Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

CEVABINI BULAMADIĞIM SUALLER

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    CEVABINI BULAMADIĞIM SUALLER

    CEVABINI BULAMADIĞIM SUALLER
    22/10/2010 - 23:29

    H. ZEKİ TÜMAY

    Bismillah



    Hayır! Biz aptal falan değildik. Daha düne kadar bazı simalara bu adamlar ne kadar da dünya görmüş geçirmiş adamlardır gözüyle bakardık. Bir çoğumuz öyleydik. Buna biz saflık mı desek, genel gidişatın gerisinde kalmışlık mı yoksa yoksa başka bir ad mı koysak yerinde olur? Mesela aptallık gibi masum bir görünüşe büründürülen kimi sahte yüze gülüşlerin arkasında nice acımasızlıkların boy gösterdiklerini görünce ancak bazılarının gerçek kimliğini ve bazı suallerinde cevabını bulma başarı ve cesaretini kendimizde bulabildik.



    Aslında bizi aptal yerine koyanlara aptal diyesim geliyor içimden. Zira onlar, bizler gibi saf insanlara hep yolunacak kaz gözüyle bakmışlardır, bizleri hep öyle değerlendirmişlerdir ve bizlere öylesi bir muameleyi uygun görmüşlerdir. Varsayalım ki bizler öyleydik. Fakat ne de olsa biz sizinleydik, sizin kara gününüzde yine kara kara düşünen bizdik. Elleri şakaklarında bir çıkar yol arayan bizdik ve yolunuza kurbanlar kesen de bizdik. Ne oldu , ne değişti ki şimdi yabancılaştık, birbirimizi tanımaz ve de tanıyamaz olduk? Bol şekerli bayram ortamları artık sona mı erdi? Cicim aylarından uzaklaşalı çok mu oldu? Düğünlüklerin daha ütüleri bile bozulmamışken nikah bozmanın alemi ne?



    Evet bir kez daha aldanmıştık.Tatlı, aynı zamanda taklit parfüm kokulu sözlere inanmıştık ve de ehemmiyet verdiklerimizin gözünde aslında çok ehemmiyetsiz olduğumuzu ne yazık ki geç de olsa anlamıştık. İşte bizim tek kusurumuz varsa o da olayları çok geç kavramaktır. Bilemiyorum bu durum bir mazeret midir yoksa bir vebal midir? Yani bundan dolayı yüce ALLAH bizi mazur mu görür yoksa suçlu mu? Hani her dalın ve mesleğin eleştirmenleri vardır ya kişilik prensip ve kapasitelerinin de eleştirmenleri mutlaka vardır. Bizleri ve onları, yani bizleri ötekileştirenleri beşeri terazilerle değil keşke ilahi terazilerde tartsalar da -ki günü geldiğinde mutlaka tartılacağız- işte o zaman herkes boyunun ölçüsünü alacaktır ve kimse de haketmediği bir konuma büründürülemeyecektir.



    Yarınının hesabını bugünden yapmayan sözde düşünce stratejisindeki üstün zekalı yaratıklar yarınki adalet divanında kuruntu ve kaprislerinin hesabını nasıl verecekler?! Milyonlar onlardan medet umarken... Onlar aklı selimin yerine hep kişisel heves fuarlarının teşhir yolunu seçtiler, kendilerini adeta olmazsa olmaz bir kurtarıcı gibi görmeye ve göstermeye ve " ben gözlerimi kapatırsam adeta hepiniz karanlıkta kalırsınız"demeye getire durdular.



    Sözü ve sohbeti çok hoşsohbettiler, dizlerinin dibinde oturanlar hep feyizleniyorlar diye bir kısım saf insanlara da dedirtmekten kendi alicenaplarını alıkoyamıyorlardı. "Evet ! Kim benimledir?" diyebilme cesaretini kendinde bulamayıp da hep," ben kiminleyim?" derdine düşenlerin işte hali pür melalidir bu tür tablolar. Bu tabloları biz ticari alanlarda görürüz, siyaset arenalarında şahit oluruz,toplumsal alandaki önderliklerde karşımıza çıkar. Ve say saya bildiğin kadar bir çok alanı.Bizi şimdilik ilgi alanlarımız ilgilendiriyor. Başka alanlarla da ilgisi olanlar tabiki örnekleme yoluyla kendilerini ilgilendiren kulvarlarda bu tür tipikliklerin. tabiidir ki izini süreceklerdir.



    Peki bu karamsar tablo karşısında biz ne yapalım da bu hüsn-ü kuruntuluların oltalarına yem olmayalım diye bir kaygısı varsa birilerinin? Yüce ALLAH’a şükür herkese çok süper bir akıl vermiştir.Yani insanın aklı hesabınızdaki para gibi değildir ki parası çok olan çok iş yapar az olan da az iş... Hayır hayır, akıl o türden bir ayrıcalık değildir. Herkesin aklı çalışıyor. Aklı başında olan birisine," gel de kendini şu yanan ateşin içine at" desen hiç atar mı? Tabi ki atmaz Niye? Çünkü akıllıdır da ondan. O zaman hayatta kendisini doğrudan veya dolaylı olarak ilgilendiren her konuda aklının yerine kör taassup, değersiz geçici zevk, çıkar veya haketmediği pohpohlanmalar ve koltuğa verilen devasa büyüklükteki karpuzlara aldanarak haktan ve haklıdan uzaklaşma yolunu seçer de bunu da sözde kendisine bir namus meselesi kadar adeta," benim için önemlidir" havalarına girerse... Bu aşamadan sonra zavallı akıl ne yapsın ? ALLAH aşkına! İşte sadist ve kalpazan ruhiyeli zevat içinde böyleleri kendi ayağıyla gelip oltaya düşen av gibidirler. Adam kendi ayağıyla gelen avı niye geri tepsin ki? Bu fırsatı niye kollamasın ki? Ve av partisinden niye eli boş dönsün ki? Doğrusunu söylemek gerekirse bunun gibi cevabını bulamadığımız bir sürü çetrefilli hayat muammaları vardır. Ve ne yazık ki bir çoğunun çözümünde donup kalıyoruz, insan denilen bu labirentli muammayı çözemiyoruz ve birçok yerde de nedense hep kördüğümlerle karşılaşıyor, işin içinden de çıkamıyoruz. Bu durumlarda Allah’a tevekkül eder, O’ndan yardım dileri
    z.
YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X