Bismillahirrahmanirrahim“Velayet-i fakih” konusunda incelenmesi gereken konulardan biri de “Velayet-i Mutlaka-i Fakih” yani “fakihin mutlak velayeti” meselesidir.“Velayet-i Mutlaka-i Fakih” ne demektir?Fakih, mutlak velayete sahip midir?Mutlak velayete sahipse hangi alanlarda sahiptir?Ayetullah Cevadi Amuli, Velayet-i Mutlaka-iı Fakihi şöyle tanımlıyor: “Fakihin velayeti, yani fakihin, masumun gaybet döneminde toplumun lideri olması ve şeriat sahibi tarafından ilahi kanunları uygulamak, İslam toplumunu idare etmesi için yetkili kılınması demektir. Bu velayetin,“mutlak” olması yani fakihin, İslam’ın bütün hükümlerini beyan etmek ve bütün hükümleri icra etmek zorunda olmasıdır. Çünkü masum imamın gaybeti döneminde ilahi hükümlerin hiçbirisi tatil edilemez. Fakihin, ilahi hükümlerin icrasında tam yetkili olması ve toplumun sorunlarını İslami kurallar çerçevesinde çözmede tam yetkili olması fakihin mutlak velayete sahip olmasını gerektirmektedir. Örneğin; ahkamın uygulanmasında iki hüküm birbiriyle çelişirse- ikisini de uygulamak mümkün değil ve birini terk etmek gerekiyorsa- İslam toplumunun rehberi olan fakih, bu iki hükümden mühim olanı uygular diğerini geçici olarak tatil edebilir.” Nesim-i Endişe /181Pratikde uygulanan örneklerden bir tanesi şöyledir: Bir şahısın bir arsası var ve toplumun maslahatı gereği o bölgeden yol geçmesi gerekiyor. Arsa sahibi razı değil ve hiçbir surette arsasını vermek istemiyor. Hükümet -o arsanın karşılığını para veya yerine başka bir arsa vermek suretiyle sahibini mağdur etmeden-sahibinin izni olmadan o arsayı kullanabilir mi? Bir tarafta “şahsi mülkiyyet hakkı” diğer tarafta “toplumun maslahatı”. Fakih velayet yetkisini kullanarak o arsayı toplumun maslahatı için kullandırabilir, sahibinin izni olmasa dahi. (Günümüzde buna devletin istimlakı denir). Böyle durumlar hem Masum İmamlar (a.s) döneminde yaşanmış ve İmam velayet yetkisini kullanmış, hem de İmam Humeyni (r.a) zamanında uygulanmıştır.“Velayet-i Mutlaka-i Fakih” yani fakihin a) Dini hükümlerin tamamını uygulama görevi, b) İki hükmün uygulanmasında çelişki olursa yetkisini kullanarak ehem olanı ( daha önemli olanı) uygulama yetkisi c) Toplumun maslahatı gereği geçici olarak bir hükmün uygulanmasını tatil etme yetkisinin olması demektir.“Velayet-i Mutlaka-i Fakih” konusu beyan edilirken, dinin ihyasının gerekliliği, ilahi ahkamın icrasının zarureti ve İslam devletinde siyasal fıkıhın müslümanların bütün sorunlarını çözmesinin gerekliliği gözönünde bulundurulmalıdır. Konuya sadece siyasi olarak bakmak, sonradan ortaya çıkmış fer’i ve cüzi bir mesele gibi ele almak konunun önemini azaltacağı gibi fıkhın aciz ve yetersiz görünmesine sebep olacaktır.Velayet-i mutlak, İslam devletinin ruh ve hüviyyetini oluşturur ve bütün devlet organlarının; yasama, yargı ve yürütmenin meşruiyetini ve muvaffakiyetini sağlar.Velayet-i mutlakanın, önem ve işlevliği, İslam devletindeki rolü ve foksiyonu İmam Humeyni tarafından açık bir şekilde beyan edilmiş olsa da tarih boyunce Şia fakihleri, fakihin “mutlak velayetini” çeşitli tabirlerle beyan etmişlerdir. Fakihler, tarih buyunca İmam’ın(af) zuhuruna kadar İslam devleti kurulacağı ihtimalini vermediklerinden konuyu İmam Humeyni (r.a) gibi teferruatıyla beyan etme ihtiyacı duymamışlar ve Fakihin velayet dairesini daha dar tutmuşlardır. Fakihin velayetinin bütün alanlarını detaylarıyla zamanın şartları uygun olmadığı için beyan etmemeleri “fakihin velayetinin mutlaklığını” tamamen inkar ettikleri manasına gelmez.“Velayet-i Mutlakayi Fakih” konusu gündeme geldiğinde yapılan yanlışlardan biri,“Masumun velayeti” ile “fakihin velayetinin” birbirine karıştırılmasıdır. Fakihin, mutlak velayete sahip olduğunu söylemenin, masumların velayet dairesi içine girildiği manasına geldiği düşünülerek fakihin mutlak velayete sahip olamayacağı iddia edilmiştir. Ve Fakihi, masumun makamına çıkarmak olarak algılanmıştır bazen. Halbuki dikkatli incelenirse aralarındaki fark görülecek ve asla masumun velayet sınırlarına girilmediği ve onların makam ve mertebesinde görülmediği anlaşılacaktır: Birincisi; Masumların velayeti, hem “teşrî”(kanun koyma-şeriat) ve hem de”tekvin”(yaratılış) alanındadır.İkincisi; Resulullah’ın (s.a.a) mutlak velayet sahibi olması, onun “ismet, risalet ve halifetullah şemsiyesi” altındadır. Masum İmam’ın (a.s) mutlak velayete sahip olması onun “ismet, imamet ve halifetullah şemsiyesi” altındadır, bundan dolayı hem teşrî alemde, hem de tekvin aleminde tasarruf yetkileri vardır. Lakin fakihin mutlak velayete sahip olması, sadece onun “fekaheti, adaleti ve masum imamın niyabeti” sayesinde olup sadece şer’i ahkamı beyan edip uygulama makamındadır.Üçüncüsü; masumun veya fakihin velayet ve liderliği sözkonusu olunca, konu onların makamları değildir, sözkonusu olan sadece İslamın ıktisadi, siyasi, kültürel, ibadi...v.s alanlarındaki hükümlerini uygulama alanında fakihin yetkisinin ne kadar olduğudur, sahip olduğu makam değildir.“Fakihin velayeti” ile “Masumun velayetinin” farkı anlaşılmazsa, fakihin mutlak velayeti inkar edilmiş olacağı gibi fakihin, masum imamdan almış olduğu niyabet; ifta(fetva verme), kazavet(yargılama), ahkamı icra, müdüriyet, rehberiyet de inkar edilmiş olacağından niyabetin hiç bir manası kalmayacak ve bütün fıkhî hükümleri tatil etmek gerekecektir. Hatta ibadi, ahlaki, ıktisadi konularda müctehidin/fakihin fetva verme yetkisi de elinden alınmış olur.İmam Humeyni (r.a) fakihin velayeti hakkında şöyle buyuruyor: “Fakih, masumların sahip olduğu bütün itibari makamlara sahiptir”. İtibari makamlardan maksat teşrî makamındaki rehberiyetleridir.Ve diğer bir sözünde şöyle buyuruyor:“Fakihin velayeti, Peygamberin velayetinin aynısıdır.” İmam Humeyni bu sözünün devamında şöyle buyuruyor: “Peygamber ve masum imamın sahip olduğu velayete, gaybet döneminde adil fakihin sahip olduğunu söylediğimiz zaman kimse şu tevehhuma kapılmasın ki adil fakih, peygamber ve masum imamın makımına sahiptir, çünkü konumuz makam meselesi değildir, sohbetimiz vazife ve görev hakkındadır; velayet yani devlet kurmak, ülkeyi idare etmek ve şeriatın kanunlarını uygulamaktır.”/Velayet-i Fakih S.40Yukarıda belirtilen endişe ve eleştirinin dışında,“Velayet-i Mutlaka” konusunda yapılan eleştiri veya inkarlar, ilmi ve fikhî delillerlerden yoksun, sadece siyasi yorum ve beyanlardır.“Velayet-i Mutlakanın” yanlış tefsir edilmesi yapılan en büyük hatalardan biridir. Bazıları “mutlaka” kelimesinin sözlük manasına bakarak yanlış tanımlama yapmaktadır; “mutlak” kelimesi lügatta,“her türlü şarttan beri”,“serbestlik” manasına olduğundan, şöyle tanımlamaktadırlar: “ velayet-i mutlaka, fakihin hiç bir şarta bağlı olmadan serbestçe kendi isteği doğrultusunda görüş belirtmesidir. Fakih, hiçbir sınır tanımadan hüküm verebilir, hatta kanun ve şeriatın hükmünü dahi değiştirebilir”.Halbuki“velayeti mutlakanın” manası bu olmadığı gibi hiç bir fakih de“velayeti mutlakayı” böyle veya buna benzer bir şekilde beyan etmemiştir. Tarih boyunca fakihlerin, velayet-i fakih hakkında iki görüşü vardır.a) Bazı müctehidler, velayet-i fakihin yetki ve velayet sınırını, Resulullah(s.a.a) ve masum imamların hükümetteki yetki, devlet adamlığı ve velayetleri gibi görüyor ve şöyle buyururlar: “ İslam devletinde fakih, devletin idare ve yönetiminde bütün işlere müdahale etme ve karar verme yetkisine sahiptir.”İslam devleti meşruiyetini, şeriat ve fekahetten aldığı için sadece fakih bu alanda uzmandır ve yetki sahibidir, dolayısıyla her alanda görüş belirtme hakkına sahiptir.b)Bazı fakihler ise fakihin velayet sınırını daha dar bir alanda görür ve şöyle buyururlar: “ “Fakihin velayeti” sadece,“mechul–ul mal” ( sahibi belli olmayan mallar),”mahcurlar”; yetimler, ölüler, sahipsız kimseler...v.s alanındadır.” Dolayısıyla Fakihin yetki sınırlarını bundan fazla alana yaymanın yanlış olduğunu düşünüler. Bu görüşü savunan müctehidler de bu alanlarda fakihin “mutlak velayetine”inanmaktadırlar.Birçok meşhur fakih birinci görüşü benimsemiş ve “ fakihin mutlak velayetini”; “fakihin umum niyabeti”, “ fakihin umum velayeti”, “velayeti kulliye-i ilahiyye”, “mebsut-ul yed” tabirleriyle beyan etmişlerdir. İmam Humeyni (r.a) ise bunu “velayet-i mutlaka-i fakih” tabiriyle açıklamıştır.
sabahyil@hotmail.com.
Yorum