AYETULLAH MİSBAH YEZDİ VE HÖCCETÇİLER
Bu yazı 09 Haziran 2011, Persembe 17:05:07 eklenmiştir. 660 kez okunmuştur.
Yazar : Fatih Kahramani
Ayetullah Misbah Yezdi: “Bana öyle geliyor ki, toplumumuzda yeni bir masonluk mekanizması gelişmekte”
Geçtiğimiz haftalarda Rasthaber’in bizlere ulaştırdığı Ayetullah Misbah Yezdi’nin “ Velayet-i Fakih, yeni masonluğun saldırı hedefi” başlıklı yazısını okuduktan sonra, dostlarım ve büyüklerim tarafından abarttığımı düşündükleri konulara olan endişelerim bir kat daha arttı.
Nitekim, gençliğimizin ilk yıllarında sözlü olarak büyüklerimizi uyardığımız ve bugünlerde yazılı olarak dillendirdiğimiz konular bugün artık gün yüzüne yavaş yavaş çıkmaktayken, düşüncelerimizin ve kaygılarımızın İran İslam Cumhuriyeti koruyucuları tarafından da dile getirilmesi gençliğimizin tecrübesizliğinden kaynaklanmadığını ve hakikatine inandığımız iddialarımızın ve yazılarımızın ne denli önemli olduğunu birkez daha bize hatırlatmaya yeterli olmuştur.
Ama ne yazık ki, hem büyüklerimiz tarafından hemde toplumsal baskıdan dolayı yayınlanmayan yazılarımız ve önemsenmeyen fikirlerimiz her geçen gün zararımıza olmaktadır. Yıllar önce gulat ehli dedikleri fırkanın analizi yaparken fikirlerimize saygı duymadıkları gibi ne yazık ki bu grubun gelişmesinde ve ilerlemesinde en büyük etkenin yine kendileri olduklarını da anlamaya çalışmadılar.
Artık bu konuda konuşmamızın hiçbir etkisi ve yararı olmayacaktır mektebimize.”Yılanın başını küçükken ezeceksin “ terimine karşılık “Bize dokunmayan yılan bin yaşasın” zihniyetini kendilerine ilke edinen büyüklerimize, mektebe gönül veren gençler olarak son kez uyarı mahiyetinde fikrimizi sölerken,artık bundan sonra mektebe gelecek en ufak tehlikede bizleri yanlarında göremeyeceklerini bildirmeyi kendimize vazife biliyoruz.
Ayetullah Misbah Yezdi’nin açıklamaları her ne kadar üstü kapalı da olsa, gündemi ve Şii toplumunu yakından takip edenlerin anladığı gibi mektebin büyük bir tehlikenin eşiğinde olduğunu idrak etmektedirler.
Her ne kadar Ağa Misbah Yezdi’nin tehlikenin amaçladığı asıl hedefin Velayet-i fakih ve İran İslam Cumhuriyeti merkezi olduğuna dikkat çekse de, tabir ettiği tehlikenin bugünlerde merkezi kuşatmadan önceki amacı bölgeye aşılayacakları propagandaları hızla ilerletmeleri olacaktır.
Ayetullah Misbah Yezdi: “Bana öyle geliyor ki, toplumumuzda yeni bir masonluk mekanizması gelişmekte”
Önemsemeyenler ve dikkat etmeyenler için bu cümle anlamsız gelebilir. Nasıl olurda İslam Cumhuriyetinde masonluk faaliyetleri olur diye düşünebilirler. Lakin onların idrak ettikleri gibi bu mekanizma misyonerler tarafından açık şekilde propaganda edilmemektedir. Ayrıca bu mekanizmanın da özel misyonerlere ihtiyacı yoktur.
Yıllarca masonik çalışmalarını mektebi inançlara sızdırmayı başaran mason kurmayları İslam cumhuriyetinin merkezi inanç sistemi olan Şiilikte başarıya ulaşabilmek için sabırlı ve aynı zamanda sinsi çalışmalara girişmişlerdir.
Şii inançlarından tutunda mukaddesatlarının içinde oluşturdukları, görülmeyen ve fark edilmeyen bir çok bidati sessizce faal eden ve halka kabul ettiren bu kurmayların günümüz dünyasında da uyanan halklar karşısında yine aynı akım yoluyla faaliyet sürdürmeleri ne kadar başarılı olabilir acaba?
İnsanların koşulsuz ve şartsız bağımlı oldukları inançlarında bidat çıkarmak sizce bu kurmaylar için çok zor olabilir mi?
Ayetullah Misbah Yezdi: “Mevcut şartlarda duymakta olduğum tehlike, İslami düzenimizi tehdit eden tehlikelerin en şiddetlisi. Bu tehlike galip gelirse artık İslam'a, Velayet-i Fakih'e ve İslami değerlere yer kalmayacak.”
Bu tehlike de neyin nesidir? Her ne kadar İran İslam cumhuriyeti fanatiği de olsak, her ne kadar bu tehlikenin de üstesinden geleceğine inansak yine de bir takım konuları iyi idrak etmeli ve toplumsal kaygı güderek üzerinde iyice düşünmeliyiz.
Yıllarca Süper güçlerin savaş açtığı ve ambargo koydukları İslam Cumhuriyeti bugün nasıl bir tehlikenin karşısında ki, Ayetullah Misbah Yezdi, kürsüye çıkıyor ve diyor ki “Bu tehlike galip gelirse artık İslam’a, Velayet-i Fakih’e ve İslami değerlere yer kalmayacaktır.” demekte.
Tanıyanlar ve analizciler iyi bilir ki, bu sözü söyleyen sıradan bir insan değildir. Sıradan bir konuşmacı hiç değildir.
Peki, Ayetullah konuşmasında üstü kapalı hangi hedefi ve akımı söylüyor?
Yıllarca Şii toplumunda yetişen düşünür, aydın ve âlim tabakayı görmezlikten gelip sosyal düzende düşünceden yoksun insanları kendilerine rehber edinen ve geleceği gören ileri görüşlü insanlara her türlü ambargoyu koyan Türkiyeli Şiiler olarak, acaba bugün Ayetullah’ın sözünü idrak etmede ne kadar başarılı olabiliyoruz?
Devam ediyoruz, daha iyi idrak edebilmek için
Misbah Yezdi: ”Şunu unutmayalım ki, eski İran'da Meşrutiyet, Masonların desteğiyle, İslami sloganlar ve Kuran Ayetleriyle iktidar olmuştu. Bugün de iktidara gelmek isterlerse tabi ki yine bu tür sloganlar kullanacaklardır.”
Hangi eski İran? Devrim öncesi mi yoksa yıllar önceki İran mı? İran tarihini araştıranlar bilir birçok âlim ve aydın kesimin karşı çıktığı Hatta birçok âlime karşı devrim yapan Ayetullah Humeyni’nin bile eski İran diye nitelediğimiz o akımın Günümüz gençliğinin de karşı çıktığı “Saray Mollalığı” olduğu anlaşılacaktır. O zamanın İslam savunucuları zahiri anlamda toplumun önde gelen bilginleri olup, Şah’ın yaptığı birçok işe ise İslami kulplar takarak batının ve süper güçlerin desteklediği Şah iktidarını, halkın hoşnutsuzluğuna rağmen muhafaza etmeye çalışmaktaydılar.
İslam devriminden sonra ise masonik gruplaşmalar faaliyetlerini bitirme kararı alırken, yeni İran’da sadece düşünce akımı olarak varlıklarını sürdürmeyi başardılar. Bu ise İmam Humeyni’nin getirdiği Velayet-i Fakih sisteminin içine sızarak oluyordu.
Kimileri Velayet-i fakihe karşı çıkarken, kimileri de mason kurmayların yaptığı gibi bu sistemi geliştirmeye ve yaymaya çalıştı.
Ama amaçları bu sistemi geliştirmek olsa da niyetleri bu sistemi bölmek ve etkisiz hale getirmekti.
Yeni bir akım Velayet-i Fakih, yani İmam Mehdi’nin temsilciliği.
İmam’ın zuhuru için gereken zemini hazırlayacak olan kişiler. İşte bu tehlike devrim sonrası İran’da da devam etti. Şiiliğin en büyük savunucuları ve koruyucuları İmam’ın zuhurunu sadece ahlak ve ilmin gelişmesi sonucu olacağına inanırken, bu sisteme sızan mason misyonerleri ise batının evanjelist huylarını takınarak İmamın zuhurunu ancak ve ancak dünyayı kaosa ve zulme sürüklemekle olacağına inandılar ve inandırdılar.
Ayetullah Misbah Yezdi: “Bunların siyasetleri hep aynıdır. Kalıp kalsın, içeriği değiştirin" derler.
Yıllarca da böyle yaptılar, Şii inançlarına, kültürlerine, değerlerine bidat sokarak ruhu alınmış bir mektep yaratmaya çalıştılar. Mersiye kültürüne yalan katma, Sine ve yas merasimlerini provoke etme gibi birçok görülmeyen ve fark edilmeyen işlere imza attılar.
“Ayetullah Misbah Yezdi, halk ve elit kesimi İslam Cumhuriyetinin karşı karşıya kaldığı ve İslami düzeni temelden tehdit eden sorunlara kapsamlı bir şekilde bakıp onları ciddi almaya çağırdı.” (Pasdar-i İslam)
Yıllar önce böyle bir akıma benzeyen bir grubu değerli büyüklerimize söylemiş, ya dikkate alınmamış ya da bu grup önem arz etmemişti onlar açısından. Ancak bugün Misbah Yezdi’nin açıklamalarından sonra son kez de olsa bu kez yazılı bir uyarıyı kaleme almayı öngördüm.
Ciddiye almamızı söylemekte Ayetullah Misbah Yezdi. Âlim ve aydını ile genci ve yaşlısı ile.
Bugünlerde kulağımıza Türkiyeli Şiiler arasında yeni bir fırkanın doğuşu gelmekte. Bugünlerde kimileri bu akımın öncülüğünü kendilerine görev bilmekte. Bugünlerde kimileri, daha öncekilerin yaptığı gibi, bu akımı daha hızlı yaymak için gençlere yönelmekte.
Kimdir bunlar? Amaçları ne? Hitap ettikleri kitle sayısı kaç?
Bu kitle devrim öncesi çıksa da bugünlerde daha çok yayılmaya elverişli olan, İmam-ı zamanın zuhurunu acilleştiren etkenlerin sadece kaos ve zulümden geçtiklerini savunan ve bu amaçları doğrultusunda hareket eden ve kendilerine “Hüccetçiler” denilen grup ve gruplardır.
Amaçları ise bizlerin başarısız olacaklarına inandığımız ve önemsemediğimiz birçok grupla ortak hareket ederek gelenek ve kültür savaşlarını tetiklemek, mektebi ve mezhebi görüşlerde ayrımcılık yaratarak gençleri mezhep taassupçuluğuna sürüklemek.
Ne kadar başarılı olabilirler?
Aynı inancı ve aynı görüşleri taşıdığımız ve aynı imamları sahiplendiğimiz bu kitlenin başarısızlığını bekleyecek kadar basiretsiz ve vurdumduymaz olduğumuz sürece her gün diğer akımlar gibi gelişip büyüyeceklerine emin olabiliriz.
Yazımın uzunluğundan dolayı bu konuyu şimdilik kısa tutarak sadece hatırlatma amacı taşıyarak gereken çalışmaları ve araştırmaları değerli âlimlerimizin ve aydınlarımızın yapacağını umarak yazımı bitirirken. Son olarak bu kitlenin insanlara aşıladıkları şart şudur ki, başlarında bulunan ve bu akımın savunucularından olduklarını savunan liderlerinin başında düşünce akımını oluşturan kişilerin önde gelenlerinin Ayetullah Misbah Yezdi’nin olduğunu söylemeleri bu tehlikenin ne denli büyük olduğunu göstermektedir.
Nitekim bu durumdan haberdar olan ve bu açıklamayı kendisine vazife bilen Ayetullah Misbah Yezdi’nin sözleri bu tehlikenin ve fitnenin karşısında insanların akıllı ve sabırlı olmalarını tembihlemektedir.
Yorum