Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Hz. Ali döneminde muhalefet

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Hz. Ali döneminde muhalefet

    Hz. Ali döneminde muhalefet (1)

    Laik demokrasiler dine olmadığı gibi bir ideolojiye de dayalı olamaz; bütün dinler ve ideolojiler karşısında eşit
    mesafede olur. Türkiye de laik-demokratik rejim iddiasında ama laikliği veya kemalizmi bir ideoloji haline getirmiş,
    muhalefetle ilişkisini bu ideolojiye taraf olarak belirliyor. Resmi ideolojiye muhalif olanların hak ve özgürlükleri,
    "şiddet kullanarak rejimi değiştirmeye kalkışma" sebebiyle sınırlansa bu çağdaş hukuk ve uygulama ile örtüşür,
    ama bizde, şiddete başvurma dışında kalan muhalif söz ve eylemlerle de hak ve özgürlükler sınırlanıyor, partiler
    kapatılıyor, insanlar cezalandırılıyor.

    Şeriatı kâmil manada uygulayan ilk dört halifeden biri olan Hz. Ali devrinde siyasi muhalefet (Havâric, Hâricîler)
    etkili olarak kendini göstermeye başlamıştı. Hz. Ali'nin bunlara karşı tutumu ve uygulaması, İslam siyaset teorisinde
    örnek olmuş ve Serahsî'nin Mebsût'u (Bağiy: Devlete karşı ayaklanma bahsinde) gibi kaynaklarda yerini şöyle almıştır:

    Hz. Ali Cuma namazında, minberden halka hitap ederken (bizdeki ifadesiyle hutbe okurken) mescidin bir köşesinden
    Havâric (bir gurup Hâricî) ayağa kalkarak "Hüküm Allah'a aittir" diye bağırmaya başladılar. Hz. Ali sözünü kesti,
    onlara dönerek "Söz doğru ama söyleyenlerin maksadı hak ve doğru değil. Sizin mescidimize girip orada Allah'ı
    anmanızı, ibadet yapmanızı engellemeyiz, gücünüzü düşmana karşı bizim gücümüze eklediğiniz sürece sizi ganimetten
    mahrum etmeyiz, bize karşı savaşa girmedikçe de sizinle savaşmayız "
    dedi ve kaldığı yerden hutbesine devam etti.

    Büyük İslam fıkıh alimi Serahsî (v.483/1090), yukarıdaki vakıayı aktardıktan sonra şu açıklamaları yapıyor (maddeler
    halinde özetliyorum):

    1. Hâricîler, Hz. Ali hutbeye başlayınca onu şaşırtmak, ortalığı karıştırmak için bunu sıkça yaparlardı.

    2. "Söz doğru, ama maksat doğru değil" derken Hz. Ali şunu kast ediyor: "Bu söz doğru, ama bunların maksadı,
    Muaviye ile mücadele ederken ihtilafın çözümünü (bu konudaki hükmü) hakemlere bırakmayı kabul ettiğim için beni
    tekfir etmektir (kâfir olduğumu ilan etmektir), bu sözü de bu maksatla tekrar edip duruyorlar; işte bu maksat yanlıştır,
    bâtıldır."

    3. Hz. Ali, karşı taraf ona bunları yaptığı halde onlara "Kâfir" demiyor, "Kardeşlerimiz bize karşı cephe kurdular…"
    diyor, kendilerine muhalefet hakkı tanıyor, söz hürriyeti veriyor, silaha ve şiddete başvurmadıkları sürece cezalandırma
    yoluna gitmiyor.

    4. Muhalifler Hz. Ali'ye açıkça "kâfir" deselerdi bu ağır bir hakaret olurdu ve hapis vb. ceza verilebilirdi, onlar bu
    hakareti üstü kapalı, dolaylı, ima yoluyla yaptıkları için kendilerine hakaret cezası da uygulamıyor.


    Hayrettin Karaman
    Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.(İsra-53)

    #2
    Ynt: Hz. Ali döneminde muhalefet

    Hz. Ali döneminde muhalefet (2)

    Hz. Alî döneminde asayiş ile ilgili bir görevli (Kesîr el-Hadramî) anlatıyor:

    Kinde kapıları yönünden Kûfe mescidine girdim, beş kişinin bir araya gelmiş Hz. Ali hakkında hakarete varan sözler söylediklerini
    fark ettim, içlerinden bornoz şeklinde bir kıyafete bürünmüş olanı ise "Ali'yi öldüreceğime Allah'a söz veriyorum" dedi, onu yakaladım,
    diğer arkadaşları dağılıp kaçtılar. Adamı Hz. Ali'ye getirdim ve aramaızda şu konuşma geçti:

    - Bu adamın seni öldüreceğine yemin ettiğini işittim.

    - Sana yazıklar olsun, sen kimsin!

    - Ben Sivâr el Münkırî'yim.

    Hz. Ali bana döndü, konuşma şöyle devam etti:

    -Bırak onu.

    -Adam seni öldürmeye yemin ettiği (Allah'a söz verdiği) halde onu bırakacak mıyım!?

    - Adam beni öldürmediği halde ben onu öldüreyim mi?

    - Bu adam aynı zamanda sana küfür (hakaret) etti?

    - İstersen sen de ona hakaret et!


    (Kaynak:Serahsî'nin Mebsût'u, Bağiy: Devlete karşı ayaklanma bahsi)

    Hz. Ali devlet başkanı, siyasi ve dinî (din anlayışı bakımından) muhalifi olan gruptan (Hâricîlerden) bazıları toplanıp aleyhinde
    konuşuyorlar, onları takip etmiyor, içlerinden biri öldürme niyetinde olduğunu söylüyor, hatta buna yemin ediyor, ona da -henüz
    suç gerçekleşmedi diye- ceza vermiyor. Hakaret konusuna gelince ona karşı bir mukabele etme veya cezalandırma hakkı
    bulunduğunu ima ediyor ama bunu da kendisi kullanmıyor.


    Demokrasi ile övünen, her fırsatta şeriat aleyhine konuşan birileri ise ortada silahlı bir kalkışma, silahlı kalkışmaya dair konuşma ve
    bu maksatla yapılan toplantılar bulunmadığı halde bunlara konuşma ve dinlerini serbest yaşama hakkı ve imkanı verirsek dindarlıkları
    güçlenir ve yayılır, sonunda belki şiddete de başvurarak rejimi değiştirmeye kalkışırlar diye bir kısım vatandaşlarına ayrımcılık yapıyorlar,
    onları bazı temel insan haklarından mahrum ediyorlar.

    İbret alına!


    Hayrettin Karaman
    Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.(İsra-53)

    Yorum

    YUKARI ÇIK
    Çalışıyor...
    X