KONUŞ EY DİLİM İZİN VER GÖZLERİM_ Nasıl başlanır ki, Ker-bu belayı anlatırken söze... Kelimeler yeter mi? Cümleler konuşmaya mahkum yine... Suskun yine gözyaşları, Mürekkep konuşsun diye... Anlat şimdi bildiklerini bağrı yanık kalemim. Anlatmaya yeterse şu bir çare tenin! Kerbela! Kimine göre kara bir yas günüdür Kerbela! Kimine matem, Matem günü geçene kadar gözyaşı dökmek midir? Kerbelaya önem?! Sineler döver günahkar bağrımız, Gözlerim hiç utanmaz ağlarken. O gün! Caddeler ,sokaklar siyaha bürünür, Şiirler, mersiyeler dilden dökülür, Sadece ağlamak mıdır?bir gün vicdana düşen! Şimdi soruyorum ey insanlık?! Neden yaşadı kainat Kerbelayı Gökyüzünün iki köşesinde iki şems, Bulutlar neden rahmet değil de kan döktü yeryüzüne Ve taşlar toprak olmadı kaldı yerinde kaskatı Güneş zehrini içirdi dünyaya, Toprağı avuçladıkça nida yükselir semaya İbrahim’in ateşinden büyüktü o gün dalgalanan alevler Yunus’u yutan balıktan karanlıktı içi dünyanın, Firavunun boğulduğu sudan soğuktu kayalar, Huseynide vurdular Ali gibi en derinden! Asi bir topluluktu ekberi şehit eden. Topukları,kanlı toprağa basıp gerisin geriye dönen. Zulüm ve fesat ordusu, Mızraklar ucunda rabbin kelamını gezdiren Üç ber ok değildi, Kallbi öldüren. İki yüzlü beşerdi, Güveni sadakatsizliğe çeviren! Davasıdır Huseynin, Bile bile gitmek ölüme. Sevdasını sahrada bulmuş, 72 yareni ile. Esgeriyle Ekberi, Canı canan Zeynebi, Birde körpe gözlerle, Rugayyenin elleri.. Bir gül gibi kanayan, Yüreğine merhemdi. Kerbeladan Medineye, Giden o ıssız beldede, Ümmül benin mersiyesi, Ağlattı mervan iblisi. Büyük bir karmaşaya şahit olmuş o gün dünya Sahrada bırakıp Huseyni dönenlere bakınca! Kadınlar matem tutar yas tutar Kocaları Aliyyi Askeri oklar! Bu ne çelişki ne keder, Ne pişmanlık ne acı?! Savunduk mu? ey bacı! Zeynep’in izzetini Sakine'nin masumiyeti kalbinin hangi köşesinde kardeşim! Saflığın hangi kuytusunda gözlerin?! Huseynin tükenmeyen sabrı nerelerde babam?! Asırlar geçmiş kanlı perdelerin ardından Muharrem bitene kadar matem midir?Kerbelaya anlam! Konuş ey dilim,izin ver gözlerim! Kerbela olmasaydı , İslam yok olsaydı, Yaşar mıydı? Geriye kalan fani dünya, Bir delildi Kerbela ! Akıllarda canlanan,kalplerde yaşayan, Hüznü hiç solmayan,kanlı bir delil! Huseynin mirasıdır Kerbela insanlığa! Ve bizler varis miyiz? Gerçekten bu mirasa Sadece Huseynin değil kanlı Kerbela! Ey dünya vurgunu gönlüm anlat saklama Kerbela!bir devri kapayıp yeni bir devir açmakmış tarihte Fethetmekmiş güneşi gizlice, Umudu ve umutsuzluğu bir arada yaşamakmış garipce Kerbelaya ağlamak, Şehadet aşkını ve cihadı yaşatmak! Kerbelayı anlamak, Emr-i bil-maruf ve nehyi anilmünkeri yaşamak! Ey! sinesine hançer vurmuş gözlerim, Ağlarken yırtarcasına göz kapaklarını, Bir matemden ibaret kılma KERBELA'yı Ey şehidi-şüheda! Gör ne halde Kerbelandan sonra dünya, Gözlerim eriyen bir merhamete şahit. Sabır yok , olgunluk hasta Ve maneviyat topallamakta. Ruh beden olmuş sadece. Gözlerde ne fer ne ışık, Yürekler yorgun. Ve göz kapakları kapanmaya yangın.. Güneşin kızıllığıyla yanar gökyüzü, Ne maviliği simgeler özgürlüğü, Ne bulut beyazı, Güneşin rengi sarıya hüznü çalan gri, Yeşiller türbelerde ölümün simgesi, Ne çiçekler bahar olur, Ne de güller misk saçar. Gül bülbülü unutmuş, Bülbül güle sitemkar. Yine suskun diller, anlatırken tarih seni Sükunete bürünmüş zihinler, dinler seni Bir ümidim var ,fethi bekler kalbim, İnce bir ışık sızar, Loş dünyamın ardından, Üzerinde Ferec yaa Huccet yazan, Tek ümidim tek tasam... Kalkın haydi dostlarım! Birleşelim hepimiz, Huseynin mirasına varis olalım biz, Asrın son Fatih’ini Seherlerde bulalım Abbas'ın kollarıyla, Suları dağıtalım... Ay ışığıyla aydınlatalım, Aşura gecemizi. Kan kırmızı güllerle, Misk saçalım yeniden Ezanlarla doğalım, Tekbirlerle dirilip, Gül bahçesi kuralım, Kerbela toprağından. Yürüyelim Huseyne, Kan ve izzet kokulu, Peygamber yollarından...!