Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

DEVLET ADAMLARINA ÖĞÜTLER

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    DEVLET ADAMLARINA ÖĞÜTLER


    Görevin Esası

    Vergisini toplamak,düşmanları ile savaşmak, halkına barış ve huzur, ülkeye kalkınma sağlamak için Malik bin el-Eşter’i Mısır’a vali olarak atadığı zaman Allah’ın kulu, mu’minlerin emiri Hz.Ali’nin ona emri şudur:

    O’na Allah’tan ittikayı, Allah’a itaat yolunu seçmesini, Kitabında emrettiği farzlarla sünnetlere uymasını emreder. O farz ve sünnetler ki, onlara uyulmadıkça hiç kimse saadet yüzü göremez ve onları benimseyen de asla hüsrana uğramaz. Bir de ona eliyle diliyle ve kalbi ile Cenab-ı Hakk’a hizmette bulunmasını emreder. Çünkü Allahu zü’l-Celal Hazretleri kendisine hizmet edene yardıma, kendisini ağırlayanı da izzetlendirmeye kefil olduğunu buyurmaktadır. Sonra, ona şehvetlere saldırdıkça nefsini kırmasını, serkeşlik ettikçe de dizginlerini çekmesini emreder. Zira nefs alabildiğine fenalığı amirdir,meğer ki Cenab-ı Hak o kişiyi merhametiyle korumuş olsun.




    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

    #2
    Ynt: DEVLET ADAMLARINA ÖĞÜTLER


    En Kıymetli Azığın

    Şimdi bilmiş ol, ey Malik ben seni öyle memleketlere gönderiyorum ki senden evvel bir çok hükümetler oralarda adalet sürdü veya zulüm etti. O zaman senin onlar hakkında söylediklerini halk da şimdi senin hakkında söyleyecek. Kimlerin Salih olup olmadığı, ancak Allah’ın kendi kullarının dilinden söylettiği, sözlerle anlaşılır. Onun için biriktireceğin en güzel azık iyiliğe yönelik işlerin olsun. Heveslerine hakim bulun.Sana helal olmayan şeylerde nefsine karşı sıkı dur.Zira gerek hoşlandığı, gerek istemediği şeylerde nefse karşı sıkı durmak onun hakkında adaletin ta kendisidir.




    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

    Yorum


      #3
      Ynt: DEVLET ADAMLARINA ÖĞÜTLER


      Halka Sevgi ve Merhamet Besle

      Halk için kalbinde sevgi ve merhamet duyguları ile lütuf meyilleri besle. Sakın biçarelerin başına kendilerini yutmayı ganimet bilen yırtıcı bir canavar kesilme! Çünkü bunlar iki sınıftır: ya dinde bir kardeşin, ya yaratılışta bir eşin. Evet, bunların kabahatleri bulunabilir; kendilerine bir takım kusurlar da arız olabilir. Hata ile, yahut kasıtlı olarak işledikleri kabahatleri olsa da ellerinden tutup doğru yola getirmek pek de mümkündür. Nasıl Allah’ın kendin için afvını ve hoşgörüsünü istersen sen de onlara afvını ve hoşgörünü bol bol ver. Çünkü sen onların üstünde bulunuyorsun; valilik yetkilerini sana veren ise senin üstünde bulunuyor. Allah ise valiliği sana verenin üstündedir ve kullarının bütün işlerini hakkıyla görmeni istiyor, seni onlarla imtihan ediyor. Sakın Allah ile harbe girip de kendini O’nun gazabına siper etme. Çünkü ne intikamına dayanacak kudretin var, ne de O’nun af ve merhametinden mustağnisin.





      Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
      Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

      Yorum


        #4
        Ynt: DEVLET ADAMLARINA ÖĞÜTLER


        Alçak Gönüllü ve Ölçülü Ol

        Sakın af ettiğinden dolayı asla pişman olma; sakın hiçbir cezalandırman iç de kat’iyyen sevinme. Sakınmak imkanını buldukça hiçbir badireye atılma. Bir de sakın “Ben tam bir kudret sahibiyim, emrederim, itaat ederler” deme. Çünkü böyle bir davranış kalbin fesadı dinin zayıflaması ve felakete yaklaşma ile sonuçlanır. Şayet elindeki kudret sana bir büyüklük ve tahakküm hissi verirse hemen üstündeki melekutun büyüklüğüne şöyle bir bak ve kainatı sevk ve idare eden o muazzam ve muhteşem ilahi gücü ve senin kendi nefsine bile güç yeitiremeyeceğin şeylerde Allah’ın nasıl bir mutlak sahibi olduğunu düşün. İşte bu düşünceler senin o yükseklerde gezen bakışlarını yere indirir; şiddetini giderir. Sakın Allah ile büyüklük yarışına kalkışma, sakın büyüklük(azamet) ve zorlayıcılığında (ceberut) o’na benzemeğe özenme. Çünkü Fatır-ı zü’l-Celal Hazretleriher zorbayı zelil, her büyükleneni hakir eder bırakır.



        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

        Yorum


          #5
          Ynt: DEVLET ADAMLARINA ÖĞÜTLER


          Adaletten Ayrılma

          Kendin hakkında , sana yakınlığı olanlar hakkında tebaan arasından kendilerine meyil beslediklerin hakkında; Allah’a ve Allah’ın kullarına karşı kat’iyyen ayrılma. Şayet böyle yapmazsan zulmetmiş olursun.Halbuki Allah’ın kullarına zulmedene karşı bu mazlumların davacısı bizzat Hz. Allah’ın kendisidir. Allah da birinin hasmı oldu mu, artık o kimsenin tutunabileceği bütün deliller batıldır. Ve ölünceye, yahut tövbe edinceye kadar onunla harp içinde bulunur.Dünyada Zulüm kadar, Allah’ın lutuflarını izale edecek ve kahrını hızlandıracak bir şey olamaz. Zira Cenab-ı Hak zulm altında inleyenlerin beddualarını işitir; zalimleri ise gözetleyip durur.



          Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
          Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

          Yorum


            #6
            Ynt: DEVLET ADAMLARINA ÖĞÜTLER


            Toplumu Esas Al

            İşlerinin içinden öylesini ihtiyar etmelisin ki hak hususunda en ortası, adalet itibariyle en yaygını olsun, sonra halkın çoğunluğunun rızâsını da en çok sağlasın. Zirâ toplumun hoşnutsuzluğu karşısında şahısların rızası hükümsüz kalır; şahısların kızgınlıkları ise toplumun rızası içinde kaynayıp gider.

            Sonra vali için kodaman takımı kadar iyi günlerde yükü ağır basan, kara günlerde yardımı az dokunan adaletten hoşlanmaz, istemekten usanmaz, verilince şükür bilmez, verilmezse değme gadirle savulmaz, felakete sabırsız bir topluluk da yoktur. Halbuki İslam’ın esasını meydana getiren Müslümanların kıymet ölçüsü, toplumun çoğunluğu olduğu gibi dinin ve devletin kuvveti de toplumda düşmana karşı savaşacak da ancak toplumun çoğunluğudur. Onun için samimiyetin ve meylin daima topluma dönük bulunmalı ve onların refahına dikkat et.



            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

            Yorum


              #7
              Ynt: DEVLET ADAMLARINA ÖĞÜTLER


              Halkın Ayıplarını Araştırma

              Halkın arasında yanına hiç yaklaştırmayacağın, kendisinden en çok nefret edeceğin kimseler ise, halkın ayıplarını en ziyade araştıranlar olmalıdır. Zira insanların öyle ayıpları vardır ki bunların örtülmesi görevi herkesten önce valiye düşer.Binaenaleyh bu ayıpların sana gizli kalanlarını sakın eşeleme. Bilmediklerine gelince; onlar hakkındaki hükmü Allah verir. Evet sen halkının ayıbını gücün yettiği kadar ört ki Allah da senin halkından gizli kalmasını istediğin şeylerini örtsün.




              Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
              Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

              Yorum


                #8
                Ynt: DEVLET ADAMLARINA ÖĞÜTLER


                Yanına Yaklaştırmayacakların

                İnsanlar hakkındaki bütün kin düğümlerini çöz;seni intikama doğru sürükleyecek iplerin hepsini kes. Sence açıklık kazanmamış şeylerin tümü hakkında anlamamış görün, şunu bunu gammazlayanın sözüne sakın çarçabuk inanma. Çünkü gammaz ne kadar saf görünürse görünsün yine hilekardır. Sakın, ne seni yokluk ihtimaliyle korkutarak ikram etmekten geri çevirecek cimriyi,ne zor ve ağır işlere karşı azmini gevşetecek korkağı, ne de zulme saparak sana ihtirası iyi gösterecek hırslıyı danışma meclisine sokma. Çünkü cimrilik . korkaklık ve hırs öylesine ayrı ayrı tabiatlardır ki ancak Allah’u zül-Celal hakkında beslenen sui zan bunların hepsini bir araya getirir. Sana müşavir olacakların en kötüsü senden evvel, şerli kimselerle iş birliği yapmış ve onların suçuna ortak olmuş kimselerdir. Böyleleri kat’iyyen senin mahremin olmamalı. Çünkü bunlar canilerin yardımcıları ve zalimlerin dostlarıdır.




                Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                Yorum


                  #9
                  Ynt: DEVLET ADAMLARINA ÖĞÜTLER


                  Kendine Müşavir Edineceklerin

                  Ne hacet; hiçbir zalime zulmünde, hiçbir günahkara cürümünde yardım etmeyen kimseler arasından bunların yerini tutacak öylelerini bulabilirsin ki bunlar; ötekilerin görüş ve tedbirlerine tamamıyla sahip, bun mukabil onların günah ve suçlarından kesin olarak temizdirler. İşte senin için böylelerinin yükü en hafif, yardımı en çok, sana şefkati herkesinkinden fazla, senden başkasına muhabbetleri ise o nispette azdır. Böyle kimseleri hem özel, hem de genel toplantılarında kendine yakın edin. Sonra, bu şahıslar içinden en ziyade onu beğenmelin ki sana acı gerçekleri herkesten ziyade o söylesin ve şâyet Allah’ın, sevdiği kullarının yapmasına razı olmadığı bir harekette bulunmak istersen, sana yağcılığa kalkışıp teşvik etmesin. Bir de sâdık ve kanaatkâr adamları kendine sırdaş edin. Eğer bunlar seni alkışlamazlar ve yapmadığın bir akım işleri sana isnad ile keyfini getirmezler ise bunu da anlayışla karşıla. Zira alkışa ve yersiz övgüye müsamaha etmek insanı büyüklenmeye sevk eder ve kibirle yaklaştırır. Sakın insanların iyisi ile kötüsü, senin yanında bir olmasın. Zira onları böylece eşit görmek bir tarafta iyileri iyilikten soğuturken kötülülerin de fenalığa olan meylinde onlara cesaret verir.




                  Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                  Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: DEVLET ADAMLARINA ÖĞÜTLER


                    İyi Niyeti Yaygınlaştır

                    Bilmiş ol ki, vali ile halk arasında karşılıklı güven ve iyi niyeti davet eden şey, valinin kendilerine hizmette bulunması, yüklerini hafifletmesi ve adaletle hükmetmesidir. O halde insanların arasında iyi niyetin gelişmesini sağla. Zira seni zorluk ve sıkıntılardan ancak onların iyi niyeti kurtaracaktır. Onlara yaptığın bu iyiliklerin mükafatını sana karşı duyacakları güven ile görürsün. Onlara kötü muamele etmenin karşılığı ise sana duyacakları düşmanlıktır.


                    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: DEVLET ADAMLARINA ÖĞÜTLER


                      Güzel Adetleri Devam Ettir

                      Bu ümmetin ileri gelenleri tarafından işlenerek herkesin benimsediği ve halkın iyi bir şekilde tatbik ettiği güzel bir adeti sakın kaldırayım deme. Bu güzel adetlerin faydasını giderecek yeni bir şey oluşturmaya da sakın kalkışma. Çünkü mükafat o iyi adeti koyan kimsenin vebal ise onu kaldırdığından senin olur.




                      Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                      Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: DEVLET ADAMLARINA ÖĞÜTLER


                        Daima Danışarak İş Yap

                        Memleketin yararına olan tedbirleri tespit etmek ve senden evvel insanlara huzur, güven, doğruluk ve iyilik sağlayagelmiş şeyleri devam ettirmek hususunda alimler ve arifler ile sürekli olarak görüş ve onlara danış.




                        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: DEVLET ADAMLARINA ÖĞÜTLER


                          Toplumdaki Kesimler

                          İyi bil ki, toplumda değişik kesimler vardır. Bunlardan her birinin sağlık ve iyiliği diğerlerinin sağlık ve iyiliğine bağlı olup bunlardan hiç biri diğerlerinden müstağni olamaz. Bu kesimlerden biri Allah yolunda askerlik edenler, diğeri kamu görevlileri, bir başkası adaleti dağıtmayla görevli hakimler, biri vergileri yumuşaklık ve insafla toplayacak tahsildarlar, bir başkası da cizye ve vergi ödeyen ehl-i zimmetle Müslümanlar, bir kısmı ticaret ve zanaat erbabı, bir diğeri de fakirlik ve ihtiyaç içindeki yoksullardır. Cenab-ı Hak bunlardan her birinin hak, vazife ve yükümlülüklerini bildirmiştir. Bunların hepsi ya Allah’ın kitabıyla, ya da muhterem peygamberimiz (sallallhu aleyhi ve alihi ve selem) Efendimizin sünnetiyle belirlenmiş ve daima yürürlükte olan mahfuz bir kanun halinde bizlere tevdi buyurulmuştur. Askerler , Allah’ın izniyle hakkın kaleleri, valilerin şerefi, dinin izzeti, asayişin vasıtalarıdır. Devlet ancak bunların sayesinde ayakta durabilir. Buna mukabil, devletin desteği olmadıkça da asker ayakta duramaz. Askerlerimizin düşman karşısında başarılı olmalarının sebebi, kendi yolunda savaştıkları için Allah’ın onlara verdiği güç ve üstünlüktür.

                          Fakat onların karşılamak zorunda oldukları maddi ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlarını gidermek için de devlet vergilerinden olan gelire dayanmağa mecburdurlar. Askerler ile vergiyi ödeyen sivil halkın her ikisinin de birbirlerinin işbirliğine ihtiyaçları vardır. (Adliye, Maliye ve Mülkiye) Hakimler adaleti dağıtırlar, memurlar ise kamu hizmetlerini ifa eder ve vergileri toplarlar. Bunların yanında devlet gelirlerine katkıda bulunan ticaret ve zanaat erbabının vücudu şarttır. Zira gelirlerin kaynaklarını; Ticarethaneleri ve başkalarının meydana getiremeyeceği sanat eserleri ile ancak bunlar temin edecektir. En sonda fakir ve ihtiyaç sahibi kimselerin teşkil ettiği yoksul kesim geliyor ki bunların ayakta tutulması bütün diğer kesimlerin üzerinde bir yükümlülüktür. Bu kesimlerin her birinin Allah’tan kısmeti ve haceti miktarınca vali üzerinde hakkı vardır. Val, Allah’ın kendisini görevlendirdiği, bu yükümlülüğün altından ancak bizzat ve azami ihtimamla Ve Allah’tan yardım ve destek dileği ile bir de hafif – ağır bütün işlerde nefsini; doğruluğa, sabır ve tahammüle alıştırmakla kalkılabilir.





                          Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                          Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: DEVLET ADAMLARINA ÖĞÜTLER


                            Askerler

                            Askerlerin başına öyle birini geçir ki Allah’a, Resulüne ve Devlet başkanına karşı sence hepsinden daha bağlı ve sadık, kalbi hepsinden temiz ve aklı başında olmak itibariyle hepsinden üstün bulunsun. Kızgınlık anında ağır davransın, özürleri sükun ile dinlesin; zayıflara acısın; kuvvetlilerden uzak dursun; öyle öfke ile kalkıp çaresizlikle oturan takımından olmasın.

                            Şerefli bir geçmiş, güzel bir itibar ve iyi hallere sahip ailelerin mensupları ile devamlı ve yakın bir şekilde ilgilen. Şecaat sahibi ve yüksek meziyet sahibi kimselere iltifat et. Çünkü bunlar iyilikleri kendilerinde toplayan fazilet ve kerem sahibi bir toplulukturlar. Kendilerini desteklemek için verdiğin şey, çok bile olsa nazarında asla büyümesin. Sana karşı gösterdikleri minnet ifadeleri az bile olsa, gözüne kat’iyyen hakir görünmesin.

                            Böylece hareket etmen, onların sana karşı, sadakat( ihlaslarına) keza hüsn-ü zanda bulunmalarını mucip olur. Bir de onlara ait işlerin büyüğünü görüyorum diye küçüğünü takipten geri durma. Zira ufak bir lutfundan yararlanabilecekleri yerler olduğu gibi, büyük lütfundan müstağni kalamayacakları yerler de olur.

                            Ordunun başındakileri arasında sence en değerli o kimseler olmalı ki askere iyilikte bulunsun. Ayrıca hem onları hem de geride kalan ailelerini sıkıntıya düşürmeyecek şekilde kendi varlıklarından fedakarlıkta bulunsun. Öyle ki bu sayede düşmana karşı savaşırken, hepsinin düşüncesi bu görevde birleşebilsin. Valiler için, ülkede adaletin ayakta durmasından bir de halkın kendine karşı sevgi göstermesinden daha büyük bir saadet ve huzur vesilesi yoktur. Zira yürekler, salim olmadıkça sevgi göstermez. Sonra askerin senin hakkındaki samimiyet ve bağlılığı ancak kumandanlarından memnun olmalarıyla ve kumandanlarını aşağı görüp bir an evvel başlarından çekilmelerini istememeleriyle mümkündür. Sen, kendilerine ümit sahası aç, övgüye layık olanları, sena etmekte ve büyük olaylarda bulunmuş olanların başardıkları iy işleri anarak anlatmakta kusur etme. Zira bunların kahramanlıklarını sık sık anman, inşaallh şecaat erbabı insanları coşturur; (düşmanla) savaşmak istemeyenleri de gayrete getirir. Sonra, bunlardan her birinin hizmetini, başkasının hizmetiyle bir arada zikretme. Kimseye gösterdiği şecaatle nisbet kabul etmeyecek, değersiz mükafat verme. Bir de, mevkiinin küçüklüğü, bir adamın kıymetli yararlılığını küçültmene asla sebep olmasın. Sonra altından kalkamadığın hadiseleri, kestirip atamadığın işleri Allah’a ve Resulüne gönder. Zira Cenab-ı Hak doğru yola gitmesini dilediği bir topluma; “Ey iman edenler Allah’a itaat edin. Peygamber’e ve içinizden olan ulu’l-emre (emir ve kumanda sahiplerine) itaat edin. Şayet bir şeyde anlaşamazsanız onu Allah’a ve Peygamber’e gönderin” buyuruyor. Allah’a gönderin demek, kitabındaki muhkemata sarılmak demektir. Resule göndermek demek, onun toplayıp, birleştiren ve tefrikaya meydan vermeyen sünnetine uymak demektir.




                            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: DEVLET ADAMLARINA ÖĞÜTLER


                              Adliye ve hakimler

                              Halk arasında, hüküm vermek için öyle bir kimse seç ki, sence onlarn en değerlisi bulunsun, işten sıkılmasın; murafaaya gelenlerden sinirlenerek inada kalkışmasın, hatasında ısrar etmesn; hakkı gördüğü an (doğruyu grdüğü anda) döneceği yerde dili tutulup kalmasın; hiçbir zaman tamah ettiği bir menfaatın kaybolacağı gibi bir endişeye düşmesin; meseleyi künhüne kadar anlamadıkça, hemen hasıl ettiği kanaatı kafi görmesin. Şüphelerde en çok durur; hüccetlere en ziyade sarılır; hasmın müracaatından en az usanır; durumların açıklığa kavuşmasını en fazla bekler; hükmün açıklığa kavuşmasından sonra da en kat’I davranır; övülme ile şımarmaz; heyecanla eğilp bükülmez olsun. Aslında böyle kimselerde pek nadirdir. Sonra bu zevatın vereceği hükümleri sık sık tahkik et ve kendilerine zaruretlerini giderecek, halktan ihtiyaçlarını kesecek kadar ikramda bulun. Hem, onlara kendi yanında öyle bir mevki verki, sana yakın olanlardan hiçbirisi o mevkiye göz dikmesin ve o zevat başkalarının sana gelip de, kendilerine karşı hainlik edemeyeceklernden emin olsunlar. Bu hususta gayet dikkatli bulunsunlar. Çünkü bu din, kötü adamların elinde esir oldu, onun namına istenilen yapılıyor ve onunla dünya elde edilmeye uğraşılıyor.




                              Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                              Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X