Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Hz. Ali Efendimizin Hilafet hakkına iki delil ; Tebük ve Tevbe 122. ayet

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Hz. Ali Efendimizin Hilafet hakkına iki delil ; Tebük ve Tevbe 122. ayet

    Değerli dostlar ;

    Hz Ali efendimizin hilafetin tek vekili ,tek sahibi ve tek kurtuluş ümidi olduğu benim açımdan aslında delile dahi ihtiyaç duymayacak kadar açık bir gerçektir. Bu bakımdan delil imanımızı arttırıcı değil zevkimizi arttırıcıdır diye bir giriş yaptıktan sonra konumuza geliyorum ;

    Konumuz TEBÜK SEFERİ ve Hz Ali efendimizin Vekil bırakılması ; Ve neden vekil bırakıldığı ve bunun Kuranı Kerimdeki delili ;

    ResulAllah Hicretin dokuzuncu yılında, Şam'da toplanan kırkbin kişilik Bizans ordusuna karşı çarpışmak üzere Medine'den Tebüke kadar sevkettiği en son ve en güçlü askerî hareket.

    Tebük arap yarımadasının kuzeyinde Medine ile Şam'ın ortasında bir yerin adıdır. Suyu ve hurmalığı olan bir yerdir. Bu savaş yolculuğunun son ucu burası olduğu için "Tebük Gazası" adı ile anılmıştır. Bu seferde savaş olmamış fakat en güçlü bir İslâm ordusu techiz edilmiş, böylece askerî ve siyasî açıdan önemli bir zafer kazanılmıştır.

    Seferin nedeni: Bizans İmparatoru Herakliusa bir mektup yazan Suriyeli hristiyanlar, Muhammedin öldüğünü, müslümanların da kıtlık ve yokluk içinde perişan olduklarını, üzerlerine asker gönderilirse, onları kendi dinine katmanın tam zamanı bulunduğunu bildirdiler (Heysemî, Mecmauz-Zevâid, VI, 191). Bunun üzerine Heraklius silahlandırdığı kırk bin kişilik askeri bir gücü Kubadın komutası altında yola çıkardı. Cüzam, Lahm, Gassân ve Âmile adını taşıyan arap kabilelerinin de Rumlarla birlikte hareket edecekeri haberi Medineye ulaştı. Zaten Allahın elçisi kuzey sınırından güvende değildi. Böyle bir askerî harekât hazırlığını öğrenince genel seferberlik ilân etti. Allahın Resulu diğer gazvelerde genellikle seferin nereye olacağını gizli tutarken bu defa Bizans ordusuna karşı bir sefer düzenleneceğini açıklamıştı. Çünkü gidilecek yer uzak, havalar sıcak ve kurak, düşman güçlü idi. Ordunun buna göre hazırlık yapması gerekiyordu. Mekke'den ve diğer arap kabilelerinden asker toplamak için de görevliler çıkarılmıştı.

    Sıcak, kuraklık, kıtlık, uzaklık ve güçlü düşman unsurları bu seferi "güç ve zor bir sefer" haline getirmişti. Bu yüzden seferin rastladığı zamana Kuran-ı Kerimde "Sâatül-usre" (güçlük zamanı) denilmiş, bu sefere de Kuran dilinden alınarak "Gazvetül usre (zorluk gazâsı)" adı verilmiştir. Bu sefere katılan orduya da "Ceyşül-usre (Güçlük ordusu)" denilmiştir

    ResulAllah savaş için hazırlık yapılmasını emrettiği zaman mevsimin olumsuzlukları, ürünün hasat zamanı oluşu ve insanların yazın sıcağında ağaç gölgesinde oturmayı sevmesi yüzünden, böyle sıkıntılı bir yolculuğa isteksizlik vardı. Ashab-ı kiramın ağır davranması dikkati çekmişti. Bu yüzden Allahu Teâlâ müminleri şöyle uyardı:

    Tevbe 38
    Ey iman edenler, size ne oldu ki, size: «Allah yolunda savaşa çıkın!» denildiğinde yerinize yığılıp kaldınız? Yoksa ahiretten geçip dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama dünya hayatının zevki ahiretin yanında pek az bir şeydir.

    Tevbe 39
    Eğer topluca savaşa çıkmazsanız, O, size acı bir azapla azap eder, yerinize başka bir kavim getirir ve siz de ona zerrece zarar veremezsiniz. Allah, herşeye gücü yetendir

    Tevbe 40
    Eğer siz ona yardım etmezseniz, biliyorsunuz ya, o küfredenler onu çıkardıkları sırada mağarada bulunan ikinin biri iken Allah ona yardım etmişti ki, o, arkadaşına: «Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir!» diyordu. Bunun üzerine Allah ona manevi güç ve huzur verdi, onu görmediğiniz ordularla destekledi ve küfredenlerin kelimesini en alçak etti. Allah'ın kelimesi ise en üstün olandır. Allah, güçlüdür, hikmet sahibidir.

    İslâm toplumu su ayetle topluca cihata çağrıldı

    Tevbe 41
    Gerek hafif, gerekse ağırlıklı, hepiniz istisnasız savaşa çıkın, mallarınızla canlarınızla Allah yolunda cihad ediniz! Eğer bilir takımındansanız, bu sizin için hayırdır.


    Tebük Seferi ve Münafıklar:

    Münafıklar müminleri başarıya götürebilecek her önemli işte olduğu gibi gerek Tebük gazvesi hazırlıkları ve gerekse yolculuk sırasında bozgunculuk yapmaktan geri durmadılar.

    Münafıkların başı Abdullah b. Ubey b. Selül; "Muhammed Roma devletini oyuncak mı sanıyor? Onun ashabıyla birlikte yakalanıp esir olacaklarını gözümle görmüş gibi biliyorum" diyerek halka korku ve ümitsizlik vermeye çalışıyordu (Ahmet Cevdet Paşa, Peygamberlerin Kıssaları ve Halifelerin Tarihleri, İstanbul 1977, I, 206).

    Münafıklardan bir topluluk hiçbir özürleri olmadığı halde Tebük seferine katılmamak için ResulAllah'dan izin istediler. Allahın Resulu seksenden fazla münafığa izin verdi. Kimi münafıklar da ganimet almak için Tebük ordusuna katılmış ve gittikleri yerlerde bozgunculuk yapmaktan geri durmamışlardır (İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, 160 vd.; Taberî, Tarih, III, 142 vd.; Vâkıdî, Megâzî, III, 995; et-Tevbe, 966).

    Orduya özürsüz katılmayan münafıklarla ilgili çeşitli ayetler indi. Bazıları şunlardır: "Onlardan bazısı peygambere: "Bana izin ver, beni fitneye düşürme" diyordu. Bilin ki onlar zaten fitne içine düşmüşlerdir. Şüphesiz cehennem, kâfirleri çepeçevre kuşatıcıdır" (et-Tevbe, 49). "Cihatdan geri kalanlar, Allahın Resulune muhalefet ederek oturup kalmalarına sevindiler. Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihat etmeyi hoş görmediler. "Bu sıcakta savaşa çıkmayın " dediler. De ki: "Cehennem ateşi daha sıcaktır". Keşke bilseydiler. Yaptıklarının cezası olarak, artık az gülsünler çok ağlasınlar" (et-Tevbe, 81, 82; ayrıca bk. 42-48, 63-64, 79, 83, 86, 87, 90, 93-96).

    TEBÜK YOLCULUĞUNUN BAŞLAMASI:

    ResulAllah Tebük gazasını Medîneden Hicretin 9. yılı Recep ayında perşembe günü çıkmıştı. Çünkü O, cihada perşembe günü çıkmayı severdi. Bu, Resulullah (s.a.s)ın sonuncu gazası oldu.

    Medinede vekil bırakılan Hz. Ali için münafıkların "Muhammed, Aliyi onda görüp hoşlanmadığı bir şey için geri bırakmıştır" gibi dedikodular yapması üzerine, Hz. Ali silahlanıp Cürf mevkiinde ResulAllah'a yetişti.

    "Diye rivayetler olsa da bu konuda Hz. Ali efendimiz ResulAllah aşığı olduğu için Medine sınırına kadar (1 günlük mesafe) ResulAllah efendimize eşlik etmiş ve son ana kadar O'nunla beraber gazaya gelmek istediğini ifade etmiştri , ve Hz. Ali efendimizin bu davranışı yüzünden ResulAllah efendimiz aşağıda mealini verdiğim hadisi şerifi buyurmuştur ; "

    Medinede vekil bırakılan Hz. Ali için münafıkların "Muhammed, Aliyi onda görüp hoşlanmadığı bir şey için geri bırakmıştır" gibi dedikodular yapması üzerine, Hz. Ali silahlanıp Cürf mevkiinde Hz. Peygambere yetişti. Resulullahın geliş nedenini sorması üzerine hakkındaki dedikodudan söz etti.

    ResulAllah "Onlar yalan söylemişlerdir. Ben seni arkamda bıraktıklarıma vekil tayin ettim. Geri dön, . Sen bana göre, Musaya göre Harunun durumunda olmak istemez misin? Ancak benden sonra Nebi gelmeyecektir" dedi. Hz. Ali; "Ey Allahın Resulu öyledir" diye cevap verdi ve Medîneye geri döndü"


    İşte konumuzun başlangıç noktası burasıdır ;

    Hz Ali efendimiz ResulAllah'ın katıldığı son seferinde Medine'de VEKİL olarak bırakılmıştır ,
    Bu noktada şunu ifade etmeliyim ki Ebubekir'in hilafetine delil olarak ResulAllah'ımızın hastalığı sırasında imam olarak görevlendirilmesi delil gösterilir. Oysaki VEKİL bırakılmış olamak İMAM bırakılmış olmaktan daha biyik bir delildir. Zaten İmamların hilafet görevi yoktur , oysaki Vekiller direk bu yetkilere sahibdir.
    Doğrusunu Allah'ımız bilir ama Ebubekir'İn imamlığa tayin edilmiş olmasının nedeni Hz Ali'nini hilafetine destek olsun O'na yardımcı olsun ve bu nüfüzunu bu uğurda kullansın diyedir .

    Evet Hz Ali efendimiz gibi cengaver savaşta korkmayan mert dürüst HAYBER ASLANI olan bir zatı şerifin geride bırakılmasının en öenmli nedeni vEKİL olması gerekliliğidir .
    Çünkü İslam ordusu toplandıktan sonra geride sadece (yani Medine ve İslam topraklarında) kadınlar , çocuklar , düşkünler , mazareti bulunanlar ve birde MÜNAFIKLAR kalmıştı. Hz Ali efendimiz gibi bir zatın geride VEKİl bırakılmasının bir önemli nedeni de MÜNAFIKLARIN yapacakları FİTNE VE FESADI engelleyecek TEKİ KİŞİ OLMASI ve bu UĞURDA HİÇBİR FEDAKARLIKTAN KAÇINMAYACAK BİR kişilik olması nedeniyledir.AYNI HİLAFETİNDE YAPTIĞI GİBİ ..........
    BU OLAY AÇIKÇA HZ ALİ EFENDİMİZİN HİLAFET HAKKINA SAHİB OLDUĞUNUN DELİLİDİR , DİĞER DELİLLERE BAKMASANIZ OKUMASANIZ DAHİ BU AÇIK BİR DELİLDİR.....

    Gelelim bu konunun ayet olarak deliline
    Be delil TEVBE suresindedir dikkatinizi çekerim ( Tebük olayı da TEVBE suresinde anlatılıyor)

    TEVBE 122
    Ve ma kanel mu'minune li yenfiru kaffeh, fe lev la nefera min kulli firkatim minhum taifetul li yetefekkahu fid dini ve li yunziru kavmehum iza raceu ileyhim leallehum yahzerûn.

    Bununla beraber müminlerin hepsinin birden topyekün savaşa katılmaları uygun değildir. Her kabileden bir kısım insanlar da din ilimlerinde derinleşmeli ve kabileleri savaştan dönüp gelince onları uyarmalıdır ki, böylece Allah'ın azabından sakınırlar.

    Bir başka meal
    Bununla beraber mü'minlerin kâffesi birden toplanıp seferber olacak değillerdir, fakat her fırkadan bir taife toplansa da dinde fıkıh tahsıl etseler, ve döndükleri zaman kavmlerini inzar eyleseler, gerek ki sakınırlar

    Bir başka meal
    Ve maamafih bütün mü'minlerin birden toplanıp sefere çıkmaları doğru değildir. Onların her bir fırkasından bir zümre dinde fekâhat sahibi olmaya çalışmalı ve kavimlerine dönünce de onları inzar etmelidirler. Umulur ki, onlar sakınırlar.

    Bakınız BU AYETİ KERİMENİN manası nasıl da şu hadisle birebir örtüşüyor ;

    " Ben ilmin şehriyim ALi ise kapısıdır "

    İŞTE HZ ALİ EFENDİMİZİN GERİDE BIRAKILMASININ BİR NEDENİ DAHA ,

    Evet açıkça gördük bildik ki ;

    Hz ALİ Hilafetin tek sahibi , tek kurtuluş reçetesiydi ;
    AMa dalalet sahibler o reçeteyi yırtıp attılar ve yerine kendi acı işe yaramaz ve yan etkisi çok bir reçete yazdılar ;

    Şimdi geldiğimiz bu durum bu reçetenin sonucu olan yan etkilerin sonucudur ;

    Hakk'ı görelim artık ;

    Şüphesiz en doğrusunu Allah'ımız , ResulAllah'ımız ve O'nların bildirdikleri bilir.
    http://www.ehli-beyt.net

    http://www.kurancasozluk.com

    http://www.kuranbilim.com

    #2
    Ynt: Hz. Ali Efendimizin Hilafet hakkına iki delil ; Tebük ve Tevbe 122. ayet

    Hazreti Rasulullahın İslamı ilk tebliğinde, akrabalarını islama davet etmek için ziyafet verdiğinde, benim bu işimde bana kim yardımcı olacak dediğinde, çocuk yaştaki İmam Ali babasınında bulunduğu o ortamda, ben sana yardımcı olacağım diyor. rasulullahta oradakilere hitaben " İşte bu Ali benim velim, vasimdir. Buyuruyor. Hatta orada bulunanlar gülüşüyorlar, Hazreti Ebu Talibe diyorlar ki, ey Ebe Talip artık çocuğunun emrine gireceksin.

    Yani İmam Alinin Rasulullahın halefi olacağı ta onun terbiyesine alındığı bebeklik gününden bellidir, İmam Alinin Kabe içerisinde doğmasından başlayarak her olayda binlerce delille kesin bir hüccettir.
    Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
    Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

    Yorum


      #3
      Ynt: Hz. Ali Efendimizin Hilafet hakkına iki delil ; Tebük ve Tevbe 122. ayet

      Allah razı olsun hakkulbeyan kardeşim çok güzel deliller bunlar.
      Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
      İmam Ali (a.s)

      Yorum

      YUKARI ÇIK
      Çalışıyor...
      X