Eskiden siyasiler dinden, vatandan, namustan bahsedince duygulanırdık, göğsümüz kabarırdı.
Ama Erdoğan’dan sonra durum değişti.
Başbakan Erdoğan, ne zaman duygusal söylemlere, öfke hitabetine, vatan, din hamasetine sarılırsa eyvah diyoruz.
Çünkü Başbakan ne zaman dini nutuklar atıyorsa biliyoruz ki dinen cinayet mesabesinde işledikleri cürümü kamufle ediyor.
Ne zaman Gazze nutukları atıyorsa o vakitlerde İsrail’le gizli gizli kırıştırıyor.
Son Gazze köpürmesinin perde arkası da dökülüverdi.
Bakmayın Davudoğlu’nun suçluluk psikolojisi ile döktüğü gözyaşlarına. Bakmayın Erdoğan’ın Obama’ya dönük samimiyetsiz çıkışmalarına.
Bunlar Amerika müsaadeli orta oyunu. Bunu ben söylemiyorum.
İnanmayan Erdoğan’ın Başbakanlığa giden yolunu açan ABD lobilerinin önemli ismi Ian Lessler’e sorabilir.
Sormuşlar da nitekim. Birkaç yıl önce yine Erdoğan’ın kendini kaybetmişçesine ABD’ye yüklenen söylemlerinden paniğe kapılan ABD tutkunu bir Türk gazetecinin sorusu üzerine Lessler Bakın neler diyor: “Erdoğan’ın İsrail ve ABD’ye yönelik sert söylemlerini ABD yönetimi Erdoğan’ın Türk ve Ortadoğu kamuoylarında meşruiyetini pekiştiren halkla ilişkiler çalışması olarak görüyor ve anlayışla karşılıyor.”
Biz söyleyince inanmayanlara kapak olsun diye aktardık. Zaten Erdoğan’ın öfke patlamalarının ABD ile ilişkilerimize zarar vereceğini düşünen yandaş medyanın sızlanmalarına Erdoğan’ın verdiği tepkiyi hatırlayın: “Öfke de bir hitabet sanatıdır.”
Türkçesi, öfkelendiğim filan yok, numaradan bağırıp çağırıyorum. Onun için Erdoğan’ın çiftçiye azarlamasını, işçiye bağırmasını, gazeteciye saldırmasını, kurumlara çatmasını ciddiye alırım. Ama cesaret madalyası aldığı Yahudi dostlarını incitecek İsrail düşmanlığına inanmam. İktidarını borçlu olduğu ABD’ye sitemi aşkındandır derim.
Nitekim de öyle oldu.
Erdoğan BM’nin adaletsizliğinden, Batı’nın Gazze’ye sessizliğinden şikâyet nutukları arasında önce oda nerden çıktı, para mara vermem dedi ardından Patriotları NATO’dan resmen talep etti.
Erdoğan Batı’ya yalandan efelenirken Batı’nın bomba yüklü kucağına ülkemizi ve coğrafyamızı bir güzel oturttu.
Neymiş efendim Patriot savunma amaçlıymış, Esad’ın ne yapacağı belli olmazmış. Abe zavallı. Madem Esad’a karşı sınırlarını korumaktan dahi acizdin ne diye Suriye’nin içişlerine karıştın.
Ne diye Vahhabi terör örgütlerine kol kanat gerdin. Ne diye kraldan çok kralcı, ABD’den daha işgalci kesildin. Başbakan yine millete yalan söylüyor. Patriot Türkiye’yi savunma amaçlı değil, bölgeyi karıştırma amaçlıdır. Bu nasıl bir savunma silahı ki daha şimdiden Suriye, Irak, İran ve Rusya’yı üstümüze salmaya yaradı.
İşte Patriot bu işe yarıyor. Derin Stratejist Dışişleri Bakanı derin hülyalardan uyanıp da başbakanı uyarabilir mi bilinmez. Kelin stratejisi olsa başına sürer ya. Biz anlatalım belki anlayan olur.
ABD Patriotları önce yerleştirdiği müttefiklerini sağlama almak, bir nevi askeri olarak işgal etmek için kullanıyor. Ardından bölgesel istikrarsızlıkları tahrik ederek potansiyel güçleri birbirine kırdırarak
Bölgenin tek horozu kalmak istiyor.
Başbakan satır arasında ilk argümanımızı teyit edercesine Patriotların yerleştirileceği topraklarımızın NATO mevzuatına tabi NATO toprağı olduğunu itiraf ediyor.
Buyurun cenaze namazına... Vatan toprağımız milli yasalarımızın egemen olduğu vatan olmaktan çıkıp NATO toprağına dönüştükçe başımız beladan kurtulmayacak demektir.
İsteyen Afganistan’a, dileyen Irak’a baksın. Anladın mı AKP’li hacı amca, Erdoğan’ı Fatih Sultan zanneden AKP’li teyze, Erdoğan’ı Halife Abdülhamit zanneden imam efendi.
Ve ne zaman anlayacaksın cihad naraları atan Erdoğan simsarının ‘gel gel’leriye Haçlı NATO dolmuşuna bindirilen Gazeli, Suriyeli zavallı Müslüman.
ibarahim Berk