Hacı Bektaş isimli konuda üyelerden biri onun yazdığı veya onun adına yazılmış işleri anlamsız bulmuş, Hz Ali ile örnek vereceğim demiştim, her sözün her yaratık açısıyla anlaşılmayacağına dair
İmam Ali bin Ebi Talib en yakın ashabı ile beraber meclisinde otururken, ona dediler ki:
”Ey müminlerin emiri, bize hakikattan haber etseydin.
” İmam Ali dedi ki: “Eyvah size!
Benim sözüm zorun zorudur, bunu ancak bilginler anlıyabilir!
” Hazır olanlar dediler ki: “Bize haber etmende ısrarlıyız.”
İmam Ali dedi ki : “Beni takib edin!” imam Ali adamlarla evin içine girdiğine şöyle dedi:
“Benim yücelerin yücesi olup kahreden!
Benim ölüleri diriltip ihya eden!
Benim dirileri ölü kılan!
Benim her şeyden evvel olan evvel, benim her şeyden sonra son(ahir) olan!
Benim görünen, benim gizli olan !!!”
Adamlar bunu duyduklarında: “Kafir oldu!” deyip evden dışarı çıkmak için kapıya doğru yürüdüler.
-----------------------------------------------------------------------------------------
Bu aşamada evden çıksaydı orda bulunanlar şüphe yok ki Hz Ali'nin Kafir olduğunu düşünebilirlerdi
Bu yazının ikinci tevsir bölümünü tümden sunmadan önce konuyu okuyanlara soruyorum
-Hz Ali "Benim yücelerin yücesi olup kahreden! " olabilir mi?
- "Benim ölüleri diriltip ihya eden! " olabilir mi?
-"Benim dirileri ölü kılan! " olabilir mi?
-"Benim her şeyden evvel olan evvel, benim her şeyden sonra son(ahir) olan! " olabilir mi?
-"Benim görünen, benim gizli olan !!!"
Bunlar oluyorsa bu da demektir ki her söz (zahir) her bakan için değildir, görebilen, idrak edebilen (Batın) göz gerek
Hacı Bektaş ,Yunus Emre ve Mevlana'yla üç Batini önderi diye anılması , tarihçiler tarafından kabul görmesi tüm işlerini Zahir ile yürüttüklerinden elbette kaynaklanmıyor, akıl edebilmek lazım ama malum ki her canlı Batın türü işlere erişemez, işler kapasite kapasitedir,
ilk okul öğrencisi , lise programından çakmaz,
lise öğrencisi üniversite porgramından,
üniversite öğrencisi lisans ve doktora programından,
ve işler uzayıp gider çünkü doktara sonrası da tercübe ve deneyim aşamanın yükselmesini sağlar
Konu hakkında fikir sahibi olmanız için şunu söyleyeyim ki Yunus Emre "kırk yıl piştim hala çiğsin dediler" sözüyle, hakikat kapısına erişmenin nasıl zor ve uzun vadeli bir iş olduğuna ışık tutmuş
Hacı Bektaş değirmen mili olarak anıldığına göre, mertebe konusunda en yetkin aşamadadır, dolayısıyla onun neler bildirdiğine ermek her sıradan insanın işi olmamakla birlikte, zahir bakının ise hiç şansı yok, bu sözlerini hakkıyla okuyup manasına eren ilim kazanmış olur, bu kendi menfattinedir
Şimdi Hazreti Alinin sözlerinin tefsirine geçelim ki mesele tümüyle anlaşılır olsun
-------------------------------------------------------------------------------------
İmam Ali bin Ebi Talib en yakın ashabı ile beraber meclisinde otururken, ona dediler ki:
”Ey müminlerin emiri, bize hakikattan haber etseydin.
” İmam Ali dedi ki: “Eyvah size!
Benim sözüm zorun zorudur, bunu ancak bilginler anlıyabilir!
” Hazır olanlar dediler ki: “Bize haber etmende ısrarlıyız.”
İmam Ali dedi ki : “Beni takib edin!” imam Ali adamlarla evin içine girdiğine şöyle dedi:
“Benim yücelerin yücesi olup kahreden!
Benim ölüleri diriltip ihya eden!
Benim dirileri ölü kılan!
Benim her şeyden evvel olan evvel, benim her şeyden sonra son(ahir) olan!
Benim görünen, benim gizli olan !!!”
Adamlar bunu duyduklarında: “Kafir oldu!” deyip evden dışarı çıkmak için kapıya doğru yürüdüler.
“Ben sizlere sözlerimin zorun zoru olduğunu ve ancak bilginlerin bunu anlayabileceğini söylemedim mi?
Bana doğru gelin de size sözlerimi tefsir edeyim.
Size, benim yücelerin yücesi olup kahreden, dedim.
Ben bu kılıcım ile üzerinize galip gelerek sizleri kahrettim, ancak böylece Allah’a ve Peygamber’ine iman etmiş oldunuz.
Size, ihya eden ve öldüren benim dedim. Ben, Allah’ın yolunu ihya ettim ve sapıklığı öldürdüm.
Evvel olduğumu söyledim, ben ilk olarak Allah’a iman eden ve İslam olanım.
Son olduğumu söyledim, Peygamberin cenazesini son görüp defneden bendim.
Görünen ve gizli olan benim dedim, görünen ve gizli olan ilim bendedir, anlamında söyledim!!!”
Adamlar bu tefsiri duyduklarında: “Üzerimizdeki ağırlığı gidermiş olup bizi rahtlattın, Allah seni de rahatlatsın” dediler.
(Şeyh Mufid “Al-İhtisas” s:163 ; Mecliysi “Bihar’ul-Envaar” c:42, s:189)
İmam Ali bin Ebi Talib en yakın ashabı ile beraber meclisinde otururken, ona dediler ki:
”Ey müminlerin emiri, bize hakikattan haber etseydin.
” İmam Ali dedi ki: “Eyvah size!
Benim sözüm zorun zorudur, bunu ancak bilginler anlıyabilir!
” Hazır olanlar dediler ki: “Bize haber etmende ısrarlıyız.”
İmam Ali dedi ki : “Beni takib edin!” imam Ali adamlarla evin içine girdiğine şöyle dedi:
“Benim yücelerin yücesi olup kahreden!
Benim ölüleri diriltip ihya eden!
Benim dirileri ölü kılan!
Benim her şeyden evvel olan evvel, benim her şeyden sonra son(ahir) olan!
Benim görünen, benim gizli olan !!!”
Adamlar bunu duyduklarında: “Kafir oldu!” deyip evden dışarı çıkmak için kapıya doğru yürüdüler.
-----------------------------------------------------------------------------------------
Bu aşamada evden çıksaydı orda bulunanlar şüphe yok ki Hz Ali'nin Kafir olduğunu düşünebilirlerdi
Bu yazının ikinci tevsir bölümünü tümden sunmadan önce konuyu okuyanlara soruyorum
-Hz Ali "Benim yücelerin yücesi olup kahreden! " olabilir mi?
- "Benim ölüleri diriltip ihya eden! " olabilir mi?
-"Benim dirileri ölü kılan! " olabilir mi?
-"Benim her şeyden evvel olan evvel, benim her şeyden sonra son(ahir) olan! " olabilir mi?
-"Benim görünen, benim gizli olan !!!"
Bunlar oluyorsa bu da demektir ki her söz (zahir) her bakan için değildir, görebilen, idrak edebilen (Batın) göz gerek
Hacı Bektaş ,Yunus Emre ve Mevlana'yla üç Batini önderi diye anılması , tarihçiler tarafından kabul görmesi tüm işlerini Zahir ile yürüttüklerinden elbette kaynaklanmıyor, akıl edebilmek lazım ama malum ki her canlı Batın türü işlere erişemez, işler kapasite kapasitedir,
ilk okul öğrencisi , lise programından çakmaz,
lise öğrencisi üniversite porgramından,
üniversite öğrencisi lisans ve doktora programından,
ve işler uzayıp gider çünkü doktara sonrası da tercübe ve deneyim aşamanın yükselmesini sağlar
Konu hakkında fikir sahibi olmanız için şunu söyleyeyim ki Yunus Emre "kırk yıl piştim hala çiğsin dediler" sözüyle, hakikat kapısına erişmenin nasıl zor ve uzun vadeli bir iş olduğuna ışık tutmuş
Hacı Bektaş değirmen mili olarak anıldığına göre, mertebe konusunda en yetkin aşamadadır, dolayısıyla onun neler bildirdiğine ermek her sıradan insanın işi olmamakla birlikte, zahir bakının ise hiç şansı yok, bu sözlerini hakkıyla okuyup manasına eren ilim kazanmış olur, bu kendi menfattinedir
Şimdi Hazreti Alinin sözlerinin tefsirine geçelim ki mesele tümüyle anlaşılır olsun
-------------------------------------------------------------------------------------
İmam Ali bin Ebi Talib en yakın ashabı ile beraber meclisinde otururken, ona dediler ki:
”Ey müminlerin emiri, bize hakikattan haber etseydin.
” İmam Ali dedi ki: “Eyvah size!
Benim sözüm zorun zorudur, bunu ancak bilginler anlıyabilir!
” Hazır olanlar dediler ki: “Bize haber etmende ısrarlıyız.”
İmam Ali dedi ki : “Beni takib edin!” imam Ali adamlarla evin içine girdiğine şöyle dedi:
“Benim yücelerin yücesi olup kahreden!
Benim ölüleri diriltip ihya eden!
Benim dirileri ölü kılan!
Benim her şeyden evvel olan evvel, benim her şeyden sonra son(ahir) olan!
Benim görünen, benim gizli olan !!!”
Adamlar bunu duyduklarında: “Kafir oldu!” deyip evden dışarı çıkmak için kapıya doğru yürüdüler.
“Ben sizlere sözlerimin zorun zoru olduğunu ve ancak bilginlerin bunu anlayabileceğini söylemedim mi?
Bana doğru gelin de size sözlerimi tefsir edeyim.
Size, benim yücelerin yücesi olup kahreden, dedim.
Ben bu kılıcım ile üzerinize galip gelerek sizleri kahrettim, ancak böylece Allah’a ve Peygamber’ine iman etmiş oldunuz.
Size, ihya eden ve öldüren benim dedim. Ben, Allah’ın yolunu ihya ettim ve sapıklığı öldürdüm.
Evvel olduğumu söyledim, ben ilk olarak Allah’a iman eden ve İslam olanım.
Son olduğumu söyledim, Peygamberin cenazesini son görüp defneden bendim.
Görünen ve gizli olan benim dedim, görünen ve gizli olan ilim bendedir, anlamında söyledim!!!”
Adamlar bu tefsiri duyduklarında: “Üzerimizdeki ağırlığı gidermiş olup bizi rahtlattın, Allah seni de rahatlatsın” dediler.
(Şeyh Mufid “Al-İhtisas” s:163 ; Mecliysi “Bihar’ul-Envaar” c:42, s:189)