Terazi, adaletin simgesidir. Terazide asıl olan, terazinin iki tarafının birbirine denk olmasıdır. Arada tam eşitlik olmalıdır. Tartıda hile yapanlar, taraflardan birinin lehine terazinin dengesiyle oynar ve ölçüyü/mizanı bozar. Terazinin kefeleri arasındaki denge bozulmuşsa, terazi bozuktur ve bozuk terazi, kesinlikle haksız olarak birinin aleyhine ve ötekisinin lehine işliyor demektir. Böyle bir durumda da adalet yitirilir.
Batılılar, Doğu ile Batı arasındaki terazinin dengesini kendi lehlerine ve Doğuluların aleyhine bozmuş durumdadırlar. Dünyanın terazisi bozuktur. Bozuk terazi, adaletin değil, adaletsizliğin simgesidir. Doğu ile Batı arasındaki terazinin kefelerinden biri dibe vurmaktadır. İşte birkaç örnek:
Amerika altı yıl önce Felluce'de katliam gerçekleştirdi. Bu soykırımda 600 kişi hayatını yitirdi. Amerika'nın ne tür silahlar kullandığını kimse bilmiyordu. Sonraları kendileri beyaz fosfor kullandıklarını itiraf ettiler.
Independet gazetesinin yayınladığı rapora göre Felluce'deki kanser vakalarının oranı, İkinci Dünya Savaşı'nda atom bombası saldırısına uğrayan Hiroşima ve Nagazaki'deki orandan daha yüksektir. Doktorların bildirdiğine göre, yeni doğan çocuklar anormaldir. Kimisi iki başlı, kimisi felçli, kimisi bir başka hastalıkla doğuyor. Bir başka araştırmaya göre de 14 yaş ve atındaki çocuklarda görülen kanser vakası, Ürdün'dekilerin dört katı, Kuveyt'tekilerin sekiz katı fazladır. Felluce'deki araştırmayı yürüten ekibin uzmanlarından Chris Busby'e göre halkın genleri, bir şeyin etkisiyle değişme uğramıştır.
Kuşkusuz genleri etkileyen şey, Amerika'nın kullandığı silahlardır. Amerika, geliştirdiği nükleer ve kimyasal silahlarını Doğulu insanlar üzerinde deniyor. Geliştirdikleri silahın etkisini, Doğulu insanların katliamı pahasına deniyor, sonuçlarını gözlemliyor. Doğulular, Amerika için nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlar için yapılan deneylerde kullanılması gereken denekler hükmündedir. Saddam'ı kimyasal ve biyolojik silah bulundurmakla suçlayıp Irak'ı işgal eden Amerika, aynı silahları bu kez kendisi Irak halkı üzerinde kullandı. Saddam'a kimyasal silahları verenler de kendileriydi.
Fransa'nın da Cezayirli insanları nükleer silahların deneyinde denek olarak kullandığı ortaya çıktı. Olayın patlak vermesinden sonra mağdurların tazminat başvurularına da cevap vermedi.
Aynı Fransa'nın, Cezayir'i işgal altında tuttuğu yıllarda bir buçuk milyon Cezayirliyi öldürdüğünü de hatırlayalım.
Soru bir: Hangi İslam ülkesi Avrupa veya Amerika'da nükleer, kimyasal ve biyolojik silahları kullanmıştır?
Soru iki: Hangi İslam ülkesi Avrupa veya Amerika vatandaşlarını bu tür silahların etkisini ölçmek için denek olarak kullanmıştır?
Soru üç: Hangi İslam ülkesinin nükleer, kimyasal ve biyolojik silahları vardır?
Bu üç sorunun cevabı da 'hiç biri' şeklindedir. Öyleyse Doğu ile Batı arasındaki terazi bozuktur. Denge ve mizan bozulmuş, adalet kaybolmuş ve yerini adaletsizlik almıştır.
Adalet, yanlışa yanlış ile karşılık verilerek sağlanamaz. İslam ülkelerinden biri de Amerika ve Fransa vatandaşlarını nükleer silah denemelerinde denek olarak kullanmasıyla adalet sağlanmaz. Adalet, karşı tarafın zulmüne son vererek ve sorumluları cezalandırarak sağlanır. Dolaysıyla İslam ülkeleri de aynı cinayetleri işleyerek karşılık versin demiyorum. Sorguladığım şey, neden bizim insanımız katliama uğratılıyor ve niçin bizim insanımız katliama maruz bırakılıyor konusudur. Cezayirli insanların suçu neydi? Fransa bunun hesabını vermelidir. Amerika Felluce'nin hesabını vermelidir.
Almanların Yahudileri katlettiği söyleniyor. Doğru veya yanlış. Doğru olduğunu kabul edelim. Avrupalılar bu soykırımdan ötürü kendilerini suçlu hissediyor ve suçlarını telafi etmek için Yahudilere milyonlarca Filistinliyi mağdur etme pahasına Filistin topraklarını veriyor. Almanların suçunu neden Filistinliler çeksin? Batılılar yaptıklarını telafi etmek istiyorduysa, Avrupa'da veya Amerika'da bir yer verseydiler Yahudilere. Oralarda bir devlet oluştursaydılar. Yahudilere kendilerini af ettirmek için bir milleti daha yok ettiler! Batının suç faturasının bedelini neden Doğulular ödesin? Almanlar, Fransızlar, İngilizler veya Amerikalılar ödeseydi ya! Şimdilerde de bu işi görebilirler. Yahudilerin Filistin'de işgal ettiği yer kadar bir yer versinler onlara. Avrupa veya Amerika kıtasında uygun bir yer bulabilirler. Adalet, cezayı suçu işleyenin çekmesini gerektirir. Adalet, Almanların Yahudilere kendi topraklarında bir yer vermesini gerektiriyor. Amerika ve diğer Avrupa ülkeleri de bu projeyi desteklemek zorundadır. Avrupa ve Amerikanın birleşip Yahudilere Filistin topraklarını vermesi ve bir milleti yok etmesi, zulmün katmerleşmiş halidir. Adalet terazisi, adalet dengesi çok fena şekilde Doğuluların aleyhine bozulmuştur.
Siyonist rejim, Gazze'ye saldırdığında da fosfor bombalarını kullanmıştı. Filistinliler mi Yahudileri katletti ki, bedelini fosfor bombaları altında kalarak ödesinler? Siyonist rejimi kuran da onu koruyan da Avrupa ile Amerika'dır. Bu zulmün banisi onlardır ve teraziyi bozan da onlardır. Amerika ve Avrupa halkları bir şekilde terazinin bozulduğunu görmek zorundadır. Ya kendi rejimlerini düzeltirler veya terazinin bozukluğundan onlar da kendilerine düşen payı almak zorunda kalırlar.
Gazze saldırıları sırasında yayınlanan görüntülerin birinde yaralanıp hastaneye getirilen küçük bir kız çocuğunun yaşadığı şok halini, o görüntüyü görenlerin unutmamış olması lazım. Çünkü unutulacak gibi değildi. Yara bere içindeki küçük kızın titreyen çenesi, gözlerindeki korku, yüzündeki dehşetin etkisi insanın yüreğini parçalıyordu. Neden doğulu çocuklar vahşetin kurbanı oluyor? Eğer o küçük kız çocuğunun yaşadığını, Doğulular Amerika'daki küçük bir kız çocuğuna yaşatsaydı, dünyayı yıkarlardı Doğuluların başına. Çocuklar emanda olacaksa, dünyadaki tüm çocuklar emanda olmalı. Batılılarınki güvenlik içinde ama Doğulularınki ateş ve dehşet altında olacak. Bu terazi bu sıkleti çekmez.
Bütün bu zulümlerin fiili baş kahramanı Amerika'dan başkası değildir. Böyle bir şer odağının kendi şom amaçlarına hizmet eden askeri üsslere ve mühimmata kendi topraklarımızda hangi gerekçe ile yer vereceğiz? Bunu hangi kriterlere göre benimseyebileceğiz?
29Aralik 2010
Batılılar, Doğu ile Batı arasındaki terazinin dengesini kendi lehlerine ve Doğuluların aleyhine bozmuş durumdadırlar. Dünyanın terazisi bozuktur. Bozuk terazi, adaletin değil, adaletsizliğin simgesidir. Doğu ile Batı arasındaki terazinin kefelerinden biri dibe vurmaktadır. İşte birkaç örnek:
Amerika altı yıl önce Felluce'de katliam gerçekleştirdi. Bu soykırımda 600 kişi hayatını yitirdi. Amerika'nın ne tür silahlar kullandığını kimse bilmiyordu. Sonraları kendileri beyaz fosfor kullandıklarını itiraf ettiler.
Independet gazetesinin yayınladığı rapora göre Felluce'deki kanser vakalarının oranı, İkinci Dünya Savaşı'nda atom bombası saldırısına uğrayan Hiroşima ve Nagazaki'deki orandan daha yüksektir. Doktorların bildirdiğine göre, yeni doğan çocuklar anormaldir. Kimisi iki başlı, kimisi felçli, kimisi bir başka hastalıkla doğuyor. Bir başka araştırmaya göre de 14 yaş ve atındaki çocuklarda görülen kanser vakası, Ürdün'dekilerin dört katı, Kuveyt'tekilerin sekiz katı fazladır. Felluce'deki araştırmayı yürüten ekibin uzmanlarından Chris Busby'e göre halkın genleri, bir şeyin etkisiyle değişme uğramıştır.
Kuşkusuz genleri etkileyen şey, Amerika'nın kullandığı silahlardır. Amerika, geliştirdiği nükleer ve kimyasal silahlarını Doğulu insanlar üzerinde deniyor. Geliştirdikleri silahın etkisini, Doğulu insanların katliamı pahasına deniyor, sonuçlarını gözlemliyor. Doğulular, Amerika için nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlar için yapılan deneylerde kullanılması gereken denekler hükmündedir. Saddam'ı kimyasal ve biyolojik silah bulundurmakla suçlayıp Irak'ı işgal eden Amerika, aynı silahları bu kez kendisi Irak halkı üzerinde kullandı. Saddam'a kimyasal silahları verenler de kendileriydi.
Fransa'nın da Cezayirli insanları nükleer silahların deneyinde denek olarak kullandığı ortaya çıktı. Olayın patlak vermesinden sonra mağdurların tazminat başvurularına da cevap vermedi.
Aynı Fransa'nın, Cezayir'i işgal altında tuttuğu yıllarda bir buçuk milyon Cezayirliyi öldürdüğünü de hatırlayalım.
Soru bir: Hangi İslam ülkesi Avrupa veya Amerika'da nükleer, kimyasal ve biyolojik silahları kullanmıştır?
Soru iki: Hangi İslam ülkesi Avrupa veya Amerika vatandaşlarını bu tür silahların etkisini ölçmek için denek olarak kullanmıştır?
Soru üç: Hangi İslam ülkesinin nükleer, kimyasal ve biyolojik silahları vardır?
Bu üç sorunun cevabı da 'hiç biri' şeklindedir. Öyleyse Doğu ile Batı arasındaki terazi bozuktur. Denge ve mizan bozulmuş, adalet kaybolmuş ve yerini adaletsizlik almıştır.
Adalet, yanlışa yanlış ile karşılık verilerek sağlanamaz. İslam ülkelerinden biri de Amerika ve Fransa vatandaşlarını nükleer silah denemelerinde denek olarak kullanmasıyla adalet sağlanmaz. Adalet, karşı tarafın zulmüne son vererek ve sorumluları cezalandırarak sağlanır. Dolaysıyla İslam ülkeleri de aynı cinayetleri işleyerek karşılık versin demiyorum. Sorguladığım şey, neden bizim insanımız katliama uğratılıyor ve niçin bizim insanımız katliama maruz bırakılıyor konusudur. Cezayirli insanların suçu neydi? Fransa bunun hesabını vermelidir. Amerika Felluce'nin hesabını vermelidir.
Almanların Yahudileri katlettiği söyleniyor. Doğru veya yanlış. Doğru olduğunu kabul edelim. Avrupalılar bu soykırımdan ötürü kendilerini suçlu hissediyor ve suçlarını telafi etmek için Yahudilere milyonlarca Filistinliyi mağdur etme pahasına Filistin topraklarını veriyor. Almanların suçunu neden Filistinliler çeksin? Batılılar yaptıklarını telafi etmek istiyorduysa, Avrupa'da veya Amerika'da bir yer verseydiler Yahudilere. Oralarda bir devlet oluştursaydılar. Yahudilere kendilerini af ettirmek için bir milleti daha yok ettiler! Batının suç faturasının bedelini neden Doğulular ödesin? Almanlar, Fransızlar, İngilizler veya Amerikalılar ödeseydi ya! Şimdilerde de bu işi görebilirler. Yahudilerin Filistin'de işgal ettiği yer kadar bir yer versinler onlara. Avrupa veya Amerika kıtasında uygun bir yer bulabilirler. Adalet, cezayı suçu işleyenin çekmesini gerektirir. Adalet, Almanların Yahudilere kendi topraklarında bir yer vermesini gerektiriyor. Amerika ve diğer Avrupa ülkeleri de bu projeyi desteklemek zorundadır. Avrupa ve Amerikanın birleşip Yahudilere Filistin topraklarını vermesi ve bir milleti yok etmesi, zulmün katmerleşmiş halidir. Adalet terazisi, adalet dengesi çok fena şekilde Doğuluların aleyhine bozulmuştur.
Siyonist rejim, Gazze'ye saldırdığında da fosfor bombalarını kullanmıştı. Filistinliler mi Yahudileri katletti ki, bedelini fosfor bombaları altında kalarak ödesinler? Siyonist rejimi kuran da onu koruyan da Avrupa ile Amerika'dır. Bu zulmün banisi onlardır ve teraziyi bozan da onlardır. Amerika ve Avrupa halkları bir şekilde terazinin bozulduğunu görmek zorundadır. Ya kendi rejimlerini düzeltirler veya terazinin bozukluğundan onlar da kendilerine düşen payı almak zorunda kalırlar.
Gazze saldırıları sırasında yayınlanan görüntülerin birinde yaralanıp hastaneye getirilen küçük bir kız çocuğunun yaşadığı şok halini, o görüntüyü görenlerin unutmamış olması lazım. Çünkü unutulacak gibi değildi. Yara bere içindeki küçük kızın titreyen çenesi, gözlerindeki korku, yüzündeki dehşetin etkisi insanın yüreğini parçalıyordu. Neden doğulu çocuklar vahşetin kurbanı oluyor? Eğer o küçük kız çocuğunun yaşadığını, Doğulular Amerika'daki küçük bir kız çocuğuna yaşatsaydı, dünyayı yıkarlardı Doğuluların başına. Çocuklar emanda olacaksa, dünyadaki tüm çocuklar emanda olmalı. Batılılarınki güvenlik içinde ama Doğulularınki ateş ve dehşet altında olacak. Bu terazi bu sıkleti çekmez.
Bütün bu zulümlerin fiili baş kahramanı Amerika'dan başkası değildir. Böyle bir şer odağının kendi şom amaçlarına hizmet eden askeri üsslere ve mühimmata kendi topraklarımızda hangi gerekçe ile yer vereceğiz? Bunu hangi kriterlere göre benimseyebileceğiz?
29Aralik 2010
Yorum