Ha bire iktidarı olsun, muhalefeti olsun (CHP) bir ABD ziyaret furyası yaşatırdılar millete. Hatta Sayın Erdoğan, ABD’ye en çok uçan Başbakan oldu. Şimdi sular ters akmaya başladı. Artık centilmenlikten mi, nedendir bilinmez, bir iadeyi ziyaretler başladı.
Ehlibeyt Haber Ajansı ABNA- Temmuz ayında askerimizin başına çuval geçiren generali, CIA başkanı sıfatı ile Ankara’da baş tacı ettik ve uğurladık. Niye, nasıl, neden geldi gibi sorular havada kaldı. Geldi, görüştü, gitti.
Leon Panetta’da geçen martta (CIA başkanı sıfatı ile o zamanlar) gizlice gelmiş, görüşmüş ve gitmişti. Yine ne, neden, niçin soruları cevap bekliyordu ki, “Kardeşim Esad, söylemleri yerine, kalleş (!) Esad” söylemleri başlayınca, ziyaretlerin neden ve niçinleri de ortaya çıkmaya başladı. Şimdi bu şahıs Pentagon’un patronu olarak geliyor. Belki de gelmiştir.
Tabi bu gelenler arasında en çok dikkat çeken ABD’nin 2. Adamı Joe Biden. Büyük misafir! Ünü de büyük; Türk düşmanı. Irak’tan Türkiye ve buradan Yunanistan. İlginç bir üçgen değil mi?
Geldi; Cumhurbaşkanı ile görüştü, TBMM Başkanı ile görüştü, Fener Rum Patriği ile görüştü, Tabi Atamızı da unutmadı. Anıtkabir’e gitti. Sonra Türkiye tarihi bir ana şahitlik etti. Başbakanımız rahatsız. Evinde ziyarete gitti. Ama Erdoğan’ın evine ABD’nin 2. Adamı ayakkabıları ile giremedi, terlik giydi. AKP medyası, adeta 1453’ü yaşatıyordu tüm Türkiye.
Tabi bu ziyaretlerin basına yansıyan kısmında, bu 2. Adamın hep Türkiye’ye dair övgüleri yer aldı. Bize düşman diye tanıtılmıştı ama hep alkış tutuyordu. Demek ki, ortada başka şeyler var.
Mesela; Suriye, Irak’tan çekildiklerinden sonraki durum, İran, İsrail, Ermenistan, Kıbrıs, azınlık hakları vb. siyasi konular derken bir bakıyorsun araya malum cemaatin ismi de sıkışmış. Her taşın altında bunların ne işi var, diye düşünüyor insan.
Yukarıdaki konular Türkiye’nin bayağı sorunu olan ama hükümetçe “sıfır sorun” diye tanımlanan konular. İşte Joe Biden geldi. Notlarını getirdi, dersi anlattı. Sonra hafifçe (!) uyarılarını yaptı; “İsrail’le arayı düzeltin, ABD’yi halka sevdirin” gibi, görevlerinizi eksiksiz yerine getirin, dilekleri ile ayrılıp, gitti.
Birkaç medya grubu hariç kimse bu adam; nedir, kimdir, niye geldi, ne istedi vs. konuları sorgulamak yerine iyi niyet, barış, ufukta güzel günler ve terlik gündemleri ile vatandaşın önüne çıktılar.
Kimdir bu Türk düşmanı Joe Biden?
*Kıbrıslı yıllarda ülkemize silah ambargosunu savunan, tüm Ermeni tasarılarına destek veren. Yani Türkleri vahşi, soykırımcı gören bir zat. Rum ve Ermeni lobileri ile sımsıkı duruşlar sergileyen, Siyonist olduğunu gizlemeyen, Mavi Marmara katliamına hak veren bir şahıs. İsrail için bütün orta doğu ve dünyayı ateşe atabilecek bir anlayışın ikinci adamı.
“ABD’nin, Türkiye’ye ihtiyacı yok, ama siz ABD’ye muhtaçsınız…” sözlerinin sahibi. (1999 Ecevit’in ABD ziyaretinde, misafirine karşı terbiyesizce söylediği sözler)
Şimdi bu şahıs ortalıkta gülücüklerle dolaşıyor, birilerince en iyi şekilde ağırlanıyor. Ama benim kafam Bülent Ecevit’e yapılan siyasi küstahlığa takıldı; “ABD’nin size ihtiyacı yok. Ama siz ABD’ye muhtaçsınız…”
Birincisi; Türkiye hiçbir zaman ABD’ye muhtaç olmadı, olmayacak. ABD’ye muhtaç olanlar, onların izni ile siyaset arenasında dolaşanlardır. Seçimler öncesi ABD ziyaretleri yapıp, oradaki belli kurumların takdiri peşinde koşan anlayışlardır. Yoksa bu milletin ve devletin asla ABD’ye ihtiyacı yoktur.
İkincisi; ABD’nin orta doğu planlarının sekteye uğramaması için Türkiye’ye olmasa bile AKP iktidarına ihtiyaçları vardır ve muhtaçtır. Çünkü Irak işgalinden gerekli dersi çıkarmış ve direk müdahale yerine taşeronla amaçlarına ulaşma taktiğine geçmişlerdir. “Kadim dostumuz” “Türkiye iyice ABD’nin dümen suyuna girdi” “Türkiye’den gelenle Obama’nın sözcüleri gibi” vs. söylemler bu taşeronun kim olduğunu ortaya koyuyor.
Artı bu kadar sık ve üst düzey ziyaretlerin (!) yapılması, kimin kime muhtaç olduğunu da anlatıyor kanımca! Birde bunu anlayacak iktidar olsa!
Akın Aydın
Ehlibeyt Haber Ajansı ABNA- Temmuz ayında askerimizin başına çuval geçiren generali, CIA başkanı sıfatı ile Ankara’da baş tacı ettik ve uğurladık. Niye, nasıl, neden geldi gibi sorular havada kaldı. Geldi, görüştü, gitti.
Leon Panetta’da geçen martta (CIA başkanı sıfatı ile o zamanlar) gizlice gelmiş, görüşmüş ve gitmişti. Yine ne, neden, niçin soruları cevap bekliyordu ki, “Kardeşim Esad, söylemleri yerine, kalleş (!) Esad” söylemleri başlayınca, ziyaretlerin neden ve niçinleri de ortaya çıkmaya başladı. Şimdi bu şahıs Pentagon’un patronu olarak geliyor. Belki de gelmiştir.
Tabi bu gelenler arasında en çok dikkat çeken ABD’nin 2. Adamı Joe Biden. Büyük misafir! Ünü de büyük; Türk düşmanı. Irak’tan Türkiye ve buradan Yunanistan. İlginç bir üçgen değil mi?
Geldi; Cumhurbaşkanı ile görüştü, TBMM Başkanı ile görüştü, Fener Rum Patriği ile görüştü, Tabi Atamızı da unutmadı. Anıtkabir’e gitti. Sonra Türkiye tarihi bir ana şahitlik etti. Başbakanımız rahatsız. Evinde ziyarete gitti. Ama Erdoğan’ın evine ABD’nin 2. Adamı ayakkabıları ile giremedi, terlik giydi. AKP medyası, adeta 1453’ü yaşatıyordu tüm Türkiye.
Tabi bu ziyaretlerin basına yansıyan kısmında, bu 2. Adamın hep Türkiye’ye dair övgüleri yer aldı. Bize düşman diye tanıtılmıştı ama hep alkış tutuyordu. Demek ki, ortada başka şeyler var.
Mesela; Suriye, Irak’tan çekildiklerinden sonraki durum, İran, İsrail, Ermenistan, Kıbrıs, azınlık hakları vb. siyasi konular derken bir bakıyorsun araya malum cemaatin ismi de sıkışmış. Her taşın altında bunların ne işi var, diye düşünüyor insan.
Yukarıdaki konular Türkiye’nin bayağı sorunu olan ama hükümetçe “sıfır sorun” diye tanımlanan konular. İşte Joe Biden geldi. Notlarını getirdi, dersi anlattı. Sonra hafifçe (!) uyarılarını yaptı; “İsrail’le arayı düzeltin, ABD’yi halka sevdirin” gibi, görevlerinizi eksiksiz yerine getirin, dilekleri ile ayrılıp, gitti.
Birkaç medya grubu hariç kimse bu adam; nedir, kimdir, niye geldi, ne istedi vs. konuları sorgulamak yerine iyi niyet, barış, ufukta güzel günler ve terlik gündemleri ile vatandaşın önüne çıktılar.
Kimdir bu Türk düşmanı Joe Biden?
*Kıbrıslı yıllarda ülkemize silah ambargosunu savunan, tüm Ermeni tasarılarına destek veren. Yani Türkleri vahşi, soykırımcı gören bir zat. Rum ve Ermeni lobileri ile sımsıkı duruşlar sergileyen, Siyonist olduğunu gizlemeyen, Mavi Marmara katliamına hak veren bir şahıs. İsrail için bütün orta doğu ve dünyayı ateşe atabilecek bir anlayışın ikinci adamı.
“ABD’nin, Türkiye’ye ihtiyacı yok, ama siz ABD’ye muhtaçsınız…” sözlerinin sahibi. (1999 Ecevit’in ABD ziyaretinde, misafirine karşı terbiyesizce söylediği sözler)
Şimdi bu şahıs ortalıkta gülücüklerle dolaşıyor, birilerince en iyi şekilde ağırlanıyor. Ama benim kafam Bülent Ecevit’e yapılan siyasi küstahlığa takıldı; “ABD’nin size ihtiyacı yok. Ama siz ABD’ye muhtaçsınız…”
Birincisi; Türkiye hiçbir zaman ABD’ye muhtaç olmadı, olmayacak. ABD’ye muhtaç olanlar, onların izni ile siyaset arenasında dolaşanlardır. Seçimler öncesi ABD ziyaretleri yapıp, oradaki belli kurumların takdiri peşinde koşan anlayışlardır. Yoksa bu milletin ve devletin asla ABD’ye ihtiyacı yoktur.
İkincisi; ABD’nin orta doğu planlarının sekteye uğramaması için Türkiye’ye olmasa bile AKP iktidarına ihtiyaçları vardır ve muhtaçtır. Çünkü Irak işgalinden gerekli dersi çıkarmış ve direk müdahale yerine taşeronla amaçlarına ulaşma taktiğine geçmişlerdir. “Kadim dostumuz” “Türkiye iyice ABD’nin dümen suyuna girdi” “Türkiye’den gelenle Obama’nın sözcüleri gibi” vs. söylemler bu taşeronun kim olduğunu ortaya koyuyor.
Artı bu kadar sık ve üst düzey ziyaretlerin (!) yapılması, kimin kime muhtaç olduğunu da anlatıyor kanımca! Birde bunu anlayacak iktidar olsa!
Akın Aydın