Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

ABD Siyonistlere Neden Özür Dilettirdi?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    ABD Siyonistlere Neden Özür Dilettirdi?

    26/03/2013 - 10:33

    MEHMET YETKİN



    Bismillah

    Bir zamanlar yakın müttefik olan İsrail ve Türkiye, 2010 yılında Gazze ablukasını kırmak için gönderilen Mavi Marmara filosuna Siyonist İsrail’in yaptığı sert müdahale neticesinde 9 Türk vatandaşını katletmesi ardından iki ülke arasındaki ilişkiler görünürde gerilmişti. Türkiye hükümeti Siyonistlerle olan ilişkilerin devam etmesi için İsrail'in Türkiye’den özür dilemesi, şehid olan 9 vatandaşımızın ailelerine tazminat ödemeyi kabul etmesini ve Gazze’ye yönelik uygulanan ablukanın kaldırılması şartlarını ileri sürmüştü.Bu gerilim giderilmesi için Türkiye ve İsrail arasında, ABD’nin gözetiminde İsviçre’de uzun zamandan beri görüşmeler yapılmış ve üç kez “anlaşma” aşamasına gelinmesine rağmen son anda geri dönüldüğü biliniyordu.



    ABD Başkanı Obama’nın son İsrail ziyaretindeki girişimleri neticesinde Netanyahu ve Erdoğan ile kendi aralarında yaptıkları telefon görüşmesi neticesinde Siyonist İsrail’in Mavi Marmara’daki ölümlerin kasten değil de bir operasyon hatası sonucu gerçekleştiği şeklindeki özür dilemesi ve şehit olan Türklere 100’er milyar tazminat ödeme koşullarını yerine getirmesi Türkiye’nin de ambargo ve ablukanın kalkması önkoşulundan vazgeçmesi ile üç yıldır dondurulmuş olan ilişkileri yeniden başlatma kararı aldılar.



    2009’da Davos’ta “One Minute!” şovuyla başlayan ve 2010 Mayısında Mavi Marmara baskınıyla şiddetlenen Türkiye-İsrail diplomatik krizi ile Akp hükümeti Araplar gözündeki itibarını artırmış olup Ortadoğu halkları hükümetin bu çıkışını bağımsız bir çıkış ve Siyonist rejime haddini bildirme olarak algılamıştı. Geçen zaman içerisinde Akp hükümetinin İsrail’le olan genel ilişkilerinde somut bir azalmanın olmaması aksine ticari alanlardaki yükselişin üç kat artmış olması acaba bu çıkışların karşılıklı uygulanan bir projenin parçası mı olduğu sorusunun sorulmasına neden oluyordu. Zira Akp hükümet yetkililerinin ABD’yi kadim müttefik olarak kabul etmesi diğer taraftan ABD‘nin de İsrail’i ebedi müttefik olarak tarif etmesi bu soruyu anlamlı kılmaya yetiyordu.



    Dışişleri bakanı Davutoğlu’nun ‘stratejik derinlik’ siyaseti içine düştüğü derin çukur nedeniyle bölgede en itibarsız dönemlerinden birini yaşayan Türk dış siyaseti İsrail’in bu özrüne malum medya tarafından zafer havası verilerek yeni bir derinlik(!) kazandırılmaya çalışılmaktadır. Esad için İsrail’e bir kurşun atmadı (Ama direnişin bütün füzelerini Esat temin ediyordu. Davutoğlu değil…) diye suçlayan Davutoğlu’nun 9 Türk vatandaşının uluslararası sularda katledilmiş olması sebebiyle gerekli cevabı verememiş bir ülkenin bakanı olmanın utancını nereye ve nasıl sakladığı ise merak konusu!..



    Bilindiği üzere ABD ,Türkiye’ye “bölgesel liderlik” rolü vererek Türk dış siyasetini kendi bölgesel çıkarlarıyla uyumlu hale getirerek bölgesel çıkarlarına ‘yeni Osmanlıcı’ bir elbise giydirmişti. Özellikle Suriye krizinde İsrail’in etrafını düşmanlarından arındırmaya direniş cephesine yönelik yürütülen küresel saldırıda Akp hükümetinin muhaliflere olan askeri, lojistik ve ekonomik desteği bu rolü bütün açıklığıyla ortaya koymaya yetmektedir.

    2006 yılında Lübnan Hizbullah’ından ve yakın zamandaki 8 günlük Gazze savaşında direniş güçlerinden büyük bir yenilgi alan ve yenilmezlik unvanını kaybederek inzivaya çekilen Siyonist İsrail, Suriye özelinde son uygulamaya konulan proje ile bir taraftan etrafı düşmanlarından arındırılmaya çalışılırken diğer taraftan da Akp hükümeti sayesinde Malatya Kürecik’e kurulan füze kalkanı ile Adana, K. Maraş ve Gaziantep’e yerleştirilen Patriot füzeleri ile Siyonist İsrail’e yönelik gelebilecek saldırılara karşı NATO şemsiyesi altında koruma altına alınıyordu.



    İsrail’in önemli gazetelerinden Haaretz bu özür olayı için“Çıkarların, ego ve siyaset karşısındaki zaferi.” İfadesini kullanıyordu.Yani “çıkarlarımız için Türk arkadaşların egosunu tatmin ettik” demektedirler. Soru şudur ki acaba kibirli duruşlarıyla meşhur olan Siyonistleri, Erdoğan'dan özür dileten başka bir tabirle Başbakan Erdoğan’ın bu özrü hızlı bir şekilde kabul etmesini sağlayan bu çıkarlar nelerdir? Acaba İsrail’in bu özrünün anlamı yandaş medya, gazeteci, yazar, akademisyen, kanaat önderleri tarafından iddia edildiği gibi bir zafer midir? Yoksa bu özrün arkasında Siyonist ve emperyalist güçlerinin şeytani hesapları mı var?



    Siyonistlerin o büyük kibrini ayaklar altına almaktan çekinmemesi çıkarların korunması ifadesi doğrudan doğruya Büyük İsrail Projesi’nden başka bir şey olamaz . Bu da, aşamalı olarak Suriye, Lübnan, Irak ve özellikle de asıl hedef İran boyutunda operasyonel bazda yeni bir sürecin hesaplandığına işaret etmektedir. Siyonist İsrail’in ve Akp Hükümet yetkililerinin son açıklamalarına bakılırsa bu yakınlığın en büyük nedeni ilk önce Suriye’de hedeflenen sonuca ulaşılması tabiî ki doğal olarak sonrasında İran var.ABD ve müttefiki emperyalistler bir yandan Suriye’deki Esad rejimini yıkarak emperyalizme tam bağlı bir Suriye rejimi kurarak değiştirmek için yeni hamlelere hazırlanırken; aynı zamanda İran’a yönelik kuşatmayı da sıkılaştırmak amacıyla da harekete geçmiş bulunmaktadır. Dahası, batılı emperyalistler bloku, önümüzdeki bir yıl içinde İran’a askeri güçleri kullanmak da dahil bir müdahaleyi açıkça ilan etmiştir. Bu şeytani planların karşısında engin basiretiyle imam Ali Hamanei bu mesajı çabuk alarak İsrail'in İran'a herhangi bir saldırısına karşılık olarak, Tel Aviv ve Hayfa'yı yerle bir etmekle tehdit ederek sarsıcı, güçlü bir tepki verdi.



    AKP hükümetinin ABD’nin yönlendirmesi ve hatta zorlaması ile hayata geçirilen PKK ile barışma projesinin Siyonistlerin özür dileme ile aynı bir zaman diliminde gerçekleşmesinin bir tesadüf olduğunu düşünmek pek mantıklı görünmüyor. AKP hükümeti yakın bir tarihe kadar PKK ile düne kadar da İsrail’le çatışma ve gerginlik içindeydi. ABD tarafından Pkk özelinde komşu bölgelerdeki Kürtlerin Davutoğlu’nun tabiriyle ‘’yeni dinamik aktörler’’ bölge siyaseti içinde yeni bir “denge gücü” yaklaşımı ile bu yeni projenin farklı boyut kazanmış olduğunu göstermektedir. Düne kadar Ortadoğuda ABD ve Batılı güçler tarafından ülkelerin bölünmesine yönelik olarak desteklenen Kürt guruplar artık yeni konjonktürde işbirlikçi ülkelerde ‘’müttefik’’ rolü ile emperyalist güçlere hizmet vermeleri amaçlanmaktadır. İstanbul’da Suriye için yapılan “gölge başbakan” seçiminde ABD vatandaşı ve kürt kökenliĞassan Hitto'nun geçici Başbakan olarak atanmasını da bu cihetten değerlendirmek gerekir. Siyonist İsrail; ABD gladyosunun bir projesi olarak kendisini çevreleyen, yok etmeyi amaç edinen ve asıl itibariyle direniş cephesinden oluşan kuşatmaya karşı Kürtler ve Akp hükümetiyle ittifaka yönelerek bir “yeni savunma konsepti” oluşturmayaçalışmaktadır.



    ABD’nin mimarı olduğu hiçbir “barış süreci”nin bugüne kadar “savaşsız” bitmediği bilinen bir gerçektir. ABD bölgesel dengeleri lehine çevirmek ve arkasındaki güçleri düzene koymak için yeni hamleler yapmakta olup çok iğrenç oyunlar oynamaktadır. Bu süreçte Türkiye-İran ilişkilerinin daha da gerilmesi ve Türkiye’nin NATO’nun ileri karakolu rolünün daha da önem kazanması muhtemel gelişmeler arasındadır. Bu yüzdendir ki ABD direktifleriyle gerçekleşen Türkiye-İsrail uzlaşmasının öyle masum iki bölge ülkesi arasındaki sorunların çözülmesinden ziyade maalesef bölgedeki emperyalist güçlerin sağlamlaştırılması, bölgeye yönelik emperyalist müdahalelerin dayanaklarının güçlendirilmesi olarak görmek daha isabetli olacaktır. Buradaki asıl amaç, İsrail ile Türkiye arasındaki sözde kırgınlığın, gerginliğin bertaraf edilerek Akp hükümetinin benimsediği ve emperyalist güçler tarafından desteklenen mezhep temelli siyaset gereği direniş cephesi karşıtı bütün şer güçlerinin Suriye ve İran merkezli direniş cephesine karşı bir işbirliğinin oluşturulmasıdır.Siyonistlerin bu özür hamlesi “Yeni Ortadoğu” sürecinde uygulamaya konulan projede yeni bir döneme yönelik psikolojik harekâtın başlangıcı olarak kendini göstermektedir.

    Son söz ;Amerikan Barışı projesinin bir parçası olan bu özür girişimiyle direniş cephesine darbe vurmak için Türkiye’nin PKK ve İsrail’le; Filistin’in de İsrail’in barışması gerekmektedir. Vesselam…

YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X