Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Efendimizin Gadir-i Hum’da Okuduğu Hutbenin Tam Metni (2)

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Efendimizin Gadir-i Hum’da Okuduğu Hutbenin Tam Metni (2)

    [hr]
    Efendimizin Gadir-i Hum’da Okuduğu Hutbenin Tam Metni (2)[/t][/t][/t][list][li]
    Ey insanlar! Ben Allah’ın uymayı emrettiği doğru yoluyum. Benden sonra da Ali ve sonra onun neslinden olan çocuklarım da hidayet imamlarıdır. Ey insanlar! Her kim Allah’a, Peygamber’ine, Ali’ye ve bu zikrettiğim imamlara itaat ederse büyük bir kurtuluşa ulaşmış olacaktır. Ey insanlar! Ona biat etmek, velayetini kabul etmek ve onu Müminlerin Emiri olarak selamlamak hususunda öne geçen kimseler, kurtuluşa erenlerdir ve onlar nimet bahçelerinde olacaklardır. Biliniz ki onların (Ehl-i Beyt’in) dostları esenlikle ve güven içinde cennete girenlerdir. Biliniz ki Ehl-i Beyt’in dostları, cennetin kendilerinin olduğu ve içinde hesapsız rızıklanan kimselerdir. Biliniz ki Ehl-i Beyt’in düşmanları ise ateşin alevleri içine girecek olan kimselerdir...[/l]
    Ey insanlar! Ben Allah’ın uymayı emrettiği doğru yoluyum. Benden sonra da Ali ve sonra onun neslinden olan çocuklarım da hidayet imamlarıdır. Hakka hidayet eder, hakkın yardımıyla adalet üzere davranırlar.
    Daha sonra Peygamber şu ayeti tilavet buyurdu:
    بسم الله الرحمن الرحيم الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
    Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla. Hamd alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur…”[1]
    Hamd (Fatiha) suresinin sonuna kadar okudu ve daha sonra şöyle buyurdu: Bu sure benim hakkımda nazil olmuştur. Allah’a yemin olsun ki onlar (imamlar) hakkında nazil olmuştur. Genel olarak onlara şamildir. Özel olarak da onlar hakkındadır. Onlar Allah’ın dostlarıdır, onlara bir korku yoktur ve onlar asla üzülmezler. Biliniz ki Allah’ın hizbi galip gelecektir.
    Biliniz ki onların düşmanları, sefihler (beyinsizler), sapıklar ve şeytanın kardeşleridir. Onlar batıl şeyleri gurur yüzünden birbirine iletirler.
    Biliniz ki Ehl-i Beyt’in dostları ise Allah’ın kitabında kendilerini zikrettiği ve haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir:
    لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءهُمْ أَوْ أَبْنَاءهُمْ أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ أُوْلَئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ
    “Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir millettir, babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile Allah’a ve peygamberine karşı gelenlere, sevgi beslediklerini görmezsin. İşte Allah, imanı bunların kalplerine yazmıştır.”[2]
    Biliniz ki Ehl-i Beyt’in dostları aziz ve celil olan Allah’ın kendilerini nitelendirdiği ve haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir:

    الَّذِينَ آمَنُواْ وَلَمْ يَلْبِسُواْ إِيمَانَهُم بِظُلْمٍ أُوْلَـئِكَ لَهُمُ الأَمْنُ وَهُم مُّهْتَدُونَ
    “İnanıp da imanlarına herhangi bir haksızlık karıştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır.”[3]
    Biliniz ki onların (Ehl-i Beyt’in) dostları iman edenler ve şekke düşmeyen kimselerdir.
    Biliniz ki onların (Ehl-i Beyt’in) dostları esenlikle ve güven içinde cennete girenlerdir. Melekler selamla onları karşılamaya gelirler ve şöyle derler: “Selam olsun size, tertemiz oldunuz. O halde ebedi olarak cennete giriniz.”
    Biliniz ki Ehl-i Beyt’in dostları, cennetin kendilerinin olduğu ve içinde hesapsız rızıklanan kimselerdir.
    Biliniz ki Ehl-i Beyt’in düşmanları ise ateşin alevleri içine girecek olan kimselerdir. Biliniz ki Ehl-i Beytin düşmanları cehennemden kaynadığı halde korkunç bir ses duyan ve cehennemin alevlenmesini gözleriyle gören kimselerdir.
    Biliniz ki Ehl-i Beyt’in düşmanları Allah’ın haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir:
    كُلَّمَا دَخَلَتْ أُمَّةٌ لَّعَنَتْ أُخْتَهَا
    “Her ümmet girdikçe kendi yoldaşına lânet eder.”[4]
    Biliniz ki Ehl-i Beytin düşmanları Allah’ın haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir:

    كُلَّمَا أُلْقِيَ فِيهَا فَوْجٌ سَأَلَهُمْ خَزَنَتُهَا أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَذِيرٌ قَالُوا بَلَى قَدْ جَاءنَا نَذِيرٌ فَكَذَّبْنَا وَقُلْنَا مَا نَزَّلَ اللَّهُ مِن شَيْءٍ إِنْ أَنتُمْ إِلَّا فِي ضَلَالٍ كَبِيرٍ... فَسُحْقًا لِّأَصْحَابِ السَّعِيرِ
    “Oraya atıldıkları zaman, bekçileri onlara: “Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” diye sorarlar. Onlar: “Evet; doğrusu bize bir uyarıcı geldi, fakat biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapıklık içindesiniz demiştik” derler...Çılgın alevli cehennemlikler yok olsunlar!”[5]
    Biliniz ki Ehl-i Beytin dostları, gizlide Rablerinden korkan ve kendileri için mağfiret ve büyük ecir bulunan kimselerdir.
    Ey insanlar! Ateşin alevleri ve büyük ecir arasındaki fasıla ne de uzundur!
    Ey insanlar! Bizim düşmanlarımız, Allah’ın kendilerini kınadığı ve lanet ettiği kimselerdir. Bizim dostlarımız da Allah’ın kendilerini methettiği ve sevdiği kimselerdir.
    Ey insanlar! Biliniz ki ben uyarıcı ve korkutucuyum, Ali de müjdeleyicidir.
    Ey insanlar! Biliniz ki ben uyarıcıyım ve sakındırıcıyım. Ali ise hidayet edicidir.
    Ey insanlar! Ben peygamberim, Ali ise benim halifemdir.
    Ey insanlar! Biliniz ki ben peygamberim ve Ali ise bundan sonra benim vasim ve imamdır. Ondan sonraki imamlar da onun evlatlarıdır. Biliniz ki ben onların babasıyım. Onlar da onun (Ali’nin) sulbünden vücuda gelecektir.

    Biliniz ki İmamların sonuncusu, bizden kıyam edecek olan Mehdi’dir. Dinlere galip gelecek olan odur, zalimlerden intikam alacak olan odur, kaleleri fetheden ve onları yok eden kimse de odur. Şirk ehlinden her kabileye üstün gelen ve onları hidayet eden odur.
    Biliniz ki Allah’ın evliya kullarına ait her kanın intikamını alacak olan odur. Allah’ın dinine yardım edecek olan da odur.
    Biliniz ki derin denizden istifade eden odur, her fazilet sahibini fazileti miktarınca ve cehalet sahibini cehaleti miktarınca ödüllendiren odur. Allah’ın seçtiği ve ihtiyar ettiği kimse odur. Her ilmin varisi ve her anlayışı ihata eden odur.
    Biliniz ki rabbinden haber veren odur, ilahi ayetleri yukarı yükselten odur, hidayete eren temeli sağlam kimse odur ve işlerin kendisine ısmarlandığı kimse de odur.
    Öncekilerin müjdelediği kimse odur. Hüccet olarak baki kalacak olan odur ve ondan sonra hiç bir hüccet yoktur. Var olan her hak onunladır ve var olan her nur onun nezdindedir.
    Biliniz ki o galibi olmayan kimsedir. Hiç kimseye onun aleyhine yardım edilmez. Allah’ın yeryüzündeki velisi, kulları arasında hükmedicisi, gizli ve açık eminidir.

    Ey insanlar! Ben sizler için açıkladım ve sizlere anlattım. Benden sonra sizlere anlatacak olan da Ali’dir.
    Biliniz ki ben, hutbemin sonunda sizleri biat etmek ve onu ikrarda bulunmak için elinizi uzatmaya davet ediyorum ve benden sonra da sizleri kendisiyle biatleşmeye davet ediyorum.
    Biliniz ki ben Allah’a biat ettim, Ali de bana biat etti ve ben de Allah tarafından onun için sizlerden biat alıyorum. Nitekim Allah-u Teala şöyle buyurmuştur:
    إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ عَلَى نَفْسِهِ وَمَنْ أَوْفَى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللَّهَ فَسَيُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا
    “Şüphesiz sana baş eğerek ellerini verenler (biat edenler), Allah’a baş eğip el vermiş sayılırlar. Allah’ın eli onların ellerinin üstündedir. Verdiği bu sözden dönen, ancak kendi aleyhine dönmüş olur. Allah’a verdiği sözü yerine getirene, Allah büyük ecir verecektir.”[6]

    Ey insanlar! Hac ve umre Allah’ın şiarlarındandır. Nitekim Allah şöyle buyurmuştur:

    فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوِ اعْتَمَرَ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِ أَن يَطَّوَّفَ بِهِمَا
    “Kim Kabe’yi hacceder veya umre yaparsa, bu ikisini de tavaf etmesinde kendisine bir günah yoktur.”[7]
    Ey insanlar! Allah’ın evini hac etmeye gidin. Allah’ın evine giren her hanedan zengin olur ve sevinir. Allah’ın evini terk eden her hanedan ise (soy açısından) kesilir ve fakirleşir.
    Vukuf yerlerinde (Arafat, Meş’ar ve Mina’da) duran her müminin Allah o ana kadar işlemiş olduğu tüm geçmiş günahlarını affeder. Haccı sona erince de amellerine yeniden başlar.
    Ey insanlar! Hacılara yardım edilir ve harcadıkları şey kendilerine geri döner. Allah ihsan edenlerin mükafatını zayi etmez.
    Ey insanlar! Kamil bir dinle ve tam bir anlayışla Allah’ın evini haccedin. O şeref sahibi mukaddes yerlerden tövbe ederek ve günahlardan el çekerek geri dönün.
    Ey insanlar! Aziz ve celil olan Allah’ın size emrettiği gibi namaz kılın ve zekat verin. Eğer uzun bir süre üzerinizden geçer de kusur ederseniz veya unutursanız Ali sizin ihtiyar sahibinizdir. Sizin için beyan eder. Aziz ve celil olan Allah benden sonra onu kullarının emini olarak tayin etmiştir. O bendendir ve ben de ondanım.
    O ve benim neslimden olanlar, sorduğunuz her soruya cevap verir ve sizlere bilmediğiniz şeyleri açıklar.
    Biliniz ki helal ve haram benim tümünü sizlere tanıtacağımdan, bir oturumda tüm helalleri emredeceğimden ve tüm haramları sakındıracağımdan çok daha fazladır. O halde aziz ve celil olan Allah tarafından Müminlerin Emiri Ali ve benim ve onun soyundan olan ondan sonraki vasileri hakkında getirdiğim şeyleri kabul etme hususunda sizlere el uzatmak ve sizlerden biat almakla görevlendirildim. (Ali ve ondan sonraki vasiler hakkında nazil buyurulan şey ise) Sadece onlarla ayakta duracak olan imamettir. Onların (vasilerin) sonuncusu ise kaza ve kaderi idare eden Allah ile görüşünceye kadar Mehdi’dir.
    Ey insanlar! Sizlere gösterdiğim her helalden ve sizleri sakındırdığım her haramdan dönmüş değilim. Onları değiştirmedim. Bunu unutmayınız ve hafızalarınızda tutunuz, birbirlerinize tavsiyelerde bulununuz. Onu değiştirmeyiniz, tahrife kalkışmayınız.
    Ben sözümü tekrar ediyorum: Namaz kılınız, zekat veriniz, iyiliği emrediniz ve kötülükten sakındırınız.
    Biliniz ki iyiliği emretmenin en üst mertebesi sözümü anlamanız, onu burada hazır bulunmayanlara iletmeniz, benim tarafımdan kabul etmesini emretmeniz ve muhalefet etmekten sakındırmanızdır. Zira bu emir, aziz ve celil olan Allah ve benim tarafımdandır. Sadece masum imam ile iyilik emredilir ve kötülükten sakındırılır.
    Ey insanlar! Kur’an sizlere Ali’den sonraki imamların onun evlatları olduğunu tanıtmakta ve ben de onların benim ve onun soyundan olduğunu tanıtmaktayım. Allah-u Teala nitekim kitabında şöyle buyurmuştur:
    جَعَلَهَا كَلِمَةً بَاقِيَةً فِي عَقِبِهِ
    “Bu sözü (imameti), devamlı kalacak bir miras olarak onda (onun neslinde)bıraktı.”[8]
    Ey insanlar! Takvalı olunuz, takvalı olunuz ve kıyametten sakınınız. Nitekim aziz ve celil olan Allah-u Teala şöyle buyurmuştur:

    إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظِيمٌ
    “Doğrusu kıyamet gününün sarsıntısı büyük şeydir.”[9]
    Ölümü, ahireti, hesabı, ilahi terazileri, alemlerin rabbi nezdinde hesaba çekilmeyi, sevap ve cezayı hatırlayın. Her kim kendisiyle birlikte bir iyilik getirirse o iyilik esasınca sevaba erişir. Her kim de günah getirirse cennette onun bir nasibi olmayacaktır.

    Ey insanlar! Sizler aynı anda bana el verebileceğiniz miktardan çok daha fazlasınız. Rabbim, Müminlerin Emiri Ali ve ondan sonra gelecek olan imamlar hakkında söylediklerim hususunda dilinizden itiraf almamı emretti. Onlar (imamlar) benim ve onun (Ali’nin) soyundandırlar. Nitekim sizlere daha önce de çocuklarımın onun (Ali’nin) soyundan olduğunu anlattım.
    O halde hepiniz şöyle deyiniz: Biz işittik, itaat ettik, razı olduk, teslim olduk, rabbin ve kendi nezdinden imamımız, Müminlerin Emiri Ali’nin ve onun sulbünden dünyaya gelecek olan imamların imameti hususunda bizlere ulaştırdığın şeylere boyun eğdik. Bu konuda kalplerimizle, canlarımızla, dillerimizle ve ellerimizle sana biat etmekteyiz. Bu inanç üzere hayatta kalacağız ve onunla öleceğiz. (Kıyamet günü de) Onunla haşr olacağız. Asla değişmeyeceğiz, değiştirmeyeceğiz, şek etmeyeceğiz ve inkarda bulunmayacağız. Kalbimizle şüpheye düşmeyeceğiz, bu sözden dönmeyeceğiz ve ahdimizi bozmayacağız.
    Sen bizlere ilahi öğütlerde bulundun. Müminlerin Emiri Ali (a.s) ve ondan sonra senin neslinden ve onun çocukları olduğunu söylediğin imamlar, Hasan, Hüseyin ve Allah’ın o ikisinden sonra tayin ettiği kimseler hakkında öğüt verdin. O halde onlar için bizden söz ve ahit alındı. Kalplerimizden canlarımızdan, dillerimizden, içimizden ve ellerimizden söz alındı. Her kim yapabilirse eliyle biat eder. Her kim de yapamazsa diliyle ikrar eder. Asla onu değiştirme peşinde değiliz. Allah bu konuda nefislerimizde değişme görmeyecektir.
    Biz bu konuyu çocuklarımızdan ve akrabalarımızdan uzak ve yakın herkese ulaştıracağız. Allah’ı bu konuda şahit tutuyoruz. Allah şahadet hususunda kifayet eder ve sen de bu itirafımıza şahit bulunmaktasın.
    Ey insanlar! Ne diyorsunuz? Allah her sesi işitir ve her gizliliği bilir. O halde kim hidayet bulmuşsa kendi lehinedir ve her kim de sapmışsa kendi zararına sapmıştır. Her kim biat etmişse Allah’a biat etmiştir, Allah’ın eli onların (biat edenlerin) elinin üzerindedir.
    Ey insanlar! Allah’a biat ediniz, bana biat ediniz, Müminlerin Emiri Ali’ye (a.s) Hasan’a Hüseyin’e ve dünya ve ahirette onlardan olan imamlara soylarında baki kalan imamet makamı hasebiyle biat ediniz. Allah vefasız kimseleri (biatini bozanları) helak edecektir. Vefalı olanları ise rahmetine mazhar kılacaktır. Her kim biatinden dönerse kendi zararına dönmüştür. Her kim de Allah’a söz verdiği şeyler hususunda vefalı olursa Allah ona büyük bir ecir inayet buyuracaktır.
    Ey insanlar! Sizlere bu dediğimizi söyleyin ve tekrar edin. Ali’yi Müminlerin Emiri olarak selamlayın ve şöyle deyin:

    سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
    “İşittik, itaat ettik; Rabbimiz! Affını dileriz, dönüş sanadır.”[10]
    Hakeza şöyle deyiniz:

    الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي هَدَانَا لِهَـذَا وَمَا كُنَّا لِنَهْتَدِيَ لَوْلا أَنْ هَدَانَا اللّهُ
    “Bizi buna hidayet eden Allah’a hamd olsun. Eğer Allah bize hidayet etmeseydi, biz hidayeti bulamazdık.”[11]
    Ey insanlar! Kur’an’ın nazil buyurmuş olduğu Ali b. Ebi Talib’in faziletleri Allah nezdinde, tümü bir oturumda sayılabilecek miktardan çok daha fazladır. O halde her kim onları size haber verir ve onları tanıtırsa, siz de kendisini tasdik edin.
    Ey insanlar! Her kim Allah’a, Peygamber’ine, Ali’ye ve bu zikrettiğim imamlara itaat ederse büyük bir kurtuluşa ulaşmış olacaktır.
    Ey insanlar! Ona biat etmek, velayetini kabul etmek ve onu Müminlerin Emiri olarak selamlamak hususunda öne geçen kimseler, kurtuluşa erenlerdir ve onlar nimet bahçelerinde olacaklardır.
    Ey insanlar! Allah’ın sizden razı olacağı bir söz söyleyiniz. Eğer sizler ve yeryüzünde bulunan herkes tümüyle kafir olsa, yine de Allah’a hiçbir zarar gelip çatmaz.
    Allah’ım! Eda ettiğim ve emrettiğim şeyler hatırına müminleri bağışla ve inkar eden kafirlere gazap et. Hamd ve şükür alemlerin rabbi olan Allah’a mahsustur.


    Kaynakça

    Müslümanlar arasında hiç bir hadis Gadir hadisi ve olayı miktarınca raviye sahip değildir. Bu olayın senetleri tevatür derecesindedir ve fevkalade çoktur.
    Onlarca cilt kitap sadece Gadir hadisinin senetlerini beyan hususunda yazılmıştır. Bu hutbe ve önemli olay İslam tarihinde yüz yirmi bin duygu ve görgü şahidi vardır. Her birisi de Gadir hadisinin dikkate değer bir bölümünü nakletmişlerdir. Varolan baskıya ve zamanındaki yöneticilerin tehdidine rağmen Gadir hutbesinin önemli kesitlerini nakletmiş İslam tarihinin siyasi ve ilmi şahsiyetleri bir çok fırsatlarda bunu beyan etmiş ve şahit olarak göstermişlerdir.
    Burada Gadir Hadisi’ni veya Gadir gününün önemli olayının ve Gadir hadisi’nin önemli bölümlerini rivayet eden Ehl-i Sünnet ve Şia kitaplarından bazsını zikretmek istiyoruz:
    1- el-İhticac, Tabersi, c. 1, s. 66
    2- Sırat’ul Mustakim, Şeyh Ali bin Yunus Beyazi, c. 1, s. 301
    3- el-Aded’ul Kaviyye, Şeyh Ali bin Yusuf Hilli, s. 169
    4- et-Tahsin, Seyyid bin Tavus s. 454
    5- Abekat’ul Envar, Mir Hamid Hüseyin Hindi, Gadir cildi,
    6- Avalim’ul Ulum, Şeyh Abdullah Behrani, c. 15, s. 307
    7- Revzet’ul Vaizin, İbn-i Fettal Nişaburi, c, 1, s. 89
    8- Allame Emini’nin yazmış olduğu el-Gadir adlı değerli kitapta birinci ciltte 12 ile 151. ve 294 ila 322. sayfalarda Gadir hadisi için Şii ve Sünni bir çok kitapların adını nakletmiş ve incelemiştir.



    1- Tarih-i Hatib-i Bağdadi, c. 8, s. 290
    2- ed-Durr’ul Mansur, Suyuti, c. 2, s. 259
    3- el-Bidaye ve’n Nihaye, İbn-i Kesir Dimeşki, c. 5, s. 214 ve s. 209
    4- Usd’ul Gabe, İbn-i Esir, c. 3, s. 307 ve c. 5, s. 205
    5- Şemsuddin Cezeri, Esn’el Metalib s. 4
    6- Yenabi’ul Mevedde, Kunduzi Hanefi, s. 40
    7- el-Mearif, İbn-i Kuteybe Dinveri, s. 291
    8- Müsned-i Ahmed bin Hanbel, c. 4, s. 281
    9- Sünen-i İbn-i Mace, c. 1, s. 28 ve 29
    10- Hesais’ul Nesai, s. 16
    11- Menakib-u Harezmi, s. 130
    12- Tarih-u Hulefa, Suyuti s. 114
    13- Tefsir-i Tabersi, c. 3, s. 428
    14- Fusus’ul Muhimme, İbn-i Sebbağ-i Maliki, s. 25
    15- Tefsir-u Fahr’ur Razi, c. 3, s. 636
    16- Kenz’ul Ummal, s. 6, s. 398
    17- Mecme’uz Zevaid, Hafız Haysemi, c. 9, s. 106
    18- el-İsabe, İbn-i Hacer, c. 1, s. 372
    19- Nevadir’ul Usul, Tirmizi
    ABNA.İR

    [1] Hamd suresi, sonuna kadar
    [2] Mücadele suresi, 22. ayet [3] En’am suresi, 82. ayet [4] A’raf suresi, 38. ayet [5] Mülk suresi, 8-11. ayetler [6] Fetih suresi, 10. ayet [7] Bakara suresi, 158. ayet [8] Zuhruf suresi, 28. ayet [9] Hac suresi, 1. ayet [10] Bakara suresi, 285. ayet [11] A’raf suresi, 43. ayet


    Ya Eba Salih
YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X