Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Gaybet Döneminde İmamın (a.f) Varlığının Faydaları

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Gaybet Döneminde İmamın (a.f) Varlığının Faydaları



    GAYBET DÖNEMİNDE İMAMIN VARLIĞININ FAYDALARI

    İmam Mehdi (a.s) hakkında söz buraya varmışken günümüzde hazretleri hakkında öne sürülen ve en çok bilinen soruyu yanıtlamamız yerinde olur. Soru şudur: Gaybet çağında İmam’ın var oluşunun faydası nedir? Başka bir tabirle: Gaybet döneminde İmam’ın yaşamı, bir lider konumunda sosyal bir yaşam değil özel bir yaşamdır. Buna göre onun kutsal varlığının halka ne gibi yararları olabilir ve insanlar ondan nasıl yararlanabilirler?
    Elbette İmam’ın gaip oluşu; hiçbir surette hazretlerinin varlığı bilinmeyen bir ruh, görünmeyen rüya gibi dalgalar veya bunların benzerlerine dönüşmüş demek değildir. Aksine onun normal bir harici yaşantısı vardır, yalnız uzunca bir ömür sürdürerek. İmam Mehdi hazretleri halk arasında, toplum içine girip çıkmakta, çeşitli bölgelerde ama tanınmaz bir halde yaşamaktadır. “Görünme” ile “Tanınmaz” arasında çok fark vardır.([1]) İmam Sadık (a.s) buyuruyor. Halk imamını kaybeder, o hac mevsiminde hazır bulunur halkı görür ama halk onu göremez.([2])

    SAKLI GÜNEŞ

    Bu sorunun yanıtından önce şunu hatırlatmak istiyoruz ki: Böyle bir soru sadece zamanımızda söz konusu edilmemiştir. İmam Mehdi doğmadan önce de bu soru yöneltiliyormuş, İslam Peygamberi (s.a.a) ve önceki imamlar ne zaman İmam Mehdi ve uzun gaybetinden söz etseler böyle bir soruyla karşılaşıyorlardı. Örneğin:
    1- İslam Peygamberi (s.a.a): Gaybet zamanında Şia onun vücudundan yararlanacak mıdır, sorusuna karşı buyurdu ki: Evet, beni Peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki; gaybeti döneminde ondan yararlanırlar ve velayet nurundan fayda alırlar, güneşten; bulutların arkasında iken yararlanıldığı gibi.([3])
    2- İmam Cafer Sadık (a.s) buyuruyor: Allah İmam Adem’i yarattığı günden kıyamet gününe kadar yeryüzü hiçbir zaman hüccetsiz kalmamıştır ve kalmayacaktır; ya zahir ve aşikar veya gaip ve saklı. Eğer Allah’ın hücceti olmazsa Allah’a tapılmaz.
    Ravi sordu ki: Halk gaip ve saklı imamdan nasıl yararlanacaktır?
    İmam hazretleri: Bulut ardındaki güneşten yararlandıkları gibi([4]) buyurdu.
    3- İmam Mehdi (a.s)’ın kendisi bile bu konu üzerinde durmuştur. Hazretlerinin “İshak b. Yâkub”un sorularına verdiği ve Muhammed b. Osman arıcılığı ile İshak’a gönderdiği yanıt “Tevkî”de şöyle yazmıştı: “... Onların benden nasıl yararlanacakları ise bulutlar ardında saklı olan güneşten yararlandıkları gibi olacaktır.”([5])
    Bu benzetme hakkında şu hususu hatırlatmalıyız ki güneş ışıkları iki çeşittir:
    1- Direk ve açık olarak saçtığı ışık,
    2- Dolaylı olarak saçtığı ışık.
    Açık olarak ışık saçtığında, güneş ışığı iyice bellidir. Ama dolaylı olarak ışık saçımında, bulutlar mat bir cam gibi güneşin direk ışıklarını alıp yayarlar. Ancak güneşin, varlıkların büyük gelişmesindeki etkisi ışığını tabiat üzerine direk yaydığı zaman görünür. Ama bu etkilerin bir çoğu -sıcak üretimi, otların yeşerip büyümesi, hayat için gerekli enerjinin sağlanması, ağaçların barlanması, goncaların gülüşüp çiçek açması gibi bulut ardından yayılan güneşin mat ışıklarında da mevcuttur. İmam Mehdi (a.s)’ın manevi ışıkları, gaybet bulutlarının ardında saklı iken bile birçok etkileri vardır. Şimdi bu etkilerden bazılarını kısaca inceleyelim:

    1- DÜNYANIN CANI

    İmamet konusunda buyurulan çok sayıdaki rivayetlerin çoğuna ve bilginlerin ortaya koyduğu delillere göre: İslami görüşte; İmam dünyanın canıdır ve dünya onun varlığına bağlıdır. İmam varlık aleminin kalbi, varlık dünyasının merkez çekirdeği, alem ile alemi yaratanın arasında “Feyz Vasıtası”dır. Bu nedenle hazır olması ile gaip olması arasında bir fark yoktur. Eğer o -tanınmaz suretle olsa bile- dünyada olmazsa varlık alemi dökülür, birbirine karışır. Nitekim İmam Sadık (a.s) buyuruyor ki: “Eğer yeryüzünde İmam olmazsa, yer, üzerindeki sakinleri yutar.”([6])
    İmam Zeynelâbidin (a.s)’da buyuruyor ki: Allah, bizim varlığımız ışığında göğü aşağı inmekten koruyor. Allah bizim varlığımız ışığında yeri sallantıdan ve sakinlerinin sükunetini koruyor. Bizim sebebimizedir ki Allah yağmur yağdırıyor, rahmetini yayıyor yerin nimet ve bereketleri dışarı çıkartıyor, eğer yeryüzünde bizden biri olmasaydı yer, üzerindekileri yutardı.([7])

    2- ALLAH DİNİNİN KORUMACILIĞI

    Emire’l-Müminin Ali (a.s) ilahi liderlerin her asır ve zamanda var olmalarının gerekliliğine dair yaptığı bir konuşmada şöyle buyuruyor:
    “Evet Allah’ım, yeryüzü hiçbir zaman hüccetsiz ve lidersiz kalmaz, ister zahir ve aşikar olsun, ister gaip ve saklı olsun; Allah’ın açık olan delil ve senetleri ortadan kaldırılıp, unutturulmasın diye...”([8])
    Zaman geçtikçe ve kişisel düşünce ve bakışların farklılaşmasıyla; kötü niyetli ellerin İslam öğretilerine uzamasıyla bir kısım ilahi kanunların asaleti ortadan kaldırılır ve din zararlı değişimlerin oyuncağı olur.
    İlahi dinin asaletinin korunması; değişimler, tahrifatlar ve hurafelerin önünün alınması için bu görev bir masum imam tarafından yürütülmelidir. Önemli her kuruluşta, önemli evrak ve belgelerin hırsızlık ve yangından korunması için “sağlam bir kasa” bulunur. İmam’ın göğsü ve yüce ruhu da ilahi belgelerin korunduğu sağlam kasadır; bu öğretileri tüm ilk asaletleriyle ve semavi özellikleriyle hafızasında korusun diye.([9])
    Hafız “İbni Hacer Askelani”, “Sahih Buhari” şerhinde İmam Mehdi’nin zuhuru zamanında, İmam İsa Peygamber (a.s)’ın yere ineceği ve İmam’ın arkasında namaz kılacağına dair hadisleri naklettikten sonra şöyle yazıyor:
    İsa’nın ahir zamanda ve kıyamete yakın zamanda bu ümmetten birinin arkasında ona uyup namaz kılacağı İslam bilginleri arasındaki: “Yeryüzü hiçbir zaman hüccetten yoksun olmaz” görüşünün doğru olduğunu kanıtlamaktadır.([10])

    3- ÜMİT BAHŞETME

    Savaş meydanlarında fedakar ve yiğit askerlerin tüm çabaları, ordu bayrağının, düşman saldırılarına karşı dalgalanışını sürdürmesine mâtuftur. Karşıda düşman askerleri ise hep o bayrağı indirmeye uğraşırlar. Çünkü bayrağın dalgalanması askerlerin çabalarını içtenlikle sürdürmelerinin güç kaynağıdır.
    Aynı şekilde ordu komutanının komutanlık karargahında bulunması -zahiren sönük ve sessiz olsa bile- askerlerin sıcak ve cesaret kanını damarında coşturur, komutanımız, yaşıyor bayrağımız dalgalanıyor diye daha çok çaba sarfederler.
    Ama ne zaman komutanın ölüm haberi ordu birlikleri arasında yayılsa, onca büyük ordunun olağanüstü düzeni aniden bozulur, ruhiyesini kaybeder.
    Bir toplum veya ordu lideri yaşadığı sürece, her ne kadar yolculukta ve hastalık döşeğinde olsa bile, onların yaşam, düzen ve huzur kaynağıdır. Ama onun kaybedildiği haberi herkesi büyük bir ümitsizliğin tozuna toprağına gömer.
    Şia yaşayan bir imamın varlığına duyduğu inanç gereğince, onu kendi arasında görmese bile, kendini yalnız bilmez dolayısıyla bu inancın; yüreklerde ümit aydınlığının korunmasına ve kişileri böyle büyük evrensel kıyama hazırlamaya yönelik psikolojik etkisi tam anlamıyla anlaşılabilmektedir.([11])
    Sorbon Üniversitesinde felsefe hocası olan tanınmış müstaşrik Fransız profesör “Henry Corbon” şöyle diyor:
    İnancıma göre: Allah ile halk arasında ilahi hidayet ilişkisini daimi olarak koruyan, devamlı surette velayeti canlı ve ayakta tutan tek mezhep Şiilik’tir.
    Yahudilik dini, Allah ile insanlık arasında gerçek ilişki olan peygamberliği İmam Musa’da sona erdirmiş, ondan sonra İmam İsa ile İmam Muhammed’in Peygamber olduğuna inanmayarak söz konusu ilişkiyi kesiyor. Aynı şekilde Hıristiyanlar İmam İsa’da son veriyorlar bu ilişkiye. Müslümanlardan Ehl-i Sünnet İmam Muhammed (s.a.a)’de durarak ve peygamberliği onda sona erdirerek yaratan ile yaratılan arasında bir ilişkinin var olmadığını benimsiyorlar. Ama peygamberliğin İmam Muhammed (s.a.a)’de son bulduğuna fakat hidayet ve mükemmelleştirme ilişkisi olan “Velayet”in Peygamber hazretlerinden sonra da canlı olarak daima sürdürdüğüne inanan tek mezhep Şiiliktir.([12])

    ([1]) Mehdi İnkılabi-yi Buzurg, Ayetullah Nasır Mekarim, S.250.
    ([2]) Usul-i Kafi, Küleyni, C.1, S.338.
    ([3]) Biharü’l-Envar, C.52, S.93 ve C.36, S.250.
    ([4]) Meclisi, aynı kitap, S.92.
    ([5]) el-Gaybet, Tusi, S.177 - Meclisi, aynı kitap, S.92 - Keşfü’l-Ğumme, Ali b. İsa İrbili, C.3, S.322.
    ([6]) Küleyni, aynı kitap, C.1, S.179 - Kemalü’d-Din, Şeyh Saduk, C.1, S.201-210.
    ([7]) Emali, Şeyh Saduk, S.112, 35. Meclis - Kemalü’d-Din, Şeyh Saduk, S.207 Bab 21, H.22 - Feraidü’s-Semteyn, Cüveyni Horasani, Beyrut Baskısı, S:46-46.
    ([8]) Şerh-i Nehcü’l-Belağa, İbni Ebi’l-Hadid, Kahire Baskısı 1960, C.18, Hikmet, 143, S.347. - el-Menakib, Ahteb Harezmi, Necef Baskısı, S.264.
    ([9]) Mehdi İnkılabi-yi Buzurg, Ayetullah Nasır Mekarim, S.258-259.
    ([10]) Fethü’l-Bari, Sahih Buhari, C.6, S.494.
    ([11]) Ayetullah Nasır Mekarim, aynı kitap, S.255-256.
    ([12]) Mekteb-i Teşeyyû Yıllığı 2, 1960, Üstad Allame Tabatabai ile Profesör Henry Corbon Görüşmesi, S.20.

    #2
    Ynt: Gaybet Döneminde İmamın (a.f) Varlığının Faydaları

    Yine gercekten cok faydalı bi yazı hazırlamıssın ondortmasum.Allah senden Razı olsun Aziz Kardesim...

    Yorum


      #3
      Ynt: Gaybet Döneminde İmamın (a.f) Varlığının Faydaları

      Est. Ben alimlerimizin zahmetlerini aktardım Selavat_14 kardeşim Allah onlardan ve senden razı olsun inşAllah!

      Yorum


        #4
        Ynt: Gaybet Döneminde İmamın (a.f) Varlığının Faydaları

        GİTTİ Mİ, GELECEK Mİ, ZUHUR MU EDECEK

        Sahibuz zaman a.f. hakkında sünni dünyada henüz doğmamış ancak doğacağına inanılan normal bir insan inancı ağır basar. bu yüzden sünniler mehdi ile ilgili o "gelecek" derler gelişini beklerler..

        şia, onun 1175 yıl önce doğduğuna ve şu an gaybette (gizli yaşam) olduğuna inanır. böyle olunca onun doğup da gelecek bir kaim değil gizli yaşamının sona erip insanların arasında açıkça yaşayacağı (ferec) inancı hakimdir.

        şia açısından böyle olmasına rağmen zuhur ya da ferec kelimelerinin türkçe'de tek kelimeli tam karşılığı olmamasından olsa gerek ki (şii alimler de dahil) şii dünya da imamı zaman a.f. için "gelecek" kelimesi kullanıldığı epey yaygın.

        peki ne farkı vardır gelecekle zuhur edecek (açığa çıkacak) kelimeleri arasında ikisi de kullanılsa ne farkeder böyle bir ayrıntı üzerinde yazı yazmaya değecek neyi barındırır?

        bu bence önemli bir konudur. gelecek denilen bir insanın burda olmadığı varsayılır zihin ve duygu dünyasında uzak bir şeye karışmıyor haberdar değil, olaylara karşımıyor gidişatı etkilemiyor belki uzaktan seyircidir anlamını doğrurur şuurlarda.

        oysa sahibuz zaman hazretlerini a.f. sürekli içimzde aramızda hissetmeliyiz. Her kadir gecesi sabahına kadar ruh iner ve ona bir yıl olacak olayları bildirerek onun onayını alır. o her olaya müdahildir. Alimlerin kritik anlarda yanlış karar almamalını, bozuk fetva vermemelerini, sağlar müslümanların kalplerine layık olacak 313 kişinin yetişeceği bilgi ve duyguları ekici bir güç olarak sürekli aramızdadır. bu yüzden yıllık kongre olan haccda her yıl yer alır. kim bilir bunun hikmetleri nelerdir ve orada neler yapar...

        sahibuz zaman hz.'nin günlük yaşantımıza sanıldığından çok fazla müdahil olduğuna inanıyorum insanları terketmiş bir dağın tepesinde mahsur yaşıyor değildir o. hayatın tam ortasında zuhur şartlarının oluşması için çalışıyordur...

        en güzel mehdi a.f. mersiyelerinde onun ilham ve yol göstericiliğinin etkisinin olmadığını kim söyleyebilir. en siyasi kararlarda onun mührünün olmadığını ya da

        tüm bunlar hayali ütopik ve akıl dışı üretimler değildir. tersine Allah'ın yeryüzünü hiçbir zaman imamsız bırakmayacağı eğer imamsız olsa yeryüzünden hiçbir varlığa rızk vermeyeceği, onun varlığına tahammül etmeyeceği bir kesin inançtır. zuhur zamanında bulutun arkasında güneş misali insanları yararlandıracağı da bu nassın nasıllığını bildirir...

        bu gün dünya bir merkezden yönetilmeye doğru gidiyor. önceden her coğrafyada kırallar vardı ve o sınırlar içinde onun borusu öterdi. artık globalleşmeyle birlikte dünya tek merkezden yönetilir olmaya başlandı kültür tek merkezden asker tek merkezden moda (fuhuş) tek merkezden...

        bu merkez büyük şeytan abd gibi görünüyor şimdilik.

        imamı zaman a.f. in zuhuru akıl dışı bir halde gerçekleşmeyecektir. zaman geçtikçe dünyanın gidişatı onun zuhurunda adaleti nasıl hakim kılacağı tüm dünyaya nasıl egemen olabileceği konusunda bizi daha da aydınlatmaktadır. dünya bu günkünden daha da küçülecek ve şu an değişik ellerde toplanan dünya krallığı da tek merkezde olacaktır.

        şöyle ki yukarda da değindim üzere artık coğrafi kırallar yok. dünyada her aldanda değişik kırallar var. örneğin içecekte coca cola basında cnn, petrolde .. silahta başkası gibi... artık bir ülke sınırları içinde ben kralım istediğim gibi kural çıkarır uygularım dönemi kapandı. bir şirkek kursanız bile tüm dünyayı göze alıp öyle kurmanız gerekiyor ilgili alanda...

        adam bir düğmeye basarak tüm dünyada aynı reklamı anında oynatarak milyonların algı dünyasına ulaşıyor. bir filmle de...

        önceden imam zaman a.f. in tüm dünyaya hakim olabileceğine inanmak daha zordu. düşünün yaşadığı dönemde tüm dünyaya sadece zuhurunu haber vermek ne kadar iş ne kadar zaman ne kadar zahmeti gerektirirdi.. oysa şimdi öyle mi...

        dünyaya hakim olan siyasi sistemler açısından da sahibuz zaman a.f.'in lehine olacak şekilde gelişmeleri gözlemliyoruz. artıt tüm nizamlar tekleşiyor herkes ümidini tek sisteme (demokrasi)ye bağlamış bu alanda da globalleşme olmuştur.. böylece artık insanlar bu sistemin de dertlerine çare olamayacağını görecek ve O'nun zuhurundan başka kurtuluş yolunun olmadığı noktasına kadar evrimleşeceklerdir.

        böylece imamı zaman a.f.in zuhuru için olağanüstü çalışmalar yapıldığını görüyoruz. tüm bunlar içimizde olan birinin kontrolü ile gerçekleşmektedir. o hiç gitmedi ki gelsin...

        o hep vardı. bu gün bizi yönettiğini düşündüğümüz ama hiç görmediğimiz başkent kralından daha çok bir şiinin hayatını kontrol etmekte olup ondan daha çok bize yakın olmaktadır...

        öyleyse o gelmeyecek zuhur edecektir. son sınavı için insanlığın...

        onun olup olmadığına şahitlikte bulunanlar için...

        adaleti dimdik ayakta olsun için globalleşmiş dünyanın..

        hazırlanmış hizbullah güçlerinin başına geçip...

        onu, sadece günlük yaşamlarında şuurlarında yitirmemişler tanıyacaktır. etkilerine ve adil yönetimine zaten defalarca şahit olanlar tanıyacak kabullenebileceklerdir.

        onun zuhuruysa sadece gözleri açısından olacaktır...

        Yorum

        YUKARI ÇIK
        Çalışıyor...
        X