Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Amerikancı İslamcılar laikliğe mahkûm mu?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Amerikancı İslamcılar laikliğe mahkûm mu?


    Amerikancı İslamcılar laikliğe mahkûm mu?

    HÜSEYİN TAŞ
    03/10/2012 - 09:20

    Allah’ın adıyla
    İslam, hayatın tüm alanlarını düzenler. Hayatın alanları arasında bölünmeyi kabul etmez. Hayat nizamı olan İslam, tüm tekliflerinin pazarlıksız kabulünü ister. İslam’a karşı mücadele eden güçler, İslam’ın hangi alanlarla sınırlı kalması gerektiğini belirlemeye kalkmışlardır. Laiklik, dine alan tayin eden düzenlemenin ifadesidir.
    Çağdaş dünya, dinin sosyal hayatı düzenlemesine tahammül edememektedir. Din dışı düzenlemeleri esas alan dünya, İslam’ın düzenleyici olarak toplumların hayatına girmesini kendisi açısından büyük tehlike olarak görmektedir. Bundan dolayı İslam inkılâbıyla mücadeleyi vazgeçilmez olarak ele almaktadır.
    Egemen dünya sisteminin, İslam’ın hayatı belirleme iradesine karşı çıkışını bir yere oturtabiliyoruz. Onlar, kendileri için tek alternatifin İslam’dan kaynaklandığını biliyorlar. Bu bozuk dünya düzeninden insanlığı kurtuluşa çıkaracak alternatif yalnızca İslam’dır.
    Dünya küfrünü ve egemenlerini anlamada zorluk çekmeyen Müslümanlar, zamanımızda İslamcılık iddiasında olan birçok hareket ve iktidarı anlamakta zorluk çekmektedirler. Özellikle, Türkiye, Libya, Mısır ve Tunus gibi değişikliklerin olduğu ve İslamcıların işbaşına geldiği ülkelerde önceki duruma oranla daha bir laikleşen İslamcılık gün yüzüne çıkmaktadır.
    İhvanı Müslimin ve ona yakın olan İslamcılar geçmişte laikliği hiç kabul etmezlerken ve her alanda İslam’a müracaat etmeyi savunurlarken devlet yönetimini ele almışlarken laikliğin önemini bir anda kavramış gibi görünüyorlar. Laikliğin önemi artık İslamcılar tarafından savunulur duruma geldi. Halid Meşal bile laikliğin tüm Müslüman ülkeler için gerekliliğinden bahseden başbakanı, Müslümanların lideri olarak ifade edebiliyor. Fazla değil bundan yirmi yıl önce laikliği önermeye hiçbir Müslüman asla cesaret edemezdi.
    Şimdilerde laikliği savunan İslamcılar, acaba önceleri yalan mı söylüyorlardı. Aslında ne o zaman nede şimdilerde yalan söyleyen yok. Laiklik karşıtı olduklarını ima ve ifade ettiklerinde de, kabul ettiklerini söylediklerinde de doğru söylüyorlar. Raşid El Gannuşi bir zamanlar İslami nizam derken, şimdilerde laiklik derken de samimi olarak demektedir. Bu İslamcılar takiyye yapmadılar. Keşke takiyye yapabilecek durumda olabilselerdi. En azından mazeret sahibi olurlardı.
    Amerika, boyun eğdiremediği İslami İran’ı ve direniş hattını en büyük düşman görmektedir. İslami İran’ı anlatırken Şiilik vurgusunu ön plana alan evrensel istikbar Sünniciliği katı bir şekilde sahiplenen Sünni İslamcıların harekete geçmelerini sağlayabildi. Büyük Şeytan söz konusu Sünni hareket ve iktidarları ortak düşmana karşı harekete geçmeye çağırdı. Bu çağrıya bu İslamcı kesimler olumlu yanıt verdiler. Oluşturulmuş Suriye sorunu bu bağlamda okuyabiliriz.
    Söz konusu İslamcı kesim, çok katı bir mezhepçilik içerisinde olduklarından bir anda icat ettikleri “Şii hilalini” görerek rahatları kaçtı. Şiiler ve Şiilik hakkında bilgisi olmayan bu İslamcı kesimler, Sünnilik tehlikede gösterilerek harekete geçirildiler. Gerçi Amerika’nın varlığı İslam ve insanlığı tehlikeye atıyor ama bu kesimlerin mezhepçilikleri İslamcılıklarının önüne geçtiği için Amerika’yla birlikte hareket etme gereğine inandılar. Yeter ki mezheplerine olası ilgi azalması meydana gelmesin.

    “Velayeti fakih” anlayışına gerekçesiz itiraz eden bu İslamcılar, alternatifini ortaya koymaktan mahrum oldukları için bu konularda İslam’a dayanmaktan uzak durmaktadırlar. İslam’a dayanmaktan uzak olmakta bir çıkış yolu bulmaktadırlar.
    Sünni dünyada iktidara gelme şansı olmayan bazı küçük gurupların dışında iktidarda olan ve olacak olan kesimler laikliği kabulleneceklerdir.

    Şii Müslümanlar eliyle ortaya konan yapıları eleştirmek ve karalamak gereği duymaktadırlar. Bugünlerde Şia’ya yönelik karalama kampanyaları boşuna değildir. Şiilik karalanmazsa Sünniliğin sorgulanacağının hesapları yapılmaktadır. Şiiliği karalamak, kendi açmazlarını, çıkmazlarını örtmeye yönelik ahlaki olmayan bir çabadır.
    Hayatın tüm alanlarında İslam’a dayanmanın gücünün nelere kadir olacağını hep birlikte göreceğiz. Allah Teâlâ, kendi yolunda gidenlere yardım edecektir.

    Allah, geçimsiz efendileri olan bir adamla, yalnız bir kişiye bağlı olan bir adamı misal olarak verir. Bu ikisi eşit midir? Övülmek Allah içindir, fakat çoğu bilmezler. (Zümer 27)
YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X