
        Davetin doğası, ruhi ve fikri bir çağrı olması hasabiyle düşündürmek için düşüncenin önünü açmayı; ikna etmek için yolu göstermeyi; hissetirmek, kabul ettirmek ve inandırmak için de ruha ılık bir atmosfer hazırlamayı gerektirir. Öyleyse, davetçinin davet bağlamında görevi, fikir ve ruh olarak iman edebilmeleri için insanlara yardım etmektir. Bu açıdan davetçinin gerekli tüm araçları istihdam etmesi gerekir. Davetçinin bu görevi üstlenmesi, hedefe ulaşabilmek için bir gerekliliktir.
        Devletin doğası ise, toplum hayatını tanzim eden, güvenliği sağlayan maddi ve manevi bir unsur olması hasabiyle, kendi varlığını koruyacak kuvvetler hazırlayarak bu kuvvetlere dayanmayı, kendisini yok etmek isteyen zalim güçlere karşı sebatkar davranmayı gerektirir. O halde, devlet kurucularına düşen, devletin varlık güvenliğini sağlayacak kuvvetler hazırlamak ve devletin sağlam bir birlik içerisinde oluşmasını sağlamaktır. Bunun yapılabilmesi için, bu gayeye götürecek olan metodlara başvurmakta bir gerekliliktir.
        İslam, muhteva ve doğaları gereği birbirinden farklı olan bu iki kavramın herbirine yönelerek farklı alanlar tahsis etmiş ve herbirisine doğasıyla uyum arzedecek bir metod çizmiştir. Bunu anlarsak, insanlara yumuşak davranmayı emreden, hatta ahirete inanmayanlara dahi merhametli davranmayı isteyen ayetlerle; Müslümanları savaşa, şiddete ve kafirlere üstün gelmeye çağıran ayetleri de birbirinden ayırarak anlama imkanımız olur. Bu ayetler arasındaki fark, davet ahkamıyla devlet ahkamı arasındaki farkın ta kendisidir. Bu farklılık, iki kavram arasındaki kaynak, amaç ve hedef birliğine rağmen, aralarındaki doğal ihtilafa dönüktür. Aynı zamanda, İslam'ın yasamada insan ve insan maslahatları için uygun olanı seçmek şeklindeki genel çizgisinden kaynaklanmaktadır.
        La Şii , La Sunni , İlla Vahdeta İslami..!!

        Yorum

        YUKARI ÇIK
        Çalışıyor...
        X