Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İmam Hz. Ali'nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: İmam Hz. Ali'nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

    [FONT=Arial] Hz. Ali'den (a.s) Hikmetli Sözler

    259- Yumuşak Huyluluk-Rıfk

    2. "Yumuşak huyluluk zaferin anahtarıdır."
    3. "Yumuşak huyluluk doğru yola ulaşmanın anahtarıdır."
    4. "Yumuşak huyluluk muhalefetin keskinliğini köreltir."
    5. "Yumuşak huyluluk yüceliğin/zekiliğin başıdır."
    6. "Yüce huyluluk doğru yolu kat etmenin başıdır."
    7. "Uğur yumuşak huyluluk iledir."
    8. "Yumuşak huyluluk barış ile sonuçlanır."
    9. "Yumuşak huyluluk müminin kardeşidir."
    10. "Yakınlara yumuşak huylu olmak tabiat yüceliğindendir. "
    11. "Yumuşak huyluluk doğruya ulaşmanın anahtarı ve akıl sahiplerinin ahlakıdır."
    12. "Yumuşak huyluluk zorluğu kolaylaştırır ve şiddetli sebepleri yumuşatır."
    13. "Yumuşak huylu ol ki başarılı olasın."
    14. "Yumuşak huyluluk hayrın aşısı ve zaferin başıdır."
    15. "Kardeşlerine yumuşak huylu ol, dilinin keskinliğini onlardan alı koy ve onlara ihsanını akıt."
    16. "Şiddeti yumuşaklık ile karıştır. Yumuşak huyluluğun daha uygun olduğu yerde yumuşak huylu ol."
    17. "En üstün şey yumuşak huyluluktur."
    18. "En büyük iyilik yumuşak huyluluktur."
    19. "İnsanların en üstünü yumuşak huylulukla en çok amel eden ve insanların en zekisi de hak karşısında en çok hayır sahibidir."
    20. "Cezalandırınca yumuşak huylu ol."
    21. "Muhalif olunca yumuşak huylu ol."
    22. "Birine yumuşak huylu davranmak kabalık olunca, o zaman kabalık yumuşak huyluluk olur."
    23. "Yumuşak huylulukla mürüvvet tamamlanır."
    24. "Yumuşak huylulukla hedeflere ulaşılır."
    25. "Yumuşak huylulukla zorluklar kolaylaşır."
    26. "Yumuşak huylulukla dostluk devam eder."
    27. "Hikmetin güzelliği yumuşak huyluluk ve güzel idare etmektir."
    28. "Hilmin meyvesi yumuşak huyluluktur."
    29. "En hayırlı amel, yumuşak huyluluğun süslediğidir."
    30. "En hayırlı huy yumuşak huyluluktur."
    31. "İlmin başı yumuşak huyluluktur."
    32. "İnsanın yumuşak huyluluğu ve cömertliği kendisini düşmanlarına sevindirir."
    33. "Yumuşak huyluluktan ayrılma, şüphesiz yumuşak huyluluk doğruya erişmenin anahtarı ve akıl sahiplerinin huyudur."
    34. "Yumuşak huylu ol. Her kim işlerinde yumuşak huylu olursa işini sona erdirir."
    35. "Nice zor şey, yumuşak huylulukla kolaylaşır."
    36. "Yumuşak huylulukla amel eden başarılı olur."
    37. "Yumuşak huylu olan, ganimet elde eder."
    38. "Yumuşak huylulukla amel eden ganimete erişir."
    39. "Yumuşak huylu olana zorluklar yumuşar."
    40. "Her dinin bir huyu vardır, imanın huyu da yumuşak huyluluktur."
    41. "Senin nezdinde insanlardan en çok nasiplenen kimse yumuşak huylulukla en çok amel eden kimse olmalıdır."
    42. "İşlerinde yumuşak huylu olan kimse işindeki maksadına ulaşır."
    43. "Yumuşak huylulukla amel eden kimsenin rızkı çok olur."
    44. "Arkadaşına yumuşak huylu olan kimse onunla anlaşmıştır. Her kim de arkadaşına kabalık ederse onu dostluğundan çıkarmış ve ondan ayrılmıştır."
    45. "Yumuşak huyluluk hangi şeyde olursa onu süsler."
    46. "Yumuşak huyluluk güzel bir siyasettir."
    47. "Yumuşak huyluluk ile amel etmek güzel bir huydur."
    48. "Yumuşak huyluluk güzel bir arkadaştır."
    49. "Çok yumuşak huylu olan pişman olmaz."
    50. "Yumuşak huyluluktan daha şerefli bir huy yoktur."
    51. "Kabalık, yumuşak huyluluk ile bir araya gelmez."
    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

    Yorum


      Ynt: İmam Hz. Ali'nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

      [b][color=navy] [FONT=Arial] Hz. Ali'den (a.s) Hikmetli Sözler

      260- Yumuşaklık-Mülayimlik

      1. "Kendini yumuşak kıl ve Allah için tevazu göster ki seni yüceltsin."
      2. "Yumuşak davran! Doğrusu insanların yumuşak huylu kimseyle dostluğu payidar olur."
      3. "Şüphesiz cennet ehli kimseler, tüm yumuşak huylu ve merhametli müminlerdir."
      4. "Şüphesiz müminler yumuşak huylu ve merhametlidir."
      5. "İnsanın nefsi yumuşak huyluluk vesilesiyle insanlarla ülfet edinir."
      6. "Bazen sert insan yumuşak huylu olur."
      7. "Güçsüz olmadan önce yumuşak huylu ve kabalık etmeden önce şiddetli ol!"
      8. "Sana karşı kabalık eden kimseye yumuşak huylu ol. Zira bu onu sana yumuşak huylu olmaya yaklaştırır."
      9. "Yumuşak huylu olan kimsenin muhabbeti sabit olur."
      10. "Sopası yumuşak olan kimsenin dalları çoğalır."
      11. "Sert olan kimsenin etrafı boşalır."
      12. "Yumuşak huylu olan kimsenin kavmi arasındaki dostluğu kalıcı kılar."
      13. "Yumuşak huylu olmayan kimse elinin altındakiler hakkında, hacetine/hedefine ulaşamaz."
      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

      Yorum


        Ynt: İmam Hz. Ali'nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

        [FONT=Arial] Hz. Ali'den (a.s) Hikmetli Sözler

        261- Zaman

        1. "İnsan zamanın çocuğudur (zamanına göre davranmalıdır)"
        2. "Uzak görüşlü kimse zamanını idare edendir."
        3. "Saatler ömürleri yağma eder."
        4. "Zaman sahibine itaat eder ve kendisini kınayandan hoşlanmaz."
        5. "İnsanlardan zamanını en iyi tanıyan kimse olaylarından şaşkınlığa düşmez."
        6. "Şüphesiz sizler öyle bir zamandasınız ki hakkı söyleyen az, diller doğruyu söylemekten aciz, hakka bağlanan kimse zelil, ehli isyana dalmış, iki yüzlülük üzere anlaşmışlardır, gençleri kötü huylu, yaşlıları günahkar, dizginleri iki yüzlü ve kârileri (Kur'an okuyucuları) dinden çıkmış, küçük büyüğe saygı göstermez, zengin fakire yardım etmez."
        7. "Zaman bozulunca aşağılık insanlar efendi olur."
        8. "Dünyada fısk, bir asalet; iffetli ve namuslu olmak ise acayip işlerden sayılmış ve İslam, ters giyilen bir elbise gibi giyinmiştir."
        9. "İnsanlar arasında doğruluk azalmış, yalan çoğalmış, dostluk sadece dilde kullanılır ve kalplerle düşmanlık edilir olmuştur."
        10. "Zamanda değişiklikler vardır."
        11. "(Ey insanlar ehli) çok inatçı ve nimetlere karşı nankör bir zamanda sabahladık. (Bu zamanda) iyiler kötü sayılıyor, zalim zulmünü/isyanını arttırıyor."
        12. "Şüphesiz zaman göklerin ve yerin yaratıldığı dünkü haline dönmüştür."
        13. "Şüphesiz insanlar günahkarlık üzere kardeş olmuş, dindarlık hususunda birbirinden ayrılmış, yalan hakkında el ele vermiş ve doğruluk hususunda bir birine düşman olmuşlardır."
        14. "Şüphesiz kötüler aşikar, hayır ehli ise gizlidir. Yalan çoğalmış, doğruluk ise çok azalmıştır."
        15. "Zamandan güvende olan hıyanet etmiş ve onu ululayanı, zaman hor kılmıştır."
        16. "Taneyi yaran ve insanları yaratana and olsun, üzerinize öyle bir topluluk gelecektir ki Muhammed (s.a.a) Kur'an'ın tenzili hususunda sizlerden başladığı gibi Kur'an'ın te'vili hususunda başları uçuracaktır. Bu ahir zamanda Rahman'ın hakkındaki hükmüdür."
        17. "Zamanın bir garantisi yoktur."
        18. "Hiç kimse zamanın değişikliklerinden güvende değildir ve günlerin musibetlerinden salim kalmaz."
        19. "Zamanı tanıyan kimseye değişikliklerinden ve olaylarından güvende olmaması yakışır."
        20. "İnsanlara öyle bir zaman gelecektir ki Kur'an' dan sadece resmi ve İslam'dan sadece ismi geri kalacaktır. Mescitleri o gün bina açısından bayındır, hidayet açısından boş olacaktır."
        21. "İnsanlara öyle bir zaman gelecektir ki onlara sadece hilekarlar yakınlaşacak, sadece günahkarlar akıllı sayılacak, sadece insaflı kimseler güçsüz görülecektir. O zaman sadaka bir ceza/diyet sayılacak, sıla-i rahim ile minnet edilecek, ibadetleri insanlara üstünlük vesilesi bileceklerdir. Onlara heva ve heves galip gelecek, hidayet aralarında gizlenecektir."
        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

        Yorum


          Ynt: İmam Hz. Ali'nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

          [FONT=Arial] Hz. Ali'den (a.s) Hikmetli Sözler

          262- Zan

          1. "Zan da bir tür şüphe ve ıstıraptır."
          2. "Doğru zan, akıl sahiplerinin ahlakındandır."
          3. "Zan hata eder, yakin ise doğruya ulaşır ve hata etmez."
          4. "Doğru zan iki görüşten biridir."
          5. "Müminlerin zanlarından sakının, şüphesiz münezzeh olan Allah hakkı onların dilinde cari kılar."
          6. "Nefsinin zannettiğin şeylerde ve yakin ettiğin hususlarda sana üstün gelmesinden sakın. Şüphesiz ki bu en büyük kötülüktendir."
          7. "Bazen zan da doğruyu bulur."
          8. "Müminin zannı bir tür kehanettir/öngörüdür."
          9. "İnsanın zannı aklı miktarıncadır."
          10. "İnsanın zannı aklının ölçüsüdür ve fiili ise aslının/kökünün en doğru şahididir."
          11. "Akıllı insanın zannı, cahil insanın yakininden daha doğrudur."
          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

          Yorum


            Ynt: İmam Hz. Ali'nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

            [FONT=Arial] Hz. Ali'den (a.s) Hikmetli Sözler

            263- Zayıflık

            2. "Kabalığı sınırı aşmayan ve zayıflığı kendisini yerine oturtmayan kimselerden ol."
            3. "İnsanlardan senin yanında en çok yararlananı, zayıflara karşı daha ihtiyatlı (yardımı fazla) ve hak ile daha çok amel eden kimse olmalıdır."
            4. "Miskin Adem oğlu! Eceli gizli, hastalıkları örtülü, ameli mahfuz, sivrisinek onu rahatsız eder, bir ter onu kötü kokutur, boğazına düğümlenen bir lokma onu öldürür."
            5. "Güçlü insanın afeti, düşmanı zayıf görmesidir."
            6. "Eyvahlar olsun Adem oğluna! Açlığa esir, tokluğun yere serdiği, afetlerin hedefi ve ölülerin halifesidir."
            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

            Yorum


              Ynt: İmam Hz. Ali'nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

              [FONT=Arial] Hz. Ali'den (a.s) Hikmetli Sözler

              264- Zenginlik

              2. "Zenginlik tuğyana sebep olur."
              3. "Zenginlik, gerçekte efendi olmayan kimseye efendilik getirir."
              4. "Zenginliği göstermek, şükürdendir."
              5. "Zenginlik ve yoksulluk insanların cevherlerini ve hasletlerini ortaya çıkarır."
              6. "Padişahlardan müstağni olmak en yüce padişahlıktır."
              7. "Zenginlik gurbette bile vatandır."
              8. "Allah ile zengin olmak, en büyük zenginliktir."
              9. "Allah'tan başkasıyla zengin olmak en büyük fakirlik ve mutsuzluktur."
              10. "İstediğinden müstağni ol ve (böylece müstağni olduğun kimsenin) benzeri ol."
              11. "Dünyanın kendisine yöneldiği kimseye yönel. Şüphesiz o zenginliğe daha layıktır."
              12. "Zenginin sarhoşluğundan Allah'a sığın. Şüphesiz insan bu sarhoşluktan çok geç ayırır."
              13. "En hayırlı zenginlik nefis zenginliğidir."
              14. "Nice zenginlik nekad koyunundan daha hordur."
              15. "Nice zenginlik her fakirden daha büyük fakirliktir."
              16. "Nice zenginlik, kalıcı fakirlik doğurur."
              17. "İki şey kaydedilmedikçe değeri bilinmez: Zenginlik ve güç."
              18. "Müminin zenginliği, münezzeh olan Allah iledir."
              19. "Zenginliği kaybetmek zeki insanlar için ganimet, ahmaklar için ise hasrettir."
              20. "Zenginlerden az bir grup insanlara yardım eden ve başkalarının ihtiyacını karşılarlar."
              21. "Nice zenginliğe ihtiyaç duyulmaz. (Çünkü hiç kimsenin ihtiyacını karşılamaz.)"
              22. "İnsanlardan müstağni olan kimseyi münezzeh olan Allah zengin kılar."
              23. "Zenginliğin için seni ululayan kimse yoksulluğun zamanında seni küçümser."
              24. "Zengin olan ailesi tarafından saygı görür ve fakir olan kimse ise ailesi nezdinde hor ve hakir düşer."
              25. "Zengin olan kimseye fakir kimseye karşı cimri davranmaması farzdır."
              26. "Malından kimsenin rızıklanmadığı kimseyi zengin sayma."
              27. "Zenginlik ve rahatlığa sevinme. Fakirlik ve beladan dolayı üzülme. Zira altın ateş ile denenir ve mümin ise belayla imtihan edilir."
              28. "Fakiri engelleyen zenginin günahından daha büyük günah yoktur."
              29. "(Dünya) Sana yöneldiğinde nezdinde olan şeye rağbet eden kimse (dünya) senden yüz çevirdiğinde senden yüz çevirir."
              30. "Kendisinden müstağni olduğun şey, kendisine muhtaç olduğun şeyden daha hayırlıdır."
              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

              Yorum


                Ynt: İmam Hz. Ali'nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                [FONT=Arial] Hz. Ali'den (a.s) Hikmetli Sözler

                265- Zikrullah

                2. "Allah'ı zikr etmek nur ve rüşttür."
                3. "Zikir sevenlerin lezzetidir."
                4. "Zikir göğsü açar."
                5. "Zikir gözlerin cilası ve batınların nurudur."
                6. "Zikir akılların hidayeti ve ruhların basiretidir."
                7. "Zikir ehli Allah'ın ehli ve has kullarıdır."
                8. "Zikir iki ganimetten en üstünüdür."
                9. "Akıllı insan Allah'ın zikri dışında dilini tutan kimsedir."
                10. "Mümin sürekli zikr eder, çok düşünür, nimetlere şükür eder ve belalara sabr eder."
                11. "Zikir ruhlara ünsiyet kazandırır, kalbi nurlandırır ve rahmet indirir."
                12. "Zikir aklın nuru, canların hayatı ve kalplerin cilasıdır."
                13. "Zikir dilin yaptıklarından ve fikrin yollarından biri değildir. Lakin zikrin evveli zikredilenden, ikincisi ise zikredendendir. (Önce Allah zikretme başarısını verir ve kul zikreder.)"
                14. "Allah'ı çok zikrediniz. Şüphesiz Allah'ı zikr etmek en güzel zikirdir."
                15. "Sürekli zikr ediniz, şüphesiz zikir kalbi nurlandırır ve zikir en üstün ibadettir."
                16. "Halveti zikir ile doldurun ve nimeti şükür ile birlikte kılın."
                17. "Şüphesiz zikrin bir ehli vardır ki onu dünya yerine seçmişlerdir. Hiçbir ticaret ve alış veriş onları zikirden alı koymaz, hayat günlerini zikir ile geçirir ve gafillerin kulağına zikri fısıldarlar."
                18. "Şüphesiz münezzeh olan Allah zikri kalplerin cilası kılmıştır. Körlükten sonra zikir ile görür, sağırlıktan sonra zikir ile duyar ve inatlaşmadan sonra zikir ile boyun eğer."
                19. "Münezzeh olan Allah'ın seni zikriyle menus kıldığını görünce bil ki o seni sevmektedir."
                20. "Allah'ın zikri ile rahmet eder."
                21. "Allah'ın zikrini sürdürmekle gaflet yok olur."
                22. "Zikrin meyvesi, kalplerin nurlanmasıdır."
                23. "Kendisi ile işlerin başarı ile yapıldığı en hayırlı şey, münezzeh olan Allah'ı zikretmektir."
                24. "Sürekli zikr etmek kalbi ve fikri nurlandırır."
                25. "Allah'ın zikri iman nurudur."
                26. "Zikrullah şeytanı kovar."
                27. "Zikrullah takva sahiplerinin ahlakıdır."
                28. "Allah'ı zikr eden, kurtuluşa erenlerdendir."
                29. "Zikrullah göğüslerin cilası ve kalplerin itminanıdır."
                30. "Münezzeh olan Allah'ı zikr eden kimse O'nun yakın dostudur."
                31. "Allah'ı zikr eden O'nun menusudur."
                32. "Zikrullah nefislerin gücü ve sevgili ile oturmaktır."
                33. "Zikrullah gözleri nurlandırır ve canlara ünsiyet kazandırır."
                34. "Zikrullah ile iler başarıya ulaşır ve batınlar nurlanır."
                35. "Zikrullah nefislerin hastalıklarının ilacıdır."
                36. "Zikrullah zorluk ve kötü hali uzaklaştırır."
                37. "Zikrullah her müminin sermayesidir ve kazancı şeytandan selamette kalmaktır."
                38. "Zikrullah her iyi insanın huyu ve her müminin ahlakıdır."
                39. "Zikrullah her takva sahibinin sevinci ve her yakin sahibinin lezzetidir."
                40. "Zikrullah imanın sütunu ve şeytandan koruyucudur."
                41. "Allah'ın zikrine bağlan, şüphesiz Allah'ın zikri kalbin nurudur."
                42. "Kalbini Allah'ın zikrine ve istiğfarda bulunmaya aşık kıl. Şüphesiz bu iş senden günahları yok eder ve sevabını büyütür."
                43. "Kalplerin hayatı zikirdedir."
                44. "Allah'ı zikr edeni, Allah da zikr eder."
                45. "Allah'ı zikr eden basiret elde eder."
                46. "İnsanları zikr etmek ile meşgul olanı münezzeh olan Allah zikrinden koparıp atar."
                47. "Allah'ın zikri ile meşgul olanın Allah da zikrini güzelleştirir."
                48. "Kalbini sürekli zikir ile imar eden kimsenin gizli ve açıktaki fiilleri güzel olur."
                49. "Münezzeh olan Allah'ı zikr eden kimsenin Allah da kalbini diriltir, aklını ve zekasını nurlandırır."
                50. "Zikri çok olanın aklı nurlanır."
                51. "Sürekli zikir evliyanın halis arkadaşıdır."
                52. "Sürekli zikir, ruhların gücü ve salahın/liyakatin anahtarıdır."
                53. "Münezzeh olan Allah'ı bilmeden zikr etme ve oyuna dalarak unutma. Allah'ı kamil şekilde zikr et, kalbinde olanla dilinde olan şey uyumlu olsun. İçin ile dışın mutabık olsun. Kendini zikrinde unutmadıkça ve işinde kendini kaybetmedikçe O'nu gerçek anlamda zikr edemezsin."
                54. "Zikir gibi bir hidayet yoktur."
                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                Yorum


                  Ynt: İmam Hz. Ali'nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                  [FONT=Arial] Hz. Ali'den (a.s) Hikmetli Sözler

                  266- Zillet

                  2. "Açlık boyun eğme zilletinden daha hayırlıdır."
                  3. "Azilden sonraki zillet, velayet izzeti ile karşı karşıyadır. (İkisi bir arada göz önünde bulundurulmalıdır.)"
                  4. "İnsanlar zillet korkusu ile zillete doğru koşarlar."
                  5. "Şüphesiz yücelik/fazilet horluklardan uzak kalmaktır."
                  6. "Hilmin afeti zillettir."
                  7. "Kendi nezdinde zelil ol, dinin hususunda izzetli ol, ahiretini koru ve dünyanı bağışla."
                  8. "Sana meyil etmeyene rağbet etmen zillettir."
                  9. "Kötü durumunu başkasına açıklayan kimse zillete razı olmuştur."
                  10. "Bir anlık zillet bir ömür izzete denktir."
                  11. "(Taraftarları) Az olan, zelil olur."
                  12. "Kendi nefsinde zelil, rabbine itaatiyle aziz ve kanaatiyle zengin olan kimseye ne mutlu."
                  13. "Bazen zorba insan da zelil olur."
                  14. "Münezzeh olan Allah dışında her aziz, zelilidir."
                  15. "Nice izzet sahibini dünya zelil kılmıştır."
                  16. "Hak dışında izzet arayan zelil olur."
                  17. "Zelil kimseden yardım dileyen zelil olur."
                  18. "Allah vesilesiyle izzet bulan kimseyi hiçbir egemen güç zelil kılamaz."
                  19. "Allah'tan başkasından izzet arayan zelil olur."
                  20. "Dünya çocukları (ehli) karşısında zelil olan kimse, takva elbisesinden soyunmuştur."
                  21. "Azlığa tahammül etmeye evet, zilleti görmeye hayır!"
                  "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                  Yorum


                    Ynt: İmam Hz. Ali'nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                    [FONT=Arial] Hz. Ali'den (a.s) Hikmetli Sözler

                    267- Zorbalık

                    2. "Allah'ın kullarına zorbalık etmekten sakın. Şüphesiz Allah her zorbayı parçalayıp yok eder."
                    3. "Zorbalık eden kırılıp dökülür."
                    4. "Zorbalık eden kimseyi Allah horlar ve küçük düşürür."
                    5. "Zorba insanın ameli temizlenmez."
                    6. "Elinin altındakilere karşı zorbalık eden kimse kırılıp dağılır."
                    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                    Yorum


                      Ynt: İmam Hz. Ali'nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                      [glow=red,2,300] [FONT=Arial] Hz. Ali'den (a.s) Hikmetli Sözler

                      268- Zorluk-Sıkıntı

                      2. "Zorlukların sana kifayet etmediği (işine gelmediği) zaman zorluklara yönel."
                      3. "Birbiri ardınca inen zorluklar karşısında insanın faziletleri ortaya çıkar."
                      4. "Şiddetler inince kardeşlerin koruyuculuğu tecrübe edilir."
                      5. "Zorluklar anında kinler yok olur."
                      6. "Zorluklarda sabırlı, tatsız olaylarda ise vakarlı ol."
                      7. "Büyük insanları şiddetli zorluklar için ayırmışlardır."
                      8. "Musibetlere taarruz etmeyene, musibetler taarruz eder. (saldırır) "
                      [/glow]
                      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                      Yorum


                        Ynt: İmam Hz. Ali'nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                        [FONT=Arial] Hz. Ali'den (a.s) Hikmetli Sözler

                        269- Zulüm

                        2. "Zalim aşağılıktır."
                        3. "Zulüm azaptır."
                        4. "Beka yurdu yerine fena yurduna razı olan kimse nefsine zulmetmiştir."
                        5. "Yetim ve dullara zulmetmek azab indirir ve nimetleri ehlinden alır."
                        6. "Mazlumun zalim aleyhindeki günü (kıyamet günü), zalimin mazlum aleyhine olan gününden daha şiddetlidir."
                        7. "Zalim kınanmıştır.""Haksızlık nimeti yok eder."
                        8. "Zulüm azab indirir."
                        9. "Zulmün akıbeti korkunçtur."
                        10. "Haksızlık nimeti yok eder."
                        11. "Zalim cezayı gözetler."
                        12. "Mazlum sevap yolunu gözetler."
                        13. "Zulüm nimeti uzaklaştırır."
                        14. "Haksızlık azap indirir."
                        15. "Zulüm ateşe sebep olur."
                        16. "Haksızlık yokluğa sebep olur."
                        17. "Zulüm rezaletlerin en aşağılığıdır."
                        18. "Zulüm halkın yok oluşudur."
                        19. "Düşmanlık gücü yok eder."
                        20. "Zulüm helak edici etkilere sahiptir."
                        21. "Haksızlık ceza açısından en hızlı olandır."
                        22. "Zulüm şehirleri altüst eder."
                        23. "Zulüm sahibini yok eder."
                        24. "Haksızlık insanı ölüme sürükler."
                        25. "Haksızlık ceza açısından en hızlı olan şeydir."
                        26. "Zorba zalimi günahları helak eder."
                        27. "Zulüm unutulmayan bir suçtur."
                        28. "Mümin zulüm etmez ve günaha düşmez."
                        29. "Haksızlık büyük insanları yere serer ve ecelleri yaklaştırır."
                        30. "İsyankar zalim iki azaptan (dünya ve ahiret azabından) birini gözetler."
                        31. "Dünyada zulüm yokluk ve ahirette ise helak oluştur."
                        32. "Zulüm ayağı kaydırır, nimeti yok eder ve ümmetleri helak eder."
                        33. "Saldırgan insanın düşmanları çok olur."
                        34. "Zulüm anında Allah'ın senin hakkındaki adaletini ve kudret anında Allah'ın üzerindeki kudretini hatırla."
                        35. "Mazlumun duasından sakın. Şüphesiz o hakkını Allah'tan ister ve münezzeh olan Allah ise kendisinden bir hak istenildiğinde icabet etmemekten daha yücedir."
                        36. "Haksızlıktan sakının. Şüphesiz haksızlık azap indirir, nimeti yok eder ve değişmelere sebep olur."
                        37. "Zulümden uzak durun. Şüphesiz zulüm en büyük suç ve en büyük günahtır."
                        38. "Zulümden sakının. Zulmeden kimsenin günleri tatsız geçer."
                        39. "Zulümden sakın. Şüphesiz zulmettiğin kimseden zulüm kalkar, ama (sonuçları) sana baki kalır."
                        40. "Haksızlık etmekten sakın, şüphesiz haksızlık insanı hızla yere serer ve haksızlıkla amel eden kimse (başkaları için) ibret olur."
                        41. "Zulümden sakın, şüphesiz zulüm en büyük günahtır ve şüphesiz zalim kıyamet günü zulmüyle cezalandırılır."
                        42. "Haksızlıktan sakın, şüphesiz haksız kimseyi Allah süratle cezalandırır ve ona ibretli azaplar indirir."
                        43. "Haksızlığın yere sermelerinden, vefasızlığın rüsvalığından, gizli ve kınanmış kötülükleri harekete geçirmekten sakının."
                        44. "Bilin ki zulüm üç kısımdır: Bağışlanmayan zulüm, (cezası) terk edilmeyen zulüm ve bir de bağışlanan ve sorulmayan zulüm. Bağışlanmayan zulüm, Allah'a şirk koşmaktır. Yüce Allah: "Allah kendisine şirk koşulmasını kesinlikle bağışlamaz" buyurmuştur. Bağışlanan zulüm, bazı küçük günahlarla kulun kendisine yaptıklarıdır. Terk edilmeyip cezalandırılan zulüm ise, kulların birbirine zulmüdür. Burada kısas çok şiddetlidir; bıçakla yaralamak veya kamçıyla vurmak gibi değildir. Bunlar onun yanında ne kadar küçük kalır!"
                        45. "En hüsrana uğrayanınız en çok zulmedeninizdir."
                        46. "En çirkin ahlak düşmanlıktır."
                        47. "(İnsanı) Yere serme açısından en hızlı şey haksızlıktır."
                        48. "En çirkin davranış zulümdür."
                        49. "En aşağılık haksızlık, kudret anındadır."
                        50. "En etkili ok, mazlumun duasıdır."
                        51. "En çirkin haksızlık ülfet edilen kimselere yapılandır."
                        52. "En çirkin zulüm, Allah'ın haklarını alıkoymandır."
                        53. "Azap indiren en ektin şey haksızlık ve nimete nankörlük etmektir."
                        54. "Ceza açısından en hızlı günah, sana haksızlık etmeyene haksızlık etmendir."
                        55. "İnsanların en zalimi kendisine insaflı davranan kimseye zulmedendir."
                        56. "Şüphesiz en hızlı ceza, haksızlığın cezasıdır."
                        57. "Şüphesiz ceza açısından en hızlı kötülük zulümdür."
                        58. "Şüphesiz yırtıcı hayvanların tek derdi başkalarına zorbalık/düşmanlık etmektir."
                        59. "Şüphesiz zulümdeki çirkinlik, adaletteki güzellik ölçüsüncedir."
                        60. "Şüphesiz mazlumun duası münezzeh olan Allah katında müstecab olur. Zira mazlum hakkını ister Allah-u Teala ise haklıdan hakkını esirgemekten daha adildir."
                        61. "Kudret seni insanlara zulmetmeye zorlarsa münezzeh olan Allah'ın seni cezalandırmadaki kudretini, kendilerine yaptığın zulmün ortadan kalkışını ve sonuçlarının sana baki kaldığını hatırla."
                        62. "İktidarın afeti haksızlık ve zorbalıktır."
                        63. "Zulümle nimet kalkar."
                        64. "Haksızlıkla azap iner."
                        65. "Teslim olan kimseye yapılan zulüm ne kötü zulümdür."
                        66. "Zulme ve düşmanlığa itaati terk edin, itaat ve teslimiyet yolunda yürüyün ki ahirette saadete eresiniz."
                        67. "Zulmün devamı nimeti yok eder ve azap indirir."
                        68. "Zulüm bineğine giren kimseyi helak/yokluk kuşatır."
                        69. "Zulüm bineğine bineni, bineği yere serer."
                        70. "İnsanların en kötüsü, insanlara zulmedendir."
                        71. "İnsanların en kötüsü mazlumun aleyhine yardım edendir."
                        72. "İki şeyin akıbeti salim olmaz: Zulüm ve kötülük."
                        73. "Hakka zulmeden kimse, batıla yardım etmiştir."
                        74. "Zayıf kimseye zulmetmek, en çirkin zulümdür."
                        75. "Teslim olan kimseye zulmetmek en büyük suçtur."
                        76. "İnsanlara zulmetmek ahireti bozar."
                        77. "Allah'ın kullarına zulmeden kimse münezzeh olan Allah'a düşmanlığını açığa vurmuştur."
                        78. "İnsanın dünyadaki zulmü ahiretteki mutsuzluğunun nişanesidir."
                        79. "İnsanlara zulmeden kimse kıyamet günü zulmü sebebiyle zorluğa düşer, azaba duçar olur ve fakirleşir."
                        80. "İnsanın zulmü kendisini helak eder ve yere serer."
                        81. "Mazlum insanların hakkını arayanlara münezzeh olan Allah mühlet verir, ama onları (kendi haline) terk etmez."
                        82. "Kudretin gidişi mazlumların hakkını biriktirmededir."
                        83. "Günahların birikimi Allah'ın kullarının haklarına tecavüzdedir.""Şüphesiz mazluma yardım edilir."
                        84. "Nice nimeti zulüm ortadan kaldırır."
                        85. "Nimeti yok edici ve azabı indirici olarak zulüm yeter."
                        86. "Nimeti giderici olarak haksızlık yeter."
                        87. "Mazluma yardımcı ve zalime düşman ol."
                        88. "Her zalimin geçemeyeceği bir ceza ve hata etmeyeceği bir yere serilişi vardır.""Zorbanın yere serilişi vardır."
                        89. "Zalimin (kendisinden alınacak ilahi) bir intikamı vardır."
                        90. "Zalimin parmağını ısırışı vardır."
                        91. "İnsanlardan zalim olanların üç nişanesi vardır: Üstündekilere günahla zulmeder, altındakilere üstün gelerek zulmeder ve zalim topluluğa yardım eder."
                        92. "Zulüm üzere hareket etmekten daha etkili olan, nimetleri yok edici ve azap indirici şey yoktur."
                        93. "Zulmeden kimseye zulmedilir."
                        94. "Zorbalık eden kimse kırılır/yenilir."
                        95. "Zulmeden kimse işini bozmuş olur."
                        96. "Halkına zulüm eden, düşmanlarına yardım etmiştir."
                        97. "Zulmeden kimseyi zulmü helak eder."
                        98. "Zulmeden kimsenin helak oluşu çabuk olur."
                        99. "Zulmeden kimsenin yere serilişi büyük olur."
                        100. "Zulmeden kimsenin zulmü onu helak eder."
                        101. "Zulüm eden kimsenin ömrü kırık/kısa olur."
                        102. "Canından korkan kimse başkalarına zulmetmez."
                        103. "Allah'ın kullarından zulmeden kimsenin hasmı kulları değil, bizzat Allah olur."
                        104. "(Başkalarına karşı) saldırgan olan kimsenin düşmanları da çok olur."
                        105. "Zulmü çok olanın pişmanlığı da çok olur."
                        106. "İnsanlara düşmanlık ilacını çeken kimse onunla öldürür."
                        107. "Nefsine zulmeden kimse başkalarına karşı daha da zalim olur.""Allah'ın kullarına zulmedenin hasmı Allah olur."
                        108. "Zorbalık kılıcını çeken kimsenin kılıcı başına gömülür."
                        109. "Zulmeden kimsenin ömrü kırılır/kısalır ve zulmü kendisini helak eder."
                        110. "Zulüm yoluna koyulan kimsenin günleri tatsız geçer."
                        111. "Mazlumun hakkını zalimden almayan kimsenin günahları büyük olur."
                        112. "Halkına zulmeden kimsenin Allah mülkünü yok eder, yokluk ve helak oluşu kazandırır."
                        113. "Düşmanlık kılıcını çeken kimseden saltanat izzeti alırı."
                        114. "Bir Müslümanın zararına (başkasına) yardımcı olan kimse İslam'dan beri/uzak olmuştur."
                        115. "Yüce insanlara zulüm, en çirkin zulümdendir."
                        116. "Zalim insana azap ne kadar da yakındır."
                        117. "Mazluma yardım ne kadar da yakındır."
                        118. "Zalimin cezası ne de büyüktür."
                        119. "Zulmeden, saldırgan olan, zorbalık eden ve haksızlıkta bulunan kimsenin günahı ne de büyüktür."
                        120. "Haksızlık ve düşmanlık ehline azap ne de yakındır."
                        121. "Zulüm ve düşmanlık ehline azap ne de yakındır!"
                        122. "Heyhat! Zalimin Allah'ın elim azabından ve büyük cezasından kurtuluşu çok uzaktır."
                        123. "Allah'a and olsun ki eğer Allah-u Teala zalime mühlet verirse onu yakalayışı kalkmış olmaz. Allah onun geçtiği yolda ve tükürüğünün geçtiği yerde, (yani boğazında) pusu kurmuştur."
                        124. "Hakimlerin hakimi ve saklayanların içini bilen Allah'tan dolayı zalimlere eyvahlar olsun!"
                        125. "Nefislerinize sizleri zalimlerin yoluna götürmesine izin vermeyin."
                        126. "Savunmaya gücünün yetmediği kimseye karşı elini açma. (fırsat verme)"
                        127. "Allah'tan başka bir yardımcı bulmayan kimseye zulmetme."
                        128. "Sana zulmedenin zulmü büyük gelmesin. Zira o kendine zarar, sana ise fayda vermeye çalışmaktadır. Seni sevindiren kimsenin mükafatı onu üzmen değildir."
                        129. "Zulüm gibi bir kötülük yoktur."
                        130. "Haksızlıkla birlikte zafer olmaz."
                        131. "Allah'ın kullarına zulmetmekten korkmayan kimse ahirete iman etmemiştir."
                        132. "Zulüm insanı yoldan çıkarır."
                        133. "Zulmün kötü sonuçları vardır."
                        134. "Zulüm adalet ile ters düşmektedir."
                        135. "Zulüm yok edicidir."
                        136. "Zulüm iki helak ediciden biridir."
                        137. "Cehaletin başı zulümdür."
                        138. "Haksızlık ve zulümden sakın. Şüphesiz haksızlık kılıca davet eder ve zulüm ise insanları göçe zorlar ve cezayı hızlandırır."
                        139. "Zulümden sakın. Şüphesiz zalim cennetin kokusunu alamaz."
                        140. "En çirkin şey yöneticilerin zulmüdür."
                        141. "Zalim insan kendini kınayana zulmü ulaşmasa dahi, insanların kendisine öfkelendiği ve kınadığı kimsedir. Adil insan ise bunun tam tersidir."
                        142. "En zalim insan zulmünü adalet sayan kimsedir."
                        143. "Zulüm kötü bir siyasettir."
                        144. "Zalimin devleti (varlığı) mümkün olan şeylerdendir. (Ama adil insanın devleti varlığı zorunlu olan şeylerdendir.) "
                        145. "Zalimin zamanı en kötü zamandır."
                        146. "İnsanların en kötü ahlakı zulümdür."
                        147. "Zulme itaat insanın helak oluşuna ve saltanatının ortadan kalkışına sebep olur."
                        148. "Zulümde isyan vardır."
                        149. "Halkın helak oluşu zulümdedir."
                        150. "Her kim zulmederse, zulmü kendisini helak eder."
                        151. "Mülküne (sahip olduğu şeye) zulmeden kimsenin helak oluşu büyük olur."
                        152. "Velayet ve saltanatı zulmeden kimsenin devleti yok olur."
                        153. "Zulmeden kimsenin ömrü parçalanır/kısalır."
                        154. "Zulümle amel eden kimsenin Allah helak oluşunu hızlandırır."
                        155. "İnsanlar, hakimiyetinde zulmeden kimsenin, helak oluşunu temenni eder."
                        156. "Davranışları kötü, sahip olduğu her şeye zulmeden, zorbalık yoluna koyulan ve saldırganlık eden kimseye eyvahlar olsun!"
                        157. "Büyük insanları kendine zulmetmeye tamahlandırma."
                        158. "Zalimin hükmünde hayır yoktur."
                        159. "Hakimin zulmünden daha korkunç bir zulüm yoktur."
                        160. "İnsanların zulmünden güvende olmadıkları kimse, Allah'ın azabından güvende olamaz."
                        161. "Zulmü sebebiyle övülen kimse aldatılmıştır."
                        162. "Zulümden sakınmak adaletin gereklerindendir."
                        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                        Yorum


                          Ynt: İmam Hz. Ali'nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                          [FONT=Arial] Hz. Ali'den (a.s) Hikmetli Sözler

                          270- Züht

                          2. "Züht servettir."
                          3. "Rahatlık zühttedir.."
                          4. "Züht dinin meyvesidir."
                          5. "Züht yakinin meyvesidir."
                          6. "Züht dinin aslıdır."
                          7. "Züht yakinin temelidir."
                          8. "Züht karlı bir ticarettir."
                          9. "Züht ihlaslı kimselerin huyudur."
                          10. "Züht salahın/liyakatin anahtarıdır."
                          11. "Züht arzuları kısaltmaktır."
                          12. "Züht sahibi olmaya çalışmak züht ile sonuçlanır."
                          13. "Dünyada züht büyük rahatlıktır."
                          14. "Züht var olan şeyin yok oluncaya kadar, yok olan şeyi talep etmemendir."
                          15. "İnsanların elinde olan şeylerden sakınmak iki cömertlikten biridir."
                          16. "Züht arzuları azaltmak ve amelleri halis kılmaktır."
                          17. "Akıllı kimse fani ve aşağılık dünyada züht içinde yaşayan ve yüce, ebedi ve ulvi cennete rağbet edendir."
                          18. "Züht iki rahatlıktan en üstünüdür."
                          19. "züht takva sahiplerinin ahlakı ve Allah'a dönenlerin huyudur."
                          20. "Züht bulunan şeylerin en azı, tanınan şeylerin en yücesidir. Herkes onu över, ama insanların çoğu onu terk eder."
                          21. "Dünyada züht içinde yaşa ki üzerine rahmet insin."
                          22. "Dünyada züht içinde yaşa ki Allah sana dünyanın ayıplarını göstersin. Gaflet etme, zira senden gaflet edilmektedir."
                          23. "Dünyada züht içinde yaşa, ondan sakın; Rabbinden firar edip dünyayı talep etmekte çaba gösterdiğin bir halde ölümün sana inmesinden sakın ki bu taktirde mutsuzlardan olursun."
                          24. "Dünyada züht içinde yaşa ve ondan uzak dur. Kalbin dünyadan bir şeye bağlı iken ölümün sana gelip çatmasından sakın ki bu durumda helak olursun."
                          25. "Dünyaya zahitlerin ve ondan yüz çevirenlerin gözüyle bakın. Vallahi dünya az bir zaman sonra kendisine yurt edinenleri yok edip gider. Ondan emin olan imkan sahiplerini elemlere boğar."
                          26. "Yarın Allah'ı kıyamette senden hoşnut olduğu ve gazaplanmadığı bir halde görmek seni sevindirmez mi? O halde dünyada zahit ol, ahirete rağbet et, takva ve doğruluktan ayrılma. Şüphesiz bunlar dinin toplamıdır. Hak ehliyle birlikte ol, onların amel ettiği gibi amel et ki onlardan olasın."
                          27. "En uzak görüşlü olanınız en zahit olanınızdır."
                          28. "En üstün ibadet zühttür."
                          29. "Zühtün başı züht sahibi olmaya çalışmaktır."
                          30. "En üstün itaat dünyada züht içinde yaşamaktır."
                          31. "En üstün züht zühtü gizlemektir."
                          32. "İnsanların saadet açısından en büyüğü en çok züht içinde yaşayandır."
                          33. "Zühtün esası Allah nezdinde olan şeylere güzel rağbettir. "
                          34. "İnsanların zühte en layığı dünyanın eksikliğini bilendir."
                          35. "Zahitler, dünyada gülseler bile kalpleri ağlar, sevinçli olsalar da üzülür ve gıpta edilecek kadar lütfe erseler de az kulluk ettikleri için kendilerine kızarlar."
                          36. "Şüphesiz züht arzuları kısaltmak, nimetlere şükretmek ve haramlardan sakınmaktır. Eğer bunlar sizde yoksa da (en azından) haram; sabrınıza galebe çalmamalı ve nimetler karşısında şükretmeyi unutmamalısınız. Zira münezzeh olan Allah aydın ve aşikar hüccetler ve bu özrü açıkça beyan eden kitaplar sebebiyle sizlere özür kapısını kapatmıştır."
                          37. "İşini düşünmüş ve nefsini tanımış isen dünyadan yüz çevir, dünyada züht içinde yaşa. Şüphesiz dünya mutsuzların yurdudur, mutluların yurdu değildir. dünyanın sevinci yalan, süsü aldatıcı, bulutları dağınık ve bağışları geri döndürülecektir."
                          38. "Beka yurduna rağbetiniz varsa o halde fena aleminde zahit olun."
                          39. "Şüphesiz sen dünya için yaratılamadın o halde dünyada züht içinde yaşa ve dünyadan yüz çevir."
                          40. "Şüphesiz züht sahibi olursanız dünyanın mutsuzluğundan kurtulursunuz ve beka yurduna erişirsiniz."
                          41. "Zahit insan insanlardan kaçınca onu ara."
                          42. "Zahit insan insanları isteyince ondan kaç."
                          43. "Züht ile hikmet meyve verir."
                          44. "Zühtün meyvesi rahatlıktır."
                          45. "Cennetin değeri dünyada züht içinde yaşamaktır."
                          46. "Zühtün güzelliği en üstün imandır ve dünyaya rağbet yakinleri bozar."
                          47. "İnsanların en hayırlısı nefsi züht içinde yaşayan, rağbeti az olan, şehveti ölen, imanı halis olan ve yakini doğru olandır."
                          48. "Cömertliğin başı dünyada züht içinde yaşamaktır."
                          49. "Hikmetin süsü dünyada züht içinde yaşamaktır."
                          50. "Dünyada züht içinde yaşaman seni kurtarır ve dünyada, dünyaya rağbet etmen seni yok eder."
                          51. "İnsanın fani olan şeylerden züht içinde olması, baki olan şeylere yakini ölçüsündedir."
                          52. "Nefsin ıslah sebebi dünyadan yüz çevirmektir."
                          53. "Ne mutlu dünyada zahit olanlara ve ahirete rağbet edenlere! Onlar yeryüzünü sergi, toprağını yatak, suyunu güzel koku, Kur'ân'ı iç elbise (kalp ziyneti), duayı ise (olaylara karşı) dış elbise yapan ve dünyayı Hz. Mesih İsa (a.s) gibi kesip atan (ondan yüz çeviren) kimselerdir."
                          54. "Zühtten ayrılma şüphesiz ki züht dinin yardımcısıdır."
                          55. "Aklın fazileti zühttür."
                          56. "Ahiretin değerini bilmeyen kimse dünyada nasıl züht içinde yaşasın."
                          57. "İlim tahsil etmek, dünyada züht içinde yaşamaktır."
                          58. "İnsanın fani olan şeylerden yüz çevirmezi ve baki olan şeylere aşık olması saadet için yeter."
                          59. "Dünyanın fani olacağını bilen, bu yüzden dünyada züht içinde yaşayan ve ahiretin bekasını bilip ahiret için amel eden kimselerden olunuz."
                          60. "Dünyayı tanıyan, züht içinde yaşar."
                          61. "Baki olan şeylere yakini olan insan, fani olan şeylere karşı züht içinde yaşar."
                          62. "Züht içinde yaşayana, zorluklar kolay gelir."
                          63. "Zühdün ortadan kalkan ve yok olan şeyler hakkında olmalıdır. Zira böyle bir şey sana baki kalmaz ve sen de ona baki kalmazsın."
                          64. "Zühd içinde yaşayan fakir olamaz."
                          65. "Dünyada züht içinde yaşayan dinini korumuştur."
                          66. "Dünyada züht içinde yaşayan kimse, dünyayı kaybetmez."
                          67. "Dünyaya rağbet eden kimseyi dünya zorluklara düşürür ve mutsuz kılar."
                          68. "Dünyadan yüz çeviren kimseye dünya hor bir halde gelir."
                          69. "Dünyadan kopan kimseye musibetler kolay gelir."
                          70. "Geçmişinden dolayı eseflenmeyen ve gelecek şeylere sevinmeyen kimse zühtü iki tarafıyla elde etmiştir."
                          71. "Dünyada züht içinde yaşayana musibetler kolay gelir."
                          72. "Dünyada züht içinde yaşayan nefsini özgür kılar ve Rabbini hoşnut eder."
                          73. "Dünyada züht içinde yaşayanın gözü yüce cennetle aydın olur."
                          74. "Dünyada züht içinde yaşamayanın yüce cennette nasibi olmaz."
                          75. "Züht ile hikmet meyve verir. "
                          76. "Tamahtan ayrılmayan ve sakınma ile süslenmeyen kimsenin zühtü fayda vermez."
                          77. "İnsanları tanıyan kimseye, ellerinde olan şeylere karşı zahit olması yakışır."
                          78. "Ey insanlar dünyada züht içinde yaşayın. Şüphesiz dünya hayatı kısa, hayrı azdır. Şüphesiz dünya gitme yurdu ve dağılma yeridir. Gerçekten dünya ecelleri yakın kılmış ve arzuları kesip koparmıştır. Bilin ki dünya kendisini gösteren, sonra nefretle sırt çeviren, tahrik edici kötü bir kadın gibidir. Dünya koşunca gitmekten geri kalan ve hıyanet eden bir yalancıdır."
                          79. "Dünyayı tanıyan kimseye ondan yüz çevirmesi ve uzak durması yakışır."
                          80. "Dünyanın yok oluş süratini bilen kimseye ondan yüz çevirmesi yakışır."
                          81. "İnsanların elinde olandan yüz çevirmekle dostluklarını elde et ki onların sevgisine nail olasın."
                          82. "Şüphesiz cehaletten yüz çevirmek, akla rağbet etme miktarıncadır."
                          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                          Yorum


                            Ynt: İmam Hz. Ali'nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                            [FONT=Arial] HZ. ALİ'DEN (A.S) NEKLEDİLEN DUALAR


                            KUMEYL DUASI

                            Kumeyl duası meşhur dualardan biridir. Allame Meclisi (r.a) diyor ki: Hızır (a.s) duası olan bu dua en güzel dualardandır.
                            Emirulmüminin Hz. Ali (a.s) bu duayı özel ashabından olan Kumeyl b. Ziyad'a öğretmiştir. Bu dua Şaban ayının on beşinci gecesinde ve yine her Cuma gecesinde okunur; düşmanların zararından korunmak, rızkın artması ve günahların bağışlanmasında önemli bir etki-si vardır. Şeyh ve Seyyid bu duayı nakletmişlerdir. Biz bu duayı “Misbahu'l-Müteheccid" kitabından naklediyoruz:


                            "Allah'ım! Sen'in her şeyi kaplayan rahmetin hakkına; ve kendisiyle her şeye üstün geldiğin, karşısında her şeyin boyun eğdiği ve her şeyin ram olduğu gücün hakkına; ve her şeye galip geldiğin ceberut (ilâhi aza-met) un hakkına; ve önünde hiçbir şeyin duramadığı izzetin hakkına ve her şeyi dolduran azametin hakkına; ve her şeye üstün gelen saltanatın hakkına; ve her şeyin fani olmasından sonra baki kalacak veçhin (kün-hün) hakkına; ve her şeyin temellerini dolduran isimlerin hakkına; ve her şeyi ihata eden ilmin hakkına ve her şeyi aydınlatan cemalinin nuru hakkına, Senden niyaz ederim.

                            Ey Nur, ey Kuddüs, ey evvellerin evveli ve ey ahirlerin ahiri!
                            Allah'ım! Benim ismet perdesini yırtan günahlarımı bağışla.
                            Allah'ım! Azaplar indiren günahlarımı bağışla.
                            Allah'ım! Nimetleri değiştiren günahlarımı bağışla.
                            Allah'ım! Duanın icabetini önleyen günahlarımı bağışla.
                            Allah'ım! Belanın inmesine sebep olan günahlarımı bağışla.
                            Allah'ım! İşlediğim bütün günahları ve yaptığım bütün hataları bağışla.

                            Allah'ım! Ben sana zikrinle yaklaşmak istiyorum ve Sen'inle Sen'den şefaat diliyorum; ve cömertliğin hakkına beni kendine yaklaştırmanı ve şükrünü eda etmeyi bana nasip kılmanı ve zikrini bana ilham etmeni isti-yorum Sen'den.

                            Allah'ım! Huzu, huşu ve zelil olmuş bir dille, Sen'den (hatalarıma) göz yummanı, bana merhametli davranmanı, beni verdiğine razı, kanaat eden ve her durumda mütevazı kılmanı dilerim.

                            Allah'ım! İhtiyaç ve yoksulluğu şiddetli olan ve hacetini zorluklar anında kapına getiren ve katında bulunanlara büyük rağbeti olan kimsenin yalvarışı gibi Sana yalvarırım.

                            Allah'ım! Sen'in sultanlığın azimdir, mekanın yücedir, tedbirin gizlidir, emrin aşikardır, kahrın galiptir, kudretin her yerde caridir ve senin hükümetinden kaçmak imkansızdır.
                            Allah'ım! Sen'den başka günahlarımı bağışlayacak, kabahatlerimi öretecek, kötü amelimi iyiye çevirecek birini bulamam.

                            Sen'den başka ilâh yoktur; münezzehsin; Sana hamdederim.
                            Ben kendime zulmettim ve cahilliğim yüzünden itaatsizlik yaptım ve beni (ta) eskiden beri unutmadığından ve bana lütuf ve ihsanında dolayı rahatladım (ve korkmadan Sana isyan ettim.)

                            Allah'ım! Mevla'm! Nice kötülüklerimin üzerini örttün; nice şiddetli belaları benden geri çevirdin; nice sürçmelerden korudun beni; nice hoşa gitmeyen şeyleri benden uzaklaştırdın; layık olmadığım nice güzel övgüleri benim için yadın.

                            Allah'ım! Belam büyümüş, halimin kötülüğü haddi aşmış; amellerim beni aciz bırakmış, (heva ve heves) zincirlerim beni çökertmiş, yerlere sermiş; uzun arzularım beni menfaatimden alıkoyup hapsetmiş ve dünya beni boş şeylerle aldatmış; ve nefsim, kendi cinayeti ve müsamahakarlı-ğımla beni kandırmış.

                            Ey Seyyidim! İzzetinin hakkına (Sen'den istiyorum ki); amelimin ve fiilimin kötülüğü, duamın kabulünü önlemesin ve bildiğin gizli sırlarımı açarak beni rezil etme; gizlice işlediğim kötü amelim ve davranışım, sü-rekli tefritim ve cahilliğim, nefsani isteklerim ve gafletimin çokluğu yüzün-den beni cezalandırmada acele etme.

                            Allah'ım! İzzetin hakkına her durumda bana karşı merhametli ve bü-tün işlerimde şefkatli ol.
                            Mabudum, Rabbim! Sen'den başka kimim var ki; ondan, kötü duru-mumu gidermesini ve işlerime nezaret etmesini isteyebileyim.

                            Mabudum, Mevla'm! Sen bana hükmettin; bense onlar hususunda nefsime uydum; ve ben bu konuda düşmanım (şeytan)ın günahları be-zemesinden korkmadım; böylece beni istediği gibi aldattı ve (özgürlük ve seçeneğim hususundaki) hükmün de bu işte ona yardımcı oldu; işte bu başıma gelenlerden dolayı bazı sınırlarını aştım; ve bazı emirlerine karşı çıktım; bütün bunlarda Sana hamdetmek benim vazifemdir.

                            (Amellerim dolayısıyla) Hakkımda yürütülen kaza ve kaderim; ve beni yakalayan hükmün ve imtihanın karşısında gösterecek hiç bir mazeret ve bahanem yoktur.

                            Ve şu anda Sana yöneldim Ey Rabbim! Kendi hakkımda işlediğim kusur ve aşırılıktan sonra; özür dileyerek, pişman ve perişanlık içerisinde bağışlamanı ve mağfiret etmeni ümit ederek, tövbe edip tekrar (Sana) yöneldim ve günahımı ikrar ve itiraf ederek Senin huzuruna geldim.
                            İşlediğim günahlardan kaçacak bir yer ve zor durumlarda sığına-cak bir mekan bulamıyorum; mazeretimi kabul edip beni sonsuz rahme-tine dahil etmenden başka ümidim yok; o halde mazeretimi kabul eyle. Allah'ım; perişanlığımın şiddetine acı, (heva ve heves) zincirlerinden kurtar beni.

                            Rabbim! Bedenimin zayıf, derimin ve kemiklerimin ince oluşuna acı.
                            Ey yaratılışımı gerçekleştirip beni yad eden, beni terbiye edip iyilik ve rızk veren; bağışının başlangıcı ve bana yaptığın geçmiş iyiliklerin hür-metine beni affeyle.

                            Ey Mabudum, Ey Seyyidim ve Rabbim! Vahdaniyetine inandıktan sonra; kalbim marifetinde aydınlandıktan sonra; dilim zikrinle meşgul ol-duktan, muhabbetin içime işledikten, Rububiyet makamına boyun eğerek sadakatle (günahlarımı) itiraf edip, doğrulukla (Sana) dua ettikten sonra, beni cehennem ateşiyle azap etmen görülüp (inanılacak) şey mi?

                            Böyle bir şey Sen'den uzaktır ve Sen kendi yetiştirdiğin birisini zayi etmezsin; yakınlaştırdığın birisini uzaklaştırmazsın, barındırdığın birisini kovmazsın veya koruduğun ve kendisine merhamet ettiğin kimseyi bela-lara teslim etmezsin. Sen bütün bunlardan yücesin.

                            Keşke bir bilseydim, Ey Seyyidim, Mabudum ve Mevla'm! Azametin karşısında secdeye düşen yüzlere; sadakatle vahdaniyetine şehadet eden ve şükrün için metheden dillere; ilâhlığını gerçekten itiraf eden kalp-lere, Senin marifetinle dolup taşan ve böylece huşuyla eğilen batınlara cehennem ateşini musallat eder misin? Ve itaat etmek üzere mabetlere koşan ve günahını itiraf ettiği halde Sen'den mağfiret dileyen uzuvları (azaba duçar eder misin?)
                            Senin hakkında böyle düşünülemez; Senin fazl-u keremin bize böyle tanıtılmamıştır. ey kerem sahibi, ey Rab!

                            Dünyanın azıcık bela ve cezası ve ondaki zorluklar karşısında benim tahammülsüzlüğümü Sen biliyorsun; halbuki dünyadaki bela ve zorlukla-rın devamı az, tahammülü kolay ve süresi kısadır; o halde nasıl ta-hammül edeyim ahiretteki belaya; orada meydana gelecek büyük zorluk ve acılara? Halbuki o belanın müddeti uzun, kalışı süreklidir ve ehline bir hafifletme de olmaz. Çünkü bu azap, Senin intikam ve hoşnutsuzluğun-dan kaynaklanır. Bu ise göklerin ve yerin dayanamayacağı bir şey.

                            Ey seyyidim! O zaman Senin güçsüz, zelil, hakir, muhtaç ve biçare bir kulun olan ben nasıl dayanabilirim?
                            Ey Mabudum, Rabbim, seyyidim ve Ey Mevla'm! Hangi şeyden dola-yı Sana şikayette bulunayım ve hangisi için ağlayıp sızlanayım ben? Azabın elem ve şiddetine mi? Yoksa belanın devamı ve süresinin uzun-luğuna mı?

                            Eğer bana ceza çektirmek için düşmanlarının yanında yer verirsen ve bela ehliyle beni bir araya toplarsan, beni dostların ve velilerinden ayı-rırsan (o zaman nasıl bir duruma düşerim?) Ey Mabudum, Ey seyyidim, Mevla'm ve Rabbim! Faraza, azabına tahammül etsem bile, Senin ayrılı-ğına nasıl dayanabilirim? Diyelim ki ateşinin hararetine dayandım, ama keremine nazar etmekten mahrum olmama nasıl sabredeyim? Yahut affını ümit ettiğim halde ateşe nasıl gireyim?

                            İzzetin hakkına ey Seyyidim ve Mevla'm, sadakatle yemin ediyorum ki: Eğer konuşmama izin verirsen, cehennem ehli arasında ümitliler gibi sürekli dergahına yönelip inlerim; medet dileyenler gibi feryat edip yardım dilerim Sen'den; ve bir şeyini kaybedenler gibi ağlayıp sızlarım Sana; ve Seni çağırıp "Neredesin ey Müminlerin Velisi! Ey ariflerin en yüce arzusu! Ey dileyenlerin imdadına yetişen! Ey sadık kalplerin dostu! Ve ey alemle-rin ilâhı!" der dururum.

                            Ey Mabudum! Münezzehsin Sen ve ben Sana hamdediyorum. Ola-cak şey mi, Sana karşı gelmesi yüzünden cehennemde tutulan ve güna-hından ötürü onun azabını tadan ve onun tabakaları arasında, işlediği suç ve cinayetten dolayı hapsedilen Müslüman bir kulun sesini duyasın da affetmeyesin, oysa o kul, rahmetine göz diken biri gibi inlemekte ve tevhit ehlinin diliyle Seni çağırmakta ve rububiyet makamını vasıta ede-rek Sana el açmada.

                            Ey Mevla'm! O, Senin önceden yaptığın merhametini umduğu halde, nasıl azapta kalabilir? Ya da Senin fazl ve rahmetini ümit ettiği halde ateş onu nasıl incitebilir? Ya da Sen onun sesini işittiğin ve yerini gördüğün halde ateş nasıl yakabilir onu? Ya da, Sen onun zaaf ve göçsüzlüğünü bildiğin halde cehennemin alevleri onu nasıl kuşatabilir? Ya da Sen onun sadakat ve doğruluğunu bildiğin halde, cehennemin tabakaları arasında nasıl kıvranıp kalır? Ya da, o, Seni "Ey Rabbim" diye çağırırken, cehennemin azap melekleri nasıl ona eziyet edebilir? Ya da cehennemden kurtulmak için Senin fazl ve keremini dilediği halde onu nasıl bırakırsın?
                            Senin hakkında bunlar düşünülemez; Senin fazlınla ilgili tanıtılan bunlar değildir; Senin muvahhid insanlara yaptığın ihsan ve iyiliklere benzeyen şeyler de değildir bunlar.

                            Ve ben şüphesiz biliyorum ki, eğer inkarcılarına azap hükmetmeseydin ve düşmanlarını ebedi azaba duçar etmeyi kararlaştırmasaydın, ateşi tamamıyla soğuk ve selamet ederdin; ve onda hiç kimse yer almazdı. Ama Sen, isimleri mukaddes olansın! Cehennemi, insanların ve cinlerin kafirleriyle doldurmaya ve düşmanları orada ebedi olarak tutmaya yemin etmişsin. Ve sen, (ey) methi yüce olan!

                            Evvelden beri söylemiş ve sürekli olarak nimet verip kerem ve ih-sanda bulunmuşsun ve buyurmuşsun ki: "Mümin olan bir kimse, fasık olan kimseyle bir olur mu? Hayır, onlar aynı olmazlar."

                            Mabudum, Seyyidim! Takdir ettiğin kudret hakkına ve hükmedip kesinlik kazandırdığın kaza ve kaderine ki, o hükmü kime uyguladınsa galip gelmişsin, bu gecede ve bu saatte işlediğim bütün suçları ve günahları ve gizlediğim bütün kötülükleri, yaptıktan sonra üzerini örttüğüm veya açığa çıkardığım, gizleyip veya aşikar ettiğim bütün cahillikleri ve Kiramu'l-Katibin'e (amelleri yazmakla görevli melekleri) kaydetmelerini emrettiğin kötülükleri bağışla! Öyle melekler ki, onları benim yaptığım amellerimi zapt edip korumakla görevlendirdin, uzuvlarımla birlikte onları da bana gözetleyici kıldın ve kendin de bunların ardından gözetleyicim oldun, hatta onlara ve gizli kalan şeylere bile şahid oldun, rahmetinle gizledin ve fazlınla örttün onları; indirdiğin her hayırdan ve gönderdiğin her ihsandan, yaydığın her iyilikten veya dağıttığın her rızktan veya bağışla-dığın günahlardan veya örttüğün hatalardan nasibimi arttırmanı diliyorum.

                            Ey Rabbim, ey Rabbim, ey Rabbim!
                            Ey Mabudum, ey Seyyidim, ey Mevla'm ve ey Sahibim!
                            Ey varlığımı elinde tutan!
                            Ey zorluk ve çaresizliğimi bilen!
                            Ey fakirlik ve yoksulluğumdan haberdar olan!
                            Ey Rabbim, ey Rabbim, ey Rabbim!

                            Hakkın, kutsiyetin, en yüce sıfatın ve ismin hürmetine Sen'den dileğim şudur: Gece ve gündüzden oluşan vakitlerimi zikrinle bayındırlaştır ve beni kendi hizmetinde tut ve amellerimi kendi indinde makbul buyur; öyle ki artık bütün amellerim ve zikirlerim tek zikir şekline dönüşsün ve bütün hallerim Senin hizmetinde geçsin.

                            Ey Seyyidim, ey güvenip dayandığım ve ey kendisine hallerimi arz ettiğim!
                            Ey Rabbim, ey Rabbim, ey Rabbim!

                            Uzuvlarımı hizmetin için güçlendir ve Sana yönelmemde kalbime güç ve sebat ver, ve Sen'den korkmada ve hizmetini sürdürmede bana öyle-sine bir ciddiyet ver ki, yarış meydanlarında Sana doğru koşayım ve mü-cadele verenler arasında Sana doğru hız alayım ve gönüllüler arasında Senin yakınlığına gönül vereyim ve ihlaslılar gibi yakınlaşayım Sana ve yakin ehlinin korktuğu gibi korkayım Senden ve indinde müminlerle birleşeyim.

                            Allah'ım! Bana kötülük yapmak isteyenin kötülüğünü geri çevir; bana tuzak kuran kimseye tuzak kur ve beni, yanında en iyi pay alan ve Sana göre en yakın makama sahip olan ve Sana özel yakınlığı olan kullarından eyle. Gerçekten bunlara erişmek, ancak Senin lütuf ve kereminle gerçekleşebilir.

                            Cömertliğinle bana bağışta bulun ve yüceliğinle bana teveccüh eyle. Rahmetinle koru beni ve dilimi zikrine alıştır ve kalbimi, kendi muhabbe-tine tutsak kıl ve dualarımı iyi bir şekilde kabul etmekle beni minnettar ey-le; sürçmelerimden geç ve hatalarımı bağışla; muhakkak ki Sen, kulları-nın Sana ibadet etmelerine hükmettin; ve Sana dua etmelerini emredip, kabul etmeyi taahhüt ettin; o halde ey Rabbim! Yüzümü Sana çevirdim ve ellerimi Sana açtım; izzetin hakkına duamı kabul eyle ve arzularıma ulaştır beni; fazlın ve kereminden ümidimi kesme; insan ve cinlerden oluşan düşmanlarımın şerrini benden uzaklaştır. Ey çabuk razı olan! Dua-dan başka bir şeye sahip olmayan -beni- bağışla; muhakkak ki sen her istediğini yaparsın.
                            Ey ismi deva, zikri şifa ve itaati zenginlik olan! Sermayesi ümit ve si-lahı ağlamak olana (bana) merhamet eyle.

                            Ey nimetleri bol ve kamil olan. Ey zorlukları defeden! Ey kararlıklarda dehşete kapılanların nuru! Ey öğretilmeden bilen! Muhammed'e ve Al-i Muhammed'e rahmet et ve bana da Sana yakıştığı şekilde muamele et.

                            Allah'ın rahmeti, Peygamberine ve O'nun soyundan gelen mübarek İmamlara olsun ve Allah'ın sonsuz selamı onların üzerine olsun."
                            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                            Yorum


                              Ynt: İmam Hz. Ali'nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                              [FONT=Arial] HZ. ALİ (A.S)'IN SABAH DUASI

                              بِسمِ اللهِ الرَحمنِ الرَحِيم

                              اَللّـهُمَّ يا مَنْ دَلَعَ لِسانَ الصَّباحِ بِنُطْقِ تَبَلُّجِهِ، وَسَرَّحَ قِطَعَ الّلَيْلِ الْمُظْلِمِ بِغَياهِبِ تَلَجْلُجِهِ، وَاَتْقَنَ صُنْعَ الْفَلَكِ الدَّوّارِ في مَقاديرِ تَبَرُّجِهِ، وَشَعْشَعَ ضِياءَ الشَّمْسِ بِنُورِ تَاَجُّجِهِ، يا مَنْ دَلَّ عَلى ذاتِهِ بِذاتِهِ وَتَنَزَّهَ عَنْ مُجانَسَةِ مَخْلُوقاتِهِ وَجَلَّ عَنْ مُلاءَمَةِ كَيْفِيّاتِهِ، يا مَنْ قَرُبَ مِنْ خَطَراتِ الظُّنُونِ وَبَعُدَ عَنْ لَحَظاتِ* الْعُيُونِ وَعَلِمَ بِما كانَ قَبْلَ اَنْ يَكُونَ، يا مَنْ اَرْقَدَني في مِهادِ اَمْنِهِ وَاَمانِهِ وَاَيْقَظَني اِلى ما مَنَحَني بِهِ مِنْ مِنَنِهِ وَاِحْسانِهِ وَكَفَّ اَكُفَّ السُّوءِ عَنّي بِيَدِهِ وَسُلْطانِهِ، صَلِّ اللّـهُمَّ عَلَى الدَّليلِ اِلَيْكَ فِي اللَّيْلِ الاَْلْيَلِ، وَالْماسِكِ مِنْ اَسْبَابِكَ بِحَبْلِ الشَّرَفِ الاَْطْوَلِ، وَالنّاصِعِ الْحَسَبِ في ذِرْوَةِ الْكاهِلِ الاَْعْبَلِ، وَالثّابِتِ الْقَدَمِ عَلى زَحاليفِها فِي الزَّمَنِ الاَْوَّلِ، وَعَلى آلِهِ الاَْخْيارِ الْمُصْطَفِيْنَ الاَْبْرارِ، وَافْتَحِ اللّـهُمَّ لَنا مَصاريعَ الصَّباحِ بِمَفاتيحِ الرَّحْمَةِ وَالْفَلاحِ، وَاَلْبِسْنِي اللّـهُمَّ مِنْ اَفْضَلِ خِلَعِ الْهِدايَةِ وَالصَّلاحِ، وَاَغْرِسِ اللّـهُمَّ بِعَظَمَتِكَ في شِرْبِ جَناني يَنابيعَ الخُشُوعِ، وَاَجْرِ اللّـهُمَّ لِهَيْبَتِكَ مِنْ اماقي زَفَراتِ الدُّمُوعِ، وَاَدِّبِ اللّـهُمَّ نَزَقَ الْخُرْقِ مِنّي بِاَزِمَّةِ الْقُنُوعِ، اِلـهي اِنْ لَمْ تَبْتَدِئنِي الرَّحْمَةُ مِنْكَ بِحُسْنِ التَّوْفيقِ فَمَنِ السّالِكُ بي اِلَيْكَ في واضِحِ الطَّريقِ، وَاِنْ اَسْلَمَتْني اَناتُكَ لِقائِدِ الاَْمَلِ وَالْمُني فَمَنِ الْمُقيلُ عَثَراتي مِنْ كَبَواـِ الْهَوى، وَاِنْ خَذَلَني نَصْرُكَ عِنْدَ مُحارَبَةِ النَّفْسِ وَالشَّيْطانِ فَقَدْ وَكَلَني خِذْلانُكَ اِلى حَيْثُ النَّصَبُ وَالْحِرْمانُ، اِلـهي اَتَراني ما اَتَيْتُكَ إلاّ مِنْ حَيْثُ الاْمالِ اَمْ عَلِقْتُ بِاَطْرافِ حِبالِكَ إلاّ حينَ باعَدَتْني ذُنُوبي عَنْ دارِ الْوِصالِ، فَبِئْسَ الْمَطِيَّةُ الَّتي امْتَطَتْ نَفْسي مِنْ هَواهـا فَواهاً لَها لِما سَوَّلَتْ لَها ظُنُونُها وَمُناها، وَتَبّاً لَها لِجُرْاَتِها عَلى سَيِّدِها وَمَوْلاها اِلـهي قَرَعْتُ بابَ رَحْمَتِكَ بِيَدِ رَجائي وَهَرَبْتُ اِلَيْكَ لاجِئاً مِنْ فَرْطِ اَهْوائي، وَعَلَّقْتُ بِاَطْرافِ حِبالِكَ اَنامِلَ وَلائى، فَاْصْفَحِ اللّـهُمَّ عَمّا كُنْتُ (كانَ) اَجْرَمْتُهُ مِنْ زَلَلي وَخَطائي، وَاَقِلْني مِنْ صَرْعَةِ رِدائي فَاِنَّكَ سَيِّدي وَمَوْلاي وَمُعْتَمَدي وَرَجائي وَاَنْتَ غايَةُ مَطْلُوبي وَمُناي في مُنْقَلَبي وَمَثْواىَ، اِلـهي كَيْفَ تَطْرُدُ مِسْكيناً الْتَجَأَ اِلَيْكَ مِنَ الذُّنُوبِ هارِباً، اَمْ كَيْفَ تُخَيِّبُ مُسْتَرْشِداً قَصَدَ اِلى جَنابِكَ ساعِياً، اَمْ كَيْفَ تَرُدُّ ظَمآناً وَرَدَ اِلى حِياضِكَ شارِباً كَلاّ وَحِياضُكَ مُتْرَعَةٌ في ضَنْكِ الُْمحُولِ، وَبابُكَ مَفْتُوحٌ لِلطَّلَبِ وَالْوُغُولِ، وَاَنْتَ غايَةُ الْمَسْؤولِ (السُّؤْلِ) * وَنِهايَةُ الْمَأمُولِ، اِلـهي هذِهِ اَزِمَّةُ نَفْسي عَقَلْتُها بِعِقالِ مَشِيَّتِكَ وَهذِهِ اَعْباءُ ذُنُوبي دَرَأتُها بِعَفْوِكَ وَرَحْمَتِكَ وَهذِهِ اَهْوائِي الْمُضِلَّةُ وَكَلْتُها اِلى جَنابِ لُطْفِكَ وَرَأفَتِكَ، فَاجْعَلِ اللّـهُمَّ صَباحي هذا ناِزلاً عَلَي بِضِياءِ الْهُدى وَبِالسَّلامَةِ بالسلام فِي الدّينِ وَالدُّنْيا، وَمَسائي جُنَّةً مِنْ كَيْدِ الْعِدى (الاَْعْداءِ) وَوِقايَهً مِنْ مُرْدِياتِ الْهَوى اِنَكَ قادِرٌ عَلى ما تَشاءُ تُؤتِي الْمُلْكَ مَنْ تَشاءُ وَتَنْزِ عُ الْمُلْكَ مِمَّنْ تَشاءُ وَتُعِزُّ مَنْ تَشاءُ وَتُذِلُّ مَنْ تَشاءُ، بِيَدِكَ الْخَيْرُ اِنَّـكَ عَلى كُلِّ شَيْء قَديرٌ، تُولِجُ اللَيْلَ في النَّهارِ وَتُولِجُ النَّهارَ فِي اللَّيْلِ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَي وَتَرْزُقُ مَنْ تَشاءُ بِغَيْرِ حِساب، لا اِلـهَ إلاّ اَنْتَ سُبْحانَكَ اللّـهُمَّ وَبِحَمْدِكَ مَنْ ذا يَعْرِفُ قَدْرَكَ فَلا يَخافُكَ، وَمَن ذا يَعْلَمُ ما اَنْتَ فَلا يَهابُكَ، اَلَّفْتَ بِقُدْرَتِكَ الْفِرَقَ، وَفَلَقْتَ بِلُطْفِكَ الْفَلَقَ، وَاَنَرْتَ بِكَرَمِكَ دَياجِي الْغَسَقِ، وَاَنْهَرْتَ الْمِياهَ مِنَ الصُّمِّ الصَّياخيدِ عَذْباً وَاُجاجاً، وَاَنْزَلْتَ مِنَ الْمُعْصِراتِ ماءً ثَجّاجاً، وَجَعَلْتَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لِلْبَرِيَّةِ سِراجاً وَهّاجاً مِنْ غَيْرِ اَنْ تُمارِسَ فيما ابْتَدَأتَ بِهِ لُغُوباً وَلا عِلاجاً، فَيا مَنْ تَوَحَّدَ بِالْعِزِّ وَالْبَقاءِ، وَقَهَرَ عِبادَهُ بِالْمَوْتِ وَالْفَناءِ صَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِهِ الاَْتْقِياءِ، وَاسْمَعْ نِدائي وَاسْتَجِبْ دُعائي وَحَقِّقْ بِفَضْلِكَ اَمَلي وَرَجائي يا خَيْرَ مَنْ دُعِي لِكَشْفِ الضُّرِّ وَالْمَأمُولِ لِكُلِّ عُسْر وَيُسْر بِكَ اَنْزَلْتُ حاجَتي فَلا تَرُدَّني مِنْ سَنِيِّ مَواهِبِكَ خائِباً يا كَريمُ يا كَريمُ يا كَريمُ بِرَحْمَتِكَ يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ وَصَلَّى اللهُ عَلى خَيْرِ خَلْقِهِ مُحَمَّد وَآلِهِ اَجْمَعينَ.

                              Bismillahirrahmanirrahim

                              "Allah'ım! ey sabahı apaçık aydınlığıyla aşikâr eden, gecenin karanlıklarını kendi haline salıveren, burçlardaki ölçülerinde gezegenlerine sapasağlam bir yapı veren ve ışık saçan güneşin nurunu her tarafa yayan Allah.

                              Ey varlığına, varlığı ile delil olan; yaratıklara benzemekten münezzeh ve yaratıkların niteliklerinden yüce olan Allah.
                              Ey basiret gözü ve düşüncelere yakın, zahiri gözlerin bakışından uzak olan ve varlıkları yaratmadan önce onları bilen Allah.
                              Ey huzur içinde beni uyutan, bana bağışlamış olduğu çeşitli nimet ve ihsanlarından yaralanmam için tekrar uykudan uyandıran, kendi eli ve egemenliğiyle kötülükleri benden uzaklaştıran allah.

                              Allah'ım! en karanlık gecede (delalet ve şirk karanlığında) halkı sana yönlendiren, üstün ve sağlam ipe (kur'an'a) sarılan, kemalin zirvesinde hasebi (aile üstünlüğü) halis ve yüce olan, tâ başından ve cahiliyet devrinde halkın sapmasına (şirk ve delalette olmalarına) rağmen allah'a ibadette sebat gösteren peygamber'ine ve onun tertemiz, şeçkin ve üstün ehl-i beyt'ine salat eyle.

                              Allah'ım; sabahın kapılarını felah ve rahmet kilitleriyle yüzümüze aç. Allah'ım; en güzel salah ve hidayet giysisini bana giydir. Allah'ım; büyüklüğünle kalbimin derinliklerine huşu ve tevazu çeşmelerini yerleştir. allah'ım; heybetin için göz pınarımdan gözyaşlarını akıt. Allah'ım; haddi aşan serkeşlik ve cahilliğimi kanaat yularıyla düzelt.

                              Allah'ım; ilk başından güzel tevfikinle rahmetin beni sarmasaydı, apaçık doğru yolda kim beni sana yönlendirebilirdi? eğer ağır davranman (mühlet vermen) sabrın beni batıl arzularımın çektiği yöne gitmekte beni kendi halime koyacak olsa, artık beni nefsin azgınlıklarından kim kutrarabilir? eğer nefis ve şeytana karşı mücadelede yardımın benden esirgense, o zaman ben zorluk ve mahrumiyete duçar olurum.

                              Allah'ım; sen görüyorsun ki sadece ümitlerimle sana geldim ve günahlarım visal yurdundan beni uzaklaştırdığında çaresiz kalarak senin kerem ve lütuf iplerine tutundum.
                              nefsimi istediği yöne çekip götüren bu havâ ve heves bineği ne kötü bir binektir. yazıklar olsun, batıl arzu ve hayallerle kendini aldatan ve mevlasına başkaldırmaya kalkışan nefse.

                              Allah'ım; ümit eliyle rahmet kapını çaldım. hava ve hevesin taşkınlığı yüzünden sana koştum. dostluk parmaklarımı rahmet iplerine geçirdim. Allah'ım; artık günahımı, hatamı ve sürçmelerimi bağışla ve beni helak olmaktan koru. çünkü sensin benim efendim, mevlam, ümidim ve güvenim. sensin benim her iki dünyada en son arzum ve isteğim.

                              Allah'ım; günahlardan kaçıp sana sığınan aciz kulunu nasıl kerem kapından kovarsın? senin kapına koşarak gelen ve yol göstermeni isteyen kimseyi lütuf ve ihsanından nasıl mahrum edersin? susamışlığını gidermek için senin rahmet çeşmelerinin sahiline gelen kimseyi nasıl susamış olarak geri çevirirsin? hayır; oysa senin rahmet ve kerem çeşmelerin, kuru topraklarda da coşmaktadır, senin rahmet kapın, arayan ve tufeylilerin (herkesin) yüzüne açıktır, sensin en son arzu ve isteğim.

                              Allah'ım! bu nefsimin yularıdır; onu senin irade ve rıza ipine iyice bağladım; bu günah yüklerimdir, onu rahmet ve affına sığınarak üzerimden atıyorum; bu dalalete çeken nefsimdir, onu senin lütuf ve merhametine bırakıyorum.

                              Allah'ım! bu sabahı, hidayet ışığı, dünya ve dinimde selametlikle bana açılmasını mukadder eyle ve akşamımı, düşmanların hilesine siper ve nefsin helak edici heveslerine karşı bir koruyucu kıl. gerçekten sen istediğin her herşeyi yapmaya kadirsin, dilediğine mülk verirsin, dilediğinden mülkü çeker alırsın. dilediğini aziz edersin, dilediğini de zelil edersin. hayır sadece senin elindedir. muhakkak ki sen her şeye kadirsin. geceyi gündüze ve gündüzü de geceye sokarsın. ölüden diri ve diriden de ölü meydana getirirsin, dilediğine de hesapsızca rızık verirsin.

                              Senden başka tapılacak ma'bud yoktur. sen her noksanlıktan münezzehsin; allah'ım! hamd sana mahsustur. kimdir senin yüceliğini bilip de senin celal ve azametinden korkmayan, kimdir seni hakkıyla tanıyıp da senin heybetinden titremeyen?

                              Kendi kudretinle çeşitli fırkalar arasında dostluk meydana getirdin. kendi lütfunla sabahı ağarttın. kendi kereminle gecenin karanlığını aydınlığa çevirdin.
                              sarp kayaların ortasından acı ve tatlı sular akıttın. sıkıştırılan bulutlardan şarıl şarıl sular indirdin. güneş ve ayı mahlukat için ışıklı çırağ yaptın. yarattığın andan itibaren hiçbir zaman yorgunluk ve çaresizliğe düşmedin.

                              Ey bekâ ve izzeti ile tekliği kendisine mahsus kılan, ölüm ve fenâ ile (öldürüp yok ederek) tüm kullarına galip gelen allah; muhammed ve onun takvada üstün olan ehl-i beyt'ine salat eyle. allah'ım; lütfunla çağrımı işit, duâmı kabul buyur, ümit ve arzumu gerçekleştir.

                              Ey sıkıntının giderilmesi için çağrılanların en hayırlısı ve ey her zorluk ve kolaylık için ümit edilenlerin en hayırlısı; hacetimi senin kapına getirmişim. beni güzel ihsanlarından mahrum olarak geri çevirme. ey kerim, ey kerim, ey kerim. rahmetin hürmetine ey merhametlilerin en merhametlisi.
                              Allah'ın salat ve selamı yarattıklarının en hayırlısı olan muhammed ve onun ehl-i beyt'inin tümüne olsun."

                              Sonra secde et ve şöyle de:

                              اِلـهي قَلْبي مَحْجُوبٌ، وَنَفْسي مَعْيُوبٌ، وَعَقْلي مَغْلُوبٌ، وَهَوائي غالِبٌ، وَطاعَتي قَليلٌ، وَمَعْصِيَتي كَثيرٌ، وَلِساني مُقِرٌّ بِالذُّنُوبِ فَكَيْفَ حيلَتي يا سَتّارَ الْعُيُوبِ وَيا عَلاّمَ الْغُيُوبِ وَيا كاشِفَ الْكُرُوبِ، اِغْفِرْ ذُنُوبي كُلَّها بِحُرْمَةِ مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد يا غَفّارُ يا غَفّارُ يا غَفّارُ بِرَحْمَتِكَ يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ.

                              "Allah'ım; kalbim günahlardan oluşan perdeler arkasında kalmış; nefsim kusurlanmış, aklım yenik düşmüş, hava ve hevesim ise galip olmuştur. İtaatim az, günahım çok ve dilim ise günahlarımı itiraf etmektedir. bu durumda çarem nedir, ey kusurları örten allah, ey gaybı mutlak surette bilen allah, ey kederleri gideren allah, tüm günahlarmı bağışla, muhammed ve âl-i muhammed hürmetine, ey çok bağışlayıcı, ey çok bağışlayıcı, ey çok bağışlayıcı, rahmetin hürmetine (duamı kabul et) ey merhametlilerin en merhametlisi."

                              Allame meclisî bu duayı “biharu'l-envar" adlı kitabının dua kita-bında ve salat kitabında kaydetmiş ve demiştir ki: "bu dua meşhur du-alardandır; ben bu duayı seyyid b. bâkî'nin (r.a) “Misbah" adlı kitabı dışında diğer muteber kitaplarda bulamadım."

                              Ve yine demiştir ki: "meşhur olan bu duayı sabahın farz namazın-dan sonra okumaktır. seyyid İbn bâkî ise bunun sabah namazının na-filesinden sonra okunmasını rivayet etmiştir; fakat hangisinden sonra okunursa okunsun iyidir."
                              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                              Yorum


                                Ynt: İmam Hz. Ali'nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                                HZ. ALİ'NİN (A.S) KUFE MESCİDİNDEKİ MÜNACATI


                                اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْاَلُكَ الاَْمانَ يَوْمَ لا يَنْفَعُ مالٌ وَلابَنُونَ اِلاّ مَنْ اَتَى اللهَ بِقَلْب سَليم، وَاَسْاَلُكَ الاَْمانَ يَوْمَ يَعَضُّ الظّالِمُ عَلى يَدَيْهِ يَقُولُ يا لَيْتِني اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُولِ سَبيلاً، وَاَسْاَلُكَ الاَْمانَ يَوْمَ يُعْرَفُ الُْمجْرِمُونَ بِسيمـاهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّواصي وَالاَْقْدامِ، وَاَسْاَلُكَ الاَْمانَ يَوْمَ لا يَجْزي والِدٌ عَنْ وَلَدِهِ وَلا مَوْلُودٌ هُوَ جاز عَنْ والِدِهِ شَيْئاً اِنَّ وَعْدَ اللهِ حَقٌّ، وَاَسْاَلُكَ الاَْمانَ يَوْمَ لا يَنْفَعُ الظّالِمينَ مَعْذِرَتُهُمْ وَلَهُمُ اللَّعْنَةُ وَلَهُمْ سُوءُ الدّارِ، وَاَسْاَلُكَ الاَْمانَ يَوْمَ لا تَمْلِكُ نَفْسٌ لِنَفْس شَيْئاً وَالاَْمْرُ يَوْمَئِذ للهِ، وَاَسْاَلُكَ الاَْمانَ يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ اَخيهِ وَاُمِّهِ وَاَبيهِ وَصاحِبَتِهِ وَبَنيهِ لِكُلِّ امْرِئً مِنْهُمْ يَوْمَئِذ شَأْنٌ يُغْنيهِ، وَاَسْاَلُكَ الاَْمانَ يَوْمَ يَوَدُّ* الُْمجْرِمُ لَوْ يَفْتَدي مِنْ عَذابِ يَوْمَئِذ بِبَنيهِ وَصاحِبَتِهِ وَاَخيهِ وَفَصيلَتِهِ الَّتي تُؤْويهِ وَمَنْ فِي الاَْرْضِ جَميعاً ثُمَّ يُنْجيهِ كَلاّ اِنَّها لَظى نَزّاعَةً لِلشَّوى.

                                مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الْمَوْلى وَاَنَا الْعَبْدُ وَهَلْ يَرْحَمُ الْعَبْدَ اِلاَّ الْمَوْلى، مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الْمالِكُ وَاَنَا الْمَمْلُوكُ وَهَلْ يَرْحَمُ الْمَمْلُوكَ اِلاَّ الْمالِكُ، مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الْعَزيزُ وَاَنَا الذَّليلُ وَهَلْ يَرْحَمُ الذَّليلَ اِلاَّ الْعَزيزُ، مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الْخالِقُ وَاَنَا الَْمخْلُوقُ وَهَلْ يَرْحَمُ الَْمخْلُوقَ اِلاَّ الْخالِقُ، مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الْعَظيمُ وَاَنَا الْحَقيرُ وَهَلْ يَرْحَمُ الْحَقيرَ اِلاَّ الْعَظيمُ، مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الْقَوِيُّ وَاَنَا الضَّعيفُ وَهَلْ يَرْحَمُ الضَّعيفَ اِلاَّ الْقَوِيُّ، مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الْغَنِيُّ وَاَنَا الْفَقيرُ وَهَلْ يَرْحَمُ الْفَقيرَ اِلاَّ الْغَنِيُّ، مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الْمُعْطي وَاَنـَا السّائِلُ وَهَلْ يَرْحَمُ السّائِلَ اِلاَّ الْمُعْطي، مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الْحَيُّ وَاَنَا الْمَيِّتُ وَهَلْ يَرْحَمُ الْمَيِّتَ اِلاَّ الْحَيُّ، مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الْباقي وَاَنَا الْفاني وَ هَلْ يَرْحَمُ الْفانيَ اِلاَّ الْباقي، مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الدّائِمُ وَاَنَا الزّائِلُ وَهَلْ* يَرْحَمُ الزّائِلَ اِلاَّ الدّائِمُ، مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الرّازِقُ وَاَنَا الْمَرْزُوقُ وَهَلْ يَرْحَمُ الْمَرْزُوقَ اِلاَّ الرّازِقُ.

                                مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الْجَوادُ وَاَنـَا الْبَخيلُ وَهَلْ يَرْحَمُ الْبَخيلَ اِلاَّ الْجَوادُ، مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الْمُعافي وَاَنَا الْمُبْتَلى وَهَلْ يَرْحَمُ الْمُبْتَلى اِلاَّ الْمُعافي، مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الْكَبيرُ وَاَنَا الصَّغيرُ وَهَلْ يَرْحَمُ الصَّغيرَ اِلاَّ الْكَبيرُ، مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الْهادي وَاَنَا الضّالُّ وَهَلْ يَرْحَمُ الضّالَّ اِلاَّ الْهادي، مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الرَّحْمنُ وَاَنـَا الْمَرْحُومُ وَهَلْ يَرْحَمُ الْمَرْحُومَ اِلاَّ الرَّحْمنُ، مَوْلايَ يامَوْلايَ اَنْتَ السُّلْطانُ وَاَنَا الْمُمْتَحَنُ وَهَلْ يَرْحَمُ الْمُمْتَحَنَ اِلاَّ السُّلْطانُ، مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الدَّليلُ وَاَنَا الْمُتَحَيِّرُ وَهَلْ يَرْحَمُ الْمُتَحَيِّرَ اِلاَّ الدَّليلُ، مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الْغَفُورُ وَاَنَا الْمُذْنِبُ وَهَلْ يَرْحَمُ الْمُذْنِبَ اِلاَّ الْغَفُورُ، مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الْغالِبُ وَاَنـَا الْمَغْلُوبُ وَهَلْ يَرْحَمُ الْمَغْلُوبَ اِلاَّ الْغالِبُ، مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الرَّبُّ وَاَنَا الْمَرْبُوبُ وَهَلْ يَرْحَمُ الْمَرْبُوبَ اِلاَّ الرَّبُّ،* مَوْلايَ يا مَوْلايَ اَنْتَ الْمُتَكَبِّرُ وَاَنَا الْخاشِعُ وَهَلْ يَرْحَمُ الْخاشِعَ اِلاَّ الْمُتَكَبِّرُ، مَوْلايَ يا مَوْلايَ اِرْحَمْني بِرَحْمَتِكَ، وَارْضَ عَنّي بِجُودِكَ وَكَرَمِكَ وَفَضْلِكَ يا ذَا الْجُودِ وَالاِْحْسانِ وَالطَّوْلِ وَالاِْمْتِنانِ، بِرَحْمَتِكَ يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ.


                                "Allah'ım! sadece tertemiz bir kalple allah'ın huzuruna çıkan hariç, mal ve evlatların -insana- hiçbir yararı olmadığı günde senden eman diliyorum. zalimin -hasretle- ellerini ısıracağı ve "keşke ben resulullah'a -itaat- yolunu tutsaydım" diyeceği günde senden aman diliyorum. günahkârların yüzlerinden tanınacağı, perçem ve ayaklarından tutulacağı günde senden aman diliyorum. babanın oğul yerine ve evladın da baba yerine cezalandırılmayacağı günde senden aman diliyorum. ve doğrusu allah'ın vaadı haktır. zalimlere mazeretlerinin bir fayda sağlamayacağı, onların allah'ın rahmetinden uzak ve kötü bir menzilde olacağı günde senden aman diliyorum. hiç kimsenin kimse üzerinde güç sahibi olamayacağı ve yetkinin yalnız allah'a has olacağı günde senden aman diliyorum. İnsanın kardeşinden, annesinden, babasından, karısından ve evlatlarından kaçacağı ve herkesi meşgul edecek bir işle uğraşacağı günde senden aman diliyorum. "suçlu o günün azabından -kurtulmak için- eşini ve kardeşini, kendisini barındıran, içinde yetiştiği tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini vermek ister. hayır -hiçbir zaman bu imkanı bulamayacak-! o -cehennem ateşi-, alevlenen bir ateştir. deriler kavurur, soyar." bu günde senden aman diliyorum.

                                Mevlam, ey mevlam! sen mevlasın ben ise bir kulum; kula mevladan başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! sen -varlığımın- sahibisin, ben ise sahip olunan; sahip olunana sahip olandan başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! sen azizsin, ben ise zelil; zelile azizden başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! sen yaratansın, ben ise yaratılan; yaratılana yaratandan başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! sen yücesin, ben ise hakir, hakire yüce olandan başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! sen güçlüsün, ben ise zayıf; zayıfa güçlüden başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! sen zenginsin, ben ise yoksul; yoksula zenginden başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! sen bağışta bulunansın, ben ise sail; saile bağıştan bulunandan başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! sen dirisin, ben ise ölü; ölüye diriden başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! sen bâkisin, ben ise fâni; faniye bâkiden başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! sen ebedisin, ben ise geçici; geçiciye ebediden başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! sen rızıklandıransın, ben ise rızıklanan; rızıklanana rızıklandırandan başka kim merhamet eder?

                                Mevlam, ey mevlam! sen cömertsin, ben ise cimri; cimriye cömertten başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! sen afiyet verensin, ben ise -derde- tutulan, derde tutulana afiyet verenden başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! sen büyüksün, ben ise küçük; küçüğe büyükten başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! sen hidayet edensin, ben ise sapan; sapana hidayet edenden başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! sen rahmansın, ben ise merhamet edilecek olan; merhamet edilecek olana rahmandan başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! sen sulta sahibisin, ben ise imtihan edilen; imtihan edilene sulta sahibinden başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! sen kılavuzsun, ben ise yolunu şaşırmış; yolunu şaşırmışa kılavuzdan başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! sen bağışlayansın, ben ise günahkâr; günahkâra bağışlayandan başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! sen galipsin, ben ise mağlup; mağluba galipten başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! sen eğitensin, ben ise eğitilen; eğitilene eğitenden başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! sen yücesin, ben ise alçak ve düşük; düşük birisine yüce olandan başka kim merhamet eder? mevlam, ey mevlam! rahmetinin hakkı için bana merhamet eyle. bağışının, lütfünün ve fazlının saygınlığı için benden razı ol. ey bağış, ihsan, fazl ve nimet sahibi! rahmetinin hakkı için -duamı kabul buyur-, ey merhametlilerin en merhametlisi!"
                                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X