Davutoğlu Ahmet kameralar önünde ağladı, tabii Gazze’de. Yandaş basın yayın grupları ise, Davutoğlu’nun ne kadar güzel ağladığını anlattılar. Birisi ağlıyor, öbürleri yağlıyor. Ağlamalı, yağlamalı hatta zırlamalı bir ortaoyunu ve çadır tiyatrosu devam edip gidiyor.
İnsanımız da kuzu kuzu seyrediyor, tıpkı kırk yıllık teröristbaşı Apo’nun aklanıp, paklanmasını seyrettiği gibi… Duygusal bir milletiz vesselam, ağlayan herkese acırız, hele bu işin eğitimini almış, ağlayan hocadan el almışlar için ağlamak siyasi ve dini bir figür halini almıştır.
Bunlar önce ağlatırlar sonra ağlarlar, ama kalabalık içinde ve kameralar önünde. Şehit cenazelerinde kamera olmasına rağmen gelip ağlamazlar, çünkü o zaman şehit kanı üzerinde şov yapmış kabul ediyorlar. Bakın ne kadar BOP’ca bir görüş ve anlayış…
Neyse Davutoğlu Ahmet neden ağladınız kardeşim? Filistinli Müslümanların anasız babasız kalmasına mı? Yoksa İsrail’e düşecek roketlerden öleceklere mi ağlıyorsunuz? Hangisine ağlıyorsunuz? Lütfen doğru söyleyiniz…
Eğer Filistinli Müslümanların öldürülmelerine ağlıyorsanız, neden onları koruyacak bir kalkana ev sahipliği yapmıyorsunuz da, İsrail’i koruyan sisteme ev sahipliği yapıyorsunuz?
Eğer İsrail’i gerçekten durdurmak istiyorsanız, neden İsrail’e düşman olan Suriye yönetimini devirmek istiyorsunuz?
Filistin’i sahipleniyorsunuz da, neden beş bin Filistinliyi topraklarında besleyen destekleyen bir yönetimi hedef alıyorsunuz? Filistin davası varlık amacı olan Lübnan’daki Hizbullah örgütünün finansörü Suriye yönetimini devirme amacında olabilir mi?
Ağlamak bu oyunun bir parçasıdır, “kadınların en büyük silahı ağlamalarıdır” diyenler yanlış söylemiş. Artık siyasilerin, Hocaefendilerin kendilerini saklamak için kullandıkları önemli bir silah olmuştur.
Doksanlı yıllarda, Amerika körfez çıkarmasını gerçekleştirmiş, buna mukabil Saddam bir ya da iki tane füze atmıştı İsrail’e. İsrail’de çocuklar korkmuştur diye meşhur bir Hocaefendi, Sultanahmet camisinde ağlayıp kendini yerlere atmıştı. Ağlayan bu Hocaefendi İsrail dokuz vatandaşımızı katledince yine ortaya çıkmış “İsrail haklıdır” demişti. Tıpkı sığındığı ülkenin Başkanı gibi konuşmuştu. Sıkıysa farklı konuşsun…
Kısaca ağlamak her türlü uşaklığı, taşeronluğu ve ortaklığı hatta kalkan olmayı örtmüştür. “Canavarla parçalar, seninle ağlar” siyaseti ülkenin her şeyini bozup yok etmiştir.
AKP iktidarında tüm İslam coğrafyası kan gölüne dönmüş, akan kanda iktidar rol sahibi ve eş başkanlık görevi üstlenmiştir. Ağlayarak bunları gizliyorlar…
Irak’ta akan kanlara destek ve ortak olduk ülke olarak, Suriye’de akıtılan kanda taraf ve destekçi olduk, Libya’da akıtılan kana üs ve lojistik destek verdik. Gazze’de kanı akıtanlara ise, radar ile kalkan görevimiz devam ediyor.
Bütün bu yaşananlar ise duygusal olan Türk milletine ağlayarak yutturuluyor, dizi kahramanlarına ağlayan, arkalarında gıyabi cenaze namazı kılan duygusal toplumu uyutma ve uyuşturma silahıdır. Ağlamak…
Namazlı, niyazlı, ağlamaklı siyasi figürler eşliğinde ülkemiz parçalanıyor. Komşu Müslüman ülkeler Haçlı hesabına parçalanıyor, halkları katlediliyor, toprakları işgal ediliyor, devletleri çeşitli bahanelerle yıkılıyor. Bütün bunlara ön ayak olanlar ise kendini gizlemek için ağlıyorlar.
Dünyada kendilerini gizleseler bile ahirette nasıl gizleyecekler?
“Ağlayın belki gizlenirsiniz!”
Yusuf Karaca
İnsanımız da kuzu kuzu seyrediyor, tıpkı kırk yıllık teröristbaşı Apo’nun aklanıp, paklanmasını seyrettiği gibi… Duygusal bir milletiz vesselam, ağlayan herkese acırız, hele bu işin eğitimini almış, ağlayan hocadan el almışlar için ağlamak siyasi ve dini bir figür halini almıştır.
Bunlar önce ağlatırlar sonra ağlarlar, ama kalabalık içinde ve kameralar önünde. Şehit cenazelerinde kamera olmasına rağmen gelip ağlamazlar, çünkü o zaman şehit kanı üzerinde şov yapmış kabul ediyorlar. Bakın ne kadar BOP’ca bir görüş ve anlayış…
Neyse Davutoğlu Ahmet neden ağladınız kardeşim? Filistinli Müslümanların anasız babasız kalmasına mı? Yoksa İsrail’e düşecek roketlerden öleceklere mi ağlıyorsunuz? Hangisine ağlıyorsunuz? Lütfen doğru söyleyiniz…
Eğer Filistinli Müslümanların öldürülmelerine ağlıyorsanız, neden onları koruyacak bir kalkana ev sahipliği yapmıyorsunuz da, İsrail’i koruyan sisteme ev sahipliği yapıyorsunuz?
Eğer İsrail’i gerçekten durdurmak istiyorsanız, neden İsrail’e düşman olan Suriye yönetimini devirmek istiyorsunuz?
Filistin’i sahipleniyorsunuz da, neden beş bin Filistinliyi topraklarında besleyen destekleyen bir yönetimi hedef alıyorsunuz? Filistin davası varlık amacı olan Lübnan’daki Hizbullah örgütünün finansörü Suriye yönetimini devirme amacında olabilir mi?
Ağlamak bu oyunun bir parçasıdır, “kadınların en büyük silahı ağlamalarıdır” diyenler yanlış söylemiş. Artık siyasilerin, Hocaefendilerin kendilerini saklamak için kullandıkları önemli bir silah olmuştur.
Doksanlı yıllarda, Amerika körfez çıkarmasını gerçekleştirmiş, buna mukabil Saddam bir ya da iki tane füze atmıştı İsrail’e. İsrail’de çocuklar korkmuştur diye meşhur bir Hocaefendi, Sultanahmet camisinde ağlayıp kendini yerlere atmıştı. Ağlayan bu Hocaefendi İsrail dokuz vatandaşımızı katledince yine ortaya çıkmış “İsrail haklıdır” demişti. Tıpkı sığındığı ülkenin Başkanı gibi konuşmuştu. Sıkıysa farklı konuşsun…
Kısaca ağlamak her türlü uşaklığı, taşeronluğu ve ortaklığı hatta kalkan olmayı örtmüştür. “Canavarla parçalar, seninle ağlar” siyaseti ülkenin her şeyini bozup yok etmiştir.
AKP iktidarında tüm İslam coğrafyası kan gölüne dönmüş, akan kanda iktidar rol sahibi ve eş başkanlık görevi üstlenmiştir. Ağlayarak bunları gizliyorlar…
Irak’ta akan kanlara destek ve ortak olduk ülke olarak, Suriye’de akıtılan kanda taraf ve destekçi olduk, Libya’da akıtılan kana üs ve lojistik destek verdik. Gazze’de kanı akıtanlara ise, radar ile kalkan görevimiz devam ediyor.
Bütün bu yaşananlar ise duygusal olan Türk milletine ağlayarak yutturuluyor, dizi kahramanlarına ağlayan, arkalarında gıyabi cenaze namazı kılan duygusal toplumu uyutma ve uyuşturma silahıdır. Ağlamak…
Namazlı, niyazlı, ağlamaklı siyasi figürler eşliğinde ülkemiz parçalanıyor. Komşu Müslüman ülkeler Haçlı hesabına parçalanıyor, halkları katlediliyor, toprakları işgal ediliyor, devletleri çeşitli bahanelerle yıkılıyor. Bütün bunlara ön ayak olanlar ise kendini gizlemek için ağlıyorlar.
Dünyada kendilerini gizleseler bile ahirette nasıl gizleyecekler?
“Ağlayın belki gizlenirsiniz!”
Yusuf Karaca